ILBARIT)
KÖYÜNE GEZİ
Köyün Kültür ve Sanat Merkezi çok güzel tablolar ve köyden çıkarılan
tarihi eserler ile oluşturulmuş. Bu harika tabloları yapan Recai ressam aynı
zaman da merkezin tüm bakımını da üstlenmiş. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü
önünden Karabük Belediyemizden temin edilen
araçla, Safranbolu Kaymakamlığı önünden ise Safranbolu
Belediyemizden temin edilen araçla birlikte Üçbölük Köyüne doğru
yola çıkıldı.Gençlik ve Spor
İl Müdürlüğümüz ve Herkes İçin
Spor Federasyonu İl Temsilciliği ile birlikte 3 haziran pazar günü doğa
yürüyüşü düzenlendi.
Sayın Valimiz Can DİREKÇİ’ de yoğun çalışma temposuna rağmen Üçbölük
Köyüne geldi. Misafirperver köy halkının yoğun ve sıcak ilgisi ile karşılanan
Valimiz, bir basın açıklaması yaparak önümüzdeki sonbaharda,
HİS Federasyon Başkanının da katılımı ile Cumhuriyet
Bayramı kutlamaları çerçevesinde iki yürüyüş daha düzenleneceğini
söyledi.
KISA KISA.
*29 Haziran 2008 Pazar günü ( KÖY MEVLİT PROĞRAMI) yapıldı.Her yıl Temmuz ayının son pazar gün devam edilerek yapılacaktır.
*6 Temmuz 2008 Pazar günü köyümüz sakinlerinde Osman AKDOĞAN annesi Vasfiye AKDOGAN için Mevlid-i Şerif okuttu. Allah kabul etsin.
*Köyümüz sakinlerinden Osman AKDOĞAN eski evinin önüne iki katlı ev yaptırıyor.
Köyümüzün su sorununu çözmek için Sallar mahallesi yakınlarındaki değirmenin olduğu bölgeye sondaj çalışmasına 3 Eylül 2008 tarihinde başlandı.
3Eylül 208 günü başlanılan sondaj çalışmaları sonucunda 10 Eylül 2008 günü 72 metre derinlikte su bulunmuştur. Saniyede 5 litre su çıkmaktadır. Suyun çıktığı yerle köy arası 4300 metredir. Suyun doğrudan köyümüze basılmasının mümkün olduğunu öğrendim. Yeni Pınar aynen durabilecek.
KÖYDEKİ SANAT EVİ ŞAŞIRTTI
Safranbolu’nun Üçbölük Köyünde Ressam Recai Demirsöz’ün katkıları ile oluşturulan ve Safranbolu Kaymakamlığı tarafından destek gören Kültür ve Sanat Merkezi, görenleri şaşırtıyor.
Safranbolu’nun Üçbölük Köyünde Ressam Recai Demirsöz’ün katkıları ile oluşturulan ve Safranbolu Kaymakamlığı tarafından destek gören Kültür ve Sanat Merkezi, görenleri şaşırtıyor.
Bir köyde tarihe ve sanata bu derece sahip çıkılması bir çok şehre de örnek oluyor.
Geçtiğimiz hafta Üçbölük Köyüne ziyaret giden Kaymakam İzzettin Küçük ve Stajyer Kaymakam İbrahim Özdel, Sanat Evine gereken desteği vereceklerini söylediler.
Bölgedeki tarihi yapıların, sütun taşların sergilendiği Sanat Evinde Ressam Recai Demirsöz’ün resimleri de görenler tarafından büyük beğeni ve ilgi topluyor. Yıllardır Sanat Evinin bakımını gönüllü olarak üstlenen Recai Demirsöz, ziyarete gelen Kaymakam Küçük’e sıkıntılarını anlattı.
SAFRANBOLU'DA DOĞA TURİZMİNE ALTERNATİF ARANIYOR
Üç Bölük Köyü’nde tarihi Kaya Mezarları, Kral Mezarları ve kilise kalıntılarının olduğunu ifade eden Safranbolulu ressam Recai Demirsöz ise gönüllü korumacılık yaptığını belirterek, doğal güzellikleri define avcılarından korumaya çalıştığını belirtti. Demirsöz, "Define avcılarınca parçalanmak üzere olan eserleri toplayıp Kültür ve Sanat Merkezi’ne getirerek burada sergiliyorum. Burada şu an çok sayıda eser oluştu. En son geçtiğimiz günlerde yol çalışması sırasında kilise yeri olduğu sanılan bir alanda üzeri kabartmalı büyük taş parçalar ortaya çıktı. Bunları da sanat merkezine getirdim" dedi.
iha-safranbolu Yayın Tarihi : 06 Ekim 2004 10:27
VATAN
GAZETESİ(05-09-2008)
Anadolu’nun
derinlerinde
sürrealist bir ressam
Üçbölük Köyü / Safranbolu
Memleketin kuzeyini turlama harekatının sonlarına geldik artık. Daha doğrusu
kendimizi buna inandırmaya çalışıyoruz. Zira bugün gezinin otuzuncu günü ve
tamam gezmeyi de memleketi de seviyoruz falan filan ama insanın içine
fenalıklar geliyor. Ve lakin dönemiyoruz. Her sabah “bugün İstanbul’a bastırıp
gidiyoruz, tamam mı tamam” şeklinde bir anlaşma yapıyoruz sonra bir şey oluyor
biz yine dağlara köylere vuruyoruz ve dönüş yoluna bir türlü giremiyoruz.
Şu an Üçbölük Köyü’ndeyim. Eski adı Ilbarıt. Rumca diye değiştirmişler adını.
Hayatımda ilk defa duyduğum bir yer. Bulunma nedenimiz şu: Köyde sürrealist bir
ressam yaşıyormuş. Allah Allah di mi? Evet tam öyle. Biri anlattı, Manita
Bey’in kafasına bir takıldı, yoldan çıkış o çıkış. Köyün yeri: Safranbolu’dan
Araç yönüne giderken Yörük Köyü’nden hemen sonra sağa giriliyor, ormanın
içinden yarım saat gidiliyor, tepenin arkasında. Antik Paflagonya ülkesinin
başladığı yer...
