(SND)
SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
RECAİ DEMİRSÖZ
19MAYIS2013 ESAMİLER:
burada
ruşen'den yola çıkıldığında,sözü edilen ruşen, çavuşgil'i temsil etmektedir.
daha sonra oğlu mustafa doğar ve mustafa ili birlikte üç kız,mustafa'nın osman
ve hatice isminde iki çocuğu olur.osman 1889 doğumlu olup,1956 yılında
demircibağ mevkiinde attan düşer,bu esnada elindeki baston gözüne saplanır ve
orda yaşama veda eder.hatice 1882 doğumlu olup,kulagilden,şakir'le
velenir.şakir çanakkale savaşında şehit düşer.
ruşen'in
kızlarından biri karaşar mah'de ahmet oğlu hasan'la evlenir.ismi ayşe'dir 1857
doğumludur.bu evlilikten iki oğlu bir kızları olur.ismail (jandarma) 1889
doğumlu.abdullah 1891 doğumlu ve kızkardeş habibe 1888 doğumlu olup,yörük
köyünden muratoğlu ile evlenir.muratoğlu, cumhuriyetin kurulduğu yıllarda,
büyük ihaleler alır ve elazığ,malatya arası demiryolunu yapar.1940 larda,eşenin
yeğeni olan ruşen gürleyik'i bu teren yolunda bir kısım işçinin başına ekip
başı yapar.hatta muratoğlu ihaleye girdiği bir sırada,ihale kızışır ve iş adamı
vehbi koç'a iki tokat aşkeder.amerika'da vefat eden muratoğlu için,yörük
köylüleri,gıyabi bir mezar yaptırır.köydeki büyük konakda,yörük köyü derneğine
bağışlanır.
ruşen'in
diğer kızı şerife 1847 doğumludur.
kospatargil'den
kadıoğlu osman'la evlenir.bu evlilikten mehmet 1889 ve ibrahim 1897 iki oğlu
doğar.mehmet genç denilecek yaşata vefat eder.yusuf filden mehmet özer'in eşi
akile,ilk evliliğini,osman oğlu mehmet'le yapmıştır.
diğer kızı
akkuşgilden osman'la yapmıştır isimi havva'dır ve oğlu süleyman
olmuştur.süleyman 1878 doğumludur ve balkan savaşında şehit olmuştur.
hacıalioğlu
osman torunu ibrahim, 1828 doğumlu olup,keleşgil'i temsil etmektedir.oğlu hasan
olur.köy kayıt defterinide vefat ettiği için hasan'ın doğumu ile bilgi
yoktur.hasan'ın osman ve mehmetali adında iki oğlu olur.osman'ında doğum tarihi
hakkında bir bilgi yoktur,osaman oğlu hasan doğumu 1882.diğer oğlu mehmetali
1862 doğumlu olup,deliseyingil'e içgüveyi girer.mustafa 1897 ve ahmet 1901
doğumlu iki oğlu olur.
hacıalioğlu
1756 doğumlu osman'dan alimollagil ve güngörmezgil diye iki aile esamisi daha
olmasına rağmen,alimollagil çocukları olmadıkları için söyünür.fakat
alimollanın eşi ovacık'lı olup,ovacık ekincik köyü, esenler mah.den
kızkardeşinin oğlu haşim'i 5 yaşında evlat edinir.büyüyüp askerliğini filan
yaptıktan sonra, geri göndermez.saftagilden,hotuz lakaplı,ismail'in kızı ayşe
ile evlendirir.bu evlilikten,şükriye 1891,ibrahim 1900,fatma 1904 ve ali 1908
doğumlu dört çocuğu olur.burada sözü edilen ali,hasan mutlu hocanın anne
tarafından dedesidir.
güngörmezgil'e
gelince bu aile 1850 yıllarında,köyü terk ederek safranbolu'ya
yerleşirler.köydeki geriye dönük yerlerini yurtalarını,daha sonra katırcı
hüseyin'e satarlar.
toker
soyadını alan bu aileye mensup,safranbolu'da ve karabük'te işadamları
olsada,artık kuyumuculuk dışında çoğu iş hayatından çekildi ya da vefat etti.80
lıi yıllarda tanıdığım bazı yaşlı konumdaki kişilerle sohbet etme şansım
oldu.hatta bu yaşlı kişiler,köyümüzden öğretmen şükrü kaya'nın cenaze
merasimene katılmışlardıadına safranbolu'da fakülte açılan,porf.fethi toker,bu
aileye mensuptur.
hacıalioğullarını
bitirdim ve hacıömeroğullarına geçtim,ama beni oldukça zorlayacak,çünkü
hacıömeroğullarının kadınlar hariç erkeklerin nüfusu,sarıyan (gündoğan) köyü
nüfusuna eşit.hacıömeroğullarının 1831 tarihinde nüfusu 50 erkek
bazında,sarıyan'ın tüm köyün erkek nüfusu 63...bu arada aldığım ilaçlardan
dolayı biraz rahatsızım.kimi ilaçları bırak gıda tedavisi yap diyor.ılbarıt'da
aradığını bulmak zor.
hacıömeroğullarının
içine girmiş bulunmaktayım.kolay değil 200 yılı çözümlemek,küçük şeyleri
büyütebilmek.örneğin üç tane ali var,aligülügilde,kirazgilde ve
kazıkaligilde...1831 sayımını yapanlar sırdan yazıp geçmiş.hatta bir
vatandaş,karabük brtv'de bunların programını yapıyor.kişiler
istanbul'dan,şurdan burdan bu vatandaşa hocam diye hitap ediyor ve açıyor 1831
nüfus kayıtlarını okuyup geçiyor.karşı taraf bilgilendiğini,o hoca denilen
kişide karşı tarafı bilgilendirdiğini sanıyor.yok öyle bir şey.üstüne basa basa
o aileyi teyit edeceksin.her kese iyi pazarlar.
kılbarıt
köyü,kuruluş itibarıyla,hacıömeroğulları...
bilndiği
gibi,hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih
ederken,hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken tutumuşlardır.aileler
burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına yerleşmeşlerdir.
hacıömeroğlu
mustafa 1766 doğumlu olup,dokzangil ve gardayigili temsil etmektedir.dokzangil
bazında bakıldığında,oğlu hüseyin 1830 doğumludur.hüseyin oğlu ali 1841
doğumludur.ali oğul mustafa (dokzan) 1874 doğumludur.
gardayigil
bazında bakıldığında,yanıkgil, abdullah 1796 doğumludur.en büyük oğlu
mehmet,(karamolla) 1841,onun küçüğü,yörük köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi
kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'gümüş' olarak biliniyor.diğer kardeş
osman 1863 ve hüseyin 1864 doğumludur.hüseyin,ilkönce gardayigilin mehmet,daha
sonra,ayranconun ahmet'le evlenen hemit'in babasıdır.gardeyigilin bir kolu
olan,yanıkgil söyünmüştür.bu günkü yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan
elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.yanıkgil'in eski ev isi
kuruhüseyingilin üst kısmındadır.geriye temel duvarı kalmıştır.
abdullah
kardeşi ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.oğlu hasan
1823 doğumlu olup,karahasan olarak bilinmektedir.hasan'ın mehmet 1819 ve ömer
1825 iki kardeşi daha vardır.fakat 1831 kayıtları baz alındığında, mehmet'in
varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.fakat kulagil olarak bilinen
aileye,gardeyigilden bir mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.ömer'e
gelince,aşağı meyremgil olarak bilinen ve yakup'un babası olduğu bir realite
çünkü,yakup'un oğlu karıtlı ibrahim 1855 doğumlu olup,oğluna ömer ismini
vermiştir.dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar
var.dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.
gardeyigil
hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.sırasıyla ahmet,izzet,ayşe ve şerife
ayşe,akkuşgilden,mustafaoğlu
halil,şerife ise yanıkgilden,abdullah oğlu osman'la evlenmiştir.
hasanoğlu
ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla mehmet.nuri,abdullah,hasan ve fatma isminde
çocukları vardır.
kardeşi
izzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla fatma,osman ve beşir isminde çocukları
vardır.
yaşadığım
köyümde,çalışma ortamım ve koşullar o kadarda iyi değil.burda köy hakkında
bilgileri müsveddetler bazında önceden hazırlayıp kayıt ediyorum ve bir daha
tekrarı
yok.internetimin
yazı çıkarıda olmadığı için,burda verdiğim emek umarım güme gitmez,hasan mutlu
kayıt altına alıyorum demişti...umarım alır.
ılbarıt köyü
kuruluş itibarıyla hacıöemeroğulları 2. kısım...
hacıömeroğlu
ahmet doğumu 1751
kardeşi oğlu
osman doğumu 1791
oğlu mustafa
doğumu 1856
mustafa oğlu
ahmet 1890
"
" " mehmet 1895
bu sülale
faslıgildir.
diğer
kardeşi hüseyin doğumu 1796
hüseyinoğlu
ali 1819
diğer oğlu
salih 1823 hacıömeroğlu hüseyin burada iyipgili temsil etmektedir.oğullarının
akibeti bilinmemektedir.oğullarının harici ikide kızı olan hüseyin'in eşinin
ismi sare'dir.kızlarından fatma,musluoğullarından hüseyin ile evlendirilmiş
olup bu evlilikten, mustafa (sarımuhtarın babası) ahmet (göde mehmet'in babası)
ve kızkerdeşleri havva dünyaya gelir.havva karaşar mah'den kistirliçavuş ile
evlenmiştir.sarımuhtarın babası mustafa yacı köyündeki kızına anneanesinin ismi
sare adını vermiştir.
hüseyin'diğer
kızı hamide'nin üzerine ayranco hasan'ın çobanı,aslen ovacık göynükören
köyünden olan eyüp'ü damat alır.eyüp'ün bu evlilikten,ahmet 1860 ve hüseyin
1862 doğumlu iki oğlu olur.burada hüseyin aynı zamanda mahemet ali efendi ve
mustafa remzi'nin babası olup,anneannesinin simini taşımaktadır.aile günümüzde
söyünmüştür.
ahmet'in ise
hasan 1882
ramazan 1889
eyüp 1895
doğumlu üç oğlu olmuş,hasan ve eyüp'ün akibeti bilinmemektedir.kardeş ramazan
askeri gitmeden evlenmiş olup,hasan 1908 ve ahmet 1913 doğumulu iki oğlu
olmuştur. ramazan'da seferberlik döneminde balkanlarda şehit olmuştur.
hacıömeroğlu
yahya 1801 doğumlu
oğlu ali
doğumu 1823
ali'nin oğlu
mehmet 1901 ve kızları fatma 1897,hatice 1907 ve hanife 1910 doğumludur ve
ailenin tek ferdi nazire kütükçüdür.ev yeri ruşen aydın,tarafından satın
alınmıştır.
hacıömeroğlu
yahya 1801 doğumlu
oğlu ali
1823
ali oğlu
mehmet 1874 doğumlu olup,sbu aile kirazgili temsil etmektedir.
yahya
kardeşi mustafa 1896 doğumlu olup,oğlu osman (cırtosman) 1873,bağlıca mah.ne iç
güveyi gitmiştir kardeşi mustafa (kemaneci) 1864 doğumludur ve kemanecigil
söyünümüş,cırtosamangil,bağlıca mah.de nuri ışık'gili temsil
etmektedir.(kemaneci)aynı zamanda kardeşi osmanla birlikte iyi bir keman
icracıcı olmakla birlikte,tıp alanında elindeki bir kitapla ilaç üretip,bazı
hastalıkları iyi ettiği biliniyor.evi ise kirazgilin,alt katta bir odaları
vardı.eşi ile birlikte yaşamını o tek odada tamamlamış.bilgi satı demirsöz)
hacıömeroğlu
hüseyin 1801 doğumlu
oğlu ahmet
1826 doğumlu olup,lakabı onbaşıdır.eşi çıraklar köyünden olup,çocuğu olmadığı
için söyünmüştür.
hasan
(ayranco) 1828 doğumlu olup,mehmet ,1852 mehmet kahveci mustafa'nın
babsıdır.,ahmet 1869 ve emine isminde üç çocuğu vardır.
yahya oğlu
ali 1822 doğumludur.oğlu satılmış 1880 doğumludur.satılmış oğlu isamil (sotiri)
1897 ve kardeşi hamza 1898 doğumludur.aile aligülü temsil etmektedir.
küçük bir
hatırlatma,bazı babalar ve oğular arasında uzunca bir yaş farkının olması,eğer
baba askerlikten sonra evlenmiş olup yaşının 30-35 sınırına gelmesindedir.çünkü
askerlik süresi osmanlıda oldukça uzun olduğu bilinmektedir.
kısa bir
bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında
,ilköğretim müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75
yıl gibi bir zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl
ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında
tutulmuş olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını
sanmıyorum. daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam
satı demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi
belirleyemedik.saygılarımla....
hacıömeroğulları;ılbarıt
1)hacıömeroğlu
hüseyin (1841) dokzangil.
