4 Temmuz 2024 Perşembe

KAYIKCI KUL MUSTAFA

KUL MUSTAFA

 






KAYIKCI KUL MUSTAFA

KAYIKCI KUL MUSTAFA

17. yüzyıl halk şiirimizin asker ozanlarından biri Kayıkçı Kul Mustafa. Cezayir’den Bağdad’a dek çeşitli beldeler dolaşmış, savaşmış, savaşlara destanlar, yenilgilere, şehitlere ağıtlar düzmüş bir Yeniçeri ozanı. Kayıkçı Kul Mustafa’nın doğum ölüm yıllarını bilemiyoruz. Yaşamı üzerine de açıklayıcı bilgilerden yoksunuz. Ölümünün, Abaza Hasan Paşa’nın ayaklanmasını dile getiren destandan, 1659′dan sonra olduğu sanılıyor. Böylece Kayıkçı Kul Mustafa’nın 17. yüzyılın ilk yarısında yaşadığı ileri sürülüyor. Kayıkçı Kul Mustafa’yla ilgili bilgilerimiz, onun şiirlerinden çıkarıldığınca şöyle özetlenebilir:

Murat Reis’in ölümü (1609) dolayısıyla söylediği ağıt. Buradan “Kayıkçı” sanını Cezayir’de bulunduğu sırada, görevinden ötürü aldığı sanılıyor. Padişah 2. Osman’ın bir ayaklanma sonucu öldürülmesini anlatan şiiri, Şah 1. Abbas’ın Bağdad’ı ele geçirişi, 4. Murat’ın 1630′da Bağdad’ı kuşatması üzerine yazdıkları Murat Reis’in ölümünden sonra 4. Murat’a “kul” olduğu, olayların içinde yaşadığını, yaşadığı olayların da şiirini söylediğini açıklıyor. Bunların içinde en ünlüsü “Genç Osman Destanı”dır. “Genç Osman”, 4. Murat’ın Bağdad’ı kuşatmasında bir birlik komutanıdır. Yapılan saldırı sırasında kaleden atılan oklarla yaralanıp, Dicle’ye düşmüş, boğularak ölmüştür.

Kayıkçı Kul Mustafa’nın bu olayla ilgili olarak söylediği “Genç Osman” destanı kısa sürede bütün Anadolu’ya yayılmış, büyük ün kazanmıştır. Bugün bile “Genç Osman Destanı”nın etkisinin tümüyle silindiği söylenemez. Aslında, tarihlerin yazdıklarına göre Bağdad ancak 1638 yılında ele geçirilebilmiş, kale bedenlerine sancağı da Zor Mustafa Paşa dikmiştir ama bu olay kamuoyunda, Kayıkçı Kul Mustafa’nın dile getirdiği “Genç Osman Olayı”nın geniş etkisini silememiştir.
Şiirlerinde kimi söylemelerde zorlamalar görülüyorsa da, döneminde halk beğenilerini zorlamayan, yalınlığı, içtenliğiyle geniş etki bırakmış, ozanları da bir ölçüde bu etki altına alabilmiştir

Halk Aşıkları

Kayıkçı Kul Mustafa :

Yörede 1940 yılında yapılan araştırmalara göre Kayıkçı Kul Mustafa Ilbarıt Köyünde doğmuştur. Şair tabiatlı olan Kul Mustafa delikanlı çağında köyüne sığmayan bir yürek bütünlüğü ile ver elini İstanbul diyerek gurbet yoluna düşmüştür. Kayıkçı Kul Mustafa’nın Bağdat seferine çocuk yaşta gönüllü olarak katılan ve kahramanlıklar gösteren Genç Osman için yaptığı destan, sonraları bütün yurt çapında çalınıp çağrılmaya başlanmıştır.
Bu ünlü ozanımızın nerede öldüğü ve nereye gömüldüğü belli değildir.

Kuloğlu :

Hayatı hakkında bir bilgi yoktur. Bizim araştırmalarımıza paralel olarak (Bizim Safranbolu Gazetesinde Kuloğlu başlıklı bir yazıda Safranbolu’da tapu kütüklerinde yapılan bir araştırmaya göre 30 sayılı defterde Bulak Köyünde Kuloğlu Doruğu adlı bir yer bulunduğu görülmüş, buna göre Kuloğlu’nun Bulaklı olduğu hakkında bir ipucu olabileceği düşünülmüştür. Kuloğlu’nun 4.Murat’ın Bağdat Seferine katıldığı ve ordu ozanları arasında özellikle Kayıkçı Kul Mustafa ile bulunduğu tahmin edilmektedir. Bu kısmen de olsa Kul Mustafa’nın bir deyişinden anlaşılmaktadır. Deyiş şöyledir :

Kul Mustafam bunu böyle söyledi.

