20 Aralık 2024 Cuma

ATA DOĞAN'IN 1932-33 YILLARI



AHMET ATA DOĞAN'IN 1932-33 YILLARI ARASINDA,

son kez kullandiği,ilbarit köyü 'köy mektebi' öğrenci kayit defteri

1)78.ahmet yıldırım

2)82.ayşe öz (yaşar)

3)83.fatma çelik (şahin)

4)84.hanife tankır (gökay) çorçil

5)86.havva yıldarım (gürleyik)

6)88.sabahat mutlu

7) 90.mehmet kaya

8) 92.bekir kara

9) 93.mehmet öztürk

10) 94.ahmet kalkan

11) 102.fatma özcan (kara)

12) 85.huriye kalkan (özen)

13) 89.şerife aydin (çelik)

14) 91.mürüvet algül (akgül)

15).95.cemile algan (yildirim)

16) 98.makbule gökmen (karatekin)

17) 99.rabia özer (ünsal)

18) 100. hasan mete

19) 103.izzet mutlu

20) 104.ayşe sari (mutlu)

21) 106.hasan kaya

22) 111.ömer lütfi alkan

23) 130. süleyman tuncay

24) 96.fahriye eriş (kara)

25) 97.lütfiye gürleyik

26) 101.şerife aydin (çelik)

27) 107.hüseyin avci

28) 110.ahmet satilmiş

29) 112.lütfile doğan (özer)

30) 113. mustafa saygin

31) 114.mehmet mutlu

33) 115.ihsan akgül

34) 116.osman kara

35. 117.ruşen aydin

36. 118.rifat özcan

37) 119.hasan tankir

38) 120.hanife mete

39) 121.hasan yildirim

40) 122. şerife tankir

41) 123.emine özen (aydin)

42) 124.rahime kalkan (tuncay)

43) 125.hatice yildirim (satilmiş)

44) 126.fatma sari

45) 127.vasfiye alkan (akdoğan)

46)128.meşerref satilmiş (koç)

47)129.mustafa kemal aksoy.

48)131.ekrem tanik.

49)132.huriye eriş.

50)133.mehmet esen.

51)134.hüseyin şahin.

52)136.yeter eriş.

53)137.hikmet özer

54)138 osman hamza (sariyan)

55)139 zeynel hamza (sariyan)

56)140.mehmet (?) (sariyan)

57)141.riza (?) (sariyan)

58)142.mehmet akgül (sariyan) eklenmiş olup,defter,ayni kadro ile akbulak ilkokulunda kullanilmiştir.

bir anekdot/ recai demirsöz

geçmiş itibari ile köyümüz ilbarit'da

görev yapmiş öğretmenlerimiz.

1)mehmet cemil efendi (1965......)bulgaristan/filibe doğumlu.

2) mehmet nurettin özer (1889-1953) safranbolu/ilbarit köyü doğumlu.

3) alaaddin telli  safranbolu/kuzyaka doğumlu.

4) mehmet ata doğan (1896-1983) safranbolu/ilbarit doğumlu.

5) hüseyin hüsnü yilmaz, (1861-1938)safranbolu/hacilarobasi köyü doğumlu.

6) ziya taşdöğen 'kendisi erzurum/ narman'li olup,selehattin taşdöğen oğludur.

7) mustafa günal, 1928...?) safranbolu/ilbarit doğumlu

8) mehmet yilmaz 'islak mehmet' karabük/eflani doğumlu

9) hafize uysal,safranbolu/kadibükü doğumlu

10) mustafa öğünç,safranbolu/ hacilarobasi doğumlu

11) hacer öztürk (karadeniz) (1933.......)safranbolu/ilbarit doğumlu.

12) hikmet kayaci,kastamonu/araç doğumlu.

13) hüseyin tiryaki,kastamonu/daday doğumlu.

14)adil şen, zonguldak/çaycuma doğumlu.

15) hayrullah yilmaz önder, (1949......) muş/varto doğumlu.

16) yunus özer (1944-2007) safranbolu geren doğumlu.

17) abdullah aksoy (1951-1982) safranbolu/ ilbarit doğumlu

18) aydin ünal, (1959.....) bartin,gökçekiran köyü doğumlu.

19) suat şengül, kastamonu/abana doğumlu.

20) şerafittin cömert,safranbolu?örencik köyü doğumlu

21) ferruh şafak (1956... safranbolu/çerçen köyü doğumlu.1986 yilinda  okul kapanmiştir.

 

 

 

CEMIL DOĞAN (1960)

cemil doğani belki çoğunuz tanimiyorsunuz.cemil doğan,metin  doğan'in oğlu,ali riza doğan'in torunu...dün beni aradi,yazdiklarin köyün derin tarihi ve bu tarihi senden başkasida bilmiyor.eğer yazdiklarin kitaplaştirilirsa,katkida bulanmak isterim ve çocuklarimiza ve torunlarimiza bir miras birakmiş oluruz ve eğer böyle bir yapit ortaya çikarsa,bunun mimari mutlaka sen olursun.elimin altinda ovacik'a ait bir kitap var,yaklaşik 60 sayfa...sadece iki üç sayfasi ovacik'in geçmişi ile ilintili,gerisi fotoğraflar vs.ler.oysa sen köyümüzün 2 asir 3 asir ötesine kadar gidibiliyorsun.

şu belirtemek istiyorum.dün muhtarimiz bilgin yildirim,emek çekip yaziyorsun fazla ilgilenen yok dedi...şöyleki,ülkemiz ve dünyaya mal olmuş bir yazarimiz vardir.yaşar kemal,yaşar kemal adana'ya bağli şimdi bağimsiz il olan,osmaniye'nin kadirli ilçe gökçeli köyünde doğmuştur.aslen van,muradiye ilçesinden bu köye gelen,bir kürt ailesinin çocuğudur.babasini köy meydaninda öldürmüşler ve yaşar kemal'i kan davasi gütmesini bekleyenler,onun dünyaca ünlü bir yazar olduğunu görünce şaşirmişlar.köylüler yaşar kemal'i hiç sevmemeşiler.çünkü yaratici insanlar fazla sevilmezler.80 li yillarda,yaşar kemal ile bab-i ali'de bir gazetede yollarimiz kesişti.kimlerle kesişmediki,aziz nesin ve bir çoğu.hatta bir ara onaca kalabaliğin içinde murat özlü ile karşilaştik ve beni,türkiyenin en büyük edebiyat eleştirmeni doğan hizlan'la taniştirdi.hatta doğan hizlan'a köyden arkadaşimdir,yardimci olursan sevnirim dedi.doğan hizlan istanbul'da beni bir müzeye koymak isdedi ,ama nasip olmadi.çünkü her şey doğan hizlan'in iki dudağnin arasinda bitiyordu.

şöyleki benim yazacaklarim bir seneden önce bitmez.çünkü hiçbir şey bir çirpida olmaz.daha köyün şecerelerine dahi gelemedim.umurum yazdiklarimi hasan mutlu,kayit altina aliyordur.saygilarimla...

bir anekdot/ recai demirsöz

HASAN EFENDI (1891-1915) (ÇAVUŞGIL)

hasan efendi,ayni kuşağin öğretmenlerindendir.mustafa çavuş ve emine hanimin oğlu olarak,1891 yilinda ilbarit köyünde dünyaya gelir.kendinden başka, 1887 doğumlu hamide (tahir tangül)ün annesidir.1897 doğumlu huriye (mehmet adnan erden)in annesidir.1899 doğumlu ali (alibidik) (hasan rahmi saygin)in babasidir ve 1907 doğumlu hamide (şükrü kaya)nin eşidir.anneleri emine hanim ayranco hasan ağanin kizidir.

hasan efendi,ilkokulu doğduğu köy ilbarit'da mehmet cemil efendi de okur.rüşteyiyi okumak için,safranbolu'da ikamet etmekte olan,amacasi katirci hüseyin efendinin yanina gider.katirci hüseyin yaklaşik 15 civarinda katirlari ile o zamanin kervan işini yapmaktadir.bartin,safranbolu ve safranbolu,kastamonu arasinda,yük taşimaciliği yapar.her perşeme günü,kendini ona göre ayarlayarak,ilbarit köyüne gelir.istanbul'dan,ilbarit köyüne iaşe ve benzeri yardimlari köyüne yollayan,firinci mustafa remzi'nin gönderdiklerini,bartin'da gemiden alir ve köyel ulaştirir.tabak-evi suyu olarak bilinen ve 1990 yillarina kadar faal olan suyun köye gelmesi için öncülük etmiştir.köylüler zor yerlerden su kanalini açarken,hüseyin efendi,rum ustalari getirirek,yağli algun denilen horasan siva ile suyun köye gelmesini sağlamişkir.yalniz,masrafli olduğu için köylünün parasi tükenmiş,su yaklaşik 4 yili sariahmet köyü civarina akmiştir.daha sonra,yyukari pinar,taşönü pinari ve cami şadirvani olmak üzere,1945 yukari ilkokulun açilmisi ile okulada su verilmiştir.

hasan efendi,safranbolu rüştiye mektebini bitirdikten sonra,kastamano öğretmen okulunuda bitirip,öğretmen olur.bu arada safranbolu'da okuduğu yillarda taniştiği,safranbolu eşraflarindan bir ailenin kizi ile evlenir.fakat,evliliğinin daha bir kaç ayinda,ülkede 'seferberlik' ilan edilir. 1914 birinci dünya savaşinin başlamasi ile birlikte,yedek subay olarak askere alinir.daha sonra,1915'te çanakkale savaşina dahil olur.savaşin tam anlami ile kiziştiği bir zamanda,askerliğini yaptiği 125 alayda,çanakkale merkez tepe mevkiinde şehit olur.mezari çanakkale şehitliğindedir.doğal olarak,eşinin şehit düştüğünü öğrenen hanimi,ismi bilmediğim için buraya aktaramiyorum.bir daha hiç evlenmez.yazlari ilbarit köyüne ve kişlari,safranbolu'ya ailesinin yanina giderek ömrünü tamamlar.yaşamini eşinden kensine bağlanan aylikla sağlar.

köyümüzde 1900 yillarin başinda,öğretmen olarak ve köyümüzün geçmişe dönük aydinlanmasini sağlayan,eski öğretmenlerini tanitmaya çaliştim.bu bilgiler şahsimin genel bilgileri olup,hiç bir yerde yazili değildir.daha başka yazilarda buluşmak üzere ve geçmişte kalanlari saygi ile aniyorum.

bir anekdot/ recai demirsöz

HASAN FEHMI ERDEN (1895-1969)(GADEYIGIL)

hasan fehmi erden, ahmet ve hatice'nin oğullari olarak,1895 yilinda ilbarit köyünde dünyaya gelir.kendinden başka,fatma 1876,safiye 1880,mehmet 1882,nuri 1887,abdullah 1891,5 kardeşi bulunmaktadir.

hasan efendi,ilkokulu ilbarit köyü,köy mektebinde,öğretmeni mehmet cemil efendide okur,daha sonra safranbolu rüştiyesi ve kastamonu öğretmen okulunu bitirdikten sonra,1914 'seferberlik' ve birinci dünya savaşina çağrilir.askerliğini subay olarak tamamlar.1918 yilinda savaşin sona ermesi ile köyüne döner.bu arada,kendisi ile birlikte askerde olan,mehmet savaşin ilk yillarinda şehit düşmüştür.

hasan efendi,19.mayis.1919,atatürk'ün samsuna'çikip 'kurtuluş savaşi'nin başlamisi ile tekrar askere çağrilir.anadolunun çeşitli yerlerinde bu kez teğmen olarak görev alir.kurtuluş savaşi'nin sona ermesi ile tekrar ilbarit köyüne döner.nişanli olduğu,hacialioğullarindan,mustafa kizi,huriye 1897 ile evlenir.bu evlilikten,şaziye 1923 ve mehmet adnan 1930,dünyay gelir.şaziye demiralp hayatta olup,şu an ilbarit köyünün en yaşli bireyidir.mehmet adnan ise 2019'un mart ayinda vefat etmiştir.köylüler olarak,kendisini istanbul,kasimpaşa semtinde son yolculuğuna uğurladik.

hasan efendi, bir süre köyde çiftçilik eder.kendisini atatürk'ün çikarmiş olduğu bir yasa ile 1926 yilinda,'istiklal madalyasi'maaşi bağlanir.o yillara ait belgeler,oğlu mehmet adnan'in vasiyeti üzerine çerçevetilerek,ilbarit köyü müzesine bağişlanmiştir.hatta atürk'ün eski yazi imzasi vardir belgelerden birinde...

atatürk'ün anadoluda tekrar öğeretmen okullarini açmasi ile,hasan efendi öğretmenliğe dönmek için müraacat eder ve müraacati kabul görür.fakat bazi konularda yetirsiz görüldüğü için,kastamonu öğretmen okulunda,bir süre tekrar eğitime tabi tutulur.bu konuda mehmet ata doğan şanslidir.bütün yeterlilik sinavlarini başari ile yaptiği için,kendisine 1926 yilinda,ilköğretim öğretmenliği ve diplomasi verilir.

hasan efendi,1929 yilinda,ilbarit köyünden,4 gençle birlikte kastamonu öğretmen okuluna,tekrar kayitini yaptirir.bu 4 genç,ahmet demirap,kardeşi mehmet'in oğlu,şükrü kaya,mustufa algan,kardeşi nuri'nin oğlu ve ibrahim ünal'dir.

