22 Temmuz 2025 Salı

İLÇEMİZ

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

 

İLÇEMİZ SAFRANBOLU

 

GENEL BİLGİLER TARİHİ
Anadolu’nun kuzey batı kesiminde, Antik Devirde tarihçi Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir. Yörede sırası ile Hititler, Frigler, dolaylı yoldan Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, Çobanoğulları, Candaroğulları ve Osmanlılar egemenlik kurmuşlardır. Safranbolu 1196 tarihinde Selçuklu Sultanı II.Kılıç Arslan’ın oğlu Muhiddin Mesut Şah zamanında Türklerin eline geçmiştir. Tarihi süreç içerisinde ise 1213-1280 tarihleri arasında Çobanoğullarının, 1326-1354 tarihleri arasında Candaroğlullarının, 1354-1402 ve 1423 yılından itibaren de Osmanlıların egemenliğine girmiştir. Safranbolu, tarihi geçmişinde, en üstün ekonomik ve külüteril düzeyine Osmanlı döneminde ulaşmıştır. Kentin 17. yy da İstanbul-Sinop kervan yolu üzerinde önemli bir konaklama merkezi oluşu, bölgede ticaretin gelişimine olanak sağlayarak zenginleştirmiştir. Bu dönemde İstanbul ve Kastamonu ile yoğun ilişkiler yaşamış, Osmanlı devlet adamlarından bazıları kente önemli eserler bırakmışlardır. Safranbolu geleneksel Türk toplum yaşantısının tüm özelliklerini yansıtan ve uzun tarihi geçmişinde yarattığı kültürel mirası çevresel dokusu içinde koruyan örnek bir kenttir. Sahip olduğu zengin kültürel mirası kent ölçeğinde korumadaki başarısı Safranbolu’yu “Dünya Kenti” ününe kavuşturmuş ve UNESCO tarafından “Dünya Miras Listesi”ne alınmıştır. Tüm ülkede bulunan yaklaşık 50 bin kadar korunması gerekli Kültür ve Tabiat varlığının 1125’i Safranbolu’dadır.Bu zenginlik kenti bir Müze Kent halinle getirmiş, korumacılıktaki başarısı ise kente Korumanın Başkenti” ünvanını kazandırmıştır. Kentin ününü oluşturan Safranbolu evleri 18.ve 19.yy.Türk toplumunun geçmişini, kültürünü, ekonomisini, teknolojisini ve yaşama biçimini yansıtan mükemmel mimarlık bilgisi ile yapılmışlardır. Yaklaşık 2000 geleneksel Türk evi bulunmaktadır. Bu evlerin 800 kadarı yasal koruma altındadır. Geriye doğru 3000 yıllık tarihi geçmişe sahip olan Safranbolu pek çok uygarlığa ev sahipliği yapmış ve günümüze bir kültür zenginliği olarak ulaşmıştır. Özellikle Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve eşsiz konaklar gelenlere hayranlık uyandıracak niteliktedir. 1975 yılında Yüksek Anıtlar Kurulunun Safranbolu’yu kentsel sit ilan etmesi ile akademik düzeyde başlayan kente olan ilgi , zamanla ülkemiz sınırlarının dışına taşmıştır. 90’lı yılların başından bu yana küçük ve orta ölçekli turistik tesislerin oluşumu ile turizm ilçe ekonomisindeki yerini hissettirmeye başlamış, terk edilen konaklar, otel, lokanta gibi işlevlerle yaşama dönüştürülmüş, bozulan arnavut kaldırımları yeniden yapılmış, anıtsal eserler restore edilmeye başlanmış, kaybolmak üzere olan el sanatları turistik amaçla yeniden canlılık kazanmıştır. Safranbolu’nun İsimleri Safranbolu’nun belgelere dayanan bilinen ilk tarihi Bizans Döneminde başlamaktadır.(395-1453) Bizans Döneminde Safranbolu Dadybra (Dadibra), müslüman Arap akınları karşısında bir müstahkem kale olarak (Akratia) kurulmuş ve önem kazanmıştır. Bizanslılar Döneminde kentin adı Dadybra’dır. 1196 tarihinde Selçuklular zamanında kentin adı Zalifre olmuştur. Beylikler döneminde ve Osmanlıların ilk zamanlarında kentin adı Borglu ve Borlu şeklini almıştır. 16 yy. Osmanlı Tapu ve Tahrir defterinden izlenebileceği gibi Borlu, yöreye yerleşen Taraklı Aşiretinden dolayı Taraklıborlu olmuştur. Taraklıborlu adından sonra Safranbolu için Osmanlılar Döneminde kullanılan diğer adlar, 18 yy. ortalarında Zağfiran-ı Borlu, 19 yy. ikinci yarısında kısa bir süre için Zağfiran-ı Benderli 19. yy.lın son çeyreğinden itibaren Zağfiranbolu, son olarakta Zafranbolu ve Safranbolu biçimine dönüşmüştür. Kente adını veren Safran bitkisi kendi ağırlığının yüz bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayabilme özelliğine sahiptir.Gıda, ilaç ve kozmetik sanayiinde kullanılmaktadır.Bu ilgi çekici bitkinin dünyada üretildiği ender yerlerden biri Safranbolu’dur.

