18 Haziran 2025 Çarşamba

RECAİ

 


(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

 


MÜRÜVET AKSOY    MUSTAFA AKSOY

 Mürvet AKSOY...1926... 28.02.2014 Davutobası köyü doğumlu,Alibey'in Hakkı'nin kızı...Orhan Büyükyıldız'ın halası...Eşi Mustafa Kemal Aksoy...1928 doğumlu ...25.03.2015.. Hüseyin Avni Aksoy 'Hüseyin Efendi' ve Hanife Aksoy'un oğlu.Saygıyla anıyorum

SARIKAMIŞ  REKATININ YIL DÖNÜMÜ

Bu gün 'Sarkamış Harekatının' 110 yıl dönümü ,köyümüzden Ömer ve Havva oğlu 1882 doğumlu...Mehmet 'Kuruseyingil' ve Salih ve Hanife oğlu 1892 doğumlu Akif 'Döndügil' donarak şehit olmuşlardır.Saygı ve rahmetle...Solda Mürvet ana...1926... 28.02.2014 Davutobası köyü doğumlu,Alibey'in Hakkı'nin kızı...Orhan Büyükyıldız'ın halası...Eşi Mustafa Kemal Aksoy...1928 doğumlu ...25.03.2015.. Hüseyin Avni Aksoy 'Hüseyin Efendi' ve Hanife Aksoy'un oğlu.Saygıyla anıyorum

BANDURMA

Her Kazın sonu Bandurma.

Kış aylarının yöresel bir yiyeceğidir BANDURMA.

kaz kümese konur HODALA.yla iyice beslenir.

kaz kümesten çıkarılır önüne bir oklava konur kaz bu oklavanın üstünden atlayamazsa tamam beslenmiştir.

kaz kesilir etinin pek lezzeti yoktur.

yağı çok önemsenir yöremizde.yufka

ekmekler ince ince dürümlenir kesilir.eritilmiş kaz yağına bandırlır.tepsiye dizilir servise hazırdıR

TAVUK VARSA GÜVENDEYİZ..

Tavukların gezdiği yerlerde güvenle gezebilirsiniz. Köy evlerinde, çiftliklerde, tarlalarda tavuklar geziyorsa siz de gezebilirsiniz, oralarda asayiş berkemaldir. Çünkü onlar sizden önce bölgede bulunan taze protein kaynağı olan kene, akrep, kırkayak, örümcek, küçük yılan gibi ne kadar zararlı ve ürkütücü canlı varsa onları temizlemiştir. Kırsal piknik alanlarında, parklarda, bahçeli evlerde ve tüm açık, ormanlık alanlarda tüm bu böceklere karşı doğal güvenlik görevlisidir tavuklardır.

Son zamanlarda artan zehirli kene gibi zararlıların en önemli nedenlerinden biri de köylerde ve kırsal yerleşimlerde eskiden olduğu kadar tavuk yetiştirilmemesidir. Artık köylerde yaşayanlar bile evde tavuk yetiştirmeyi bırakıp marketlerden yumurta almaya başladı. Oysa ki bahçesi olan evlerde, köy evlerinde yetiştireceğiniz tavuklar hem size doğal protein kaynağı hem de zararlı börtü böcekten korunma sağlar. Böylece ilaçsız böcek mücadelesinin yanı sıra sağlıklı gıdaya da ulaşmış olursunuz.

Tavuklar meyve bahçelerine bırakıldığında da yüzeyde ve yüzeye yakın tüm böcek ve kurtları temizler. Tavuk dışkısı da tarlalar için en nitelikli doğal gübrelerden biridir.

Peki evlerde, bahçelerde tavuk yetiştirilmesi kimlerin işine gelmez? En başta büyük tavuk çiflikleri olan sermaye sahiplerinin. Çünkü onlar size kendi tavuklarını satmak istiyorlar...

Sonra o tavuk ve yumurtaları satan marketlerin. O zararlı böcekler için ilaç üreten firmaların, endüstriyel tavuk yemi üreten fabrikaların...Bunlar, ekonomik güçleri de yüksek olduğu için her türlü propaganda ve reklamı da yaparak hazır tavuğu organik tavuğun önüne geçiriyorlar.

Alıntı

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) 

. RECAİ DEMİRSÖZ

31-01-1956 Yılında Safranbolu ÜÇBÖLÜK (ILBARIT) Köyünde doğdum. İlkokulu köyümde bitirdim.Kendi çabalarımla okumak istedim amma başaramadım.On beş yıl İstanbul’da çeşitli fırınlarda çalıştım. Köyde çiftçilik yaptım.

1982 yılında resim yapmaya başladım.Halen devam ediyorum. Kimseden resim eğitimi almadan kendi kendimi yetiştirdim.

1983 yılında Karabük’te ilk sergimi açtım.Bu sergim ulusal basında yer aldı.Resim çalışmalarıma  hız vererek çalışmaya başladım.

1984 yılında Safranbolu’da sergi açtım.Sergilerim aralıklı olarak devam ediyor.

Büyük şehirlerde sergi açabilmem için sponsora ihtiyacım var.Üçbölük Köyü Kültür Merkezinde çalışmalarıma devam ediyorum.Kültür Merkezinin düzenini ve her gün açık kalmasını sağlıyorum.İyi günler sizinle olsun. Ilbarıt Köyünden sevgiler,saygılar


 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

 

 

SARI KAMIŞ

Bu gün 'Sarkamış Harekatının' 110 yıl dönümü ,köyümüzden Ömer ve Havva oğlu 1882 doğumlu...Mehmet 'Kuruseyingil' ve Salih ve Hanife oğlu 1892 doğumlu Akif 'Döndügil' donarak şehit olmuşlardır.Saygı ve rahmetle...

EVLRDE YYANIZDIR

Evlerde yalnızdır.1919'da Salih oğlu 1889 doğumlu, Mehmet Özer tarafından,Safranbolu rum taş ustaları ve Safranbolu ahşap ustalarına yaptırılmıştır.Ev torunlar tarafındsn korunmaktadır.

LAHİT

Karabük Üniversitesi,Arkoeleji bölümü hocası, Yaşar hoca,Öğrencisi ile birlikte,Paflagonya Uygarlığına ait, lahit mezarı kayıt altına alıyor.