İtiraf edeyim şaşkınlıktan ağzım açık kalmış durumda.. Kimsenin bilmediği bir
Safranbolu minyatürü ile karşı karşıyayız! Türkiye’nin en güzel on köyüne
rahatlıkla girer. Evlerin hepsi en az Safranbolu evleri kadar güzel, hepsi 3
katlı, hepsi sivri çatılı, hepsinin 3. katında ahşap bir balkon var, hepsi
bembeyaz badanalı, hepsi vadiye bakıyor, hepsi pırıl pırıl ve hiçbirinde tek
ama tek bir bozulma yok. Bir tanesi de eski tarz pencereyi çıkartıp yerine yeni
tarz PVC pencere takmamış. Bir tanesi de balkonu bir şeyle kapatmamış. Bir
tanesi de kepengini sökmemiş. “Betondan çirkin bina” kanserinin yayılmadığı
belki de tek Türk köyü! Üstelik turistik de değil! (Sonradan öğrendik: Rıfat
Ilfaz’ın Hababam Sınıfı romanında bizim İnek Şaban diye bildiğimiz ama romanda
Öküz Ahmet diye geçen o meşhur karakter bu köydenmiş.)
Fakat köyde insanı daha da şaşırtan ressamımız Recai Bey! Bu gezide
tanıştığımız en enteresan insan diyebilirim. Doğma büyüme Üçbölüklü, kendini
komple sanata vermiş bir insan. Resim, heykel, müzik... Ve nasıl sempatik,
nasıl mütevazı... Üstelik okumadığı kitap da yok. Tolstoy’undan Gombrich’ine
her şeyi okumuş.. Sıfır eğitime rağmen (veya bu sayede) resimleri acayip
başarılı. Nefis saz çalıyor, türkü söylüyor. Sazlarını kendisi yapıyor. İnat
ediyor eski ilkokulu kültür ve sanat evine çevirtiyor Safranbolu
Kaymakamlığına. Daha doğrusu izin alıyor, sonra da viran bir yeri kendi
elleriyle sanat galerisine çeviriyor. Uyduruk muyduruk değil ciddi bir sanat
galerisinden söz ediyorum! Spotlar, misinalarla tavana tutturulmuş çerçeveli
tablolar, atölye falan... İstanbul’daki bir sanat galerisinden tek bir şey
haricinde bir farkı yok. O tek şey de şu: İçerisi halı kaplı olduğu için
galeriye ayakkabılar çıkartılıp giriliyor. Heh!
Recai Demirsöz, bizim için nefis bir
sürprizdi gerçekten. Yerim dar, daha fazla yazamıyorum ama buralara gelirseniz
ona mutlaka uğrayın. Yüreğine su serpmiş olursunuz (mailto:mutlu.tonbekici@gmail.com )
KAÇAK KAZIYA SUÇÜSTÜ
Karabük'ün Safranbolu ilçesi Kadıbükü köyünde tarihi eser kazası yapan 3 kişi suçüstü yakalandı.Edinilen bilgilere göre, Kadıbükü köyünde tarihi eser kazası yapıldığı ihbarını alan İl Jandarma Komutanlığı Kaçakçılık timleri harekete geçerek, kazı yaptıkları tespit edilen H.A (44), T.A (34) ve T.S.A (34) suçüstü yakalandı.Yakalanan şahıslarla birlikte, kazma, kürek ve mali ele geçirildi. Yakalan 3 kişi çıkarıldıkları gözaltına alındı. Adli işlemlerin tamamlanmasının ardından Safranbolu Cumhuriyet Savcılığı tarafından ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakıldı.
ARİFE-ŞEKER BAYRAMI ZİYARET(ZIYRAT)
Arife günü köye gittim.Köylülerimle görüştüm.Öğle nazmını kıldıktan sonra köyodasına gittik. Orada hocamız MEVLİT okudu.Muhtarımız Bilgin Yıldırım su ile ilgili açıklamalarda bulundu.Getirilen yiyecekler dağıtıldı.(Bunlarla ilgili resimler Köylülerim albümünde).Yağmur yağdığı için mezarlığa gidemedik. (29-09-2008)
HIRSIZLIK
Çerçen Köyünden ve Bağlıca mahallemizden 4 veya 5 evi soymuşlar. Bizim köyden Nevzat SARI, İskan SARI, Şaziye DEMİRALP, Ahmet TUNCAY ve Gönül GÖKMEN’nin evini soymuşlar. Bakır eşyaları almışlar. Büyüklerimiz hatırlarlar köyümüzde daha önce buna benzer bir olay olmuştu.Jandarma olaya el koymuş. Yakalayacaklarını söylemişler.
(29-09-2008)
ARİFE-KURBAN BAYRAMI ZİYARET(ZIYRAT)
Arife günü köye gittim.Köylülerimle görüştüm.Öğle nazmını kıldıktan sonra mezarlığa gittik. Orada hocamız MEVLİT okudu.Getirilen yiyecekler dağıtıldı.Mezarlar ziyaret edildi.(Bunlarla ilgili resimler Köylülerim albümünde). (29-09-2008)
KÖYÜMÜZDE YANGIN
18 aralığı 19 aralığa bağlayan gece Köyodasında yangın çıkmış. Yangını ilk olarak Çakal Osman ın hanımı görmüş. Tüm köylülere haber vermiş. Köy muhtarına ve itfaiyeye de haber verilmiş. Yangın gece 1.30 da söndürülmüş. Yangının çıkış nedeni inşaatında çalışan işçiler orada kalıyormuş. Onların yanık bıraktıkları ateşten çıkmış. Yangın camiye sıçramadan söndürülmüş. Caminin yağmur olukları yanmış. Muhtar Bilgin Yıldırımdan aldığım bilgilere göre Köyodası haziran ayı sonuna kadar eskisinden daha güzel olarak yapılacak. Hepimize geçmiş olsun.
HASTALARIMIZ
Köyümüz sakinlerinden ALİ RIZA DOĞAN düşerek bacağını kırmış.Karabük Vatan Hastanesinde yatıyor. Ameliyat olacakmış.Kendine geçmiş olsun der, acil şifalar dilerim.
Köyümüz sakinlerinden HASAN YILMAZ(Karacuk) Karabük Devlet Hastanesinde yoğun bakımda yatıyor. Kendine geçmiş olsun der, acil şifalar dilerim.
DUYURULAR
(YENİ)
1-KÖYÜMÜZÜN İÇME SUYU 190 000 TL SINA İHALE EDİLMİŞTİR. HAYIRLI OLSUN
2- KÖYÜMÜZÜN TOPU KADASTRO ÇALIŞMALARINA ( NİSAN- MAYIS )AYLARINDA
BAŞLANACAKTIR. TAPULARINI ALMAK İSTEYEN KÖYLÜLERİMİZİN İLGİLENMELERİ
DUYURULUR. (DAHA SONRA HABER VERİLECEKTİR.)