kastamonu öğretmen okulunda,geceleri gaz lambasinin işiğinda,bu 4 gence ders vrerek yardimci olan,hasan efendi,yeterlilik sinavlarini vererek, ayni yil 1929 yilinda,şimdi bartin ili sinirlari içinde bulunan,ulus ilçesinin kumluca,nahyesine öğretmen olarak atanir.sirasiyla,ulus,kumluca,eflani,karacapinar köyü,davutobasi köyü,kadibükü köylerinde öğretmenlik yaptiktan sonra,diğer meslek taşlari gibi,dönemin hükümeti tarafindan,1950 yilinda emekli edilir.

hacilarobasi,sallar mah.mevkiinde bulunan,soğanliçay üzerinde kurulu bulunan,su değirmeninin,hüseyin avni aksoy,tüccar mustafa gökmen 'yamak' ile ortak olup,diğerleri hisselerini sattiği için,değermenin tüm hisselerinin büyük bölümü kendilerindedir.

hasan efendi,1958 yilinda eşi huriye hanimi kayip edince,artik ömrünü oğlunun yaninda,istanbul-kasimpaşa semtinde geçirmeye başlar.ara sira safranbolu'da bulunan kizi şaziye hanimla köye gelip bir iki ay kalsada,tekrar istanbul'a döner.hasan efendiyi 1960,yillarin başlarinda ve ortalarinda köye gelişlerinden tanimaktayim.takim elbise kiravat ve fötr şapka takan,bir kişilikti.1969 yilinda yaşama veda eden,hasan fehmi erden'in mezari,istanbul,kasimpaşa,kulaksiz aile mezarliğindadir.kendisini saygi ile aniyorum.

bir anekdot/ recai demirsöz

MEHMET ATA DOĞAN (1896-1983)(YUSUFGIL)

mehmet ata doğan, karamehmetoğlu,sülalesinden,yusuf efendi ve hatice,hanimin oğlu olarak 1896 yilinda,ilbarit köyünde dünyaya gelmiştir.kendinden başka dört kizkardeşi vardir.sirasiyla,sidika 1882,hanim 1887,emine 1889 ve fatma 1899 doğumludur.

baba yusuf efendi, oyillar köyün hatibi ve de katibidir.köymektebine geldiğinde,öğrencilerine,bu gece bir oğlum oldu,ne isimi vereyim dediğinde,öğrencilerinden fis fis hafiz,mehmet mutlu,hocam 'ata' olsun der.yusuf efendi,daha sonra istanbul,fatih medresesini biterecek olan,mehmet mutlu'nun görüşü ile babasi karamehmetoğlu, mehmet'i katarak,oğluna mehmet ata,ismini koyar.

mehmet ata,diğer arkadaşlari gibi,oyillarda ilbarit mektebinde öğretmelik yapan,aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendide ilkokulu bitirir.bababsi o yillarda,safranbolu'da yeni açilan rüştiye mektebine,kayitini yaptirir ve safranbolu'nun eşrafalarindan birene oğlunu teslim eder.tabiiki tüm masraflari karşilamak sureti ile...küçük bir anekdot;rüştiye mektepleri,1905 yilinda,padişah abdülhamit tarafindan açilir ve o yillarin orta okullaridir.ikiye ayrilir,askeri rüştiye ve rüştiye diye...

mehmet ata, rüştiye mektebini bitirdikten,sonra kastamonu öğretmen okuluna girer ve bu okulu muallim olarak bitirir.diğer arkadaşlari gibi,öğretmenlik yapamadan,1914 yilinda patlak veren birinci dünya savaşina katilmak zorunda kalir.bu arada 17 yaşinda evlenmiş ve 1914 yilinda ali isimnde oğlu dünyaya gelmiştir.

mehmet ata,birinci dünya savaşina,o yillarda osmanli sinirlarinda olan,arapistan'da katilir.rütbesi teğmendir ve mayetine askerler verilmiştir.bilindiği gibi,birinci dünya savaşi,ayni zamanda emperyalist devletlerin,pazar savaşidir.her ne kadar avusturya perensi öldürülmüş falan densede,başta petrolün bulunmasi,sanayi devriminin hat safhaya ulaşmasi sonucu,almanya'ya karişi bir tutum söz konusudur.yorgun olan osmanli,almanlarin yaninda saf almiştir.almanlarin ülkemiz üzerinden yaptiği,istanbul,bağdat demiryolu ve ingilizlerin,yine o yillarda açtiği süveyş kanali başina değildir.

mehmet ata savaşin kiziştiği dönemde,askerleri ile birlikte arap çöllerinde,ingilizlere esir düşer.ingilizler,okumuşlari ayirir,okur yazar olmayan,anadolu'nun garip hiçbir şey bilmeyen çocuklarini ,arap çapulcularina teslim ederler.askerlerin bir kismi süngü ve kiliçla şehit edilirken,bir kismida,arap çöllerinde zehirli su birikintilerinde boğularak şehit edilir.

tüm bunlari gören mehmet ata,ömrü bboyunca araplardan nefret eder.

daha sonra kendisini esir alan ingilizler gemi ile hindistan ve misir gibi,egemelikleri altinda bulundurduklari ülkeler getirirler.1918 yilinda savaşin bitimi ile esirler saliverilir.

bu zaman zarfinda,ilbarit köyünde baş gösteren tifüs salgininda,mehmet ata,babasi yusuf efendi ve,eşi emine'yi kayit etmiştir.ta ki köye dönünce öğrenir.geriye yaşli bir ana ve küçük bir evlat kalmiştir.

19.mayis.1919'da atatürk'ün samsun'a çikmasi ve kurtuluş savaşi'nin başlamasi ile birlikte,mehmet ata,tekrar askere çağrilir.subay olarak anadolunun bazi bölgelerinde görev alir.yaklaşik 3 yil süren kurtuluş savaşi ,30.ağustos.1922'de sona erer ve terhis olur.bu arada,yamakgilden,hasan kizi havva 1903 evlenir,fakat evliliği fazla sürmez.bir yil sonra ayrilirlar.bu kez kadibükü köyünden,uzun yillarz muhtarlik da yapan neşet gökmen'in kizkardeşi fatma hanimla evlenir. (terzi-fatma) kizi lütfiye 1926 ve oğlu yusuf ziya 1928,dünyaya gelir.tabiki bu arada müracati dolasiyla,'köy mektebinde' öğretmenlik yapmaktadir.29.ekim.1923'de atatürk cumhuriyeti ilan etmiş ve ilk işi cehalete maruz kalmiş anadolu insanini cehaletten kurtarmak ve eğitimdir.zaten başarili bir öğretmen olan mehmetz ata'ya tekrar girdiği imtahanla,1926 yilinda öğretmenlik diplomasi tekrar verilir.bu kez cumhuriyet öğretmeni olarak.bu diplomanin aslina uygun çekilmiş fotoğrafi;ilbarit köyü 'müzesindedir'ayrnica mehmet ata'ya,atatürk'ün 1926 yilinda çikarilan bir kanunla, 'istiklal madalyasi' maaşi ve madalyasi verilmiştir.

mehmet ata, cumhuriyet kurulduktan sonra ve öğretmenliğe döndükten sonra,bir kaç yil o yillarda safranbolu'nun beldesi olan,eflani'nin yağlica köyünde öğretmenlik yaptiktan sonra,tekrar ilbarit köyüne gelir ve 1950 yilinda emekli oluncaya kadar,köyünde kalir.

ilkönce üç yil olmak üzere 'köy mektebinde' çocuklari okutur.1931-32 yillarina ait elimin altinda o yillara ait sinif defterleri var.soyadi olmadiği için esamilerle yazilmiş öğrneciler.ben çoğunu çözdüm ve ileride nasip olursa yayinlayacam.

1934-35 yillari arasinda 5 yillik olmak üzere,karamanbaşi mevkiinde, 'akbulak ilkokulu' açilir.okul,ilbarit,sariyan ve hacilarobasi, yine o yillarda hacilarobasi'nin mahallesi konumda olan geren köyü ve ovacik'in köylerinden gelen öğrenciler bu okuldan faydalanmişlardir.yine'akbulak ilkokuluna' ait 1934-35 ve 1942-43 yilnin öğreci defterleri var.

aslen hacilarobasi,köyünden kendisi gibi öğretmen olan hüsnü yilmaz ile birlikte,akbulak ilkokulunda öğretmenlik yapan,mehme ata,hüsnü yilmaz'in bedenen biraz rahatsiz olasi ile yaklaik o yillarda 150'den fazla öğrenciyi tek başina okutur.

mehmet ata'nin ülkeye kazandirdiklari;üç yil ilbarit köyü mektebinden,

  1. mehmet oğlu,ahmet demiralp 1907 'öğretmen-baş öğretmen'
  2. ahmet oğlu, şükrü kaya 1908 'öğretemen'
  3. ömer oğlu ibrahim ünal 1908 'öğretmen'
  4. nuri oğlu mustafa algan 1908 'öğretmen'

 

 

 1934-35 VE 1942-43 YILNIN ÖĞRECI DEFTERLERI

akbulak ilkokulu;

1)ilyas oğlu mastafa öğünç 1926 'öğretmen' 'hacilarobasi'

2) mehmet oğlu mustafa günal 1928 'öğretmen' 'ilbarit'

3) mehmet ata oğlu yusuf ziya doğan 'kaymakam' 'ilbarit'

4) ibrahim oğlu hamdi ünver 1932 'öğretmen' 'hacilarobasi'

5) şaban kizi ayşe gökmen 1932 'öğretmen' 'ilbarit'

6) ömer kizi hacer öztürk 1933 'öğretmen' 'ilbarit'

7) hasan olu yusuf çil 1933 'albay' 'hacilarobasi'

8) mehmet oğlu ismail coşkun 1933 'öğretmen' 'hacilarobasi'

9) nuri oğlu mehmet ali san 1933 'öretmen' hacilarobasi-sallar mah.'

emeklilikten sonra,1965 yili sonbaharina kadar ilbarit köyünde yaşayan mehmet ata,daha sonra safranbolu'ya taşinir.ilkönce kira daha sonra kendine özgü bir ev satin alir ve 1983 yilinda vefat eder.mezari safranbolu mezarliğindadir.kendisini saygi ile aniyorum.

 

HÜSEYIN AVNI AKSOY (1892-1979)(MEYREMGIL)

hüseyin avni aksoy, salih ağa ve kezban'ın ikinci çocukları olarak 1892 yılında ilbarıt köyünde dünyaya gelir.karamehmetoğlu sülalesindendir.ilkokulu,mehmet cemil efendi'de okuduktan sonra,kastamonu muallim mektebini bitirmiştir ve askerlik sırasında rüşteye imtahanına da girerek,rüştiye mezunu sayılmıştır.

hüseyin avni aksoy öğretmen olmasına karşın,öğretmenlik yapamamıştır.nedini 1914'de birinci dünya savaşı patlak vermiş ve osmanlı,daha sonra savaşı kayıp edecek almanlarla birlikte,birinci dünya savaşına girmiştir.ülkede 'seferberlik'ilan edildiğinden.askerliğini yapmış olanlarda,tekrar askere çağrılmıştır.

hüseyin avni aksoy,birinci dünya savaşı ile aynı anda patlak veren,çanakkale savaşına dahil edilmiştir.aynı köylüsü,hacıalioğullarından,mustafa oğlu,öğretemen hasan efendi ile birlikte.hasan efendi,daha sonra,mesleğine dönemeden,çanakkale'de şehit düşmüştür.

hüseyin avni aksoy,çanakkale savaşı yıllarında,yolları atatürk'le kesişir.atatürk zekasına ve dürüstlüğüne güvendiği,hüseyin efendiyi yanına emir subayı olarak alır.sürekli hüseyin efendiyi,yakın illere görevli olarak gönderir.kütahya'ya gönderdiğinde,kendisine şu talimatı verir.yol boyunca dinlenecen ve sık sık at değiştireceksin ve hiç kimseye müsama göstermeyeceksin.

atatürk,çanakkale,savaşı yılların da türk milletinin kurutuluşu içinde planlar yapmaktaydı.çünkü çanakkale savaşı,ingilizlerle yapılmaktaydı.nedeni,rusya'da bolşevik ayaklanmaları başlamış,rus çarı,ingilizlerden yardım istemiştir.fakat çanakkale savaşında kendisinden fazla söz edilmesede atatürk,bu savaşa ağırlığını koymuştur.ingiliz savaş gemilernin geçişine izin vermez ve savaş çok uzun sürer,her iki tarafında kayıpları büyüktür.bu savaşı kayıp ettiğine,ingilizlerin zeka küpü dedikleri çorçil bile şaşırır.rusya'da 17.ekim devrimi gerçekleşir.daha sonra ellerini kollarını sallayarak,ingilizler boğazı geçerler ve dolmabahçe,açıklarına savaş gemilerini demirleyip,toplarını saraya çevirirler.bunu gören atatürk,tarihe geçecek şu sözü kullanır. 'geldikleri gibi gidecekler' fakat ingilizler,istanbul'da boş durmazlar,ilk işleri saraçhane kışlasında,uykuda uyumakta olan,100 yakın inzibat erimizi şehit ederler.istanbul'un un ihtiyacını karşılayan,ayvansaray un değirmeninin işlevni durdurmak isterler ve değirmeni bir çavuş eşliğinde bir manga korumaktadır.manganın başında,ilbarıt köyü,pürdegilden efe hasan vardır.askerlerine süngü tak emrini verir ve un değirmeninin kuşatması engellenir.daha sonra kendisine 10 altın mükafat verilecektir.efe hasan dil sürtüşmesi nedeni ile bazı kelimeleri söyleyemez. 'altınları cuzu gibi mastafa efendiye yatırdım'der.mustafa efendi,mustafa remzi'dir.