SOĞANLI VADİ ARAŞTIRMA

Dün gerek köyümüz,Ilbarıt ve Soğanlıçay Vadisi, kültürel değerleri ön plana çıkarmak ve bölge haritasını belirlemek için,Karabük Üniversitesi hocaları, Karabük,Safranbolu ve Ovacık ilçesine bağlı müdürlükler, çalışmalar yaptılar.Hatta 'Köpek Kayası' diğer adıyla 'Dikkaya' mevkiinefe çıķılarak, gerek Araççayı Vadisi, gerekse Soğanlıçay Vadisi gözden geçirildi.Doğal olarak bilgi aldıkları tek yerde,Karabük 5 ilçesinde tek olan Kültür ve Sanat Merkezi oldu.

TARİH YAZMAK

Tarih yazmak zordur.Tarihçiler, tarih yazabilmek için çoğunlukla mezarlıklardan faydalanır.Babaannemin şülalesini yazmak için,babaannemin köyü,Hacılarobasına gittim ve aslen bizim köylü olan ve 7 çocuk annesi,Şerife 'Karaşerif' mezarına rastladım.Yalnız Ilbarıt,Ulbarıt olarak yaxılmış.Doğumuna ve ölümüne dair herhanki bir ibare yok.Doğumu 1852, yanılmıyordam ölümüde 1937.Belliki Hacılarobası köyünde, kızı 1891 doğumlu,kendisini tanırım,Tamam 'Kara Tamah' adlı kızının yanında vefat etmiş.

KÖYLERİ KAYIT ALTINA ALMAK

Safranbolu, Turizm ve Kültür Vakfı, sponsorluğunda,Karabük Üniversitesi,Safranbolu,Türker İnanoğlu,İletişim Fakültesi, işbirliği ile ileriye dönük, köyleri kayıt altına alıp arşiv niteliğinde, salt kalıcılık ekseninde çalışma başlatmış olup, ilk köy olarak da köyümüz ,Üçbölüķ köyü 'Ilbarıt' seçilmiştir. Ahmet Kaya ile geçmişe dönük söyleşi, daha sonra Kültür ve Sanat Merkezinde bilgi olarak sunulmuştur.Her ne kadar artık eski ananeler yaşanmasa ...

Bilindiği gibi,başta su sorunu ve tarım gibi olguların hızla yok olması, köylerde yaşamı zorlaştırmış olup.Başta köy evlerinin bakımı ve kaderine terk edilmeleri, köylerin geleceği açısından iç açıcı değil. Devletin aldığı kimi projelerse hayata geçmeden yitip gitmektedir.Kısaca benden sonrası yokturu yaşamaktayız.

SARIYAN KÖYÜ

Hemen fotoğrafa göre sağ yanımda, dedesi bizim köyden olan, babaanne tarafından,Sarırıyan köyünden olan ve halen ,Sarıyanda ikamet eden, Mehmet Alkan,eşi ve kızı ile Kültür ve Sanat Merkezini gezdi.Dedesi hakkında bilgi aldı.Dedesi Selami Alkan hocanın,dedesinin kardeşi olup,Selami Alkan'ında anne tarafından dedesidir.Ahmet oğlu Abdullah Alkan...doğum Ilbarıt köyü 1891 ölüm 1935...Sarıyan köyü...

KARAŞARLİLAR

Karaşarlılar, 16 yüzyılda,Horasan'dan göçmüş bir Türk boyudur. İpek Yolu güzergahı,izlenerek,Sivas, Divriği, Çerkeş,Karaşar köyü,Karabük,Karaşar köyü,Beypazarı,Karaşar Nahiyesi ve Ilbarıt köyü,Karaşar Mahallesi gibi, yerleşim yerleri mevcuttu

GÜNDOĞAN KÖYÜ

Komşu köy ,Sarıyan 'Gündoğan' köyünden, Ahmet Ayyıldız, ceviz dokurken,bir kaza sonucu vefat etmiştir.Cenazasi bu gün öğle namazına mütakip,Sarıyan köyünde defin edilecektir.Kendisi,Ilbarıt köyü,Faslıgilden ,Huriye Mete'nin torunu ve Ilbarıt köyü, Bağlıca mah'den Haşim Taşar'ın damadıdır.Allah rahmet eylesin

DAVULCU KARA YILAN

Sene 1962 yılıydı.Kadıbükü köyünde,İstanbul Yeşilköy köyde fırıncılık yapan,Hamdi Bilen'in Kardeşi Mehmet Bilen'in düğünü vardı.Düğünü 'Kastamonu Karayılan Ekibi' yapıyordu.Babam ileride gözlemlerime katkı olsun diye benide getirmişti.Karayılanı yakinen görmüştüm.Göğsünde çeşitli ülkelerden kendisine verilen altın madalyalar vardı.

Türkiye'de "davul oyunları" denildiğinde ilk akla gelen Davulcu Kastamonulu Karayılan'dır.

Davulcu Mahir Dağlıoğlu (Dağlı olarak da yazanlar vardır. Ancak nüfus kayıtlarındaki soyadı budur.), Kastamonu merkez ilçe Kuzkaya bucağı Aşağıyuva köyünde 10 Mart 1909 tarihinde dünyaya geldi. Çiftçi Mehmet Efendi ile Hatice Hanım’ın oğludur.

Babası Mehmet Efendi iyi kaval çalardı. Oğlunun davulcu olarak yetişmesinde önemli rol oynadı. Çocukluğunda babası kaval çalarken o oynadı veya ritm tuttu. Küçük Mahir, evlerinin bahçesinde gaz tenekelerine çubuklarla vurarak davul çalmaya özendi. Düğünlerde gördüğü davulcuları dikkatle inceledi.