DUYURU
29 MART PAZAR GÜNÜ YAPILACAK
SEÇİMLERDE
KÖYÜMÜZÜN MUHTAR ADAYLARI:
1- BİLGİN YILDIRIM
2- CAVİT DOĞAN
3- SEZAİ KARA
4- SEZAİ ERİŞ
5- SATİYE KARA
KÖYÜMÜZE HAYIRLI OLSUN
SEÇİM SONUÇLARI
Köyümüzdeki muhtarlık
seçimlerinin sonucu:
Seçmen sayısı (41)
Kullanılan oy sayısı (27)
Geçerli oy sayısı (25)
Geçersiz oy sayısı (2)
Muhtarlar
Bilgin Yıldırım(25) oy
Cavit Doğan(1) oy
İhtiyar heyeti
Recai Demirsöz (25)oy
Osman Tanık (24)oy
Sezai Eriş(23)oy
Mustafa Taşar(23)oy
M.Ali yıldırım(1)oy
M.Ali Eriş(2)oy
Ali Karatekin(1)oy
Sezai Kara(1)oy
DUYURU
KÖYÜMÜZÜN TOPU KADASTRO ÇALIŞMALARINA ( NİSAN- MAYIS )AYLARINDA
BAŞLANACAKTIR. TAPULARINI ALMAK İSTEYEN KÖYLÜLERİMİZİN İLGİLENMELERİ
DUYURULUR.
KÖYÜMÜZDE YAZIM ÇALIŞMALARI BAŞLAMIŞTIR.KÖYDE EVİ BAHÇESİ VE TARLASI
OLANLAR.AŞAĞIDAKİ TELEFONU ARAYARAK BU KONUDA GEREKLİ BİLGİLERİ ALABİLİRLER.
TEL:0 370 725 16 64
BURHANETTİN BEY İLE GÖRÜŞÜNÜZ
TÜM KÖYLÜLERİME İYİ GÜNLER,
HAYIRLI İŞLER DİLERİM.
SELAMİ ALKAN (SND) Safranbolu
2025
Safranbolu'da 'Yahya'nın Kahvesi' olarak bilinir.Sabah saatlerinde,Toprakcuma'dan kalkan araçlara ulaşan köylüler, Kastamonu yoluna iner ve Safranbolu'ya ulaşırlar.İhtiyaçlar karşılandıktan sonra,Yahya'nın Kahvesi önünde beklenir ve araçlar tek tek buradan hareket ederlerdi.O yıllarda,Kastamonu yolu,hemen kahvenin önünden geçerdi.Ev Mantorconun Habibe'ye aittir.Eşi Yahya, Safranbolu,Bostanbükü köyündendir.Yahya içgüveyidir.Ev 1976 yılında,yol genişletme için, kamulaştırarak yıkilmıştır.Kastamonu karayolu,Safranbolu'nun güneyine alnıp,Karabük'e bağlanmıştır.Bizim kuşak o günleri bilir.
Dün gerek köyümüz,Ilbarıt ve Soğanlıçay Vadisi, kültürel değerleri ön plana çıkarmak ve bölge haritasını belirlemek için,Karabük Üniversitesi hocaları, Karabük,Safranbolu ve Ovacık ilçesine bağlı müdürlükler, çalışmalar yaptılar.Hatta 'Köpek Kayası' diğer adıyla 'Dikkaya' mevkiinefe çıķılarak, gerek Araççayı Vadisi, gerekse Soğanlıçay Vadisi gözden geçirildi.Doğal olarak bilgi aldıkları tek yerde,Karabük 5 ilçesinde tek olan Kültür ve Sanat Merkezi oldu.
Safranbolu, Turizm ve Kültür Vakfı, sponsorluğunda,Karabük Üniversitesi,Safranbolu,Türker İnanoğlu,İletişim Fakültesi, işbirliği ile ileriye dönük, köyleri kayıt altına alıp arşiv niteliğinde, salt kalıcılık ekseninde çalışma başlatmış olup, ilk köy olarak da köyümüz ,Üçbölüķ köyü 'Ilbarıt' seçilmiştir. Ahmet Kaya ile geçmişe dönük söyleşi, daha sonra Kültür ve Sanat Merkezinde bilgi olarak sunulmuştur.Her ne kadar artık eski ananeler yaşanmasa da...
Bilindiği gibi,başta su sorunu ve tarım gibi olguların hızla yok olması, köylerde yaşamı zorlaştırmış olup.Başta köy evlerinin bakımı ve kaderine terk edilmeleri, köylerin geleceği açısından iç açıcı değil. Devletin aldığı kimi projelerse hayata geçmeden yitip gitmektedir.Kısaca benden sonrası yokturu yaşamaktayız.
Köyümüz Akkuşgilden, Hüsnü ve Hacer kızı,Ömer Eriş'in Eşi 1938 doğumlu, Hanife Eriş vefat etmiştir.Öğle namazına mütakip,Safranbolu Merkez Camiinden kaldırılarak,Safranbolu Mezarlığınfa defin edilecektir.Allah rahmet eylesin.
Safranbolu'da 'Yahya'nın Kahvesi' olarak bilinir.Sabah saatlerinde,Toprakcuma'dan kalkan araçlara ulaşan köylüler, Kastamonu yoluna iner ve Safranbolu'ya ulaşırlar.İhtiyaçlar karşılandıktan sonra,Yahya'nın Kahvesi önünde beklenir ve araçlar tek tek buradan hareket ederlerdi.O yıllarda,Kastamonu yolu,hemen kahvenin önünden geçerdi.Ev Mantorconun Habibe'ye aittir.Eşi Yahya, Safranbolu,Bostanbükü köyündendir.Yahya içgüveyidir.Ev 1976 yılında,yol genişletme için, kamulaştırarak yıkilmıştır.Kastamonu karayolu,Safranbolu'nun güneyine alnıp,Karabük'e bağlanmıştır.Bizim kuşak o günleri bilir.
Dün gerek köyümüz,Ilbarıt ve Soğanlıçay Vadisi, kültürel değerleri ön plana çıkarmak ve bölge haritasını belirlemek için,Karabük Üniversitesi hocaları, Karabük,Safranbolu ve Ovacık ilçesine bağlı müdürlükler, çalışmalar yaptılar.Hatta 'Köpek Kayası' diğer adıyla 'Dikkaya' mevkiinefe çıķılarak, gerek Araççayı Vadisi, gerekse Soğanlıçay Vadisi gözden geçirildi.Doğal olarak bilgi aldıkları tek yerde,Karabük 5 ilçesinde tek olan Kültür ve Sanat Merkezi oldu.
Safranbolu, Turizm ve Kültür Vakfı, sponsorluğunda,Karabük Üniversitesi,Safranbolu,Türker İnanoğlu,İletişim Fakültesi, işbirliği ile ileriye dönük, köyleri kayıt altına alıp arşiv niteliğinde, salt kalıcılık ekseninde çalışma başlatmış olup, ilk köy olarak da köyümüz ,Üçbölüķ köyü 'Ilbarıt' seçilmiştir. Ahmet Kaya ile geçmişe dönük söyleşi, daha sonra Kültür ve Sanat Merkezinde bilgi olarak sunulmuştur.Her ne kadar artık eski ananeler yaşanmasa da...
