31 Ekim 2025 Cuma

BİLGİLER 1

 









9 Ekim 2024 Çarşamba

AYŞE HACERR

AYŞE GÖKMEN.(Behiyegil)  HACER ÖZTÜRK.(Elişgil)

Haydi şöyle 1940 lı 1950 li yıllara gidelim ve köyümüzün yetiştirdiği

2 bayan öğretmenimizi tanıyalım.

AKBULAK İLKÖĞRETİM OKULU yer Yenipınar altı Karamanbaşı mevkii.

o yıllarda köyümüzde okul yokmuş Hacılarobası Ilbarıt Geren Sarıyan Sallarlı öğrenciler o okulda eğitim görmüşleri.

1942..1943 senesi karne kayıtlarındada görüldüğü gibi.

20 .Numarada 11 yaşında AYŞE GÖKMEN.(Behiyegil)

16.Numarada 10 yaşında HACER ÖZTÜRK.(Elişgil) öğrencilerini ve karne notlarını görüyoruz.

gerçekten her iki ablamızında Babalarını rahmete kavuşsalarda ŞABAN GÖKMEN ve ÖMER ÖZTÜRK amcaları tebrik etmek lazım.Gızgısmı okurmuymuş dememişler o yıllarda kızlarını yatılı okul olsada okutmuşlar birer eğitimci yapmışlar.

Hacer ÖZTÜRK ablamız köyümüzün eski okulunun ilk yapıldığı yıllardada öğretmenik yapmış..

Günümüzde halen daha yaşıyorlar her iki ablamızada sağlıklı yaşamlar diliyoruz

 



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

26 Ekim 2024 Cumartesi

MEHMET NURETTİN ÖZER (1889-1953)(YUSUFGİL) 

 

mehmet özer, aslen karamehmetoğullarından olup, köyde yusufgil olarak tanımlanan,salih ve kezban'dan olma,1889 doğumludur.aynı anneden diğer kardeşi hüseyin avni'den 3 yaş büyüktür.annesi vefat edince uzun süre yetim kalır.baba salih bu kez,sarıahmetli köyünden,mehmet ve fatma'dan olma 1880 doğumlu ayşe ile evlenir.bu evlilikten,rıza 1900,muharrem 1904,yusuf 1908,mustafa ve hasan ekiz 1916 ve hüsnü 1921 dünyaya gelir.

baba oldukça fakir olduğu için,mehmet özer,küçük yaşata o yılların öğretmen okulu sayılan,istanbul,fatih medresisine gönderilir.yaklaşık 18 yıl fatih medresesinde okuyan mehmet özer,diğer öğrnecilerle birlikte,trakya köylerine 'cerre' giderler. cerre bilindiği gibi,medrese talebelerinin üç aylar denilen,recep,şaban ve ramazan aylarında,memleketin muhalif yerlerine dağılmalarıdır.

mehmet özer,okulunu bitirince askere çağrılır.askerliğini,o yıllarda osmanlı topraklarında olan,ırak'ın çeşitli yerlerinde yedek subay olarak yapar.

askerlik dönüşü,köyüne 'ılbarıt köyü'ne hem öğretmen hemide köy imamı olarak atanır.aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendiden sonra köyün ikinci öğrtemenidir.mehmet cemil efendi,1880 li yıllardan sonraları okutmuş olup,mehmet özer ise 1900 yıllardan sonra doğanları okutmuştur.

bir gün şöyle bir hadise yaşanır.köye bir atlı gelir.köy meydanında attan iner,hocayı çağrır.hocaya kensinin safranbolu kaymakamı olduğunu söyler.öğrencileri toplamasını ve denetlemeye geldiğini söyler.hoca öğrencileri mektepte toplar,kaymakam içeri girer.sınıfı pür dikkat izledikten sonra,öğrencilerden birine sen kalk der.kalk dedeği kişi satı demirsöz'dür. kendisine şöyle bir soru yönetir.üzerinde yaşadığımız gezegen saatte,700 km.hızla dönmektedir.fakat biz bunu neden hissetmiyoruz.satı demirsöz yanıt verir.efendim,en hızlı giden bir atın üzerine bir karınca koyalım,o karınca atın ne kadar hızlı gittiğini bilemez.satı demirsöz'e bir kaç soru daha sorar,anında yanıtını alır.hocaya dönerek,hocam bu köyde seni sevenler tarafından,hakkında şikayet vardı.ben onun için geldim.fakat öğrencilerin benden akıllı,çok güzel yetiştirmişsiniz.bundan sonraki şikayetleri gaye almayacağım der.kaymakam atına biner ve geri döner.