Halk Bilimci Halil Oğultürk'e anlattığına göre; günün birinde, 15 yaşında iken, Kastamonu'da panayırda gezerken, davul-zurna sesi duydu. Davul-zurna sesine doğru yürüdüğünde dönemin ünlü davulcusu Duzsuz'u gördü. 60 yaşlarındaki Duzsuz hem çalmakta hem de oynamaktaydı. Mahir, Duzsuz oyununu bitirince utana sıkıla yanına yaklaştı. Çalmak için davulunu istedi. Duzsuz, 15 yaşındaki, henüz çocukluktan kurtulmamış bu gence davulunu vermek istemedi. Mahir'in üzüldüğünü gören zurnacısı Saraycık köyünden Mehmet Ağa, Duzsuz'la konuşup rızasını olarak davulu Mahir'e verdi. Mahir, zurnacı Mehmet Ağa'nın çaldığı oyun havasıyla başladı davulu çalıp oynamaya. Boşta Duzsuz olmak üzere seyredenler hayran kaldılar. Oyununu bitiren Mahir, Duzsuz'un elini öperek davulunu teslim etti. Duzsuz:

- "Senin üstüne bu memlekette davul çalan yoktur!" dedi ve Mahir'i alnından öptü.

İşte Mahir, o tarihten (1924 olmalı) itibaren, 15 yaşında davulculuğa başladı. Kıvrak hareketleri, bir yılana benzetildi. Esmer oluşu da dikkate alınarak halk tarafında kendisine "Karayılan" lakabı verildi. Atatürk'ün 1925 yılında Kastamonu'ya geldiğinde karşılayıcı davulcular arasına o da alınmıştı.

Karayılan, davulunu kendisi yapar ve taşırken çok dikkat ederdi. Davulunu kolay kolay yere bırakmaz, ayakaltına koymazdı. Mutlaka yüksek bir yere asar, kılıfla taşırdı. Gece yatmadan önce parmaklarıyla davulunun derisine dokunur; "Güzel, çok güzel Haydi uyu aslanım?" deyip sonra yatardı.

İlk zurnacısı Mümtaz Ardıç'tı. Onunla on yıl kadar çalıp oynadıktan sonra Zurnacı Hasan Öztürk'ü yanına aldı. Öldüğü 03 Ekim 1964 tarihine kadar onunla çalıp oynadı. Sepetçioğlu'nu diğer Kastamonu halk oyunlarını herkese sevdirdi.

Kastamonulu davulcular, Karayılan'ın çok beğenilmesi üzerine, giyim kuşamından, oyun figürlerine kadar onu taklit ettiler. Oğlu Yılmaz Dağlıoğlu başta olmak üzere dört davulcu yetiştirdiği söylenir. Düğünlerde, bayramlarda çift davul olarak, çıraklarıyla sanatını icra ettiğine şahit olduk. 500'den fazla düğünde baş davulcu olarak çıkıp oynadığı yazılmıştır.

Karayılan, halk oyunları ekipleriyle sık sık yurt dışı festivallere gönderildi. Ünü, böylece sınırlarımızı aştı. İlk kez, Muzaffer Sarısözen'in başkanlığında. 1949-1950 yıllarında İtalya ve İspanya’da düzenlenen halk oyunları yarışmalarına katıldı. 1949 yılında Venedik'te yapılan Halk Oyunları Festivali'nde Erzurum Bar Ekibi ve Karayılan, 43 ekip arasında birinci oldu. Halk oyunları uzmanı Halil Oğultürk, Turizm ve Tanıtım Bakanlığında görevli iken onu sık sık yurt dışına gönderenlerden, götürenlerden biriydi. İngiltere, Almanya, ABD, Fransa, Hollanda, italya, Ispanya, Kıbrıs, Tunus ve Yunanistan seyahatlerinde ülkemizi başarıyla temsil ettiğini söylemiş, yazmıştır.

Karayılan'ın ünü dolayısıyla Türkiye'de bazı davulcular da bu lakabı kullanmaya kalktılarsa da itibar görmediler.

Ekim 1964 başında kalp krizi geçirip Kastamonu Develet Hastanesine kaldırıldığında Halk Eğitimi Merkezi Müdürü Mahir Tellioğlu'na Erkek Sanat Okulunda okuyan oğlu Yılmaz'ın öğretimini tamamlamasına yardım edilmesini ve davulcu olarak baba mesleğini sürdürmesini vasiyet etti. Cenazesi, 3 Ekim 1964 günü davul zurna ile çok kalabalık bir cemaatle kaldırıldı

KÜLTÜE VE SANAT MERKEZİ

Bir süre önce,bu sayfaya veda edeceğimi yazmıştım.Bilindiği gibi yaklaşık 25 senedir zor şartlarda, Kültür ve Sanat Merkezi sorumlusuyum.

Şunu belirtmekte yarar var.Boyle bir yer kurulması için hiçbir talepte de bulunmadım.Bu kararı alan ,Safranbolu Kaymakamlığı ve vilayet...

Anayasanın 64 maddesi...'Devlet sanatçısına sahip çıkar,onu yüceltir ve destekler' der.Belliki buradan yola çıkıldı.

Atil durumdaki iki köy okulundan birinde tercih kılındı ve uzun bir çalışmadan sonra,az çok elden geçirilerek.29.Ekim.1999 tarihinde.Safranbolu,Kaymakamlığı Kültür ve Danat Merkezi olarak hizmete açıldı ve bina küçük olduğu için, resim yapmam için bana küçük bir yer verildi.Öbür kısımlar, Galeri ve Müze olarak düzenlendi.

Ve 20 küsur yıl sonra,yukarıdaki bir gazete haberi ve aynı gazetenin televizyon kanalı sonucu ilk soruşturmayi yaşadım.Kültür Bakanlığı Kastamonu Müzesine emir veriyor.Yerinde inceleme yapılıyor.Sonuç bir şey çıkmıyor.Gazete haberi...30.Haziran.2020...Pandemi dönemi...

Bu olup bitenlerden sonra,tesim çalışmaları yapmamaya karar verdim.Yalnız köye gelen misafirlerle ilgilendim ve 5 yıl sonra ikinci kez şikayet edildim.Yine Kastamonu Müzesinden gelen iki baýan,miteralyöz gibi beni sorguya aldılar.Safranbolu-Kaymakamlık ibaresini gördükleri halde...Şu anda ortada evraklar dolaşıyor.Şu anda tüm bu olup betenlere sevinenler var,ama fazla detaylara girmiyorum.Birde Karabük Gazeticiler Cemiyetinin,Kültür Merkezinin girişine koyduğu 'Bağıs Kutusu' var.Kaldırılmam isteniyor.Bu kutuyu 5 Vali 6 Kaymakam gördü.Hicbir şey söylemedi.İcinde bir yilda biriken parayı da söyleyeyim 4 bilemedin 5 yüz lira.O para ile de her yıl iki kez değistirdiğim bayarağı alıyorum.

