10 Ağustos 2024 Cumartesi

RECAİ DEMİRSÖZ KÜLTÜR MERKEZİ







 RECAİ  DEMİRSÖZ  KÜLTÜR MERKEZİ

 

Giriş Tarihi: 20.10.2021 19:04

22 YILDIR KÖYÜN KÜLTÜR VE SANAT MERKEZİNİN GÖNÜLLÜ MUHAFIZI

Karabük'ün Safranbolu ilçesine bağlı Üçbölük köyünde eski ilkokul binasını restore ederek Kültür ve Sanat Merkezi  haline getiren Recai Demirsöz 22 yıldır tüm işleri gönüllü olarak yapıyor. Eski köy okulunu harabe bir şekilde iken hayırseverlerin malzeme yardımları ile gece gündüz çalışarak Karabük  ve Batı Karadeniz Bölgesinde tek  Kültür ve Sanat Merkezi haline getirdiğini belirten Recai Demirsöz “Ben atalarımızdan kalan bu eserlerinin fahri muhafızlığını yapıyorum” dedi.

RECAİ DEMİRSÖZ

UNESCO tarafından 1994 yılında Dünya Miras şehirleri listesine alınan Safranbolu ilçesinde Osmanlı döneminin en güzel ahşap mimari yapılar ve tarihi eserleri görmek mümkün. Bunun yanı sıra bazı köylerinde de 3 Bin yıllık yarı tahrip edilmiş eserler bulunuyor. Bu köylerden biri de Üçbölük Köyü. İlçe merkezine 16 km uzaklıkta olan bu köyden ve çevreden topladığı etnografik eserler, köyün eski okul binası köy sakini ve ressam Recai Demirsöz tarafından tamir edilerek müze haline getirilip sergilenmeye başladı. Safranbolu'ya gelen kişilerin ilk zamanlar ilgi odağı olmasına rağmen, son 7 yıldır atıl olarak duruyor.

1999 yılında resmi açılışı yapılan bina Türkiye'nin ilk köy kültür ve sanat merkezi olduğunu, 22 yıldır merkezin tüm tamir ve diğer işlerini yaptığını belirten Recai Demirsöz "Köyün atıl durumda olan bir okulu vardı. Tarihi bir köy olduğumuz için Atalarımızın kullandığı hatta şimdiki gençlerin ismini bilmediği birçok etnografik eserler var. Bunları sergilemek istediğimi Safranbolu Kaymakamlığına bildirdim. Onlar bana malzeme verdiler. Bende kendim bu binayı onarıp bir Kültür ve sanat merkezi haline getirdim. Çevre duvarları örmesinden, temizliğine, kapı pencere onarımından binanın boya badana işlemine kadar her şeyi yaptım.1999 yılının Cumhuriyet bayramı etkinliklerinde resmi açılışını yaptılar. Bu Kültür ve Sanat Merkezinde 50-60 yıl önce köy de kullanılan çeşitli el aletleri, Cumhuriyetinin ilk yıllarında okutulan ilkokul kitapları, o yıllara ait öğretmenini öğrencilere anlattığı konuları yazılan defterler, çeşitli yaban hayvanlarına ait iskeletler gibi köyümün çevresinde bulduğum eserleri burada sergiliyorum. Gelen misafirleri ben gezdiriyordum. İlk yıllar bayağı revaçta idi hatta turlar bile geliyordu. Şu anda burada 300 ün üzerinde eser sergileniyor. .Sadece buranın değil köyünün çevresinde bulunan bir çok ören yerlerinin de fahri muhafızlığını da yapıyorum"