mehmet özer,satı demirsöz'ü yanına çağrır,alnından öptükten sonra,sağol beni onurlandırdın der ve masanın çekmecesini çeker,10 tabak kağıt hediye eder kendisine...o yıllarda defeter olmadığı için,kağıt kalem dışarıdan ithal edilmekte ve öğretmen her derste,öğrencilere birer kağıt dağıttığırmış.hatta kurşun kalemi ortadan ikiye bölüp,iki öğrencinin kalem ihtiyacını karşılarmış.yine o yıllarda 'köy mektebi'nin tüm kırtasiye ihtiyacını,fırıncı mustafa remzi özlü karşılarmış.bu anlattıklarım 1918,19 ve 20 yılları.

atatürk 29.ekim.1923'de cumhuriyeti ilan ettikten,sonra tekke ve zaviyeleri kapattığı için,medrese mezunu öğretmenlerinde işene son vermiştir.kadir özer,yusufgil'i anlattığı dosyada,harf devriminden sonra son verilmiş desede,harf devriminin kabulü 1928'dir.

mehmet özer'den boşalan öğretmenliğe,kuzyaka köyünden,ismini ve soy ismini bilmiyorum. 'telli'lakaplı öğretmen gelmiştir.telli anneanne tarafından,ahmet demiralp'ın gelini,feride demiralp'ın dedesidir.

mehmet özer,öğretmenlik vasfını kayıp edince,köy imamlığına başlar ve ilk yeri yörük köyüdür.yine kadir özer,bunu öğretmenlik olarak yazmıştır.imamlıktır.

yörük köyü bilmeyenler için yazıyorum.yaklaşık 140 hane olan bir bektaşi köyüdür.osmanlının,sekban ve sipahi askerleri tarafından kurulmuştur.1831 safranbolu nüfus sayımında,yörük köyü'nün esemasi okunmamaktadır.kaldıki,yörük köyüne gittiğimde,konakların yapılış tarihene baktım,hemen hemen tamamı 1900 lü yılların başında yapılmıştır.hatta köyün üst kısmına sipahiler ve alt kısmına sekbanlar yerleşmiş olup,sekbanlar,biraz daha fakirdirler.balat'da fırıncı hamdi sekban ve yine istanbul'un çeşitli semtlerinde fırını bulunan akçaoğulları,sekbandır.yörük köyünün üst kısımında bulanan,cami daha modrendir.burda mehmet özer,alt kısımnda ise biraz fakir camisidir ve kardeşi rıza kara görev yapmaktadır.

mehmet özer,aslen çankırı,çerkeş,örenli köyünden akile ile evlenir.akile daha önce,kosbatarın ibrahim'in ağbeyi mehmet ile evlidir.fakat çocuğu olmamış ve genç yaşta bir hastalıktan hayatını kayıp etmiştir.

mehmet özer,geç evlendiği için,bu evlilikten,kezban 1920,rabia 1924,hikmet 1927 ve abdülkadir 1932 dünyaya gelmiştir.kezban biraz ruh hastası olduğu için kendisine ve çevresine zarar verdiği için,babası tarafından,istanbul,bakırköy'de bulunan mazhar osman,ruh ve sinir hastanesine bırakılmıştır.