Kültür Merkezinin en büyük sorunu çatı.Adi kiremit olduğu için,her yıl kış aylarında yüzlercesi eriyor.Onları da kendi imkanlarımla temin ediyorum.Uzatmayayım.Artık yoruldum.Buranında ne olacağı belirsiz.Tüm bu olup bitenlerden,Safranbolu-Kaymakamlığı habersiz,fakat çıkıp anlatacam.Bu sayfada son yazım.Buradan bir yığın bilgiler aktardım.Köyden ve köyün dişı dan ilgilenenler oldu az da olsa.25 yıldırda,hiçbir geliri olmayan 'Kültür ve Sanat Merkezini' ayakta tuttum.Hoşçakalın.

Dün vefat eden,Şaziye abla için Karabük'te bir haber ajansı 106 yaşında diye bir ibare kullanmış.Şaziye abla 1931 okul kayıtlarında da rumi 1339 yani 1923 doğumlu olduğuğu bilinmektedir.Ögretmeni Mehmet Ata Doğan'dır.Kaldıki,Babası Hasan Efendi,Hüseyin Efendi gibi öğretmenler,Kurtuluş Savaşı bittikten sonra evlenmişlerdir.Bir Mehmet Ata Doğan, onlardan kücuk olmasına rağmen,Ögretmen Okulunda öğrenciyken 1913 senesinde evlenmiş ve 1914 doğumlu çocuğu vardır.Şaziye ablanın vefatından sonra da Ilbarıt köyünde 1920 doğumlulardan kimse kalmadı

Bir köy düşünün, Kültür ve Sanat Merkezi var.Bir köy düşünün,Safranbolu'da rüştiye 'Ortaokul' kurulmuş ve ilk okula kayıt olanlar dört tane Ilbarıt köylüsü çocuk burayı bitiriyor.Bir köy düşünün Kastamonu'da Öğtetmen Okulu kurulmuş ve Safranbolu rüştiyesini bitiren bu dört öğrenci, 1914 yılında,Kastamonu Öğrrtmen Okulunuda bitirip öğretmen olmayı başarmışlar.Bir köy düşünün köy kurulduktan sonra, kervanyolu ve kervancılarla yol kat ederek,Nevşehir-Hacıbektaş sehrindeki, asithaneye ulaşıp,burada yıllarca okuyup geri dönüyorlar.

Ve 90 yıllardı,Sabahın ilk saatlerinde,Safranbolu'da Emekli Müfettiş, Kadir Özer'e rastladım.Elinde bir gazete, iki simit.Benimle gel dedi.Birlikte bu gün turistik otel olan,Çelikpalas'a gittik.Çay söyledi,simitlerden birini uzattı.Seni bende eleştirdim.Televizyonda çıkmışsın, Öğretmen-Evine gittiğimde, tüm öğretmen arkadaşlar programı izlemis ve senin adına beni tebrik ettiler.Biliyorsun seni bende çok eleştirmiştim...Özür dilerim dedi.

Bir kaç yıl önce, öğle saatlerinde, Zafer Karadeniz aradı...Anneme veriyorum dedi.Konuşma uzun sürdü,okuduğu okulları ve ne zor şartlarda öğretmen olduğunu ve seninde okuman gerekirdi,ama seni yoksulluk vurdu dedi...Neredeyse 40 ve 50 yılların başındaki Ilbarıt gençlerini,Hacer Öztürk Karadeniz okutmuştur. Öğretmenlik yaptığı son yılları anımsıyorum.Benden büyük kardeşimle,daha iki üç yaşımda okula giderdim.Başarılı öğrenciler öğretmen ,hemşere olmuşlardır.

Özetle artık Ilbarıt,eski Ilbarıt değil...Geleceği ise muamma...Geçmiş ve gelecekte fazla insanları ilgilendirmiyor.Yazdıklarım da birilerin rahatsız ediyor.15 günümü verdim bir sülaleyi araştırdım.Bir emek gözardı ediliyor.Yakında bu sayfaya veda edebilirim.

HACILAROBASI OKULU

Komşu köy ,Hacılarobası köyündeki görmüş olduğunuz,İlkokulun 1963-64 yıllarında eğitime başladığını biliyorum.Çift derslikti, hatta mahallemiz,Bağlıca'nın çocuklarıda buraya gidiyordu.Eski okulda,Mustafa Öğünç'ün öğretmenlik yaptığını da hatırlıyorum.Her yıl eski okulda , tiyatro ve benzeri şölenler yapılır ve finalide babamla biz yapardık.Babam şu anda kayıp müzik icra eder bende davulla eşlik ederdim.İşte geriye bu görüntüler kalıyor.Çevre köylerdeki tüm okullar harebe konumunda.Milli servet, ama yapacak başka şey yok...Nefes almakta zorluk çektiğim için özür dilerim.

TAVŞANCIOĞULLARI

lbarıt köyünde,'Tavşancıoğulları'na ait ev...'Tavşancıoğulları' Ilbarıt köyüne 1840 larda intikal etmiş olup,diğer esamilerle ilgisi yoktur. Şimdiki mevcut aile reddetsede , ailenin köydeki lakapları 'İpiçürükgil'dir.Ailede iki kardadeş ismi geçmektedir.Büyük kardeş Abdullah 1826 küçük kardeş İbrahim 1839 doğumlu olup, Libya- Trablusgrap merkezinde, telgraf çavuşu görünmektedir bilgisi var.İbrahim aynı zamanda,Muslugilden, Göde lakaplı,Ahmet Yıldırım'ın kayınpederidir.

Daha sonraları bu sülale söýünmüş olup, Elişgilden, Karaoğlan lakaplı,Mehmet Öztürk,1866, Kendisi,Elişgilin,Sarı Amcanın ağbeyisidir.Tavşancıoğlu Abdullah oğlu, Hüseyin'in kızı ile ev evli olduğundan, Elişgilden bu eve taşınmıştır.Söz konusu,İbrahim ise ,askerliğini yaptığı,Libya- Trablusgarp'tan dönmemiştir.Şehit mi oldu?Bir hastalıktan mı öldü?Yaksa oralarda evlenip kaldı mı? Orası mumma...