Safranbolu'yu tanıtan çeşitli broşürler de buradan kimsenin söz etmediğini belirten Demirsöz" Safranbolu ya gelenler hep günü birlik geliyorlar. Uzun süreli kalınmadığından şikayetçiyiz. Ama bunun yanında da tanıtım katalog ve broşürlerde buradan bahsedilmiyor. Buradaki Kültür ve Sanat merkezini görün denilmiyor. Halbuki burada da bir tarih var, Safranbolu'nun tarihinin 3 bin yıllar öncesine dayandığını gösteren bulguları bu arada sergiliyoruz. İlgilerden buraya sahip çıkılmasını istiyorum. Avrupa da böyle bir yer Devlet tarafından listeye alınır ama bizde de sadece bir kişinin cabası ile ayakta tutulmaya çalışılıyor. Köyümüz dede doğa harika dağ bisikleti, doğa yürüyüşü yapılması da mümkün. Bu alternatifler çoğaltılırsa Safranbolu'ya gelen turistler birkaç gün daha fazla kalırlar. "

Hiçbir resim eğitimi almadığını belirten Demirsöz" Ben çocukluğumdan beri resim sanatına ilgi duyuyordum. Bulduğum kara kalemlerle o anki duygu ve düşüncelerimi kağıda dökerek amatörce resim yapmaya başladım. Daha sonra kendi kendimi geliştirdim. Bu konuda hiçbir eğitim almadım. Sanat ve Kültür merkezinin yanına ufak bir atölye kurdum ve orada çalışıyorum. Bir olayı kendim o anki duygu ve düşüncelerimi ve hayallerimi yansıtan Soyut resimler yapıyorum. Hatta soyut heykeller ile de yapıp bu sanat merkezinde de sergiliyorum. Karabük ve Safranbolu da galeriler açılmasını arzu ederim. Sanatla uğraşıldıkça insanlar daha hoş görülü olur ve birbirlerine olan saygıları da artar. Burası bir arkeolojik ve etnografik eserlerin sergilendiği bir müze değil aynı zamanda bir resim ve heykel galerisi."

Burada emeğinin ok olduğunu bir an önce gerekli girişimler yapılarak, ilk zamanlarda olduğu gibi yine revaçta olma arzusunda olduğunu tek üzüntüsünün ise Kültür ve Sanat Merkezinin yok olup gitmesi olduğunu sözlerine ekledi.

(ÖZEL) KORONA VİRÜSÜ HİSSETTİ RESİMLERİNE YANSITTI

Karabük’te, ressam Recai Demirsöz, dünyada bir salgın yaşanacağını hissederek, 'kanayan dünya' ve 'çığlık atan insan' resimlerini yaptı.Safranbolu ilçesine bağlı Üçbölük köyünde yaşayan 64 yaşındaki ressam Recai Demirsöz, ilkokula başlamadan resme ilgi duydu. O günün şartlarında İstanbul’a gitmek zorunda kalan ve fırın işçiliği yapan Demirsöz, anne ve babasının yaşlılığını nedeniyle köyüne geri döndü.1982’den sonra merakı olduğu ressamlığa hiçbir teknik bilmeden başlayan Demirsöz, hayalinde kurduğu figürlerin resimlerini yapmaya başladı. Resimlerinde genelde bir yok oluşu resmeden Demirsöz, 2019 yılında...

