18 Haziran 2025 Çarşamba

RECAİ(RESSAM)

 


 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

RECAİ DEMİRSÖZ     19MAYIS2013 ESAMİLER:

burada ruşen'den yola çıkıldığında,sözü edilen ruşen, çavuşgil'i temsil etmektedir. daha sonra oğlu mustafa doğar ve mustafa ili birlikte üç kız,mustafa'nın osman ve hatice isminde iki çocuğu olur.osman 1889 doğumlu olup,1956 yılında demircibağ mevkiinde attan düşer,bu esnada elindeki baston gözüne saplanır ve orda yaşama veda eder.hatice 1882 doğumlu olup,kulagilden,şakir'le velenir.şakir çanakkale savaşında şehit düşer.

ruşen'in kızlarından biri karaşar mah'de ahmet oğlu hasan'la evlenir.ismi ayşe'dir 1857 doğumludur.bu evlilikten iki oğlu bir kızları olur.ismail (jandarma) 1889 doğumlu.abdullah 1891 doğumlu ve kızkardeş habibe 1888 doğumlu olup,yörük köyünden muratoğlu ile evlenir.muratoğlu, cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, büyük ihaleler alır ve elazığ,malatya arası demiryolunu yapar.1940 larda,eşenin yeğeni olan ruşen gürleyik'i bu teren yolunda bir kısım işçinin başına ekip başı yapar.hatta muratoğlu ihaleye girdiği bir sırada,ihale kızışır ve iş adamı vehbi koç'a iki tokat aşkeder.amerika'da vefat eden muratoğlu için,yörük köylüleri,gıyabi bir mezar yaptırır.köydeki büyük konakda,yörük köyü derneğine bağışlanır.

ruşen'in diğer kızı şerife 1847 doğumludur.

kospatargil'den kadıoğlu osman'la evlenir.bu evlilikten mehmet 1889 ve ibrahim 1897 iki oğlu doğar.mehmet genç denilecek yaşata vefat eder.yusuf filden mehmet özer'in eşi akile,ilk evliliğini,osman oğlu mehmet'le yapmıştır.

diğer kızı akkuşgilden osman'la yapmıştır isimi havva'dır ve oğlu süleyman olmuştur.süleyman 1878 doğumludur ve balkan savaşında şehit olmuştur.

hacıalioğlu osman torunu ibrahim, 1828 doğumlu olup,keleşgil'i temsil etmektedir.oğlu hasan olur.köy kayıt defterinide vefat ettiği için hasan'ın doğumu ile bilgi yoktur.hasan'ın osman ve mehmetali adında iki oğlu olur.osman'ında doğum tarihi hakkında bir bilgi yoktur,osaman oğlu hasan doğumu 1882.diğer oğlu mehmetali 1862 doğumlu olup,deliseyingil'e içgüveyi girer.mustafa 1897 ve ahmet 1901 doğumlu iki oğlu olur.

hacıalioğlu 1756 doğumlu osman'dan alimollagil ve güngörmezgil diye iki aile esamisi daha olmasına rağmen,alimollagil çocukları olmadıkları için söyünür.fakat alimollanın eşi ovacık'lı olup,ovacık ekincik köyü, esenler mah.den kızkardeşinin oğlu haşim'i 5 yaşında evlat edinir.büyüyüp askerliğini filan yaptıktan sonra, geri göndermez.saftagilden,hotuz lakaplı,ismail'in kızı ayşe ile evlendirir.bu evlilikten,şükriye 1891,ibrahim 1900,fatma 1904 ve ali 1908 doğumlu dört çocuğu olur.burada sözü edilen ali,hasan mutlu hocanın anne tarafından dedesidir.

güngörmezgil'e gelince bu aile 1850 yıllarında,köyü terk ederek safranbolu'ya yerleşirler.köydeki geriye dönük yerlerini yurtalarını,daha sonra katırcı hüseyin'e satarlar.

 

toker soyadını alan bu aileye mensup,safranbolu'da ve karabük'te işadamları olsada,artık kuyumuculuk dışında çoğu iş hayatından çekildi ya da vefat etti.80 lıi yıllarda tanıdığım bazı yaşlı konumdaki kişilerle sohbet etme şansım oldu.hatta bu yaşlı kişiler,köyümüzden öğretmen şükrü kaya'nın cenaze merasimene katılmışlardıadına safranbolu'da fakülte açılan,porf.fethi toker,bu aileye mensuptur.

hacıalioğullarını bitirdim ve hacıömeroğullarına geçtim,ama beni oldukça zorlayacak,çünkü hacıömeroğullarının kadınlar hariç erkeklerin nüfusu,sarıyan (gündoğan) köyü nüfusuna eşit.hacıömeroğullarının 1831 tarihinde nüfusu 50 erkek bazında,sarıyan'ın tüm köyün erkek nüfusu 63...bu arada aldığım ilaçlardan dolayı biraz rahatsızım.kimi ilaçları bırak gıda tedavisi yap diyor.ılbarıt'da aradığını bulmak zor.

hacıömeroğullarının içine girmiş bulunmaktayım.kolay değil 200 yılı çözümlemek,küçük şeyleri büyütebilmek.örneğin üç tane ali var,aligülügilde,kirazgilde ve kazıkaligilde...1831 sayımını yapanlar sırdan yazıp geçmiş.hatta bir vatandaş,karabük brtv'de bunların programını yapıyor.kişiler istanbul'dan,şurdan burdan bu vatandaşa hocam diye hitap ediyor ve açıyor 1831 nüfus kayıtlarını okuyup geçiyor.karşı taraf bilgilendiğini,o hoca denilen kişide karşı tarafı bilgilendirdiğini sanıyor.yok öyle bir şey.üstüne basa basa o aileyi teyit edeceksin.her kese iyi pazarlar.

kılbarıt köyü,kuruluş itibarıyla,hacıömeroğulları...

bilndiği gibi,hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih ederken,hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken tutumuşlardır.aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına yerleşmeşlerdir.

hacıömeroğlu mustafa 1766 doğumlu olup,dokzangil ve gardayigili temsil etmektedir.dokzangil bazında bakıldığında,oğlu hüseyin 1830 doğumludur.hüseyin oğlu ali 1841 doğumludur.ali oğul mustafa (dokzan) 1874 doğumludur.

gardayigil bazında bakıldığında,yanıkgil, abdullah 1796 doğumludur.en büyük oğlu mehmet,(karamolla) 1841,onun küçüğü,yörük köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'gümüş' olarak biliniyor.diğer kardeş osman 1863 ve hüseyin 1864 doğumludur.hüseyin,ilkönce gardayigilin mehmet,daha sonra,ayranconun ahmet'le evlenen hemit'in babasıdır.gardeyigilin bir kolu olan,yanıkgil söyünmüştür.bu günkü yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.yanıkgil'in eski ev isi kuruhüseyingilin üst kısmındadır.geriye temel duvarı kalmıştır.

abdullah kardeşi ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.oğlu hasan 1823 doğumlu olup,karahasan olarak bilinmektedir.hasan'ın mehmet 1819 ve ömer 1825 iki kardeşi daha vardır.fakat 1831 kayıtları baz alındığında, mehmet'in varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.fakat kulagil olarak bilinen aileye,gardeyigilden bir mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.ömer'e gelince,aşağı meyremgil olarak bilinen ve yakup'un babası olduğu bir realite çünkü,yakup'un oğlu karıtlı ibrahim 1855 doğumlu olup,oğluna ömer ismini vermiştir.dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar var.dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.

gardeyigil hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.sırasıyla ahmet,izzet,ayşe ve şerife

ayşe,akkuşgilden,mustafaoğlu halil,şerife ise yanıkgilden,abdullah oğlu osman'la evlenmiştir.

hasanoğlu ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla mehmet.nuri,abdullah,hasan ve fatma isminde çocukları vardır.

kardeşi izzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla fatma,osman ve beşir isminde çocukları vardır.

 

 

yaşadığım köyümde,çalışma ortamım ve koşullar o kadarda iyi değil.burda köy hakkında bilgileri müsveddetler bazında önceden hazırlayıp kayıt ediyorum ve bir daha tekrarı

yok.internetimin yazı çıkarıda olmadığı için,burda verdiğim emek umarım güme gitmez,hasan mutlu kayıt altına alıyorum demişti...umarım alır.

ılbarıt köyü kuruluş itibarıyla hacıöemeroğulları 2. kısım...

hacıömeroğlu ahmet doğumu 1751

kardeşi oğlu osman doğumu 1791

oğlu mustafa doğumu 1856

mustafa oğlu ahmet 1890

" " " mehmet 1895

bu sülale faslıgildir.

diğer kardeşi hüseyin doğumu 1796

hüseyinoğlu ali 1819

diğer oğlu salih 1823 hacıömeroğlu hüseyin burada iyipgili temsil etmektedir.oğullarının akibeti bilinmemektedir.oğullarının harici ikide kızı olan hüseyin'in eşinin ismi sare'dir.kızlarından fatma,musluoğullarından hüseyin ile evlendirilmiş olup bu evlilikten, mustafa (sarımuhtarın babası) ahmet (göde mehmet'in babası) ve kızkerdeşleri havva dünyaya gelir.havva karaşar mah'den kistirliçavuş ile evlenmiştir.sarımuhtarın babası mustafa yacı köyündeki kızına anneanesinin ismi sare adını vermiştir.

hüseyin'diğer kızı hamide'nin üzerine ayranco hasan'ın çobanı,aslen ovacık göynükören köyünden olan eyüp'ü damat alır.eyüp'ün bu evlilikten,ahmet 1860 ve hüseyin 1862 doğumlu iki oğlu olur.burada hüseyin aynı zamanda mahemet ali efendi ve mustafa remzi'nin babası olup,anneannesinin simini taşımaktadır.aile günümüzde söyünmüştür.

ahmet'in ise hasan 1882

ramazan 1889

eyüp 1895 doğumlu üç oğlu olmuş,hasan ve eyüp'ün akibeti bilinmemektedir.kardeş ramazan askeri gitmeden evlenmiş olup,hasan 1908 ve ahmet 1913 doğumulu iki oğlu olmuştur. ramazan'da seferberlik döneminde balkanlarda şehit olmuştur.

hacıömeroğlu yahya 1801 doğumlu

oğlu ali doğumu 1823

ali'nin oğlu mehmet 1901 ve kızları fatma 1897,hatice 1907 ve hanife 1910 doğumludur ve ailenin tek ferdi nazire kütükçüdür.ev yeri ruşen aydın,tarafından satın alınmıştır.

hacıömeroğlu yahya 1801 doğumlu

oğlu ali 1823

ali oğlu mehmet 1874 doğumlu olup,sbu aile kirazgili temsil etmektedir.

 

yahya kardeşi mustafa 1896 doğumlu olup,oğlu osman (cırtosman) 1873,bağlıca mah.ne iç güveyi gitmiştir kardeşi mustafa (kemaneci) 1864 doğumludur ve kemanecigil söyünümüş,cırtosamangil,bağlıca mah.de nuri ışık'gili temsil etmektedir.(kemaneci)aynı zamanda kardeşi osmanla birlikte iyi bir keman icracıcı olmakla birlikte,tıp alanında elindeki bir kitapla ilaç üretip,bazı hastalıkları iyi ettiği biliniyor.evi ise kirazgilin,alt katta bir odaları vardı.eşi ile birlikte yaşamını o tek odada tamamlamış.bilgi satı demirsöz)

hacıömeroğlu hüseyin 1801 doğumlu

oğlu ahmet 1826 doğumlu olup,lakabı onbaşıdır.eşi çıraklar köyünden olup,çocuğu olmadığı için söyünmüştür.

hasan (ayranco) 1828 doğumlu olup,mehmet ,1852 mehmet kahveci mustafa'nın babsıdır.,ahmet 1869 ve emine isminde üç çocuğu vardır.

yahya oğlu ali 1822 doğumludur.oğlu satılmış 1880 doğumludur.satılmış oğlu isamil (sotiri) 1897 ve kardeşi hamza 1898 doğumludur.aile aligülü temsil etmektedir.

küçük bir hatırlatma,bazı babalar ve oğular arasında uzunca bir yaş farkının olması,eğer baba askerlikten sonra evlenmiş olup yaşının 30-35 sınırına gelmesindedir.çünkü askerlik süresi osmanlıda oldukça uzun olduğu bilinmektedir.

kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında ,ilköğretim müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam satı demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi belirleyemedik.saygılarımla....

hacıömeroğulları;ılbarıt

1)hacıömeroğlu hüseyin (1841) dokzangil.