mehmet özer 3.nisan.1937'de karabük'de kurulan demir-çelik işletmelerinin kurulmasından sonra sonra,köyü terk etmiştir.çünkü köyde,kendisine sık sık sataşmalar olmaktadır.başta kardeşi,hüseyin avni'nin kayınvalidesi kara şerif...o sıralarda karabük,demir-çelik işletmelerinin,işçi çizelgelerini hazırlayacak elaman aranmaktadır.mürecaat eder.ilerlemiş yaşına rağmen kabul ederler.çünkü o yıllarda böyle bir çizelge hazırlayacak insanın karabük'te olması mümkün değildir ve mehmet özer'oğlu kadir özer'in deyimi ile 1953,yılında bu işletmeden emekli olur,henüz maaşını almadan vefat eder.64 yaşında.mezarı eşi ile birlikte,1970 lerin sonundan itibaren buraya defin işlemi yapılmayan,esentepe semtinin üst kısmındadır.tanımadığım mehmet özer'i saygı ile anıyorum.aslında hikaye uzun,ama ben en kısa şekli ile yazmaya çalıştım.aile 'özer'soyadını almıştır.1934,soyadı kanunudan sonra,kardeşi,hüseyin avni 'aksoy' baba salih 'kara'amcaoğlu mehmet ata ise 'doğan' soyadını almıştır

 



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

14 Aralık 2024 Cumartesi

HÜSEYİN AVNİ AKSOY (1892-1979)(MEYREMGİL) 

hüseyin avni aksoy, salih ağa ve kezban'ın ikinci çocukları olarak 1892 yılında ılbarıt köyünde dünyaya gelir.karamehmetoğlu sülalesindendir.ilkokulu,mehmet cemil efendi'de okuduktan sonra,kastamonu muallim mektebini bitirmiştir ve askerlik sırasında rüşteye imtahanına da girerek,rüştiye mezunu sayılmıştır.

hüseyin avni aksoy öğretmen olmasına karşın,öğretmenlik yapamamıştır.nedini 1914'de birinci dünya savaşı patlak vermiş ve osmanlı,daha sonra savaşı kayıp edecek almanlarla birlikte,birinci dünya savaşına girmiştir.ülkede 'seferberlik'ilan edildiğinden.askerliğini yapmış olanlarda,tekrar askere çağrılmıştır.

hüseyin avni aksoy,birinci dünya savaşı ile aynı anda patlak veren,çanakkale savaşına dahil edilmiştir.aynı köylüsü,hacıalioğullarından,mustafa oğlu,öğretemen hasan efendi ile birlikte.hasan efendi,daha sonra,mesleğine dönemeden,çanakkale'de şehit düşmüştür.

hüseyin avni aksoy,çanakkale savaşı yıllarında,yolları atatürk'le kesişir.atatürk zekasına ve dürüstlüğüne güvendiği,hüseyin efendiyi yanına emir subayı olarak alır.sürekli hüseyin efendiyi,yakın illere görevli olarak gönderir.kütahya'ya gönderdiğinde,kendisine şu talimatı verir.yol boyunca dinlenecen ve sık sık at değiştireceksin ve hiç kimseye müsama göstermeyeceksin.

atatürk,çanakkale,savaşı yılların da türk milletinin kurutuluşu içinde planlar yapmaktaydı.çünkü çanakkale savaşı,ingilizlerle yapılmaktaydı.nedeni,rusya'da bolşevik ayaklanmaları başlamış,rus çarı,ingilizlerden yardım istemiştir.fakat çanakkale savaşında kendisinden fazla söz edilmesede atatürk,bu savaşa ağırlığını koymuştur.ingiliz savaş gemilernin geçişine izin vermez ve savaş çok uzun sürer,her iki tarafında kayıpları büyüktür.bu savaşı kayıp ettiğine,ingilizlerin zeka küpü dedikleri çorçil bile şaşırır.rusya'da 17.ekim devrimi gerçekleşir.daha sonra ellerini kollarını sallayarak,ingilizler boğazı geçerler ve dolmabahçe,açıklarına savaş gemilerini demirleyip,toplarını saraya çevirirler.bunu gören atatürk,tarihe geçecek şu sözü kullanır. 'geldikleri gibi gidecekler' fakat ingilizler,istanbul'da boş durmazlar,ilk işleri saraçhane kışlasında,uykuda uyumakta olan,100 yakın inzibat erimizi şehit ederler.istanbul'un un ihtiyacını karşılayan,ayvansaray un değirmeninin işlevni durdurmak isterler ve değirmeni bir çavuş eşliğinde bir manga korumaktadır.manganın başında,ılbarıt köyü,pürdegilden efe hasan vardır.askerlerine süngü tak emrini verir ve un değirmeninin kuşatması engellenir.daha sonra kendisine 10 altın mükafat verilecektir.efe hasan dil sürtüşmesi nedeni ile bazı kelimeleri söyleyemez. 'altınları cuzu gibi mastafa efendiye yatırdım'der.mustafa efendi,mustafa remzi'dir.