Karabük’te, ressam Recai Demirsöz, dünyada bir salgın yaşanacağını hissederek, "kanayan dünya" ve "çığlık atan insan" resimlerini yaptı.
Safranbolu ilçesine bağlı Üçbölük köyünde yaşayan 64 yaşındaki ressam Recai Demirsöz, ilkokula başlamadan resme ilgi duydu. O günün şartlarında İstanbul’a gitmek zorunda kalan ve fırın işçiliği yapan Demirsöz, anne ve babasının yaşlılığını nedeniyle köyüne geri döndü.
1982’den sonra merakı olduğu ressamlığa hiçbir teknik bilmeden başlayan Demirsöz, hayalinde kurduğu figürlerin resimlerini yapmaya başladı. Resimlerinde genelde bir yok oluşu resmeden Demirsöz, 2019 yılında dünyada bir salgının yayılacağını hissederek "kanayan bir dünya" ile "çığlık atan insan" figürlerini resmetti.
Ressam Demrisöz, yapmış olduğu resimleri 1999 yılında köyünde açtığı Üçbölük Köyü Kültür ve Sanat Merkezi’nde sergiliyor.
Demirsöz, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, yazı yazmayı öğrenmeden resim yapmaya başladığını söyledi.
Hayat şartlarının kendisini İstanbul’a sürüklediğini ifade eden Demirsöz, "İstanbul’da fırın işçiliği yaptım. Babam ve annemin yaşlanmasıyla köye geldim 1982’den sonra bir daha İstanbul’a gitmedim resme başladım. Hiçbir şey bilmeden başladım, ne tuval yapmasını ne de boya tekniğini, kendi kendimi eğiterek resimde aşamaları kendim öğrendim" dedi.
Sanat merkezinde yağlı boya ve akrilik boya çalışmaları olduğunu aktaran Demirsöz, şunları kaydetti:
"Bu teknikleri de kendim öğrendim. Burada bütün figürler hayali, dünyada olup bitenleri resmediyorum. Dünyaya bakış açısı oluyor sanatçının bu Pablo Picasso’da görülmüştür diğer ressamlarda da. Dünyanın hızla yok olduğu ve biz insanlar bunu fark ettiğimiz halde önlem alınmadığı kanısındayım. Resimlerimde genel de bir yok oluşu resmediyorum."
"Bir yıl önce ben böyle bir şey olacağını hissettim"
2019 yılında dünyada kötü bir olayın yaşanacağını hissettiğini anlatan Demirsöz, "Bu çalışmalarımı geçen yıl yaptım, korona virüsü tahmin etmiş gibi bir his vardı, yanılmamışım. Çığlık atan resmi Edvard Munch’tan göndermeden yaptım. Edvard Munch, çığlığı 1895 yılından 1. Dünya Savaşı’nı hissederek yapmış. Daha sonra savaşlar peş peşe gelmiş, milyonlarca insan ölmüş, hastalıklar baş göstermiş. Bir sanatçı olarak gelecekten kaygı duyuyorum" diye konuştu.
Geçen yıl bir karamsarlığa girdiğini kaydeden Demirsöz, şu ifadelere yer verdi:
"Kanayan bir dünya, çığlık atan insanlar. 2000 yılından sonra dünyada 80 milyon insan yerlerinden ve yurtlarından olmuş, bu acı bir tablo. Pablo Picasso’nun bir sözü vardır, ’Boş tuval daha güzeldir’ o tuvale bir şey koyacaksın ki, o boş tuvalden anlam çıkacak. Bende tuvali sehpaya koyduğum zaman uzun süre düşünüyorum, günlerce bakarım konuyu yakaladıktan sonra çalışmalarıma başlarım. Bir yıl önce ben böyle bir şey olacağını hissettim. Hislerimde vardı, kendimde öyle bir karamsarlığa girdim ki rahatsızlandım."

ÇEVREDEN TOPLADIĞI TARİHİ KALINTILARLA KÖYDE MÜZE AÇTI

UNESCO Dünya Mirası Listesi'nde yer alan ve "En iyi korunan 20 kent" arasında bulunan Karabük'ün Safranbolu ilçesinde, Recai Demirsöz'ün çevreden topladığı tarihi kalıntılarla açtığı müze, 21 yıldır hizmet veriyor.