EV KİTABELERİ

Köyümüzde bazı evlerin kitabesi...Hasan Fehmi Erden ve Nuri Alkan'lara ait ev...En üste hicri 1325 altta rumi 1323 ev rumi yıla göre 1907 yılında yapılmış...117 yıllık...

ANNELER GÜNÜ

Dün anneler günüydü...Tüm annelerin anneler gününü kutlarım.

Yine dün Ilbarıt köyünün konukları vardı.İstanbul-Nışantaşı'nda 1889 yılından bu yana hizmet veren bir vakfa bağlı 'Işık Lisesi'nin 20 kadar bayan öğretmeni,Safranbolu gezilerinin ardından,Ilbarıt köyü 'Kültür ve Sanat Merkezini'de programlarına almışlar. Fakat hava yağışlı olduğu için bahçede fotoğraflarını çekemedim.

Kültür Merkezindeki eski okul envanterlerini çok brğendiler.Örneğin eski öğretmenlerden ve köyümüz halkından,iyi bir eğitici olan,Mehmet Ata Doğan'ın 1931 yılından başlayarak 1950 yılına kadar tuttuğu öğrenci kayıt defterleri.

Yağmurdan dolayı,köyü gezdiremedim.Bana sordukları...Bu güzelim evler niye boş?Köyünüz çok güzel retore için yardımlar yapılıyormu?Birde şehre oldukça uzaktasınız ,ihtiyaçlarınızı nasıl karşılıyorsunuz? Ve İstanbul'a geldiğinizde mutlaka okulumuza bekliyoruz.

Bu arda sağolsun Kadir Hocanın Mehmet gelmişti...Misafirlere ayak üstüde olsa çay ikram etti...

KAĞNI TEKERİ

Kültür Merkezinde, küçük bir mekan, talaka ķağnı tekeri,Kağnı tekeri,Karasaban,Kerpiç kalıbı.Kerpiçler ve Tınar Makinesi...Makine 1960 yıllarında,köyümüzden,Mustafa Kemal Aksoy tarafından yapılmıştır.Mustafa Kemal Aksoy, Tınar Makinesinin projesi için.Adapazarı Ziraai Donatım Fabrikasına gider ve makinenin ilk projesini burada çizer ve köye gelip atölyesini kurar ve üretime başlar.İyi hatırlıyorum 1960 yıllarının başında, Ovacık-Pürçükören -Karakoyunlu mahallesine 4 adet makine yapmıştı.Makineler kağnı arabalarına yuklenerek,Karakoyun'luya getirilmişti.Görmüş olduğunuz makine ise,yine 60 yıllarda,Mustafa Kemal Aksoy, tarafından,Kuzyaka Hacılar köyünde bulunan,amca kızı Rabia Ünsal'lara yapılmış olup, makine daha sonra,Ilbarıt köyü,Bağlıca Mahallesinden Nuri Işık tarafından satın alınmıştır.Kültür Merkezi açıldıktan sonra, makineyi satın alıp,Kültür Merkezine taşıdım.

Ilbarıt köyü bu makine ile 1920 yılında tanışmıştır. İstanbul'da Fırıncı Mustafa Remzi Özlü, bu makineyi,İstanbul'da yaptırarak deniz yoluyla Bartın ve daha sonra ,Bartın'dan manda arabası ile Ilbarıt köyüne ulaştırılmıştır.Daha sonra makine icin senlik benlik tartışmaları çıktığı için,makineyi köy muhtarlığı,Hacılarobası köyüne satmıştır.Makineyi İstanbul'da Esadoryanlar Biraderler diye adı geçen, sanırım Ermeni ustalar,yapmıştır.

KÜLTÜR MERKEZİNİ ŞİKAYET EDİİLDİ

Bir süredir paylaşım yapmıyorum.Morelim bozuk.25 yıldan sonra 'Kültür Merkezi' ikinci kez şikayet edildi.Daha buranının nasıl kurulduğunu bilmeyenler var.

Kuruluş aşaması:Safranbolu Kaymakamlığı,İl Milli Eğitim Müdürlüğüne yazı gönderdi ve İl Milli Eğitim Müdürü yerinde tesbit yaptı ve onayladı.

Onaydan sonra, il Kültür Müdürlüğü ve İl turizm Müdürlüğü...O yıllarda iki müdürlük vardı gözetiminde,sponsorların desteği ile üç aylik bir tadilat ve onarımla 1981 yılında ilkokul olarak yapılan bina taşımla sistemden önce kapanmıştı. Kapanış tarihi 1986...Çatının batı kı kısmı çöķüktü...Her birini bir bir onardık.O sırada köyde çatlak sesler yükseldi.Durumu Kaymakam beye hatırlattım devam edin dedi.

Uzatmayayım 29.Ekim.1999 günü açılısı yapıldı.Tüm müdürlükler konuşmalarını yaptıktan sonra...Kaymakam bey burayı korunması ve ilerye dönük yaşatılması için Recai beye emanet ediyoruz dedi.

Geçen zaman zarfında, Kültür ve Sanat Merkezni, bir yerlere getirebilmek için tek başıma mücadele ettim ve buradı ödül dahi aldı.Fakat tüm bu yapılanları, birlikte yaşadığım köylüler hiçbir zaman görmedi.

Dahası köyde dört dörtlük bir evde yaşamıyorum.Fakat sözünü ettiğim eve üç vali beş kaymakam geldi.

Ilbarıt köyünde,bu güne kadar sanat ve kültürle uğraşan tek aileyiz,ama benim şu anda hiç kimsem yok...Yaptığım iş yakınlarımın dahi hoşuna gitmedi.Kardeşimin biri öğretmendir.Bos duvarı gösterek ,ha senin yaptığın resim ha şu boş duvar dedi.Kısaca benim yaptıklarım...Ona göre boş duvarmış.

5 yıldır resim yapmıyorum.Binlerce lira tutarında ki malzememi çürümeye terk ettim.Burayı senede 300 bilemedin 400 kişi geziyor.Geldiklerinde ilgileniyorum.O kadar...Daha yazacaklarım var ,ama boş verin.Çünķü kultür ve sanatın yeri yok artık.Saygılarımla...

CUMHUR DOĞAN

Recai bey merhaba ..