SAFRANBOLU EVLERİ

Safranbolu’yu ülkemizde ve dünyada ön plana çıkaran en önemli unsur geleneksel Türk mimarisi tarzındaki Safranbolu evleridir. Bu evler bir yandan kentsel konumlarıyla diğer yandan mimarileriyle dikkate değerdirler. Başka bir anlatımla Safranbolu Evleri yüzlerce yıllık bir süreçte oluşan Türk kent kültürünün günümüzde yaşamaya devam eden en önemli yapı taşlarıdır.

Evler Safranbolu’nun iki ayrı kesiminde gruplanmış durumdadır. Birincisi “Şehir”(Çarşı ve Kıranköy) diye bilinen ve kışlık olarak kullanılan, ikincisi “Bağlar” diye bilinen ve yazlık olarak kullanılan kesimdir. Hemen hemen herkesin bir kışlık bir de yazlık evi vardır. Yöre halkı kışın şehirdeki evinde yaşar ve yazın havaların ısınmasıyla Bağlardaki yazlık evine göçer. “Çarşı”da üretim ve ticaret hayatı yazın da aynen sürer.

Safranbolu evinin boyutu ve biçimini belirleyen üç temel unsurdan söz edilebilir: Çok nüfuslu büyük aile yapısı, yağışlı iklim, kültürel ve maddi zenginlik.

Safranbolu evlerinin “çevreye saygılı” olarak tasarlandığı günümüz mimarlarınca sıklıkla vurgulanır. Doğa-insan-ev; sokak-ev, sokak-çarşı ilişkileri son derece düzenli ve dengelidir. Çevreye olduğu kadar komşuya da saygı egemendir. Hiç bir ev diğerinin görüşünü engellemez. Kısacası Safranbolu’da “görünüm hakça paylaşılmıştır”.

Akla ve insana dönük olarak fonksiyonel bir biçimde tasarlanan evlerin yapımında taş, kerpiç, ahşap ve alaturka kiremit kullanılmıştır. Evin oturtulduğu arsa ne şekilde olursa olsun üst katlarda uygun geometri mutlaka sağlanmıştır.

Bahçeler sokaktan taş duvarlarla ayrılmıştır. Çift kanatlı büyükçe kapılarla bahçeye, bazen de doğrudan eve girilir. İhtişamı daha kapıda görmek mümkündür.

Harem-selâmlık geleneğinin bir sonucu olarak bazı evlerin çift girişi bulunmaktadır. Evin girişinde zemin katta “hayat” vardır. Bu bölüm eğer taş kaplıysa “taşlık” adını alır. Burada ışık almayı sağlayan ve aynı zamanda odunların dizilerek hava akımıyla kurutulduğu ahşap kafesten “gliste” mevcuttur. Zemin katlarda ayrıca ahırlar, büyük kazan ocakları ve ambarlar bulunur.