 Haber giriş tarihi : 28-06-2020 | 15 : 34 13
 Haber güncelleme tarihi : 28-06-2020 | 15 : 34 13

Osmanlı döneminden kalma han, hamam, konak, cami, çeşme ve konaklarla açık hava müzesini andıran tarihi ilçeye bağlı Üçbölük köyünde yaşayan 64 yaşındaki Recai Demirsöz, yaşadığı ve çevre köylerden topladığı tarihi kalıntılarla 1999 yılında müze açmaya karar verdi. Safranbolu Kaymakamlığına başvuran Demirsöz'e, kaymakamlığın da desteğiyle köyde atıl durumda bulunan tek katlı bina onarılarak müzeye dönüştürüldü.
2 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip olan bölgede, Paflagonlar, Erken Bizans ve Rumlara ev sahipliği yapması dolayısıyla tarihi kalıntıların çok olduğu bir yer olma özelliği taşıyor.
Müze bahçesinde tarihi mezar taşları ile kalıntıların yanı sıra, eski tarım aletleri, ev eşyaları ve kitaplar gibi materyaller yer alıyor.
Demirsöz, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, Üçbölük Köyü Kültür ve Sanat Merkezi binasının 21 yıl önce kendilerine atıl olarak verildiğini söyledi.
Binanın onarıldığını ve çevre düzenlemesinin yapılmasının ardından müze olarak hizmet vermeye başladığını ifade eden Demirsöz, "Ben isterim ki her köyde böyle bir etnografya müzesi olsun. Çevremizde böyle kalıntılar var. Genelde define avcıları bunları tahrip ediyor, onları kurtarıp getirdim. 21 yıldır kendi çabamla burada müzecilik yapıyorum" dedi.
Genelde çevrede tarihi kalıntıların bulunduğunu aktaran Demirsöz, şunları kaydetti:
"Buraya 2 bin 500 yıl önce Paflagonlar gelmiş, ardından Erken Bizans, sonra Rumlar. Fakat Rumlardan herhangi bir kalıntısı yok burada. Genelde Paflagonya ve Erken Bizans dönemine ait kalıntılar var. Rumlar ev düzenine geçmişler, onların bıraktıkları herhangi bir şey kalmamış. Paflagonlar, Karabük tarafından girmişler, burada bağcılığı geliştirmişler."
Tarihi kalıntıların define avcıları tarafından tamamen tahrip edildiğini vurgulayan Demirsöz, "Bende uçları falan kaldı. Diğerleri de tarım aletleri. Üniversitenin arkeoloji bölümü tarafından buralara araştırma yapılıyor. Burada ilk önceleri yadırgandı. Zamanla herkes alıştı. Senede 200-300 ziyaretçi alıyordum, bu virüs dolayısıyla fazla giden gelen olmuyor" diye konuştu.
Demirsöz, emekli maaşı ile geçindiğini, müzenin çatı problemi olduğunu, bunun onarımını yapmakta zorlandığını sözlerine ekledi.

SAFRANBOLU'DAKİ KAYA MEZARLARI TURİZME KAZANDIRILACAK

09 Aralık 2021 - 12:25 www.finansgundem.com

UNESCO DÜNYA MİRASI LİSTESİ'NDE BULUNAN TARİHİ EVLERİYLE ÜNLÜ KARABÜK'ÜN SAFRANBOLU İLÇESİNDE, ROMA DÖNEMİNE AİT KAYA MEZARLARI TURİZME KAZANDIRILACAK.

Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konak gibi tarihi değerlere sahip olan, yılda 1 milyon 300 bin yerli ve yabancı turiste ev sahipliği yapan Safranbolu'daki Soğanlı Vadisi boyunca uzanan dağlarda, Roma dönemine ait çok sayıda kaya mezarları ve Erken Bizans dönemine ait yapı kalıntıları bulunuyor.Karabük Valisi Fuat Gürel, ilçeye bağlı Üçbölük ve Aşağı Güney köyleri sınırları içinde kalan vadi boyunca uzanan dağlardaki kaya mezarlarını inceledi. Vali Gürel, yaptığı açıklamada, Karabük'ün, doğal güzelliklerinin yanında tarihi zenginliklere de sahip olduğunu belirtti.