Bilindiği gibi,başta su sorunu ve tarım gibi olguların hızla yok olması, köylerde yaşamı zorlaştırmış olup.Başta köy evlerinin bakımı ve kaderine terk edilmeleri, köylerin geleceği açısından iç açıcı değil. Devletin aldığı kimi projelerse hayata geçmeden yitip gitmektedir.Kısaca benden sonrası yokturu yaşamaktayız.
Köyümüz Akkuşgilden, Hüsnü ve Hacer kızı,Ömer Eriş'in Eşi 1938 doğumlu, Hanife Eriş vefat etmiştir.Öğle namazına mütakip,Safranbolu Merkez Camiinden kaldırılarak,Safranbolu Mezarlığınfa defin edilecektir.Allah rahmet eylesin
ÇEVREDEN TOPLADIĞI KALINTILARLA MÜZE AÇTI
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve "En iyi korunan 20 kent" arasında bulunan Safranbolu'nun Üçbölük Köyü'nde yaşayan Recai Demirsöz çevreden topladığı tarihi kalıntılarla müze açmak istedi.
21 yıl önce Kaymakamlığın desteğiyle köyde atıl durumda bulunan tek katlı bina onarılarak müzeye dönüştürüldü. 64 yaşındaki Recai Demirsöz yaz kış demeden her gün kapısını açtığı müzede turistleri karşılıyor.
EFİNECİLERİN HEDEFİ OLAN KAYA MEZARLARI KURTARILMAYI BEKLİYOR
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve "En iyi korunan 20 kent" arasında bulunan Karabük'ün Safranbolu ilçesinde, definecilerin hedefi olan kaya mezarları, kurtarılmayı bekliyor.
Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konaklarla öne
çıkan Safranbolu'da, başka medeniyetlere ait tarihi yapılarda dikkat çekiyor.
Paflagonlar, Erken Bizans ve Rumların yaşadığı, 2 bin 500 yıllık bir geçmişe
sahip Karakoyunlu, Gündoğan ve Üçbölük köyleri ile Soğanlı Çayı Vadisi'nde
rastlanan kaya mezarları, defineciler başta olmak üzere vatandaşlar tarafından
harap edilmiş durumda.
Defineciler tarafından kazı ve patlatmaların yapıldığı, her yerine sprey
boyalarla yazıların yazıldığı kaya mezarları, turizme kazandırılarak
kurtarılmayı bekliyor.
3 bin yıllık tarihi geçmişinde pek çok uygarlığa ev sahipliği yaparak önemli
kültürel zenginliklere sahip olan ve yılda yaklaşık 1,5 milyon turist ağırlayan
Safranbolu'da, kaya mezarlarının turizme kazandırılmasıyla bölge önemli bir
destinasyon daha kazanmış olacak.
Üçbölük Köyü Kültür ve Sanat Merkezi sorumlusu Recai Demirsöz, İhlas Haber
Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, bölgede yer alan kaya mezarının Dergek
Boğazı Kral Mezarı olarak geçtiğini söyledi.
Bölgede çok sayıda kaya mezarının bulunduğunu ifade eden Demirsöz,
"Bölgemizde bulunan diğer kaya mezarları gibi 2 bin 500 yıl öncesine
dayanıyor. Paflagonyalıların aşama aşama yaptıkları bir mezar. Bu muhteşem bir
mezar fakat zamanla tahrip edilmiş. Sütunlar yok şu anda. Bu kral mezarı 1912
yılında bir Alman arkeolog tarafından keşfedilip, Almanya'da bir dergide
yayınlanmıştır" dedi.
"Dinamitliyorlar veya murçlarla kırıyorlar"
Kaya mezarlarının tahrip edildiğini aktaran Demirsöz, "Genelde kaçak kazı
yapanlar burayı tahrip ediyor. Dinamitliyorlar veya murçlarla kırıyorlar.
Sütunları yok, üç sütün olması gerekiyor. En son Avustralyalı bir profesör
getirmiştim, Türkiye'nin kaya mezarlarını inceliyordu. Ondaki fotoğrafta
ortadaki sütun sapasağlamdı, şuanda o da kırılmış" diye konuştu.
Bölgenin turizm potansiyelinin yüksek olduğunu vurgulayan Demirsöz, şunları
kaydetti:
"Turizme kazandırılması yönünde geçmişte çalışma olmuştu, köyümüzdeki
Kültür ve Sanat Merkezi o amaçla açılmıştı. Fakat bölgede herhangi bir yatırım
yapılmadı."
Demirsöz, bölgede çok sayıda arkeolog eserin bulunduğunu, eserlerin yakın
tarihe kadar geldiğini ancak zamanla tahrip edilerek yok olduğunu sözlerine
ekledi.
KARABÜK’ÜN ASIL SORUNU…!
Yayın Tarihi: 19.11.2016 07:38 |Güncelleme: 05.10.2024 08:14
arabük’ün asıl sorunu nedir? Bu soruyu gerçek anlamda içimizde kaç kişi düşünmüştür? Düşündüyse bile bir hal çaresi bulmuş mudur? Bunları yanıtlamak….. Acaba kişileri müşkülat içinde bırakacak bir durum yaratabilir mi? Ya da soruyu nereden başlayarak yanıtlamak gerekir? Ortada cevap olabilecek nitelikte bir çok husus var. Hepsi birbirinden önemli… Diğer bir hususta şu… Bir de hiç kimse üzerine toz kondurtmuyor. Eleştirilmeyi sevmiyor. O zaman böyle soruları yanıtlamak güçleşiyor. Güç olan şey zor olandır. Zorun aşılması kendi içinde problem oluşturuyor. Neyse fazla kafa karışıklığına sebep olmadan mevzuya girelim. -Bizim bir folklor geleneğimiz var mı? -Hayır yok… -Pekala bunun konuyla ilgisi nedir? -Folklor ortak bir duygu ve hareket noktasının simgesi değil midir? -Folklor yoksa milli kıyafette yoktur… -Mesela kapitalizmin folkloru para ile birlikte şarkı söylemektir. -Ortak giysi;Amerikan kovboylarının giydiği kot pantolonudur. -Ortak para;dolar kullanmaktır. -Bunlar küresel ortak duygunun oluşumunda doğrudan rol oynarlar. Amerikanlaşma ya da AB’ leşme sürecinin böylece alt yapısı başka ülkelerde oluşturulmuş olur. Bu bağlamda Karabük’ün en büyük sorunu ortak duygu ve hareket noktasına sahip olamamaktır. Oluşmayan şehir bilinci bizi bu duygulardan mahrum bırakmaktadır. Bu durumun temel nedeni;başlangıçta Karabük’te oluşan sosyal sınıfların durumuyla ilişkindir. Yani başka bir anlatımla, Karabük’ün şehirleşme süreci içinde; -Bürokratların, -Teknotratların. -İşçilerin, -Tüccarların, -Esnafların, -Halkın(mahalle birimi olarak ortaya çıkan küme örgütlenmesi) Farklı mekanlarda kast anlayışına yakın bir biçimde kendini tanımlama çabası içine girmesi, birinin diğerini ötekileştirmesi , ilişkisini kesmesi ve küçük görmesi günümüz Karabük’üne çok büyük aşılamayan bir sorun bırakmıştır. Bu sorun birlik ve beraberlik sorunudur. Karabüklüler olarak bizler bu sorunu ve hastalığı yenmek zorundayız. Yoksa bu hastalık bizi yiyip bitirecektir.