Ben Ata Doğan ın torunu ,

Yusuf Doğan ın oğluyum .

Biri köyün öğretmeni , diğeri ülke için canını vermiş bir kaymakam..

onların soyadını taşıyan biri olarak , bir köyün tarihinin / kültürünün yaşatılmasına kim sahip çıkıyorsa o kişiye saygı duymak gerektiğini düşünürüm ..

sizin yaptığınızın da bu sahip çıkma olduğuna inanıyorum..

Dağlar , taşlar niye köylüye emanet edilmiştir zamanında ..

köy , muhtar ve ihtiyar heyeti ile öğretmene niye emanet edilmiştir zamanında ..

O emanet zamanında niye yapıldıysa , bugün de o emanete sahip çıkmaya çalışanlara ( bir menfaat , bir yanlış olmadığı sürece ) teşekkür etmek gerekir ..

Bakın , bende dedemin babama yazdığı bir mektup var ve köy kültür merkezine bir nüshasını vermeyi düşünüyordum..

Babamın ölümü sonrasında , gazetelerde hakkında çıkan övgü dolu haber ve yazılar vardı . Onları da getirip teslim etmeyi düşünüyordum..

Sanırım , bir kez daha düşünmem gerekecek ..

Emeğiniz için teşekkürlerle

KASTAMONU MÜZESİ

Burası, Kastamonu Müzesi Müdürlüğü sınırları içinde...Yer olarak belirtmek istemiyorum.Sağ tarafta ,Kaya Mezarında herhangi bir hadar yok.Fotoğrafı 2000 yılında, o zamanki Turizm Müdürü ve Kültür Müdürü ile gittiğimizde çekmiştim.O yıllarda normal fotoğraf makinaları vardı ve tabları sağolsun Turizm Müdürü yaptırdı.

Ve solda Kaya Mezarının şimdiki hali...Üzerindeki insan kulağını andıran heyekel dinamitlenerek düşürülmüş ve Kaya Mezaranın ön kısmı yine dinamitlenmiş...Bu yetmezmiş gibi iç kısmına sentetik boya ile yazılar yazılmış...2020 yılında.İl Kültür Müdürünün bölge haritası çıkarılması için, görevlendirdiği fotoğrafçıya rehberlik etmem için beni aradılar ve zavallı Kaya Mezarının son hali.Bu bölgede 6 tane Kaya Mezarı var ve bir yığın kayalara oyulmuş o yıllarda kullanılan envanterler var. Kastamonu Müze Müdürlüğü, buraya 140 km. Medafede.Dolasıyla burayı jandarma ve duyarlı vatandaşlar korumaya çalışıyor,ama nafile...Orman her yere yol yaptığından, Kaya Mezarlarına zarar veren kişiler araçla buraya ulaşabiliyor.Bunları niye yazıyorum.Kastamonu Müzesi Müdürlüğünün görevlendirdiği iki bayan, dolu bir şekilde gelmişler ve araçtan iner inmez, beni yaylım ateşine tuttular.Siz nasıl tarihi eserleri buraya taşıyorsunuz ne hakkınız var...İki bayanin yaşları benim bir yaşım etmese de sonuna kadar dinledim.Söz istedim, sayın bayanlar burayı kuran ben değilim.Bu taşların buraya taşınması,burayı kuran Kaymakam beyin fikiriydi.Yoksa bu taşlar zarar vericiler tarafından parçalanıyor.Bir daha böyle bir şeye karışmayın vs.ler.Zaten karışmıyorum ve burayı kuran Kaymakam beyden sonra,buraya hiçbir envanter gelmedi.Taşlar ölçüldü biçildi.Tarafıma zimmetlenmek istendi...Kabul etmedim.Yeni muhtar kabüllendi.İlginçtir tüm işlemler yapılıp bayanlar araca binerken, tüm bunları koruduğunuz için teşekkür ederiz dediler.Diyecek bir şey yok...Sokrates gibi kendi savunmamı kendim yapıyorum.

KÖYLÜ GENÇLER

Zaman ki hızla geçer.Yıl 1980...Ilbarıt köyü...Sol başta,Hadan Mutlu 1961...Egitimci ve İstanbul,Bayarampaşa Belediye Başkanı...Hemen yanında yine eğitimci öğtetmen Abdullah Aksoy...1951-1982...Vefat edeli 42 yıl olmuş ve bana hediye ettiği kitapları hâlâ koruyorum.Az da olsa ilkokulda birlikte okuduk,okul numarası 16 dı.Yanında Yusufgilden Kadir Doğan...1962 Demir Çelik İşletmeleri emeklisi...Sağ başta,Hasan Mutlu'nun İstanbul'dan arkadaşı, aslen Sinop'lu Ahmet...1961...Saygıyla...

KARA MEHMET

Mehmet Günal 'Kara Mehmet' '1901-1995' yılları arasında yaşamıştır. Uzun yıllar ,Toprakcuma'da manifaturacılık yapmıştır. Oğlu Yakup,İstanbul'a bakkal dükkanı açmaya gidince,köydeki mevcut bakkalı ve yine Toprakcuma'daki manifatura işini devam ettirmiştir.Taki sadık dostu Hamit adını verdiği 1950 doğumlu katırı 1984 yılında eceli ile ölenedek...İki oğlunun öğretmen yapmıstır.Büyük oglu Mustafa Günal...1927 doğumlu olup,Ilbarıt köyünün, ilk 'Köy Entütüsü ' öğretmenlerindendir. Kastamonu Gölköy Enstüsünü okurken,Babası Mehmet Günal,Ilbarıt Köyünden, yaklaşık 120 km. mesafedeki,Kastamonu-Gölköy'e katırı ile ogluna kışlık erzak getirmiştir.Küçük oğlu,Abdullah Günal'da, 1941, halen hayatta,kendisine sıhhat diliyorum. Kastamonu Öğretmen okulu mezunudur.

Hatıpgilden,Abdullah kızı Hanife...1911 evli olan Mehmet Günal, 4 erkek çocuk babasıdır.Sırasıyla,Mustafa...1927...Ömer...1930...Yakup...1933 ve Abdullah 1941 dir. Ebevynleri,Anne Sıdıka... Yusuf kızı...Baba Ömer...Karıtlı İbrahim oğlu...Rahmetle...

