20 Aralık 2024 Cuma

MERKEZ MAHALLE




 

 






ERKEZ MAHALLE

1-DEĞMENCİ GİL.

2-KURUSEYİN GİL.

3-YAMAK GİL.

4-BEHİYE GİL.

5-YANUK GİL.

6-SARIMUHTAR GİL.

7-EMÜSTE GİL.

8-GÖDE GİL.

9-GARAGAŞ GİL.

10-FASLI GİL.

11-GARDEĞİ GİL.

12-HAVAŞ GİL.

13-AKİLE GİL

14-MERYEM GİL.

15-DELEHMET GİL.

16-DÖNDÜ GİL.

17-GARA ŞERİF GİL.

18-EMİNE GİL.

19-PÜRDE GİL.

20-GÜDÜK GİL.

21-İPİÇÜRÜK GİL.

22-PELFAN GİL.

23-HÜRÜGIZ GİL.

24-DELİ SEYİN GİL.

25-ÇAVUŞ GİL.

26-YUSUF GİL.

27-GARABACAK GİL.

28-TANAK GİL....HOSBATAR GİL.

29-ACUMUK GİL

30-SOFTA GİL.

31-KİREZ GİL.

32-ZAYİM GİL.

33-İRABE GİL.

34-İYİP GİL.

35-AYRANCI GİL

36-GAVECİ GİL.

37-DOKUZAN GİL.

38-SODİRİ GİL.

39-GULA GİL.

40-HÜSÜK GİL.

41-ŞIKKIDI GİL.

42-AKKUŞ GİL.

43-HATIP GİL.

44-ELİBIDIK GİL.(OSMAN

45-ÇAVUŞGİL)

46-ELİŞ GİL.

47-HECELLİ GİL.

48-KELEŞ GİL.

49-HAŞİM GİL.ALİMOLLA GİL.

BAĞILCA MAHALLEMİZ...

1-NİYAZİ GİL.

2-CİVİŞ GİL.

3-HASANA GİL.

4-GOSTAK GİL.

5-HACAMZA GİL.

6-MOLLA GİL.

7-ORTAKÇI GİL.

8-HÖTTELEK GİL.

9-İREHME GİL.

10-OKUMUŞ GİL.

KARAŞER MAHALLEMİZ.

1-KİSDİRLİ GİL.

2-GIDAVA GİL.

3-SEYİN GİL.

4-ELİBEY GİL.

5-TOPALEHMET GİL.

6-BERBER GİL.
21-İPİÇÜRÜK GİL.

22-PELFAN GİL.

23-HÜRÜGIZ GİL.

24-DELİ SEYİN GİL.

25-ÇAVUŞ GİL.

26-YUSUF GİL.

27-GARABACAK GİL.

28-TANAK GİL....HOSBATAR GİL.

29-ACUMUK GİL

30-SOFTA GİL.

31-KİREZ GİL.

32-ZAYİM GİL.

33-İRABE GİL.

34-İYİP GİL.

35-AYRANCI GİL

36-GAVECİ GİL.

37-DOKUZAN GİL.

38-SODİRİ GİL.

39-GULA GİL.

40-HÜSÜK GİL.

41-ŞIKKIDI GİL.

42-AKKUŞ GİL.

43-HATIP GİL.

44-ELİBIDIK GİL.(OSMAN

45-ÇAVUŞGİL)

46-ELİŞ GİL.

47-HECELLİ GİL.

48-KELEŞ GİL.

49-HAŞİM GİL.ALİMOLLA GİL.

BAĞILCA MAHALLEMİZ...

1-NİYAZİ GİL.

2-CİVİŞ GİL.

3-HASANA GİL.

4-GOSTAK GİL.

5-HACAMZA GİL.

6-MOLLA GİL.

7-ORTAKÇI GİL.

8-HÖTTELEK GİL.

9-İREHME GİL.

10-OKUMUŞ GİL.

KARAŞER MAHALLEMİZ.

1-KİSDİRLİ GİL.

2-GIDAVA GİL.

3-SEYİN GİL.

4-ELİBEY GİL.

5-TOPALEHMET GİL.

6-BERBER GİL.

 

 ERKEZ MAHALLE

1-DEĞMENCİ GİL.

2-KURUSEYİN GİL.

3-YAMAK GİL.

4-BEHİYE GİL.

5-YANUK GİL.

6-SARIMUHTAR GİL.

7-EMÜSTE GİL.

8-GÖDE GİL.

9-GARAGAŞ GİL.

10-FASLI GİL.

11-GARDEĞİ GİL.

12-HAVAŞ GİL.

13-AKİLE GİL

14-MERYEM GİL.

15-DELEHMET GİL.

16-DÖNDÜ GİL.

17-GARA ŞERİF GİL.

18-EMİNE GİL.

19-PÜRDE GİL.

20-GÜDÜK GİL.

21-İPİÇÜRÜK GİL.

22-PELFAN GİL.

23-HÜRÜGIZ GİL.

24-DELİ SEYİN GİL.

25-ÇAVUŞ GİL.

26-YUSUF GİL.

27-GARABACAK GİL.

28-TANAK GİL....HOSBATAR GİL.

29-ACUMUK GİL

30-SOFTA GİL.

31-KİREZ GİL.

32-ZAYİM GİL.

33-İRABE GİL.

34-İYİP GİL.

35-AYRANCI GİL

36-GAVECİ GİL.

37-DOKUZAN GİL.

38-SODİRİ GİL.

39-GULA GİL.

40-HÜSÜK GİL.

41-ŞIKKIDI GİL.

42-AKKUŞ GİL.

43-HATIP GİL.

44-ELİBIDIK GİL.(OSMAN

45-ÇAVUŞGİL)

46-ELİŞ GİL.

47-HECELLİ GİL.

48-KELEŞ GİL.

49-HAŞİM GİL.ALİMOLLA GİL.

BAĞILCA MAHALLEMİZ...

1-NİYAZİ GİL.

2-CİVİŞ GİL.

3-HASANA GİL.

4-GOSTAK GİL.

5-HACAMZA GİL.

6-MOLLA GİL.

7-ORTAKÇI GİL.

8-HÖTTELEK GİL.

9-İREHME GİL.

10-OKUMUŞ GİL.

KARAŞER MAHALLEMİZ.

1-KİSDİRLİ GİL.

2-GIDAVA GİL.

3-SEYİN GİL.

4-ELİBEY GİL.

5-TOPALEHMET GİL.

6-BERBER GİL.

 

HANELER/ RECAİ DEMİRSÖZ

Ilbarıt köyü merkez olarak 70 hanedir,bunlara Bağlıca Mah. ve Karaşar Mah.ni eklersek 80 küsurun üzerinde.Geçmişe doğru yola çıktığımızda ise yıkılmış ve söyünmüş aileler ileri safahada...Ilbarıt köyü yukarı mahalleden başlarsak...