2)hacıömeroğlu satılmış (1880) aligülügil

3)hacıömeroğlu mehmet (1829) bilinmiyor

4)hacıömeroğlu süleyman (1862) eminegil

5)hacıömeroğlu mehmet (1852) kahvecigil

6)hacıömeroğlu ahmet (1869) ayrancıgil

7)hacıömeroğlu izzet (1874) beşirgil

8)hacıömeroğlu ahmet (1833) gardeyigil

9) hacıömeroğlu mehmet (1857) kulagil

10) hacıömeroğlu mustafa (1856) faslıgil

11) hacıömeroğlu ali (1859) kazıkaligi

12) hacıömeroğlu mustafa (1842) kemanecigil

13)hacıömeroğlu osman (1832) cırtosamgil- bağlıca

14) hacıömeroğlu ali (1874) kirazgil

15) hacıömeroğlu osman (1864) yanıkgil

16) hacıömeroğlu hüseyin (1865) sarıhüseyingil

hacıalioğulları ;ılbarıt

1) hacıalioğlu mustafa ( 1844 ) çavuşgil

2) hacıalioğlu hasan ( 1882) keleşgil

3) hacıalioğlu ali ( 1830) alimolalgil

4) hacıalioğlu mustafa ( 1822) güngörmezgil

5) hacıalioğlu emin (1838) fısfıshafızgil

6)hacıalioğlu hasan (1839) havaşgil

7) hacıalioğlu osman (1864) elişgil

8) hacıalioğlu hüseyin (1879) güdükgil

9) hacıalioğlu osman (1830) osmançavuşgil

10) hacömeroğlu mehmet (1868) irabegil

11) hacıömeroğlu mehmet (1862) delihüseyingil

hasanoğlu ;bağlıca

hasanoğlu mustafa (1845) hasangil

hasanoğlu mehmet (1874) gostakgil

hasanoğlu ramazan (1852) hacıhamzagil

mollahasanoğlu ;bağlıca

mollahasanoğlu halil (1842) cıdıkgil

mollahasanoğlu mustafa (1852) tulummıstangil

mollahasanoğlu ismail (1858) bilinmiyor

mollahasanoğlu şakir (1864) cemükgil

karamehmetoğlu : karaşar

karmehmetoğlu hüseyin (1852) karabekirgil

karamehmetolu mehmet (1866) alibeygil

karmehmetoğlu mustafa (1855) berbergil

karamehmetoğlu ahmet (1844) kocagözg

karamehmetoğlu : ılbar

karmehmetoğlu yusuf (1862) yusufgil

karamehmetoğlu salih (1864) körzeligil

ortakçıgil :bağlıca

ortakçıoğlu hamide (1874) ortakçıgil

mollamustafaoğlu : ılbarıt

mollamustafaoğlu ahmet (1860) iyipgil

mollamustafaoğlu hüseyin (1862) mehmetaliefendigil

süleymanbeyoğlu :ılbarıt

süleymanbeyoğlu hüseyin (1842) hürükızgil

süleymanbeyoğlu süleyman (1864) kepçegil

süleymanbeyoğlu süleyman (1862) sülüğünsarıoğlangil

süleymanbeyoğlu ismail (1868) acumukgil

süleymanbeyoğlu kadir (1872) kelkadirgil

süleymanbeyoğlu hüseyin (1842) fiyseyingil

süleymanbeyoğlu mustafa (1842)karbacakgil

tankıroğlu : ılbarıt

tankıroğlu salih (1855) döndügil

tankıroğlu halil (1862) esami bilinmiyor

gökmenoğlu ılbarıt

1)gökmenoğlu ibrahim (1858) yamakgil

2) gökmenoğlu raşit (1864) körraşitgil

3)gökmenoğlu hasan (1867) yamağınhasanıgil

kütükçüoğlu : ılbarıt

kütükçüoğlu emin (1847) hatıpgil

kütükçüoğlu hüseyin (1831) hüsükgil

hacıhamzaoğlu : ılbarıt

hacıhamzaoğlu mehmet (1838) zaimgil

karaibrahimoğlu :bağlıca

1)karaibrahimoğlu mehmet (1855) kocaseyingil

2)karaibrahimoğlu ibrahim (1862) okumuşgil

kuruhaliloğlu :ılbarıt

kuruhaliloğlu mustafa (1837) akkuşgil

musluoğlu : ılbarıt

musluğlu mustafa (1850) sarımuhtargil

musluoğlu ahmet (1864) gödegil

musluoğlu mehmet (1856) emistogil

musluoğlu osman (1836) kuruseyingil

musluoğlu ömer (1865) deliahmetgil

akmustafaoğlu : karaşar

akmustafaoğlu mustafa (1795) gıdavagil

akmustafaoğlu ismail (1842) kistirliçavuşgil

mollabekiroğlu :ılbarıt

mollabekiroğlu emin (1821) karakaşgil

mollabekiroğlu osman (1825) değirmencigil

mollabekiroğlu mustafa (1830) dabazgil

sarıibrahimoğlu :ılbarıt

saribrahimoğlu mehmet (1867) şıkkıdıgil

sarıibrahimoğlu salih (1861) pürdegil

kadoğlu :ılbarıt

kadıoğlu ismail (1879) softagil

kadıoğlu ahmet (1852) pehlivangil

kadıoğlu mustafa (1863) hecelligil

kadıoğlu ibrahim (1953) kosbatargil

ibrahimbeyoğlu : ılbarıt

ibrahimbeyoğlu abdullah (1852) mıstabeyoğlugil

karadelioğlu :ılbarıt

karadelioğlu ibrahim (1855) meyremgil

hacıhasanoğlu :bağlıca

hacıhasanolu mehmet (1891) civişgil

musaoğlu :ılbarıt

musaoğlu haşim (1872) haşimgil

tavşancıoğlu :ılbarıt

tavşancaıoğlu abdullah (1826) ipiçürükgil

iki asır öncesi ılbarıt köyü kayıtlarında olup bu gün esamesi olmayan dört aile

hoşafçıoğlu :ılbarıthoaşafçıoğlu ahmet (1806) esamisi bilinmiyor

hacışabanoğlu : ılbarıt

hacışabanoğlu satılmış (1861) esamisi bilinmiyor

hacışabanoğlu mehmet (1786) esamisi bilinmiyo

nakioğlu :ılbarıt

nakioğlu hasan (1796) esamisi bilinmiyor

dalkıranoğlu : ılbarıt

dalkıranoğlu mustafa (1791) esamisi bilinmiyo 

ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASI ,

İLK AİLELER VE AİLELERİN DAĞLIMI...

ılbarıt köyü ilk kayıtlar,hacıhamzaoğullarıdır.bu aile ilbarıtta iki hane ve bağlıca mah.de bir hane olmasına karşın,zamanla söyünmüştür.bu aileden sonra,hacıalioğlu esamesi okunmakta ve aile ilk olarak iki hanedir.

hacıalioğlu osman, 1761 doğumlu...

hacialioğlu mustafa 1756 doğumlu...

hacıalioğlu osman oğlu hüseyin 1776 doğumlu

diğer oğlu ömer 1791 doğumlu...

aradan geçen bunca zaman baz alındığında ve kim bunlar denildiğinde insan ilk önce bocalıyor ve torunlardan abdullah'tan yola çıkıldığında,1806 doğumlu sözü edilen abdullah kim? abdullah, köyde havaşgil'den aliosman'ın dedesi ve fısfıs hafız mehmet mutlu'nun dedesi.abdullah'ın iki oğlu oluyor.hasan, aliosman'ın babası ve kör emin lakablı, fısfıs hafız ve kardeşi abdullah'ın babası...hasan'ın aynı zamanda iki kızı vardır.burda kayıt altında olmadığı için lakabı ile yazıyorum gıdı kız,safranbolu'da bir demirci ile evlenmiştir.diğer kızı sarıyan köyündedir.hasan,yukarı meyremgilden abdullahın kızkardeşi ile evli olup,aynı zamanda,aşağı meyremgilden karıtlı ibrahim'le bacanaktır.

diğer torunlar,sırasıyla memiş, ismail, emin ve osman'dır.

örneğin elişgil bu torunlardan birinin oğlu ali ile ilintili olup,ali'nin kimin oğlu olduğu hakkında kayıtlı bir bilgi yoktur. ali'nin mehmet (karaoğlan) 1867 ve abdullah (sarıoğlan) 1891 doğumlu iki oğlu vardır.

yine aynı sülaleden güdükgil'in 1831 yılından itibaren reel kayıtlarına 1900 yıllarda rastlandığı için,baba ömer'den olma,havva 1878,hüseyin 1879 ve ali 1889 doğumlu üç çocuğu vardır.

torun osman, osman 1830 doğumlu olup,osmançavuşgili temsil etmektedir.osman çavuş'un sırasıyla,hüseyin (katırcı) 1862,mustafa 1865 ve mehmet 1868 doğumlu üç oğlu vardır.

 

hamide uysal tekrar hayata kazandırmıştır.

RECAİ DEMİRS 19MAYIS2013   ESAMİLER:

hasanoğlu ;mustafa (cemal oğuz,bağlıca mah.)
hasanoğlu;mehmet (yunus oğuz,bağlıca mah.)
hasanoğlu;ramazan (ramazan oğuz,bağlıca mah.)
akmustafaoğlu;mustafa (gıdavagil,kareşer mah.)
akmustafaoğlu ismail (kistirli çavuşgil kareşer mah.)
hacialioğlu mustafa (çavuşgil,ılbarıt köyü)
hacıalioğlu hasan (keleşgil, ” “)
hacıalioğlu mehmet (deliseyingil, ” “)
hacialioğlu hasan (havaşgil ” “)
hacıalioğlu emin ( fıs fıs hafızgil ” “)
hacıalioğlu mehmet (elişgil ” “)
hacialioğlu hüseyin (güdükgil ” “)
hacıalioğlu osman (osman çavuşgil ” “)
hacıalioğlu mehmet (zaimgil,kuruoğlan ” “)
hacıömeroğlu mehmet (bilinmiyor-söyünmüştür)
hacıömeroğlu süleyman (eminegil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (kahvecigil ” “)
hacıömeroğlu ahmet (ayrancıgil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (karakaşgil ” “)
hacıömeroğlu satılmış (aligülügil ” “)
hacıömeroğlu hüseyin (dokzangil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (kulagil ” “)
hacıömeroğlu mustafa (faslıgil ” “)
hacıömeroğlu ali (kazıkaligil ” “)
hacıömeroğlu mustafa (kemanecigil,söyünmüştür)
hacıömeroğlu osman (cırtosmangil-bağlıca mah.)
hacıömeroğlu osman (yanıkgil,ılbarıt köyü)
hacıömeroğlu hüseyin (yanıkgil-söyünmüştür)
ibrahimbeyoğlu abdullah (hüseyinefendigil ” “)
kadıoğlu mustafa (hecelligil ” “)
kadıoğlu ahmet (pehlivangil ” “)
kadıoğlu hüseyin (softagil ” “)
kadıoğlu osman (kosbatargil ” “)
ortakçıoğlu hamide (ortakçıgil-söyünmüştür-bağlıca mah.)
karaibrahimoğlu mehmet (okumuşgil ” “)
mollahasanoğlu halil (cıdıkgil bağlıca mah.)
mollahasanoğlu mustafa (tulumagil ” “)
mollahasanoğlu ismail (bilinmiyor-söyünmüştür)
mollahasanoğlu şakir (cemükgil bağlıca mah.)
sarıibrahimoğlu mehmet (şıkkıdıgil ılbarıt köyü)
sarıibrahimoğlu salih (pürdegil ” “)
tavşancıoğlu abdullah (ipiçürükgil ” “)
kuruhaliloğlu mustafa (akkuşgil ” “)
kütükçüoğlu emin (hatıpgil ” “)
kütükçüoğlu hüseyin (hüsükgil ” “)
süleymanbeyoğlu hüseyin (hürükızgil ” “)
süleymanbeyoğlu süleyman (sülüğünsarıoğlan-söyünmüştür)
süleymanbeyoğlu hüseyin (karabacakgil-söyünmüştür)
süleymanbeyoğlu mustafa (karabacakgil-topalagil)
süleymanbeyoğlu ismail (acumukgil ” “)
süleymanbeyoğlu kadir (acumkgil-söyünmüştür)
musluoğlu mustafa (sarımuhtargil ” “)
musluoğlu ahmet (gödegil ” ” )
musluoğlu mehmet (emistogil ” ” )
musluoğlu osman (kuruhüseyingil ” “)
musluoğlu ömer (deliahmetgil ” “)
karamehmetoğlu hüseyin (ibrahimçavuşgil kareşer mah.)
karamehmetoğlu mehmet (kıdımehmetgil ” ” )
karamehmetoğlu mustafa (berbergil ” “)
karmehmetoğlu ahmet (topalahmetgil ” ” )
karmehmetoğlu yusuf (yusufgil ılbarıt köyü )
karamehmetoğlu salih (” ” ” “
tangıroğlu salih (döndügil ” “)
tangıroğlu mehmet (döndügil-söyünmüştür)
gökmenoğlu raşit (körraşitgil-söyünmüştür)
gökmenoğlu hasan (kürtşabangil ” “)
gökmenoğlu ibrahim (yamakgil ” ” )
mollamustafaoğlu ahmet (iyipgil ” ” )
mollamustafaoğlu hüseyin (mehmetaliefendigil ” “)
kardelioğlu ibrahim (meyremgil ” “)

karye-i ılbarıt tabi kaza-i za'feranborlu...

bundan yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.

iki asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.

yine iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da (akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok

merkez ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil (tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil) (ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler yok.

yine o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve kızları kayıt altına almamışlar.

örneğin (akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)

iki asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan -emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791 doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.

'SATI DEMİRSÖZ'E SAYGI İLE, ILBARIT,BAĞLICA,KARAŞAR ESAMİLERİ...'

kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında ,ilköğretim müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam satı demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi belirleyemedik.saygılarımla

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

 

 

(DERİN  KAR)

Yaklışık bundan 111 yıl önce bu gün, yani 18.Ocak.1910 yılı ve günlerden salı günü, köyümüz ve Batı Karadeniz Bölgesine,yaklaşık 2.m. kar yağmıştır. O yıl doğanlar, doğdukları yılı 'derin kar' senesi diye anarlardı. Onlardan biride babam Satı Demirsöz'dü...Satı Demirsöz,gerek geçmiş ve gerekse yeryüzü tarihi hakkında büyük bir bilgiye sahipti. Örneğin her konu hakkında mutlaka bir fikri olduğu gibi,geçmiş anları hafızasında taşırdı. Derin kar eski takvime göre, 'Kasım' ayının 72 ikisinde bir gece sabaha kadar yağarak, iki metrenin üzerine çıkmıştır.Kasım ayı ile Hıdırellez,yani 6 Mayıs arasında geçen günlere,eski takvimde,'Hızır' günleri denilirdi. Yazar ve şair Rıfat Ilgaz'da derin kar senesinde doğmuş fakat,hangi zamanda yağdığı hakkında,babam kadar bilgili değildi. 18 veya 28 ocak gibi tereddütleri vardı. Derin kar 18.Ocak.1910 ve bir salı günü yağmıştır.