ILBARIT KÖYÜ:

Ilbarıt köyü, Anadolu köylerinden 10 yıl sonra göç alan köylerdendir. Nedeni genç nüfusun, artık köyfe daha fazla tarıma dayalı imkanlardan fayfalanamaması ve çocuklarının geleceği gibi unsurlar.Başta İstanbul,Karabük Demirçelik işletmelerinde istihdam.

Tüm bunlar, ileride Ilbarıt köylüsün birbirine yabancılaşması, yine Ilbarıt köyünün gelecekte yaşamını büyük ölçüde etkiledi. Her ne kadar köye yaz aylarında gelinsede, zamanla bu gelmelerde azalmaktadır.Bir yandan köye yeni evler yapılsada, yıkılmaya yüz tutmuş evlerin sayısıda artmaktadır.

Tüm bunları niye yazıyorum.Bir kaç gün öncesi köyde muhtarlık seçimi vardı.Köylüler ancak böyle anlarda bir araya gelebiliyor.Kısa süreliğine olsada.Dikkatimi çeken şu oldu.Belirli yaş gurubu yok denilecek kadar azdı.1936 doğumlu Mimtaze Taşar,1937 doğumlu,Mustafa Özen,1939 doğumlu Gönul Gökmem,1939 doğumlu Vasfiye Taşar. Otuz doğumlulardan bir kaçıydı.40 doğumlulardan Nazife Özen 1940, Ahmet Tuncay 1944, Hüseyin Yıldırım 1946, Sevim Alkan 1946 ve Ayşe Eriş 1947... Kaldıki bundan sonra daha genç gurubun köydr yaşama şansı oldukça az.Köylerin en büyük sorunuda,artık tarım alanlarının işlevsiz hale gelmesi...Su sorunu...Su rezevrleri hızla yok olmaktadır.

MEZAR BAŞLIĞI

Ilbarıt köyü mezarlığında,toprak altından çıkmış bir mezar başlığı.Başlık Soğanlıçay Vadisi taşından yapılmış olup,Abdullah ismini taşımaktadır.Orta yerinden kırıldığı için vefat tarihi yok...O yıllarda köy esamelerinde iki Abdullah ismi var.Biri Hacıömeroğlu, Abdullah 1796 doğumlu...Gardeyigil ve Yanıkgili içeriyor.Diğeri 1806 dogumlu,Havaşgil ve Osmançavuşgili içermektedir.

Mezar başlıkları o yıllar, topraktan çıkarılan yumuşak taşlar tercih edilerek,at veya katıra yüklenerek,Safranbolu'ya getiriliyor. Hat ve taş ustalarına teslim ediliyor ve daha sonra getirilerek.Mezara takıldığı biliniyor. Hat ustalarıda büyük ihtimal,Rum taş ustaları.

Ilbarıt köyünde bir mezar başlığı...Soğanlıçay Vadisi taşından yapılmış.Okunmadığı için erkekmi, kadınmı belli değil.Sadece ölüm bilgisini okuyabildim.Rumi 1296...Yani 1880...Atatürk henüz doğmamış.Taşı mezar kazarken, toprağın altında bulmuştum.Mezarlıkta hangi mezara ait olduğu belli olmadığından,Köy Müzesine taşıdım.

SARIKAMIŞ  REKATININ YIL DÖNÜMÜ

Bu gün 'Sarkamış Harekatının' 110 yıl dönümü ,köyümüzden Ömer ve Havva oğlu 1882 doğumlu...Mehmet 'Kuruseyingil' ve Salih ve Hanife oğlu 1892 doğumlu Akif 'Döndügil' donarak şehit olmuşlardır.Saygı ve rahmetle...Solda Mürvet ana...1926... 28.02.2014 Davutobası köyü doğumlu,Alibey'in Hakkı'nin kızı...Orhan Büyükyıldız'ın halası...Eşi Mustafa Kemal Aksoy...1928 doğumlu ...25.03.2015.. Hüseyin Avni Aksoy 'Hüseyin Efendi' ve Hanife Aksoy'un oğlu.Saygıyla anıyorum

BANDURMA

Her Kazın sonu Bandurma.

Kış aylarının yöresel bir yiyeceğidir BANDURMA.

kaz kümese konur HODALA.yla iyice beslenir.

kaz kümesten çıkarılır önüne bir oklava konur kaz bu oklavanın üstünden atlayamazsa tamam beslenmiştir.

kaz kesilir etinin pek lezzeti yoktur.

yağı çok önemsenir yöremizde.yufka

ekmekler ince ince dürümlenir kesilir.eritilmiş kaz yağına bandırlır.tepsiye dizilir servise hazırdıR

TAVUK VARSA GÜVENDEYİZ..

Tavukların gezdiği yerlerde güvenle gezebilirsiniz. Köy evlerinde, çiftliklerde, tarlalarda tavuklar geziyorsa siz de gezebilirsiniz, oralarda asayiş berkemaldir. Çünkü onlar sizden önce bölgede bulunan taze protein kaynağı olan kene, akrep, kırkayak, örümcek, küçük yılan gibi ne kadar zararlı ve ürkütücü canlı varsa onları temizlemiştir. Kırsal piknik alanlarında, parklarda, bahçeli evlerde ve tüm açık, ormanlık alanlarda tüm bu böceklere karşı doğal güvenlik görevlisidir tavuklardır.

Son zamanlarda artan zehirli kene gibi zararlıların en önemli nedenlerinden biri de köylerde ve kırsal yerleşimlerde eskiden olduğu kadar tavuk yetiştirilmemesidir. Artık köylerde yaşayanlar bile evde tavuk yetiştirmeyi bırakıp marketlerden yumurta almaya başladı. Oysa ki bahçesi olan evlerde, köy evlerinde yetiştireceğiniz tavuklar hem size doğal protein kaynağı hem de zararlı börtü böcekten korunma sağlar. Böylece ilaçsız böcek mücadelesinin yanı sıra sağlıklı gıdaya da ulaşmış olursunuz.

Tavuklar meyve bahçelerine bırakıldığında da yüzeyde ve yüzeye yakın tüm böcek ve kurtları temizler. Tavuk dışkısı da tarlalar için en nitelikli doğal gübrelerden biridir.