hüseyin efendi,birinci düna savaşı ve çanakkale savaşı bittikten sonra,bu kez 'kurutuluş savaşı' başladığından,tekrar subay olarak 'kurtuluş savaşına'dahil olur ve rütbesi teğemendir.kendisi teşfiki mesaim olduğu için kendiz ağzından anlatıyorum.

niğde'de levazım teğmeni idim.girasun ve ordu'dan gelen fındıkları,askerlere dağtıyordum.zor günlerdi.asker bir lokma ekmeği dahi bulmakta zorlanıyor.savaşlar ve hastalıklar ülkenin nüfusunu neredeye 12 milyonlara kadar indirmişti.bir gün bir şey yaşadım yanıma gelen emrimdeki bir çavuş;efendim sizin safranbolu'dan iki asker geldi ve bitkinler dedi.hemen gittim,gördüğüme inanamıyordum.biri kardeşim rıza,diğeri bizim köyden şaban'dı 'gökmen) her ikisinide çadırdaki revire yatırdım.bir süre sonra iyileştiler ve kendilerine görev verdim.

hüseyin efendi,çanakkale savaşı dönüşü,ibrahimbeyoğullarından,abdullah kızı hanife ile evlenmiştir.bir anlamda içgüveyi girmiştir.1890 doğumlu olan,hanife,daha önce yazıköy'de abdurahman ile evli olup,bu evliliğinden,behiye doğum tarihini bilmiyorum.hacer 1914 adında iki kızı olmuştur.hacer daha sonra bir hastalık sonucu 1919 yılında 5 yaşında hayatını kayıp edecektir.mezarı ilbarıt köyü mezarlığındadır.hanife'nin ilk eşi abdurhaman,1914 başyalan birinci dünya savaşında şehit düşmüştür.

hüseyin efendi,kurutuluş savaşı sonrası ilbarıt köyüne döner ve çiftçilik yapmaya başlar.kendisine,savaşa katılan diğer öğretmenler gibi,atatürk'ün 1926 yılında çıkarttığı bir yasa ile 'istiklal madalyası' maaşı bağlanır.1928 yılında öğretmenlik mesleğne çağrılır.ilk görev yeri davutobası köyü olup,sırasıyla,ovacuma,safranbolu kalealtı,toprakcuma'da görev yaptıktan sonra,1950 yılında iktidara gelen,iktidar tarafından,atatürk döneminin tüm öğretmenleri emekli edilir.

hüseyin efendinin,hanife ile evliliğinden,mukadder 1921 ve mustafa kemal 1928 doğumlu iki çocuğu vardır.1979 yılında safranbolu'da vefat eden,hüseyin avni aksoy'un mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile anıyorum.

 

YÖRÜK KÖYÜ

ben yörüğü köy olarak safranbolu kayıtlarında 1870 den önce bulamazsın diyorum.kastamonu sancağı aktaş nahiyesi veya kaza olarak bakmak lazım.safranbolulular yerel milliyetçilikle konuyu es geçmekteler..malum, bayırın türkü.ılbarıtla ilgili olarak sana katılıyorum tabiiki.bu arada nahiye 1850 den önce yöre anlamında kullanılmış.daha sonra idari birim anlamında..benim tarih araştırmam istanbul da osmanlı arşivlerinde iki yıl sürdü belgeler mikrofişlere yüklendi 1999 yılında ilber hocanın yönettiği ve ttk bşk yusuf halaçoğlunun tertiplediği sempozyumda tebliğ edilip türk tarih kurumunca onaylanıp basıldı..sana iletirim..ılbarıtla ilgili kayıtlara da ulaşılabilir..iskan defterleri ,tapu tahrir defterleri,,mühimme defterleri,şeriyye sicillerine bakmak lazım.biraz da gençler çalışsın bizden bu kadar recai dost.

yörük köyünün kuruluş tarihi 1475 senesidir.tapu tahrir defterleri ve yörük iskan kayıtlarında mevcuttur.kitabımda belgeler yayınlanmıştır.1513 senesinde üç akçalık kadılıktır.atanan kadı nın adı yazılıdır.resmi adı ise' devlet han i be kaza i yörükan i tarakli borlu'türkçesi,hanın devletinin taraklıborlu yörükleri ilçesidir.o tarihlerde safranbolu ise medine i taraklı borlu olarak geçer.her iki kadılığın ortak onayladığı kadıbükü yöresinde vakıf kurulmasına yönelik belge rahmetli avukat hulusi yazıcıoğluna ait safranbolu tarihçesi kitabında yeralmaktadır.yörük kazası zaman içersinde bolu livası ve ,kastamonu sancağına vb. na bağlanmış,19.yy.da viranşehir sancağına tabi olmuş nihayet kastamonuya bağlı iken 1870 yılında kariyye yani köy statüsüne inmiştir.ilçeye hacılar,davud obaları yanında 15 adet köy bağlıdır..aşağı mahallede restarasyonu yapılan ahşap camii 1824 yılında vakfedilmiştir.belgelidir..köy içinde 15 adet işyeri ,hamam ve kervansaray,bir adet tekke kalıntısı mevcuttur.kurtuluş savaşında anadoluya subay ve silah kaçıran istanbul merdiven köyde halen faal olan şahkulu sultan dergahının kurucuları yörüklüdür..kadı şerriye sicili kayıtları mevcuttur..köken kayıtları bilecik söğüttedir.sultan abdülhamitin çağrısı üzerine 19.yy da istanbula önemli aileler göçmüş sarayın has fırınlarının işletmesi bunlara tevdi edilmiştir..1929 yılı istatistiklerinde istanbul şehreminliği-belediye-kayıtlarında 182 simitçi,börekçi,ekmek fırınlarının yarısı yörüklülere ait görünmektedir.buğday borsasının başkanı muradoğlu (mehmet)ailesindendir.bugün otel yapılan konak onlara aittir.yapıkredi bankasının kurucularındandır..oğlu enver amerikalı bir kadınla evlenmiş 1940 yılında norfolk amerikan deniz üssünün teknik sorumlusu olup ülkeye döndüğünde ilk defa uludağda tusan oteli açan ve yolunu yaptıran kişidir.çeyrekoğlu ailesi ise istanbulda sinemalar, gazoz fabrikaları,fırın vb işletmelerinin sahipleri olup soprano leyla gencerin ailesidir.köy ordugah olduğundan sipahi cebeci vs.ordunun siyasi ve mehzepsel görüşüne uyum sağlamış sünni-bektaşi karışımlıdır.önemli ailelerin tamamına yakını köyü terkederek istanbula yerleşmişlerdir.recai dostum;1870 den önce yörük köyünün adına işte bu nedenle rastlayamazsın..slm.svg.

BİR ANEKDOT/ RECAİ DEMİRSÖZ

ben bir tarihçi değilim.fakat tarihe saygım sonsuz.yaşadığım ilbarıt köyünü kuranlar,en eski 1750-51 doğumlular.bu güne vurgularsak,270 yıl yaklaşık üç asır etmektedir.dolasıyla 1749'lu doğumlulara rastlayamadım ki,bu bilgiler artık e-devlette dahi yok.

yaklaşık 2 yıl aradan 1971-72 yıllarında bir yıl istanbul küçükyalı ortaokulunda okuma şansım oldu.şimdi okuduğum okul, kadir has lisesi olarak halen,yaşamakta.belki istanbul'da bir fabrikaya giririm diye,testiknamemi almaya gittiğimde okul yöneticileri vermediler,evladım sen sınıfta filan kalmamışsın,bir yerlerde oku dediler,ama tutuncak dalım yoktu.bende köylülerim gibi fırın işçiliği ve daha bir çok işte çalıştım.

1980'den sonra köyüme döndüm ve çocukluğumdan yüreğimde ukte olan resime başladım.bunca yıl yüzlerce binlerce insan tanıdım.çünkü kendi okulumu artık kafamda kurmuştum.babamdan bana tek miras akılcılık kaldı,para pulun yerine...zaten beş kuruşu olmadı,babamın.50 kuruşluk bir paket ikinci sigarasına,karasapan kurardı.kötümser bir zamanı adımılıyoruz.yapacakta başka bir şey yok...

MEHMET NURETTIN ÖZER (1889-1953)(YUSUFGIL)

 

MEHMET ÖZER, ASLEN KARAMEHMETOĞULLARINDAN OLUP,

KÖYDE YUSUFGIL OLARAK tanımlanan,salih ve kezban'dan olma,1889 doğumludur.aynı anneden diğer kardeşi hüseyin avni'den 3 yaş büyüktür.annesi vefat edince uzun süre yetim kalır.baba salih bu kez,sarıahmetli köyünden,mehmet ve fatma'dan olma 1880 doğumlu ayşe ile evlenir.bu evlilikten,rıza 1900,muharrem 1904,yusuf 1908,mustafa ve hasan ekiz 1916 ve hüsnü 1921 dünyaya gelir.

baba oldukça fakir olduğu için,mehmet özer,küçük yaşata o yılların öğretmen okulu sayılan,istanbul,fatih medresisine gönderilir.yaklaşık 18 yıl fatih medresesinde okuyan mehmet özer,diğer öğrnecilerle birlikte,trakya köylerine 'cerre' giderler. cerre bilindiği gibi,medrese talebelerinin üç aylar denilen,recep,şaban ve ramazan aylarında,memleketin muhalif yerlerine dağılmalarıdır.

mehmet özer,okulunu bitirince askere çağrılır.askerliğini,o yıllarda osmanlı topraklarında olan,irak'ın çeşitli yerlerinde yedek subay olarak yapar.

askerlik dönüşü,köyüne 'ilbarıt köyü'ne hem öğretmen hemide köy imamı olarak atanır.aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendiden sonra köyün ikinci öğrtemenidir.mehmet cemil efendi,1880 li yıllardan sonraları okutmuş olup,mehmet özer ise 1900 yıllardan sonra doğanları okutmuştur.

bir gün şöyle bir hadise yaşanır.köye bir atlı gelir.köy meydanında attan iner,hocayı çağrır.hocaya kensinin safranbolu kaymakamı olduğunu söyler.öğrencileri toplamasını ve denetlemeye geldiğini söyler.hoca öğrencileri mektepte toplar,kaymakam içeri girer.sınıfı pür dikkat izledikten sonra,öğrencilerden birine sen kalk der.kalk dedeği kişi satı demirsöz'dür. kendisine şöyle bir soru yönetir.üzerinde yaşadığımız gezegen saatte,700 km.hızla dönmektedir.fakat biz bunu neden hissetmiyoruz.satı demirsöz yanıt verir.efendim,en hızlı giden bir atın üzerine bir karınca koyalım,o karınca atın ne kadar hızlı gittiğini bilemez.satı demirsöz'e bir kaç soru daha sorar,anında yanıtını alır.hocaya dönerek,hocam bu köyde seni sevenler tarafından,hakkında şikayet vardı.ben onun için geldim.fakat öğrencilerin benden akıllı,çok güzel yetiştirmişsiniz.bundan sonraki şikayetleri gaye almayacağım der.kaymakam atına biner ve geri döner.

mehmet özer,satı demirsöz'ü yanına çağrır,alnından öptükten sonra,sağol beni onurlandırdın der ve masanın çekmecesini çeker,10 tabak kağıt hediye eder kendisine...o yıllarda defeter olmadığı için,kağıt kalem dışarıdan ithal edilmekte ve öğretmen her derste,öğrencilere birer kağıt dağıttığırmış.hatta kurşun kalemi ortadan ikiye bölüp,iki öğrencinin kalem ihtiyacını karşılarmış.yine o yıllarda 'köy mektebi'nin tüm kırtasiye ihtiyacını,fırıncı mustafa remzi özlü karşılarmış.bu anlattıklarım 1918,19 ve 20 yılları.

atatürk 29.ekim.1923'de cumhuriyeti ilan ettikten,sonra tekke ve zaviyeleri kapattığı için,medrese mezunu öğretmenlerinde işene son vermiştir.kadir özer,yusufgil'i anlattığı dosyada,harf devriminden sonra son verilmiş desede,harf devriminin kabulü 1928'dir.

mehmet özer'den boşalan öğretmenliğe,kuzyaka köyünden,ismini ve soy ismini bilmiyorum. 'telli'lakaplı öğretmen gelmiştir.telli anneanne tarafından,ahmet demiralp'ın gelini,feride demiralp'ın dedesidir.

mehmet özer,öğretmenlik vasfını kayıp edince,köy imamlığına başlar ve ilk yeri yörük köyüdür.yine kadir özer,bunu öğretmenlik olarak yazmıştır.imamlıktır.

yörük köyü bilmeyenler için yazıyorum.yaklaşık 140 hane olan bir bektaşi köyüdür.osmanlının,sekban ve sipahi askerleri tarafından kurulmuştur.1831 safranbolu nüfus sayımında,yörük köyü'nün esemasi okunmamaktadır.kaldıki,yörük köyüne gittiğimde,konakların yapılış tarihene baktım,hemen hemen tamamı 1900 lü yılların başında yapılmıştır.hatta köyün üst kısmına sipahiler ve alt kısmına sekbanlar yerleşmiş olup,sekbanlar,biraz daha fakirdirler.balat'da fırıncı hamdi sekban ve yine istanbul'un çeşitli semtlerinde fırını bulunan akçaoğulları,sekbandır.yörük köyünün üst kısımında bulanan,cami daha modrendir.burda mehmet özer,alt kısımnda ise biraz fakir camisidir ve kardeşi rıza kara görev yapmaktadır.

mehmet özer,aslen çankırı,çerkeş,örenli köyünden akile ile evlenir.akile daha önce,kosbatarın ibrahim'in ağbeyi mehmet ile evlidir.fakat çocuğu olmamış ve genç yaşta bir hastalıktan hayatını kayıp etmiştir.

mehmet özer,geç evlendiği için,bu evlilikten,kezban 1920,rabia 1924,hikmet 1927 ve abdülkadir 1932 dünyaya gelmiştir.kezban biraz ruh hastası olduğu için kendisine ve çevresine zarar verdiği için,babası tarafından,istanbul,bakırköy'de bulunan mazhar osman,ruh ve sinir hastanesine bırakılmıştır.

mehmet özer 3.nisan.1937'de karabük'de kurulan demir-çelik işletmelerinin kurulmasından sonra sonra,köyü terk etmiştir.çünkü köyde,kendisine sık sık sataşmalar olmaktadır.başta kardeşi,hüseyin avni'nin kayınvalidesi kara şerif...o sıralarda karabük,demir-çelik işletmelerinin,işçi çizelgelerini hazırlayacak elaman aranmaktadır.mürecaat eder.ilerlemiş yaşına rağmen kabul ederler.çünkü o yıllarda böyle bir çizelge hazırlayacak insanın karabük'te olması mümkün değildir ve mehmet özer'oğlu kadir özer'in deyimi ile 1953,yılında bu işletmeden emekli olur,henüz maaşını almadan vefat eder.64 yaşında.mezarı eşi ile birlikte,1970 lerin sonundan itibaren buraya defin işlemi yapılmayan,esentepe semtinin üst kısmındadır.tanımadığım mehmet özer'i saygı ile anıyorum.aslında hikaye uzun,ama ben en kısa şekli ile yazmaya çalıştım.aile 'özer'soyadını almıştır.1934,soyadı kanunudan sonra,kardeşi,hüseyin avni 'aksoy' baba salih 'kara'amcaoğlu mehmet ata ise 'doğan' soyadını almıştır.