sAFRANBOLU'DAKİ KAYA MEZARLARI TURİZME KAZANDIRILACAK
UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde bulunan tarihi evleriyle ünlü Karabük'ün Safranbolu ilçesinde, Roma dönemine ait kaya mezarları turizme kazandırılacak.
2021.12.08 12:34 - Son Güncellenme: 2021.12.08 12:35 - Yaşam - HABER MERKEZİ
Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konak gibi tarihi değerlere sahip olan, yılda 1 milyon 300 bin yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapan Safranbolu'daki Soğanlı Vadisi boyunca uzanan dağlarda, Roma dönemine ait çok sayıda kaya mezarları ve Erken Bizans dönemine ait yapı kalıntıları bulunuyor.
Karabük Valisi Fuat Gürel, ilçeye bağlı Üçbölük ve Aşağı Güney köyleri sınırları içinde kalan vadi boyunca uzanan dağlardaki kaya mezarlarını inceledi.Vali Gürel, yaptığı açıklamada, Karabük'ün, doğal güzelliklerinin yanında tarihi zenginliklere de sahip olduğunu belirtti.Soğanlı Vadisi'nde bazı çalışmalar yaparak bölgeyi turizme kazandırmayı hedeflediklerini aktaran Gürel, "Çalışmalar tamamlandığında arkeopark olarak ülke turizmine kazandırılması amaçlanmaktadır. Özellikle vadinin yamaçlarında bulunan çok sayıda kaya mezarı, görülmeye değer kültür varlıkları olarak bölgenin tarihi geçmişine ışık tutmaktadır" ifadelerini kullandı.Üçbölük köyünde köy sakini Recai Demirsöz tarafından Safranbolu Kaymakamlığı destekleriyle oluşturulan müzeyi de gezen Gürel'e, inceleme sırasında Safranbolu Kaymakamı Mehmet Türköz, İl Jandarma Komutanı Albay Garip Gümüş, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Şahin, Karabük Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yaşar Serkal Yıldırım ve bazı daire müdürleri de eşlik etti.
RECAİ DEMİRSÖZ ÜN KALEMİNDEN
GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ...
Üzerinde yaşadığımız gezegende insan adına bir değer bilinmezlik almış başını gidiyor. İnsan zamanın içindeki bir katredir ya da bir katre dahi olamamıştır. Sürekli kültür ve kültürel değerlerden konuşur, fakat her zaman insanın yıkıcı tarafı sürekli öne geçmiştir. Nedeni insanın uygarlaşmasının oldukça zor oluşundandır. Dünyanın nüfusu 16 yüzyılda 500 milyon değilken, bu gün 8 milyardan söz ediliyor ve gezegenimiz artık eski gezegen değil !
İleri ki yıllar nelere gebe olacak iklim değişikliğinin yeryüzünde yaşanılabilir alanların dar bir alana dönüştüreceğini insan algılamak bile istemiyor. Çünkü su rezervleri , tarım alanları hızla yok olmakta...
Asıl yazıma dönecek olursam 60 yılların başıydı. O yıllarda ülkemizin nüfusu 33 milyon filandı. Küresel ısınma vs.ler henüz varlığını göstermemiş, nüfusun halen köylerde yoğunluğu söz konusuydu. İnsanlar ekip biçiyor.Su değirmenleri harıl harıl çalışıyor, enflasyon canavarlarından filan söz edilmiyor. İnsanların tüketim ve benzeri şeyler o kadarda pahalı değildi. İyi hatırlıyorum etin kilosu 2 bilemedin 2,5 liraydı.
Babam eve geldiğinde, yakınımızdaki bir köyde davullu düğünün olduğunu ve dünyaca ünlü, Kastamonulu Karayılanın geleceği ve beni de düğüne getireceğinden söz etti...Düğün günün geldi annem beni yıkadı yuğdu, İstanbul'dan abimin gönderdiği teyarreci elbisemi giydirdi, yola koyulduk. Henüz 6 yaşımda olduğum için, zor yollarda babam , beni ara sıra sırtına bindiriyordu.Nihayetinde köye yaklaştık. Köy yaklaşık 8 km. mesafede Kadıbükü köyü...Düğün sahipleri, İstanbul, Yeşilköy'de fırıncıydı. Köyün girişinde, bizden önce giden köylüler okunuk bekliyordu. Okunuk davullu düğünlerde, topluca giden insanların, davul ve zurnacının gelmesi ile düğünün yapılacağı alana, davul ve zurna eşliğinde yer gösterilmesidir. Davulcular okunuğun hangi yönden gelmesini köyden birileri öne düşerek yardımcı olurlar. Bazen okunuğun yerini bilgilendirmek için silah atılır. Nihayetinde az sonra bilgi ulaşmış olacak davul ve zurna sesi gelmeye başladı. Merakla bekliyorduk. Boynunda büyük bir davul yaklaşık 160 boylarında göğsü altın madalyalarla donanmış, davulcu ve zurnacı geldi, babam bak oğlum Karayılan işte bu dedi. Genelde düğünlerde davul ve zurnacılar bir kaç bölüme bölünürler ve her yönden gelen okunukları, bir bir güreş yapılacak alana toplarlar ve her köyün yere ayrı tutulur. Hatta bu düğünde, o yıllarda ilimiz olan Zonguldak ve Kastamonu valilerinin de olduğu söylenmişti. Kısaca 1962 yılında Kastamonulu ,Karayılan diğer adı ile Mahir Dağlıoğluyu görmüş oldum. Kendisi 1940 yılında Halkevlerinin düzenlemiş olduğu bir yarışmada, Türkiye birincisi olmuş, biranda ünü tüm dünyaya yayılmış ve gittiği her ülkede, kendisine bir altın madalya takılmış ve göğsündeki altın madalyalar, gittiği ülkeleri temsil ediyordu.
