23 Aralık 2024 Pazartesi

RESSAM RECAİ




(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖY



RECAİ RESSAM

bundan yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.

iki asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.

yine iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da (akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok

merkez ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil (tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil) (ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler yok.

yine o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve kızları kayıt altına almamışlar.

örneğin (akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)

iki asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan -emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791 doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.

kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında ,ilköğretim müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam satı demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi belirleyemedik.saygılarımla....

ılbarıt köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.cami öncesi 'köy-odası' ve 'köy-mektebi' vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, köy-odası ve mektebinin ne zaman yapıldığı bilimemektedir.

aynısı hacılarobası köyündede vardı, hacılarobası köyündeki yıkılıp yerine yenisi yapıldı.bizdeki ise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp yenisi yapıldı.

köy mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,mehmet cemil efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.hatta burdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim görmüşlerdir.fıs fıs hafız (mehmet mutlu) gibi...

cumhuriyet önceside köy mektebinde eğitime devam edilmiş.o yılları babam satı demirsöz şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve hacılarobası köyünde olduğu için,ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya gelinirdi.hocamızda,kuzyaka'dan telli lakaplı ve abdülkadir özer'in babası mehmet özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.

köy mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmen olanlar,hüseyin avni aksoy,mehmet ata doğan ve hasan tahsin erden'dir.cumhuriyetin kurulması ile mustafa remzi sponsorluğunda, kastamonu öğretmen okuluna gönderilen,ahmet demiralp,şükrü kaya,ibrahim ünal ve mustafa algan'dır.

köy mektebi,mehmet ata doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile 1931'den,karamanbaşı mevkiinde 1934 yılında yapılan 'akbulak-ilkokulu' üç köyü kapsayan okul olarak hizmete açılmıştır.sırasıyla,ılbarıt,(üçbölük)hacılarobası,o yıllarda geren köyü hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,hacılarobası esmase okunuyordu. ve sarıyan (gündoğan)köyü....o yıllara ait okul kayıt defterleri,köy müzesinde bulunmaktadır.daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde okullar açılmıştır.

bundan yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.

iki asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.

yine iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da (akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok

merkez ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil (tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil) (ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler yok.

yine o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve kızları kayıt altına almamışlar.

örneğin (akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)

iki asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan -emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791 doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.

okur yazar sıpyan (çocuk) muallimi olan mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın eski ismi) vilayeti nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı teskere osmaniye mucibince (icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.

mehmet cemil efendi ayrıca batı eğtimi aldığı için,o yılların yaygın dili olan fransızcayı bilmektedir.1900'lerin başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen mehmet cemil efendi,hüseyin efendi,hüseyin avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi erden ve ata efendi,mehmet ada doğan,gibi öğrencilerini ileri derecede eğitirek o yılların öğretmen  

Zamanla bu sayfada bir takım bilgiler yazılıyor. Bu bilgilerin tarihi geçmişi olduğu için, kimi köylümüz bu bilgiyi idrak edemeden,beğendi butanuna basıyor. Örneğin en son 'İyipgil'i işledim. Mevzu burada, tarihi özgeçmiş değildi. Eğer Eyüp'ün torunu, Ramazan, Karaşar mahllesinden,Alibeygilden, Etli kız olarak bilinen Fatma'nın kızı Şerife ile evlenip, Hasan ve Ahmet doğmasaydı, belliki diğer oğul Hüseyin gibi bu gün 'İyipgil' diye köyde kimse olmayacaktı.Ramazan, seferberlikte askere gidip, amcamlar,Hasan ve Rıfat gibi şehit olmuştur.Öbür kardeşleri, Hasan ve Eyüp de genç yaşda yaşamlarını yitirmişlerdir. Dolasıyla köyümüz yavaş yavaş aralanıyor. Örneğin hayalde olsa kafamı kurcaladığımda, 1874 doğumlulara kadar anımsıyorum. Aslen Kuruseyingilden olan ve Topal Hanife olarak bilinen ve Ayrancıgilden Hanife 'Hemit'in üvey annesini anımsıyorum. Sarı Muhtarı, Meyremgilin Sıdıka'yı anımsıyorum. Geri kalan bilgileri babamdan ve de eldeki kayıtlardan, doğal olarak zorlanarak öğrendim. Şu an 1920'li doğumlulardan köyümüzde sadece dört kişi kaldı. 30 lu ve 40 lı yıllara doğru ilerlediğimizde, azalmaların halen devam ettiği gözlenmekte, 1956 kendi doğumumda, Mustafa Gökmen ve Erdal Saygın'ı kayıp ettik. Saygılarımla...