Üst katlara ahşap ustalığının üstün örneklerini sergileyen merdivenlerle çıkılır. İkinci kat diğer katlara göre daha basıktır. Bu katta gerektiğinde yatak odası olarak da kullanılabilen bir mutfak bulunur. Mutfak ile selamlık arasında yemek servisinde kullanılan silindirik bir ahşap dönme dolap yer alır. Gündelik yaşam orta katta geçer. Soğuk kış günlerinde bu katın ısıtılması daha kolay olur.

Üçüncü kat Safranbolu evinde mükemmelliğe varılan noktadır. Bu katta tavanlar daha yüksektir. Odalara sekiz kenarlı bir çokgenden oluşan“sofa”nın (çardak) daha kısa olan dört çapraz kenarından açılan kapılardan girilir. Odaların giriş kapıları köşelerdedir ve giriş kapılarında oda ile doğrudan teması kesen özel ahşap paravana düzeni bulunur. Sofalar ve odaların tavanları ahşap süslemelerle kaplıdır. Her odada sedir düzeni ve çoğu zaman ocak vardır. Oda yan duvarlarında ahşap dolaplar ve sergen yer alır. Odaların her biri bir çekirdek aileyi ya da bir aile yakınını barındırabilecek tüm unsurlara sahip, bağımsız birim olarak tasarlanmıştır. Bu doğrultuda her odada ahşap dolapların (yüklük) içerisinde bugünün duş kabinlerini andıran gusülhaneler mevcuttur.

Safranbolu evlerindeki çıkmalar, evin dış görünümünü tek düzelikten kurtardığı gibi, bu çıkmaların yanlarında yer alan pencereler sedirde oturanların sokağı baştan başa görmesine olanak sağlar.

Sofalarda, eyvanlarda ve odalarda zaman zaman kalemişi süslemelere rastlanır.

Evlerin pencereleri çok özel biçimde tasarlanmış olup dar ve uzuncadır. Ahşap kanatlı pencerelerde ayrıca “muşabak” denilen kafesler bulunur. Pencere sayıları oda büyüklüğüne göre değişmekle birlikte genellikle fazladır. Bu hem içten geniş bir görünüm sağlar, hem dıştan evin görünümüne güzellik kazandırır.

Evlerin sokak cephelerinde ev içlerinde, bahçelerde, sokaklarda çeşmeler vardır. Şehirde su kültürü, dönemine göre oldukça ileridir. 5 km mesafeden ve tarihi İncekaya Su Kemeri’nin üzerinden şehre su getirilmiştir. Bir kısım büyük konaklarda havuzlu odalar bulunmaktadır. Havuzlar büyük hacimli ve insan boyu derinliktedir. Havuzlar bazı konaklarda selamlık köşkü denilen bahçe içindeki bağımsız binalarda yer almaktadır. Bahçelerde havuz ve kuyular (Bağlar’da) yoğunluktadır.

GEZİLECEK YERLER

Kaçak (Lütfiye) Camisi

Çarşının Akçasu Mahallesi Kaçak semtindedir. Akçasu Deresi üzerinde kemerler kurularak yapılmıştır. Caminin yapım yılı 1880’dir.

ESKİ TABAKHANE

Çarşının alt ucunda Akçasu ve Gümüş deresinin birleştiği alandaki eski tabakhane bugün sadece ismiyle mevcuttur. Tabakhane mescidi ile yıkık durumdaki tabakhane binası, korunmuş bir iki atölye tabakhanenin son tanıklarındandır.

ULU CAMİ (AYESTEFENOS KİLİSESİ)

Rumlardan kalan ve 1872 yılında yapılmış eski kilisedir. Çevresindeki Skalion binası (Rum Mektebi) (1863) ile Papazın Konağı ilginç bir külliye oluşturur.

MAĞARALAR

Safranbolu’da bulunan Mencilis (Bulak) mağarası ile Hızar Mağarası Dünya Mağaracılık literatürüne girmiş ve yabancı mağara uzmanlarının sıklıkla ziyaret ettikleri jeolojik oluşumlardır.

BULAK(MENCİLİS) MAĞARASI

Bulak (Mencilis) Mağarası, Karabük’e bağlı Bulak Köyü’nün Safranbolu ile sınır teşkil ettiği mağara tabir edilen yerindedir. İlçe merkezine (Çarşı’dan 8,5), Bağlar Değirmenbaşı’ndan 5 km uzaklıktadır.