Köylüler ilk etapta telaşlanmışlar.Çünkü ,Ilbarıt Köyü bu günkü konumda olmadığı için,ahırdaki hayvanlara,samanlıktan saman ve çeşmelerden evlere su taşımak gerekli olduğu için,evden eve bağırarak, köylüler,ilk önce en yakın yolları,daha sonra en zor yolları açmayı başarmış. Daha sonra nöbetleşe,çeşmelerden hayvanlar sulanmış ve samanlıklardan samanlar taşınmış...o yıl suların çoğaldığı gibi, ekili tarlalar ve bağ bahçelerde büyük oranda verim alınmış...Ne yazık ki artık günümüzde başta doğa olayları eskiye rahmet okuttuğu gibi, kış ayının Aralık 21 aynı zamanda Zemheri ile başlamasıyla ilk kar...17. ocak günü yağdı,şu anda alttan erimisine rağmen kar kalınlığı,30 cm. ye ulaştı. En azından yeraltı su debilerinde bir birikim olur ve kurak geçen yaz aylarında, suların tamamen çekilmesini önler...

 

AHMET DEMİRALP

Çocukluğumdan beri boş olan evlerden biri,Ahmet Demiralp'ın evi...1940 yıllarda  yaptırmıştır.Safranbolu'dan Rum taş ustaları gidince,bu ustalık yöre ustalarına kalmış...Temel yöre ustalarına ve ahşap kısım,yine Gayazalı Mehmet usta,bir oda hariç...Gayazalı Mehmet usta,7 kuşak bu mesleği sürdürmüş,en son oğullarından Mustafa usta,1990 yıllarda,Ayhan Karaman'ın evini yaptı...Ahmet Demiralp,gittiği Kastamonu Öğretmen Okulun'da,Şair ve Yazar Rıfat Ilgaz'la yolları kesişir ve birlikte öğretmen olurlar.Fakat Rıfat Ilgaz,daha sonra tekrar imtihana girerek,Gazi Üniversitesi,Türkçe Bölümü okuyarak,lise öğretmeni olur.1984 yılında,Safranbolu,Kavaklar Kahvesinde,Ahmet Demiralp,Şükrü Kaya ve Mustafa Alkan,bir araya gelrek eski günleri yad ederler.Bilindiği gibi,Ahmet Demiralp,Hababam Sınıfındaki,sözü geçen 'İnek Şaban' Rıfat Ilgaz'da boyu 180cm.ye yakın olmasına rağmen,Güdük Necmi'dir.

 

 

KÖYÜMÜZÜN TARİHİ

'Geçmiş itibarı ile tarihi bir köye sahibiz.Sürekli soruyorlar 150 ve daha ileri tarihlere ait evler var mı diye...Bir kere ahşap ve kevgir tipi evlerin uzun ömürlü olması ve korunması oldukça güçtür.Örneğin köy evleri çatıdan itibaren çökmeye başlar.Eski evlerde kiremit sistemi olmadığı için,hiçbir uzun ömürlü olmamıştır. 'bedavra' denile yarma tahtalardan örtülen çatılar,şiddetli kar,fırtına ve yağmurla uzun süre dayanamamıştır.Daha sonraları Araç çayı ve Soğanlı Çay yataklarına kurulan kiremit ocakları sayesinde maddi gücü iyi olanlar,çatılarını kiremitle kaplamışlardır. Fakat oluklu kiremit tabir edilen bu kiremitlerde bir kaç sende bir aktarılmadığı taktirde,yine evlerde çatıların yıpranmasına neden olmuştur.

Köyümüzde en eski ev kabul edilen,üç evden ikisi bu gün yıkılmış viran haldedir.Yusufgil,Gödegilin evi... Kulagilin evi halen ayakta olup doğal olarak eski özelliğini kayıp etmiştir.Konak olarak da Akkuşgilin 9 odalı konağı 1968 yılında yanmıştır.Onunda yapılış tarihi yaklaşık 140 yıllıktır.Aşağı Meyremgilin evi ile aynı tarihte yapılmıştır.

Bu gün köyümüzde halen yıkılmaya yüz tutmuş evler vardır ve bunun yanında evlerini çatı itibarı ile restore ettirenler,evlerinin ömürlerini bir süre daha uzatmışlardır. Her şeyden önce eski ustalar olmadığı için,evler genellikle bugünün betonarme sistemi ile yapılmaktadır.Kiremit örtüsü ise 'marsilya' kiremit sistemiyle kaplanmaktadır.

Ilbarıt köyü şu an ki itibarıyle yaz aylarında bir yaşam aanı olarak kullanılmaktadır. Hatta çoğu bazı evler yaz aylarında dahi açılmamaktadır. Köyün ileriye dönük bir yaşama şekli olur mu olmaz mı? onu zaman gösterecektir. Eko Turizm için öneriler gelse de,köyde bu tür potansiyel olmadığı için,şimdilik her şey askıda kalmaktadır. Çünkü doğal su kaynakları her geçen gün yok denilecek kadar azalmakta ve bilindiği gibi doğada yok olan her şey artık geri dönmüyor.

**********************************************

Ev Musluoğullarından,Hüseyin tarafından yapılmıştır.Yapılış tarihi kesin bilinmesede,1840 yıllarına ait olup,Ilbarıt Köyünün en eski evlerindendir.Hüseyin,Musluoğullarından,Mustafa'nın oğludur.Mustafa,1791,oğlu Hüseyin 1827 doğumlu olup,Dendün lakaplı,Sarımuhtarın babası Mustafa 1850 ve kardeşi Göde lakaplı Ahmet'in 1864 babalarıdır.Hüseyin ve evi yoksulluk içinde bir katırla yaptırmış olup,Musluoğullarının Gödegil ve Sarımuhtargil fertleri bu evde doğmuştur.Daha sonra Göde Ahmet 1895 yılında bu günkü Sarımuhtargilin evini yaptırmış ve bağ değişiminde,yaptırdığı evi Sarımuhtargile vermiştir.Aile Musluoğullarının diğer fertleri Ahmet 1751 doğumlu ve Emistogil ve Kuruseyingili temsil eder ve Hüseyin,büyük ihtimalle Göde ve Sarımıhtargili temsil eden Mustafa ile ikiz kardeştir ve doğumları 1791 dir ve Hüseyin tarafı,Sülüğün Sarıoğlangil olarak bilinir,ama şu anda söyünmüştür.Küçük bir anekdot...

 

KOCA MEHMET AVCI

Ev 1831 kayıtlarında yer almayan,Yamakgil olarak bilinen,Raşit ve Hasan,a aittir.Raşit tarafı sözünmüş olup,Karakaşgilden,Mehmet Avcı,ya,evin damadı,Mehmet Ali Özlü tarfından satılmıştır.llbarıt köyünün ilk öğretmeni,Mehmet Cemil Efendi,Raşit taarafında ikamet etmiştir.

 

 

 

 

Mehmet Nurettin özer

1865 doğumlu, Mehmet Cemil Efendiden sonra,Ilbarıt Köyünün öğretmenliğini yapmış,1889 doğumlu,Mehmet Nurettin Özer'in 1919 yılında yaptırmış olduğu evi...

 

ÇATI AKTARMA...

Daha öncede yazmıştım.Ahşap bir evi korumak çatı ile başlar.Eğer çatı eskirse ve bakımsız hal alırsa,evinde ömrü gitmiş demektir.Köyümüzde eski evlerin üzerin benim çocukluğumda dahi 'bedavra' denilen tahta yarma iki üç milimlik, boyu 60 ,70 cm.eni 15,20 cm.de olan tahtalarla kaplanırdı.Bu tahtalar,köknar ve sarıçam türlerinden yapılırdı.Şu anda Karabük merkeze bağlı,Tandır,Ortaca, gibi köylerde,bedavra yapılırken,Kastamonu ,Araç ilçesinden de kereste ve bedavra geldiği biliniyor.

1996 yılında Arkidekt Dergisinden,Rıfat Dedeoğlu babam ve benden bilgi almaya geldiğinde,yanındaki mimarlar,çatı örtüsünü sormuşlardı.Bilindiği gibi bizde ve Safranbolu'da genel çatı örtüleri 'Çark' örtü denilen örtü ile yapılmıştır.Fakat sonraları,balkon 'günlük' kısımlar çıktığı için, 'Beşik' örtüsü ve 'Öküzgötü' denilen çatı örtüleri yapılmıştır.Çark örtü denilen örtülerin aktarılması oldukça zordur.Çünkü 4 tarafa maha 'mahya' denilen sistem kurulduğu için,hemen hemen yeryüzünün her yerinde kullanılan, 'oluklu' kiremit türü kullanılmıştır. Çerçen Köyü,Karataş 'Kartalaç'a kurulan oluklu kiremit ocakları sayesinde,köylerimiz ve Safranbolu,kiremitle tanışmış olup,çatılar oluklu kiremitle kaplanmıştır.Fakat günümüzde oluklu kiremitin örtüsü ve ustaları olmadığı için,ilkönce Marsilya'da üretilen kiremit türlerine geçilmiştir.Hatta köylerimizde artık 'şıngıl' denilen ve petrolden üretilen,örtülerde kullanılmaktadır.

Bunları niye yazıyorum.Dün 1918 yılında dedem Mehmet tarafından tek kolla yapılan köydeki kinci evimizin çatısındaydım ve sabah kahvaltısı ile ancak iki odanın üzerini tek başıma aktarabildim.Çünkü sürekli bir şeyler almak için aşığıya inmek zorundasın.Yaklışık 1982 yılından bu yana,yaşadığım Ilbarıt Köyünde bu dördüncü veya beşinci aktarışım. Fakat bir kaç gün sonra tekrar çıkmak üzere ara verdim.Bir ev kolay ayakta kalmıyor.

 

 

 

 

 

 

 

 

BİR ANEKDOT...

Yıl 1960,yıllarıydı.5 yaşımdan birkaç ay almıştım ve 27.Mayıs.1960.ihtilali oldu...O yıllara dair anımsadıklarım; ilk önce köydeki bütün evlerde bulunan av tüfekleri toplatıldı.Yine o yıllarda köyümüzün,bir yerle bağlantısını sağlayacak herhangi bir yolu yoktu.Köye gelen dört tekerlekli manda arabaları, gelişigüzel yol güzergahını kullanıyorlardı.ÖrneğinToprakcuma yönünden ve Kuzyakahacılar Köyü yönünden...Benim çocukluğumda,genelde 'Urcular' gelirdi. Urcular köydeki bir iki yüzyıllık ceviz ağaçlarını satın alıp,gövdesine zarar vermeden,kök kısımları kesilerek tomruk haline getirilirdi.Sonradan anlaşıldı ki,tüm bunlar ülkemizde bulunan ceviz kolenilerini azaltmak için yapılmış...Oysa mobilyacılıkta kullanılacak diye satın alınıyorlardı ve hisseli cevizlerin tamamı satılmıştı.Kimisinin gövdesi o kadar kalındı ki,bir arabayı dört manda çekiyordu.

1960.İhtilali ile birlikte,köylerdeki muhtarlıklar ve şehirlerdeki muhtarlıklar,tamamen eğitimcileri bırakılmıştı.Yani öğretmenlere...Ilbarı Köyü muhtarı,emekli öğretmen Mehmet Ata Doğan olurken,Hacılarobası Muhtarı,aynı zamanda köyünde öğretmen olan,Mustafa Öğünç'tü...Mustafa Öğünç,aynı zamanda babaannemin yeğeninin oğluydu ve o yıllarda,Hacılarobası,Büyükkapı mevkine yeni ev yaptırıyordu ve babamla sık sık Hacılarobası'na giderdik Mustafa Öğünç,daha önceleri Ilbarıt Köyünde de öğretmenlik yapmış ve eski yıkılan ilkokulda öğretmendi.

1961 senesine gelindiğinde,Ilbarıt Köyüne yol yapılacağı haberi geldi ve aynı zamanda köy ilkokulunun tadilat 'restorasyon' işleri de başlamıştı.Ilbarıt Köyüne yol,eski kağnı yolları takip edilerek,Kuzyakahacılar istikametinden geliyordu.Köylüler yolun başlangıç noktası,Karadağ olarak bilinen,hemen Bağlıca mah.nin kuzey kısmında,dozere yardımcı olmak için,nöbetleşe gdip geliyorlardı.Dozerin sadece hidrolikle çalışan kısmı bıçağın aşağı yukarı inmesi idi...Bıçağı sağa sola çevirmeyi en az 5 kişi yapıyor ve bir demir çubuk yerleştirilmek sureti ile bıçağın oynamaması sağlanıyordu.Her akşam dozeri her hangi bir şeyden korumak için iki kişi nöbet tutuyordu ve nihayetinde, bir kaç ay sonrası yol Ilbarıt Köyüne ulaştı.Fakat toprak yoldu.Zaten o yıllarda kıt olan araç sayısı ve kış aylarında köye ulaşmak oldukça zordu ki...2000 yıllarına geldiğimizde,halen kış aylarında ve yağmurlu havalarda,Hacılarobası istikameti kullanılmaktaydı.

Yine o yıllarda,Ilbarıt Köyünün,Tepedağ mevki ekilmekteydi ve Akyol'dan kağnı arabalarının inişi zor olduğu için,muhtara dozerin bir kaç günde burada çalışması söylendi.Muhtar Mehmet Ata Doğan,siyah kısrağın 'at'ın üzerinde,dozer peşinde,İsmail Algan'ın evinin yanındaki yokuştan yukarı,Yukarı Düz mevkine çıkıldı.Mehmet Ata Doğan,atın üzerinden kırbacı ile operatöre Akyolu gösterdi.Operatör,Safranbolu'nun Ovacuma nahyesinden Kel Mehmet'ti ve 80 yıllarda aynı işi yapıyordu.Mehmet Ata Doğan ile aralarında bir anlaşmazlık oldu ve dozeri geri çevrip çıktığı o dik yokuştan tekrar aşağıya indi.Kısaca Akyol yapılmamış oldu.90 yıllarda orman kadastro geçtikten sonra,Akyola yol açıldı ve şimdi tır kamyonları inip çıkıyor.Yolumuza gelince iki kez asfalt döküldü.Köyümüz orman köyü kapsamında olduğu için,ormanın ağır tonajlı araçları,yollarımızın altını üstüne getiriyor ve şu anda Tabakevi mevki içler acısı...