1-Değirmencigil 3 ev

2-Faslıgil 2 ev...Aile söyünmüştür.

3-Yusufgil (Körzeligil 1 ev

4-Emistogil ve Kuruseyingil 1 ev ve daha sonra Emistogil yeni bir ev yapmış olup,Kuruseyingil'in en son evide yıkılmak üzere...

5-Gödegil bir ev

6-Dabazgil bir ev...Daha sonra Dabazgilin ev yeri Hasan Mutlu tarafından satın alınarak yeni ev yapılmıştır.

7-Kepçegil bir ev...Bu aile söyünmüştür.

8-Deliseyingil bir ev

9-Hacıkızıgil bir ev...Aile söyünmüştür.

10-Haşimgil bir ev...Haşimgil ikinci ev ise yangında yanmıştır.

11-Ortakçı gil bir ev...Bağlıca mah.aile söyünmüştür.

12-Gostakgil bir ev...Bağlıca Mah.

13-Hacıhasangil bir ev...Bağlıca Mah.

14-Hasangil bir ev...Bağlıca mah. Cemal Oğuz yeni bir ev yapmıştır.

15-Kistirliçavuşgil bir ev...Karaşar mah.aile söyünmüştür.

16-Alibeygil bir ev,Karaşar mah.ev artık yıkılmaya yüz tutmuştur.

17-Karabekirgil...Karaşar mah. bir ortak ev...Bir kısmı yıkılmış olup,diğer kısımda 1994 yılında yanarak yok olmuştur.

Yukarıda sözü edilen evler ya tamamen yıkılmış yada artık oturulmayacak vaziyettedir. Bu konum hemen hemen her köy için aynıdır. Köy evleri çatı aktığı sürece yıkılmaya mecbur konumdadır



KÖYÜMÜZ ÜN ADI

İlkönce, Ilbarıt tanımının bu güne kadar ne anlama geldiği hakkında herhangi bir bilgi yok...Google'daki, Ilbarıt adının Moğalcadan geldiği vurgusu da pek anlam içermiyor. Çünkü köyde Moğal halkı ile bir benzerlik söz konusu değil. Tek bilinen iki asır öncesi kayıtlara göre, köy 49 hane ve 22 küsur esamiden oluşması. Örneğin yakın komşumuz, Kadıbükü Köyü, 2 asır öncesi 36 hane ve 36 esamiden oluşmasıdır. Bunun nedeni örneğin Hacıömeroğullarının ve Hacıalioğullarının, yine bazı sülaleleri bir kaç kolu olmasındandır. Özetlersek Ilbarıt köyü veya çevremizdeki eski köylerin buralara intikali 17 asır ve sonlarına doğru ilintili olup, korunma amaçlı ve Anadolu'daki dalgalanmalar yüzünden olduğu bir realite...1840 lı yıllarda Ilbarıt köyüne birden çok aile intikal etmiştir. Söz konusu ailelerin Anadolu'nun neresinden ve nasıl geldikleri hakkında da yazılı bir bilgi olmadığı için fazla bir şey bilinmiyor. Bir Nevşehir vurgusu yapılıyor. Hacıömeroğulları ve Hacıalioğullarının' Nevşehir'den geldiği...Oysa 1840 da köye intikal eden, Mollabekiroğlu olarak bilinen , Değirmencigil,Karakaşgil ve Dabazgilinde, Nevşehir'den geldiği söyleniyor. Bir gerçekte şöyle,Aşağımeyremgil olarak bilinen, Karıtlı İbrahim'in babası Yakup, Nevşehir'de askerken, burada tekrar evleniyor. Eşi ile birlikte köye geliyor ve eski eşi Gülsüm kuma kabul etmiyor. Yakup ikinci eşini alarak tekrar, Nevşehir'e dönüyor. Bir süre sonrada vefat haberi geliyor. Gülsüm'de yanına 5 yaşındaki oğlu İbrahim'i alarak, yakın köylerden, Karıt köyünden biriyle evleniyor. Sene 1860...İbrahim burada büyüyor. İstanbul'a gidiyor. Yağma Hasan olarak bilinen, Karaköy Börekçisinde, önce çırak daha sonra kalfa oluyor. Yağma Hasan,Dünyaca ünlü soprano Leyla Gencer'in dedesi...Yine söylentilere göre , Yakup'un ikinci eşinin burnunda hızma olduğu...Karıt'lı İbrahim, Karıt Köyünde büyüdüğü için bu isimle anılıyor. Daha sonra ,Yukarımeyremgilden, Mustabey olarak bilinen Hatice (Kızılkız) ile evleniyor. Ömer ve Emine isminde iki çocuğu oluyor. Ömer ,Çanakkale'de yaralanıyor. Köye gönderiliyor. Tedavisi yapılmadığı için genç yaşta yaşama veda ediyor. Ömer, Mehmet Ata Doğan'ın eniştesidir.

Kısaca özetlersek, Ilbarıt köylüsünün nereden ve nasıl geldiği halen çözümlenmiş değil. Örneğin bizim sülale 3 kardeş Ordu'dan gelmiş ve Ordu'da Musluoğlu esamilerine ulaştım. Ordu'yada şu anda Suriye'de bulunan Musul'dan geldiği bilinmektedir. Hatta ,Kastamonu- Araç ilçesi Yenigömü Köyünde bir sayfa arkadaşım, mezar taşının fotoğrafını çekmiş. 1938 yılında vefat eden kişinin mezar taşında, Musluoğlu ibaresi var. Demek ki Musluoğulları sadece Ilbarıt köyü ile ilintili değil...

SU SORUNU

Ilbarıt köyünün bundan sonra fazla öyküsünün olacağını sanmıyorum. 1950 de Anadolu'da başlayan büyük şehirlere göç...1960 yıllarında Ilbarıt köyünde de başladı.Çünkü tarlalarda verim düşüktü...En kötüsü bağların kuruması vesile oldu. Eğitim alanlar ister istemez bir daha köye dönemediler. Bazı evler kullanılmayacak şekilde yıkıldı ve halen yıkılmaya devam etmektedir. Şu anda köyde geriye dönük ekilebilir bir tarla dahi yok...Hacılarobası ve bazı köyler halen şansını korumaktadır. Örneğin hemen kuzeyimizdeki, Davutobası köyünün bütün tarlalarını, bu köyün muhtarı her yıl ekiyor; en azından kıraçlaşmayı önlüyor. Yine buradan Araç ilçesinin bazı köyleri görünmekte, örneğin Araç Vakıf köyü,bu köy bir kaç mahalle olup Akgeçit olarakta bilinir; her yıl bütün tarlalarını ekiyor. Ülkeleri kalkındıran o ülkelerin tarımı ve hayvancılığıdır. Eğer öyle olsaydı bu gün kıymanın kilosu 260 lira olmazdı. Bunun yanında asırın en büyük sorunu 'SU'

ILBARIT KÖYÜ

ILbarıt Köyü hakkında uzunca süredir yazı yazmıyorum. Yazıma şöyle başlamak istiyorum, Ilbarıt köylüleri olarak başta ekonomik nedenlerle dağılmış vaziyetteyiz. Benim çocukluğumda Ilbarıt köyünde dört ev kapalıydı,sırasıyla 1) Hasan Fehmi Erden'in evi 2) Ahmet Demiralp'in evi 3) Mehmet Nusret Özer (Kadir hocaların evi ve 4) Mustafa Kütükçü'nün evi...Fakat bu evlerin mevcut tarlaları ve bağları o yıllarda tarıma elverişli olduğu için işlevini yakınları tarafından sürdürülüyordu.