hüseyin efendi,birinci düna savaşı ve çanakkale savaşı bittikten sonra,bu kez 'kurutuluş savaşı' başladığından,tekrar subay olarak 'kurtuluş savaşına'dahil olur ve rütbesi teğemendir.kendisi teşfiki mesaim olduğu için kendiz ağzından anlatıyorum.

niğde'de levazım teğmeni idim.girasun ve ordu'dan gelen fındıkları,askerlere dağtıyordum.zor günlerdi.asker bir lokma ekmeği dahi bulmakta zorlanıyor.savaşlar ve hastalıklar ülkenin nüfusunu neredeye 12 milyonlara kadar indirmişti.bir gün bir şey yaşadım yanıma gelen emrimdeki bir çavuş;efendim sizin safranbolu'dan iki asker geldi ve bitkinler dedi.hemen gittim,gördüğüme inanamıyordum.biri kardeşim rıza,diğeri bizim köyden şaban'dı 'gökmen) her ikisinide çadırdaki revire yatırdım.bir süre sonra iyileştiler ve kendilerine görev verdim.

hüseyin efendi,çanakkale savaşı dönüşü,ibrahimbeyoğullarından,abdullah kızı hanife ile evlenmiştir.bir anlamda içgüveyi girmiştir.1890 doğumlu olan,hanife,daha önce yazıköy'de abdurahman ile evli olup,bu evliliğinden,behiye doğum tarihini bilmiyorum.hacer 1914 adında iki kızı olmuştur.hacer daha sonra bir hastalık sonucu 1919 yılında 5 yaşında hayatını kayıp edecektir.mezarı ılbarıt köyü mezarlığındadır.hanife'nin ilk eşi abdurhaman,1914 başyalan birinci dünya savaşında şehit düşmüştür.

hüseyin efendi,kurutuluş savaşı sonrası ılbarıt köyüne döner ve çiftçilik yapmaya başlar.kendisine,savaşa katılan diğer öğretmenler gibi,atatürk'ün 1926 yılında çıkarttığı bir yasa ile 'istiklal madalyası' maaşı bağlanır.1928 yılında öğretmenlik mesleğne çağrılır.ilk görev yeri davutobası köyü olup,sırasıyla,ovacuma,safranbolu kalealtı,toprakcuma'da görev yaptıktan sonra,1950 yılında iktidara gelen,iktidar tarafından,atatürk döneminin tüm öğretmenleri emekli edilir.

hüseyin efendinin,hanife ile evliliğinden,mukadder 1921 ve mustafa kemal 1928 doğumlu iki çocuğu vardır.1979 yılında safranbolu'da vefat eden,hüseyin avni aksoy'un mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile anıyorum