Mağaranın iki girişi bulunmaktadır. İlk giriş, su çıkışının olduğu bir ağızdan yapılmaktadır. Ancak 30 m sonra bu çıkış bir sifonla sonlanmaktadır. İkinci giriş ise aktif çıkış ağzının arkasında yer alan tepenin solunda fosil bir ağızdan yapılmaktadır. Mencilis Mağarası’nın toplam uzunluğu 2.725 m’dir. Mağarada 3, 5, 11 ve 15 m’lik dört iniş yer almaktadır

Mağaranın 350 metrelik kısmı ışıklandırılarak turizme açılmıştır.

HIZAR MAĞARASI

İlçenin Danaköy hudutları içersindedir. Bağlar Değirmenbaşı semtine uzaklığı 5 km.’dir.

Mağara yatay gelişmiş ve fosildir. Büyük bir ağızdan girilen mağara bir ana galeri ve iki yan pasajdan oluşmaktadır.

Bu mağaraların dışında Uluyayla’da henüz yeterince keşfedilmemiş büyük bir mağara girişi ile ormanın iç kesimlerinde derin çukurluk biçiminde ilginç jeolojik oluşumlar mevcuttur.

Ağzıkara Mağarası Harmancık Köyünde bulunan Ağzı Kara Mağarası’da sarkıt, dikit ve diğer jeolojik oluşumlar bakımından farklı bir güzellik ve zenginlik içermekte olup henüz turizme açılmamıştır.

SEYİR TERASLARI

Hıdırlık Tepesi – Mezarlık – Kale – Hasandede Kayası – Şahbalı Tepesi – Gümüş Tepesi – Hastane Altı ve Şelale Küpçü Tepesi

ARKEOLOJİK ALANLAR

Kaya Mezarları – Hacılarobası Köyü – Karakoyunlu Köyü – Üçbölük Köyü – Akören Köyü – Gümüş Tepesi Höyüğü (Göztepe)

ORMAN VE YAYLALAR

Bağlar Harmanlar Gavur Meşeliği – Kirkille Çamlığı – Gürleyik – Sarıçiçek Yaylası – Göl Yaylası – Uluyayla

YÜRÜYÜŞ YOLLARI

Düzce Köyü Kanyonu – Tokatlı-Gümüş Deresi Boyu – Bağlar Sülükgölü -Bulak Deresi-Karadirlik – Çarşı Aşağı Tabakhane-Dereköy Değirmeni – Çarşı Yukarı Tabakhane-Akpınar Sokak – Çarşı Dere Sokağı-Akçasu Kaçak Camisi Uzunkır -Bağlar Çamlıca Bulak Mağarası-Çarşı Dışkale Altı-Dibanoz-Gümüş-Misaki Milli-Kanlıkaya – Çarşı Topçu Köprüsü-Akseki

DİĞER İLGİ ODAKLARI

Konarı Gölü (Dipsiz Göl) – Konarı Taşköprü-Su Değirmeni – İskalion binası (Rum Mektebi), Rum Hamamı (Kıranköy) – TTOK Havuzlu Asmazlar Konağı – Bağlar Emirhocazade Ahmetbeyler Evi – Bağlar Kavaklar Kahvesi – Yazıköy Hamamı – Yazıköy Eski Kilise – Yazıköy Papazın Konağı – Üçbölük Köyü Kültür Merkezi