1962 yılında İlkokula kayıt olduğumda, okulda yaklaşık 80 öğrenci vardı ve 1946 doğumlularla okudum diyebilirim. Yine o yıllarda köyün asıl geçim kaynağı olan bağlarda hastalık görünmesine karşın, meyve ve diğer ihtiyaçlar için, bağlarda işleniyordu.

Zaman hızla geçerken, Anadolu'da 50 başlayan göçe Ilbarıt köylüsü, 60 lardan sonra başladı. Başladı derken köyün o yıllarda gençleri başta İstanbul, Demir Çelik İşletmelerinin bulunduğu Karabük'e yerleşmeye başladılar. 30 doğumlu gençlerin başını çektiği bu dönemde, köylülerin birlikteliğini korumak için, ilk Köy Derneği 1963 yılında kuruldu ve Dernek Başkanlığına, İlköğretim Müfettişi Kadir Özer getirildi. Köylüler düzenli olarak geliri olsun olmasın derneğe aidatlarını ödüyorlardı. Dernek ilk etapta köye, tohum ayıklama makinesi ve köy odasına araç gereçler ve köy odasına kütüphane kurdu. Bunlardan geriye şu anda Kültür Merkezinde bulunan ,tohum ayıklama makinesi kaldı ve dernek bir gazeteye ilen vererek kapandı. 2000 yılında İstanbul'da tekrar kurulsa da, zamanla işlevini sürdüremez hale geldi.

Ilbarıt Köylüsü 'Gurbet' olarak 1800 yıllardan beri gittiği İstanbul'a tutunmaya çalıştılar ve 1960 ortalarından sonra İstanbul'un bazı semtlerinde bakkal işleri yapmaya başladılar. Genelde İstanbul, Balat, Fener, Çarşamba, semtlerinde uzun süre bakkallık yapan köylü, az çok konut sahibi olarak İstanbul'a tam anlamıyla yerleştiler. Fakat artan süpermarketler bakkalların da sonunu getirdi ve tiyatrosu bile yapıldı, Şaşkın Bakkal Süpermarkete karşı adı altında...1976 yılında İstanbul Balat semtinde Üçbölük Köyü, Ekmek Fabrikası adı altında kurulan , yaklaşık 14 bin günlük ekmek çıkarmasına karşın, ortaklar arasında çıkan anlaşmazlık sonucu, köylülerin en son yapmak istedikleri de ne yazık ki hüsrana uğradı. Şu anda bildiğim kadarıyla torun Ruşen Aydın İstanbul ve torun Mustafa esen Safranbolu'da halen bakkallık işlevinin sürdürmektedir.

Kısaca özetleyecek olursak bu akıp giden zamanda, çoğu insanımızı kayıp ettik, kimi doğal kimide çeşitli hastalıklardan. Bir çoğunun mezarı ise gurbet elde kaldı. 1920,1930 ve 1940 lı doğumlulardan geriye ise çok az insanımız kaldı. Bundan böyle köyümüzde yaşam gereği yabancılaşma ve başta gençlik olmak üzere insanların birbirini artık tanımadığı durum ortaya çıktı...Ilbarıt Köyünün bundan sonrası konumu ne olur? Sorusuna gelince...İşte orası muamma..!

 

 

ÜÇBÖLÜK KÖYÜ/  EVLERİMİZ

Bilindiği gibi, köylerin kurulma aşaması ve birlikte olması,geçmiş itibarıyla 'imece' toplu yaşama ve toplu zor işleri başarma üzerinedir. Dolasıyla her şey ilkeldir. Kapitalizmin makineyi keşfetmesi ile insanların yaşamları kolaylaşırken, ap ayrı bir güç çıktı ortaya...Bir yandan fabrikalar vs.ler insan yaşamına geçince, köylerimizde makinelerle tanıştı. Örneğin bir traktör birden çok canlının sürebileceği bir tarlayı bir kaç saatte sürerken, neredeyse her evde bulunan öküz gibi emekçi hayvanlar artık kullanılamaz oldu. Bir yandan da köylerden şehirlere göçlerde başlamış oldu ve bu göçe 1960 yıllardan sonra, Ilbarıt Köyüde maruz kaldı. Nedeni bağların kuruması ve ekilenlerin astarı yüzünden pahalı olması...

Selami Alkan, hocam köydeki evlerin tarihini yazarmısın dediğinde düşündüm. Çünkü çoğu evlere tarih yazılmamış. Geçmişten gelen çoğu ev yıkılmış, örneğin bizim eski ev Kuruseyingilinen eskiden ortakmış, 1915 yılında bir kış günü yıkılmış ve içinde insan varken, ama hiç kimsenin burnu dahi kanamamış. Kafama göre bir tarih çıkarmaya çalıştım. Çünkü en büyük aile bireylerinden yola çıkarak. Derler ya 'Söz uçar yazı kalır.' Köyümüz bilindiği gibi, 1831,Padişah 2.Mahmut döneminde yapılan nüfus sayımında, 49 hane ve bu hanelerden beş sülale şu anda yok...Nedeni söyünmüş. Yukarı mahalleden itibaren, köyün günümüze ulaşan yapılış tarihi...

1) Değirmencigil (Mollabekiroğulları) İlk ev 1865 yıklmış,2 ci ev 1870 yıkılmış 3 cü ev 1951 yıkılmış 4 cü ev 2018

2) Kuruseyingil 1892 yıkıldı.

3) Kuruseyingil 'Ömer Tuncay' 1963

4) Yamakgil 'Mustafa Gökmen' 1880

5) Yamakgil 'Raşit ve Hasan' 1878

6) Sarımuhtargil 1895

7) Emüstogil 1918

Gödegil 1845 yıkıldı

9) Gödegil 'Hasan Yıldırım' 1970

10) Karakaşgil 1895

11) Deliahmetgil 1885

12) Döndügil 1884

13) Faslıgil 1887 yıkıldı.