Not: Bazıları babandan öğrendin caka satıyorsun diye laflar ediyor. Babam vefat edeli 12 yıl oldu. Önemli olan bir bilgiyi hafızada tutabilmek ve de açıklık getirmektir.

İlkönce, Ilbarıt tanımının bu güne kadar ne anlama geldiği hakkında herhangi bir bilgi yok...Google'daki, Ilbarıt adının Moğalcadan geldiği vurgusu da pek anlam içermiyor. Çünkü köyde Moğal halkı ile bir benzerlik söz konusu değil. Tek bilinen iki asır öncesi kayıtlara göre, köy 49 hane ve 22 küsur esamiden oluşması. Örneğin yakın komşumuz, Kadıbükü Köyü, 2 asır öncesi 36 hane ve 36 esamiden oluşmasıdır. Bunun nedeni örneğin Hacıömeroğullarının ve Hacıalioğullarının, yine bazı sülaleleri bir kaç kolu olmasındandır. Özetlersek Ilbarıt köyü veya çevremizdeki eski köylerin buralara intikali 17 asır ve sonlarına doğru ilintili olup, korunma amaçlı ve Anadolu'daki dalgalanmalar yüzünden olduğu bir realite...1840 lı yıllarda Ilbarıt köyüne birden çok aile intikal etmiştir. Söz konusu ailelerin Anadolu'nun neresinden ve nasıl geldikleri hakkında da yazılı bir bilgi olmadığı için fazla bir şey bilinmiyor. Bir Nevşehir vurgusu yapılıyor. Hacıömeroğulları ve Hacıalioğullarının' Nevşehir'den geldiği...Oysa 1840 da köye intikal eden, Mollabekiroğlu olarak bilinen , Değirmencigil,Karakaşgil ve Dabazgilinde, Nevşehir'den geldiği söyleniyor. Bir gerçekte şöyle,Aşağımeyremgil olarak bilinen, Karıtlı İbrahim'in babası Yakup, Nevşehir'de askerken, burada tekrar evleniyor. Eşi ile birlikte köye geliyor ve eski eşi Gülsüm kuma kabul etmiyor. Yakup ikinci eşini alarak tekrar, Nevşehir'e dönüyor. Bir süre sonrada vefat haberi geliyor. Gülsüm'de yanına 5 yaşındaki oğlu İbrahim'i alarak, yakın köylerden, Karıt köyünden biriyle evleniyor. Sene 1860...İbrahim burada büyüyor. İstanbul'a gidiyor. Yağma Hasan olarak bilinen, Karaköy Börekçisinde, önce çırak daha sonra kalfa oluyor. Yağma Hasan,Dünyaca ünlü soprano Leyla Gencer'in dedesi...Yine söylentilere göre , Yakup'un ikinci eşinin burnunda hızma olduğu...Karıt'lı İbrahim, Karıt Köyünde büyüdüğü için bu isimle anılıyor. Daha sonra ,Yukarımeyremgilden, Mustabey olarak bilinen Hatice (Kızılkız) ile evleniyor. Ömer ve Emine isminde iki çocuğu oluyor. Ömer ,Çanakkale'de yaralanıyor. Köye gönderiliyor. Tedavisi yapılmadığı için genç yaşta yaşama veda ediyor. Ömer, Mehmet Ata Doğan'ın eniştesidir.

Kısaca özetlersek, Ilbarıt köylüsünün nereden ve nasıl geldiği halen çözümlenmiş değil. Örneğin bizim sülale 3 kardeş Ordu'dan gelmiş ve Ordu'da Musluoğlu esamilerine ulaştım. Ordu'yada şu anda Suriye'de bulunan Musul'dan geldiği bilinmektedir. Hatta ,Kastamonu- Araç ilçesi Yenigömü Köyünde bir sayfa arkadaşım, mezar taşının fotoğrafını çekmiş. 1938 yılında vefat eden kişinin mezar taşında, Musluoğlu ibaresi var. Demek ki Musluoğulları sadece Ilbarıt köyü ile ilintili değil...

Ilbarıt köyünün bundan sonra fazla öyküsünün olacağını sanmıyorum. 1950 de Anadolu'da başlayan büyük şehirlere göç...1960 yıllarında Ilbarıt köyünde de başladı.Çünkü tarlalarda verim düşüktü...En kötüsü bağların kuruması vesile oldu. Eğitim alanlar ister istemez bir daha köye dönemediler. Bazı evler kullanılmayacak şekilde yıkıldı ve halen yıkılmaya devam etmektedir. Şu anda köyde geriye dönük ekilebilir bir tarla dahi yok...Hacılarobası ve bazı köyler halen şansını korumaktadır. Örneğin hemen kuzeyimizdeki, Davutobası köyünün bütün tarlalarını, bu köyün muhtarı her yıl ekiyor; en azından kıraçlaşmayı önlüyor. Yine buradan Araç ilçesinin bazı köyleri görünmekte, örneğin Araç Vakıf köyü,bu köy bir kaç mahalle olup Akgeçit olarakta bilinir; her yıl bütün tarlalarını ekiyor. Ülkeleri kalkındıran o ülkelerin tarımı ve hayvancılığıdır. Eğer öyle olsaydı bu gün kıymanın kilosu 260 lira olmazdı. Bunun yanında asırın en büyük sorunu 'SU'