YÖRÜK KÖYÜ

YÖRÜK ÇAMAŞIRHANE

Eski Hükümet Konağı 1904 yılında yaptırılmış, iki katlı görkemli bir taş yapıdır. 1976 yılında yanmıştır. Kültür Bakanlığınca Kültür Merkezi ve Müze olarak kullanılmak üzere restoresi başlatılmıştır. Bulunduğu yer Safranbolu’da “Kale” olarak bilinmektedir.Hıdırlık TepesiTürklerin Safranbolu’ya geldikleri vakit konuşlandığı yerdir ve açık namazgah şeklindedir. Yağmur duası ile hıdırellez kutlamaları burada yapılır. Üzerinde Köstendil Kaymakamı Hasan Paşa’nın Türbesi (1845), iki namazgah, Hızır (Hıdır) Paşa’nın makamı /mezarı ile Kurtuluş Savaşı kahramanlarından Dr. Ali Yaver Ataman’ın (1955) anıt mezarı bulunmaktadır. Tepeye iki noktadan giriş ve çıkış vardır. Yemeniciler Arastası Köprülü Mehmet Paşa Camisine bitişik 48 ahşap dükkandan oluşan ve “yemeni” denilen ayakkabının yapıldığı eski Lonca Çarşısıdır. Restore edilen çarşı turistik amaçlı kullanılmaktadır. Çarşıdaki Ahmet Demirezen Yemenicilik Müzesi hafta sonlarında geziye açıktır.Demirciler Çarşısı İzzet Mehmet Paşa Camisi altından geçen Akçasu deresinin iki yakasına kurulan çarşı sıcak ve soğuk demircilik el sanatlarının üretildiği yaşayan tek Lonca çarşısıdır. Bakırcı ve kalaycı esnaf da bu çarşı içersinde çalışmaktadır.İncekaya Su Kemeri Sadrazam İzzet Mehmet Paşa tarafından yaptırılan eser, ilçe merkezine 7,5 km uzaklıktadır. İncekaya Köyü’ndeki su kemeri 116 metre uzunluğunda, 6 kemerli görkemli bir yapıdır. Su kaynağından ilçeye su getirilmesine yarayan kemer 110-220 cm genişliktedir. Altındaki Tokatlı Deresi de kanyon gezisi için ideal bir parkurdur. Restore edilen İncekaya Su Kemeri’nin alt tarafına çeşitli etkinlikler için sahne ve oturma yerleri yapılmıştır. Saat Kulesi Padişah III. Selim’in Safranbolu’lu Sadrazamı İzzet Mehmet Paşa tarafından 1797 yılında yaptırılmıştır. Kare planlıdır, saat zembereksizdir. Yapı restore edilmiş olup, cuma, cumartesi, pazar günleri geziye açıktır. Değirmenbaşı Su Değirmeni Bağlar Değirmenbaşı semtindedir. Restore edilmiş olan değirmen hem eski hem de yeni işlevi ile hoş bir geçmiş zaman tanığıdır. Güneş Saati

Avludaki bu saat basit tip yatay güneş saatleri sınıfına girer. Sabah 06.40 akşam 17.20 arasındaki zamanı metal plakanın gölgesine göre gösterir. 19.yy ortalarında yapıldığı sanılmaktadır.

KAZDAĞLIOĞLU CAMİSİ

Tarihi çarşının girişinde, çok köşeli ve kiremit örtülü kubbesi ile dikkate çeker. Yapım tarihi 1779’dur. Çevresindeki meydana ismini vermiştir.

YÖRÜK KÖYÜ

Safranbolu’ya 11 km uzaklıktaki bu “Müze Köy”e Safranbolu-Araç karayolu üzerinden gidilmektedir. Kültür Bakanlığı tarafından 1997 yılında gerçek bir Türk-Türkmen Köyü oluşu ve tarihi yapılarının görkemi nedeniyle koruma altına alınmıştır. Safranbolu’nun küçük bir maketidir. 93 eserin tescilli olduğu köyün camileri, çamaşırhanesi ve gezilen konakları Safranbolu turizmine önemli bir hareket ve çeşitlilik getirmektedir.

ULUYAYLA VE SARIÇİÇEK YAYLALARI

İlçenin turizmini çeşitlendiren doğal güzelliklerdir. Uluyayla ilçe merkezine 50 km, Sarıçiçek yaylası 8 km’dir. Öte yandan Kirkille Çamlığı, Gürleyik Orman İçi Dinlenme Alanı ilçenin önemli piknik yerlerindendir.

TOKATLI, DÜZCE, SIRÇALI VE SAKARALAN KANYONLARI

Safranbolu’ya 13 km uzaklıktaki Düzce Köyü’nin biri girişinde, diğeri Kozcağız Mahallesi’ndeki kanyonlar foto safari ve yaban hayatı koruma alanı olarak düzenlenmiş, bakir bir turizm seçeneğidir.