14) Aşağımeyremgil 1875

15) Yanıkgil 1953

16) Kapsuzgil 1935

17) Kapsuzgil 2 ci ev 1997

18) Huriye, Ayhan Karaman 1993

19) Gardeyigil 'Hafız Nuri ve Hasan Erden 1909

20) Yukarı Havaşgil 1959

21)Yusufgil 'Mehmet Özer' 1919

22) Osman Akdoğan 2009

23) Beşir Algan 1882

24) Yukarı Meyremgil 1897

25) Hamdi Sarı 2002

26) İhsan Sarı 2002

27) Güdükgil 1904

28) Güdükgil 2 ci ev 1935

29) Gardeyigil 'Ahmet Demiralp' 1943

30) Yusufgil 'Salih Kara' 1840 yıkıldı.

31) Yusufgil 'Mehmet ata Doğan' 1895

32) Karabacakgil 1870

33) Acumukgil 1901

34 ) Kosbatargil 'Mehmet Tanık' 1955

35) Kosbatargil 'Ekrem Tanık' 1979

36) Hecelligil 1887

37) Softagil 1838

38) Elişgil 1896

39) İrabegil 1957

40) Zaimgil 1858

41) Aşağıkeleşgil 1870

42) Yukarıkeleşgil 1890

43) Deliseyingil 1947

44) Eminegil 1954

45) Pehlivangil 1894

46) İpiçürükgil 1896

47) Hürükızgil 1870

48) Yukarıçavuşgil 1954

49) İyipgil 1860

50) İyipgil 'Karanuk' 1956

51) İyipgil 'M.Ali Efendi' 1923

52) İmam Lojmanı eski 1895

53) Kirazgil 1862

54) Hatıpgil 1900

55) Ayrancıgil 1855

56) Kahvecigil 1901

57) Dokzangil eski ev 1860

58) Aligülügil 1875

59) Aligülügil 'İsmail öz' 2017

60) İbrahim Özcan 2016

61) Hüsükgil 1980 yeni ev...

62) Şıkkıdıgil 1895

63) Akkuşgil 'M.ali Eriş' 1968

64) Akkuşgil 'Osman eriş' 1968

65) Aşağı Havaşgil 1879

66) Osmançavuşgil 1894

67) Fısfıshafızgil 1893

68) Çavuşgil 1875

69) Keleşgil 1868

70) Haşimgil 'alimollagil' 1873 yıkıldı.

71) Haşimgil 'Rıfat Özcan' 1953 yandı.

72) Hatıpgil 'Perihan Tangül' 2019

73) Sarımuhtargil 'Bilgin Yıldırım' 2019

74) Kuruseyingil 'Ramazan Tuncay' 2017

75) Gödegil 'Ahmet,Ercan Yıldırım 2010

BAĞLICA MAHALLESİ;

76) Okumuşgil 1920

77) Kacoseyingil 1900

78) Cıdıkgil 1940

79) Okumuşgil 'Saim Kara' 1980

80) Cemal Oğuz 1982 yeni ev...

81) Cemükgil 1922

82) Tulumagil 1912 eski ev

83) Tulumagil 1958 yeni ev

84) Kostakgil 1910

85) Ramazan Oğuz 1935

86) Civişgil 1908

KARAŞAR MAHALLESİ...

87) Alibeygil 1879

88) Berbergil 1890

89) Topalahmetgil 1908

90) Gıdavagil 1887

91) Kistirliçavuşgil 1886 yıkıldı.

92) İbrahimçavuşgil 1914

93) Karabekirgil 1894 yandı.

94) Alibeygil 'Ali Karatekin' 1993

95) Berbergil 'Mustafa Kara' 1977

KÖY ODASI YANAN ODA 1835 YENİSİ 2009 YILINDA YAPILMIŞTIR.KÖY CAMİSİ 1870 YILINDA YAPILMIŞTIR.

'ÜÇBÖLÜK KÖYÜ 'KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİ,YAPILIŞ TARİHİ (1981,KÜLTÜR MERKEZİNE DÖNÜŞ TARİHİ...29.EKİM.1999...'

Kısaca tüm Ilbarıt Köyünü Mahalleri ile birlikte özetlemeye çalıştım. Umarız ki köyümüz geleceğe ışık tutmaya devam eder.

 

KÜLTÜR VE SANAT

Çocukluğumdan bu güne geçirdiğim evreler bir trajedi olsa da, yaşadığım zamanda kalabilmem dahi bir mucize gibidir.

Görebildiğim eğitim beni fazla tatmin etmese de, derler ya ilkokul aydınlığı...Örneğin matematiği güçlü olanlar akıllı sanılırdı. Saygım sonsuz, ama ben o yıllarda iyi resim yaptığım için sürekli orta almışımdır.

1982 yılına kadar İstanbul'da yaptığım fırın işçiliği ve hakkımı aradığım için kovulmam. Daha sonra döndüğüm köyümde, bir yandan kitaplarla yenmeye çalıştığım büyük yalnızlık ve resme başlamam ve hayata tutunmak için mezar kazıcılığından, marangozluğa, elektrik tesisatçılığına kadar yaptığım işler.

Yaşadığım köy, Safranbolu'nun doğusunda, bir merkez iki mahalleden oluşan, yaklaşık 100 hanelik eski ismi ile Ilbarıt, yeni ismi ile Üçbölük olsa da ,ben eski ismi kullanmayı tercih edenlerdenim. 1965 yılında bu isim Demirel hükümeti tarafından değiştirilmişti.

Ilbarıt köyünde, 29. Ekim. 1999 yılında açılışı yapılan, bir 'Kültür ve Sanat Merkezi' var. Hiç bir geliri olmayan, bu merkezi bir manevi sorumlu olarak ayakta tutmaya çalışıyorum. Çünkü bir işyeri iflas edebilir veya kapanabilir, ama iş bir sanat bir kültür olunca asla...Ne demiş Atatürk 'Sanatsız bir ülkenin can damarlarından biri kopmuş gibidir'

KÜLTÜR MERKEZİ

Ilbarıt köyü, Kültür ve Sanat Merkezi ve dile kolay çeyrek asırdır ayakta kalmaya devam ediyor. Dıďaridan gelenler burayı merak ediyor ve geziyor.Bir gün öncesi, Mustafa Saygın abiyi son yolculuğuna uğurlarken, İstanbuldan gen vatandaşlar burayı merak etmiş gezmek istediler ve gezerken hayran kaldıklarını ifade ettiler.Bolu, Amasya, Diyarbakır Gümüşhane ve İstanbul,Bayrampasa'dan bir Yugoslav göçmeni. Köyden ayrılırken Amasya'lı olan arkadaş,Recai abi burayı asla unutmayacağım, hep var ol kendine iyi bak diye seslendi, minibüsün camından. Yalnız kendisine bir şey göstermeyi unutmuşum.1996 yılı Arkitekt Dergisi, Ağustos sayısında, Amasya ve Safranbolu'da bir köy Ilbarıt, onu goştermeyi unutmuşum.