Aradan 2 yıl geçmişti...O yıllarda devlet kurumu olan radyolardan şöyle bir haber geçmişti. Ülkemizin yetiştirdiği dünyaca ünlü, Kastamonulu davulcu ,Karayılan yaşam veda etmiştir. Yıl 1964...Zurnacısı, Mümtaz Ardıç'tı...Saygı ile...
NAİF SANAT VE SAFRANBOLULU NAİF RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ’ÜN SANAT ANLAYIŞI
Naif resim, Fransızca “naive” kelimesinden dilimize yerleşmiştir. Saf ve yapmacıksız anlamına gelmekle birlikte genellikle eğitim görmemiş sanatçılar ve çalışmaları için kullanılmaktadır. Herhangi bir kuramsal çerçevenin içinde değildir. Çoğu kez çocuksu bir betimlemeyi tanımlar. Bireysel içgüdülere ve sezgilere dayanmaktadır. 19. yüzyılda başlayan ve 20. Yüzyılda yayılmış olan Naif sanat, ülkemizde 1950’li yıllarda hareket kazanmıştır. Naif sanatın bir tür veya akım olarak ortaya çıkması ile birlikte sanat piyasası da bu yönde bir devinim kazanmıştır. Naif sanata yönelme özellikle 20. Yüzyıl Fransız sanatında belirgin olarak görülmektedir. Picasso, Gauguin gibi sanatçıların halk sanatlarına yönelimleri ve bunun sonucunda çocuksu saflığı arayış çabaları bunun en belirgin örnekleridir. Bununla birlikte dünyada bilenen en önemli temsilcisi Henri Rousseau ‘dur. Naif sanatın Türkiye’deki temsilcilerine örnek olarak Fahir Aksoy, İbrahim Balaban, Mehmet Pesen, Hikmet Karabucak, Oya Katoğlu gibi sanatçılar verilebilir. Naif resmin günümüz Türk sanatında da temsilcileri bulunmaktadır, zaman zaman kişisel, zaman zaman da grup sergileri açarak kendilerini ve eserlerini sanat izleyicisine sunarak sanat ortamında yerlerini alırlar, bu sanatçılardan birisi de araştırmamızın konusunu olan Safranbolulu Naif ressam Recai Demirsöz’dür. Makalede Naif sanatın kısa bir tanımlaması verilerek araştırmamanın evrenini teşkil eden Naif ressam Recai Demirsöz’ün sanat hayatına ve eserlerine yer verilmiştir.
RECAİ DEMİRSÖZ’DEN
Resime 1982 yılında başlamıştım. Her sanat insanın kendi yalnızlığını kendince örtüştürmesidir ‘sanat’ bir anlamda, Pablo Picasso’nun deyimi ile “Yalnızlığımdan geliyor, yalnızlığıma dönüyorum”dur ‘sanat’…Yalnız ilkokul yıllarımda, öğretmenlerimden iyi resim yaptığım için, resim derslerim, sürekli bırakın iyiyi ortaydı. Hatta İstanbul, Küçükyalı Orta Okulunu okurken, şimdi ‘Kadir Has Lisesi’ Mehmet Akif Ersoy’un resminin yapılması istendi. İlk önceleri sessiz kaldım, resmi öğretmenler de yapamayınca, çalışmaya başladım. Yağlıboya ve diğerlerini henüz bilmiyordum. Suluboya ile resmi yapıp ilgililere ulaştırdım ve uzun süre, resim okulun girişinde asılı kaldı. Halamların yanında okuyordum, okuma serüvenim bir yıl sonra son buldu. Kısaca aile durumum iyi olmadığı için bir daha okuyamadım. Dışardan da okumayı tercih etmedim. Kafamda kendi okulumu kendim kurdum. Yılların içinde yığınlarca kitap okudum ve her yıl TÜYAP’a giderek yazarlarından imzalı kitaplarla tanıştım.
1984 yılında, Demir Çelik Lisesi Müdürü Korel Haksun yönetiminde kurulu, Karabük Sanat Kurulu, benim Safranbolu, Üçbölük (Ilbarıt) köyünde resimle uğraştığımı duymuşlar ve beni aradılar. O yıllarda telefon yaygın olmadığı için, tarafıma mektup göndermişlerdi. Daha sonra kendileri ile buluştum. Yanılmıyorsam mayıs ayı içinde, zor şartlarda resimlerimi, bir şekilde Karabük’e ulaştırdım. Yazık ki Karabük’te bildiğim kadarıyla halen, resim veya benzeri sanatları açacak sergi salonları yok…O yıllarda, DÇ. İşletmeleri Lisan Laboratuvarı’nda bir sergi salonu düzenlenmişti. Bu yer pencereli olup, resimler panolara asılıyordu.1980 yılında Küresel Isınma Afrika’da başta susuzluk ve kuraklıkla kendini gösterdi, fakat ciddiye alınmadı.1985 yılında yapmış olduğum bir çalıma…Boş musluğu emen bir zenci çocuk…Belki de şu an hayatta değil!” -Recai Demirsöz-
Sergimi, o yılların Karabük Kaymakamı Selami Teker, daha sonraları Siirt Valisi oldu ve dönemin Belediye Başkanı Necmettin Şeyhoğlu ve Karabük Sanat Kurulu Korel Haksun Karabük Demir Çelik Lisesi Müdürü, Aysun Eskin Karabük TED Resim Öğretmeni, Şükran Ağratan Şahin Karabük Yenişehir Lisesi, Resim Öğretmeni ve Ayşe Çakır Karabük Fevzi Çakmak Orta okulu Resim Öğretmeni, sanat severler açmıştı. Genelde desen ağırlıklı resim çalışmalarım ilgi görmüş ve sergiyi gezenler evdekilere haber verelim onlarda gezsin derken duymuştum. Bu gün Karabük veya ilçelerinde sanatın ne derce önem arz ettiğini bilmesem de gözlemliyorum, fakat halen manevi desteğimle, yaşadığım köyde ‘Kültür ve Sanat Merkezi’ hizmet vermekte ve ülkenin bir çok yerinden tesadüfte olsa insanları burayı gezmektedir
22 YILDIR KÖYÜN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİNİN GÖNÜLLÜ MUHAFIZI
Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Üçbölük köyünde eski ilkokul binasını restore ederek Kültür ve Sanat Merkezi haline getiren Recai Demirsöz 22 yıldır tüm işleri gönüllü olarak yapıyor. Eski köy okulunu harabe bir şekilde iken hayırseverlerin malzeme yardımları ile gece gündüz çalışarak Karabük ve Batı Karadeniz Bölgesinde tek Kültür ve Sanat Merkezi haline getirdiğini belirten Recai Demirsöz “Ben atalarımızdan kalan bu eserlerinin fahri muhafızlığını yapıyorum” dedi.