2)hacıömeroğlu
satılmış (1880) aligülügil
3)hacıömeroğlu
mehmet (1829) bilinmiyor
4)hacıömeroğlu
süleyman (1862) eminegil
5)hacıömeroğlu
mehmet (1852) kahvecigil
6)hacıömeroğlu
ahmet (1869) ayrancıgil
7)hacıömeroğlu
izzet (1874) beşirgil
8)hacıömeroğlu
ahmet (1833) gardeyigil
9)
hacıömeroğlu mehmet (1857) kulagil
10) hacıömeroğlu
mustafa (1856) faslıgil
11)
hacıömeroğlu ali (1859) kazıkaligi
12)
hacıömeroğlu mustafa (1842) kemanecigil
13)hacıömeroğlu
osman (1832) cırtosamgil- bağlıca
14)
hacıömeroğlu ali (1874) kirazgil
15)
hacıömeroğlu osman (1864) yanıkgil
16)
hacıömeroğlu hüseyin (1865) sarıhüseyingil
hacıalioğulları
;ılbarıt
1)
hacıalioğlu mustafa ( 1844 ) çavuşgil
2)
hacıalioğlu hasan ( 1882) keleşgil
3)
hacıalioğlu ali ( 1830) alimolalgil
4)
hacıalioğlu mustafa ( 1822) güngörmezgil
5)
hacıalioğlu emin (1838) fısfıshafızgil
6)hacıalioğlu
hasan (1839) havaşgil
7)
hacıalioğlu osman (1864) elişgil
8)
hacıalioğlu hüseyin (1879) güdükgil
9)
hacıalioğlu osman (1830) osmançavuşgil
10)
hacömeroğlu mehmet (1868) irabegil
11)
hacıömeroğlu mehmet (1862) delihüseyingil
hasanoğlu
;bağlıca
hasanoğlu
mustafa (1845) hasangil
hasanoğlu
mehmet (1874) gostakgil
hasanoğlu
ramazan (1852) hacıhamzagil
mollahasanoğlu
;bağlıca
mollahasanoğlu
halil (1842) cıdıkgil
mollahasanoğlu
mustafa (1852) tulummıstangil
mollahasanoğlu
ismail (1858) bilinmiyor
mollahasanoğlu
şakir (1864) cemükgil
karamehmetoğlu
: karaşar
karmehmetoğlu
hüseyin (1852) karabekirgil
karamehmetolu
mehmet (1866) alibeygil
karmehmetoğlu
mustafa (1855) berbergil
karamehmetoğlu
ahmet (1844) kocagözg
karamehmetoğlu
: ılbar
karmehmetoğlu
yusuf (1862) yusufgil
karamehmetoğlu
salih (1864) körzeligil
ortakçıgil
:bağlıca
ortakçıoğlu
hamide (1874) ortakçıgil
mollamustafaoğlu
: ılbarıt
mollamustafaoğlu
ahmet (1860) iyipgil
mollamustafaoğlu
hüseyin (1862) mehmetaliefendigil
süleymanbeyoğlu
:ılbarıt
süleymanbeyoğlu
hüseyin (1842) hürükızgil
süleymanbeyoğlu
süleyman (1864) kepçegil
süleymanbeyoğlu
süleyman (1862) sülüğünsarıoğlangil
süleymanbeyoğlu
ismail (1868) acumukgil
süleymanbeyoğlu
kadir (1872) kelkadirgil
süleymanbeyoğlu
hüseyin (1842) fiyseyingil
süleymanbeyoğlu
mustafa (1842)karbacakgil
tankıroğlu :
ılbarıt
tankıroğlu
salih (1855) döndügil
tankıroğlu
halil (1862) esami bilinmiyor
gökmenoğlu
ılbarıt
1)gökmenoğlu
ibrahim (1858) yamakgil
2)
gökmenoğlu raşit (1864) körraşitgil
3)gökmenoğlu
hasan (1867) yamağınhasanıgil
kütükçüoğlu
: ılbarıt
kütükçüoğlu
emin (1847) hatıpgil
kütükçüoğlu
hüseyin (1831) hüsükgil
hacıhamzaoğlu
: ılbarıt
hacıhamzaoğlu
mehmet (1838) zaimgil
karaibrahimoğlu
:bağlıca
1)karaibrahimoğlu
mehmet (1855) kocaseyingil
2)karaibrahimoğlu
ibrahim (1862) okumuşgil
kuruhaliloğlu
:ılbarıt
kuruhaliloğlu
mustafa (1837) akkuşgil
musluoğlu :
ılbarıt
musluğlu
mustafa (1850) sarımuhtargil
musluoğlu
ahmet (1864) gödegil
musluoğlu
mehmet (1856) emistogil
musluoğlu
osman (1836) kuruseyingil
musluoğlu
ömer (1865) deliahmetgil
akmustafaoğlu
: karaşar
akmustafaoğlu
mustafa (1795) gıdavagil
akmustafaoğlu
ismail (1842) kistirliçavuşgil
mollabekiroğlu
:ılbarıt
mollabekiroğlu
emin (1821) karakaşgil
mollabekiroğlu
osman (1825) değirmencigil
mollabekiroğlu
mustafa (1830) dabazgil
sarıibrahimoğlu
:ılbarıt
saribrahimoğlu
mehmet (1867) şıkkıdıgil
sarıibrahimoğlu
salih (1861) pürdegil
kadoğlu
:ılbarıt
kadıoğlu
ismail (1879) softagil
kadıoğlu
ahmet (1852) pehlivangil
kadıoğlu
mustafa (1863) hecelligil
kadıoğlu
ibrahim (1953) kosbatargil
ibrahimbeyoğlu
: ılbarıt
ibrahimbeyoğlu
abdullah (1852) mıstabeyoğlugil
karadelioğlu
:ılbarıt
karadelioğlu
ibrahim (1855) meyremgil
hacıhasanoğlu
:bağlıca
hacıhasanolu
mehmet (1891) civişgil
musaoğlu
:ılbarıt
musaoğlu
haşim (1872) haşimgil
tavşancıoğlu
:ılbarıt
tavşancaıoğlu
abdullah (1826) ipiçürükgil
iki asır
öncesi ılbarıt köyü kayıtlarında olup bu gün esamesi olmayan dört aile
hoşafçıoğlu
:ılbarıthoaşafçıoğlu ahmet (1806) esamisi bilinmiyor
hacışabanoğlu
: ılbarıt
hacışabanoğlu
satılmış (1861) esamisi bilinmiyor
hacışabanoğlu
mehmet (1786) esamisi bilinmiyo
nakioğlu
:ılbarıt
nakioğlu
hasan (1796) esamisi bilinmiyor
dalkıranoğlu
: ılbarıt
dalkıranoğlu
mustafa (1791) esamisi bilinmiyo
ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASI ,
İLK AİLELER VE AİLELERİN DAĞLIMI...
ılbarıt köyü
ilk kayıtlar,hacıhamzaoğullarıdır.bu aile ilbarıtta iki hane ve bağlıca mah.de
bir hane olmasına karşın,zamanla söyünmüştür.bu aileden sonra,hacıalioğlu
esamesi okunmakta ve aile ilk olarak iki hanedir.
hacıalioğlu
osman, 1761 doğumlu...
hacialioğlu
mustafa 1756 doğumlu...
hacıalioğlu
osman oğlu hüseyin 1776 doğumlu
diğer oğlu
ömer 1791 doğumlu...
aradan geçen
bunca zaman baz alındığında ve kim bunlar denildiğinde insan ilk önce bocalıyor
ve torunlardan abdullah'tan yola çıkıldığında,1806 doğumlu sözü edilen abdullah
kim? abdullah, köyde havaşgil'den aliosman'ın dedesi ve fısfıs hafız mehmet
mutlu'nun dedesi.abdullah'ın iki oğlu oluyor.hasan, aliosman'ın babası ve kör
emin lakablı, fısfıs hafız ve kardeşi abdullah'ın babası...hasan'ın aynı
zamanda iki kızı vardır.burda kayıt altında olmadığı için lakabı ile yazıyorum
gıdı kız,safranbolu'da bir demirci ile evlenmiştir.diğer kızı sarıyan
köyündedir.hasan,yukarı meyremgilden abdullahın kızkardeşi ile evli olup,aynı
zamanda,aşağı meyremgilden karıtlı ibrahim'le bacanaktır.
diğer
torunlar,sırasıyla memiş, ismail, emin ve osman'dır.
örneğin
elişgil bu torunlardan birinin oğlu ali ile ilintili olup,ali'nin kimin oğlu
olduğu hakkında kayıtlı bir bilgi yoktur. ali'nin mehmet (karaoğlan) 1867 ve
abdullah (sarıoğlan) 1891 doğumlu iki oğlu vardır.
yine aynı
sülaleden güdükgil'in 1831 yılından itibaren reel kayıtlarına 1900 yıllarda
rastlandığı için,baba ömer'den olma,havva 1878,hüseyin 1879 ve ali 1889 doğumlu
üç çocuğu vardır.
torun osman,
osman 1830 doğumlu olup,osmançavuşgili temsil etmektedir.osman çavuş'un
sırasıyla,hüseyin (katırcı) 1862,mustafa 1865 ve mehmet 1868 doğumlu üç oğlu
vardır.
hamide uysal
tekrar hayata kazandırmıştır.
RECAİ DEMİRS 19MAYIS2013 ESAMİLER:
hasanoğlu
;mustafa (cemal oğuz,bağlıca mah.)
hasanoğlu;mehmet (yunus oğuz,bağlıca mah.)
hasanoğlu;ramazan (ramazan oğuz,bağlıca mah.)
akmustafaoğlu;mustafa (gıdavagil,kareşer mah.)
akmustafaoğlu ismail (kistirli çavuşgil kareşer mah.)
hacialioğlu mustafa (çavuşgil,ılbarıt köyü)
hacıalioğlu hasan (keleşgil, ” “)
hacıalioğlu mehmet (deliseyingil, ” “)
hacialioğlu hasan (havaşgil ” “)
hacıalioğlu emin ( fıs fıs hafızgil ” “)
hacıalioğlu mehmet (elişgil ” “)
hacialioğlu hüseyin (güdükgil ” “)
hacıalioğlu osman (osman çavuşgil ” “)
hacıalioğlu mehmet (zaimgil,kuruoğlan ” “)
hacıömeroğlu mehmet (bilinmiyor-söyünmüştür)
hacıömeroğlu süleyman (eminegil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (kahvecigil ” “)
hacıömeroğlu ahmet (ayrancıgil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (karakaşgil ” “)
hacıömeroğlu satılmış (aligülügil ” “)
hacıömeroğlu hüseyin (dokzangil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (kulagil ” “)
hacıömeroğlu mustafa (faslıgil ” “)
hacıömeroğlu ali (kazıkaligil ” “)
hacıömeroğlu mustafa (kemanecigil,söyünmüştür)
hacıömeroğlu osman (cırtosmangil-bağlıca mah.)
hacıömeroğlu osman (yanıkgil,ılbarıt köyü)
hacıömeroğlu hüseyin (yanıkgil-söyünmüştür)
ibrahimbeyoğlu abdullah (hüseyinefendigil ” “)
kadıoğlu mustafa (hecelligil ” “)
kadıoğlu ahmet (pehlivangil ” “)
kadıoğlu hüseyin (softagil ” “)
kadıoğlu osman (kosbatargil ” “)
ortakçıoğlu hamide (ortakçıgil-söyünmüştür-bağlıca mah.)
karaibrahimoğlu mehmet (okumuşgil ” “)
mollahasanoğlu halil (cıdıkgil bağlıca mah.)
mollahasanoğlu mustafa (tulumagil ” “)
mollahasanoğlu ismail (bilinmiyor-söyünmüştür)
mollahasanoğlu şakir (cemükgil bağlıca mah.)
sarıibrahimoğlu mehmet (şıkkıdıgil ılbarıt köyü)
sarıibrahimoğlu salih (pürdegil ” “)
tavşancıoğlu abdullah (ipiçürükgil ” “)
kuruhaliloğlu mustafa (akkuşgil ” “)
kütükçüoğlu emin (hatıpgil ” “)
kütükçüoğlu hüseyin (hüsükgil ” “)
süleymanbeyoğlu hüseyin (hürükızgil ” “)
süleymanbeyoğlu süleyman (sülüğünsarıoğlan-söyünmüştür)
süleymanbeyoğlu hüseyin (karabacakgil-söyünmüştür)
süleymanbeyoğlu mustafa (karabacakgil-topalagil)
süleymanbeyoğlu ismail (acumukgil ” “)
süleymanbeyoğlu kadir (acumkgil-söyünmüştür)
musluoğlu mustafa (sarımuhtargil ” “)
musluoğlu ahmet (gödegil ” ” )
musluoğlu mehmet (emistogil ” ” )
musluoğlu osman (kuruhüseyingil ” “)
musluoğlu ömer (deliahmetgil ” “)
karamehmetoğlu hüseyin (ibrahimçavuşgil kareşer mah.)
karamehmetoğlu mehmet (kıdımehmetgil ” ” )
karamehmetoğlu mustafa (berbergil ” “)
karmehmetoğlu ahmet (topalahmetgil ” ” )
karmehmetoğlu yusuf (yusufgil ılbarıt köyü )
karamehmetoğlu salih (” ” ” “
tangıroğlu salih (döndügil ” “)
tangıroğlu mehmet (döndügil-söyünmüştür)
gökmenoğlu raşit (körraşitgil-söyünmüştür)
gökmenoğlu hasan (kürtşabangil ” “)
gökmenoğlu ibrahim (yamakgil ” ” )
mollamustafaoğlu ahmet (iyipgil ” ” )
mollamustafaoğlu hüseyin (mehmetaliefendigil ” “)
kardelioğlu ibrahim (meyremgil ” “)
karye-i
ılbarıt tabi kaza-i za'feranborlu...
bundan
yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı
yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız
padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir
ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.
iki asır
öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha
sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy
kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde
bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya
devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.
yine iki
asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da
(akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok
merkez
ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil
(tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil)
(ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler
yok.
yine o
yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve
kızları kayıt altına almamışlar.
örneğin
(akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç
kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü
esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)
iki asır
öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını
eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim
yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları olabilir.çünkü
bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751
doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan
-emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791
doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve
musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin
yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.
'SATI DEMİRSÖZ'E SAYGI İLE,
ILBARIT,BAĞLICA,KARAŞAR ESAMİLERİ...'
kısa bir bilgi,burda
ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında ,ilköğretim
müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir
zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk
tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş
olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum.
daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam satı
demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi
belirleyemedik.saygılarımla
(SND)
SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
(DERİN KAR)
Yaklışık
bundan 111 yıl önce bu gün, yani 18.Ocak.1910 yılı ve günlerden salı günü,
köyümüz ve Batı Karadeniz Bölgesine,yaklaşık 2.m. kar yağmıştır. O yıl
doğanlar, doğdukları yılı 'derin kar' senesi diye anarlardı. Onlardan biride
babam Satı Demirsöz'dü...Satı Demirsöz,gerek geçmiş ve gerekse yeryüzü tarihi
hakkında büyük bir bilgiye sahipti. Örneğin her konu hakkında mutlaka bir fikri
olduğu gibi,geçmiş anları hafızasında taşırdı. Derin kar eski takvime göre,
'Kasım' ayının 72 ikisinde bir gece sabaha kadar yağarak, iki metrenin üzerine
çıkmıştır.Kasım ayı ile Hıdırellez,yani 6 Mayıs arasında geçen günlere,eski
takvimde,'Hızır' günleri denilirdi. Yazar ve şair Rıfat Ilgaz'da derin kar
senesinde doğmuş fakat,hangi zamanda yağdığı hakkında,babam kadar bilgili
değildi. 18 veya 28 ocak gibi tereddütleri vardı. Derin kar 18.Ocak.1910 ve bir
salı günü yağmıştır.