 

 

BDÜLKADIR ÖZER (1932-1998)(YUSUFGIL)

abdülkadir özer,baba hafız mehmet nurettin özer ve akile özer'in oğlu olarak 1932 yılında son evlat olarak ilbarıt köyünde doğmuştur.ilkokulu 'karamanbaşı' 'akbulak' ilkokulunda 5 yıl olarak okumuştur.akbulak ilkokulu yaklışık mahalleri iile birlikte üç köyün öğrencilerine hizmet veren 5 yıllık bir bölge okuludur.

daha sonra,kendi anlatımı ile kendisini yatılı orta okula yazdırır.ortaokul bittikten sonra,imtahana girerek trabzon öğretmen okulunu kazanır.trabzon'da okumak için,hacılarobası köyünden 'agopgilden' remzi güler ile deniz yoluyla trabzon'a ulaşırlar.onları getiren gemi trabzon açıklarında dudur ve büyük kayıklarla yolcular karaya taşınır.şöyle anlatır.denizde dalga vardı.karadenizliler,kayık kenara varır varmaz atladılar,biz remzi ile birbirimize bakıyoruz.bir laz bize ula kıvırcıklar,denizi görünce ödünüz patlıyor,atlayın düşerseniz biz sizi kurtarırız dedeğinde son çare,kayık kıyaya yanaşınca var gücümüzle atladık.daha sonra,okulumuzu bulduk.kayıtlarımızı yaptırdık,fakat yatağımız yorganımız olmadığı için yaklaşık iki aya yakın,remzi arkadaşımla,bir mermerin üzerinde geceleri uyuduk.bir ara kaçmayı düşündük,ama okumak son çaremizdi.

abdümkadir özer,trabzon öertemen okulun bitirdikten sonra ülkemizin bazı bölgelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra tekrar imtahana girerek,ilköğretim müfetişi olur.en son görev yaptığı yer ise ilbarıt köyü ve çevre köyler olur.kendisini,yanılmıyorsam 1998,eylül veya ekim ayında kayıp ettik.ben istanbul'da olduğum için,cenaze merasimine katılamadım.istanbul'dan döndükten sonra,safranbolu mezarlığında mezarını bulup ziyaret ettim ve öğretmen arkadaşlarının bıraktığı çelenk solmuş halde halen duruyordu.

bana 30.mayıs.1998 yılında 'yusufgil' ailesi olarak hazırladığı ve çoğaltarak tüm 'yusufgil' aile bireylerine verdiği,bir dosya vermişti.yalnız burada hiç tarih kullanılmamış.sadece 30.mayıs.1998 tatamlanmış tarihi var.kaldıki insan yaşamında tarih çok öremlidir.örneğin ozsmanlı devleti 1299 yılanda osman bey tarafından,bilecik'in söğüt ilçesinde kuruldu.cumhuriyet 29.ekim. 1923 yılanda ilan edildi.tüm bunlar önemlidir ve bir babası hafız mehmet'in ölüm tarihini kullanmış.babam demir çelik işletmelerinden 1953 yılında emekli olduktan sonra,emekli maaşını alamadan vefat etti...

kendisine tüm bu bilgileri nasıl toparladın dediğimde,baban satı demirsöz'den faydalandım demişti.

örneğin,benim kendisine vermiş olduğum,1987 yılında,babam satı demirsöz'le türçeleştiridiğimiz 'köy kayıt'defterinde hemen hemen tüm tarihler mevcuttu.bunu kensine söylediğimde,o defteri benden aldılar ve ankara'da kayıp ettiler demişti.

bu arada ilbarıt köyünün ilk resmi mualimi 'öğretmeni' olan mehmet cemil efendi.bu dosyada yanlış anlatılmış.kadir bey olayı şöyle anlatıyor.istanbul'da karagaşada bunalan mehmet cemil efendi,istanbul'dan kastamonu istigametine giden bir kervanla yola çıkar ve 106 köprüsünde,kurtoğlu değirmeninde,değirmene giden mehmet ata'nın babası yusuf efendi ile karşılaşır.yusuf efendi onu ilbarıt köyüne getirir ve öğretmenliğe başlar.mehmet ata,hüseyin efendi,hasan fehmi efendi ve hasan efendileri okutarak ilerde öğretemen olmalarını sağlar.

sözü edilen kurtoğlu değirmeni,106 köprüsünde değil,hocaköprüsündedir.106 köprüsü ilbarıt köyüne yaklaşık 45 km.dir ki buraya bir günde gidip gelmek oldukça zor.

aslen bulgaristan,filibe'li olan mehmet cemil efendi.1865 doğumlu olup,ilbarıt köyüne,aslen hacıalioğullarından olup,yaklaşık 15 katır ile katırcılık kervanı yapan ve 'katırcı' olarak anılan,hüseyin efendi tarafından getirilmiştir.dolasyıla mehmet cemil efendi sadece kendisi değil,eşi emine,kızı behice ve eşi emine'nin teyzesi,nefise hanım vardır ve mehmet cemil efendi,yamakgilden,kör raşit olarak bilinen,raşit'in evnini güneye bakan odasını restore ettirerek orda ikamet etmiştir.bu ev daha sonra raşit'in damadı,mehmet ali özlü tarafından karakaşgilden mehmet avcı 'koca mehmet'e' satılmıştır.bu vesile ile aynı zamanda bir eğitimci olan,abdülkadir özer'i saygı ile anıyorum.aslında yazılacak çok şey var ,ama ben kısaca özetledim.

not. mehmet cemil efendi ile net bilgi...

'okur yazar sübyan muallim olan mehmet cemil efendi,hedevandigar (bursa) nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897) tarihinde aldığı teskere osmaniye mucubince (icab) ilbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.'

BİR ANEKDOT/ RECAİ DEMİRSÖZ

yalnız şunu belirtmek istiyorum ben kimseyi kötülemiyorm.muhtarı arayacaktım hattım yoktu ve bu virüsün ilk görüldüğü yer 'sudiarapistan' yolda gelirken yine söyledim bırak benim ressamlığımı filan kimseye söyleme...fakat iyi jurnallamışlar,şerefsiz filan dedi...ercan yıldırım ben görsem o kişileri kovardım,sen yine iyi davranmısın diyor.yüz verilse köyün içene gircekler.1916-17 yıllarında bu köyde tifüs virüsünden bir evden en az birden çok kişi hayatını kayıp etmiş,ben bunları yazıyorum,insanlara hikaye gibi geliyor.zaten bundan sonrada hiçbir şey yazmayacam.

 

BİR ANEKDOT/ RECAİ DEMİRSÖZ

bilindiği gibi ilbarıt köyüne 29.ekim.1999,tarihinde bir müze ve sanat evi kuruldu.bu müze ve sanatevi çalışmaları sırasında, çatlak sesler yükselmeye başladı.gittim kaymakam beye söyledim.devam edin vazgeçmeyin dedi ve bu müzenin çatısını ben bir bayan öğretmenle örttüm.köyden herhangi bir yardım almadan.ve açlışı günün geldiğinde yaklaşık 300 kişiye,köyden tek kişi sahip çıktı.ismet şahin abi ve köye telefon etmiş,o köy sadece recai'nin köyü değil diye.sağolsun ismet abi tek başına,açılışıta hem beni eleştiren ve sıkılmadan gelen 300 üzerinde insana ikramda bulundu ve en azından köyü onurlandırıdı.

ben buraya köyün tarihini yazıyorum,farkındayım çok kişi bundan hoşnut değil.bakıyorum en fazla yaşadığım ilbarıt köyünün dışından ilgilenenler oluyor.yinede köyden ilgilenelere teşekkür ediyorum.

bana hakaret eden sözü edilen kişi benim arkadaşım filan değil.benim bu köyde bir arkadaşım oldu.babam satı demirsöz ve iki sene yatalak yattı benden başka kimse bakmadı.babam öleli 11 yıldır yalnızım.ve bana hakaret eden kişinin,babası evde elektirik olmadığı için,gece merdivenlerden yuvarlanımış,param yok benim hattımı çekermisin dedi ve şu anki değeri en az 150 lira olan kabloyu çekiverdim ve helal ediyorum.fazla uzatmak istemiyorum.bu internet yüzünden kardeşlerimle aram açıldı.bir kaç kez bu sayfadan ayrıldım.bir daha ayrılırsam asla dönmem.ve şuna inanıyorum eğer bana bir şey olursa adım gibi biliyorum,müzedeki bana ait eşyaların yağmalanacağını.çünkü bir kez karabük valiliğinden ve bir kezde safranbolu kaymakamlığından, yardım aldım toplasan bin lira bile etmiyor ve müzenin tüm masraflarını kendim karışılıyorum.bana saygı gösterenlere saygılarımı sunuyorum.

ecai demirsöz

(ENES DOĞAN)

enes doğan'ı ilbarıt köyünde kaç kişi tanıyor olabilir?çok az çünkü ılbarıt köyü gün geçtikçe azalıyor ve hatta tükeniyor.ilbarıt köy sayfalırına,yıkılmış ve virane olmuş evlerde yayınlansa,ortaya tüm gerçekler ,tüm çıplaklığı ile çıkar.tarlalar viran,bağlar bahçeler çoktan viran oldu,samanlıklar bizim samanlık dahil tamamı çöküp viran oldu.her ne kadar yeni evler yapılsada,evlerin bazıları viran olmaya yüz tutumuş vaziyette.örneğin köy meydanında her fotoğrafta görünen,hüseyin avni aksoy'ların evi 80.li yıllardan beri oturulmadığı için,arka kısımdan çatıdan çökmeye başlamış vaziyette.en son aynı zamanda köydeki duyarlı arkadaşlarımdan ve 1981 yılında,istanbul'da bir tarafik kazasında hayatını kayıp eden,abdullah aksoy,oturmuştu,köyde öğretmenlik yaparken ve her akşam kitaplar ve gazeteler okuyup,köyün gençleri ile memeleket meselelerini tartışırdık.

enes doğan, belki 2000 doğumlu sormadım bilmiyorum.mehmet ata doğan'ın torunu kadir doğan'ın oğlu...her şey merhaba recai amca nasılsınla başladı.ankara'da üniversite okuduğunu biliyordum.hangi üniversite dedeğimde,ankara üniversitesi, dil tarih corağfaya fakültesi dedi.yalnız bu fakülte,anakara üniversitesinden eskidir.doğudan getirlen taşlarla yapılmış olup,üst kısmında,atatürk'ün ünlü sözü 'hayatta en hakiki mürşit ilimdir' yazar.kızılay'dadır ve bu fakülteyi görmüşlüğüm var.

enes'e ne dili okuduğunu sorduğumda,hint dili,yanıtını verdi ve ekledim o fakülteden ülkemizin iki büyük şairi,hatta büyük yazarları çıkmıştır dedim.örenek verdim.şair enever gökçe ve benimde yakinen tandığım ataol behramoğlu.

enes'e ilbarıt köyünde en fazla okuyan kesimin,yusufgil ve gardayıgil olduğunu söyledim.örneğin yusufgil'den kaymakam ve eğer hayatını kayıp etmeseydi vali olacaktı,1972 yılında ne olduğu belli olmayan bir trafik kazasında hayatını kayıp eden,yusuf ziya doğan...doktor , öğretmen üst düzey banka yönecileri.

enes doğan,bir anekdotda bulundu...recai amca sizler aynı zamanda birer koruyucusunuz,ama bizler sizler olamayız.yıllardır baktığın müzeye bir şey olursa,senin adına üzülürüm dedi ve kendisine,mehmet ata doğa'nın 1931 köy mektebi ve 1942-43 yılları karamanbaşı akbulak ilkokulu öğrenci sınıf defterlerini gösterdim.