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

15 Aralık 2024 Pazar

HACER ÖZTÜRK

Hızla akan bir zamanın içersindeyiz. Günümüzde salt değerlerin yerini paranın dili aldı yazık...Dün telefonum çaldı açtım, karşı taraftan Recai ben, Zafer dedi. Hal hatırdan sonra,anneme veriyorum dedi...Karşımda çocukluğumda iyi hatırlıyorum, nedeni yalnız olduğumuz için, benden büyük kardeşimle her gün okula giderdim. 2 bilemedin 3 yaşındaki bir çocuk o anları nasıl hatırlar, büyük bir sınıf 80 yakın öğrenci ve kapı açılıyor, biranda herkes ayağa kalkıyor ve oturun komutundan sonra yoklama yapılıyor. Daha sonra ders başlıyor. Ben kardeşimin yanında oturuyorum. Diğer hatırladığım eskiden cumartesi öğleden sonra, İstiklal Marşı ile göndere bayrağın çekilmesi, ve öğretmenin koro şefi gibi marş okunurken öğrencileri yönetmesiydi.

Hacer öğretmen, baba Ömer ve anne Ayşe'den olma 1933 doğumludur. İlkokula bir kaç köyü kapsayan, bir merkez ilkokulu olan Karamanbaşı Akbulak okuluna 1942-43, burada başlamıştir, daha sonra, dıger köy çocuklarının buraya zor ulaşması, örneğin,Sarıyan,Geren o yıllarda Hacılarobası'na bağlı Ilbarıt ve Bağlıca mahallesi...Daha sonraları söz konusu köyler dilekçe vererek,köylerine okul yspılmıştır.Buraya kendim gidemezdim ,annem beni sırtında getirir ve gün boyu okulun hemen yanındaki Yenipınarda bahçede çalışır yine beni sırtında köye taşırdı. Ben ilkokula başladığımda, Köy Enstitüleri yeni kurulmuştu, öğretmenimiz Ata Doğan ilk önce benden bir yaş büyük Ayşe Gökmen 'Acar'ı bir yıl sonrada beni ve Ayşe Eriş 'Özdemir'i Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne gönderdi. Köy Enstitüsüne gittiğimde 4 sınıftaydım. Fakat henüz biz bitirmeden 1954 yılında Köy Enstitüleri kapatıldı. Ayşe Eriş'te hastalandığı için köye döndü ve bir daha gitmedi. Ben ilkönce İzmir Öğretmen okuluna gittim, çünkü Köy Enstitüleri kapanınca, yerine öğretmen okulları kurulmuştu...Bir kaç yıl, İzmir Buca'da okuduktan sonra , beni Trabzon, Bişikdüzü Öğretmen okuluna gönderdiler ve ben oradan öğretmen olarak mezun oldum. Bir süre köyümün dışında öğretmenlik yaptıktan sonra 1957 yıllarında Ilbarıt köyüne geldim. Ilbarıt köyünde 1960 lı yıllara kadar öğretmenlik yaptım. Anılarım çok örneğin babanız Emisto, Satı Demirsöz renkli ve diğer insanlardan farklı bir kişiliği vardır. Ben okula giderken sizin kapı önündeki yolu kullanırdım. her geçtiğimde baban, evin balkonunda bir müzik aleti icra ederdi. aşağıdan seslenirdim, yahu Emisto senin hiç işin gücün yokmu diye ve bana şunu söylerdi 'Bu dünyanın işi bitmez,bu da gerekli...' Yine bir gün sizin kapıdan geçerken baban saz çalıyordu. Bana yukarı gel bizim hanım ekmek yapıyor, sana yağlı ekmek yapıversin dedi...Bende yok olmaz öğrtemen rüşvet yiyor derler dedim. Birde abin Güdüla Mehmet Demirsöz, bizim Doruk Abdullah'ın iyi arkadaşıydı. Birbirlerini bulurlar birlikte muhabbet ederlerdi.

Hacer öğretmen çok şey anlattı ,ama buraya sığdırmak çok zor. Birde bana şöyle dedi...Sen çok güzel şeyler yapıyorsun, buradan takip ediyorum,mücadelenden asla vaz geçme...Köy dışarıda seninle tanınıyor. Kısaca özetlemeye çalıştım.Köyde kimin hasta olduğunu dahi Ankara'dan biliyor ve hafızası çok kuvvetli...Kendisini saygı ile anıyorum.

Not.Bizim köyde Köy Enstitü mezunu,sadece Mustafa Günal vardır.