Köylüler ilk
etapta telaşlanmışlar.Çünkü ,Ilbarıt Köyü bu günkü konumda olmadığı
için,ahırdaki hayvanlara,samanlıktan saman ve çeşmelerden evlere su taşımak
gerekli olduğu için,evden eve bağırarak, köylüler,ilk önce en yakın
yolları,daha sonra en zor yolları açmayı başarmış. Daha sonra
nöbetleşe,çeşmelerden hayvanlar sulanmış ve samanlıklardan samanlar
taşınmış...o yıl suların çoğaldığı gibi, ekili tarlalar ve bağ bahçelerde büyük
oranda verim alınmış...Ne yazık ki artık günümüzde başta doğa olayları eskiye
rahmet okuttuğu gibi, kış ayının Aralık 21 aynı zamanda Zemheri ile
başlamasıyla ilk kar...17. ocak günü yağdı,şu anda alttan erimisine rağmen kar
kalınlığı,30 cm. ye ulaştı. En azından yeraltı su debilerinde bir birikim olur
ve kurak geçen yaz aylarında, suların tamamen çekilmesini önler...
AHMET
DEMİRALP
Çocukluğumdan beri boş olan
evlerden biri,Ahmet Demiralp'ın evi...1940 yıllarda yaptırmıştır.Safranbolu'dan Rum taş ustaları
gidince,bu ustalık yöre ustalarına kalmış...Temel yöre ustalarına ve ahşap
kısım,yine Gayazalı Mehmet usta,bir oda hariç...Gayazalı Mehmet usta,7 kuşak bu
mesleği sürdürmüş,en son oğullarından Mustafa usta,1990 yıllarda,Ayhan
Karaman'ın evini yaptı...Ahmet Demiralp,gittiği Kastamonu Öğretmen
Okulun'da,Şair ve Yazar Rıfat Ilgaz'la yolları kesişir ve birlikte öğretmen
olurlar.Fakat Rıfat Ilgaz,daha sonra tekrar imtihana girerek,Gazi
Üniversitesi,Türkçe Bölümü okuyarak,lise öğretmeni olur.1984
yılında,Safranbolu,Kavaklar Kahvesinde,Ahmet Demiralp,Şükrü Kaya ve Mustafa
Alkan,bir araya gelrek eski günleri yad ederler.Bilindiği gibi,Ahmet
Demiralp,Hababam Sınıfındaki,sözü geçen 'İnek Şaban' Rıfat Ilgaz'da boyu
180cm.ye yakın olmasına rağmen,Güdük Necmi'dir.
KÖYÜMÜZÜN
TARİHİ
'Geçmiş itibarı ile tarihi bir köye sahibiz.Sürekli
soruyorlar 150 ve daha ileri tarihlere ait evler var mı diye...Bir kere ahşap
ve kevgir tipi evlerin uzun ömürlü olması ve korunması oldukça güçtür.Örneğin
köy evleri çatıdan itibaren çökmeye başlar.Eski evlerde kiremit sistemi
olmadığı için,hiçbir uzun ömürlü olmamıştır. 'bedavra' denile yarma tahtalardan
örtülen çatılar,şiddetli kar,fırtına ve yağmurla uzun süre dayanamamıştır.Daha
sonraları Araç çayı ve Soğanlı Çay yataklarına kurulan kiremit ocakları
sayesinde maddi gücü iyi olanlar,çatılarını kiremitle kaplamışlardır. Fakat oluklu
kiremit tabir edilen bu kiremitlerde bir kaç sende bir aktarılmadığı
taktirde,yine evlerde çatıların yıpranmasına neden olmuştur.
Köyümüzde en eski ev kabul edilen,üç evden ikisi bu
gün yıkılmış viran haldedir.Yusufgil,Gödegilin evi... Kulagilin evi halen
ayakta olup doğal olarak eski özelliğini kayıp etmiştir.Konak olarak da
Akkuşgilin 9 odalı konağı 1968 yılında yanmıştır.Onunda yapılış tarihi yaklaşık
140 yıllıktır.Aşağı Meyremgilin evi ile aynı tarihte yapılmıştır.
Bu gün köyümüzde halen yıkılmaya yüz tutmuş evler
vardır ve bunun yanında evlerini çatı itibarı ile restore ettirenler,evlerinin
ömürlerini bir süre daha uzatmışlardır. Her şeyden önce eski ustalar olmadığı
için,evler genellikle bugünün betonarme sistemi ile yapılmaktadır.Kiremit
örtüsü ise 'marsilya' kiremit sistemiyle kaplanmaktadır.
Ilbarıt köyü şu an ki itibarıyle yaz aylarında bir
yaşam aanı olarak kullanılmaktadır. Hatta çoğu bazı evler yaz aylarında dahi
açılmamaktadır. Köyün ileriye dönük bir yaşama şekli olur mu olmaz mı? onu
zaman gösterecektir. Eko Turizm için öneriler gelse de,köyde bu tür potansiyel
olmadığı için,şimdilik her şey askıda kalmaktadır. Çünkü doğal su kaynakları
her geçen gün yok denilecek kadar azalmakta ve bilindiği gibi doğada yok olan
her şey artık geri dönmüyor.
**********************************************
Ev Musluoğullarından,Hüseyin
tarafından yapılmıştır.Yapılış tarihi kesin bilinmesede,1840 yıllarına ait
olup,Ilbarıt Köyünün en eski
evlerindendir.Hüseyin,Musluoğullarından,Mustafa'nın oğludur.Mustafa,1791,oğlu
Hüseyin 1827 doğumlu olup,Dendün lakaplı,Sarımuhtarın babası Mustafa 1850 ve
kardeşi Göde lakaplı Ahmet'in 1864 babalarıdır.Hüseyin ve evi yoksulluk içinde
bir katırla yaptırmış olup,Musluoğullarının Gödegil ve Sarımuhtargil fertleri
bu evde doğmuştur.Daha sonra Göde Ahmet 1895 yılında bu günkü Sarımuhtargilin
evini yaptırmış ve bağ değişiminde,yaptırdığı evi Sarımuhtargile vermiştir.Aile
Musluoğullarının diğer fertleri Ahmet 1751 doğumlu ve Emistogil ve
Kuruseyingili temsil eder ve Hüseyin,büyük ihtimalle Göde ve Sarımıhtargili
temsil eden Mustafa ile ikiz kardeştir ve doğumları 1791 dir ve Hüseyin
tarafı,Sülüğün Sarıoğlangil olarak bilinir,ama şu anda söyünmüştür.Küçük bir
anekdot...
KOCA
MEHMET AVCI
Ev 1831 kayıtlarında yer almayan,Yamakgil
olarak bilinen,Raşit ve Hasan,a aittir.Raşit tarafı sözünmüş
olup,Karakaşgilden,Mehmet Avcı,ya,evin damadı,Mehmet Ali Özlü tarfından
satılmıştır.llbarıt köyünün ilk öğretmeni,Mehmet Cemil Efendi,Raşit taarafında
ikamet etmiştir.
Mehmet
Nurettin özer
1865 doğumlu, Mehmet Cemil
Efendiden sonra,Ilbarıt Köyünün öğretmenliğini yapmış,1889 doğumlu,Mehmet
Nurettin Özer'in 1919 yılında yaptırmış olduğu evi...
ÇATI AKTARMA...
Daha öncede yazmıştım.Ahşap bir evi korumak çatı ile
başlar.Eğer çatı eskirse ve bakımsız hal alırsa,evinde ömrü gitmiş
demektir.Köyümüzde eski evlerin üzerin benim çocukluğumda dahi 'bedavra'
denilen tahta yarma iki üç milimlik, boyu 60 ,70 cm.eni 15,20 cm.de olan
tahtalarla kaplanırdı.Bu tahtalar,köknar ve sarıçam türlerinden yapılırdı.Şu
anda Karabük merkeze bağlı,Tandır,Ortaca, gibi köylerde,bedavra
yapılırken,Kastamonu ,Araç ilçesinden de kereste ve bedavra geldiği biliniyor.
1996 yılında Arkidekt Dergisinden,Rıfat Dedeoğlu babam
ve benden bilgi almaya geldiğinde,yanındaki mimarlar,çatı örtüsünü
sormuşlardı.Bilindiği gibi bizde ve Safranbolu'da genel çatı örtüleri 'Çark'
örtü denilen örtü ile yapılmıştır.Fakat sonraları,balkon 'günlük' kısımlar
çıktığı için, 'Beşik' örtüsü ve 'Öküzgötü' denilen çatı örtüleri
yapılmıştır.Çark örtü denilen örtülerin aktarılması oldukça zordur.Çünkü 4
tarafa maha 'mahya' denilen sistem kurulduğu için,hemen hemen yeryüzünün her
yerinde kullanılan, 'oluklu' kiremit türü kullanılmıştır. Çerçen Köyü,Karataş
'Kartalaç'a kurulan oluklu kiremit ocakları sayesinde,köylerimiz ve
Safranbolu,kiremitle tanışmış olup,çatılar oluklu kiremitle kaplanmıştır.Fakat
günümüzde oluklu kiremitin örtüsü ve ustaları olmadığı için,ilkönce Marsilya'da
üretilen kiremit türlerine geçilmiştir.Hatta köylerimizde artık 'şıngıl'
denilen ve petrolden üretilen,örtülerde kullanılmaktadır.
Bunları niye yazıyorum.Dün 1918 yılında dedem Mehmet
tarafından tek kolla yapılan köydeki kinci evimizin çatısındaydım ve sabah
kahvaltısı ile ancak iki odanın üzerini tek başıma aktarabildim.Çünkü sürekli
bir şeyler almak için aşığıya inmek zorundasın.Yaklışık 1982 yılından bu
yana,yaşadığım Ilbarıt Köyünde bu dördüncü veya beşinci aktarışım. Fakat bir
kaç gün sonra tekrar çıkmak üzere ara verdim.Bir ev kolay ayakta kalmıyor.
BİR ANEKDOT...
Yıl 1960,yıllarıydı.5 yaşımdan birkaç ay almıştım ve
27.Mayıs.1960.ihtilali oldu...O yıllara dair anımsadıklarım; ilk önce köydeki
bütün evlerde bulunan av tüfekleri toplatıldı.Yine o yıllarda köyümüzün,bir
yerle bağlantısını sağlayacak herhangi bir yolu yoktu.Köye gelen dört
tekerlekli manda arabaları, gelişigüzel yol güzergahını
kullanıyorlardı.ÖrneğinToprakcuma yönünden ve Kuzyakahacılar Köyü
yönünden...Benim çocukluğumda,genelde 'Urcular' gelirdi. Urcular köydeki bir
iki yüzyıllık ceviz ağaçlarını satın alıp,gövdesine zarar vermeden,kök
kısımları kesilerek tomruk haline getirilirdi.Sonradan anlaşıldı ki,tüm bunlar
ülkemizde bulunan ceviz kolenilerini azaltmak için yapılmış...Oysa
mobilyacılıkta kullanılacak diye satın alınıyorlardı ve hisseli cevizlerin
tamamı satılmıştı.Kimisinin gövdesi o kadar kalındı ki,bir arabayı dört manda
çekiyordu.
1960.İhtilali ile birlikte,köylerdeki muhtarlıklar ve
şehirlerdeki muhtarlıklar,tamamen eğitimcileri bırakılmıştı.Yani
öğretmenlere...Ilbarı Köyü muhtarı,emekli öğretmen Mehmet Ata Doğan
olurken,Hacılarobası Muhtarı,aynı zamanda köyünde öğretmen olan,Mustafa
Öğünç'tü...Mustafa Öğünç,aynı zamanda babaannemin yeğeninin oğluydu ve o
yıllarda,Hacılarobası,Büyükkapı mevkine yeni ev yaptırıyordu ve babamla sık sık
Hacılarobası'na giderdik Mustafa Öğünç,daha önceleri Ilbarıt Köyünde de
öğretmenlik yapmış ve eski yıkılan ilkokulda öğretmendi.
1961 senesine gelindiğinde,Ilbarıt Köyüne yol
yapılacağı haberi geldi ve aynı zamanda köy ilkokulunun tadilat 'restorasyon'
işleri de başlamıştı.Ilbarıt Köyüne yol,eski kağnı yolları takip
edilerek,Kuzyakahacılar istikametinden geliyordu.Köylüler yolun başlangıç
noktası,Karadağ olarak bilinen,hemen Bağlıca mah.nin kuzey kısmında,dozere
yardımcı olmak için,nöbetleşe gdip geliyorlardı.Dozerin sadece hidrolikle
çalışan kısmı bıçağın aşağı yukarı inmesi idi...Bıçağı sağa sola çevirmeyi en
az 5 kişi yapıyor ve bir demir çubuk yerleştirilmek sureti ile bıçağın
oynamaması sağlanıyordu.Her akşam dozeri her hangi bir şeyden korumak için iki
kişi nöbet tutuyordu ve nihayetinde, bir kaç ay sonrası yol Ilbarıt Köyüne
ulaştı.Fakat toprak yoldu.Zaten o yıllarda kıt olan araç sayısı ve kış
aylarında köye ulaşmak oldukça zordu ki...2000 yıllarına geldiğimizde,halen kış
aylarında ve yağmurlu havalarda,Hacılarobası istikameti kullanılmaktaydı.