 

HMET ATA DOĞAN'IN 1932-33 YILLARI ARASINDA,

son kez kullandiği,ilbarit köyü 'köy mektebi' öğrenci kayit defteri

1)78.ahmet yıldırım

2)82.ayşe öz (yaşar)

3)83.fatma çelik (şahin)

4)84.hanife tankır (gökay) çorçil

5)86.havva yıldarım (gürleyik)

6)88.sabahat mutlu

7) 90.mehmet kaya

8) 92.bekir kara

9) 93.mehmet öztürk

10) 94.ahmet kalkan

11) 102.fatma özcan (kara)

12) 85.huriye kalkan (özen)

13) 89.şerife aydin (çelik)

14) 91.mürüvet algül (akgül)

15).95.cemile algan (yildirim)

16) 98.makbule gökmen (karatekin)

17) 99.rabia özer (ünsal)

18) 100. hasan mete

19) 103.izzet mutlu

20) 104.ayşe sari (mutlu)

21) 106.hasan kaya

22) 111.ömer lütfi alkan

23) 130. süleyman tuncay

24) 96.fahriye eriş (kara)

25) 97.lütfiye gürleyik

26) 101.şerife aydin (çelik)

27) 107.hüseyin avci

28) 110.ahmet satilmiş

29) 112.lütfile doğan (özer)

30) 113. mustafa saygin

31) 114.mehmet mutlu

33) 115.ihsan akgül

34) 116.osman kara

35. 117.ruşen aydin

36. 118.rifat özcan

37) 119.hasan tankir

38) 120.hanife mete

39) 121.hasan yildirim

40) 122. şerife tankir

41) 123.emine özen (aydin)

42) 124.rahime kalkan (tuncay)

43) 125.hatice yildirim (satilmiş)

44) 126.fatma sari

45) 127.vasfiye alkan (akdoğan)

46)128.meşerref satilmiş (koç)

47)129.mustafa kemal aksoy.

48)131.ekrem tanik.

49)132.huriye eriş.

50)133.mehmet esen.

51)134.hüseyin şahin.

52)136.yeter eriş.

53)137.hikmet özer

54)138 osman hamza (sariyan)

55)139 zeynel hamza (sariyan)

56)140.mehmet (?) (sariyan)

57)141.riza (?) (sariyan)

58)142.mehmet akgül (sariyan) eklenmiş olup,defter,ayni kadro ile akbulak ilkokulunda kullanilmiştir.

bir anekdot/ recai demirsöz

geçmiş itibari ile köyümüz ilbarit'da

görev yapmiş öğretmenlerimiz.

1)mehmet cemil efendi (1965......)bulgaristan/filibe doğumlu.

2) mehmet nurettin özer (1889-1953) safranbolu/ilbarit köyü doğumlu.

3) alaaddin telli  safranbolu/kuzyaka doğumlu.

4) mehmet ata doğan (1896-1983) safranbolu/ilbarit doğumlu.

5) hüseyin hüsnü yilmaz, (1861-1938)safranbolu/hacilarobasi köyü doğumlu.

6) ziya taşdöğen 'kendisi erzurum/ narman'li olup,selehattin taşdöğen oğludur.

7) mustafa günal, 1928...?) safranbolu/ilbarit doğumlu

8) mehmet yilmaz 'islak mehmet' karabük/eflani doğumlu

9) hafize uysal,safranbolu/kadibükü doğumlu

10) mustafa öğünç,safranbolu/ hacilarobasi doğumlu

11) hacer öztürk (karadeniz) (1933.......)safranbolu/ilbarit doğumlu.

12) hikmet kayaci,kastamonu/araç doğumlu.

13) hüseyin tiryaki,kastamonu/daday doğumlu.

14)adil şen, zonguldak/çaycuma doğumlu.

15) hayrullah yilmaz önder, (1949......) muş/varto doğumlu.

16) yunus özer (1944-2007) safranbolu geren doğumlu.

17) abdullah aksoy (1951-1982) safranbolu/ ilbarit doğumlu

18) aydin ünal, (1959.....) bartin,gökçekiran köyü doğumlu.

19) suat şengül, kastamonu/abana doğumlu.

20) şerafittin cömert,safranbolu?örencik köyü doğumlu

21) ferruh şafak (1956... safranbolu/çerçen köyü doğumlu.1986 yilinda  okul kapanmiştir.

 

 

 

CEMIL DOĞAN (1960)

cemil doğani belki çoğunuz tanimiyorsunuz.cemil doğan,metin  doğan'in oğlu,ali riza doğan'in torunu...dün beni aradi,yazdiklarin köyün derin tarihi ve bu tarihi senden başkasida bilmiyor.eğer yazdiklarin kitaplaştirilirsa,katkida bulanmak isterim ve çocuklarimiza ve torunlarimiza bir miras birakmiş oluruz ve eğer böyle bir yapit ortaya çikarsa,bunun mimari mutlaka sen olursun.elimin altinda ovacik'a ait bir kitap var,yaklaşik 60 sayfa...sadece iki üç sayfasi ovacik'in geçmişi ile ilintili,gerisi fotoğraflar vs.ler.oysa sen köyümüzün 2 asir 3 asir ötesine kadar gidibiliyorsun.

şu belirtemek istiyorum.dün muhtarimiz bilgin yildirim,emek çekip yaziyorsun fazla ilgilenen yok dedi...şöyleki,ülkemiz ve dünyaya mal olmuş bir yazarimiz vardir.yaşar kemal,yaşar kemal adana'ya bağli şimdi bağimsiz il olan,osmaniye'nin kadirli ilçe gökçeli köyünde doğmuştur.aslen van,muradiye ilçesinden bu köye gelen,bir kürt ailesinin çocuğudur.babasini köy meydaninda öldürmüşler ve yaşar kemal'i kan davasi gütmesini bekleyenler,onun dünyaca ünlü bir yazar olduğunu görünce şaşirmişlar.köylüler yaşar kemal'i hiç sevmemeşiler.çünkü yaratici insanlar fazla sevilmezler.80 li yillarda,yaşar kemal ile bab-i ali'de bir gazetede yollarimiz kesişti.kimlerle kesişmediki,aziz nesin ve bir çoğu.hatta bir ara onaca kalabaliğin içinde murat özlü ile karşilaştik ve beni,türkiyenin en büyük edebiyat eleştirmeni doğan hizlan'la taniştirdi.hatta doğan hizlan'a köyden arkadaşimdir,yardimci olursan sevnirim dedi.doğan hizlan istanbul'da beni bir müzeye koymak isdedi ,ama nasip olmadi.çünkü her şey doğan hizlan'in iki dudağnin arasinda bitiyordu.

şöyleki benim yazacaklarim bir seneden önce bitmez.çünkü hiçbir şey bir çirpida olmaz.daha köyün şecerelerine dahi gelemedim.umurum yazdiklarimi hasan mutlu,kayit altina aliyordur.saygilarimla...

bir anekdot/ recai demirsöz

HASAN EFENDI (1891-1915) (ÇAVUŞGIL)

hasan efendi,ayni kuşağin öğretmenlerindendir.mustafa çavuş ve emine hanimin oğlu olarak,1891 yilinda ilbarit köyünde dünyaya gelir.kendinden başka, 1887 doğumlu hamide (tahir tangül)ün annesidir.1897 doğumlu huriye (mehmet adnan erden)in annesidir.1899 doğumlu ali (alibidik) (hasan rahmi saygin)in babasidir ve 1907 doğumlu hamide (şükrü kaya)nin eşidir.anneleri emine hanim ayranco hasan ağanin kizidir.

hasan efendi,ilkokulu doğduğu köy ilbarit'da mehmet cemil efendi de okur.rüşteyiyi okumak için,safranbolu'da ikamet etmekte olan,amacasi katirci hüseyin efendinin yanina gider.katirci hüseyin yaklaşik 15 civarinda katirlari ile o zamanin kervan işini yapmaktadir.bartin,safranbolu ve safranbolu,kastamonu arasinda,yük taşimaciliği yapar.her perşeme günü,kendini ona göre ayarlayarak,ilbarit köyüne gelir.istanbul'dan,ilbarit köyüne iaşe ve benzeri yardimlari köyüne yollayan,firinci mustafa remzi'nin gönderdiklerini,bartin'da gemiden alir ve köyel ulaştirir.tabak-evi suyu olarak bilinen ve 1990 yillarina kadar faal olan suyun köye gelmesi için öncülük etmiştir.köylüler zor yerlerden su kanalini açarken,hüseyin efendi,rum ustalari getirirek,yağli algun denilen horasan siva ile suyun köye gelmesini sağlamişkir.yalniz,masrafli olduğu için köylünün parasi tükenmiş,su yaklaşik 4 yili sariahmet köyü civarina akmiştir.daha sonra,yyukari pinar,taşönü pinari ve cami şadirvani olmak üzere,1945 yukari ilkokulun açilmisi ile okulada su verilmiştir.

hasan efendi,safranbolu rüştiye mektebini bitirdikten sonra,kastamano öğretmen okulunuda bitirip,öğretmen olur.bu arada safranbolu'da okuduğu yillarda taniştiği,safranbolu eşraflarindan bir ailenin kizi ile evlenir.fakat,evliliğinin daha bir kaç ayinda,ülkede 'seferberlik' ilan edilir. 1914 birinci dünya savaşinin başlamasi ile birlikte,yedek subay olarak askere alinir.daha sonra,1915'te çanakkale savaşina dahil olur.savaşin tam anlami ile kiziştiği bir zamanda,askerliğini yaptiği 125 alayda,çanakkale merkez tepe mevkiinde şehit olur.mezari çanakkale şehitliğindedir.doğal olarak,eşinin şehit düştüğünü öğrenen hanimi,ismi bilmediğim için buraya aktaramiyorum.bir daha hiç evlenmez.yazlari ilbarit köyüne ve kişlari,safranbolu'ya ailesinin yanina giderek ömrünü tamamlar.yaşamini eşinden kensine bağlanan aylikla sağlar.

köyümüzde 1900 yillarin başinda,öğretmen olarak ve köyümüzün geçmişe dönük aydinlanmasini sağlayan,eski öğretmenlerini tanitmaya çaliştim.bu bilgiler şahsimin genel bilgileri olup,hiç bir yerde yazili değildir.daha başka yazilarda buluşmak üzere ve geçmişte kalanlari saygi ile aniyorum.

bir anekdot/ recai demirsöz

HASAN FEHMI ERDEN (1895-1969)(GADEYIGIL)

hasan fehmi erden, ahmet ve hatice'nin oğullari olarak,1895 yilinda ilbarit köyünde dünyaya gelir.kendinden başka,fatma 1876,safiye 1880,mehmet 1882,nuri 1887,abdullah 1891,5 kardeşi bulunmaktadir.

hasan efendi,ilkokulu ilbarit köyü,köy mektebinde,öğretmeni mehmet cemil efendide okur,daha sonra safranbolu rüştiyesi ve kastamonu öğretmen okulunu bitirdikten sonra,1914 'seferberlik' ve birinci dünya savaşina çağrilir.askerliğini subay olarak tamamlar.1918 yilinda savaşin sona ermesi ile köyüne döner.bu arada,kendisi ile birlikte askerde olan,mehmet savaşin ilk yillarinda şehit düşmüştür.

hasan efendi,19.mayis.1919,atatürk'ün samsuna'çikip 'kurtuluş savaşi'nin başlamisi ile tekrar askere çağrilir.anadolunun çeşitli yerlerinde bu kez teğmen olarak görev alir.kurtuluş savaşi'nin sona ermesi ile tekrar ilbarit köyüne döner.nişanli olduğu,hacialioğullarindan,mustafa kizi,huriye 1897 ile evlenir.bu evlilikten,şaziye 1923 ve mehmet adnan 1930,dünyay gelir.şaziye demiralp hayatta olup,şu an ilbarit köyünün en yaşli bireyidir.mehmet adnan ise 2019'un mart ayinda vefat etmiştir.köylüler olarak,kendisini istanbul,kasimpaşa semtinde son yolculuğuna uğurladik.

hasan efendi, bir süre köyde çiftçilik eder.kendisini atatürk'ün çikarmiş olduğu bir yasa ile 1926 yilinda,'istiklal madalyasi'maaşi bağlanir.o yillara ait belgeler,oğlu mehmet adnan'in vasiyeti üzerine çerçevetilerek,ilbarit köyü müzesine bağişlanmiştir.hatta atürk'ün eski yazi imzasi vardir belgelerden birinde...

atatürk'ün anadoluda tekrar öğeretmen okullarini açmasi ile,hasan efendi öğretmenliğe dönmek için müraacat eder ve müraacati kabul görür.fakat bazi konularda yetirsiz görüldüğü için,kastamonu öğretmen okulunda,bir süre tekrar eğitime tabi tutulur.bu konuda mehmet ata doğan şanslidir.bütün yeterlilik sinavlarini başari ile yaptiği için,kendisine 1926 yilinda,ilköğretim öğretmenliği ve diplomasi verilir.

hasan efendi,1929 yilinda,ilbarit köyünden,4 gençle birlikte kastamonu öğretmen okuluna,tekrar kayitini yaptirir.bu 4 genç,ahmet demirap,kardeşi mehmet'in oğlu,şükrü kaya,mustufa algan,kardeşi nuri'nin oğlu ve ibrahim ünal'dir.