İndi aşkın deryası boyladı,
Kuloğlu da muhannetlik eyledi,
Açıl dağlar Sultan Murat geliyor.
(abone.superonline.com)

Şaire ait 12 şiir bulundu

Arzıhâl Eylesem Ettiğin Cevri

Arzıhâl eylesem ettiğin cevri
Muhabbet arzolur yüze gelince
Âşık öldürmekte akranın yoktur
Bir dem işve ile nâza gelince

Kaşların çatarsın gözün süzersin
Her bakışta ciğerciğim üzersin
Yâdlar ile yiyip içip gezersin
İstiğnâ satarsın bize gelince

Kaşların yay olmuş kirpikler oktur
Korkarım sevdiğim âşıkın çoktur
Peyitaht altında akranın yoktur
Keman kaşın ile göze gelince

Sen de mi öğrendin cefâ kılmayı
Hançer alıp dertli sînem delmeyi
Tenezzül etmesin bize gelmeyi
Ya koçulur musun size gelince

Kul Mustafa eydür bekler yolunu
Rakipler de dermiş gonca gülünü
Yâd eller de koçmuş ince belini
Ya koçulmam derdin söze gelince
Kayıkçı Kul Mustafa

Bugün Ben Bir Güzel Gördüm

Bugün ben bir güzel gördüm
Yeşiller giymiş ağ üzre
Bir bakışta aklım aldı
Dururken ben ayağ üzre

Mah yüzüne mi bakılır
Bakanlar yanıp yakılır
Her söyledikçe dökülür
Leblerin balı yağ üzre

Beni mesteden canıdır
Zülfü gönüller damıdır
Her biri birer haramidir
Kirpikleri kapağ üzre

Der Mustafa geldi ise
Hak inayet kıldı ise
Ferhat dağı deldi ise
Koyam ben dağı dağ üzre
Formun Üstü
Kayıkçı Kul Mustafa

Canım Sen Güzel Olmağa

Canım sen güzel olmağa
Sana bir ben gerek bir ben
Âşıkın gönlün almağa
Sana bir ben gerek bir ben

Ben hocamdan okurum da
Bülbül gibi şakırım da
Al yanağın çukurunda
Sana bir ben gerek bir ben

Mustafa’m der çaresi ne
Merhem eyle yarasına
İki kaşın arasına
Sana bir ben gerek bir ben
KAYIKCI KUL MUSTAFA

Çünkü Dilber Bana Meylin Yoğ İdi

Çünkü dilber bana meylin yoğ idi
Ezelinden ikrar vermiye idin
Muhabbettir güzelliğin nişanı
Uğrun uğrun bakıp gülmiye idin

Hani benim ile yiyip içtiğin
Yiyip içip ak göğsünü açtığın
Simden sonra fayda etmez kaçtığın
Soyunup koynuma girmiye idin

Siyah zülfün mâh yüze etmiş perde
Sen uğrattın beni bin türlü derde
Ben kendi hâlimde gezdiğim yerde
Arayıp bergüzâr vermiye idin

Kul Mustafa’m eydür canadır kastım
Çok ağlattı beni gözleri mestim
İncitme sevdiğim severim dostum
İncitirsem güzel olmıya idin
Kayıkçı Kul Mustafa

Eğer Sorarsan Hâlimden

Eğer sorarsan halimden
Bir cansız ölüyüm şimdi
Aldanıp gönlüm alal’dan
Divâne, deliyim şimdi

Geceler girer düşüme
Başım erişmez yaşıma
Buyruk değilim başıma
Bir beyin kuluyum şimdi

Benim çektiğim kim çeker
Gözlerim kanlı yaş döker
Bulanık bulanık akar
Dağların seliyim şimdi

Ben yâre n’ettim n’eyledim
Aşkın deryasın’ boyladım
Yüzümü türap eyledim
Geçenin yoluyum şimdi

Kul Mustafa eydür coştum
Aşkın deryasına düştüm
Çok şükür yâre buluştum
Âleme uluyum şimdi
Kayıkçı Kul Mustafa

Gece Gündüz Uyku Girmez Gözüme

Gece gündüz uyku girmez gözüme
İntizarım ela gözlü yar deyu
Gündüz hayalimde gece düşümde
Selamı çok bir efendim var deyu

Ben bilirim yar sevgisi candandır
Yarsız bana fena dünya zindandır
Benim ulu korkum hemen şundandır
Gayrılara gönül vere yar deyu

Ne mümkündür yüzüm yardan döndürem
Yeri göğü aşk oduna yandıram
Bir sırdaşım yoktur yare gönderem
Var cananın hatırını sor deyu

Kul Mustafa kulluğunu bilmez mi
Varıp dostun bahçesine girmez mi
Dilber bize bir destimal vermez mi
Ağladıkça çeşmin yaşı sil deyu
KAYIKCI KUL MUSTAFA

Gele Dilber Gel Alllahı Seversen

Gele dilber gel Allahı seversen
Gel ağlatma beni eller içinde
Ne acayip olur şu halk-ı alem
Söyleşirler bizi diller içinde

Bunca zaman hasretinden gülmedim
Böyle zalim olacağın bilmedim
Çok yerleri gezdim amma görmedim
Bencileyin geda kullar içinde

Bedir olur doğar artık dulunmaz
Akar çeşmim yaşı bir dem silinmez
Umarım ki şunda asla bulunmaz
Sencileyin gonce güller içinde