Yine o yıllarda,Ilbarıt Köyünün,Tepedağ mevki
ekilmekteydi ve Akyol'dan kağnı arabalarının inişi zor olduğu için,muhtara
dozerin bir kaç günde burada çalışması söylendi.Muhtar Mehmet Ata Doğan,siyah
kısrağın 'at'ın üzerinde,dozer peşinde,İsmail Algan'ın evinin yanındaki
yokuştan yukarı,Yukarı Düz mevkine çıkıldı.Mehmet Ata Doğan,atın üzerinden
kırbacı ile operatöre Akyolu gösterdi.Operatör,Safranbolu'nun Ovacuma
nahyesinden Kel Mehmet'ti ve 80 yıllarda aynı işi yapıyordu.Mehmet Ata Doğan
ile aralarında bir anlaşmazlık oldu ve dozeri geri çevrip çıktığı o dik
yokuştan tekrar aşağıya indi.Kısaca Akyol yapılmamış oldu.90 yıllarda orman
kadastro geçtikten sonra,Akyola yol açıldı ve şimdi tır kamyonları inip
çıkıyor.Yolumuza gelince iki kez asfalt döküldü.Köyümüz orman köyü kapsamında
olduğu için,ormanın ağır tonajlı araçları,yollarımızın altını üstüne getiriyor
ve şu anda Tabakevi mevki içler acısı...
Tek üzüldüğüm,Ilbarıt Köyüne nedendir
bilmiyorum.Hizmetlerin geç gelmesidir.Örneğin o yıllarda, Hacılarobası,
Çavuşlar Köyü mevkinden Ovacık yolu geçtiği için,oraya bağlanmış ve Mehmet
Özoğul bir kamyon satın alarak,köyünün yolcularını ve civar köyün yolcularını
taşımaya başlamıştı. Hacılarobası 1961 yardımı olarak,büyükçe bir 'Köy Çeşmesi'
yaptırdılar ve halen o çeşme,şifreli yazıları ile ayakta duruyor.Şifreli
demem,baktığında yazıyı anlamıyorsun, usta bir çiçek şeklinde yazmış.
MERHABALAR...
Ne yazıktır ki, Ilbarıt Köyünde her eve yapılış tarihi
yazılmamıştır.Yalınız şunu bilmenizi istiyorum.Bir ev temeli yapıldıktan
sonra,su almayacak şekilde,üzeri önce samanla örtülür ve kiremitlenir.Daha
sonra iki yıl oturuşması beklenir.Hatta ekonomik nedenlerle,çoğu temel iki yıldan
fazla sürede,ahşap kısmına geçilir.Örneğin bu sabah merek ettim,evden
gelirken,Karakaşgil olarak bilinen,geçmişi 'Mollabekiroğlu' olan evin yapılış
tarihine baktım.Rumi 1281 yani,1865 yılında yapılmış...Bu eve Yanıkgil'den
Karamolla olarak bilinen asıl adı Mehmet olan ve uzun yıllar
İstanbul-Çengelköy'de Kayıkçı kahyalığı yapan ve iki eşinden iki oğlunu
okuturak yüzbaşı yapan,Mehmet'in kayınpederi ve 1901 yılında hayata veda eden
Sallalı Emin tarafından yapıldığı biliniyor.
*************************************************************************
MERHABA YERYÜZÜ...
SİZLERE
UZUNCA SÜREDİR,YAŞADIĞIM VE DOĞUP BÜYÜDÜĞÜM KÖYÜMDEN YAZIYORUM.DOĞUP BÜYÜDÜĞÜM
KÖY,1927 YILINDA ZONGULDAK İL OLUNCAYA KADAR,KASTAMONU'YA BAĞLI,SAFRANBOLU'NUN
ILBARIT KÖYÜ VE 1965 YILINDA NEDENSE İSMİ DEĞİŞTİRİLDİ (ÜÇBÖLÜK) ADINI
TAKTILAR,FAKAT KÖY HALKI Kİ HALEN ESKİ İSMİNİ KULLANMAKTADIR.KARS İLİNİN,DİGOR
İLÇESİNDE VE KARAMAN İLİNİN,ERMENEK İLÇESİNDE DE (ÜÇBÖLÜK) ADINDA BİRER KÖY
VAR,GARİPTİR Kİ ONLARIN İSMİ DE SONRADAN DEĞİŞTİRİLMİŞ.ŞU ANDA SAFRANBOLU,1937
YILINDA BURAYA DEMİR ÇELİK İŞLETMELERİ TEMELİ ATILINCA,İLKÖNCE BELDE VE DAHA
SONRA İLÇE VE ŞİMDİ İSE 1995 YILINDAN BERİ İL OLAN VE 13 HANELİK KÖY,KARABÜK'E
BAĞLIDIR.
YAŞAMAKTA
OLDUĞUM ILBARIT KÖYÜ,PAFLAGONYA,ERKEN BİZANS VE RUM,17 YÜZYILIN SONLARINDA
BURAYA YERLEŞENLER TARAFINDAN KURULMUŞ BİR KÖYDÜR.KÖYÜN OKUMA YAZMA ORANI
YÜKSEKTİR VE CAMİDEN ÖNCE KÖYDE KÖY ODASI VE ÜST KATI KÖY MEKTEBİ OLARAK HİZMET
VERMİŞTİR.1900 YILLARINDA ASLEN BULGARİSTAN,FİLİBE DOĞUMLU OLAN 1865 DOĞUMLU MEHMET
CEMİL EFENDİ,KÖYDEKİ 4 GENCİ OKUTARAK ÖĞRETMEN OLMASINI SAĞLAMIŞTIR.FAKAT 1914
YILINDA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI PATLAK VERMESİ İLE KÖYDE Kİ ELİ SİLAH TUTAN TÜM
GENÇLER ASKERE ALINMIŞ VE DAHA ÖNCE ASKERLİĞİNİ YAPANLARDA ASKERE ÇAĞRILMIŞ VE
İKİ AMCAM DA BU ŞEKİLDE ASKERE TEKRAR ALINARAK ŞEHİT DÜŞMÜŞLERDİR.ASKERE ALINAN
SÖZÜNÜ ETTİĞİM DÖRT ÖĞRETMEN,BİRİ İNGİLİZLERE ESİR DÜŞMÜŞ,BİR DİĞER İKİSİ
ÇANAKKALE SAVAŞINA KATILMIŞ,BİRİ BURADA ŞEHİT DÜŞERKEN,BİR DİĞERİ O YILLARDA
ALBAY RÜTBESİNDE OLAN,ATATÜRK'ÜN EMİR SUBAYLIĞINI YAPMIŞTIR.BİR DİĞERİ İSE
ANADOLU'NUN ÇEŞİTLİ YERLERİNDE SUBAY OLARAK GÖREV YAPMIŞTIR.CUMHURİYET
KURULDUKTAN SONRA ATATÜRK TEKRAR ÖĞRETMEN OLARAK GÖREVLENDİRMİŞTİR.
YAŞADIĞIM
KÖY,ASLEN KASTAMONU-CİDE'Lİ OLAN,MİZAH,ROMAN YAZARI VE AYNI ZAMANDA ŞAİR OLAN
RIFAT ILGAZ'IN SINIF ARKADAŞI (ÖKÜZ AHMET) DAHA SONRA 'HABABAM SINIFI' ADLI
ROMANDA (İNEK ŞABAN) OLARAK BİLİNEN,AHMET DEMİRALP'IN KÖYÜDÜR. BİLİNDİĞİ GİBİ
BU TİPLEME,KEMAL SUNAL'I ÜNLENDİRMİŞTİR. KEMAL SUNAL YAŞAMA VEDA
ETTİĞİNDE,GERÇEĞİ HALEN HAYATTAYDI VE O YILLARIN 'RADİKAL GAZTESİNDEN' İKİ
BAYAN GAZETECİ TARAFIMDAN BİLGİ ALMIŞLARDI.
ILBARIT KÖYÜ
ESKİ EVLERİ VE KONUMU NEDENİ İLE,KIŞ AYLARINDA FAZLA İNSAN YAŞAMASA DA,BÜYÜK
BİR DOĞAL ALANA SAHİPTİR.GEÇMİŞ ANANELERİ YAŞANMASA DA ,YAZ AYLARIN DA AZ ÇOK
BİR CANLILIK VARDIR.BURADA ,TARAFIM TARAFINDA 21 YILDI AYAKTA TUTMAYA
ÇALIŞTIĞIM 'kÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ' KÖYE GELENLERE BİLGİ VE HİZMET
VERMEKTEDİR.ONUN İÇİN KÜLTÜ VE SANAT ADINA,YAZIMIN BAŞLIĞINI 'MERHABA YERYÜZÜ'
DİYE ATTIM VE BURAYA,AVUSTURALYA,KANADA,ŞİLİ,ALMANYA,FRANSA,İSPANYA,DANİMARKA,ÇEKASLOVAKYA,JAPANYO,KORE
VE ADINI UNUTTUĞUM BİR ÇOK ÜLKEDEN İNSANLAR GELDİ...MERHABA SANAT
DİYORUM...SANATSIZ BİR YERYÜZÜ,KENDİ KARANLIĞINI YARATMIŞ BİR YERYÜZÜDÜR.
************************************************
'Geçmiş
itibarı ile tarihi bir köye sahibiz.Sürekli soruyorlar 150 ve daha ileri
tarihlere ait evler var mı diye...Bir kere ahşap ve kevgir tipi evlerin uzun
ömürlü olması ve korunması oldukça güçtür.Örneğin köy evleri çatıdan itibaren
çökmeye başlar.Eski evlerde kiremit sistemi olmadığı için,hiçbir uzun ömürlü
olmamıştır. 'bedavra' denile yarma tahtalardan örtülen çatılar,şiddetli
kar,fırtına ve yağmurla uzun süre dayanamamıştır.Daha sonraları Araç çayı ve
Soğanlı Çay yataklarına kurulan kiremit ocakları sayesinde maddi gücü iyi
olanlar,çatılarını kiremitle kaplamışlardır. Fakat oluklu kiremit tabir edilen
bu kiremitlerde bir kaç sende bir aktarılmadığı taktirde,yine evlerde çatıların
yıpranmasına neden olmuştur.
Köyümüzde en
eski ev kabul edilen,üç evden ikisi bu gün yıkılmış viran
haldedir.Yusufgil,Gödegilin evi... Kulagilin evi halen ayakta olup doğal olarak
eski özelliğini kayıp etmiştir.Konak olarak da Akkuşgilin 9 odalı konağı 1968
yılında yanmıştır.Onunda yapılış tarihi yaklaşık 140 yıllıktır.Aşağı Meyremgilin
evi ile aynı tarihte yapılmıştır.
Bu gün
köyümüzde halen yıkılmaya yüz tutmuş evler vardır ve bunun yanında evlerini
çatı itibarı ile restore ettirenler,evlerinin ömürlerini bir süre daha
uzatmışlardır. Her şeyden önce eski ustalar olmadığı için,evler genellikle
bugünün betonarme sistemi ile yapılmaktadır.Kiremit örtüsü ise 'marsilya'
kiremit sistemiyle kaplanmaktadır.
Ilbarıt köyü
şu an ki itibarıyle yaz aylarında bir yaşam aanı olarak kullanılmaktadır. Hatta
çoğu bazı evler yaz aylarında dahi açılmamaktadır. Köyün ileriye dönük bir
yaşama şekli olur mu olmaz mı? onu zaman gösterecektir. Eko Turizm için
öneriler gelse de,köyde bu tür potansiyel olmadığı için,şimdilik her şey askıda
kalmaktadır. Çünkü doğal su kaynakları her geçen gün yok denilecek kadar
azalmakta ve bilindiği gibi doğada yok olan her şey artık geri dönmüyor.
******************************************************
ÇATI
AKTARMA...
Daha öncede
yazmıştım.Ahşap bir evi korumak çatı ile başlar.Eğer çatı eskirse ve bakımsız
hal alırsa,evinde ömrü gitmiş demektir.Köyümüzde eski evlerin üzerin benim
çocukluğumda dahi 'bedavra' denilen tahta yarma iki üç milimlik, boyu 60 ,70
cm.eni 15,20 cm.de olan tahtalarla kaplanırdı.Bu tahtalar,köknar ve sarıçam
türlerinden yapılırdı.Şu anda Karabük merkeze bağlı,Tandır,Ortaca, gibi
köylerde,bedavra yapılırken,Kastamonu ,Araç ilçesinden de kereste ve bedavra
geldiği biliniyor.
1996 yılında
Arkidekt Dergisinden,Rıfat Dedeoğlu babam ve benden bilgi almaya
geldiğinde,yanındaki mimarlar,çatı örtüsünü sormuşlardı.Bilindiği gibi bizde ve
Safranbolu'da genel çatı örtüleri 'Çark' örtü denilen örtü ile
yapılmıştır.Fakat sonraları,balkon 'günlük' kısımlar çıktığı için, 'Beşik'
örtüsü ve 'Öküzgötü' denilen çatı örtüleri yapılmıştır.Çark örtü denilen
örtülerin aktarılması oldukça zordur.Çünkü 4 tarafa maha 'mahya' denilen sistem
kurulduğu için,hemen hemen yeryüzünün her yerinde kullanılan, 'oluklu' kiremit
türü kullanılmıştır. Çerçen Köyü,Karataş 'Kartalaç'a kurulan oluklu kiremit
ocakları sayesinde,köylerimiz ve Safranbolu,kiremitle tanışmış olup,çatılar
oluklu kiremitle kaplanmıştır.Fakat günümüzde oluklu kiremitin örtüsü ve
ustaları olmadığı için,ilkönce Marsilya'da üretilen kiremit türlerine
geçilmiştir.Hatta köylerimizde artık 'şıngıl' denilen ve petrolden üretilen,örtülerde
kullanılmaktadır.
Bunları niye
yazıyorum.Dün 1918 yılında dedem Mehmet tarafından tek kolla yapılan köydeki
kinci evimizin çatısındaydım ve sabah kahvaltısı ile ancak iki odanın üzerini
tek başıma aktarabildim.Çünkü sürekli bir şeyler almak için aşığıya inmek
zorundasın.Yaklışık 1982 yılından bu yana,yaşadığım Ilbarıt Köyünde bu dördüncü
veya beşinci aktarışım. Fakat bir kaç gün sonra tekrar çıkmak üzere ara
verdim.Bir ev kolay ayakta kalmıyor.