kastamonu öğretmen okulunda,geceleri gaz lambasinin işiğinda,bu 4 gence ders vrerek yardimci olan,hasan efendi,yeterlilik sinavlarini vererek, ayni yil 1929 yilinda,şimdi bartin ili sinirlari içinde bulunan,ulus ilçesinin kumluca,nahyesine öğretmen olarak atanir.sirasiyla,ulus,kumluca,eflani,karacapinar köyü,davutobasi köyü,kadibükü köylerinde öğretmenlik yaptiktan sonra,diğer meslek taşlari gibi,dönemin hükümeti tarafindan,1950 yilinda emekli edilir.

hacilarobasi,sallar mah.mevkiinde bulunan,soğanliçay üzerinde kurulu bulunan,su değirmeninin,hüseyin avni aksoy,tüccar mustafa gökmen 'yamak' ile ortak olup,diğerleri hisselerini sattiği için,değermenin tüm hisselerinin büyük bölümü kendilerindedir.

hasan efendi,1958 yilinda eşi huriye hanimi kayip edince,artik ömrünü oğlunun yaninda,istanbul-kasimpaşa semtinde geçirmeye başlar.ara sira safranbolu'da bulunan kizi şaziye hanimla köye gelip bir iki ay kalsada,tekrar istanbul'a döner.hasan efendiyi 1960,yillarin başlarinda ve ortalarinda köye gelişlerinden tanimaktayim.takim elbise kiravat ve fötr şapka takan,bir kişilikti.1969 yilinda yaşama veda eden,hasan fehmi erden'in mezari,istanbul,kasimpaşa,kulaksiz aile mezarliğindadir.kendisini saygi ile aniyorum.

bir anekdot/ recai demirsöz

MEHMET ATA DOĞAN (1896-1983)(YUSUFGIL)

mehmet ata doğan, karamehmetoğlu,sülalesinden,yusuf efendi ve hatice,hanimin oğlu olarak 1896 yilinda,ilbarit köyünde dünyaya gelmiştir.kendinden başka dört kizkardeşi vardir.sirasiyla,sidika 1882,hanim 1887,emine 1889 ve fatma 1899 doğumludur.

baba yusuf efendi, oyillar köyün hatibi ve de katibidir.köymektebine geldiğinde,öğrencilerine,bu gece bir oğlum oldu,ne isimi vereyim dediğinde,öğrencilerinden fis fis hafiz,mehmet mutlu,hocam 'ata' olsun der.yusuf efendi,daha sonra istanbul,fatih medresesini biterecek olan,mehmet mutlu'nun görüşü ile babasi karamehmetoğlu, mehmet'i katarak,oğluna mehmet ata,ismini koyar.

mehmet ata,diğer arkadaşlari gibi,oyillarda ilbarit mektebinde öğretmelik yapan,aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendide ilkokulu bitirir.bababsi o yillarda,safranbolu'da yeni açilan rüştiye mektebine,kayitini yaptirir ve safranbolu'nun eşrafalarindan birene oğlunu teslim eder.tabiiki tüm masraflari karşilamak sureti ile...küçük bir anekdot;rüştiye mektepleri,1905 yilinda,padişah abdülhamit tarafindan açilir ve o yillarin orta okullaridir.ikiye ayrilir,askeri rüştiye ve rüştiye diye...

mehmet ata, rüştiye mektebini bitirdikten,sonra kastamonu öğretmen okuluna girer ve bu okulu muallim olarak bitirir.diğer arkadaşlari gibi,öğretmenlik yapamadan,1914 yilinda patlak veren birinci dünya savaşina katilmak zorunda kalir.bu arada 17 yaşinda evlenmiş ve 1914 yilinda ali isimnde oğlu dünyaya gelmiştir.

mehmet ata,birinci dünya savaşina,o yillarda osmanli sinirlarinda olan,arapistan'da katilir.rütbesi teğmendir ve mayetine askerler verilmiştir.bilindiği gibi,birinci dünya savaşi,ayni zamanda emperyalist devletlerin,pazar savaşidir.her ne kadar avusturya perensi öldürülmüş falan densede,başta petrolün bulunmasi,sanayi devriminin hat safhaya ulaşmasi sonucu,almanya'ya karişi bir tutum söz konusudur.yorgun olan osmanli,almanlarin yaninda saf almiştir.almanlarin ülkemiz üzerinden yaptiği,istanbul,bağdat demiryolu ve ingilizlerin,yine o yillarda açtiği süveyş kanali başina değildir.

mehmet ata savaşin kiziştiği dönemde,askerleri ile birlikte arap çöllerinde,ingilizlere esir düşer.ingilizler,okumuşlari ayirir,okur yazar olmayan,anadolu'nun garip hiçbir şey bilmeyen çocuklarini ,arap çapulcularina teslim ederler.askerlerin bir kismi süngü ve kiliçla şehit edilirken,bir kismida,arap çöllerinde zehirli su birikintilerinde boğularak şehit edilir.

tüm bunlari gören mehmet ata,ömrü bboyunca araplardan nefret eder.

daha sonra kendisini esir alan ingilizler gemi ile hindistan ve misir gibi,egemelikleri altinda bulundurduklari ülkeler getirirler.1918 yilinda savaşin bitimi ile esirler saliverilir.

bu zaman zarfinda,ilbarit köyünde baş gösteren tifüs salgininda,mehmet ata,babasi yusuf efendi ve,eşi emine'yi kayit etmiştir.ta ki köye dönünce öğrenir.geriye yaşli bir ana ve küçük bir evlat kalmiştir.

19.mayis.1919'da atatürk'ün samsun'a çikmasi ve kurtuluş savaşi'nin başlamasi ile birlikte,mehmet ata,tekrar askere çağrilir.subay olarak anadolunun bazi bölgelerinde görev alir.yaklaşik 3 yil süren kurtuluş savaşi ,30.ağustos.1922'de sona erer ve terhis olur.bu arada,yamakgilden,hasan kizi havva 1903 evlenir,fakat evliliği fazla sürmez.bir yil sonra ayrilirlar.bu kez kadibükü köyünden,uzun yillarz muhtarlik da yapan neşet gökmen'in kizkardeşi fatma hanimla evlenir. (terzi-fatma) kizi lütfiye 1926 ve oğlu yusuf ziya 1928,dünyaya gelir.tabiki bu arada müracati dolasiyla,'köy mektebinde' öğretmenlik yapmaktadir.29.ekim.1923'de atatürk cumhuriyeti ilan etmiş ve ilk işi cehalete maruz kalmiş anadolu insanini cehaletten kurtarmak ve eğitimdir.zaten başarili bir öğretmen olan mehmetz ata'ya tekrar girdiği imtahanla,1926 yilinda öğretmenlik diplomasi tekrar verilir.bu kez cumhuriyet öğretmeni olarak.bu diplomanin aslina uygun çekilmiş fotoğrafi;ilbarit köyü 'müzesindedir'ayrnica mehmet ata'ya,atatürk'ün 1926 yilinda çikarilan bir kanunla, 'istiklal madalyasi' maaşi ve madalyasi verilmiştir.

mehmet ata, cumhuriyet kurulduktan sonra ve öğretmenliğe döndükten sonra,bir kaç yil o yillarda safranbolu'nun beldesi olan,eflani'nin yağlica köyünde öğretmenlik yaptiktan sonra,tekrar ilbarit köyüne gelir ve 1950 yilinda emekli oluncaya kadar,köyünde kalir.

ilkönce üç yil olmak üzere 'köy mektebinde' çocuklari okutur.1931-32 yillarina ait elimin altinda o yillara ait sinif defterleri var.soyadi olmadiği için esamilerle yazilmiş öğrneciler.ben çoğunu çözdüm ve ileride nasip olursa yayinlayacam.

1934-35 yillari arasinda 5 yillik olmak üzere,karamanbaşi mevkiinde, 'akbulak ilkokulu' açilir.okul,ilbarit,sariyan ve hacilarobasi, yine o yillarda hacilarobasi'nin mahallesi konumda olan geren köyü ve ovacik'in köylerinden gelen öğrenciler bu okuldan faydalanmişlardir.yine'akbulak ilkokuluna' ait 1934-35 ve 1942-43 yilnin öğreci defterleri var.

aslen hacilarobasi,köyünden kendisi gibi öğretmen olan hüsnü yilmaz ile birlikte,akbulak ilkokulunda öğretmenlik yapan,mehme ata,hüsnü yilmaz'in bedenen biraz rahatsiz olasi ile yaklaik o yillarda 150'den fazla öğrenciyi tek başina okutur.

mehmet ata'nin ülkeye kazandirdiklari;üç yil ilbarit köyü mektebinden,

  1. mehmet oğlu,ahmet demiralp 1907 'öğretmen-baş öğretmen'
  2. ahmet oğlu, şükrü kaya 1908 'öğretemen'
  3. ömer oğlu ibrahim ünal 1908 'öğretmen'
  4. nuri oğlu mustafa algan 1908 'öğretmen'

 

 

 1934-35 VE 1942-43 YILNIN ÖĞRECI DEFTERLERI

akbulak ilkokulu;

1)ilyas oğlu mastafa öğünç 1926 'öğretmen' 'hacilarobasi'

2) mehmet oğlu mustafa günal 1928 'öğretmen' 'ilbarit'

3) mehmet ata oğlu yusuf ziya doğan 'kaymakam' 'ilbarit'

4) ibrahim oğlu hamdi ünver 1932 'öğretmen' 'hacilarobasi'

5) şaban kizi ayşe gökmen 1932 'öğretmen' 'ilbarit'

6) ömer kizi hacer öztürk 1933 'öğretmen' 'ilbarit'

7) hasan olu yusuf çil 1933 'albay' 'hacilarobasi'

8) mehmet oğlu ismail coşkun 1933 'öğretmen' 'hacilarobasi'

9) nuri oğlu mehmet ali san 1933 'öretmen' hacilarobasi-sallar mah.'

emeklilikten sonra,1965 yili sonbaharina kadar ilbarit köyünde yaşayan mehmet ata,daha sonra safranbolu'ya taşinir.ilkönce kira daha sonra kendine özgü bir ev satin alir ve 1983 yilinda vefat eder.mezari safranbolu mezarliğindadir.kendisini saygi ile aniyorum.

 

HÜSEYIN AVNI AKSOY (1892-1979)(MEYREMGIL)

hüseyin avni aksoy, salih ağa ve kezban'ın ikinci çocukları olarak 1892 yılında ilbarıt köyünde dünyaya gelir.karamehmetoğlu sülalesindendir.ilkokulu,mehmet cemil efendi'de okuduktan sonra,kastamonu muallim mektebini bitirmiştir ve askerlik sırasında rüşteye imtahanına da girerek,rüştiye mezunu sayılmıştır.

hüseyin avni aksoy öğretmen olmasına karşın,öğretmenlik yapamamıştır.nedini 1914'de birinci dünya savaşı patlak vermiş ve osmanlı,daha sonra savaşı kayıp edecek almanlarla birlikte,birinci dünya savaşına girmiştir.ülkede 'seferberlik'ilan edildiğinden.askerliğini yapmış olanlarda,tekrar askere çağrılmıştır.

hüseyin avni aksoy,birinci dünya savaşı ile aynı anda patlak veren,çanakkale savaşına dahil edilmiştir.aynı köylüsü,hacıalioğullarından,mustafa oğlu,öğretemen hasan efendi ile birlikte.hasan efendi,daha sonra,mesleğine dönemeden,çanakkale'de şehit düşmüştür.

hüseyin avni aksoy,çanakkale savaşı yıllarında,yolları atatürk'le kesişir.atatürk zekasına ve dürüstlüğüne güvendiği,hüseyin efendiyi yanına emir subayı olarak alır.sürekli hüseyin efendiyi,yakın illere görevli olarak gönderir.kütahya'ya gönderdiğinde,kendisine şu talimatı verir.yol boyunca dinlenecen ve sık sık at değiştireceksin ve hiç kimseye müsama göstermeyeceksin.

atatürk,çanakkale,savaşı yılların da türk milletinin kurutuluşu içinde planlar yapmaktaydı.çünkü çanakkale savaşı,ingilizlerle yapılmaktaydı.nedeni,rusya'da bolşevik ayaklanmaları başlamış,rus çarı,ingilizlerden yardım istemiştir.fakat çanakkale savaşında kendisinden fazla söz edilmesede atatürk,bu savaşa ağırlığını koymuştur.ingiliz savaş gemilernin geçişine izin vermez ve savaş çok uzun sürer,her iki tarafında kayıpları büyüktür.bu savaşı kayıp ettiğine,ingilizlerin zeka küpü dedikleri çorçil bile şaşırır.rusya'da 17.ekim devrimi gerçekleşir.daha sonra ellerini kollarını sallayarak,ingilizler boğazı geçerler ve dolmabahçe,açıklarına savaş gemilerini demirleyip,toplarını saraya çevirirler.bunu gören atatürk,tarihe geçecek şu sözü kullanır. 'geldikleri gibi gidecekler' fakat ingilizler,istanbul'da boş durmazlar,ilk işleri saraçhane kışlasında,uykuda uyumakta olan,100 yakın inzibat erimizi şehit ederler.istanbul'un un ihtiyacını karşılayan,ayvansaray un değirmeninin işlevni durdurmak isterler ve değirmeni bir çavuş eşliğinde bir manga korumaktadır.manganın başında,ilbarıt köyü,pürdegilden efe hasan vardır.askerlerine süngü tak emrini verir ve un değirmeninin kuşatması engellenir.daha sonra kendisine 10 altın mükafat verilecektir.efe hasan dil sürtüşmesi nedeni ile bazı kelimeleri söyleyemez. 'altınları cuzu gibi mastafa efendiye yatırdım'der.mustafa efendi,mustafa remzi'dir.