Bu kayalıkları niye paylaştım. Bu kayalıklar 80 hanelik,Safranbolu,Ilbarıt köyünün 300 metre kuzeyinde, ortasına baktığınızda bir göçük görürsünüz.Söz konusu göçük 1939 yılında,7,9 şiddetindeki Erzincan depreminin geçtiği Kuzey Anadolu fay hattı...Kayaları yaran bu fay hattında,Ilbarıt köyünde sadece bir evin bacası göçüyor. Dolasıyla Ilbarıt köyünde evleri çökerten tek şey ise bakımsızlık ve evlerin yazgılarına terk edilmesi...

Yer Hatay,Erzin ,Hataya 70 km. Osmaniye ye yine aynı mesafede...Buranın belediye başkanı hıçbir kaçak yapıya izin vermemişmiş ve ne bir ev yıkılmış ne bir evin camı kırılmış.Değerli dostlar ben ilkokul aydınlığını dahi zor görmüş bir bireyim. Yaptığım iş,Rus Yazar Maksim Gorki gibi İstanbulda 15 yıl fırın işçiliği ve 40 yıldırda resim ve diğer sanatlarla uğraşıyorum.Artı 1976.24.Kasım,saat 13.22 de,merkez üstü,Van ,Muradiye,Çaldıran beldesi olan,Van,Erciş depremini yaşadım. Depremin şiddeti 7.2 dı ve hemen hemen şimdi olduğu gibi her yer yerle bir olmuştu...Yaşadığım köy 850 rakımlı ve burada deniz fosillerine rastlanmaktadır. Nedeni :Afrika kıtasının buraya çarpması sonucu,Anadolu toprakları yükselmiş ve altında büyük boşluklar oluşmuştur. Deprem olayı bu açıdan bakıldığında bilimseldir.Daha uzun yazabilirdim,sosyal medyadan tanıdığım yüzlerce insanın ya yakını hayatını kayıp etmiş ya da bir arkadaşını...Üzgünüm...

 

Ilbarıt köyü...Dağ başında bakir kalmış bir köy...Geçmişte insanlar bir takım zorlukların üstesinden gelerek, burada yaşam alanı kurmuşlar, tarla, bağ ve bahçe derken zama

DEPREM...

Deprem adı üzerinde bir yıkım...24.Kasım.1976...Van-Erciş'te askeriz...Saat 12.22 suları...Eğitim alanındayız...Birden bire sarsıntı başladı. Yüzünkoyun yere yatın talimatı geldi. Kuzeyden, güneye doğru sallanıyorduk. Altımızda yer gidip geliyordu. Ortaya doğru şiddetlendi ve biranda durdu. Daha sora sürekli artçılar olsa da, yıkım 7.2 şiddetinin içindeydi... Bilanço binlerce ev yıkılmış 4 bine yakın vatandaşımız yaşamını yitirmişti. Merkez üstü Van'ın Muradiye ilçesi, Çaldıran bucağıydı.

Bu gece saat 04.17, Merkez üstü, Maraş'ın Pazarcık ilçesi olan 7.4 şiddetindeki deprem, yerin 7.km. de ve 500 yılın en büyük depremi olarak tarihe geçmiş oldu. 17.Ağustos.1999 Gölcük depreminden sonra , ülkemizin en büyük depremi. Gazetelerden öğrendiğime göre, Avusturalyalı gökbilimci, Frank Hooperbeeti, böyle bir depremin olacağını 3 gün öncesi, veb-sitesindeki sayfasına taşımış. Depremin boyutu büyük ve Mısır'dan dahi hissedildiği söyleniyor. Ülkeme büyük geçmiş olsun. Hayatını kayıp edenlere rahmet ve yaralılara acil şifalar diliyorum.Formun ÜstüFormun Altı

ÜÇBÖLÜK’TE UNUTULAN "SANAT MERKEZİ"

Safranbolu ilçemize bağlı Üçbölük (Ilbarıt) köyünde 1999 yılında dönemin Kaymakamı Celal Ulusoy’un destekleri ile yapılan ve ressam Recai Demirsöz’ün kendi imkânları ve emekleriyle oluşturduğu "sanat merkezi" zaman içinde unutuldu.

Yıllardır Demirsöz’ün uğraşları ile bugünlere kadar taşınan merkezi Vali Fuat Gürel hatırlayarak geçtiğimiz günlerde ziyaret etti.

 Merkez hakkında bilgiler alan ve Demirsöz’ü tebrik eden Gürel’in bu ziyareti, adeta kaderine terk edilen sanat merkezi için umut oldu.

İnanıyoruz ki Gürel bu merkezi unutmayacak, zaten turizme kazandırmayı planladığı Soğanlı Vadisi içinde olan merkezin daha da gelişmesi için çaba harcayacaktır.

“Devletimiz buraya sahip çıkmalıdır.

Devlet erkânının ziyaretinden mutlu olan ve umutlanan Recai Demirsöz, gazetemize yaptığı açıklamada, sanat merkezinin yurt içinden ve yurt dışından Safranbolu’ya gelen misafirler tarafından zaman zaman ziyaret edildiği ve gelen misafirlerin bu tarihi köyde böyle bir sanat ve kültür merkezinin bulunmasını takdir ile karşıladıklarını ifade etti.

Demirsöz; “1999 yılında açıldığında Safranbolu’da bile böyle bir merkez yoktu. 1999 yılından beri bu binayı ayakta tutmak için ve köyümüzde bulunan tarihi yerleri korumak için elimden geldiği kadar çaba gösteriyorum. Ancak devletimiz buraya sahip çıkmalıdır. Benim bu ekonomik koşullarda binanın bakımı ve onarımı ile ilgili sıkıntılarım oluyor. Kültür ve sanat bir toplumun ileriye gidebilmesi için olmazsa olmazdır. Ben kendi yaşadığım köyde bunu korumaya çalışıyorum.” Dedi.  

“bu merkezi ayakta tutmaya çalışacağım”

Bu bölgenin turizme kazandırılması için çalışmalar yapıldığından bahseden Demirsöz, “Vali Fuat Gürel ve ekibi bu nedenle köyümüze geldiler. Bu vesile ile de Sanat ve Kültür merkezimizi gezdiler. Kendilerine bilgi verdim. Ancak ben burada yaşadığım sürece bu merkezi ayakta tutmaya çalışacağım. Mutlaka devletimiz de sanata ve kültüre sahip çıkmalıdır. “ diye konuştu.