Soğanlı Vadisi'nde bazı çalışmalar yaparak bölgeyi turizme kazandırmayı hedeflediklerini aktaran Gürel, "Çalışmalar tamamlandığında arkeopark olarak ülke turizmine kazandırılması amaçlanmaktadır. Özellikle vadinin yamaçlarında bulunan çok sayıda kaya mezarı, görülmeye değer kültür varlıkları olarak bölgenin tarihi geçmişine ışık tutmaktadır" ifadelerini kullandı.Üçbölük köyünde köy sakini Recai Demirsöz tarafından Safranbolu Kaymakamlığı destekleriyle oluşturulan müzeyi de gezen Gürel'e, inceleme sırasında Safranbolu Kaymakamı Mehmet Türköz, İl Jandarma Komutanı Albay Garip Gümüş, İl Kültür ve Turizm Müdürü İbrahim Şahin, Karabük Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yaşar Serkal Yıldırım ve bazı daire müdürleri de eşlik etti.

KENDİ İMKANLARIYLA YAPTIĞI BAĞLAMA YALNIZLIĞINA ORTAK OLDU

Karabük'te tek başına yaşayan Recai Demirsöz, kendi imkanlarıyla yaptığı bağlamayı çalmayı da öğrenerek yalnızlığını biraz olsun hafifletti.

62 yaşındaki Recai Demirsöz, Karabük'ün Safranbolu ilçesinde yaşıyor. 

Hiç evlenmeyen ve 65 nüfuslu köyde yalnız yaşayan Demirsöz, yalnızlıktan bir nebze olsun kurtulmak için yaklaşık 6 ay önce kendi imkanlarıyla bağlama yapmaya karar verdi.

Bağlama yapım tekniği ve kullanılan malzemelerle ilgili araştırma yapan Demirsöz, Safranbolu Kaymakamlığı tarafından onarılarak kendisine "sanat merkezi" olarak tahsis edilen binanın bir bölümünde bağlama yapım atölyesi oluşturdu.

Atölyede yaklaşık 6 aylık sürede 2 bağlama yapan Demirsöz, nota bilmediği halde enstrümanı çalmayı da öğrendi.

"Doğuştan sanata yatkın olduğumu düşünüyorum"

Recai Demirsöz, doğuştan sanata yatkın olduğunu düşündüğünü söyledi.

Çeşitli nedenlerle eğitimini tamamlayamadığını anlatan Demirsöz, çocukluğunda resim yapmayı sevdiğini ve çeşitli resimler çizdiğini dile getirdi.

Demirsöz, daha sonra yaptığı yağlı boya tablolardan sergiler açtığını aktararak, hayatı boyunca edindiği her kitabı okuduğunu kaydetti.

Köyde tek başına yaşadığını belirten Demirsöz, şöyle devam etti:

"Bu dağ başında sanatımı tek başıma yürütmeye çalışıyorum. Bağlama satın alamadım. Oldukça pahalı. Bağlama yapmaya karar verdim ve yaptım. Elbette dört dörtlük yapmıyorum. Dar imkanlarla ancak bu kadar oluyor. Günümüzde bağlamalar bilgisayar ortamlarında yapılıyor, sadece montajı elle oluyor. Nota bilgim yok.

Ders almadım. Mutlaka ders alınması gerekiyor. Yine de bağlamanın notalarını kendim ayarlıyorum. Fırınlanmış ağaçlarım olmadığı için erik ağacından yapıyorum bağlamayı. Bağlamadan iyi bir ses elde etmek için Artvin ladini gerekiyor. Kapaklarında Artvin ladini kullanıyorum."

"Bağlamaları kendime yapıyorum"

Demirsöz, "Neşet Ertaş bağlaması" yapmaya çalıştığını dile getirerek, "Elimdeki bağlamayı 47'lik olarak tasarlamıştım ancak teknesi arızalı çıktı, 43'te kaldım. 'Neşet Ertaş bağlaması' yapmayı düşünmüştüm. Neşet Ertaş bağlamasında Orta Anadolu türküleri daha iyi çalınıyor" dedi.