Mustafa söyler sözünü saz ile
Süregür devranı şevkce şaz ile
Kırmızılar giy de salın naz ile
Ko ben görüneyim çullar içinde
Kayıkçı Kul Mustafa

-Genç Osman Destanı-

İptida Bağdad’a sefer olanda
Atladı hendeği geçti Genç Osman
Vuruldu sancaktar kaptı sancağı
İletti bedene dikti Genç Osman

Eğerleyin kır atımın ikisin
Fethedeyim düşmanların hepisin
Sabah namazında Bağdad kapısın
Allah Allah deyip açtı Genç Osman

Sultan Murat eydür gelsin göreyim
Nice kahramandır ben de bileyim
Vezirlik isterse üç tuğ vereyim
Kılıcından al kan saçtı Genç Osman

Kul Mustafa karakolda gezerken
Gülle kurşun yağmur gibi yağarken
Yıkılası Bağdad seni döğerken
Şehitlere serdar oldu Genç Osman
Kayıkçı Kul Mustafa

Kara Gözlü Dilber Lebin Lezzeti

Kara gözlü dilber lebin lezzeti
Sükker midir şerbet midir bal mıdır
Dökülmüştür ak gerdanın üstüne
Kakül müdür sırma mıdır tel midir

Kudretinden eğnine hulle biçilmiş
Gerdanına siyah benler saçılmış
Hüsnünün bağında çiçek açılmış
Lale midir sümbül müdür gül müdür

Gönlümdür aşk ile arayup süzen
Ağyar olur yarin ardınca gezen
Söyledikçe kara bağrımız ezen
Ağız mıdır dudak mıdır dil midir

Alçakları koyup yüksekte uçmak
Rakib-i naşiye sırrını açmak
Yadlara meyledip fakirden kaçmak
Adet midir kanun mudur yol mudur

Mustafa der acep gördüğüm düşü
Dilbere meyletmek aşıkın işi
Yolunda harcolan gözümün yaşı
Derya mıdır ırmak mıdır göl müdür
Kayıkçı Kul Mustafa

Kuşlar İçinde Bir Ak Kuş

Kuşlar içinde bir ak kuş
Eşim yok deyi çağırır
Bu çarh-ı gerdun elinden
Sinem çâk deyi çağırır

Kumru eder canım hasta
Gönül dosta gider dosta
Ömrüm geçer bir kafeste
Kurtar Hak, deyi çağırır

Kartal eder dünya fani
Alır bir gün tenden canı
Kendi kanadımdır beni
Vuran ok, deyi çağırır

Bülbül eder ben söylerim
Hafiften mânâ anlarım
Öten kuşları dinlerim
Enelhak deyi çağırır

Leylâ’m eder Mecnun sayrı
Düştüm âşinadan ayrı
Baykuş yapılardan gayrı
Viran çok deyi çağırır

Deli gönül kaldı gamda
Zira bazıları nemde
Kul Mustafa iyi demde
Yâran çok deyi çağırır
Kayıkçı Kul Mustafa

Sabâ Selâm Eyle Gül Yüzlü Yâre

Sabâ selâm eyle gül yüzlü yâre
O mübarek hatırcığı hoş mudur
Ben bendesi ayrı olalı gözden
Kadrin bilmezlerle hâli hoş mudur

Cânân bizim kıymetimiz bilmedi
Bu çeşmimden akan yaşı silmedi
Çok zamandır bir selâmı gelmedi
Bilmem o zalimin bağrı taş mıdır

Mustafa’m da yollarını gözetir
Rakip açmış zülüflerin düzetir
Olur olmaz sitemlerin bizedir
Adülarla bâde içmek iş midir
Kayıkçı Kul Mustafa

Sevdasını Başımızda

Sevdasını başımızda
Görür nazlanı nazlanı
Sülün gibi karşımızda
Yürür nazlanı nazlanı

Gözümden akan kan gibi
Güzellere sultan gibi
Hublar üstünde han gibi
Durur nazlanı nazlanı

Âşıkı mest eder sözün
Bin kan eder elâ gözün
Kâkülüyle ol mah yüzün
Burur nazlanı nazlanı

Mustafa metheder seni
Terk ediben gitme beni
Takip boynuma zülfünü
Sürür nazlanı nazlanı
Kayıkçı Kul Mustafa

(ww.şiirdefteri.com)dan alınmıştır.

Selami ALKAN (SND) Safranbolu / 2007

Sitemdeki yazıların kaynağı verilmemiş olanların kaynakları bilinmediğindendir. Hak sahipleri talep ettiği anda kaynağı yazılır ya da yazı siteden kaldırılır. Kendi yazılarımın altında ismim vardır. Bu sitedeki yazıların yasalara aykırı kullanımı siteyi değil kullanıcıyı bağlar. Bu site hiçbir menfaat gözetilmeksizin sadece bilgi sağlama amacıyla kurulmuştur ve ticari hiçbir çıkarı yoktur. Ziyaretçilerden tek talebim DUA’dır.İyi günler sizinle olsun.

Yorum bırakın

ÇİĞDEM AVCI

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÇİĞDEM AVCI Özgeçmiş: İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans ve Yüksek Lisans, Dokto...