******************************************
Bazı günler vardır
ki;tarihe hançer gibi saplanır.
'recai demirsöz'
Eğer bir ülke kültürel
değerlerden uzaklaşırsa,vahşet kendiliğinden gelir.
'recai demirsöz'
Eğer açgözlülüğün önüne
geçilseydi,yeryüzü salt uygarlığı hak eder ve insanlar uygarca yaşardı.
'recai demirsöz'
Yazmak,aynı zamanda bir
insanın kendi kendisi ile konuşmasıdır.
'recai demirsöz'
Doğruları
konuşmak,doğruları yaşamak anlamına gelmez.
'recai demirsöz'
Zamandan merhamet
beklemeyin, zaman acımasızdır.
'recai demirsöz'
İnsan kendini
değiştirdikçe,başkalarının da değişeceğini sanıyor.
'recai demirsöz
En zor şey insanlara
doğruları anlatmak ve insanların doğruları kabüllenmesidir.
'recai demirsöz'
Bazen etrafımda ki
insanlara bakıyorum ve kendime dönüyorum.
'recai demirsöz'
Eskiden yalnızlığıma
kızıyordum,şimdi seviyorum.
'recai demirsöz'
Dostum, tarihçi 'Hür
Kalyoncu'benim için 'Paflagonya'nın son temsilcisi demişti...Olabilirsem ne
mutlu bana...
Toplumlar reelden
uzaklaştığında,sürekli bir sel akıntısında gibi yaşarlar.
'recai demirsöz'
Akıl...Her insanda
vardır,ama birileri başkalarının aklıyla yaşamayı tercih eder.
'recai demirsöz'
En zor şey insanlara
doğruları anlatmak ve insanların doğruları kabüllenmesidir.
'recai demirsöz'
Doğruları
konuşuyor,eğrileri yaşıyoruz...Garip deil mi?
'recai demirsöz'
Nihayet...2020 yıl sonrasın
da insanoğlu yeryüzünde 'uygarlığı' bitirdi.Ne M.Ö'si ne de M.S'sı kaldı.
'recai demirsöz'
"DEVRİMLER YA DA
SAVAŞLAR YOLUYLA OLSUN,ÇÜRÜMÜŞ DEVLETLERİN İFLAS YOLUYLA OLSUN,ELBETTE BİR SÜRÜ
FELAKET ŞİMŞEKLERİ GİBİ DÜŞECEK MODREN DÜNYANIN ÜSTÜNE..."
'Van gogh'
Siz ki acıyı bilirmisiniz
dedi,ama hiç acı çekmeden...
'recai demirsöz'
"BİR GÜN BU MEMLEKTE
DE SABAH OLURSA...HALUK"
'Tevfik Fikret'
Sürekli bana akıl
verdiler,ama senin aklın ne diye soran olmadı.
'recai demirsöz'
Sürekli kayıp ettim...Neyi?
'Umut'u,ama hepten kayıp olmasın diye sürekli yeniliyorum;'Umut'u...
'recai demirsöz'
'ILBARIT' KÖYÜ
SAFRANBOLU'NUN DOĞUSUNDA,SAFRANBOLU'YA 26 KM.MESAFEDE
BİR KÖY.FAKAT BEŞ DAKİKA YÜRÜDÜN MÜ,'ILBARIT' KÖYÜNDEN,SAFRANBOLU'YU VE
KARABÜK'ÜN BİR KISMINI GÖRMEN MÜMKÜN.KÖYE İLK YERLEŞEN 'PAFLAGONYA'LILAR,BURAYA
BİRLİKTE GETİRDİKLERİ ASMA ÇUBUKLARINI,YETİŞTİREREK BÖLGEDİ BAĞCILIĞIDA
BAŞLATMIŞLAR.1960'DA BAŞ GÖSTEREN 'FİLOKSERA'kÖK HASTALIĞI BAĞCILIĞIN SONUNU
GETİRMİŞ.iNSANLAR BAŞTA İSTANBUL,BÜYÜK ŞEHİRLERE GÖÇ ETMİŞLER.
DOĞAL OLARAK ARA SIRA GERİYE DÖNENLER EVLERİNİ RESTORA
ETTİRİREK AYAKTA KALMASINI SAĞLAMIŞLAR,EVLERİNE BAKAMAYANLARIN EVLERİ BİR BİR
YİTİP GİTMİŞ.KÖY ŞU ANDA ORMANIN İÇİNDE KALMIŞ,BİR ORMAN KÖYÜ...BURADA HALEN
HAYATTA KALMAYI BAŞARMIŞ 29.EKİM.1999 TARİHİNDE KURULU,KÜÇÜK BİR 'ETNOĞRAFYA
MÜZESİ' BU GÜNE KADAR ÜLKENİN DEMİYORUM,DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN GELENLERİ
AĞIRLAMIŞ.ŞU ANDA,İNSANLAR ESKİSİ GİBİ FAZLA GELEMESEDE,VİRÜS GÖREVLİLERİ
GEZİYOR.FAKAT BÖYLE BİR ŞEY OLACAĞINI DAHA ÖNCEDEN HİSSETTİĞİM İÇİN,AKIP GİDEN
ZAMANI ALGILAYIP OLUP BİTENLERİ DAHA ÖNCEDEN RESMETMİŞTİM.TABİİKİ BUNLARI
İNSANLARA ANLATMAK O KADAR DA KOLAY DEĞİL..!
***********************************************************
İnsan
yaşamında en zor şey;bakıp fakat görmeyen insanların arasında yaşamaktır.
'recai Demirsöz
''Kendin ol'
'Buda'
'İnsanoğlu,hiçbir zaman kendisi olamadı'
'recai demirsöz'
'Kendini
Tanı'
'Sokrates'
'Ne yazık ki insanoğlu,hiçbir zaman kendini tanıyamadı.'
'recai demirsöz'
Gönülden
gelen icralarda,kusur aranmaz...
'Yıldiray Çınar'
İyinin
değerini,iyiler bilir.
'recai demirsöz'
İnsanlar
vardır,ömürleri boyunca fırtınaya karşı yürürler.
'recai demirsöz'
Yeryüzünde
bir gün öleceğini bilen tek canlıdır,insan...
'recai demirsöz'
İnsan
yaşamında en zor şey;kafatasının içi boş olanların arasında yaşamaktır.
'recai demirsöz'HIRSIN TEMELİ ÇÜRÜKTÜR.
Ve
bir ben olarak yaşamadım bu yeryüzün de, insanı,insanlığı düşündüm,ama insan
olan insanlığı...Bir de doğayı...
'recai demirsöz'Herkes eşit bir
Para,herkesi
eşit kılmaz...
'recai demirsöz'
Ölüm herkesi eşit kılar...
'Romalı filozof 'Senaca'
DEĞERLİ DOSTLARIM İLGİNİZ İÇİN ÇOK SAĞOLUN.BENİM
BABAM'DA MAHALLİ SANATÇI VE İYİ BİR TARİH BİLGİSİNE SAHİPTİ.CUMHURİYETTEN ÖNCE
'KÖY MEKTEBİNİ' BİTİRMİŞ.ÖĞRETMENİ,BABAMIN OKUMASUNI İSTESEDE,O YILLARDA
SPONSOR BULMADIĞI VE AİLESİNİN YOKSULLUĞU YÜZÜNDEN,OKUYAMAMIŞ.AYNI ŞEYLERİ BEN
DE YAŞADIM.1971-72 YILLARINDA İSTANBUL,KÜÇÜKYALI ORTAOKULU SÜRVENİM BİR YILDA
BİTTİ.HALAMLARIN YANINDA OKUYORDUM,BİR YIL SONRA BAŞININ ÇARESİNE BAK
DEDİLER.BU BİLE BENİM İÇİN ÇOK ŞEYDİ.SINIF ÖĞRTEMENİM,ŞİMDİ HAYATTAMIDIR
BİLİMİYORUM,'NUSRET ÇİFTER'İN BENİ BİR ABLA GİBİ HİMAYESİNE ALMASI VE BANA
İHTİYACIM OLAN ARAÇ GEREÇLERİ TEMİN ETMESİ,BENİM İÇİN ÇOK ŞEYDİ.BABAMDAN İKİ ÜÇ
YAŞ BÜYÜK ARKADAŞLARI,İSTANBUL,ÇEMBERLİTAŞ'TA,FIRICILIK YAPAN BİR İŞVEREN
TARAFINDAN,KASTAMONU ÖĞERETMEN OKULUNDA OKUTULMUŞ VE BU DÖRT GENÇ AYNI
ZAMANDA,ŞAİR VE YAZAR 'RIFAT ILGAZ'IN SINIF ARKADAŞLARIDIR.bABAM DAHA SONRA
AYNEN BENİM GİBİ İSTANBUL'A GURBETE GİTMİŞ VE BURDA,AŞIK VEYSEL VE ERZİNCAN'LI
ŞERİFLE TANIŞMIŞ.YIL 1930, BABAMIN YAŞADIĞI KÖYDE YAŞADIĞI SÜREDE SADECE BİR
İKİ ARKADAŞI OLMUŞ VE ONLARDA GENÇ DENİLECEK YAŞATA GÖÇÜP GİTMİŞ,AYNEN BENİM
GİBİ YALNIZ ZAMAN İNSANIYDI.İKİ ABİSİ 1914'DE SEFERBERLİKTE ASKERLİKLERİNİ
BİTİRDİKLERİ HALDE,TEKARAR ASKERE ÇAĞIRMIŞLAR VE 1918 YILINDA HER İKİ
KARDEŞİNDE,ŞEHİT KÜNYELERİ GELMİŞ KÖYE VE BABAM OLSAYDI SİZ ŞU SATIRLARI
OKUMAMIŞ OLACAKTINIZ.KALDIKİ BU ÜLKEDE HER İNSANIN BİR ÖYKÜSÜ VARDIR.BU BÖYLE
BİLİNE...
BAZI ARKADAŞLAR,HANGİ KÖYDE YAŞIYORSUN DİYE
SORUYORLAR...SAFRANBOLU,ILBARIT...FAKAT BU MİTOLOJİK İSİM,1965 SENESİNDE
'ÜÇBÖLÜK' OLARAK DEĞİŞTİRİLDİ.NEYMİŞ EFENDİM GAYRİMÜSLİM İSMİYMİŞ.KÖY,GEÇMİŞ
İTİBARIYLA,MEKEDONYA ÜZERİNDEN GELEN 'PAFLAGONYA' 'ERKEN BİZANS' 'RUM' VE DAHA
SONRA 18 YÜZYIL İTİBARIYLA BURAYA GELEN TÜRKLERE EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞ.KURULUŞ
ŞEKLİ, FETHİYE'DEKİ 'KAYA KÖYÜNÜ' ANIMSATIYOR.SADECE ÖNÜNDE DENİZ YOK.SABAH
GÜNEŞİN DOĞUŞUNDAN VE AKŞAM GÜNEŞİN BATIŞINA KADAR GÜN IŞIĞINI ALABİLİYOR. BEN
BURADA KIŞ AYLARINDA TEK BAŞIMA YAŞAYAN 'OTODİDAKT' FRANSIZCA TANIMLA İLE
'ÖZĞERENİMLİ' BİR SANAT EMEKÇİSİYİM. 38 .YILIDIR SANAT YAPMAYA ÇALIŞIYORUM.AYNI
ZAMANDA KÖYDE BULUNAN ATIL BİR İLKOKULU, BİR AVUÇ DOSTLA VE KENDİ
İMKANLARIMLA,'ETNOĞRAFYA MÜZE' VE SANAT-EVİNE DÖNÜŞTÜRDÜM.ŞU ANDA 21.Cİ YAŞINA
GİRDİ.'MODREN İSTANBUL' 'SAKIP SABANCI MÜZESİ' 'PERA MÜZESİ' HATTA
SAFRANBOLU'YA AÇILAN MÜZE BENDEN YENİ.
İnsanı,doğa
koşulları,hayat şartları ve birde seni sen olarak görmeyenler yıpratır.
'recai demirsöz'
Salt
bir düşünce,kendi doğrularını yaratmak zorundadır. 'recai demirsöz'
Parasal güç ve eşyanın tabiatı toplumları şımartır.
Akıl,mantık ve aydınlanma her topluma zor nasip olur.Yeryüzünde çekilen acılar
bu yüzdendir.
'recai demirsöz'
Cumhuriyet
lüks yüzünden,monarşiler fakirlik yüzünden yıkılır.
'Montesquıen'
Şeyh
Galip,Nefi İçin Şöyle der...Sen ki bu çorak vadide akıp gittin...
Doğruları,hayata
geçirmek o kadar da kolay değildir.
'recai demirsöz'
Yaşam
denilen şey,aslında her zaman tek başınadır.
'recai demirsöz'
Kimi
insanları,bilgi değil para ve eşyanın tabiatı konuşturur.
'recai demirsöz'
Yeryüzü
insanlığının iki ortak özelliği vardır; acı ve ölüm...
'recai demirsöz'ul
Gerçeğin
düşmanı,abartılardır.
'recai DEMİRSÖZ
Hayatın
içinde acılar olmasaydı,insanlar gerçek yaşamı anlayamazdı.
'recai demirsöz'
Yoksulluk elimdeki tek şeyi aldı...Umudumu...
'recai demirsöz'
Her yüzüne güleni dost sanma,dostluk
yapı taşları gibi güzel döşenmezse yıkılır gider.
'recai demirsöz'
İnsanoğlu,ardında tortu bırakan bir canlı
olmamalıdır.çünkü tortu hiçbir işe yaramaz.
'recai demirsöz'
'Dostluk,bir ağaç gibi hür büyür ve dal salar
dört bir yana... '
recai demirsöz'
Kimi yalnızlıklar da yalnızdır.
'recai demirsöz'
Zaman acımasızdır.
'recai demirsöz'
Yaşam
zordur.Kolay gibi görenler zaten yaşamıyordur. 'recai demirsöz'
Kör
karanlıklar sizi yıldırmasın.Mutlaka bir yerden şimşek çakacaktır.