ILBARIT KÖYÜ

İlkönce, Ilbarıt tanımının bu güne kadar ne anlama geldiği hakkında herhangi bir bilgi yok...Google'daki, Ilbarıt adının Moğalcadan geldiği vurgusu da pek anlam içermiyor. Çünkü köyde Moğal halkı ile bir benzerlik söz konusu değil. Tek bilinen iki asır öncesi kayıtlara göre, köy 49 hane ve 22 küsur esamiden oluşması. Örneğin yakın komşumuz, Kadıbükü Köyü, 2 asır öncesi 36 hane ve 36 esamiden oluşmasıdır. Bunun nedeni örneğin Hacıömeroğullarının ve Hacıalioğullarının, yine bazı sülaleleri bir kaç kolu olmasındandır. Özetlersek Ilbarıt köyü veya çevremizdeki eski köylerin buralara intikali 17 asır ve sonlarına doğru ilintili olup, korunma amaçlı ve Anadolu'daki dalgalanmalar yüzünden olduğu bir realite...1840 lı yıllarda Ilbarıt köyüne birden çok aile intikal etmiştir. Söz konusu ailelerin Anadolu'nun neresinden ve nasıl geldikleri hakkında da yazılı bir bilgi olmadığı için fazla bir şey bilinmiyor. Bir Nevşehir vurgusu yapılıyor. Hacıömeroğulları ve Hacıalioğullarının' Nevşehir'den geldiği...Oysa 1840 da köye intikal eden, Mollabekiroğlu olarak bilinen , Değirmencigil,Karakaşgil ve Dabazgilinde, Nevşehir'den geldiği söyleniyor. Bir gerçekte şöyle,Aşağımeyremgil olarak bilinen, Karıtlı İbrahim'in babası Yakup, Nevşehir'de askerken, burada tekrar evleniyor. Eşi ile birlikte köye geliyor ve eski eşi Gülsüm kuma kabul etmiyor. Yakup ikinci eşini alarak tekrar, Nevşehir'e dönüyor. Bir süre sonrada vefat haberi geliyor. Gülsüm'de yanına 5 yaşındaki oğlu İbrahim'i alarak, yakın köylerden, Karıt köyünden biriyle evleniyor. Sene 1860...İbrahim burada büyüyor. İstanbul'a gidiyor. Yağma Hasan olarak bilinen, Karaköy Börekçisinde, önce çırak daha sonra kalfa oluyor. Yağma Hasan,Dünyaca ünlü soprano Leyla Gencer'in dedesi...Yine söylentilere göre , Yakup'un ikinci eşinin burnunda hızma olduğu...Karıt'lı İbrahim, Karıt Köyünde büyüdüğü için bu isimle anılıyor. Daha sonra ,Yukarımeyremgilden, Mustabey olarak bilinen Hatice (Kızılkız) ile evleniyor. Ömer ve Emine isminde iki çocuğu oluyor. Ömer ,Çanakkale'de yaralanıyor. Köye gönderiliyor. Tedavisi yapılmadığı için genç yaşta yaşama veda ediyor. Ömer, Mehmet Ata Doğan'ın eniştesidir.

Kısaca özetlersek, Ilbarıt köylüsünün nereden ve nasıl geldiği halen çözümlenmiş değil. Örneğin bizim sülale 3 kardeş Ordu'dan gelmiş ve Ordu'da Musluoğlu esamilerine ulaştım. Ordu'yada şu anda Suriye'de bulunan Musul'dan geldiği bilinmektedir. Hatta ,Kastamonu- Araç ilçesi Yenigömü Köyünde bir sayfa arkadaşım, mezar taşının fotoğrafını çekmiş. 1938 yılında vefat eden kişinin mezar taşında, Musluoğlu ibaresi var. Demek ki Musluoğulları sadece Ilbarıt köyü ile ilintili değil...

Ilbarıt köyünün bundan sonra fazla öyküsünün olacağını sanmıyorum. 1950 de Anadolu'da başlayan büyük şehirlere göç...1960 yıllarında Ilbarıt köyünde de başladı.Çünkü tarlalarda verim düşüktü...En kötüsü bağların kuruması vesile oldu. Eğitim alanlar ister istemez bir daha köye dönemediler. Bazı evler kullanılmayacak şekilde yıkıldı ve halen yıkılmaya devam etmektedir. Şu anda köyde geriye dönük ekilebilir bir tarla dahi yok...Hacılarobası ve bazı köyler halen şansını korumaktadır. Örneğin hemen kuzeyimizdeki, Davutobası köyünün bütün tarlalarını, bu köyün muhtarı her yıl ekiyor; en azından kıraçlaşmayı önlüyor. Yine buradan Araç ilçesinin bazı köyleri görünmekte, örneğin Araç Vakıf köyü,bu köy bir kaç mahalle olup Akgeçit olarakta bilinir; her yıl bütün tarlalarını ekiyor. Ülkeleri kalkındıran o ülkelerin tarımı ve hayvancılığıdır. Eğer öyle olsaydı bu gün kıymanın kilosu 260 lira olmazdı. Bunun yanında asırın en büyük sorunu 'SU'

HÜSEYİN AYDIN

Fotoğraf, aslında sözün bittiğini hatırlatıyor. Acı daha ötesi yok...Bir Anadolu sözüdür ' Ateş düştüğü yeri yakar' Aslında biz insanlar acımasız zamanın içinde birer katreyiz. Geçen yıl mesajla aramıştı,Hüseyin Aydın abi ben artık iyi değilim, kendimi iyi hissetmiyorum diye...Anne 34, baba 48 ve kendi 45 yaşında göçtü bu dünyadan.Bazen kavramlar boş ve kafiyesiz kalır.Diyecek bir şey bulamıyorum.Güle güle Hüseyin kardeşim,seni en son 2017 de görmüştüm

1945, yılına ait, 'Köy Enstütüsü Dergisi' Ilbarıt Ķöyü, Kültür ve Sanat Merkezi arşivi...Ilbarıt köyünden, Köy Enstütüsü mezunu, Mustafa Günal, Hacılarobası köyünden de,Mustafa Öğünç vardır.Her ikisinide rahmetle anıyorum

    KELTEPE 

Ilbarıt,Anadolunun derinliklerinde,bakir kalmış bir köydür.Yakın gibi görünse de 50 km. mesafede ,bölgenin en yüksek tepesi,2000 rakımlı Keltepe ve arada Bağlıca mahallesi.