Tek üzüldüğüm,Ilbarıt Köyüne nedendir bilmiyorum.Hizmetlerin geç gelmesidir.Örneğin o yıllarda, Hacılarobası, Çavuşlar Köyü mevkinden Ovacık yolu geçtiği için,oraya bağlanmış ve Mehmet Özoğul bir kamyon satın alarak,köyünün yolcularını ve civar köyün yolcularını taşımaya başlamıştı. Hacılarobası 1961 yardımı olarak,büyükçe bir 'Köy Çeşmesi' yaptırdılar ve halen o çeşme,şifreli yazıları ile ayakta duruyor.Şifreli demem,baktığında yazıyı anlamıyorsun, usta bir çiçek şeklinde yazmış.

 

 

MERHABALAR...

Ne yazıktır ki, Ilbarıt Köyünde her eve yapılış tarihi yazılmamıştır.Yalınız şunu bilmenizi istiyorum.Bir ev temeli yapıldıktan sonra,su almayacak şekilde,üzeri önce samanla örtülür ve kiremitlenir.Daha sonra iki yıl oturuşması beklenir.Hatta ekonomik nedenlerle,çoğu temel iki yıldan fazla sürede,ahşap kısmına geçilir.Örneğin bu sabah merek ettim,evden gelirken,Karakaşgil olarak bilinen,geçmişi 'Mollabekiroğlu' olan evin yapılış tarihine baktım.Rumi 1281 yani,1865 yılında yapılmış...Bu eve Yanıkgil'den Karamolla olarak bilinen asıl adı Mehmet olan ve uzun yıllar İstanbul-Çengelköy'de Kayıkçı kahyalığı yapan ve iki eşinden iki oğlunu okuturak yüzbaşı yapan,Mehmet'in kayınpederi ve 1901 yılında hayata veda eden Sallalı Emin tarafından yapıldığı biliniyor.

 

*************************************************************************

MERHABA YERYÜZÜ...

SİZLERE UZUNCA SÜREDİR,YAŞADIĞIM VE DOĞUP BÜYÜDÜĞÜM KÖYÜMDEN YAZIYORUM.DOĞUP BÜYÜDÜĞÜM KÖY,1927 YILINDA ZONGULDAK İL OLUNCAYA KADAR,KASTAMONU'YA BAĞLI,SAFRANBOLU'NUN ILBARIT KÖYÜ VE 1965 YILINDA NEDENSE İSMİ DEĞİŞTİRİLDİ (ÜÇBÖLÜK) ADINI TAKTILAR,FAKAT KÖY HALKI Kİ HALEN ESKİ İSMİNİ KULLANMAKTADIR.KARS İLİNİN,DİGOR İLÇESİNDE VE KARAMAN İLİNİN,ERMENEK İLÇESİNDE DE (ÜÇBÖLÜK) ADINDA BİRER KÖY VAR,GARİPTİR Kİ ONLARIN İSMİ DE SONRADAN DEĞİŞTİRİLMİŞ.ŞU ANDA SAFRANBOLU,1937 YILINDA BURAYA DEMİR ÇELİK İŞLETMELERİ TEMELİ ATILINCA,İLKÖNCE BELDE VE DAHA SONRA İLÇE VE ŞİMDİ İSE 1995 YILINDAN BERİ İL OLAN VE 13 HANELİK KÖY,KARABÜK'E BAĞLIDIR.

YAŞAMAKTA OLDUĞUM ILBARIT KÖYÜ,PAFLAGONYA,ERKEN BİZANS VE RUM,17 YÜZYILIN SONLARINDA BURAYA YERLEŞENLER TARAFINDAN KURULMUŞ BİR KÖYDÜR.KÖYÜN OKUMA YAZMA ORANI YÜKSEKTİR VE CAMİDEN ÖNCE KÖYDE KÖY ODASI VE ÜST KATI KÖY MEKTEBİ OLARAK HİZMET VERMİŞTİR.1900 YILLARINDA ASLEN BULGARİSTAN,FİLİBE DOĞUMLU OLAN 1865 DOĞUMLU MEHMET CEMİL EFENDİ,KÖYDEKİ 4 GENCİ OKUTARAK ÖĞRETMEN OLMASINI SAĞLAMIŞTIR.FAKAT 1914 YILINDA BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI PATLAK VERMESİ İLE KÖYDE Kİ ELİ SİLAH TUTAN TÜM GENÇLER ASKERE ALINMIŞ VE DAHA ÖNCE ASKERLİĞİNİ YAPANLARDA ASKERE ÇAĞRILMIŞ VE İKİ AMCAM DA BU ŞEKİLDE ASKERE TEKRAR ALINARAK ŞEHİT DÜŞMÜŞLERDİR.ASKERE ALINAN SÖZÜNÜ ETTİĞİM DÖRT ÖĞRETMEN,BİRİ İNGİLİZLERE ESİR DÜŞMÜŞ,BİR DİĞER İKİSİ ÇANAKKALE SAVAŞINA KATILMIŞ,BİRİ BURADA ŞEHİT DÜŞERKEN,BİR DİĞERİ O YILLARDA ALBAY RÜTBESİNDE OLAN,ATATÜRK'ÜN EMİR SUBAYLIĞINI YAPMIŞTIR.BİR DİĞERİ İSE ANADOLU'NUN ÇEŞİTLİ YERLERİNDE SUBAY OLARAK GÖREV YAPMIŞTIR.CUMHURİYET KURULDUKTAN SONRA ATATÜRK TEKRAR ÖĞRETMEN OLARAK GÖREVLENDİRMİŞTİR.

YAŞADIĞIM KÖY,ASLEN KASTAMONU-CİDE'Lİ OLAN,MİZAH,ROMAN YAZARI VE AYNI ZAMANDA ŞAİR OLAN RIFAT ILGAZ'IN SINIF ARKADAŞI (ÖKÜZ AHMET) DAHA SONRA 'HABABAM SINIFI' ADLI ROMANDA (İNEK ŞABAN) OLARAK BİLİNEN,AHMET DEMİRALP'IN KÖYÜDÜR. BİLİNDİĞİ GİBİ BU TİPLEME,KEMAL SUNAL'I ÜNLENDİRMİŞTİR. KEMAL SUNAL YAŞAMA VEDA ETTİĞİNDE,GERÇEĞİ HALEN HAYATTAYDI VE O YILLARIN 'RADİKAL GAZTESİNDEN' İKİ BAYAN GAZETECİ TARAFIMDAN BİLGİ ALMIŞLARDI.

ILBARIT KÖYÜ ESKİ EVLERİ VE KONUMU NEDENİ İLE,KIŞ AYLARINDA FAZLA İNSAN YAŞAMASA DA,BÜYÜK BİR DOĞAL ALANA SAHİPTİR.GEÇMİŞ ANANELERİ YAŞANMASA DA ,YAZ AYLARIN DA AZ ÇOK BİR CANLILIK VARDIR.BURADA ,TARAFIM TARAFINDA 21 YILDI AYAKTA TUTMAYA ÇALIŞTIĞIM 'kÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ' KÖYE GELENLERE BİLGİ VE HİZMET VERMEKTEDİR.ONUN İÇİN KÜLTÜ VE SANAT ADINA,YAZIMIN BAŞLIĞINI 'MERHABA YERYÜZÜ' DİYE ATTIM VE BURAYA,AVUSTURALYA,KANADA,ŞİLİ,ALMANYA,FRANSA,İSPANYA,DANİMARKA,ÇEKASLOVAKYA,JAPANYO,KORE VE ADINI UNUTTUĞUM BİR ÇOK ÜLKEDEN İNSANLAR GELDİ...MERHABA SANAT DİYORUM...SANATSIZ BİR YERYÜZÜ,KENDİ KARANLIĞINI YARATMIŞ BİR YERYÜZÜDÜR.

 

************************************************

'Geçmiş itibarı ile tarihi bir köye sahibiz.Sürekli soruyorlar 150 ve daha ileri tarihlere ait evler var mı diye...Bir kere ahşap ve kevgir tipi evlerin uzun ömürlü olması ve korunması oldukça güçtür.Örneğin köy evleri çatıdan itibaren çökmeye başlar.Eski evlerde kiremit sistemi olmadığı için,hiçbir uzun ömürlü olmamıştır. 'bedavra' denile yarma tahtalardan örtülen çatılar,şiddetli kar,fırtına ve yağmurla uzun süre dayanamamıştır.Daha sonraları Araç çayı ve Soğanlı Çay yataklarına kurulan kiremit ocakları sayesinde maddi gücü iyi olanlar,çatılarını kiremitle kaplamışlardır. Fakat oluklu kiremit tabir edilen bu kiremitlerde bir kaç sende bir aktarılmadığı taktirde,yine evlerde çatıların yıpranmasına neden olmuştur.

Köyümüzde en eski ev kabul edilen,üç evden ikisi bu gün yıkılmış viran haldedir.Yusufgil,Gödegilin evi... Kulagilin evi halen ayakta olup doğal olarak eski özelliğini kayıp etmiştir.Konak olarak da Akkuşgilin 9 odalı konağı 1968 yılında yanmıştır.Onunda yapılış tarihi yaklaşık 140 yıllıktır.Aşağı Meyremgilin evi ile aynı tarihte yapılmıştır.

Bu gün köyümüzde halen yıkılmaya yüz tutmuş evler vardır ve bunun yanında evlerini çatı itibarı ile restore ettirenler,evlerinin ömürlerini bir süre daha uzatmışlardır. Her şeyden önce eski ustalar olmadığı için,evler genellikle bugünün betonarme sistemi ile yapılmaktadır.Kiremit örtüsü ise 'marsilya' kiremit sistemiyle kaplanmaktadır.

Ilbarıt köyü şu an ki itibarıyle yaz aylarında bir yaşam aanı olarak kullanılmaktadır. Hatta çoğu bazı evler yaz aylarında dahi açılmamaktadır. Köyün ileriye dönük bir yaşama şekli olur mu olmaz mı? onu zaman gösterecektir. Eko Turizm için öneriler gelse de,köyde bu tür potansiyel olmadığı için,şimdilik her şey askıda kalmaktadır. Çünkü doğal su kaynakları her geçen gün yok denilecek kadar azalmakta ve bilindiği gibi doğada yok olan her şey artık geri dönmüyor.

 

******************************************************

ÇATI AKTARMA...

Daha öncede yazmıştım.Ahşap bir evi korumak çatı ile başlar.Eğer çatı eskirse ve bakımsız hal alırsa,evinde ömrü gitmiş demektir.Köyümüzde eski evlerin üzerin benim çocukluğumda dahi 'bedavra' denilen tahta yarma iki üç milimlik, boyu 60 ,70 cm.eni 15,20 cm.de olan tahtalarla kaplanırdı.Bu tahtalar,köknar ve sarıçam türlerinden yapılırdı.Şu anda Karabük merkeze bağlı,Tandır,Ortaca, gibi köylerde,bedavra yapılırken,Kastamonu ,Araç ilçesinden de kereste ve bedavra geldiği biliniyor.

1996 yılında Arkidekt Dergisinden,Rıfat Dedeoğlu babam ve benden bilgi almaya geldiğinde,yanındaki mimarlar,çatı örtüsünü sormuşlardı.Bilindiği gibi bizde ve Safranbolu'da genel çatı örtüleri 'Çark' örtü denilen örtü ile yapılmıştır.Fakat sonraları,balkon 'günlük' kısımlar çıktığı için, 'Beşik' örtüsü ve 'Öküzgötü' denilen çatı örtüleri yapılmıştır.Çark örtü denilen örtülerin aktarılması oldukça zordur.Çünkü 4 tarafa maha 'mahya' denilen sistem kurulduğu için,hemen hemen yeryüzünün her yerinde kullanılan, 'oluklu' kiremit türü kullanılmıştır. Çerçen Köyü,Karataş 'Kartalaç'a kurulan oluklu kiremit ocakları sayesinde,köylerimiz ve Safranbolu,kiremitle tanışmış olup,çatılar oluklu kiremitle kaplanmıştır.Fakat günümüzde oluklu kiremitin örtüsü ve ustaları olmadığı için,ilkönce Marsilya'da üretilen kiremit türlerine geçilmiştir.Hatta köylerimizde artık 'şıngıl' denilen ve petrolden üretilen,örtülerde kullanılmaktadır.

Bunları niye yazıyorum.Dün 1918 yılında dedem Mehmet tarafından tek kolla yapılan köydeki kinci evimizin çatısındaydım ve sabah kahvaltısı ile ancak iki odanın üzerini tek başıma aktarabildim.Çünkü sürekli bir şeyler almak için aşığıya inmek zorundasın.Yaklışık 1982 yılından bu yana,yaşadığım Ilbarıt Köyünde bu dördüncü veya beşinci aktarışım. Fakat bir kaç gün sonra tekrar çıkmak üzere ara verdim.Bir ev kolay ayakta kalmıyor.