UNESCO tarafından 1994 yılında Dünya Miras şehirleri listesine alınan Safranbolu ilçesinde Osmanlı döneminin en güzel ahşap mimari yapılar ve tarihi eserleri görmek mümkün. Bunun yanı sıra bazı köylerinde de 3 Bin yıllık yarı tahrip edilmiş eserler bulunuyor. Bu köylerden biri de Üçbölük Köyü. İlçe merkezine 16 km uzaklıkta olan bu köyden ve çevreden topladığı etnografik eserler, köyün eski okul binası köy sakini ve ressam Recai Demirsöz tarafından tamir edilerek müze haline getirilip sergilenmeye başladı. Safranbolu'ya gelen kişilerin ilk zamanlar ilgi odağı olmasına rağmen, son 7 yıldır atıl olarak duruyor.
1999 yılında resmi açılışı yapılan bina Türkiye'nin ilk köy kültür ve sanat merkezi olduğunu, 22 yıldır merkezin tüm tamir ve diğer işlerini yaptığını belirten Recai Demirsöz "Köyün atıl durumda olan bir okulu vardı. Tarihi bir köy olduğumuz için Atalarımızın kullandığı hatta şimdiki gençlerin ismini bilmediği birçok etnografik eserler var. Bunları sergilemek istediğimi Safranbolu Kaymakamlığına bildirdim. Onlar bana malzeme verdiler. Bende kendim bu binayı onarıp bir Kültür ve sanat merkezi haline getirdim. Çevre duvarları örmesinden, temizliğine, kapı pencere onarımından binanın boya badana işlemine kadar her şeyi yaptım.1999 yılının Cumhuriyet bayramı etkinliklerinde resmi açılışını yaptılar. Bu Kültür ve Sanat Merkezinde 50-60 yıl önce köy de kullanılan çeşitli el aletleri, Cumhuriyetinin ilk yıllarında okutulan ilkokul kitapları, o yıllara ait öğretmenini öğrencilere anlattığı konuları yazılan defterler, çeşitli yaban hayvanlarına ait iskeletler gibi köyümün çevresinde bulduğum eserleri burada sergiliyorum. Gelen misafirleri ben gezdiriyordum. İlk yıllar bayağı revaçta idi hatta turlar bile geliyordu. Şu anda burada 300 ün üzerinde eser sergileniyor. .Sadece buranın değil köyünün çevresinde bulunan bir çok ören yerlerinin de fahri muhafızlığını da yapıyorum"
ADVERTISING
TANITIMI YOK
Safranbolu'yu tanıtan çeşitli broşürler de buradan kimsenin söz etmediğini belirten Demirsöz" Safranbolu ya gelenler hep günü birlik geliyorlar. Uzun süreli kalınmadığından şikayetçiyiz. Ama bunun yanında da tanıtım katalog ve broşürlerde buradan bahsedilmiyor. Buradaki Kültür ve Sanat merkezini görün denilmiyor. Halbuki burada da bir tarih var, Safranbolu'nun tarihinin 3 bin yıllar öncesine dayandığını gösteren bulguları bu arada sergiliyoruz. İlgilerden buraya sahip çıkılmasını istiyorum. Avrupa da böyle bir yer Devlet tarafından listeye alınır ama bizde de sadece bir kişinin cabası ile ayakta tutulmaya çalışılıyor. Köyümüz dede doğa harika dağ bisikleti, doğa yürüyüşü yapılması da mümkün. Bu alternatifler çoğaltılırsa Safranbolu'ya gelen turistler birkaç gün daha fazla kalırlar. "
KENDİSİ RESSAM
Hiçbir resim eğitimi almadığını belirten Demirsöz" Ben çocukluğumdan beri resim sanatına ilgi duyuyordum. Bulduğum kara kalemlerle o anki duygu ve düşüncelerimi kağıda dökerek amatörce resim yapmaya başladım. Daha sonra kendi kendimi geliştirdim. Bu konuda hiçbir eğitim almadım. Sanat ve Kültür merkezinin yanına ufak bir atölye kurdum ve orada çalışıyorum. Bir olayı kendim o anki duygu ve düşüncelerimi ve hayallerimi yansıtan Soyut resimler yapıyorum. Hatta soyut heykeller ile de yapıp bu sanat merkezinde de sergiliyorum. Karabük ve Safranbolu da galeriler açılmasını arzu ederim. Sanatla uğraşıldıkça insanlar daha hoş görülü olur ve birbirlerine olan saygıları da artar. Burası bir arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği bir müze değil aynı zamanda bir resim ve heykel galerisi."
Burada emeğinin ok olduğunu bir an önce gerekli girişimler yapılarak, ilk zamanlarda olduğu gibi yine revaçta olma arzusunda olduğunu tek üzüntüsünün ise Kültür ve Sanat Merkezinin yok olup gitmesi olduğunu sözlerine ekledi.
ÜÇBÖLÜK
KÖYÜ
KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ
Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı ÜÇBÖLÜK köyünde yaptırılan KÜLTÜR VE
SANAT MERKEZİ’nin ilk sergisi .aynı köyde yaşayan ve KÖYLÜ RESSAM olarak
bilinen Recai Demirsöz tarafından açıldı. İLKÖĞRETİM OKULU okul binası
,kaymakamlığın katkısıyla da KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ olarak düzenlendi.
Selami ALKAN (SND) Safranbolu / 2002
ÜÇBÖLÜK KÖYÜ SANAT MERKEZİ AÇILDI
Karabük’ün Safranbolu ilçesine bağlı Üçbölük köyünde yaptırılan Kültür ve Sanat
Merkezi’nin ilk sergisi, aynı köyde yaşayan ve “Köylü Ressam” olarak bilinen
Recai Demirsöz tarafından açıldı. Safranbolu’ya 20 kilometre uzaklıktaki bir
dağ köyü olan Üçbölük’te, taşımalı eğitime geçilmesi nedeniyle kapanan
ilköğretim okulu binası, kaymakamlığın da katkısıyla Kültür ve Sanat Merkezi
olarak düzenlendi. Kültür ve Sanat Merkezi’nin boya ve badana işleri başta
olmak üzere çalışmaların büyük bölümünü gerçekleştiren ve hiçbir eğitim
almamasına rağmen yıllardır resimle uğraşan Recai Demirsöz, ilk sergisini emek
verdiği galeride açtı.