Peki evlerde, bahçelerde tavuk yetiştirilmesi kimlerin işine gelmez? En başta büyük tavuk çiflikleri olan sermaye sahiplerinin. Çünkü onlar size kendi tavuklarını satmak istiyorlar...

Sonra o tavuk ve yumurtaları satan marketlerin. O zararlı böcekler için ilaç üreten firmaların, endüstriyel tavuk yemi üreten fabrikaların...Bunlar, ekonomik güçleri de yüksek olduğu için her türlü propaganda ve reklamı da yaparak hazır tavuğu organik tavuğun önüne geçiriyorlar.

Alıntı

 

KARABÜK'TE ESKİDEN SANATA VE SANATÇIYA

 DEĞER VERİLİRDİ..

Şiir Dinletileri Sanatsal Faaliyetler yapılırdı ..

Hatta Karabük'ümüzde Sanatçılara ithaf edilen Yolu Karabük'le kesişmiş Sanatçıların isimlerinin olduğu bir Anıtımız vardı .

Şimdi bu anıt otların arasında kaybolmuş vaziyette

Balık pazarının yanında yer alıyor ancak çoğu insan bu anıttan habersiz..

Karabük'ten ayrılan sanat değerleri burada en azından isimleriyle anılıyordu

ŞİMDİ BU ANIT YENİ YAPILAN MİLLET BAHÇESİNDE GÜZEL BİR YERE KONULMALIDIR

Karabük'te ilk Gençlik Yıllarımda Sanat vardı Kültür vardı

Onları himaye eden Kurumlar vardı.Şimdi koskoca bir boşluk var

Karabük'te Sanata emeği geçen

İbrahim Yıldız Hüseyin Avni Cinozoğlu   Vedat Balkaya

Niyazi Şengül Aşık Mehmet Pekme  İlhan Karaman

Yavuz Öze  Remzi Tüfekçi Osman Kiremitçi Hüseyin Özmen

Sevim Yazar  Yetkin Aröz Attillâ Ünal Mustafa Yanık'ı rahmetle

Taner Canyurt  Gülderen Canyurt İIsmail Arslan Tahsin Şentürk

Halil Nihat Yıldız Derman alibaba Alp Uğurol Barlas

İbrahim Kaytmaz Bora Beniç Hayri Köktürk Erhan Acar

Döndü Açıkgöz Enver Malkoç Efe Güzelgöz Ömer Bayram Eroğlu

Nursen Özdoğan Kurban Nimet Fatma Sevgi Nimet Özgün Soylu

Yılmaz Sava  Ertan SahinNazan Yılmaz Latif İpek

Ve Ömrünü Resme adamış Recai Demirsöz Sayın Hürmet Özdemir nezdinde Karabük Türk Müziği Topluluğu üyelerine de emekleri için teşekkür ediyorum Hatırlayabildiklerim

Ya Hatırlayamadıklarım onları da saygı ile anıyorum

Karabük  Onlarla Karabük Olmuştu

O zaman daha güzeldi #BizimBayram

AHMET DEMİRALP

lbarıtta yalnız bir ev...Ev Kastamonu,Öğretmen Okulundan,Hayatı boyu acı çekmiş,yazar,şair Rıfat Ilgaz'ın sınıf arkadaşı,Ahmet Demiralp'a ait.65 yıldır evde kimse oturmuyor.Yılda bir kez kapısı açılsa da...Ev kaderiyle başbaşa...

Bilgi: Recai Demirsöz

 

SİZ BİR KÖYDE HİÇ MÜZE GEZDİNİZ Mİ?

Üçbölük, Ilbarıt, Ressam Recai Demirsöz, Ilbarıt Kültür ve Sanat Merkezi, Issız Galeri siz nasıl biliyorsunuz bilmiyorum ama bu coğrafyada ressam ve koleksiyoner Recai Bey'in emekleriyle bir mucize yaşıyor. Bir belgenin peşinde belki bulabilirim diyerek ziyaretine gidip hazinelerle karşılaştığımız müzenin kurucusudur Recai Bey. Ben eğer yetki makamında olsaydım ne istiyorsun bizden Recai Bey söyle yapalım diye kapısını aşındırırdım.

1 dolar için dünyayı mahvedenleri eleştirdiği resimleri bana Clint Eastwood "Birkaç Dolar İçin" filmini hatırlattı. Onlar dolar için çabaladıkça biz de intikam için sanata ve kültüre sığınmalıyız. Emeklerinize teşekkür ederken, sizi tüm Safranbolu ve kültür sanat camiası önünde selamlıyorum.

 

İSMAİL KAVUŞTURUCU,

SEMİH YILDIRIM

Bir çok uygarlığa ev sahipliği yapmış Bu topraklarda kendi imkanları ve emekleriyle Safranbolu nun Üçbölük köyünde tarihe tanıklık etmiş bir çok ekipman ve dökümanları biraraya toplamış on parmağında on marifet Recai Demirsöz abimize çok teşekkür ediyorum. Çaldığı sazı kendisi yapıyor kendi imkanları ile saz çalmayı öğreniyor hem yapıyor hem çalıyor hem söylüyor harika resimler yapıyor üstüne üstlük bu köyde müze olarak oluşturulan bu mekana gelen insanlara gönüllü olarak rehberlik yapıp hem müzenin içerisinde bulunan ekipmanlar hakkında bilgiler veriyor hemde köyün tarihini anlatıyor. Bu ortamı yaşamamızı sağlayan değerli insan sevgili hocam Hüseyin Karataş a teşekkür ediyoru

 

BANDURMA

Her Kazın sonu Bandurma.

Kış aylarının yöresel bir yiyeceğidir BANDURMA.

kaz kümese konur HODALA.yla iyice beslenir.

kaz kümesten çıkarılır önüne bir oklava konur kaz bu oklavanın üstünden atlayamazsa tamam beslenmiştir.

kaz kesilir etinin pek lezzeti yoktur.

yağı çok önemsenir yöremizde.yufka

ekmekler ince ince dürümlenir kesilir.eritilmiş kaz yağına bandırlır.tepsiye dizilir servise hazırdıR


 

Formun Üstü

 

Formun Altı

 

SECERE

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÜÇBÖLÜK KÖYÜ    SECERESİ Üçbölük köyü (Ilbarıt) ...