hüseyin efendi,birinci düna savaşı ve çanakkale savaşı bittikten sonra,bu kez 'kurutuluş savaşı' başladığından,tekrar subay olarak 'kurtuluş savaşına'dahil olur ve rütbesi teğemendir.kendisi teşfiki mesaim olduğu için kendiz ağzından anlatıyorum.

niğde'de levazım teğmeni idim.girasun ve ordu'dan gelen fındıkları,askerlere dağtıyordum.zor günlerdi.asker bir lokma ekmeği dahi bulmakta zorlanıyor.savaşlar ve hastalıklar ülkenin nüfusunu neredeye 12 milyonlara kadar indirmişti.bir gün bir şey yaşadım yanıma gelen emrimdeki bir çavuş;efendim sizin safranbolu'dan iki asker geldi ve bitkinler dedi.hemen gittim,gördüğüme inanamıyordum.biri kardeşim rıza,diğeri bizim köyden şaban'dı 'gökmen) her ikisinide çadırdaki revire yatırdım.bir süre sonra iyileştiler ve kendilerine görev verdim.

hüseyin efendi,çanakkale savaşı dönüşü,ibrahimbeyoğullarından,abdullah kızı hanife ile evlenmiştir.bir anlamda içgüveyi girmiştir.1890 doğumlu olan,hanife,daha önce yazıköy'de abdurahman ile evli olup,bu evliliğinden,behiye doğum tarihini bilmiyorum.hacer 1914 adında iki kızı olmuştur.hacer daha sonra bir hastalık sonucu 1919 yılında 5 yaşında hayatını kayıp edecektir.mezarı ilbarıt köyü mezarlığındadır.hanife'nin ilk eşi abdurhaman,1914 başyalan birinci dünya savaşında şehit düşmüştür.

hüseyin efendi,kurutuluş savaşı sonrası ilbarıt köyüne döner ve çiftçilik yapmaya başlar.kendisine,savaşa katılan diğer öğretmenler gibi,atatürk'ün 1926 yılında çıkarttığı bir yasa ile 'istiklal madalyası' maaşı bağlanır.1928 yılında öğretmenlik mesleğne çağrılır.ilk görev yeri davutobası köyü olup,sırasıyla,ovacuma,safranbolu kalealtı,toprakcuma'da görev yaptıktan sonra,1950 yılında iktidara gelen,iktidar tarafından,atatürk döneminin tüm öğretmenleri emekli edilir.

hüseyin efendinin,hanife ile evliliğinden,mukadder 1921 ve mustafa kemal 1928 doğumlu iki çocuğu vardır.1979 yılında safranbolu'da vefat eden,hüseyin avni aksoy'un mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile anıyorum.

 

YÖRÜK KÖYÜ

ben yörüğü köy olarak safranbolu kayıtlarında 1870 den önce bulamazsın diyorum.kastamonu sancağı aktaş nahiyesi veya kaza olarak bakmak lazım.safranbolulular yerel milliyetçilikle konuyu es geçmekteler..malum, bayırın türkü.ılbarıtla ilgili olarak sana katılıyorum tabiiki.bu arada nahiye 1850 den önce yöre anlamında kullanılmış.daha sonra idari birim anlamında..benim tarih araştırmam istanbul da osmanlı arşivlerinde iki yıl sürdü belgeler mikrofişlere yüklendi 1999 yılında ilber hocanın yönettiği ve ttk bşk yusuf halaçoğlunun tertiplediği sempozyumda tebliğ edilip türk tarih kurumunca onaylanıp basıldı..sana iletirim..ılbarıtla ilgili kayıtlara da ulaşılabilir..iskan defterleri ,tapu tahrir defterleri,,mühimme defterleri,şeriyye sicillerine bakmak lazım.biraz da gençler çalışsın bizden bu kadar recai dost.

yörük köyünün kuruluş tarihi 1475 senesidir.tapu tahrir defterleri ve yörük iskan kayıtlarında mevcuttur.kitabımda belgeler yayınlanmıştır.1513 senesinde üç akçalık kadılıktır.atanan kadı nın adı yazılıdır.resmi adı ise' devlet han i be kaza i yörükan i tarakli borlu'türkçesi,hanın devletinin taraklıborlu yörükleri ilçesidir.o tarihlerde safranbolu ise medine i taraklı borlu olarak geçer.her iki kadılığın ortak onayladığı kadıbükü yöresinde vakıf kurulmasına yönelik belge rahmetli avukat hulusi yazıcıoğluna ait safranbolu tarihçesi kitabında yeralmaktadır.yörük kazası zaman içersinde bolu livası ve ,kastamonu sancağına vb. na bağlanmış,19.yy.da viranşehir sancağına tabi olmuş nihayet kastamonuya bağlı iken 1870 yılında kariyye yani köy statüsüne inmiştir.ilçeye hacılar,davud obaları yanında 15 adet köy bağlıdır..aşağı mahallede restarasyonu yapılan ahşap camii 1824 yılında vakfedilmiştir.belgelidir..köy içinde 15 adet işyeri ,hamam ve kervansaray,bir adet tekke kalıntısı mevcuttur.kurtuluş savaşında anadoluya subay ve silah kaçıran istanbul merdiven köyde halen faal olan şahkulu sultan dergahının kurucuları yörüklüdür..kadı şerriye sicili kayıtları mevcuttur..köken kayıtları bilecik söğüttedir.sultan abdülhamitin çağrısı üzerine 19.yy da istanbula önemli aileler göçmüş sarayın has fırınlarının işletmesi bunlara tevdi edilmiştir..1929 yılı istatistiklerinde istanbul şehreminliği-belediye-kayıtlarında 182 simitçi,börekçi,ekmek fırınlarının yarısı yörüklülere ait görünmektedir.buğday borsasının başkanı muradoğlu (mehmet)ailesindendir.bugün otel yapılan konak onlara aittir.yapıkredi bankasının kurucularındandır..oğlu enver amerikalı bir kadınla evlenmiş 1940 yılında norfolk amerikan deniz üssünün teknik sorumlusu olup ülkeye döndüğünde ilk defa uludağda tusan oteli açan ve yolunu yaptıran kişidir.çeyrekoğlu ailesi ise istanbulda sinemalar, gazoz fabrikaları,fırın vb işletmelerinin sahipleri olup soprano leyla gencerin ailesidir.köy ordugah olduğundan sipahi cebeci vs.ordunun siyasi ve mehzepsel görüşüne uyum sağlamış sünni-bektaşi karışımlıdır.önemli ailelerin tamamına yakını köyü terkederek istanbula yerleşmişlerdir.recai dostum;1870 den önce yörük köyünün adına işte bu nedenle rastlayamazsın..slm.svg.

BİR ANEKDOT/ RECAİ DEMİRSÖZ

ben bir tarihçi değilim.fakat tarihe saygım sonsuz.yaşadığım ilbarıt köyünü kuranlar,en eski 1750-51 doğumlular.bu güne vurgularsak,270 yıl yaklaşık üç asır etmektedir.dolasıyla 1749'lu doğumlulara rastlayamadım ki,bu bilgiler artık e-devlette dahi yok.

yaklaşık 2 yıl aradan 1971-72 yıllarında bir yıl istanbul küçükyalı ortaokulunda okuma şansım oldu.şimdi okuduğum okul, kadir has lisesi olarak halen,yaşamakta.belki istanbul'da bir fabrikaya giririm diye,testiknamemi almaya gittiğimde okul yöneticileri vermediler,evladım sen sınıfta filan kalmamışsın,bir yerlerde oku dediler,ama tutuncak dalım yoktu.bende köylülerim gibi fırın işçiliği ve daha bir çok işte çalıştım.

1980'den sonra köyüme döndüm ve çocukluğumdan yüreğimde ukte olan resime başladım.bunca yıl yüzlerce binlerce insan tanıdım.çünkü kendi okulumu artık kafamda kurmuştum.babamdan bana tek miras akılcılık kaldı,para pulun yerine...zaten beş kuruşu olmadı,babamın.50 kuruşluk bir paket ikinci sigarasına,karasapan kurardı.kötümser bir zamanı adımılıyoruz.yapacakta başka bir şey yok...

MEHMET NURETTIN ÖZER (1889-1953)(YUSUFGIL)

 

MEHMET ÖZER, ASLEN KARAMEHMETOĞULLARINDAN OLUP,

KÖYDE YUSUFGIL OLARAK tanımlanan,salih ve kezban'dan olma,1889 doğumludur.aynı anneden diğer kardeşi hüseyin avni'den 3 yaş büyüktür.annesi vefat edince uzun süre yetim kalır.baba salih bu kez,sarıahmetli köyünden,mehmet ve fatma'dan olma 1880 doğumlu ayşe ile evlenir.bu evlilikten,rıza 1900,muharrem 1904,yusuf 1908,mustafa ve hasan ekiz 1916 ve hüsnü 1921 dünyaya gelir.

baba oldukça fakir olduğu için,mehmet özer,küçük yaşata o yılların öğretmen okulu sayılan,istanbul,fatih medresisine gönderilir.yaklaşık 18 yıl fatih medresesinde okuyan mehmet özer,diğer öğrnecilerle birlikte,trakya köylerine 'cerre' giderler. cerre bilindiği gibi,medrese talebelerinin üç aylar denilen,recep,şaban ve ramazan aylarında,memleketin muhalif yerlerine dağılmalarıdır.

mehmet özer,okulunu bitirince askere çağrılır.askerliğini,o yıllarda osmanlı topraklarında olan,irak'ın çeşitli yerlerinde yedek subay olarak yapar.

askerlik dönüşü,köyüne 'ilbarıt köyü'ne hem öğretmen hemide köy imamı olarak atanır.aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendiden sonra köyün ikinci öğrtemenidir.mehmet cemil efendi,1880 li yıllardan sonraları okutmuş olup,mehmet özer ise 1900 yıllardan sonra doğanları okutmuştur.

bir gün şöyle bir hadise yaşanır.köye bir atlı gelir.köy meydanında attan iner,hocayı çağrır.hocaya kensinin safranbolu kaymakamı olduğunu söyler.öğrencileri toplamasını ve denetlemeye geldiğini söyler.hoca öğrencileri mektepte toplar,kaymakam içeri girer.sınıfı pür dikkat izledikten sonra,öğrencilerden birine sen kalk der.kalk dedeği kişi satı demirsöz'dür. kendisine şöyle bir soru yönetir.üzerinde yaşadığımız gezegen saatte,700 km.hızla dönmektedir.fakat biz bunu neden hissetmiyoruz.satı demirsöz yanıt verir.efendim,en hızlı giden bir atın üzerine bir karınca koyalım,o karınca atın ne kadar hızlı gittiğini bilemez.satı demirsöz'e bir kaç soru daha sorar,anında yanıtını alır.hocaya dönerek,hocam bu köyde seni sevenler tarafından,hakkında şikayet vardı.ben onun için geldim.fakat öğrencilerin benden akıllı,çok güzel yetiştirmişsiniz.bundan sonraki şikayetleri gaye almayacağım der.kaymakam atına biner ve geri döner.

mehmet özer,satı demirsöz'ü yanına çağrır,alnından öptükten sonra,sağol beni onurlandırdın der ve masanın çekmecesini çeker,10 tabak kağıt hediye eder kendisine...o yıllarda defeter olmadığı için,kağıt kalem dışarıdan ithal edilmekte ve öğretmen her derste,öğrencilere birer kağıt dağıttığırmış.hatta kurşun kalemi ortadan ikiye bölüp,iki öğrencinin kalem ihtiyacını karşılarmış.yine o yıllarda 'köy mektebi'nin tüm kırtasiye ihtiyacını,fırıncı mustafa remzi özlü karşılarmış.bu anlattıklarım 1918,19 ve 20 yılları.

atatürk 29.ekim.1923'de cumhuriyeti ilan ettikten,sonra tekke ve zaviyeleri kapattığı için,medrese mezunu öğretmenlerinde işene son vermiştir.kadir özer,yusufgil'i anlattığı dosyada,harf devriminden sonra son verilmiş desede,harf devriminin kabulü 1928'dir.

mehmet özer'den boşalan öğretmenliğe,kuzyaka köyünden,ismini ve soy ismini bilmiyorum. 'telli'lakaplı öğretmen gelmiştir.telli anneanne tarafından,ahmet demiralp'ın gelini,feride demiralp'ın dedesidir.

mehmet özer,öğretmenlik vasfını kayıp edince,köy imamlığına başlar ve ilk yeri yörük köyüdür.yine kadir özer,bunu öğretmenlik olarak yazmıştır.imamlıktır.

yörük köyü bilmeyenler için yazıyorum.yaklaşık 140 hane olan bir bektaşi köyüdür.osmanlının,sekban ve sipahi askerleri tarafından kurulmuştur.1831 safranbolu nüfus sayımında,yörük köyü'nün esemasi okunmamaktadır.kaldıki,yörük köyüne gittiğimde,konakların yapılış tarihene baktım,hemen hemen tamamı 1900 lü yılların başında yapılmıştır.hatta köyün üst kısmına sipahiler ve alt kısmına sekbanlar yerleşmiş olup,sekbanlar,biraz daha fakirdirler.balat'da fırıncı hamdi sekban ve yine istanbul'un çeşitli semtlerinde fırını bulunan akçaoğulları,sekbandır.yörük köyünün üst kısımında bulanan,cami daha modrendir.burda mehmet özer,alt kısımnda ise biraz fakir camisidir ve kardeşi rıza kara görev yapmaktadır.

mehmet özer,aslen çankırı,çerkeş,örenli köyünden akile ile evlenir.akile daha önce,kosbatarın ibrahim'in ağbeyi mehmet ile evlidir.fakat çocuğu olmamış ve genç yaşta bir hastalıktan hayatını kayıp etmiştir.

mehmet özer,geç evlendiği için,bu evlilikten,kezban 1920,rabia 1924,hikmet 1927 ve abdülkadir 1932 dünyaya gelmiştir.kezban biraz ruh hastası olduğu için kendisine ve çevresine zarar verdiği için,babası tarafından,istanbul,bakırköy'de bulunan mazhar osman,ruh ve sinir hastanesine bırakılmıştır.

mehmet özer 3.nisan.1937'de karabük'de kurulan demir-çelik işletmelerinin kurulmasından sonra sonra,köyü terk etmiştir.çünkü köyde,kendisine sık sık sataşmalar olmaktadır.başta kardeşi,hüseyin avni'nin kayınvalidesi kara şerif...o sıralarda karabük,demir-çelik işletmelerinin,işçi çizelgelerini hazırlayacak elaman aranmaktadır.mürecaat eder.ilerlemiş yaşına rağmen kabul ederler.çünkü o yıllarda böyle bir çizelge hazırlayacak insanın karabük'te olması mümkün değildir ve mehmet özer'oğlu kadir özer'in deyimi ile 1953,yılında bu işletmeden emekli olur,henüz maaşını almadan vefat eder.64 yaşında.mezarı eşi ile birlikte,1970 lerin sonundan itibaren buraya defin işlemi yapılmayan,esentepe semtinin üst kısmındadır.tanımadığım mehmet özer'i saygı ile anıyorum.aslında hikaye uzun,ama ben en kısa şekli ile yazmaya çalıştım.aile 'özer'soyadını almıştır.1934,soyadı kanunudan sonra,kardeşi,hüseyin avni 'aksoy' baba salih 'kara'amcaoğlu mehmet ata ise 'doğan' soyadını almıştır.