DEMİRYOLU: KARABÜK İL MERKEZİNE KADAR DEMİRYOLU İL ULAŞIM MÜMKÜNDÜR. Karabük – Zonguldak, Karabük – Ankara tren seferleri vardır.

HAVAYOLU : EN YAKIN HAVA LİMANI ANKARA ESENBOĞA’DIR. (240 KM.)

Not : Öğrencilerimizin hizmetine sunulmak üzere bilgiler Safranbolu.gov.tr sitesinden alınmıştır.

NASIL GİDİLİR?

Karayolu : Safranbolu’ya karayolu ile üç ayrı yönden ulaşmak mümkündür. Ankara-İstanbul karayolunun Gerede kesiminden ayrılarak 82 km. sonra Karabük’e, Karabük’ten 8 km sonra da Safranbolu’ya varılır. İlçenin kuzey yönünde Bartın’a uzaklığı 74 km., doğusundaki Kastamonu’ya uzaklığı 105 km.dir.

DADYBRA (SAFRANBOLU) (KARABÜK-SAFRANBOLU)

Safranbolu tarihçesinin erken dönemleri hakkında bilgi bulunmamaktadır. Ancak kasaba yakınında bulunan tümülüsler, buradaki yerleşmenin İlkçağa kadar uzandığını kanıtlamaktadır.
Homeros’un İlyada destanında Paplagonya olarak geçmektedir. Yörede sırası ile Hititler, Frigler, Lidyalılar, Persler, Helenistik Krallıklar (Pondlar), Romalılar, Selçuklular, egemenlik kurmuşlardır. Safranbolu’nun belgelere dayanan bilinen ilk tarihi Bizans Döneminde başlamaktadır (395-1453). Bizans Döneminde Safranbolu Dadybra (Dadibra), Arap akınları karşısında bir müstahkem kale olarak (Akratia) kurulmuş ve önem kazanmıştır.

1196 tarihinde Selçuklular zamanında kentin adı Zalifre olmuştur. Beylikler döneminde ve Osmanlıların ilk zamanlarında kentin adı Borglu ve Borlu şeklini almıştır. 16 yy. Osmanlı Tapu ve Tahrir defterinden izlenebileceği gibi Borlu, yöreye yerleşen Taraklı Aşiretinden dolayı Taraklıborlu olmuştur. Taraklıborlu adından sonra Safranbolu için Osmanlılar Döneminde kullanılan diğer adlar, 18 yüzyıl ortalarında Zağfiran-ı Borlu, 19.yüzyıl ikinci yarısında kısa bir süre için Zağfiran-ı Benderli 19.yüzyılın son çeyreğinden itibaren Zağfiranbolu, son olarak ta Zafranbolu ve Safranbolu biçimine dönüşmüştür.Kenthaber Kültür Kurulu Yayın Tarihi : 24 Kasım 2004 Çarşamba