HACIÖMEROĞULLARI

Bir süre önce,Hacıalioğullarının, Ilbarıt Köyündeki dağılımlarını yazmıştım. Yalnız şunu belirtmekte yarar var, Hacıömeroğulları ve Hacıalioğulları, aynı sülalelerdir. Hacıalioğulları, Ilbarıt Köyünün alt kısmı güneye, Hacıalioğullarıda,kuzey kısmına yerleşmişledir. Ailelerde nüfus arttıkça da hane sayısı artmış, Hacıömeroğullarının bir bölümü,Yukarı Mah. ye doğru intikal etmişlerdir. Örneğin, Gardeyigil ve Yanıgil...

Hacıömeroğullarının dağılımı ise şöyledir...

Ayrancıgil, Deliseyingil, Eminegil ve Faslıgil'dir. ( Kahvecigil, Ayrancıgilden olup, Kahvecinin babası 1850 doğumlu Mehmet, Ayroco, Hasan'ın oğludur. Faslıgil,aşağı Mahalleden ,Yukarı Mahalleye göç etmiş ve daha sonra söyünmüştür.)er kol

Dokzangil, Aligülügil, Gardeyigil ve Yanıkgil,Hacıömeroğullarının diğer koludur. (Yanıkgil daha sonraları,Gardeyigilden ayrılmış olup, Gardeyigilden Karahasan'ın babası Ahmet'in kardeşi olan Abdullah, Yanıkgili temsil etmektedir.)

Diğer kol...

İyipgil, Kirazgil ve Kazıkaligil'dir.

(Kirazgil, Mustafa Esen'in dedesi, Ali'nin kardeş çocukları, Mustafa ve Rabia'dan olma, Osman ve kardeşi Mustafa (Kemaneci) olup Osman daha sonra Bağlıca Mah.si bugünkü Nuri Işık gillere iç güveyi gitmiştir. Nuri Işık'ın dedesinin babasıdır. Kirazgilin evi bizim nesil bilir, en üst kat iki oda ve alttada bir oda vardı ve Kemaneci Mustafa eşi ile birlikte alttaki odada yaşamış. Ev Hasan Esen tarafından 1964 yılında tamamen sökülerek yıkılmıştır. Yine Hacıömeroğullarından olup, Hacıömeroğlu Mahmet,baba Mustafa anne bilinmemektedir. 1829 doğumlu ve kızı Hatice 1870 doğumludur. Bu aile bilinmemektedir.Eşi Ayşe olup, vefat ettiği için kızı ile görünmektedir.) Kısaca Hacıömeroğullarının dağılımı bu şekildedir.O günün şartlarında yazılmış bir mezar taşı...Rica etmişlerdi, resim boyalarımla boyamasını yaptım.Eskiden sadece mezar taşlarına, ölüm yazıldığı biliniyor.Mezarda adı geçen Emine,Mehmet Ata Doğan'ın ablası...Doğum tarihi 1889...1938 de vefat ettiğinde sadece 49 yaşındaymış.Ilk evliliğini,Safranbolu-Sarıahmetli köyüne yapıyor.Eşi askerde şehit düşüyor.Daha sonra Yamak, Mustafa Gökmenle evleniyor.

CEVAT DOĞAN

Akıp giden zaman çok şeyleride beraberinde getirir.Bir yakınındır.Bir dosttur.Cevat Doğan,benim kuşağım olmasada, her zaman bana yakın olmuştur.Onunla en son,3.Nisan,Karabükün kuruluşu etkinliklerine gitmiştik.Dr.Necmettin Şeyhoğlu Stadında, büyük bir kutlama olmuştu.1987 yılında,Erzurum'da şehit olmuştu.Mezar taşı biraz silinmiş,tekrar yazdım.Rahmetle anıyorum.

YALNIZ EVLER  ·

Ilbarıt ta yalnız bir ev...Eminegil...Hacıömeroğullarının bir kolu olan,Eminegil evi 1954 yılında ,temel dahil Ilbarıt ustaları tarafından yapılmıştır. Hatta evin sahibi,Sabri Yaşar, evin temel kısmına taş ayarlarken,oğlunun gücü yetmediği için ayağına taş düşmüş ve ayak parmaklarının bir bölümünü kayıp etmiştir.Evde yaklaşık 6-7 yıldır oturan yok,yalnızlığıyla başbaşa yaşıyor. Sabahın ilk saatleri, herkese günaydın.

TURGUT SAYGIN

Osmançavuşgilden, Turgut Saygın, Hacıalioğullarının kimin kimden olduğunu ve bu sülalerdeki ayrışmayı istemişti. Doğal olarak bu sülaler ya baba iki, bilemedin üç evlat olarak, Ilbarıt köyüne intikal etmişlerdir. İlkönceleri tek evde ikamet ederken, daha sonraları birden çok ev yapmışlardır. Ilbarıt köyünde evler ilk önceleri, direkler üzerine inşa edilmiştir. Burada bulunan iri gövdeli, meşe ve karaağaçlar, evin yükünü çekecek biçiminde dikiliyor; daha sonraları bu direklerin araları, ahıl olarak kullanılmak üzere taşla örülüyordu. Bu evlerden geriye, bir Kulagilin evi kalmıştır. Daha sonraları, Safranbolu'ya Tahtacıların gelmesi ile Ilbarıt köyündeki evlerin ahşap kısımlarını Tahtacılar ve temelleri rum ustalar tarafından yapılmıştır. Keresteler genellikle, Kastamonu-Araç ilçesinden temin edilmiştir.Bütçesi iyi olanlar, sarıçam ,bütçesi zayıf olanlar ise karaçam kerestesi temin etmişlerdir. Yalnız bizim Ilbarıt köyünde, kızılçama , sarıçam diyorlar.

Hacıalioğulalarının dağılımına gelince; Osamançavuşgil, Elişgil ve Havaşgil bir kol...İrabegil Osman Çavuşun oğlu Mehmet...Yine Köremingil (Fısfıshafızgil) Havaşgilin bir kolu...Güngörmezgil ve Alimollagil yine Hacialioğullarının bir diğer koludur. Yalnız Alimollagil söyünmüş olup, Ovacık- Ekincik köyü Esenler Mahallesinden, Musaoğlu Haşim evlatlık alınmış, daha sonra iki ev olan ailenin, Ali Özcan'ın evi yıkılmış, İbrahim Özcan'ın evide yanmıştır. Güngörmezgile gelince yerlerini ,Osmançavuşgilden katırcı Hüseyin'e satarak, ilkönce Karabük sınırları olan Bolkuş köyüne, daha sonrada, Safranbolu'ya yerleşmişlerdir. Aile Safranbolu'da Tokerler olarak biliniyor. Hatta burada bulunan, bir fakültenin ismi Prof. Dr. Fethi Toker, Güzel Sanatlar Fakültesidir.

Hacialioğullarının diğer kolu ise Çavuşgil ve Keleşgildir.