 

******************************************

Bazı günler vardır ki;tarihe hançer gibi saplanır.
'recai demirsöz'

Eğer bir ülke kültürel değerlerden uzaklaşırsa,vahşet kendiliğinden gelir.
'recai demirsöz'

Eğer açgözlülüğün önüne geçilseydi,yeryüzü salt uygarlığı hak eder ve insanlar uygarca yaşardı.
'recai demirsöz'

Yazmak,aynı zamanda bir insanın kendi kendisi ile konuşmasıdır.
'recai demirsöz'

Doğruları konuşmak,doğruları yaşamak anlamına gelmez.
'recai demirsöz'

Zamandan merhamet beklemeyin, zaman acımasızdır.
'recai demirsöz'

İnsan kendini değiştirdikçe,başkalarının da değişeceğini sanıyor.
'recai demirsöz

En zor şey insanlara doğruları anlatmak ve insanların doğruları kabüllenmesidir.
'recai demirsöz'

Bazen etrafımda ki insanlara bakıyorum ve kendime dönüyorum.
'recai demirsöz'

Eskiden yalnızlığıma kızıyordum,şimdi seviyorum.
'recai demirsöz'

Dostum, tarihçi 'Hür Kalyoncu'benim için 'Paflagonya'nın son temsilcisi demişti...Olabilirsem ne mutlu bana...

Toplumlar reelden uzaklaştığında,sürekli bir sel akıntısında gibi yaşarlar.

'recai demirsöz'

Akıl...Her insanda vardır,ama birileri başkalarının aklıyla yaşamayı tercih eder.

'recai demirsöz'

En zor şey insanlara doğruları anlatmak ve insanların doğruları kabüllenmesidir.
'recai demirsöz'

Doğruları konuşuyor,eğrileri yaşıyoruz...Garip deil mi?
'recai demirsöz'

Nihayet...2020 yıl sonrasın da insanoğlu yeryüzünde 'uygarlığı' bitirdi.Ne M.Ö'si ne de M.S'sı kaldı.
'recai demirsöz'

"DEVRİMLER YA DA SAVAŞLAR YOLUYLA OLSUN,ÇÜRÜMÜŞ DEVLETLERİN İFLAS YOLUYLA OLSUN,ELBETTE BİR SÜRÜ FELAKET ŞİMŞEKLERİ GİBİ DÜŞECEK MODREN DÜNYANIN ÜSTÜNE..."

'Van gogh'

Siz ki acıyı bilirmisiniz dedi,ama hiç acı çekmeden...
'recai demirsöz'

"BİR GÜN BU MEMLEKTE DE SABAH OLURSA...HALUK"

'Tevfik Fikret'

Sürekli bana akıl verdiler,ama senin aklın ne diye soran olmadı.
'recai demirsöz'

Sürekli kayıp ettim...Neyi? 'Umut'u,ama hepten kayıp olmasın diye sürekli yeniliyorum;'Umut'u...
'recai demirsöz'

 

'ILBARIT' KÖYÜ

SAFRANBOLU'NUN DOĞUSUNDA,SAFRANBOLU'YA 26 KM.MESAFEDE BİR KÖY.FAKAT BEŞ DAKİKA YÜRÜDÜN MÜ,'ILBARIT' KÖYÜNDEN,SAFRANBOLU'YU VE KARABÜK'ÜN BİR KISMINI GÖRMEN MÜMKÜN.KÖYE İLK YERLEŞEN 'PAFLAGONYA'LILAR,BURAYA BİRLİKTE GETİRDİKLERİ ASMA ÇUBUKLARINI,YETİŞTİREREK BÖLGEDİ BAĞCILIĞIDA BAŞLATMIŞLAR.1960'DA BAŞ GÖSTEREN 'FİLOKSERA'kÖK HASTALIĞI BAĞCILIĞIN SONUNU GETİRMİŞ.iNSANLAR BAŞTA İSTANBUL,BÜYÜK ŞEHİRLERE GÖÇ ETMİŞLER.

DOĞAL OLARAK ARA SIRA GERİYE DÖNENLER EVLERİNİ RESTORA ETTİRİREK AYAKTA KALMASINI SAĞLAMIŞLAR,EVLERİNE BAKAMAYANLARIN EVLERİ BİR BİR YİTİP GİTMİŞ.KÖY ŞU ANDA ORMANIN İÇİNDE KALMIŞ,BİR ORMAN KÖYÜ...BURADA HALEN HAYATTA KALMAYI BAŞARMIŞ 29.EKİM.1999 TARİHİNDE KURULU,KÜÇÜK BİR 'ETNOĞRAFYA MÜZESİ' BU GÜNE KADAR ÜLKENİN DEMİYORUM,DÜNYANIN DÖRT BİR YANINDAN GELENLERİ AĞIRLAMIŞ.ŞU ANDA,İNSANLAR ESKİSİ GİBİ FAZLA GELEMESEDE,VİRÜS GÖREVLİLERİ GEZİYOR.FAKAT BÖYLE BİR ŞEY OLACAĞINI DAHA ÖNCEDEN HİSSETTİĞİM İÇİN,AKIP GİDEN ZAMANI ALGILAYIP OLUP BİTENLERİ DAHA ÖNCEDEN RESMETMİŞTİM.TABİİKİ BUNLARI İNSANLARA ANLATMAK O KADAR DA KOLAY DEĞİL..!

 

***********************************************************

İnsan yaşamında en zor şey;bakıp fakat görmeyen insanların arasında yaşamaktır.
'recai Demirsöz

''Kendin ol'
'Buda'
'İnsanoğlu,hiçbir zaman kendisi olamadı'

'recai demirsöz'

'Kendini Tanı'
'Sokrates'
'Ne yazık ki insanoğlu,hiçbir zaman kendini tanıyamadı.'
'recai demirsöz'

Gönülden gelen icralarda,kusur aranmaz...
'Yıldiray Çınar'

İyinin değerini,iyiler bilir.
'recai demirsöz'

İnsanlar vardır,ömürleri boyunca fırtınaya karşı yürürler.
'recai demirsöz'

Yeryüzünde bir gün öleceğini bilen tek canlıdır,insan...
'recai demirsöz'

İnsan yaşamında en zor şey;kafatasının içi boş olanların arasında yaşamaktır.
'recai demirsöz'
HIRSIN TEMELİ ÇÜRÜKTÜR.

Ve bir ben olarak yaşamadım bu yeryüzün de, insanı,insanlığı düşündüm,ama insan olan insanlığı...Bir de doğayı...
'recai demirsöz'
Herkes eşit bir

Para,herkesi eşit kılmaz...
'recai demirsöz'
Ölüm herkesi eşit kılar...
'Romalı filozof 'Senaca'

 

DEĞERLİ DOSTLARIM İLGİNİZ İÇİN ÇOK SAĞOLUN.BENİM BABAM'DA MAHALLİ SANATÇI VE İYİ BİR TARİH BİLGİSİNE SAHİPTİ.CUMHURİYETTEN ÖNCE 'KÖY MEKTEBİNİ' BİTİRMİŞ.ÖĞRETMENİ,BABAMIN OKUMASUNI İSTESEDE,O YILLARDA SPONSOR BULMADIĞI VE AİLESİNİN YOKSULLUĞU YÜZÜNDEN,OKUYAMAMIŞ.AYNI ŞEYLERİ BEN DE YAŞADIM.1971-72 YILLARINDA İSTANBUL,KÜÇÜKYALI ORTAOKULU SÜRVENİM BİR YILDA BİTTİ.HALAMLARIN YANINDA OKUYORDUM,BİR YIL SONRA BAŞININ ÇARESİNE BAK DEDİLER.BU BİLE BENİM İÇİN ÇOK ŞEYDİ.SINIF ÖĞRTEMENİM,ŞİMDİ HAYATTAMIDIR BİLİMİYORUM,'NUSRET ÇİFTER'İN BENİ BİR ABLA GİBİ HİMAYESİNE ALMASI VE BANA İHTİYACIM OLAN ARAÇ GEREÇLERİ TEMİN ETMESİ,BENİM İÇİN ÇOK ŞEYDİ.BABAMDAN İKİ ÜÇ YAŞ BÜYÜK ARKADAŞLARI,İSTANBUL,ÇEMBERLİTAŞ'TA,FIRICILIK YAPAN BİR İŞVEREN TARAFINDAN,KASTAMONU ÖĞERETMEN OKULUNDA OKUTULMUŞ VE BU DÖRT GENÇ AYNI ZAMANDA,ŞAİR VE YAZAR 'RIFAT ILGAZ'IN SINIF ARKADAŞLARIDIR.bABAM DAHA SONRA AYNEN BENİM GİBİ İSTANBUL'A GURBETE GİTMİŞ VE BURDA,AŞIK VEYSEL VE ERZİNCAN'LI ŞERİFLE TANIŞMIŞ.YIL 1930, BABAMIN YAŞADIĞI KÖYDE YAŞADIĞI SÜREDE SADECE BİR İKİ ARKADAŞI OLMUŞ VE ONLARDA GENÇ DENİLECEK YAŞATA GÖÇÜP GİTMİŞ,AYNEN BENİM GİBİ YALNIZ ZAMAN İNSANIYDI.İKİ ABİSİ 1914'DE SEFERBERLİKTE ASKERLİKLERİNİ BİTİRDİKLERİ HALDE,TEKARAR ASKERE ÇAĞIRMIŞLAR VE 1918 YILINDA HER İKİ KARDEŞİNDE,ŞEHİT KÜNYELERİ GELMİŞ KÖYE VE BABAM OLSAYDI SİZ ŞU SATIRLARI OKUMAMIŞ OLACAKTINIZ.KALDIKİ BU ÜLKEDE HER İNSANIN BİR ÖYKÜSÜ VARDIR.BU BÖYLE BİLİNE...

 

 

BAZI ARKADAŞLAR,HANGİ KÖYDE YAŞIYORSUN DİYE SORUYORLAR...SAFRANBOLU,ILBARIT...FAKAT BU MİTOLOJİK İSİM,1965 SENESİNDE 'ÜÇBÖLÜK' OLARAK DEĞİŞTİRİLDİ.NEYMİŞ EFENDİM GAYRİMÜSLİM İSMİYMİŞ.KÖY,GEÇMİŞ İTİBARIYLA,MEKEDONYA ÜZERİNDEN GELEN 'PAFLAGONYA' 'ERKEN BİZANS' 'RUM' VE DAHA SONRA 18 YÜZYIL İTİBARIYLA BURAYA GELEN TÜRKLERE EV SAHİPLİĞİ YAPMIŞ.KURULUŞ ŞEKLİ, FETHİYE'DEKİ 'KAYA KÖYÜNÜ' ANIMSATIYOR.SADECE ÖNÜNDE DENİZ YOK.SABAH GÜNEŞİN DOĞUŞUNDAN VE AKŞAM GÜNEŞİN BATIŞINA KADAR GÜN IŞIĞINI ALABİLİYOR. BEN BURADA KIŞ AYLARINDA TEK BAŞIMA YAŞAYAN 'OTODİDAKT' FRANSIZCA TANIMLA İLE 'ÖZĞERENİMLİ' BİR SANAT EMEKÇİSİYİM. 38 .YILIDIR SANAT YAPMAYA ÇALIŞIYORUM.AYNI ZAMANDA KÖYDE BULUNAN ATIL BİR İLKOKULU, BİR AVUÇ DOSTLA VE KENDİ İMKANLARIMLA,'ETNOĞRAFYA MÜZE' VE SANAT-EVİNE DÖNÜŞTÜRDÜM.ŞU ANDA 21.Cİ YAŞINA GİRDİ.'MODREN İSTANBUL' 'SAKIP SABANCI MÜZESİ' 'PERA MÜZESİ' HATTA SAFRANBOLU'YA AÇILAN MÜZE BENDEN YENİ.

 

İnsanı,doğa koşulları,hayat şartları ve birde seni sen olarak görmeyenler yıpratır.
'recai demirsöz'

Salt bir düşünce,kendi doğrularını yaratmak zorundadır. 'recai demirsöz'

Parasal güç ve eşyanın tabiatı toplumları şımartır. Akıl,mantık ve aydınlanma her topluma zor nasip olur.Yeryüzünde çekilen acılar bu yüzdendir.

'recai demirsöz'

Cumhuriyet lüks yüzünden,monarşiler fakirlik yüzünden yıkılır.
'Montesquıen'

Şeyh Galip,Nefi İçin Şöyle der...Sen ki bu çorak vadide akıp gittin...

Doğruları,hayata geçirmek o kadar da kolay değildir.
'recai demirsöz'

Yaşam denilen şey,aslında her zaman tek başınadır.
'recai demirsöz'

 

Kimi insanları,bilgi değil para ve eşyanın tabiatı konuşturur.
'recai demirsöz'

Yeryüzü insanlığının iki ortak özelliği vardır; acı ve ölüm...
'recai demirsöz'
ul

Gerçeğin düşmanı,abartılardır.
'recai DEMİRSÖZ

Hayatın içinde acılar olmasaydı,insanlar gerçek yaşamı anlayamazdı.
'recai demirsöz'

Yoksulluk elimdeki tek şeyi aldı...Umudumu...
'recai demirsöz'

Her yüzüne güleni dost sanma,dostluk yapı taşları gibi güzel döşenmezse yıkılır gider.

'recai demirsöz'

İnsanoğlu,ardında tortu bırakan bir canlı olmamalıdır.çünkü tortu hiçbir işe yaramaz.

'recai demirsöz'

'Dostluk,bir ağaç gibi hür büyür ve dal salar dört bir yana... '

recai demirsöz'

Kimi yalnızlıklar da yalnızdır.

'recai demirsöz'

Zaman acımasızdır.
'recai demirsöz'

Yaşam zordur.Kolay gibi görenler zaten yaşamıyordur. 'recai demirsöz'

Kör karanlıklar sizi yıldırmasın.Mutlaka bir yerden şimşek çakacaktır.
'recai demirsöz'

Üzülmeyin,gerçek dostluklar sizi yüz üstü bırakmaz.