SAFRAN ÇİÇEK AÇTI

Karabük’ün Safranbolu İlçesi’ne ismini veren ve dünyanın en pahalı bitkisi unvanını alan “Safran” bitkisinin çiçekleri açtı. İlçede 2006 yılı ürünü olarak, 8-10 kilogram arasında safran ürünü elde edilmesi bekleniyor. Üretimi zor, hassas ve çok nadir yetişen safran bitkisinin çiçeklerinin açmasıyla üreticilerin yüzleri gülmeye başladı. Safranbolu’nun Aşağıgüney ve Davutobası köylerinde yetiştirilen safran bitkisini, köylüler daha fazla üretmek ve geliştirmek istiyor. Aşağıgüney Köyü’nün en yaşlı üreticilerinden 66 yaşındaki Emine Yetim, dünyanın en pahalı safran bitkisinin çiçeklerini toplarken çok hassas davrandıklarını ve çiçeği eline aldığında heyecanlandığını söyledi. Safran yetiştiricilerinden Mehmet Yoldaş ise, “Safranın altın değerindedir. Ancak, Türkiye’de bunun kıymetini bilmiyorlar. Yurt dışında safranın gramı 40-50 YTL olduğunu duyuyoruz. Safran üretiminin ve geliştirilmesi için bir kooperatif de kurmayı düşünüyoruz. Köyümüzde 10 vatandaşımız tarafından proje yapılıyor. Bunun dışında talepte bulunan çok sayıda üretici bulunmaktadır. Safran üretimi zahmetli olduğundan çok sık ilgilenilmesi gerekiyor. 10 günde bir mutlaka çapa yapılması gerekiyor. Aksi taktirde ot basıyor” dedi. Safranbolu İlçe Tarım Müdürü Çetin Ayvalık, safran bitkisinin soğangiller tohumundan yetişmekte olduğunu kaydederek, “Bir soğan tohumu 3 ile 13 adet çiçek vermektedir. Ticari değer taşıyan metaryerimiz çiçeği içersinde bulunan kırmızı renkli dişi organ diye tabir ettiğimiz 3 tane organı var. Safranımız budur. Çiçeğin içersinde üç adette sarı renkte organ bulunmaktadır. Bunlarda erkek organlardır, bunlara filament diyoruz. Asıl Safran kırmızı olanlarıdır. Yani kendi ağırlığının 100 bin katı kadar sıvıyı sarıya boyayan metaryan olan bu dişi organımız safran bitkisidir. Pazar piyasası ve maddi değeri değişkendir, değişkenliği de kaliteye göre değişmektedir. Bizim Türkiye piyasasında üretmekte olduğumuz Safranbolu safranının kilosu 5 bin YTL ile 10 bin YTL arasında değişmektedir ve kesinlikle Safranbolu safranı çok kıymetlidir” diye konuştu. Safranbolu’da üretici sayısını ve üretimi attırmayı hedeflediklerini belirten Ayvalık, “Bundan 4-5 sene önce safran üretimini 4-5 kişi yapıyordu, şu an bu sayıyı 23 kişiye çıkarttık ve 18.5 dönüm alana çıkarttık. Bunu yüzlerce dönüme çıkartmamız lazım. Elimizdeki üretim belli orana sahip olması lazım ki dışarıya pazarlayabilelim, iyi bir pazar oluşturalım. Ondan sonra da diyebiliriz ki bu üretimi bütün Türkiye şartlarında deneyebiliriz. Ama şu an için pazar sıkıntımız var, ileriki aşamalarda bunu çözebiliriz” şeklinde konuştu. Kendi ağırlığının 100 bin kat suyu sarıya boyayan safran bitkisi, bugün adına festival düzenlenen ve bir gram altının gramına eş değer tutulan özelliğe sahip olmasıyla bilinmektedir. Her yıl ekim ayının ikinci haftasında itibaren açmaya başlayan safran bitkisi, kasım ayının 15′ine kadar çiçek vermektedir ve her tohumdan 7-8 adet çnmaktadır. Bir dönüm ekili alandan 900 gram safran ürünü elde ediliyor. Safran bitkisi boya sanayi, kozmetik sanayi, ilaç ve gıda sanayinde kullanılmaktadır. Ayrıca, hem modern tıpta hem de halk hekimliğinde ilaç olarak kullanıldığı bilinmektedir. İştah açıcı, balgam söktürücü ve cinsel gücü artırıcı özelliği vardır. Safranın ayrıca, kanser araştırmalarında da önemli oranlarda kullanıldığı söylenmektedir.
iha Yayın Tarihi : 21 Ekim 2006 Cumartesi Güncelleme :

21 Ekim 200Cumartes

 KARAYOLU İLE ULAŞIM

İlçemizden diğer merkezlere demiryolu ulaşımı olmamakta, fakat 8 km uzaklıktaki Karabük İl Merkezinden demiryolu ulaşımı sağlanmaktadır

Safranbolu’ya karayolu ile üç ayrı yönden ulaşmak mümkündür. Ankara-İstanbul karayolunun Gerede kesiminden ayrılarak 82 km. sonra Karabük’e, Karabük’ten 8 km sonra da Safranbolu’ya varılır. İlçenin kuzey yönünde bulunan Bartın’a uzaklığı 74 km., doğusunda bulunan Kastamonu’ya uzaklığı 105 km.dir. Denize en yakın bağlantıları ise 91 km. ile turistik İnkumu, 97 km. ile Amasra’dır.