'recai demirsöz'
Üzülmeyin,gerçek
dostluklar sizi yüz üstü bırakmaz.
'recai
demirsöz'
Para...Her
Şeyi Yok Eden Bir güçtür ve Yeryüzünün Her Yerinde Görevini Yapmaktadır.
recai Demirsöz
Etrafınızda ki kalabalığa fazla inanmayın.Çünkü
onların çoğu gölgedir.
recai Demirsöz
Yaşam,karanlıktan
aydınlığa doğru yürüyebilmektir.
recai demirsöz
Her
karanlığın bir ışığı vardır,ama o ışığın aydınlığa dönüşebilmesi zaman alır.
recai Demirsöz
insanoğlu,
kendi yarattığı karanlığın içersinde debeleniyor.
recai
Demirsöz
Yaşama
kendi pencerinizden bakın.
recai Demirsöz
Gerçek sanatçılar,doğdukları yerde istenmeyen
kişilerdir.bu kural yeryüzünün her yerinde aynıdır.
'recai demirsöz.
'Sevgi bilgiden doğar'desede Lenorda da Vinci 'Kimi
insan vardır,yüreğindeki sevgiyi hiç kullanamadan yitip gider.
recai Demirsöz
(SND)
SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
23 Aralık 2024 Pazartesi
Ilbarıt
Köyünden bakınca,kuş uçumu Şeremetdoruğu oldukça yakın gibi görünür.Dün köyden
yola çıktım,Çardak kaya,Dabazavlasınınbaşı ve Ortaineceği parelel yürüyerek,baş
aşağı yürümeşe başladım.Bilindiği gibi 90 larda Orman Kadostora geçtikten sonra
buralar ağaçlandırılmıştı.Kızılçam diktiler,fakat bunlar bir süre büyüdükten
sonra,şimdi kurumaya yüz tutmaya başlamışlar,fakat aralarında bölgeyi seven
karaçamlar yetişmekte,neyse bu yol bir saat sürdü,sonra Yeniyolu tırmandım,bir
düzlüge gelince Ilbarıt Köyünü uzun uzun seyrettim.Köy uzaktan derli
toplu,bembeyaz evleri ile ihtişamlı görünsede,köydeden derler ya çıt
çıkmıyordu.Yörüyüz esnasında,Ortainecekle,Yeniyol arasında büyük tarlalar
açılmış,tarlalara toprak kaymaması için,neredeyse bir otomobil büyüklüğünde taşlarla
setler çekilmiş.Taşların her biri yarım ton ağırlığında,,,
Bizim
o tarafta tarlalarımız olmadığı için,o bölgeyi fazla tanımam.Fakat, köy
tarlaları yeterli olmayınca, geçmişteTepedağ mevkiine tarlalar açılmış,fakat bu
kez tarlalardaki ekinleri köye ulaştırmak zor olduğu için,ekinler Haramanlar
Mevkiine taşınarak,burda sürülüp tınarları savrulduktan sonra,atlarla
eşeklerle,saman ve taneler köye taşınmış. Daha sonra,baktılar olmuyor ilkönce
Akyolu ve daha sonrada Yeniyolu açmışlar,Ortainecek ise,at ve eşeklerin yük
taşıması için daha sonraları açılmış.Tüm bunlar yaşamın hiçte kolay olmadığı
anlar ve zor günlerki...Hatırlıyorum benim çocukluğumda Tepedağı halen ekilirdi
ve günde,eğer yola erken koyulursan iki kağnı arabası deste veya bir araba
getirebilirdin.
Not.Geçen
yıllarda Ankara,Üniversitesinden Pof.Ve Doçent konumunda öğretim görevlilieri
gelmişti.Şeremetdoruğunu sordular,bende köyden gösterdim.Görünüşte onlara yakın
geldi.Bize kılavuz olurmusun dediler,neyse cipe dolduk,gidiyoruz
gidiyoruz,Şeremetdoruğu gelmiyor,yakın görünüyor,ama uzukmış dediler.Bilim
adamları,Soğanlıçay Taşını inceliyorlardı,ellerinde çekiç,taşları kırıp
torbalara doldurup,incelemek üzere Ankara'ya getirdiler.Bu arada
Karabük,Üniversitesinden,Arkologlar geldi,birbirlerine sorular
yönettiler.Arkologlar,Safranbolu'da Kaya Mezarlarına rastlamadıklarını
söyleyince,Ankara'dan gelen bir prof. Safranbolu'nun taşları Kayamezarlarına
uygun değil yanıtını vermişti.
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
Ilbarıt,köyünden
yeni ve soğuk bir güne merhaba derken,şöyle geriye doğru bakıyorum. 1879
yılında doğanlardan itibaren hatırlıyorum.Örneğin Maylaş,Güdüğün Seyini,
Kuruseyingilin Hanife, daha bir çokları,yaşam acıları ile yoluna devam
ederken,1920 lerde doğanlardan bir kaç kişinin kalması ve zaman çarkları arasında,insanların
nereden nereye sürüklendiği bir realite,geleceğe doğru yol aldığımzda ve an
gelecek Ilbarıt Köylüsü artık akrabalık dışında birbirlerini
tanımayacak.Örneğin Meyremgilin Kara Mehmet,Mehmet Günal'ın İbrim yani ibrahim
adında bir kardeşi vardı,sorsam belki akrabalarının dışında hiç kimse
tanımaz.İbrahim Ünal, biri Günal soyadını alırken,diğeri Ünal soyadını
almış.1929 yılında,Şükrü Kaya,Mustafa Algan ve Ahmet Demiralp'le birilikte
Kastamonu Öğretmen okulunu bitiriler ve tayini Amasaya,Gümüşhacıköye çıkar ve
emekli oluncaya kadar orda yaşar.İbrahim Ünal'ı iki kez gördüm.Bir 1960
yıllarında köye gelmişti.En son eniştemlerin,İstanbul,Sultanahmet'deki
evlerinde.Eniştem Ömer Günal,yeğeni olur. İstanbul'da oturan İbrahim Günal'n
kızı,beni televizyonda izlemiş,yeğenlerime ille dayınla beni tanıştır,ondan çok
şey öğrenmek ibtiyorum demiş.İbrahim Ünal 1908 doğumludur.Bildiğim kadarı ile
mezarı memeleketinden uzak,İzmir'dedir.Bu günün anekdotuda bu olsun.Herkese
selamlar.
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
Bir
şeyler değer kazanması için,ilkönce manevi değerler önemini koruması
gerekiyor.Köyümüz adına şöyle geriye baktığımızda,1920 doğumlulardan sadece
dört beş kişi kalmış.Kaldıki Ilbarıt Köyü içi boş bir köy değil,Ilbarıt Köyüne
'Köy Mektebi' alt katındaki köy odası,camiiden önce yapılmış.Dolasıyla köyde
öteden beri eğitim almış bir kuşak mevcut...Köye aslen Bulgaristan,Filibe
doğumlu Mehmet Cemil Efendinin gelmesi ile kız çocuklarıda eğitim altına
alınmış,o dönemin kadınları hemen hemen okur yazardı,benim tanıdıklarım
kadarıyla...Daha sonra,köy çocuklarından bazıları, o yılların okulu olan
medrese eğitimine gönderilmiş ve sıpyan (çocuk)eğitimi için okul belgeleri
verilmiş.Cumhuriyet kurulduktan sonra ise Atatürk bu açığı öğretmen açığını
kapatmak için,tekar bunlara öğretmenlik ünvanı vermiştir.Yalnız,Kadir Özerin
babası Mehmet Özer diğerlerinden yaşı büyük olduğu için,başvurusu kabul
edilmmemiştir.Hatta yaşı biraz küçük olanlara,öğretmenlik diploması
verilmiştir.Örneğin Mehmet Ata Doğan,1896 doğumlu,kendisine 1926 yılında
diploma verilmiş,30 yaşında ilk görev yeri,Eflani Yağlıca Köyü...Hasan Fehmi
Erden, 1895 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1929 yılında verilmiş yaşı 32
olup,görev yeri,şu anda Bartın'ın ilçesi olan Ulus'un Kumluca beldesi.Hüseyin
Avni Aksoy, 1892 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1928 yılında
verilmiş,yaşı 36 olup görev yeri,Safranbolu,Davutobası Köyüdür.
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
3.Nisan.1937
tarihinde, Karabük Demir-Çelik İşletmeleri,kurulduğunda bizim Ilbarıt
Köyünden,yaklaşık 40 kişi,fabrikaya iş başı yapmış. Fakat,insanların iş bilinci
ve her gün iş kazalarında hayatını kayıp edenleri gördükçe,hemen hemen bunların
tamamı,bir bir burayı terk etmiş.Örneğin Karabacakgilin Topala (Mehmet
Vural)usta olarak işe başladığı halde,iş bırakmış.Bakmış olacak gibi
değil,Karabük Çıraklık okulunu kurmuşlar ve burdan mezun olanlar,daha gevenilir
bir şekilde,işe başlamalarına rağmen,1946 yılında Karaşar Mah.den,Satı Mehmet
Kara,kendisi elektirik teknisyeni,elektirik arızasını giderirken,bir işçinin inik
şarteli kaldırması sonucu,380 volt elektiriğe kapılarak hayatını kayıp
etmiştir. Çıraklık okuluna köyümüzden girenler,Mehmet Oğlu,Hikmet Özer,daha
sonra,o da fabrikadaki işini bırakıp,Ankara'da bulunan Devlet Basım
İşletmesinde çalışmıya başlamıştır.Mustafa Oğlu (Kiraz) Mehmet Esen,okulu
bitirmediği çin,babasına gelen vekalet ücreti yüzünden,babası tarafından
azarlandığı için,buraları terk edip,Zonguldak-Üzülmez Bölgesinde TTK'ü
İşletmelerinde çalışmış olup,orda vefat etmiştir.1972 yılında bir kez köye gelmiş
olup,kendisini görmüştüm. Ramazan Oğlu (Cici-Bey) Fabrikada teknisyenken
geçirdiği kazada hayatını kayıp etmiştir.Daha sonraları,Demir Çelik
İşletmelerine köyümüzden,bir çok kişi girip burdan emekli olmuştur,eskisi kadar
kolay olmasa da.
RESSAM RECAİ
DEMİRSÖZ
BABAM EMÜSTONUN VURDUM DUYMAZLIĞI..
Köylerimizin
göç vermediği tarlalarda bir karış dahi yerin kıymetli olduğu ekildiği yıllar.
Fotodaki
Rahmetli Mustafa ŞAHİN ( Hafız amca Hürügızgil) ekin biçme zamanı Tarlasındaki
ekini biçer hasatı kaldırır harmana tarlaya dökülen arpa başaklarını yesin diye
atını bağlar.At uzunca bir urganla ön bacağından yere bir kazık çakılarak
bağlanırdı at kaşmasın diye atta ulaşabildiği yere kadar gider ileri gidemez.
Babam
Emüstoda o sırada tarladan harmana deste çeker kağnı arabasıyla.
yoluda
Hafız amcanın tarlasından geçer.at yolun karşısına geçer kazık yolun bir
tarafında at öbür tarafında urgan yolda Babamın geçişini engel olacak şekilde.
Babam
atı yolun kazıktan tarafına çekmek yerine atın bağlı olduğu kazığı çıkarıverir.
atta olduğu yerde zaten duncukmuş ayağında urganla birlikte kaçar gider.
Hafız
amca akşama kadar atı arar bulur.anlar babamın yaptığını gelir bize Laa Emüsto
sen bu rahatlıkla çok yaşarsın çok der.hakikaten babam hafız amcadan 25.30 yıl
fazla yaşadı.her ikisininde mekanı cennet olsun.
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
Rahmetli nur içinde yatsın. Bende küçük bir
katkıda bulunayim. Babam Willys marka Jeep ile köylere yolcu taşırdı. Birgün
havanın karlı ve bozuk olduğu bir gün Emusto ile Ilbarita giderlerken araç kara
saplanir yolda kalırlar. Ileri geri bir türlü kurtaramazlar. Sonra Emusto
derki; oglanim Yaşar bu iş türkü ile çalgı ile olacak is değil o zaman ben köye
yürüyorum der ve gider.Babam da Şakacı mizahliydi. Uzun yıllar bu anısına
çevresine anlatırken bende dinlerdim. Özellikle Çakal Osman ve Döndü Teyzem bir
araya geldiklerinde anlattirirlardi. Selamlar.
YUSUFGİL
RESSAN RECAİ DEMİRSÖZ
Köyümüzün
Köklü ailelerindendir.bu aileden kökenini araştırırsanız okumuş insanlar
çıkmıştır.Kaymakam bile vardı1970 yıllarda İzmir Ödemiş Kaymakamı Ata beyin
oğlu.
Yusuf DOĞAN bu ailedendi.1973 yılında bir Trafik kaza sonucu hayatını
kaybetmişti.
Ek fotoda Turgutlu Ödemiş Karayolu yapımında çok emeği olan Kaymakamlarını yöre
halkı unutmamış anısına bir çeşme yaptırmışlar..
RESSAM RECAİ
DEMİRSÖZ
Bu
gün caminin oraya kedilere amam vermeye gittim,termometre eksi 6 yı
gösteriyordu.Anlaşılıyor ki bundan sonra kış ayları Ilbarıtlılar için bir
yaşama yeri değil. akşam geç saatlerinde Ünal Hacıalioğlu aradı.Safranbolu'da
Aytekin Kuş ve bir kaç arkadaşla,TRT Müzik Kanalındaki programı izledik gurur
duyduk ve aramızda şöye konuştuk;Recai için bir şeyler papmalıyız.Bende şöyle dedim
abi benim yaşım 64 olmuş,bu güne kadar hiçbir şey yapılmamış,bundan sonramı
yapılacak.Belki Ünal Hacıalioğlunu bilmeyenler vardır.Osmançavuş gilden,Osman
Çavuşun en büyük oğlu,Katırcı Hüseyin'in torunudur.Yani Alibıdık'ın
amcasının...Herkese selamalar.
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
Ilbarıt
köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.Cami öncesi 'Köy-Odası' ve 'Köy-Mektebi'
vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, Köy-odası ve Mektebinin ne zaman
yapıldığı bilimemektedir.