 

 

BDÜLKADIR ÖZER (1932-1998)(YUSUFGIL)

abdülkadir özer,baba hafız mehmet nurettin özer ve akile özer'in oğlu olarak 1932 yılında son evlat olarak ilbarıt köyünde doğmuştur.ilkokulu 'karamanbaşı' 'akbulak' ilkokulunda 5 yıl olarak okumuştur.akbulak ilkokulu yaklışık mahalleri iile birlikte üç köyün öğrencilerine hizmet veren 5 yıllık bir bölge okuludur.

daha sonra,kendi anlatımı ile kendisini yatılı orta okula yazdırır.ortaokul bittikten sonra,imtahana girerek trabzon öğretmen okulunu kazanır.trabzon'da okumak için,hacılarobası köyünden 'agopgilden' remzi güler ile deniz yoluyla trabzon'a ulaşırlar.onları getiren gemi trabzon açıklarında dudur ve büyük kayıklarla yolcular karaya taşınır.şöyle anlatır.denizde dalga vardı.karadenizliler,kayık kenara varır varmaz atladılar,biz remzi ile birbirimize bakıyoruz.bir laz bize ula kıvırcıklar,denizi görünce ödünüz patlıyor,atlayın düşerseniz biz sizi kurtarırız dedeğinde son çare,kayık kıyaya yanaşınca var gücümüzle atladık.daha sonra,okulumuzu bulduk.kayıtlarımızı yaptırdık,fakat yatağımız yorganımız olmadığı için yaklaşık iki aya yakın,remzi arkadaşımla,bir mermerin üzerinde geceleri uyuduk.bir ara kaçmayı düşündük,ama okumak son çaremizdi.

abdümkadir özer,trabzon öertemen okulun bitirdikten sonra ülkemizin bazı bölgelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra tekrar imtahana girerek,ilköğretim müfetişi olur.en son görev yaptığı yer ise ilbarıt köyü ve çevre köyler olur.kendisini,yanılmıyorsam 1998,eylül veya ekim ayında kayıp ettik.ben istanbul'da olduğum için,cenaze merasimine katılamadım.istanbul'dan döndükten sonra,safranbolu mezarlığında mezarını bulup ziyaret ettim ve öğretmen arkadaşlarının bıraktığı çelenk solmuş halde halen duruyordu.

bana 30.mayıs.1998 yılında 'yusufgil' ailesi olarak hazırladığı ve çoğaltarak tüm 'yusufgil' aile bireylerine verdiği,bir dosya vermişti.yalnız burada hiç tarih kullanılmamış.sadece 30.mayıs.1998 tatamlanmış tarihi var.kaldıki insan yaşamında tarih çok öremlidir.örneğin ozsmanlı devleti 1299 yılanda osman bey tarafından,bilecik'in söğüt ilçesinde kuruldu.cumhuriyet 29.ekim. 1923 yılanda ilan edildi.tüm bunlar önemlidir ve bir babası hafız mehmet'in ölüm tarihini kullanmış.babam demir çelik işletmelerinden 1953 yılında emekli olduktan sonra,emekli maaşını alamadan vefat etti...

kendisine tüm bu bilgileri nasıl toparladın dediğimde,baban satı demirsöz'den faydalandım demişti.

örneğin,benim kendisine vermiş olduğum,1987 yılında,babam satı demirsöz'le türçeleştiridiğimiz 'köy kayıt'defterinde hemen hemen tüm tarihler mevcuttu.bunu kensine söylediğimde,o defteri benden aldılar ve ankara'da kayıp ettiler demişti.

bu arada ilbarıt köyünün ilk resmi mualimi 'öğretmeni' olan mehmet cemil efendi.bu dosyada yanlış anlatılmış.kadir bey olayı şöyle anlatıyor.istanbul'da karagaşada bunalan mehmet cemil efendi,istanbul'dan kastamonu istigametine giden bir kervanla yola çıkar ve 106 köprüsünde,kurtoğlu değirmeninde,değirmene giden mehmet ata'nın babası yusuf efendi ile karşılaşır.yusuf efendi onu ilbarıt köyüne getirir ve öğretmenliğe başlar.mehmet ata,hüseyin efendi,hasan fehmi efendi ve hasan efendileri okutarak ilerde öğretemen olmalarını sağlar.

sözü edilen kurtoğlu değirmeni,106 köprüsünde değil,hocaköprüsündedir.106 köprüsü ilbarıt köyüne yaklaşık 45 km.dir ki buraya bir günde gidip gelmek oldukça zor.

aslen bulgaristan,filibe'li olan mehmet cemil efendi.1865 doğumlu olup,ilbarıt köyüne,aslen hacıalioğullarından olup,yaklaşık 15 katır ile katırcılık kervanı yapan ve 'katırcı' olarak anılan,hüseyin efendi tarafından getirilmiştir.dolasyıla mehmet cemil efendi sadece kendisi değil,eşi emine,kızı behice ve eşi emine'nin teyzesi,nefise hanım vardır ve mehmet cemil efendi,yamakgilden,kör raşit olarak bilinen,raşit'in evnini güneye bakan odasını restore ettirerek orda ikamet etmiştir.bu ev daha sonra raşit'in damadı,mehmet ali özlü tarafından karakaşgilden mehmet avcı 'koca mehmet'e' satılmıştır.bu vesile ile aynı zamanda bir eğitimci olan,abdülkadir özer'i saygı ile anıyorum.aslında yazılacak çok şey var ,ama ben kısaca özetledim.

not. mehmet cemil efendi ile net bilgi...

'okur yazar sübyan muallim olan mehmet cemil efendi,hedevandigar (bursa) nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897) tarihinde aldığı teskere osmaniye mucubince (icab) ilbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.'

BİR ANEKDOT/ RECAİ DEMİRSÖZ

yalnız şunu belirtmek istiyorum ben kimseyi kötülemiyorm.muhtarı arayacaktım hattım yoktu ve bu virüsün ilk görüldüğü yer 'sudiarapistan' yolda gelirken yine söyledim bırak benim ressamlığımı filan kimseye söyleme...fakat iyi jurnallamışlar,şerefsiz filan dedi...ercan yıldırım ben görsem o kişileri kovardım,sen yine iyi davranmısın diyor.yüz verilse köyün içene gircekler.1916-17 yıllarında bu köyde tifüs virüsünden bir evden en az birden çok kişi hayatını kayıp etmiş,ben bunları yazıyorum,insanlara hikaye gibi geliyor.zaten bundan sonrada hiçbir şey yazmayacam.

 

BİR ANEKDOT/ RECAİ DEMİRSÖZ

bilindiği gibi ilbarıt köyüne 29.ekim.1999,tarihinde bir müze ve sanat evi kuruldu.bu müze ve sanatevi çalışmaları sırasında, çatlak sesler yükselmeye başladı.gittim kaymakam beye söyledim.devam edin vazgeçmeyin dedi ve bu müzenin çatısını ben bir bayan öğretmenle örttüm.köyden herhangi bir yardım almadan.ve açlışı günün geldiğinde yaklaşık 300 kişiye,köyden tek kişi sahip çıktı.ismet şahin abi ve köye telefon etmiş,o köy sadece recai'nin köyü değil diye.sağolsun ismet abi tek başına,açılışıta hem beni eleştiren ve sıkılmadan gelen 300 üzerinde insana ikramda bulundu ve en azından köyü onurlandırıdı.

ben buraya köyün tarihini yazıyorum,farkındayım çok kişi bundan hoşnut değil.bakıyorum en fazla yaşadığım ilbarıt köyünün dışından ilgilenenler oluyor.yinede köyden ilgilenelere teşekkür ediyorum.

bana hakaret eden sözü edilen kişi benim arkadaşım filan değil.benim bu köyde bir arkadaşım oldu.babam satı demirsöz ve iki sene yatalak yattı benden başka kimse bakmadı.babam öleli 11 yıldır yalnızım.ve bana hakaret eden kişinin,babası evde elektirik olmadığı için,gece merdivenlerden yuvarlanımış,param yok benim hattımı çekermisin dedi ve şu anki değeri en az 150 lira olan kabloyu çekiverdim ve helal ediyorum.fazla uzatmak istemiyorum.bu internet yüzünden kardeşlerimle aram açıldı.bir kaç kez bu sayfadan ayrıldım.bir daha ayrılırsam asla dönmem.ve şuna inanıyorum eğer bana bir şey olursa adım gibi biliyorum,müzedeki bana ait eşyaların yağmalanacağını.çünkü bir kez karabük valiliğinden ve bir kezde safranbolu kaymakamlığından, yardım aldım toplasan bin lira bile etmiyor ve müzenin tüm masraflarını kendim karışılıyorum.bana saygı gösterenlere saygılarımı sunuyorum.

ecai demirsöz

(ENES DOĞAN)

enes doğan'ı ilbarıt köyünde kaç kişi tanıyor olabilir?çok az çünkü ılbarıt köyü gün geçtikçe azalıyor ve hatta tükeniyor.ilbarıt köy sayfalırına,yıkılmış ve virane olmuş evlerde yayınlansa,ortaya tüm gerçekler ,tüm çıplaklığı ile çıkar.tarlalar viran,bağlar bahçeler çoktan viran oldu,samanlıklar bizim samanlık dahil tamamı çöküp viran oldu.her ne kadar yeni evler yapılsada,evlerin bazıları viran olmaya yüz tutumuş vaziyette.örneğin köy meydanında her fotoğrafta görünen,hüseyin avni aksoy'ların evi 80.li yıllardan beri oturulmadığı için,arka kısımdan çatıdan çökmeye başlamış vaziyette.en son aynı zamanda köydeki duyarlı arkadaşlarımdan ve 1981 yılında,istanbul'da bir tarafik kazasında hayatını kayıp eden,abdullah aksoy,oturmuştu,köyde öğretmenlik yaparken ve her akşam kitaplar ve gazeteler okuyup,köyün gençleri ile memeleket meselelerini tartışırdık.

enes doğan, belki 2000 doğumlu sormadım bilmiyorum.mehmet ata doğan'ın torunu kadir doğan'ın oğlu...her şey merhaba recai amca nasılsınla başladı.ankara'da üniversite okuduğunu biliyordum.hangi üniversite dedeğimde,ankara üniversitesi, dil tarih corağfaya fakültesi dedi.yalnız bu fakülte,anakara üniversitesinden eskidir.doğudan getirlen taşlarla yapılmış olup,üst kısmında,atatürk'ün ünlü sözü 'hayatta en hakiki mürşit ilimdir' yazar.kızılay'dadır ve bu fakülteyi görmüşlüğüm var.

enes'e ne dili okuduğunu sorduğumda,hint dili,yanıtını verdi ve ekledim o fakülteden ülkemizin iki büyük şairi,hatta büyük yazarları çıkmıştır dedim.örenek verdim.şair enever gökçe ve benimde yakinen tandığım ataol behramoğlu.

enes'e ilbarıt köyünde en fazla okuyan kesimin,yusufgil ve gardayıgil olduğunu söyledim.örneğin yusufgil'den kaymakam ve eğer hayatını kayıp etmeseydi vali olacaktı,1972 yılında ne olduğu belli olmayan bir trafik kazasında hayatını kayıp eden,yusuf ziya doğan...doktor , öğretmen üst düzey banka yönecileri.

enes doğan,bir anekdotda bulundu...recai amca sizler aynı zamanda birer koruyucusunuz,ama bizler sizler olamayız.yıllardır baktığın müzeye bir şey olursa,senin adına üzülürüm dedi ve kendisine,mehmet ata doğa'nın 1931 köy mektebi ve 1942-43 yılları karamanbaşı akbulak ilkokulu öğrenci sınıf defterlerini gösterdim.

 

ÇİĞDEM AVCI

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÇİĞDEM AVCI Özgeçmiş: İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans ve Yüksek Lisans, Dokto...