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

27 Ekim 2024 Pazar

BALCI ÖĞLU MEHMET EFENDİ

 

 

 BALCIOĞLU MEHMET EFENDİ

lbarıt köyünün ilk resmi öğretmeni olan,balcıoğlu mehmet cemil efendi...

doğum yeri hasan ve ülfet'ten olma,rumi 1281 miladi 1865 bulgaristan -filibe....

eşi emine hanım,mustafa ve zehra'dan olma rumi 1291 bursa...

kızı behice ,mehmet cemil ve emine'den olma,rumi 1310 miladi 1894...

eşinin teyzesi nefise hanım,baba seyitali anne bilinmiyor.rumi 1262 miladi...1846 bursa...

okur yazar sıpyan (çocuk) muallimi olan mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın eski ismi) vilayeti nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı teskere osmaniye mucibince (icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.

mehmet cemil efendi ayrıca batı eğtimi aldığı için,o yılların yaygın dili olan fransızcayı bilmektedir.1900'lerin başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen mehmet cemil efendi,hüseyin efendi,hüseyin avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi erden ve ata efendi,mehmet ada doğan,gibi öğrencilerini ileri derecede eğitirek o yılların öğretmen ve kadıların (hakim)lerin yetiştiği medrese eğitime göndererek,eğitimci olmalarını sağlamıştır.

ayrıca mehmet cemil efendi,kız çocuklarında okutmuştur.

kaynakça...satı demirsöz (1910-2009) recai demirsöz (1956.....)cevirisi....

LCI

lbarıt köyünün ilk resmi öğretmeni olan,balcıoğlu mehmet cemil efendi...

doğum yeri hasan ve ülfet'ten olma,rumi 1281 miladi 1865 bulgaristan -filibe....

eşi emine hanım,mustafa ve zehra'dan olma rumi 1291 bursa...

kızı behice ,mehmet cemil ve emine'den olma,rumi 1310 miladi 1894...

eşinin teyzesi nefise hanım,baba seyitali anne bilinmiyor.rumi 1262 miladi...1846 bursa...

okur yazar sıpyan (çocuk) muallimi olan mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın eski ismi) vilayeti nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı teskere osmaniye mucibince (icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.

mehmet cemil efendi ayrıca batı eğtimi aldığı için,o yılların yaygın dili olan fransızcayı bilmektedir.1900'lerin başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen mehmet cemil efendi,hüseyin efendi,hüseyin avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi erden ve ata efendi,mehmet ada doğan,gibi öğrencilerini ileri derecede eğitirek o yılların öğretmen ve kadıların (hakim)lerin yetiştiği medrese eğitime göndererek,eğitimci olmalarını sağlamıştır.

ayrıca mehmet cemil efendi,kız çocuklarında okutmuştur.

kaynakça...satı demirsöz (1910-2009) recai demirsöz (1956.....)ceviris

 

 

 

MEHMET ATA DOĞAN'IN 1932-33 YILLARI ARASINDA,



bir süredir yazılarıma ara vermiştim.nedeni bilgisayarımın ağırlaşması.kendi imkanlarımla tekrar hayata geçirdim.mehmet özer,abi bilgisayarı alıp getireyim,ama bayarama kadar köye gelemem dedi...bir şeyin altını çizeyim.çok az duyarlı insan arasında yaşamak,aslında beni fazla mutlu etmiyor.bir gerçek var ki,seni anlayan zaten sana doğru davranır.iyiliğin karşılığı ise daima kötülüktür.bu yüzden bundan sonra artık tavırlıyım.başka seçeneğim yok...

burada mehmet ata doğan'ın 1932-33 yılları arasında,son kez kullandığı,ılbarıt köyü 'köy mektebi' öğrenci kayıt defterini yayınlıyorum ki,bu defter daha sonra, 'akbulak ilkokul'nun,karamanbaşı mevkiinde açılmasından sonra,kayıt defteri orada da kullanılmış,fakat henüz soyadı kanunu kullanılmadığı için,öğrencilerin çözümlenmesi beni oldukça zorladı.ve sırası ile o günlerin şartları ile yayınlıyorum,hayatta olmayanlara rahmet diliyorum.