 

 

 

Akıp giden zaman çok şeyleride beraberinde getirir.Bir yakınındır.Bir dosttur.Cevat Doğan,benim kuşağım olmasada, her zaman bana yakın olmuştur.Onunla en son,3.Nisan,Karabükün kuruluşu etkinliklerine gitmiştik.Dr.Necmettin Şeyhoğlu Stadında, büyük bir kutlama olmuştu.1987 yılında,Erzurum'da şehit olmuştu.Mezar taşı biraz silinmiş,tekrar yazdım.Rahmetle anıyorum.Formun Üstü

 

Formun Altı

   1960 yıllarında bir köy kahvesi olan, Hüseyin Şahinin kahvesi ile başlıyor.Ilbarıt köyü orta mahalle...Bu kahvehane,daha sonraları,Hasan Özlü 'Karanlık' ve Hasan Yıldırım tarafından da işletilmişti.Zaman şimdi atıl vaziyette...Herkese ğüaydın.

DABAZ: Kelimesine açıklık getirmek istiyorum. Dabaz, Ürtiker (Kardeşen,dabaz) yani eskiden beş çocuktan birinde görünen bir cilt hastalığıdır. Komşumuz Hacılarobası köyündede, Aşağıdabazgil, Yukarıdabazgil diye iki sülale vardır. Ilbarıt köyündeki Dabazgil söyünmüş olup, ev yerini aşağı mahalle ,Havaşgilden Hasan Mutlun almıştır.Bi

ILBARIT KÖYÜ:

İlkönce, Ilbarıt tanımının bu güne kadar ne anlama geldiği hakkında herhangi bir bilgi yok...Google'daki, Ilbarıt adının Moğalcadan geldiği vurgusu da pek anlam içermiyor. Çünkü köyde Moğal halkı ile bir benzerlik söz konusu değil. Tek bilinen iki asır öncesi kayıtlara göre, köy 49 hane ve 22 küsur esamiden oluşması. Örneğin yakın komşumuz, Kadıbükü Köyü, 2 asır öncesi 36 hane ve 36 esamiden oluşmasıdır. Bunun nedeni örneğin Hacıömeroğullarının ve Hacıalioğullarının, yine bazı sülaleleri bir kaç kolu olmasındandır. Özetlersek Ilbarıt köyü veya çevremizdeki eski köylerin buralara intikali 17 asır ve sonlarına doğru ilintili olup, korunma amaçlı ve Anadolu'daki dalgalanmalar yüzünden olduğu bir realite...1840 lı yıllarda Ilbarıt köyüne birden çok aile intikal etmiştir. Söz konusu ailelerin Anadolu'nun neresinden ve nasıl geldikleri hakkında da yazılı bir bilgi olmadığı için fazla bir şey bilinmiyor. Bir Nevşehir vurgusu yapılıyor. Hacıömeroğulları ve Hacıalioğullarının' Nevşehir'den geldiği...Oysa 1840 da köye intikal eden, Mollabekiroğlu olarak bilinen , Değirmencigil,Karakaşgil ve Dabazgilinde, Nevşehir'den geldiği söyleniyor. Bir gerçekte şöyle,Aşağımeyremgil olarak bilinen, Karıtlı İbrahim'in babası Yakup, Nevşehir'de askerken, burada tekrar evleniyor. Eşi ile birlikte köye geliyor ve eski eşi Gülsüm kuma kabul etmiyor. Yakup ikinci eşini alarak tekrar, Nevşehir'e dönüyor. Bir süre sonrada vefat haberi geliyor. Gülsüm'de yanına 5 yaşındaki oğlu İbrahim'i alarak, yakın köylerden, Karıt köyünden biriyle evleniyor. Sene 1860...İbrahim burada büyüyor. İstanbul'a gidiyor. Yağma Hasan olarak bilinen, Karaköy Börekçisinde, önce çırak daha sonra kalfa oluyor. Yağma Hasan,Dünyaca ünlü soprano Leyla Gencer'in dedesi...Yine söylentilere göre , Yakup'un ikinci eşinin burnunda hızma olduğu...Karıt'lı İbrahim, Karıt Köyünde büyüdüğü için bu isimle anılıyor. Daha sonra ,Yukarımeyremgilden, Mustabey olarak bilinen Hatice (Kızılkız) ile evleniyor. Ömer ve Emine isminde iki çocuğu oluyor. Ömer ,Çanakkale'de yaralanıyor. Köye gönderiliyor. Tedavisi yapılmadığı için genç yaşta yaşama veda ediyor. Ömer, Mehmet Ata Doğan'ın eniştesidir.

Kısaca özetlersek, Ilbarıt köylüsünün nereden ve nasıl geldiği halen çözümlenmiş değil. Örneğin bizim sülale 3 kardeş Ordu'dan gelmiş ve Ordu'da Musluoğlu esamilerine ulaştım. Ordu'yada şu anda Suriye'de bulunan Musul'dan geldiği bilinmektedir. Hatta ,Kastamonu- Araç ilçesi Yenigömü Köyünde bir sayfa arkadaşım, mezar taşının fotoğrafını çekmiş. 1938 yılında vefat eden kişinin mezar taşında, Musluoğlu ibaresi var. Demek ki Musluoğulları sadece Ilbarıt köyü ile ilintili değil...

Ilbarıt köyünün bundan sonra fazla öyküsünün olacağını sanmıyorum. 1950 de Anadolu'da başlayan büyük şehirlere göç...1960 yıllarında Ilbarıt köyünde de başladı.Çünkü tarlalarda verim düşüktü...En kötüsü bağların kuruması vesile oldu. Eğitim alanlar ister istemez bir daha köye dönemediler. Bazı evler kullanılmayacak şekilde yıkıldı ve halen yıkılmaya devam etmektedir. Şu anda köyde geriye dönük ekilebilir bir tarla dahi yok...Hacılarobası ve bazı köyler halen şansını korumaktadır. Örneğin hemen kuzeyimizdeki, Davutobası köyünün bütün tarlalarını, bu köyün muhtarı her yıl ekiyor; en azından kıraçlaşmayı önlüyor. Yine buradan Araç ilçesinin bazı köyleri görünmekte, örneğin Araç Vakıf köyü,bu köy bir kaç mahalle olup Akgeçit olarakta bilinir; her yıl bütün tarlalarını ekiyor. Ülkeleri kalkındıran o ülkelerin tarımı ve hayvancılığıdır. Eğer öyle olsaydı bu gün kıymanın kilosu 260 lira olmazdı. Bunun yanında asırın en büyük sorunu 'SU'

 

 

ÇİĞDEM AVCI

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÇİĞDEM AVCI Özgeçmiş: İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans ve Yüksek Lisans, Dokto...