Aynısı
Hacılarobasıköyündede vardı, Hacılarobası Köyündeki yıkılıp yerine yenisi
yapıldı.Bizdekiise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp
yenisi yapıldı.
Köy
Mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,Mehmet Cemil
Efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği
biliniyor.Hattaburdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli
medreselerde eğitim görmüşlerdir.Fıs Fıs Hafız (Mehmet Mutlu) gibi...
Cumhuriyet
önceside Köy Mektebinde eğitime devam edilmiş.O yılları babam Satı Demirsöz
şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve Hacılarobası köyünde
olduğu için,Ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya
gelinirdi.Hocamızda,Kuzyaka'dan Telli lakaplı ve Abdülkadir Özer'in babası
Mehmet Özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.
Köy
Mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk
öğeretmenolanlar,Hüseyin Avni Aksoy,Mehmet Ata Doğan ve Hasan Tahsin
Erden'dir.Cumhuriyetin kurulması ile Mustafa Remzi sponsorluğunda, Kastamonu
Öğretmen okuluna gönderilen,AhmetDemiralp,ŞükrüKaya,İbrahim Ünal ve Mustafa
Algan'dır.
Köy
Mektebi,Mehmet Ata Doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile
1931'den,Karamanbaşı Mevkiinde 1934 yılında yapılan 'Akbulak-İlkokulu' üç köyü
kapsayan okul olarak hizmete
açılmıştır.Sırasıyla,Ilbarıt,(Üçbölük)Hacılarobası,o yıllarda Geren Köyü
Hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,Hacılarobasıesmase okunuyordu. ve
Sarıyan (Gündoğan)köyü....O yıllara ait okul kayıt defterleri,Köy Müzesinde
bulunmaktadır.Daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde
okullar açılmıştır.
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
Değerli
köylüler,bana bizim sülale nereden gelimiş,gibi sorular yönetmeyin.Eğer elimin
altında bu tür bilgiler olsa zaten yayınlayacam.YaşadığımızIlbarıtköyünde,Poflagonya,Erken
Bizans ve Rumlar dönemine ait izler var,fakat bunlar kıral konumundaki
uygarlıklar değil.Ekip biçip hayata tutunmaya çalışmışlar.Bizler ne isek
onlarda öyleymiş. Örneğin Türklerin köye intikali, önceki yazılarımda da
belirttim.17 yüzyılın sonları 18 yüzyılın başları gibi,elimdeki belgeler az çok
bunu içeriyor.Fakat kimin nereden ve nasıl geldiği muamma...Örneğin İstanbul'a
yakın olabilmek içinmi burası tercih edilmiş?Olabilirdiyorum.Çünküköyümüzden,İstanbul'da
iş yeri açanlar var.Örneğin daha sonra İyipgil'den Mustafa Remzi'ye geçen
Çembirlitaş Fırınının ilk sahibi,ismini bilmiyorum lakap olarak Akkuşgil'den
'Zimbilli'ye ait olduğu bilinmektedir.Zimbilli aynı zamanda 1968 yılında bir
yangında yanan 9 odalı,Akkuşgilin konağını yaptıran kişidir. Daha sonra elden
ayaktan düşünce, tezgahtarı olan Mustafa Remzi'ye fırını
satmıştır.YineEmistogilin,İstanbul Tophane'de 'Çinili Fırın'diye fırınları
varmış ve Yamakgil,üç kardeş 'İbrahim,Raşit ve Hasan'yine Tophane semtinde
ciğerci dükkanı işletmişler.Hafızamda köy hakkında bu tür bilgilerde
var,zamanla sizlerle paylaşıyorum.Değerli köylülerim,Google'daIlbarıt Köyü
hakkında şöyle bir bilgi,düşülmüş. 'Ilbarıt'Moğolca bir terimdir.İlberler ve
ılbarlar çağrışımı ile ilintilidir.Sonundaki'ıt' eki çoğuldur.Fakat bu bilgiyi
yazan kişi,kimse kendisini belirtmemiştir.Güya ünlü tarhiçiİlberOrtaylı,damoğol
asıllı olduğundan,onunsoyisimi ile ilintilidir.
Yukarıdaki,tanımlamayı
kaleme alan kişi,ilkönce kendisini de belirtmesi gerikiyor.Kim veya kimler
tarafından yazıldığı belli değil.Birkere,bizim köyde moğollara benzeyen yüz
ifadesine rastlanmadığı gibi,benim çocukluğumda Hacılarobası Köyünde çekik
gözlü insanlar vardı,ama bizim köyde yok.
Birde
köylerin,böyle siper yerlere gelmeleri,çeşitli tehlikelerden korunmak
amaçlı,çünkü köyler yağmalanabiliyor veya
salıdırıyauğrayabiliyor,örneğinIlabrıt'ınharicinde,iki yerleşim yerinin adı
daha geçiyor.'Saka Köyü' 'Sarı Ahmet Köyü' Yalnız yol çalışmaları sırasında
dikkatimi çekti,Sarı Ahmet Köyü, dediğimiz yerde dozerin önünden yanmış toprak
ve çanak çömlek parçaları çıktı.
Köyde
yaşayanların nerden ve nasıl geldikleri hakkında herhangibi bir kayıt
yok.Yalnız bizim sülale olan,Musluoğullarının Ordu'dan geldiğini babam Satı
Demirsöz'den öğrenmiştim. araştırdım.Ordu,Fatsa ve Korgan gibi yerlerde
Musluoğullarıesamesivar.Diğerleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olsam
zaten yazarım.
Kaymakamlık
arşivlerinde,ülkemizdeki tüm köyleri incalediğimde,yaklaşık 43 bin köy var.
'Ilbarıt'adı altında hiçbir köy yok...Üçbölükadında,Kars ili Digor ilçesi ve
Karman ili Ermenek ilçelerinde iki köy var ve onlarından isimleri bizim gibi
sonradan değişmiş.
RESSAM RECAİ
DEMİRSÖZ
Değerli
köylülerim,Google'daIlbarıt Köyü hakkında şöyle bir bilgi,düşülmüş.
'Ilbarıt'Moğolca bir terimdir.İlberler ve ılbarlar çağrışımı ile
ilintilidir.Sonundaki'ıt' eki çoğuldur.Fakat bu bilgiyi yazan kişi,kimse
kendisini belirtmemiştir.Güya ünlü tarhiçiİlberOrtaylı,damoğol asıllı olduğundan,onunsoyisimi
ile ilintilidir.
Yukarıdaki,tanımlamayı
kaleme alan kişi,ilkönce kendisini de belirtmesi gerikiyor.Kim veya kimler
tarafından yazıldığı belli değil.Birkere,bizim köyde moğollara benzeyen yüz
ifadesine rastlanmadığı gibi,benim çocukluğumda Hacılarobası Köyünde çekik
gözlü insanlar vardı,ama bizim köyde yok.
Birde
köylerin,böyle siper yerlere gelmeleri,çeşitli tehlikelerden korunmak
amaçlı,çünkü köyler yağmalanabiliyor veya
salıdırıyauğrayabiliyor,örneğinIlabrıt'ınharicinde,iki yerleşim yerinin adı
daha geçiyor.'Saka Köyü' 'Sarı Ahmet Köyü' Yalnız yol çalışmaları sırasında
dikkatimi çekti,Sarı Ahmet Köyü, dediğimiz yerde dozerin önünden yanmış toprak
ve çanak çömlek parçaları çıktı.
Köyde
yaşayanların nerden ve nasıl geldikleri hakkında herhangibi bir kayıt
yok.Yalnız bizim sülale olan,Musluoğullarının Ordu'dan geldiğini babam Satı
Demirsöz'den öğrenmiştim. araştırdım.Ordu,Fatsa ve Korgan gibi yerlerde
Musluoğullarıesamesivar.Diğerleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olsam
zaten yazarım.
Kaymakamlık
arşivlerinde,ülkemizdeki tüm köyleri incalediğimde,yaklaşık 43 bin köy var.
'Ilbarıt'adı altında hiçbir köy yok...Üçbölükadında,Kars ili Digor ilçesi ve
Karman ili Ermenek ilçelerinde iki köy var ve onlarından isimleri bizim gibi
sonradan değişmiş.
RESSAM RECAİ
DEMİRSÖZ
20
küsur yıl öncesi,29.Ekim.1999 tarihinde,köyümüzde Safranbolu
Kaymakamlığınca,Kültür ve Sanat Merkezi kurulmuştu.Yaşadığım zor şartlara
rağmen,Kültür ve Sanat Merkezini ayakta tutmaya çalışıyorum. Sakıp Sabancı ,Can
Kıraç ve Eczacıbaşı gibi holdinglere bağlı müzeler,15 yıllarını
kutlarken,Ilbarıt Köyündeki 'müze' 20 ci yaşına girmiş bulunmakta.Doğal olarak
benim kendi imkanlarımla kutlama şansım yok.Geçenlerde köyü ziyaret
eden,Karabük ve Safranbolu protokolu,hatta bunlara Karbükvekilleridedahil,hiçbir
fikir yürütmedi.İlerdeburunanın konumu ne olacak diye...Yıllar öncesi Almanlar
burayı ziyaret ettiklerinde,peşinsıra birilerini yetiştiriyormusun,bendemalesef
yanıtını vermiştim.Kaldıki bir Sanat-Evini ayakta tutumak o kadarda kolay
değil...Her şeyden önce bilgi birikimi istiyor.Çünkü Sanat-Evine girildikten
sonra,sorularard arda geliyor.Dün ise İstanbul'un çeşitli üniversitelerinden
öğrenciler müzeyi ziyaret ederek süpriz yaptılar
SAFRANBOLUMUZUN ATA MESLEKLERİNDEN BİRİDE FURUNCULUK
FIRINCILIKDIR.ŞÖYLE FIRINCILIK TERİMLERİNE NE DERSİNİZ..
AĞIZ:hamurun
kazanda yoğurulup pişirilip son ekmeğin çıktığı sürece bir ağız denir..
PASA:basdon büküldükden sonra üzerine dizilen uzunca tahta tahtanın üzerindede
bez olur bunada pasa bezi denir.
BASTON:hamurun pazı şeklinden uzunlamasına bükülmesi.
ISLANGA.hamur yoğurulduktan sonra dinlenmek mayası gelmesi için bekletilen
uzunlamasına bir tür kazan.
MASDALYA.eskiden yaş hamur mayası yokken ekşi maya tutulan bir tür tahtadan
tekne.
HARMAN YAPMA.fırıncının birkaç fırmadan aldığı un cuvallarını karıştırma işi.
KAZIYACAK:hamur kesilen bir tür çok keskin olmayan alet.eysiran gibi.şekil
olarak başka.
HAMURANE.hamurun bütün işleminin yapıldığı yer.
HAMURKER.hamuru yapan hamuranenin ustabaşı.
YARDIMCI:hamurker yardımcısı hamuru tartan baston büken kişi.
GAPAKÇI:bastonlara etiket vuran pasaları arabaya dizen kişi.
PİŞİRİCİ.BÜŞÜRCÜ:bastonları yada okkalık hamurları küreğe dizip bıçak atan
fırına salan pişiren kişi
OCAKÇI.fırını yakan pişen ekmekleri fırından kürekle çıkaran kişi..
TEZGAHTAR:fırının girdi çıktısından çıkan ağızlardan ve fırının hesap
işlerinden sorumlu kişi.
YAMAK:tezgahtar yardımcısı tezgahta ekmek satan.bakkallara ekmek sevkiyatından
sorumlu kişi.
ÇIRAK:bakkallara küfeyle ekmek taşıyan kişii.eskiden bunlara tablakerde
denirmiş.dışarıda ekmek satan olanlara.
KÜFE:çırağın bakkala sırtında ekmek götürdüğü sepet yada tekerlekli araba
MOSTURA..Fırın camekanı ekmeğin dışardan görüntüsünü sağlayan yer.
İSTİM..Ekmek Hamurunun fırına atıldıktan sonra renk alması için verilen su
buharı..(Mithat DEMİRSÖZ)
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ ILBARIT
Safranbolumuza
28 km uzaklıkta Safranbolumuzun bir köyüdür.manzara bakımından nadide köylerden
biridir.konum bakımından güneyde Ovacık yönünü havzasını çıplak gözle Kuzeyinde
Safranbolu havzasını görmek mümkündür.çok eskiye dayanan bir yerleşim alanıdır.adını
kulaktan dolma "üzüm cenneti"olarak bilsekte .yapılan araştırmalarda
çok önceleriİlbertular adlı bir kavimin yaşadığı adını buradan aldığıda
varsayımlar arasındadır.1965 yılında Bağılca ve Kareşer .mahallaerininde
muhtarlığa bağlı olduğundan adı"ÜÇBÖLÜK" olarak
değiştirilmiştir.köyümüzde M.Ö.2500 li yıllardan kalma kaya mezarlarımız birde
bir çok şehir merkezinde bulunmayan sanat evi bulunmaktadır.... NOT.Grubumuz
kimsenin kişiye özel zata mahsus sayfası değildir.aşırı derecede kişisel
fotoğraf yüklememeğe .bilhassa Yeni nesil gençlerimizin kısa özgeçmişleriyle
kim gilden olduklarını belirterek birer ikişer fotolar yüklemelerini
birbirlerini tanımak babında rica ederiz.Yine bunun yanısıra ebediyete göç
etmiş dedelerimizin ninelerimizin babalarımızın annelerimizin tekrar
hatırlayabilmemiz için fotolarını sayfamıza koyabilirsiniz.Sayfamız köy
kültürünü ve köyler kültürünü örf adetlerini tanıtmak tanımak amacıyla kurulmuş
olup .sıradan paylaşımlar yaparak sayfayı sıradanlaştırmamınızıda rica eder
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
105,SENE ÖNCE ILBARIT KÖYÜ...