'recai demirsöz'

Para...Her Şeyi Yok Eden Bir güçtür ve Yeryüzünün Her Yerinde Görevini Yapmaktadır.
recai Demirsöz

Etrafınızda ki kalabalığa fazla inanmayın.Çünkü onların çoğu gölgedir.

recai Demirsöz

Yaşam,karanlıktan aydınlığa doğru yürüyebilmektir.
recai demirsöz

Her karanlığın bir ışığı vardır,ama o ışığın aydınlığa dönüşebilmesi zaman alır.

 recai Demirsöz

insanoğlu, kendi yarattığı karanlığın içersinde debeleniyor.

recai Demirsöz

Yaşama kendi pencerinizden bakın.
recai Demirsöz

Gerçek sanatçılar,doğdukları yerde istenmeyen kişilerdir.bu kural yeryüzünün her yerinde aynıdır.

'recai demirsöz.

'Sevgi bilgiden doğar'desede Lenorda da Vinci 'Kimi insan vardır,yüreğindeki sevgiyi hiç kullanamadan yitip gider.

recai Demirsöz



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

23 Aralık 2024 Pazartesi

RESSAM/ RECAİ DEMİRSOZ

Ilbarıt Köyünden bakınca,kuş uçumu Şeremetdoruğu oldukça yakın gibi görünür.Dün köyden yola çıktım,Çardak kaya,Dabazavlasınınbaşı ve Ortaineceği parelel yürüyerek,baş aşağı yürümeşe başladım.Bilindiği gibi 90 larda Orman Kadostora geçtikten sonra buralar ağaçlandırılmıştı.Kızılçam diktiler,fakat bunlar bir süre büyüdükten sonra,şimdi kurumaya yüz tutmaya başlamışlar,fakat aralarında bölgeyi seven karaçamlar yetişmekte,neyse bu yol bir saat sürdü,sonra Yeniyolu tırmandım,bir düzlüge gelince Ilbarıt Köyünü uzun uzun seyrettim.Köy uzaktan derli toplu,bembeyaz evleri ile ihtişamlı görünsede,köydeden derler ya çıt çıkmıyordu.Yörüyüz esnasında,Ortainecekle,Yeniyol arasında büyük tarlalar açılmış,tarlalara toprak kaymaması için,neredeyse bir otomobil büyüklüğünde taşlarla setler çekilmiş.Taşların her biri yarım ton ağırlığında,,,

Bizim o tarafta tarlalarımız olmadığı için,o bölgeyi fazla tanımam.Fakat, köy tarlaları yeterli olmayınca, geçmişteTepedağ mevkiine tarlalar açılmış,fakat bu kez tarlalardaki ekinleri köye ulaştırmak zor olduğu için,ekinler Haramanlar Mevkiine taşınarak,burda sürülüp tınarları savrulduktan sonra,atlarla eşeklerle,saman ve taneler köye taşınmış. Daha sonra,baktılar olmuyor ilkönce Akyolu ve daha sonrada Yeniyolu açmışlar,Ortainecek ise,at ve eşeklerin yük taşıması için daha sonraları açılmış.Tüm bunlar yaşamın hiçte kolay olmadığı anlar ve zor günlerki...Hatırlıyorum benim çocukluğumda Tepedağı halen ekilirdi ve günde,eğer yola erken koyulursan iki kağnı arabası deste veya bir araba getirebilirdin.

Not.Geçen yıllarda Ankara,Üniversitesinden Pof.Ve Doçent konumunda öğretim görevlilieri gelmişti.Şeremetdoruğunu sordular,bende köyden gösterdim.Görünüşte onlara yakın geldi.Bize kılavuz olurmusun dediler,neyse cipe dolduk,gidiyoruz gidiyoruz,Şeremetdoruğu gelmiyor,yakın görünüyor,ama uzukmış dediler.Bilim adamları,Soğanlıçay Taşını inceliyorlardı,ellerinde çekiç,taşları kırıp torbalara doldurup,incelemek üzere Ankara'ya getirdiler.Bu arada Karabük,Üniversitesinden,Arkologlar geldi,birbirlerine sorular yönettiler.Arkologlar,Safranbolu'da Kaya Mezarlarına rastlamadıklarını söyleyince,Ankara'dan gelen bir prof. Safranbolu'nun taşları Kayamezarlarına uygun değil yanıtını vermişti.

RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ

Ilbarıt,köyünden yeni ve soğuk bir güne merhaba derken,şöyle geriye doğru bakıyorum. 1879 yılında doğanlardan itibaren hatırlıyorum.Örneğin Maylaş,Güdüğün Seyini, Kuruseyingilin Hanife, daha bir çokları,yaşam acıları ile yoluna devam ederken,1920 lerde doğanlardan bir kaç kişinin kalması ve zaman çarkları arasında,insanların nereden nereye sürüklendiği bir realite,geleceğe doğru yol aldığımzda ve an gelecek Ilbarıt Köylüsü artık akrabalık dışında birbirlerini tanımayacak.Örneğin Meyremgilin Kara Mehmet,Mehmet Günal'ın İbrim yani ibrahim adında bir kardeşi vardı,sorsam belki akrabalarının dışında hiç kimse tanımaz.İbrahim Ünal, biri Günal soyadını alırken,diğeri Ünal soyadını almış.1929 yılında,Şükrü Kaya,Mustafa Algan ve Ahmet Demiralp'le birilikte Kastamonu Öğretmen okulunu bitiriler ve tayini Amasaya,Gümüşhacıköye çıkar ve emekli oluncaya kadar orda yaşar.İbrahim Ünal'ı iki kez gördüm.Bir 1960 yıllarında köye gelmişti.En son eniştemlerin,İstanbul,Sultanahmet'deki evlerinde.Eniştem Ömer Günal,yeğeni olur. İstanbul'da oturan İbrahim Günal'n kızı,beni televizyonda izlemiş,yeğenlerime ille dayınla beni tanıştır,ondan çok şey öğrenmek ibtiyorum demiş.İbrahim Ünal 1908 doğumludur.Bildiğim kadarı ile mezarı memeleketinden uzak,İzmir'dedir.Bu günün anekdotuda bu olsun.Herkese selamlar.

RESSAM  RECAİ DEMİRSÖZ

Bir şeyler değer kazanması için,ilkönce manevi değerler önemini koruması gerekiyor.Köyümüz adına şöyle geriye baktığımızda,1920 doğumlulardan sadece dört beş kişi kalmış.Kaldıki Ilbarıt Köyü içi boş bir köy değil,Ilbarıt Köyüne 'Köy Mektebi' alt katındaki köy odası,camiiden önce yapılmış.Dolasıyla köyde öteden beri eğitim almış bir kuşak mevcut...Köye aslen Bulgaristan,Filibe doğumlu Mehmet Cemil Efendinin gelmesi ile kız çocuklarıda eğitim altına alınmış,o dönemin kadınları hemen hemen okur yazardı,benim tanıdıklarım kadarıyla...Daha sonra,köy çocuklarından bazıları, o yılların okulu olan medrese eğitimine gönderilmiş ve sıpyan (çocuk)eğitimi için okul belgeleri verilmiş.Cumhuriyet kurulduktan sonra ise Atatürk bu açığı öğretmen açığını kapatmak için,tekar bunlara öğretmenlik ünvanı vermiştir.Yalnız,Kadir Özerin babası Mehmet Özer diğerlerinden yaşı büyük olduğu için,başvurusu kabul edilmmemiştir.Hatta yaşı biraz küçük olanlara,öğretmenlik diploması verilmiştir.Örneğin Mehmet Ata Doğan,1896 doğumlu,kendisine 1926 yılında diploma verilmiş,30 yaşında ilk görev yeri,Eflani Yağlıca Köyü...Hasan Fehmi Erden, 1895 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1929 yılında verilmiş yaşı 32 olup,görev yeri,şu anda Bartın'ın ilçesi olan Ulus'un Kumluca beldesi.Hüseyin Avni Aksoy, 1892 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1928 yılında verilmiş,yaşı 36 olup görev yeri,Safranbolu,Davutobası Köyüdür.

RESSAM  RECAİ DEMİRSÖZ

3.Nisan.1937 tarihinde, Karabük Demir-Çelik İşletmeleri,kurulduğunda bizim Ilbarıt Köyünden,yaklaşık 40 kişi,fabrikaya iş başı yapmış. Fakat,insanların iş bilinci ve her gün iş kazalarında hayatını kayıp edenleri gördükçe,hemen hemen bunların tamamı,bir bir burayı terk etmiş.Örneğin Karabacakgilin Topala (Mehmet Vural)usta olarak işe başladığı halde,iş bırakmış.Bakmış olacak gibi değil,Karabük Çıraklık okulunu kurmuşlar ve burdan mezun olanlar,daha gevenilir bir şekilde,işe başlamalarına rağmen,1946 yılında Karaşar Mah.den,Satı Mehmet Kara,kendisi elektirik teknisyeni,elektirik arızasını giderirken,bir işçinin inik şarteli kaldırması sonucu,380 volt elektiriğe kapılarak hayatını kayıp etmiştir. Çıraklık okuluna köyümüzden girenler,Mehmet Oğlu,Hikmet Özer,daha sonra,o da fabrikadaki işini bırakıp,Ankara'da bulunan Devlet Basım İşletmesinde çalışmıya başlamıştır.Mustafa Oğlu (Kiraz) Mehmet Esen,okulu bitirmediği çin,babasına gelen vekalet ücreti yüzünden,babası tarafından azarlandığı için,buraları terk edip,Zonguldak-Üzülmez Bölgesinde TTK'ü İşletmelerinde çalışmış olup,orda vefat etmiştir.1972 yılında bir kez köye gelmiş olup,kendisini görmüştüm. Ramazan Oğlu (Cici-Bey) Fabrikada teknisyenken geçirdiği kazada hayatını kayıp etmiştir.Daha sonraları,Demir Çelik İşletmelerine köyümüzden,bir çok kişi girip burdan emekli olmuştur,eskisi kadar kolay olmasa da.

RESSAM  RECAİ DEMİRSÖZ

BABAM EMÜSTONUN VURDUM DUYMAZLIĞI..

Köylerimizin göç vermediği tarlalarda bir karış dahi yerin kıymetli olduğu ekildiği yıllar.

Fotodaki Rahmetli Mustafa ŞAHİN ( Hafız amca Hürügızgil) ekin biçme zamanı Tarlasındaki ekini biçer hasatı kaldırır harmana tarlaya dökülen arpa başaklarını yesin diye atını bağlar.At uzunca bir urganla ön bacağından yere bir kazık çakılarak bağlanırdı at kaşmasın diye atta ulaşabildiği yere kadar gider ileri gidemez.

Babam Emüstoda o sırada tarladan harmana deste çeker kağnı arabasıyla.

yoluda Hafız amcanın tarlasından geçer.at yolun karşısına geçer kazık yolun bir tarafında at öbür tarafında urgan yolda Babamın geçişini engel olacak şekilde.

Babam atı yolun kazıktan tarafına çekmek yerine atın bağlı olduğu kazığı çıkarıverir. atta olduğu yerde zaten duncukmuş ayağında urganla birlikte kaçar gider.

Hafız amca akşama kadar atı arar bulur.anlar babamın yaptığını gelir bize Laa Emüsto sen bu rahatlıkla çok yaşarsın çok der.hakikaten babam hafız amcadan 25.30 yıl fazla yaşadı.her ikisininde mekanı cennet olsun.

RESSAM  RECAİ DEMİRSÖZ

Rahmetli nur içinde yatsın. Bende küçük bir katkıda bulunayim. Babam Willys marka Jeep ile köylere yolcu taşırdı. Birgün havanın karlı ve bozuk olduğu bir gün Emusto ile Ilbarita giderlerken araç kara saplanir yolda kalırlar. Ileri geri bir türlü kurtaramazlar. Sonra Emusto derki; oglanim Yaşar bu iş türkü ile çalgı ile olacak is değil o zaman ben köye yürüyorum der ve gider.Babam da Şakacı mizahliydi. Uzun yıllar bu anısına çevresine anlatırken bende dinlerdim. Özellikle Çakal Osman ve Döndü Teyzem bir araya geldiklerinde anlattirirlardi. Selamlar.

YUSUFGİL             

RESSAN  RECAİ DEMİRSÖZ
Köyümüzün Köklü ailelerindendir.bu aileden kökenini araştırırsanız okumuş insanlar çıkmıştır.Kaymakam bile vardı1970 yıllarda İzmir Ödemiş Kaymakamı Ata beyin oğlu.
Yusuf DOĞAN bu ailedendi.1973 yılında bir Trafik kaza sonucu hayatını kaybetmişti.
Ek fotoda Turgutlu Ödemiş Karayolu yapımında çok emeği olan Kaymakamlarını yöre halkı unutmamış anısına bir çeşme yaptırmışlar..

RESSAM  RECAİ DEMİRSÖZ

Bu gün caminin oraya kedilere amam vermeye gittim,termometre eksi 6 yı gösteriyordu.Anlaşılıyor ki bundan sonra kış ayları Ilbarıtlılar için bir yaşama yeri değil. akşam geç saatlerinde Ünal Hacıalioğlu aradı.Safranbolu'da Aytekin Kuş ve bir kaç arkadaşla,TRT Müzik Kanalındaki programı izledik gurur duyduk ve aramızda şöye konuştuk;Recai için bir şeyler papmalıyız.Bende şöyle dedim abi benim yaşım 64 olmuş,bu güne kadar hiçbir şey yapılmamış,bundan sonramı yapılacak.Belki Ünal Hacıalioğlunu bilmeyenler vardır.Osmançavuş gilden,Osman Çavuşun en büyük oğlu,Katırcı Hüseyin'in torunudur.Yani Alibıdık'ın amcasının...Herkese selamalar.

RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ

Ilbarıt köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.Cami öncesi 'Köy-Odası' ve 'Köy-Mektebi' vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, Köy-odası ve Mektebinin ne zaman yapıldığı bilimemektedir.