Bağlamaları sadece kendi için yaptığını, sipariş almadığını anlatan Demirsöz, boş vaktini değerlendirmek için bu işle meşgul olduğunu vurguladı.

Demirsöz, bağlama yaparak ve çalarak yalnızlıktan bir nebze olsun kurtulduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:

"Etrafımda insan yok, bir şeyler paylaşamıyorum. Sıkıntı içindeyim.Yalnızlığımı örtmek için sanatla uğraşıyorum. Sanat en yakın dostum şu anda. İlçe merkezine indiğimde arkadaşlar istediği zaman çalıyorum."

Karabük’te çevreden topladığı kalıntılarla müze açtı

Mart 30, 2021 blog 0 yorum Karabük'te çevreden topladığı kalıntılarla müze açtı

Osmanlı döneminden kalma han, hamam, konak, cami, çeşme ve konaklarla açık hava müzesini andıran tarihi ilçeye bağlı Üçbölük köyünde yaşayan 64 yaşındaki Recai Demirsöz, yaşadığı ve çevre köylerden topladığı tarihi kalıntılarla 1999 yılında müze açmaya karar verdi. Safranbolu Kaymakamlığına başvuran Demirsöz’e, kaymakamlığın da desteğiyle köyde atıl durumda bulunan tek katlı bina onarılarak müzeye dönüştürüldü. 2 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip olan bölgede, Paflagonlar, Erken Bizans ve Rumlara ev sahipliği yapması dolayısıyla tarihi kalıntıların çok olduğu bir yer olma özelliği taşıyor. Müze bahçesinde tarihi mezar taşları ile kalıntıların yanı sıra, eski tarım aletleri, ev eşyaları ve kitaplar gibi materyaller yer alıyor. Demirsöz, Üçbölük Köyü Kültür ve Sanat Merkezi binasının 21 yıl önce kendilerine atıl olarak verildiğini söyledi. Binanın onarıldığını ve çevre düzenlemesinin yapılmasının ardından müze olarak hizmet vermeye başladığını ifade eden Demirsöz, “Ben isterim ki her köyde böyle bir etnografya müzesi olsun. Çevremizde böyle kalıntılar var. Genelde define avcıları bunları tahrip ediyor, onları kurtarıp getirdim. 21 yıldır kendi çabamla burada müzecilik yapıyorum” dedi. Genelde çevrede tarihi kalıntıların bulunduğunu aktaran Demirsöz, şunları kaydetti: “Buraya 2 bin 500 yıl önce Paflagonlar gelmiş, ardından Erken Bizans, sonra Rumlar. Fakat Rumlardan herhangi bir kalıntısı yok burada. Genelde Paflagonya ve Erken Bizans dönemine ait kalıntılar var. Rumlar ev düzenine geçmişler, onların bıraktıkları herhangi bir şey kalmamış. Paflagonlar, Karabük tarafından girmişler, burada bağcılığı geliştirmişler.”

Tarihi kalıntıların define avcıları tarafından tamamen tahrip edildiğini vurgulayan Demirsöz, “Bende uçları falan kaldı. Diğerleri de tarım aletleri. Üniversitenin arkeoloji bölümü tarafından buralara araştırma yapılıyor. Burada ilk önceleri yadırgandı. Zamanla herkes alıştı. Senede 200-300 ziyaretçi alıyordum, bu virüs dolayısıyla fazla giden gelen olmuyor” diye konuştu. Demirsöz, emekli maaşı ile geçindiğini, müzenin çatı problemi olduğunu, bunun onarımını yapmakta zorlandığını sözlerine ekledi. ·

Bize bugün kendi çabasıyla oluşturduğu, Üç Bölük Köyü Kültür ve Sanat Merkezi'nde rehberlik eden ve bizi evinde ağırlayan sanatçı Recai Demirsöz Beyefendiye çok teşekkür ederiz.