MEHMET ATA DOĞAN'IN 1932-33 YILLARI ARASINDA,

son kez kullandığı,ılbarıt köyü 'köy mektebi' öğrenci kayıt defteri

1)78.ahmet yıldırım

2)82.ayşe öz (yaşar)

3)83.fatma çelik (şahin)

4)84.hanife tankır (gökay) çorçil

5)86.havva yıldarım (gürleyik)

6)88.sabahat mutlu

7) 90.mehmet kaya

8) 92.bekir kara

9) 93.mehmet öztürk

10) 94.ahmet kalkan

11) 102.fatma özcan (kara)

12) 85.huriye kalkan (özen)

13) 89.şerife aydın (çelik)

14) 91.mürüvet algül (akgül)

15).95.cemile algan (yıldırım)

16) 98.makbule gökmen (karatekin)

17) 99.rabia özer (ünsal)

18) 100. hasan mete

19) 103.izzet mutlu

20) 104.ayşe sarı (mutlu)

21) 106.hasan kaya

22) 111.ömer lütfi alkan

23) 130. süleyman tuncay

24) 96.fahriye eriş (kara)

25) 97.lütfiye gürleyik

26) 101.şerife aydın (çelik)

27) 107.hüseyin avcı

28) 110.ahmet satılmış

29) 112.lütfile doğan (özer)

30) 113. mustafa saygın

31) 114.mehmet mutlu

33) 115.ihsan akgül

34) 116.osman kara

35. 117.ruşen aydın

36. 118.rıfat özcan

37) 119.hasan tankır

38) 120.hanife mete

39) 121.hasan yıldırım

40) 122. şerife tankır

41) 123.emine özen (aydın)

42) 124.rahime kalkan (tuncay)

43) 125.hatice yıldırım (satılmış)

44) 126.fatma sarı

45) 127.vasfiye alkan (akdoğan)

46)128.meşerref satılmış (koç)

47)129.mustafa kemal aksoy.

48)131.ekrem tanık.

49)132.huriye eriş.

50)133.mehmet esen.

51)134.hüseyin şahin.

52)136.yeter eriş.

53)137.hikmet özer

54)138 osman hamza (sarıyan)

55)139 zeynel hamza (sarıyan)

56)140.mehmet (?) (sarıyan)

57)141.rıza (?) (sarıyan)

58)142.mehmet akgül (sarıyan) eklenmiş olup,defter,aynı kadro ile akbulak ilkokulunda kullanılmıştır.

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

14 Aralık 2024 Cumartesi

 

NAİF SANAT VE SAFRANBOLULU NAİF RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ’ÜN SANAT ANLAYIŞI

Naif resim, Fransızca “naive” kelimesinden dilimize yerleşmiştir. Saf ve yapmacıksız anlamına gelmekle birlikte genellikle eğitim görmemiş sanatçılar ve çalışmaları için kullanılmaktadır. Herhangi bir kuramsal çerçevenin içinde değildir. Çoğu kez çocuksu bir betimlemeyi tanımlar. Bireysel içgüdülere ve sezgilere dayanmaktadır. 19. yüzyılda başlayan ve 20. Yüzyılda yayılmış olan Naif sanat, ülkemizde 1950’li yıllarda hareket kazanmıştır. Naif sanatın bir tür veya akım olarak ortaya çıkması ile birlikte sanat piyasası da bu yönde bir devinim kazanmıştır. Naif sanata yönelme özellikle 20. Yüzyıl Fransız sanatında belirgin olarak görülmektedir. Picasso, Gauguin gibi sanatçıların halk sanatlarına yönelimleri ve bunun sonucunda çocuksu saflığı arayış çabaları bunun en belirgin örnekleridir. Bununla birlikte dünyada bilenen en önemli temsilcisi Henri Rousseau ‘dur. Naif sanatın Türkiye’deki temsilcilerine örnek olarak Fahir Aksoy, İbrahim Balaban, Mehmet Pesen, Hikmet Karabucak, Oya Katoğlu gibi sanatçılar verilebilir. Naif resmin günümüz Türk sanatında da temsilcileri bulunmaktadır, zaman zaman kişisel, zaman zaman da grup sergileri açarak kendilerini ve eserlerini sanat izleyicisine sunarak sanat ortamında yerlerini alırlar, bu sanatçılardan birisi de araştırmamızın konusunu olan Safranbolulu Naif ressam Recai Demirsöz’dür. Makalede Naif sanatın kısa bir tanımlaması verilerek araştırmamanın evrenini teşkil eden Naif ressam Recai Demirsöz’ün sanat hayatına ve eserlerine yer verilmiştir