Aynısı Hacılarobasıköyündede vardı, Hacılarobası Köyündeki yıkılıp yerine yenisi yapıldı.Bizdekiise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp yenisi yapıldı.

Köy Mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,Mehmet Cemil Efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.Hattaburdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim görmüşlerdir.Fıs Fıs Hafız (Mehmet Mutlu) gibi...

Cumhuriyet önceside Köy Mektebinde eğitime devam edilmiş.O yılları babam Satı Demirsöz şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve Hacılarobası köyünde olduğu için,Ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya gelinirdi.Hocamızda,Kuzyaka'dan Telli lakaplı ve Abdülkadir Özer'in babası Mehmet Özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.

Köy Mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmenolanlar,Hüseyin Avni Aksoy,Mehmet Ata Doğan ve Hasan Tahsin Erden'dir.Cumhuriyetin kurulması ile Mustafa Remzi sponsorluğunda, Kastamonu Öğretmen okuluna gönderilen,AhmetDemiralp,ŞükrüKaya,İbrahim Ünal ve Mustafa Algan'dır.

Köy Mektebi,Mehmet Ata Doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile 1931'den,Karamanbaşı Mevkiinde 1934 yılında yapılan 'Akbulak-İlkokulu' üç köyü kapsayan okul olarak hizmete açılmıştır.Sırasıyla,Ilbarıt,(Üçbölük)Hacılarobası,o yıllarda Geren Köyü Hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,Hacılarobasıesmase okunuyordu. ve Sarıyan (Gündoğan)köyü....O yıllara ait okul kayıt defterleri,Köy Müzesinde bulunmaktadır.Daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde okullar açılmıştır.

RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ

Değerli köylüler,bana bizim sülale nereden gelimiş,gibi sorular yönetmeyin.Eğer elimin altında bu tür bilgiler olsa zaten yayınlayacam.YaşadığımızIlbarıtköyünde,Poflagonya,Erken Bizans ve Rumlar dönemine ait izler var,fakat bunlar kıral konumundaki uygarlıklar değil.Ekip biçip hayata tutunmaya çalışmışlar.Bizler ne isek onlarda öyleymiş. Örneğin Türklerin köye intikali, önceki yazılarımda da belirttim.17 yüzyılın sonları 18 yüzyılın başları gibi,elimdeki belgeler az çok bunu içeriyor.Fakat kimin nereden ve nasıl geldiği muamma...Örneğin İstanbul'a yakın olabilmek içinmi burası tercih edilmiş?Olabilirdiyorum.Çünküköyümüzden,İstanbul'da iş yeri açanlar var.Örneğin daha sonra İyipgil'den Mustafa Remzi'ye geçen Çembirlitaş Fırınının ilk sahibi,ismini bilmiyorum lakap olarak Akkuşgil'den 'Zimbilli'ye ait olduğu bilinmektedir.Zimbilli aynı zamanda 1968 yılında bir yangında yanan 9 odalı,Akkuşgilin konağını yaptıran kişidir. Daha sonra elden ayaktan düşünce, tezgahtarı olan Mustafa Remzi'ye fırını satmıştır.YineEmistogilin,İstanbul Tophane'de 'Çinili Fırın'diye fırınları varmış ve Yamakgil,üç kardeş 'İbrahim,Raşit ve Hasan'yine Tophane semtinde ciğerci dükkanı işletmişler.Hafızamda köy hakkında bu tür bilgilerde var,zamanla sizlerle paylaşıyorum.Değerli köylülerim,Google'daIlbarıt Köyü hakkında şöyle bir bilgi,düşülmüş. 'Ilbarıt'Moğolca bir terimdir.İlberler ve ılbarlar çağrışımı ile ilintilidir.Sonundaki'ıt' eki çoğuldur.Fakat bu bilgiyi yazan kişi,kimse kendisini belirtmemiştir.Güya ünlü tarhiçiİlberOrtaylı,damoğol asıllı olduğundan,onunsoyisimi ile ilintilidir.

Yukarıdaki,tanımlamayı kaleme alan kişi,ilkönce kendisini de belirtmesi gerikiyor.Kim veya kimler tarafından yazıldığı belli değil.Birkere,bizim köyde moğollara benzeyen yüz ifadesine rastlanmadığı gibi,benim çocukluğumda Hacılarobası Köyünde çekik gözlü insanlar vardı,ama bizim köyde yok.

Birde köylerin,böyle siper yerlere gelmeleri,çeşitli tehlikelerden korunmak amaçlı,çünkü köyler yağmalanabiliyor veya salıdırıyauğrayabiliyor,örneğinIlabrıt'ınharicinde,iki yerleşim yerinin adı daha geçiyor.'Saka Köyü' 'Sarı Ahmet Köyü' Yalnız yol çalışmaları sırasında dikkatimi çekti,Sarı Ahmet Köyü, dediğimiz yerde dozerin önünden yanmış toprak ve çanak çömlek parçaları çıktı.

Köyde yaşayanların nerden ve nasıl geldikleri hakkında herhangibi bir kayıt yok.Yalnız bizim sülale olan,Musluoğullarının Ordu'dan geldiğini babam Satı Demirsöz'den öğrenmiştim. araştırdım.Ordu,Fatsa ve Korgan gibi yerlerde Musluoğullarıesamesivar.Diğerleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olsam zaten yazarım.

Kaymakamlık arşivlerinde,ülkemizdeki tüm köyleri incalediğimde,yaklaşık 43 bin köy var. 'Ilbarıt'adı altında hiçbir köy yok...Üçbölükadında,Kars ili Digor ilçesi ve Karman ili Ermenek ilçelerinde iki köy var ve onlarından isimleri bizim gibi sonradan değişmiş.

RESSAM  RECAİ DEMİRSÖZ  

Değerli köylülerim,Google'daIlbarıt Köyü hakkında şöyle bir bilgi,düşülmüş. 'Ilbarıt'Moğolca bir terimdir.İlberler ve ılbarlar çağrışımı ile ilintilidir.Sonundaki'ıt' eki çoğuldur.Fakat bu bilgiyi yazan kişi,kimse kendisini belirtmemiştir.Güya ünlü tarhiçiİlberOrtaylı,damoğol asıllı olduğundan,onunsoyisimi ile ilintilidir.

Yukarıdaki,tanımlamayı kaleme alan kişi,ilkönce kendisini de belirtmesi gerikiyor.Kim veya kimler tarafından yazıldığı belli değil.Birkere,bizim köyde moğollara benzeyen yüz ifadesine rastlanmadığı gibi,benim çocukluğumda Hacılarobası Köyünde çekik gözlü insanlar vardı,ama bizim köyde yok.

Birde köylerin,böyle siper yerlere gelmeleri,çeşitli tehlikelerden korunmak amaçlı,çünkü köyler yağmalanabiliyor veya salıdırıyauğrayabiliyor,örneğinIlabrıt'ınharicinde,iki yerleşim yerinin adı daha geçiyor.'Saka Köyü' 'Sarı Ahmet Köyü' Yalnız yol çalışmaları sırasında dikkatimi çekti,Sarı Ahmet Köyü, dediğimiz yerde dozerin önünden yanmış toprak ve çanak çömlek parçaları çıktı.

Köyde yaşayanların nerden ve nasıl geldikleri hakkında herhangibi bir kayıt yok.Yalnız bizim sülale olan,Musluoğullarının Ordu'dan geldiğini babam Satı Demirsöz'den öğrenmiştim. araştırdım.Ordu,Fatsa ve Korgan gibi yerlerde Musluoğullarıesamesivar.Diğerleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olsam zaten yazarım.

Kaymakamlık arşivlerinde,ülkemizdeki tüm köyleri incalediğimde,yaklaşık 43 bin köy var. 'Ilbarıt'adı altında hiçbir köy yok...Üçbölükadında,Kars ili Digor ilçesi ve Karman ili Ermenek ilçelerinde iki köy var ve onlarından isimleri bizim gibi sonradan değişmiş.

RESSAM  RECAİ DEMİRSÖZ

20 küsur yıl öncesi,29.Ekim.1999 tarihinde,köyümüzde Safranbolu Kaymakamlığınca,Kültür ve Sanat Merkezi kurulmuştu.Yaşadığım zor şartlara rağmen,Kültür ve Sanat Merkezini ayakta tutmaya çalışıyorum. Sakıp Sabancı ,Can Kıraç ve Eczacıbaşı gibi holdinglere bağlı müzeler,15 yıllarını kutlarken,Ilbarıt Köyündeki 'müze' 20 ci yaşına girmiş bulunmakta.Doğal olarak benim kendi imkanlarımla kutlama şansım yok.Geçenlerde köyü ziyaret eden,Karabük ve Safranbolu protokolu,hatta bunlara Karbükvekilleridedahil,hiçbir fikir yürütmedi.İlerdeburunanın konumu ne olacak diye...Yıllar öncesi Almanlar burayı ziyaret ettiklerinde,peşinsıra birilerini yetiştiriyormusun,bendemalesef yanıtını vermiştim.Kaldıki bir Sanat-Evini ayakta tutumak o kadarda kolay değil...Her şeyden önce bilgi birikimi istiyor.Çünkü Sanat-Evine girildikten sonra,sorularard arda geliyor.Dün ise İstanbul'un çeşitli üniversitelerinden öğrenciler müzeyi ziyaret ederek süpriz yaptılar

SAFRANBOLUMUZUN ATA MESLEKLERİNDEN BİRİDE FURUNCULUK FIRINCILIKDIR.ŞÖYLE FIRINCILIK TERİMLERİNE NE DERSİNİZ..

AĞIZ:hamurun kazanda yoğurulup pişirilip son ekmeğin çıktığı sürece bir ağız denir..
PASA:basdon büküldükden sonra üzerine dizilen uzunca tahta tahtanın üzerindede bez olur bunada pasa bezi denir.
BASTON:hamurun pazı şeklinden uzunlamasına bükülmesi.
ISLANGA.hamur yoğurulduktan sonra dinlenmek mayası gelmesi için bekletilen uzunlamasına bir tür kazan.
MASDALYA.eskiden yaş hamur mayası yokken ekşi maya tutulan bir tür tahtadan tekne.
HARMAN YAPMA.fırıncının birkaç fırmadan aldığı un cuvallarını karıştırma işi.
KAZIYACAK:hamur kesilen bir tür çok keskin olmayan alet.eysiran gibi.şekil olarak başka.
HAMURANE.hamurun bütün işleminin yapıldığı yer.
HAMURKER.hamuru yapan hamuranenin ustabaşı.
YARDIMCI:hamurker yardımcısı hamuru tartan baston büken kişi.
GAPAKÇI:bastonlara etiket vuran pasaları arabaya dizen kişi.
PİŞİRİCİ.BÜŞÜRCÜ:bastonları yada okkalık hamurları küreğe dizip bıçak atan fırına salan pişiren kişi
OCAKÇI.fırını yakan pişen ekmekleri fırından kürekle çıkaran kişi..
TEZGAHTAR:fırının girdi çıktısından çıkan ağızlardan ve fırının hesap işlerinden sorumlu kişi.
YAMAK:tezgahtar yardımcısı tezgahta ekmek satan.bakkallara ekmek sevkiyatından sorumlu kişi.
ÇIRAK:bakkallara küfeyle ekmek taşıyan kişii.eskiden bunlara tablakerde denirmiş.dışarıda ekmek satan olanlara.
KÜFE:çırağın bakkala sırtında ekmek götürdüğü sepet yada tekerlekli araba
MOSTURA..Fırın camekanı ekmeğin dışardan görüntüsünü sağlayan yer.
İSTİM..Ekmek Hamurunun fırına atıldıktan sonra renk alması için verilen su buharı..(Mithat DEMİRSÖZ)

RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ   ILBARIT

Safranbolumuza 28 km uzaklıkta Safranbolumuzun bir köyüdür.manzara bakımından nadide köylerden biridir.konum bakımından güneyde Ovacık yönünü havzasını çıplak gözle Kuzeyinde Safranbolu havzasını görmek mümkündür.çok eskiye dayanan bir yerleşim alanıdır.adını kulaktan dolma "üzüm cenneti"olarak bilsekte .yapılan araştırmalarda çok önceleriİlbertular adlı bir kavimin yaşadığı adını buradan aldığıda varsayımlar arasındadır.1965 yılında Bağılca ve Kareşer .mahallaerininde muhtarlığa bağlı olduğundan adı"ÜÇBÖLÜK" olarak değiştirilmiştir.köyümüzde M.Ö.2500 li yıllardan kalma kaya mezarlarımız birde bir çok şehir merkezinde bulunmayan sanat evi bulunmaktadır.... NOT.Grubumuz kimsenin kişiye özel zata mahsus sayfası değildir.aşırı derecede kişisel fotoğraf yüklememeğe .bilhassa Yeni nesil gençlerimizin kısa özgeçmişleriyle kim gilden olduklarını belirterek birer ikişer fotolar yüklemelerini birbirlerini tanımak babında rica ederiz.Yine bunun yanısıra ebediyete göç etmiş dedelerimizin ninelerimizin babalarımızın annelerimizin tekrar hatırlayabilmemiz için fotolarını sayfamıza koyabilirsiniz.Sayfamız köy kültürünü ve köyler kültürünü örf adetlerini tanıtmak tanımak amacıyla kurulmuş olup .sıradan paylaşımlar yaparak sayfayı sıradanlaştırmamınızıda rica eder

RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ

105,SENE ÖNCE ILBARIT KÖYÜ...

Yıl 1914 ülkede seferberlik ilan edilir ve eli silah tutan sakat ve önceden askerliğini yapmışlar,tekarar askere çağrılır. Çünkü Birici Dünya Savaşı başlamıştır. Osmanlı ,Alamanya ile savaşa dahil olmuştur.Sonuç,almanya ve Osmanlı savaştan yenik çıkacaktır.Birici Dünya Savaşında,hastalıklar ve savaşta yitenlerin sayısı 40 milyona dayanmıştır.o yıllarda Türkiyi'nin nüfusu 13 milyondur.Zaten yoksul olan Anadolu halkı ağır vergiler ve sonu gelmeyen savaşlar yüzünden tamamen yorgun düşmüştür.Savaşa gidenlerin çoğu bir daha geri dönmemiştir.Dönenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.