RECAİ

ILbarıt Köyü hakkında uzunca süredir yazı yazmıyorum. Yazıma şöyle başlamak istiyorum, Ilbarıt köylüleri olarak başta ekonomik nedenlerle dağılmış vaziyetteyiz. Benim çocukluğumda Ilbarıt köyünde dört ev kapalıydı,sırasıyla 1) Hasan Fehmi Erden'in evi 2) Ahmet Demiralp'in evi 3) Mehmet Nusret Özer (Kadir hocaların evi ve 4) Mustafa Kütükçü'nün evi...Fakat bu evlerin mevcut tarlaları ve bağları o yıllarda tarıma elverişli olduğu için işlevini yakınları tarafından sürdürülüyordu.

1962 yılında İlkokula kayıt olduğumda, okulda yaklaşık 80 öğrenci vardı ve 1946 doğumlularla okudum diyebilirim. Yine o yıllarda köyün asıl geçim kaynağı olan bağlarda hastalık görünmesine karşın, meyve ve diğer ihtiyaçlar için, bağlarda işleniyordu.

Zaman hızla geçerken, Anadolu'da 50 başlayan göçe Ilbarıt köylüsü, 60 lardan sonra başladı. Başladı derken köyün o yıllarda gençleri başta İstanbul, Demir Çelik İşletmelerinin bulunduğu Karabük'e yerleşmeye başladılar. 30 doğumlu gençlerin başını çektiği bu dönemde, köylülerin birlikteliğini korumak için, ilk Köy Derneği 1963 yılında kuruldu ve Dernek Başkanlığına, İlköğretim Müfettişi Kadir Özer getirildi. Köylüler düzenli olarak geliri olsun olmasın derneğe aidatlarını ödüyorlardı. Dernek ilk etapta köye, tohum ayıklama makinesi ve köy odasına araç gereçler ve köy odasına kütüphane kurdu. Bunlardan geriye şu anda Kültür Merkezinde bulunan ,tohum ayıklama makinesi kaldı ve dernek bir gazeteye ilen vererek kapandı. 2000 yılında İstanbul'da tekrar kurulsa da, zamanla işlevini sürdüremez hale geldi.

Ilbarıt Köylüsü 'Gurbet' olarak 1800 yıllardan beri gittiği İstanbul'a tutunmaya çalıştılar ve 1960 ortalarından sonra İstanbul'un bazı semtlerinde bakkal işleri yapmaya başladılar. Genelde İstanbul, Balat, Fener, Çarşamba, semtlerinde uzun süre bakkallık yapan köylü, az çok konut sahibi olarak İstanbul'a tam anlamıyla yerleştiler. Fakat artan süpermarketler bakkalların da sonunu getirdi ve tiyatrosu bile yapıldı, Şaşkın Bakkal Süpermarkete karşı adı altında...1976 yılında İstanbul Balat semtinde Üçbölük Köyü, Ekmek Fabrikası adı altında kurulan , yaklaşık 14 bin günlük ekmek çıkarmasına karşın, ortaklar arasında çıkan anlaşmazlık sonucu, köylülerin en son yapmak istedikleri de ne yazık ki hüsrana uğradı. Şu anda bildiğim kadarıyla torun Ruşen Aydın İstanbul ve torun Mustafa esen Safranbolu'da halen bakkallık işlevinin sürdürmektedir.

Kısaca özetleyecek olursak bu akıp giden zamanda, çoğu insanımızı kayıp ettik, kimi doğal kimide çeşitli hastalıklardan. Bir çoğunun mezarı ise gurbet elde kaldı. 1920,1930 ve 1940 lı doğumlulardan geriye ise çok az insanımız kaldı. Bundan böyle köyümüzde yaşam gereği yabancılaşma ve başta gençlik olmak üzere insanların birbirini artık tanımadığı durum ortaya çıktı...Ilbarıt Köyünün bundan sonrası konumu ne olur? Sorusuna gelince...İşte orası muamma..!

 

 

ÇİĞDEM AVCI

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÇİĞDEM AVCI Özgeçmiş: İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans ve Yüksek Lisans, Dokto...