Beraber çekildiğimiz sol alttaki fotoğrafta arkada duran tablolar kendisinin yüreğinden tuvaline yansıyan eserlerdir. Ayrıca saz çalmayı kendi başına öğrenmiş ve sağ üstteki fotoğrafta duran iki insan heykelini de kendisi yapmıştır. Bölgemizde yaşayan çok değerli bir sanatçıdır.

ÜÇBÖLÜK’TE UNUTULAN

"SANAT MERKEZİ"

Safranbolu ilçemize bağlı Üçbölük (Ilbarıt) köyünde 1999 yılında dönemin Kaymakamı Celal Ulusoy’un destekleri ile yapılan ve ressam Recai Demirsöz’ün kendi imkânları ve emekleriyle oluşturduğu "sanat merkezi" zaman içinde unutuldu.

Yıllardır Demirsöz’ün uğraşları ile bugünlere kadar taşınan merkezi Vali Fuat Gürel hatırlayarak geçtiğimiz günlerde ziyaret etti.

 Merkez hakkında bilgiler alan ve Demirsöz’ü tebrik eden Gürel’in bu ziyareti, adeta kaderine terk edilen sanat merkezi için umut oldu.

İnanıyoruz ki Gürel bu merkezi unutmayacak, zaten turizme kazandırmayı planladığı Soğanlı Vadisi içinde olan merkezin daha da gelişmesi için çaba harcayacaktır.

“Devletimiz buraya sahip çıkmalıdır.

Devlet erkânının ziyaretinden mutlu olan ve umutlanan Recai Demirsöz, gazetemize yaptığı açıklamada, sanat merkezinin yurt içinden ve yurt dışından Safranbolu’ya gelen misafirler tarafından zaman zaman ziyaret edildiği ve gelen misafirlerin bu tarihi köyde böyle bir sanat ve kültür merkezinin bulunmasını takdir ile karşıladıklarını ifade etti.

Demirsöz; “1999 yılında açıldığında Safranbolu’da bile böyle bir merkez yoktu. 1999 yılından beri bu binayı ayakta tutmak için ve köyümüzde bulunan tarihi yerleri korumak için elimden geldiği kadar çaba gösteriyorum. Ancak devletimiz buraya sahip çıkmalıdır. Benim bu ekonomik koşullarda binanın bakımı ve onarımı ile ilgili sıkıntılarım oluyor. Kültür ve sanat bir toplumun ileriye gidebilmesi için olmazsa olmazdır. Ben kendi yaşadığım köyde bunu korumaya çalışıyorum.” Dedi.  

“bu merkezi ayakta tutmaya çalışacağım”

Bu bölgenin turizme kazandırılması için çalışmalar yapıldığından bahseden Demirsöz, “Vali Fuat Gürel ve ekibi bu nedenle köyümüze geldiler. Bu vesile ile de Sanat ve Kültür merkezimizi gezdiler. Kendilerine bilgi verdim. Ancak ben burada yaşadığım sürece bu merkezi ayakta tutmaya çalışacağım. Mutlaka devletimiz de sanata ve kültüre sahip çıkmalıdır. “ diye konuş

Küresel ısınmaya direnen,Ilbarıt köyünün önemli pınarlarından...Kovayanı...En son Mustafa Kütükçü tarafından restore ettirilerek şimdiki halini almıştır.Daha öncesi bilmeyenler için, Aligülügilden ,Sotiri lakaplı,İsmail Öz, Hasan Mutlu'ya 4 dönümlük bir bağ yeri satılarak yaptırılmış ve benim bildiğim, 1963 yılında,köyümüzün ustalarından,Mustafa Esen'in yapmış olduğu tamiratla son halini almıştı.

ÇİĞDEM AVCI

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÇİĞDEM AVCI Özgeçmiş: İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans ve Yüksek Lisans, Dokto...