Yıl
1914 ülkede seferberlik ilan edilir ve eli silah tutan sakat ve önceden
askerliğini yapmışlar,tekarar askere çağrılır. Çünkü Birici Dünya Savaşı
başlamıştır. Osmanlı ,Alamanya ile savaşa dahil olmuştur.Sonuç,almanya ve
Osmanlı savaştan yenik çıkacaktır.Birici Dünya Savaşında,hastalıklar ve savaşta
yitenlerin sayısı 40 milyona dayanmıştır.o yıllarda Türkiyi'nin nüfusu 13
milyondur.Zaten yoksul olan Anadolu halkı ağır vergiler ve sonu gelmeyen
savaşlar yüzünden tamamen yorgun düşmüştür.Savaşa gidenlerin çoğu bir daha geri
dönmemiştir.Dönenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.
Birinci
Dünya Savaşı sürerken,1916'ya gelindiğinde Ilbarıt Köyünde tifüs salgını
görülür. Bilindiği gibi tifüs mikrobu bit yolu ile insandan insana geçen bir
salgın,bir veba,bir kolera kadar tehlikelidir. Ilbarıt köyünde ölümler
başlar.Günde bir iki ölüm,an gelimiş 7 kişiye kadar çıkmış.Gençler askerde
olduğu için köyde yaşayan genç kızlar ve gelinler defin işyerini
üstlenmişler,yaşlı erkeklerin onlara ufak tefek yardımları olsada,dedim ya
köyün genç kızları ve gelinleri yitip gidenleri bir bir defin etmişler.
Ölümlerin
önüne geçilmediğinden,1904 yılında Safranbolu'ya açılan hastaneden,bir doktor
gelerek 'Yukurıdüze' çadır kurarak köyü karantina altına almış ve köyün geri
kalanlarını kurturmıştır. Örneğin Mehmet Ata'nın babası Yusuf efendi ile
Ata'nın eşi Emine birer gün ara ile vefat etmiştir.Sonuçta söyünen bir çok aile
ve daha sonraki gençlerin yetişerek,evlenip çoluğa çocuğa kavuşması ile köy bu
günlere gelebilmiştir.
1914
yılında ki seferberlikten sonra askere gidenlerin büyük bölümünün şeh olduğu
haberi köye gelmiştir.Fakat bu şehitlerin bazılarının nerede ve nasıl olduğu
bilinmemektedir. örneğin sürekli 1915 başlayan Çanakkale Savaşı'ında şehit
oldukları söylense de,köyümüzden Çanakkale'de resmi kayıtlara göre 3 şehit
vardır.Bunlar 'Osmançavuşgilden' Hasan Efendi. Kendisi 1891 doğumludur.Evlidir
çocuğu yoktur. 'Kulagilden' Şakir 1887 doğumludur.Evlidir Mehmet isiminde bir
çocuğu vardır.Karaşar Mah.den Etli kız olarak bilinen Fatma oğlu Recep 1891
doğumludur bekardır. 'Alibeygilden'
Diğer
şehitler,'Akkuşgilden' Osman oğlu;Süleyman 1878 doğumludur.Nerede şehit
olduğuna dair bilgi yoktur.Evlidir,Emine,Osman ve Hecer isiminde üç çocuğu
vardır.
Ahmet
oğlu Mehmet 'Gardeyigilden' nerede şehit olduğu hakkında bilgi yoktur. 1882
doğumludur.Evlidir ve Ahmet,Fatma ve Hamide isminde üç çocuğu vardır.
Mustafa
oğlu Hüseyin 'Dabazgilden' nerede şehit olduğuna dair bilgi yoktur.1876
doğumludur.Evlidir ve Mustafa isiminde bir oğlu vardır..
Ömer
oğlu 'Adalı'lakaplı Mehmet 'Kuruhüseyingilden' Şehit olduğu yer Kars
Sarıkamış,donarak. 1882 doğumludur.Evlidir,Hüseyin,Osman ve Ömer adında üç
çocuğu vardır.
Salih
oğlu Akif 'Döndügilden' şehit olduğu yer Kars,Sarıkamış,donarak.1892
doğumludur.bekardır.
Mehmet
oğlu Hasan 'Emistogilden' 1886 doğumludur.Şehit olduğu yer Diyarbakır.Bekardır.
Mehmet
oğlu Rıfat 'Emistogilden' 1892 doğumludur.Şehit olduğu yer,Edirne
,Süloğlu'dur.Bekardır.
Gidenlerin
bir kısmı iİngiliz'lere esir düşmüş ,Mehmet Ata ve Fıs fıs Hafız olarak bilinen
Mehmet Mutlu,savaş bitiminde köye dönmüşlerdir.Mehmet Ata ,Hindistan,Mehmet
Mutlu ,Kıbrıs'da esir tutulmuştur.
Eğer
babam Satı Demirsöz olamasydı.Biz Emistogil'de söyünmüşler arasında
olacaktık.İşte savaş ve savaşlar öyle bir şey!
iz.Dikkat
son zamanlarda çok sayıda katılım için başvuru yapılıyor grup bir müzik grupu
falan değildir.sevgiyle kalın hep güzel kalın . sayfa admini Mithat DEMİRSÖZ..
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
Yıl
1962,köyümüzden üç genç,şehirlerarası bir otobüs satın almışlardı. Kimdi bu
gençler,Sarıibrahimoğlu (Pürdegilden) Hamdi Sarı 1930 doğumlu ve 32 yaşında,
aynı zamanda otobüsün şoförü...Hacıalioğlu (Osmançavuşgilden) Hasan Saygın 1933
doğumlu,29 yaşında ve Hacıalioğlu (Elişgilden) Abdullah Öztürk (Doruk)1937
doğumlu ve 25 yaşında. Aynı zamanda otobüsün muavini...
Eskiden
otobüsler,genellikte kamyondan devşirme ve burunlu denilen önden motorluydu.
Fakat köyümüzün o zaman aldıkları bu otobüs her şeyden önce Mercedes marakaydı.
Yine o yıl 1962 senesi,şans işte annem ben yanında ve Mithat bir
yaşında,annemin kucağında,İstanbul'a yolculuğa çıktık.Otobüsün kalkış
yeri,Toprakcuma ve son durak İstanbul,Beyazıt Bakırcılar.Parası olan
Bakırcılarda bulunan o yılların meşhur Akartürk Oteline gider geceyi geçirmek
için,ekonomisi iyi olmayan bir arkadaşının yanına gider,tabi ki bir fırına...O
yıllarda dostluk diye bir kavram vardı.Köyden gelenin ilk önce karnı doyurulur
ve eğer parası yoksa,iş buluna kadar harçlık verilirdi.Şimdi o günleri mum
yakta ara...Fakat biz o İstanbul yolculuğunda, Anadolu yakası Pendik'de indik. Daha
sonra,trene binmek nasip oldu.Fakat vapura filan binmek için,1970 beklemem
gerikiyordu.
Şimdi
hayatta olmayan bundan 58 sene öncesi,şehirlerarası otobüs işletmeciliği yapan
o zamanın üç gencini saygı ile anıyorum ve otobüs 1967,yılına kadar,Toprakcuma,İstanbul
arası çalıştı.
Bilindiği
gibi, Ilbarıt köyü ilk öğretmenlerini 1914 yılında bundan 108 yıl öncesi
vermiştir. Daha sora bu öğretmenlere 1929 yılında yani 93 yıl öncesi, Ahmet
Demiralp, Şükrü Kaya, İbrahim Ünal ve Mustafa Algan dahil olmuştur. Daha
öncekiler, Hüseyin Avni Aksoy 1892, Hasan Efendi,Osmançavuşgilden 1891, Hasan
Erden 1895 ve Mehmet Ata Doğan 1896...
RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ
Hababam
Sınıfı'ndaki İnek Şaban karakterinin aslen Safranbolulu olduğunu biliyor
muydunuz?
Rıfat Ilgaz
röportajında arkadaşının soyadını hatırlamadığını sadece Safranboluda “Öküz
Ahmet” adı ile tanındığını söyler.
Muhabir de
sırf 'İnek Şaban' tiplemesine ilham olan bu kişiyi bulmak için Safranbolu'ya
gider ancak emekli öğretmen Ahmet beyi tanıyana rastlamaz. Ne zamanki 'Öküz'
lakabını isminin önüne yerleştirir 3 çocuk 6 torun sahibi emekli öğretmen Ahmet
Demiralp'i eli ile koymuş gibi bulur.
41 yıllık
emekli öğretmen Ahmet Demiralp o günleri şöyle anlatıyor:
“Ben yoksul
bir köylü çocuğu idim.(Safranbolu Ilbarıt -Üçbölük Köyü) Cumhuriyetin ilk
yılında Kastamonu Muallim Mektebine girdim. Karşımızda Kastamonu Lisesi vardı.
Bu
lisenin
öğrencileri daima şık ve pırıl pırıl elbiselerle dolaşırdı. Biz parasız ve
yatılı olduğumuz için üstümüz başımız dökülürdü. Okul arkadaşlarımın çoğunu
şimdi hatırlamıyorum. Hatırladıklarımın da çoğu öldü. Rıfat Ilgaz, iki üç yıl
önce buraya geldi, Kavaklara (Safranbolu' da bir kıraathane) gittik, eskileri
andık. Bu lakap bana okuldaki çalışkanlığım ve saflığım yüzünden verilmişti.
Okulumuz o yıllarda Rıfat'ın yazdığı gibi değildi pek. Bir kere derslerde çıt
çıkaramazdık. Disiplinli bir okuldu. Sadece öğretmenler gittikten sonra
yatakhanede birbirimize şakalar yapardık. Hepimizin kilitli özel bir dolabı
vardı. Köyden gönderilen yiyecekleri bu dolaba gizlerdik ama arkadaşlar bazen
dolabımı gizlice açar, özellikle yaş üzüm geldiğinde yürütürlerdi. Bazıları da
gece herkes uyurken üşenmez mutfağa iner bir bezle tencere diplerindeki
karaları sıyırıp yatakhanedekilerin yüzlerini boyardı
(SND) SAFRANBOLU
(ILBARIT KÖYÜ)
16 Aralık 2024 Pazartesi
(BİR
YAZI)
ANADOLU’NUN
DERİNLERİNDE
SÜRREALİST
BİR RESSAM
ÜÇBÖLÜK
KÖYÜ / SAFRANBOLU
Memleketin kuzeyini turlama harekatının sonlarına geldik artık. Daha doğrusu
kendimizi buna inandırmaya çalışıyoruz. Zira bugün gezinin otuzuncu günü ve
tamam gezmeyi de memleketi de seviyoruz falan filan ama insanın içine
fenalıklar geliyor. Ve lakin dönemiyoruz. Her sabah “bugün İstanbul’a bastırıp
gidiyoruz, tamam mı tamam” şeklinde bir anlaşma yapıyoruz sonra bir şey oluyor
biz yine dağlara köylere vuruyoruz ve dönüş yoluna bir türlü giremiyoruz.
Şu an Üçbölük Köyü’ndeyim. Eski adı Ilbarıt. Rumca diye değiştirmişler adını.
Hayatımda ilk defa duyduğum bir yer. Bulunma nedenimiz şu: Köyde sürrealist bir
ressam yaşıyormuş. Allah Allah di mi? Evet tam öyle. Biri anlattı, Manita
Bey’in kafasına bir takıldı, yoldan çıkış o çıkış. Köyün yeri: Safranbolu’dan
Araç yönüne giderken Yörük Köyü’nden hemen sonra sağa giriliyor, ormanın
içinden yarım saat gidiliyor, tepenin arkasında. Antik Paflagonya ülkesinin
başladığı yer...
İtiraf edeyim şaşkınlıktan ağzım açık kalmış durumda.. Kimsenin bilmediği bir
Safranbolu minyatürü ile karşı karşıyayız! Türkiye’nin en güzel on köyüne
rahatlıkla girer. Evlerin hepsi en az Safranbolu evleri kadar güzel, hepsi 3
katlı, hepsi sivri çatılı, hepsinin 3. katında ahşap bir balkon var, hepsi
bembeyaz badanalı, hepsi vadiye bakıyor, hepsi pırıl pırıl ve hiçbirinde tek
ama tek bir bozulma yok. Bir tanesi de eski tarz pencereyi çıkartıp yerine yeni
tarz PVC pencere takmamış. Bir tanesi de balkonu bir şeyle kapatmamış. Bir
tanesi de kepengini sökmemiş. “Betondan çirkin bina” kanserinin yayılmadığı
belki de tek Türk köyü! Üstelik turistik de değil! (Sonradan öğrendik: Rıfat
Ilfaz’ın Hababam Sınıfı romanında bizim İnek Şaban diye bildiğimiz ama romanda
Öküz Ahmet diye geçen o meşhur karakter bu köydenmiş.)
Fakat köyde insanı daha da şaşırtan ressamımız Recai Bey! Bu gezide
tanıştığımız en enteresan insan diyebilirim. Doğma büyüme Üçbölüklü, kendini
komple sanata vermiş bir insan. Resim, heykel, müzik... Ve nasıl sempatik,
nasıl mütevazı... Üstelik okumadığı kitap da yok. Tolstoy’undan Gombrich’ine
her şeyi okumuş.. Sıfır eğitime rağmen (veya bu sayede) resimleri acayip
başarılı. Nefis saz çalıyor, türkü söylüyor. Sazlarını kendisi yapıyor. İnat
ediyor eski ilkokulu kültür ve sanat evine çevirtiyor Safranbolu
Kaymakamlığına. Daha doğrusu izin alıyor, sonra da viran bir yeri kendi
elleriyle sanat galerisine çeviriyor. Uyduruk muyduruk değil ciddi bir sanat
galerisinden söz ediyorum! Spotlar, misinalarla tavana tutturulmuş çerçeveli
tablolar, atölye falan... İstanbul’daki bir sanat galerisinden tek bir şey
haricinde bir farkı yok. O tek şey de şu: İçerisi halı kaplı olduğu için
galeriye ayakkabılar çıkartılıp giriliyor. Heh!
Recai Demirsöz, bizim için nefis bir sürprizdi gerçekten. Yerim dar, daha fazla
yazamıyorum ama buralara gelirseniz ona mutlaka uğrayın. Yüreğine su serpmiş
olursunuz.(VATAN GAZETESİ)
(ALINTI) SELAMİ ALKAN(SND) ILBARIT KÖYÜ/SAFRANBOLU