Selami ALKAN (SND) Safranbolu / 2007
dış basında recai demirsöz
“COVİD”İN TABLOYA YANSIMASI
Bu haber 02 Temmuz 2020 - 13:40 'de eklendi ve kez görüntülendi.
karabük‘te, ressam Recai Demirsöz, dünyada bir salgın yaşanacağını hissederek,
“kanayan dünya” ve “çığlık atan insan” resimlerini yaptı.
Safranbolu ilçesine bağlı Üçbölük köyünde yaşayan 64 yaşındaki ressam Recai
Demirsöz, ilkokula başlamadan resme ilgi duydu. O günün şartlarında İstanbul’a
gitmek zorunda kalan ve fırın işçiliği yapan Demirsöz, anne ve babasının
yaşlılığını nedeniyle köyüne geri döndü.
1982’den sonra merakı olduğu ressamlığa hiçbir teknik bilmeden başlayan
Demirsöz, hayalinde kurduğu figürlerin resimlerini yapmaya başladı.
Resimlerinde genelde bir yok oluşu resmeden Demirsöz, 2019 yılında dünyada bir
salgının yayılacağını hissederek “kanayan bir dünya” ile “çığlık atan insan”
figürlerini resmetti.
Ressam Demrisöz, yapmış olduğu resimleri 1999 yılında köyünde açtığı Üçbölük
Köyü Kültür ve Sanat Merkezi’nde sergiliyor.
Demirsöz, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, yazı yazmayı
öğrenmeden resim yapmaya başladığını söyledi.
Hayat şartlarının kendisini İstanbul’a sürüklediğini ifade eden Demirsöz,
“İstanbul’da fırın işçiliği yaptım. Babam ve annemin yaşlanmasıyla köye geldim
1982’den sonra bir daha İstanbul’a gitmedim resme başladım. Hiçbir şey bilmeden
başladım, ne tuval yapmasını ne de boya tekniğini, kendi kendimi eğiterek
resimde aşamaları kendim öğrendim” dedi.
Sanat merkezinde yağlı boya ve akrilik boya çalışmaları olduğunu aktaran
Demirsöz, şunları kaydetti:
“Bu teknikleri de kendim öğrendim. Burada bütün figürler hayali, dünyada olup
bitenleri resmediyorum. Dünyaya bakış açısı oluyor sanatçının bu Pablo
Picasso’da görülmüştür diğer ressamlarda da. Dünyanın hızla yok olduğu ve biz
insanlar bunu fark ettiğimiz halde önlem alınmadığı kanısındayım. Resimlerimde
genel de bir yok oluşu resmediyorum.”
“Bir yıl önce ben böyle bir şey olacağını
hissettim”
2019 yılında dünyada kötü bir olayın yaşanacağını hissettiğini anlatan
Demirsöz, “Bu çalışmalarımı geçen yıl yaptım, korona virüsü tahmin etmiş gibi
bir his vardı, yanılmamışım. Çığlık atan resmi Edvard Munch’tan göndermeden
yaptım. Edvard Munch, çığlığı 1895 yılından 1. Dünya Savaşı’nı hissederek
yapmış. Daha sonra savaşlar peş peşe gelmiş, milyonlarca insan ölmüş,
hastalıklar baş göstermiş. Bir sanatçı olarak gelecekten kaygı duyuyorum” diye
konuştu.
Geçen yıl bir karamsarlığa girdiğini kaydeden Demirsöz, şu ifadelere yer verdi:
“Kanayan bir dünya, çığlık atan insanlar. 2000 yılından sonra dünyada 80 milyon
insan yerlerinden ve yurtlarından olmuş, bu acı bir tablo. Pablo Picasso’nun
bir sözü vardır, ‘Boş tuval daha güzeldir’ o tuvale bir şey koyacaksın ki, o
boş tuvalden anlam çıkacak. Bende tuvali sehpaya koyduğum zaman uzun süre
düşünüyorum, günlerce bakarım konuyu yakaladıktan sonra çalışmalarıma başlarım.
Bir yıl önce ben böyle bir şey olacağını hissettim. Hislerimde vardı, kendimde
öyle bir karamsarlığa girdim ki rahatsızlandım
ILBARIT KÖYÜNE GEZİ
Köyün Kültür ve Sanat Merkezi çok güzel tablolar ve köyden çıkarılan
tarihi eserler ile oluşturulmuş. Bu harika tabloları yapan Recai ressam aynı
zaman da merkezin tüm bakımını da üstlenmiş. Gençlik ve Spor İl Müdürlüğü
önünden Karabük Belediyemizden temin edilen
araçla, Safranbolu Kaymakamlığı önünden ise Safranbolu
Belediyemizden temin edilen araçla birlikte Üçbölük Köyüne doğru
yola çıkıldı.Gençlik ve Spor
İl Müdürlüğümüz ve Herkes
İçin Spor Federasyonu İl Temsilciliği ile birlikte 3 haziran pazar
günü doğa yürüyüşü düzenlendi.
Sayın Valimiz Can DİREKÇİ’ de yoğun çalışma temposuna rağmen Üçbölük
Köyüne geldi. Misafirperver köy halkının yoğun ve sıcak ilgisi ile karşılanan
Valimiz, bir basın açıklaması yaparak önümüzdeki sonbaharda,
HİS Federasyon Başkanının da katılımı ile Cumhuriyet
Bayramı kutlamaları çerçevesinde iki yürüyüş daha düzenleneceğini
kÖYDEKİ SANAT EVİ ŞAŞIRTTI
Safranbolu’nun Üçbölük Köyünde Ressam Recai Demirsöz’ün katkıları ile oluşturulan ve Safranbolu Kaymakamlığı tarafından destek gören Kültür ve Sanat Merkezi, görenleri şaşırtıyor.
Safranbolu’nun Üçbölük Köyünde Ressam Recai Demirsöz’ün katkıları ile oluşturulan ve Safranbolu Kaymakamlığı tarafından destek gören Kültür ve Sanat Merkezi, görenleri şaşırtıyor.
Bir köyde tarihe ve sanata bu derece sahip çıkılması bir çok şehre de örnek oluyor.
Geçtiğimiz hafta Üçbölük Köyüne ziyaret giden Kaymakam İzzettin Küçük ve Stajyer Kaymakam İbrahim Özdel, Sanat Evine gereken desteği vereceklerini söylediler.
Bölgedeki tarihi yapıların, sütun taşların sergilendiği Sanat Evinde Ressam Recai Demirsöz’ün resimleri de görenler tarafından büyük beğeni ve ilgi topluyor. Yıllardır Sanat Evinin bakımını gönüllü olarak üstlenen Recai Demirsöz, ziyarete gelen Kaymakam Küçük’e sıkıntılarını anlattı.