Birinci Dünya Savaşı sürerken,1916'ya gelindiğinde Ilbarıt Köyünde tifüs salgını görülür. Bilindiği gibi tifüs mikrobu bit yolu ile insandan insana geçen bir salgın,bir veba,bir kolera kadar tehlikelidir. Ilbarıt köyünde ölümler başlar.Günde bir iki ölüm,an gelimiş 7 kişiye kadar çıkmış.Gençler askerde olduğu için köyde yaşayan genç kızlar ve gelinler defin işyerini üstlenmişler,yaşlı erkeklerin onlara ufak tefek yardımları olsada,dedim ya köyün genç kızları ve gelinleri yitip gidenleri bir bir defin etmişler.

Ölümlerin önüne geçilmediğinden,1904 yılında Safranbolu'ya açılan hastaneden,bir doktor gelerek 'Yukurıdüze' çadır kurarak köyü karantina altına almış ve köyün geri kalanlarını kurturmıştır. Örneğin Mehmet Ata'nın babası Yusuf efendi ile Ata'nın eşi Emine birer gün ara ile vefat etmiştir.Sonuçta söyünen bir çok aile ve daha sonraki gençlerin yetişerek,evlenip çoluğa çocuğa kavuşması ile köy bu günlere gelebilmiştir.

1914 yılında ki seferberlikten sonra askere gidenlerin büyük bölümünün şeh olduğu haberi köye gelmiştir.Fakat bu şehitlerin bazılarının nerede ve nasıl olduğu bilinmemektedir. örneğin sürekli 1915 başlayan Çanakkale Savaşı'ında şehit oldukları söylense de,köyümüzden Çanakkale'de resmi kayıtlara göre 3 şehit vardır.Bunlar 'Osmançavuşgilden' Hasan Efendi. Kendisi 1891 doğumludur.Evlidir çocuğu yoktur. 'Kulagilden' Şakir 1887 doğumludur.Evlidir Mehmet isiminde bir çocuğu vardır.Karaşar Mah.den Etli kız olarak bilinen Fatma oğlu Recep 1891 doğumludur bekardır. 'Alibeygilden'

Diğer şehitler,'Akkuşgilden' Osman oğlu;Süleyman 1878 doğumludur.Nerede şehit olduğuna dair bilgi yoktur.Evlidir,Emine,Osman ve Hecer isiminde üç çocuğu vardır.

Ahmet oğlu Mehmet 'Gardeyigilden' nerede şehit olduğu hakkında bilgi yoktur. 1882 doğumludur.Evlidir ve Ahmet,Fatma ve Hamide isminde üç çocuğu vardır.

Mustafa oğlu Hüseyin 'Dabazgilden' nerede şehit olduğuna dair bilgi yoktur.1876 doğumludur.Evlidir ve Mustafa isiminde bir oğlu vardır..

Ömer oğlu 'Adalı'lakaplı Mehmet 'Kuruhüseyingilden' Şehit olduğu yer Kars Sarıkamış,donarak. 1882 doğumludur.Evlidir,Hüseyin,Osman ve Ömer adında üç çocuğu vardır.

Salih oğlu Akif 'Döndügilden' şehit olduğu yer Kars,Sarıkamış,donarak.1892 doğumludur.bekardır.

Mehmet oğlu Hasan 'Emistogilden' 1886 doğumludur.Şehit olduğu yer Diyarbakır.Bekardır.

Mehmet oğlu Rıfat 'Emistogilden' 1892 doğumludur.Şehit olduğu yer,Edirne ,Süloğlu'dur.Bekardır.

Gidenlerin bir kısmı iİngiliz'lere esir düşmüş ,Mehmet Ata ve Fıs fıs Hafız olarak bilinen Mehmet Mutlu,savaş bitiminde köye dönmüşlerdir.Mehmet Ata ,Hindistan,Mehmet Mutlu ,Kıbrıs'da esir tutulmuştur.

Eğer babam Satı Demirsöz olamasydı.Biz Emistogil'de söyünmüşler arasında olacaktık.İşte savaş ve savaşlar öyle bir şey!

iz.Dikkat son zamanlarda çok sayıda katılım için başvuru yapılıyor grup bir müzik grupu falan değildir.sevgiyle kalın hep güzel kalın . sayfa admini Mithat DEMİRSÖZ..

RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ

Yıl 1962,köyümüzden üç genç,şehirlerarası bir otobüs satın almışlardı. Kimdi bu gençler,Sarıibrahimoğlu (Pürdegilden) Hamdi Sarı 1930 doğumlu ve 32 yaşında, aynı zamanda otobüsün şoförü...Hacıalioğlu (Osmançavuşgilden) Hasan Saygın 1933 doğumlu,29 yaşında ve Hacıalioğlu (Elişgilden) Abdullah Öztürk (Doruk)1937 doğumlu ve 25 yaşında. Aynı zamanda otobüsün muavini...

Eskiden otobüsler,genellikte kamyondan devşirme ve burunlu denilen önden motorluydu. Fakat köyümüzün o zaman aldıkları bu otobüs her şeyden önce Mercedes marakaydı. Yine o yıl 1962 senesi,şans işte annem ben yanında ve Mithat bir yaşında,annemin kucağında,İstanbul'a yolculuğa çıktık.Otobüsün kalkış yeri,Toprakcuma ve son durak İstanbul,Beyazıt Bakırcılar.Parası olan Bakırcılarda bulunan o yılların meşhur Akartürk Oteline gider geceyi geçirmek için,ekonomisi iyi olmayan bir arkadaşının yanına gider,tabi ki bir fırına...O yıllarda dostluk diye bir kavram vardı.Köyden gelenin ilk önce karnı doyurulur ve eğer parası yoksa,iş buluna kadar harçlık verilirdi.Şimdi o günleri mum yakta ara...Fakat biz o İstanbul yolculuğunda, Anadolu yakası Pendik'de indik. Daha sonra,trene binmek nasip oldu.Fakat vapura filan binmek için,1970 beklemem gerikiyordu.

Şimdi hayatta olmayan bundan 58 sene öncesi,şehirlerarası otobüs işletmeciliği yapan o zamanın üç gencini saygı ile anıyorum ve otobüs 1967,yılına kadar,Toprakcuma,İstanbul arası çalıştı.

Bilindiği gibi, Ilbarıt köyü ilk öğretmenlerini 1914 yılında bundan 108 yıl öncesi vermiştir. Daha sora bu öğretmenlere 1929 yılında yani 93 yıl öncesi, Ahmet Demiralp, Şükrü Kaya, İbrahim Ünal ve Mustafa Algan dahil olmuştur. Daha öncekiler, Hüseyin Avni Aksoy 1892, Hasan Efendi,Osmançavuşgilden 1891, Hasan Erden 1895 ve Mehmet Ata Doğan 1896...

RESSAM  RECAİ DEMİRSÖZ

Hababam Sınıfı'ndaki İnek Şaban karakterinin aslen Safranbolulu olduğunu biliyor muydunuz?

Rıfat Ilgaz röportajında arkadaşının soyadını hatırlamadığını sadece Safranboluda “Öküz Ahmet” adı ile tanındığını söyler.

Muhabir de sırf 'İnek Şaban' tiplemesine ilham olan bu kişiyi bulmak için Safranbolu'ya gider ancak emekli öğretmen Ahmet beyi tanıyana rastlamaz. Ne zamanki 'Öküz' lakabını isminin önüne yerleştirir 3 çocuk 6 torun sahibi emekli öğretmen Ahmet Demiralp'i eli ile koymuş gibi bulur.

41 yıllık emekli öğretmen Ahmet Demiralp o günleri şöyle anlatıyor:

“Ben yoksul bir köylü çocuğu idim.(Safranbolu Ilbarıt -Üçbölük Köyü) Cumhuriyetin ilk yılında Kastamonu Muallim Mektebine girdim. Karşımızda Kastamonu Lisesi vardı. Bu

lisenin öğrencileri daima şık ve pırıl pırıl elbiselerle dolaşırdı. Biz parasız ve yatılı olduğumuz için üstümüz başımız dökülürdü. Okul arkadaşlarımın çoğunu şimdi hatırlamıyorum. Hatırladıklarımın da çoğu öldü. Rıfat Ilgaz, iki üç yıl önce buraya geldi, Kavaklara (Safranbolu' da bir kıraathane) gittik, eskileri andık. Bu lakap bana okuldaki çalışkanlığım ve saflığım yüzünden verilmişti. Okulumuz o yıllarda Rıfat'ın yazdığı gibi değildi pek. Bir kere derslerde çıt çıkaramazdık. Disiplinli bir okuldu. Sadece öğretmenler gittikten sonra yatakhanede birbirimize şakalar yapardık. Hepimizin kilitli özel bir dolabı vardı. Köyden gönderilen yiyecekleri bu dolaba gizlerdik ama arkadaşlar bazen dolabımı gizlice açar, özellikle yaş üzüm geldiğinde yürütürlerdi. Bazıları da gece herkes uyurken üşenmez mutfağa iner bir bezle tencere diplerindeki karaları sıyırıp yatakhanedekilerin yüzlerini boyardı



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

16 Aralık 2024 Pazartesi

(BİR YAZI)

ANADOLU’NUN DERİNLERİNDE  

  SÜRREALİST BİR RESSAM

ÜÇBÖLÜK KÖYÜ / SAFRANBOLU


Memleketin kuzeyini turlama harekatının sonlarına geldik artık. Daha doğrusu kendimizi buna inandırmaya çalışıyoruz. Zira bugün gezinin otuzuncu günü ve tamam gezmeyi de memleketi de seviyoruz falan filan ama insanın içine fenalıklar geliyor. Ve lakin dönemiyoruz. Her sabah “bugün İstanbul’a bastırıp gidiyoruz, tamam mı tamam” şeklinde bir anlaşma yapıyoruz sonra bir şey oluyor biz yine dağlara köylere vuruyoruz ve dönüş yoluna bir türlü giremiyoruz.

Şu an Üçbölük Köyü’ndeyim. Eski adı Ilbarıt. Rumca diye değiştirmişler adını. Hayatımda ilk defa duyduğum bir yer. Bulunma nedenimiz şu: Köyde sürrealist bir ressam yaşıyormuş. Allah Allah di mi? Evet tam öyle. Biri anlattı, Manita Bey’in kafasına bir takıldı, yoldan çıkış o çıkış. Köyün yeri: Safranbolu’dan Araç yönüne giderken Yörük Köyü’nden hemen sonra sağa giriliyor, ormanın içinden yarım saat gidiliyor, tepenin arkasında. Antik Paflagonya ülkesinin başladığı yer...

İtiraf edeyim şaşkınlıktan ağzım açık kalmış durumda.. Kimsenin bilmediği bir Safranbolu minyatürü ile karşı karşıyayız! Türkiye’nin en güzel on köyüne rahatlıkla girer. Evlerin hepsi en az Safranbolu evleri kadar güzel, hepsi 3 katlı, hepsi sivri çatılı, hepsinin 3. katında ahşap bir balkon var, hepsi bembeyaz badanalı, hepsi vadiye bakıyor, hepsi pırıl pırıl ve hiçbirinde tek ama tek bir bozulma yok. Bir tanesi de eski tarz pencereyi çıkartıp yerine yeni tarz PVC pencere takmamış. Bir tanesi de balkonu bir şeyle kapatmamış. Bir tanesi de kepengini sökmemiş. “Betondan çirkin bina” kanserinin yayılmadığı belki de tek Türk köyü! Üstelik turistik de değil! (Sonradan öğrendik: Rıfat Ilfaz’ın Hababam Sınıfı romanında bizim İnek Şaban diye bildiğimiz ama romanda Öküz Ahmet diye geçen o meşhur karakter bu köydenmiş.)

Fakat köyde insanı daha da şaşırtan ressamımız Recai Bey! Bu gezide tanıştığımız en enteresan insan diyebilirim. Doğma büyüme Üçbölüklü, kendini komple sanata vermiş bir insan. Resim, heykel, müzik... Ve nasıl sempatik, nasıl mütevazı... Üstelik okumadığı kitap da yok. Tolstoy’undan Gombrich’ine her şeyi okumuş.. Sıfır eğitime rağmen (veya bu sayede) resimleri acayip başarılı. Nefis saz çalıyor, türkü söylüyor. Sazlarını kendisi yapıyor. İnat ediyor eski ilkokulu kültür ve sanat evine çevirtiyor Safranbolu Kaymakamlığına. Daha doğrusu izin alıyor, sonra da viran bir yeri kendi elleriyle sanat galerisine çeviriyor. Uyduruk muyduruk değil ciddi bir sanat galerisinden söz ediyorum! Spotlar, misinalarla tavana tutturulmuş çerçeveli tablolar, atölye falan... İstanbul’daki bir sanat galerisinden tek bir şey haricinde bir farkı yok. O tek şey de şu: İçerisi halı kaplı olduğu için galeriye ayakkabılar çıkartılıp giriliyor. Heh!

Recai Demirsöz, bizim için nefis bir sürprizdi gerçekten. Yerim dar, daha fazla yazamıyorum ama buralara gelirseniz ona mutlaka uğrayın. Yüreğine su serpmiş olursunuz.(
VATAN GAZETESİ)

(ALINTI) SELAMİ ALKAN(SND) ILBARIT KÖYÜ/SAFRANBOLU

 

 

 

ÇİĞDEM AVCI

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÇİĞDEM AVCI Özgeçmiş: İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans ve Yüksek Lisans, Dokto...