SAFRANBOLU’YA
DEMİRYOLU İLE ULAŞIM

DEVLET DEMİR YOLLARI

KARABÜK-ANKARA SEFER SAATLERİ
PAZAR-SALI-PERŞEMBE
SAAT 00:20

KARABÜK-ZONGULDAK SEFER SAATLERİ
04:15 – 07:20 – 12:40 – 18:00

ZONGULDAK-KARABÜK SEFER SAATLERİ
07:05 – 09:00 – 13:45 – 17:55

TARİHİ VE TURİSTİK KÖYLERİN
SAFRANBOLU’YA UZAKLIKLARI

  KÖY ADI               MESAFE (Km)

Yörük Köyü                    11

Düzce Köyü                    13

Davutobası Köyü         20

Hacılarobası Köyü       28

Üçbölük Köyü               23

İncekaya Köyü            7.5

Yazıköy                          4

TAKSİ DURAĞI                        TELEFON+90(370)
ÇARŞI TAKSİ (ESKİ ÇARŞI)           725 25 95

TERMİNAL TAKSİ                             725 20 33

GÜVEN TAKSİ (KIRANKÖY)         725 10 90

BAĞLAR TAKSİ (BAĞLAR)              725 18 10

(EMEĞİ GEÇENLERE TEŞEKKÜR EDERİM)

Sitemdeki yazıların kaynağı verilmemiş olanların kaynakları bilinmediğindendir. Hak sahipleri talep ettiği anda kaynağı yazılır ya da yazı siteden kaldırılır. Kendi yazılarımın altında ismim vardır. Bu sitedeki yazıların yasalara aykırı kullanımı siteyi değil kullanıcıyı bağlar. Bu site hiçbir menfaat gözetilmeksizin sadece bilgi sağlama amacıyla kurulmuştur ve ticari hiçbir çıkarı yoktur. Ziyaretçilerden tek talebim DUA’dır.İyi günler sizinle olsun.

RESİMLERİN ÜSTÜNE TIKLAYARAK  İZLEYEBİLİRSİNİZ

İYİ GÜNLER SİZİNLE OLSUN

SELAMİ ALKAN(SND) 2010 SAFRANBOLU

ILBARIT KÖYÜ

Kuzyaka Dağı’nın güney yamacında yer alır. İlçe merkezine 26 km.stabilize bir yol ile bağlıdır. 2 mahalle(Merkez, Karaşar, Bağlıca) ve 106 haneden oluşan köyün nüfusu 65′tir. İçme suyu yeterlidir. Köyde cami, telefon ve köy konağı vardır.

Köyümüz bir sıra dağın güney eteğinde kurulmuş yeşillikler içinde şirin bir köydür.
Ilbarıt köyü 711 rakımlı yüksek bir köydür. M.Ö.yıllara kadar uzanan bir yerleşim yeridir.Köyde bağcılık,çiftçilik,hayvancılık,keçi ve koyun besiciliği ve sebzecilik yapılmıştır. Ilbarıt sözcüğünün anlamı; üzümlü yer’dir.
Toprağı az verimlidir.Önceki yıllarda her aile bir,iki ton arasında üzüm satmaktadır. Ayrıca pekmez ve sirke yaparak kışlık ihtiyacını karşılamaktadır.1960’lı yıllarda asmalara floksara (KÖK) hastalığı gelmiş,kökleri kuruyan asmalar kurumuştur.Bu yüzden köylüler geçimlerini sağlayabilmek için köyden ayrılmak zorunda kalmıştır. Safranbolu,Karabük,İstanbul’a yerleşmişlerdir. Son 20 yıldır köyde 15-20 aile yaşamaktadır. Yazları bu sayı artmaktadır.
Köyümüzün ILBARIT olan adı sonradan değiştirilerek ÜÇBÖLÜK olmuştur.
Şu anda köy yolunun tamamına asfalt yapıldı.

 Selami ALKAN (SND) Safranbolu / 2007

SAFRANBOLU EVLERİ

 

İLÇEMİZ

    (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)   İLÇEMİZ SAFRANBOLU   GENEL BİLGİLER TA...