 



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

15 Aralık 2024 Paz 

ABDÜLKADİR ÖZER (1932-1998)(YUSUFGİL)

 

abdülkadir özer,baba hafız mehmet nurettin özer ve akile özer'in oğlu olarak 1932 yılında son evlat olarak ılbarıt köyünde doğmuştur.ilkokulu 'karamanbaşı' 'akbulak' ilkokulunda 5 yıl olarak okumuştur.akbulak ilkokulu yaklışık mahalleri iile birlikte üç köyün öğrencilerine hizmet veren 5 yıllık bir bölge okuludur.

daha sonra,kendi anlatımı ile kendisini yatılı orta okula yazdırır.ortaokul bittikten sonra,imtahana girerek trabzon öğretmen okulunu kazanır.trabzon'da okumak için,hacılarobası köyünden 'agopgilden' remzi güler ile deniz yoluyla trabzon'a ulaşırlar.onları getiren gemi trabzon açıklarında dudur ve büyük kayıklarla yolcular karaya taşınır.şöyle anlatır.denizde dalga vardı.karadenizliler,kayık kenara varır varmaz atladılar,biz remzi ile birbirimize bakıyoruz.bir laz bize ula kıvırcıklar,denizi görünce ödünüz patlıyor,atlayın düşerseniz biz sizi kurtarırız dedeğinde son çare,kayık kıyaya yanaşınca var gücümüzle atladık.daha sonra,okulumuzu bulduk.kayıtlarımızı yaptırdık,fakat yatağımız yorganımız olmadığı için yaklaşık iki aya yakın,remzi arkadaşımla,bir mermerin üzerinde geceleri uyuduk.bir ara kaçmayı düşündük,ama okumak son çaremizdi.

abdümkadir özer,trabzon öertemen okulun bitirdikten sonra ülkemizin bazı bölgelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra tekrar imtahana girerek,ilköğretim müfetişi olur.en son görev yaptığı yer ise ılbarıt köyü ve çevre köyler olur.kendisini,yanılmıyorsam 1998,eylül veya ekim ayında kayıp ettik.ben istanbul'da olduğum için,cenaze merasimine katılamadım.istanbul'dan döndükten sonra,safranbolu mezarlığında mezarını bulup ziyaret ettim ve öğretmen arkadaşlarının bıraktığı çelenk solmuş halde halen duruyordu.

bana 30.mayıs.1998 yılında 'yusufgil' ailesi olarak hazırladığı ve çoğaltarak tüm 'yusufgil' aile bireylerine verdiği,bir dosya vermişti.yalnız burada hiç tarih kullanılmamış.sadece 30.mayıs.1998 tatamlanmış tarihi var.kaldıki insan yaşamında tarih çok öremlidir.örneğin ozsmanlı devleti 1299 yılanda osman bey tarafından,bilecik'in söğüt ilçesinde kuruldu.cumhuriyet 29.ekim. 1923 yılanda ilan edildi.tüm bunlar önemlidir ve bir babası hafız mehmet'in ölüm tarihini kullanmış.babam demir çelik işletmelerinden 1953 yılında emekli olduktan sonra,emekli maaşını alamadan vefat etti...

kendisine tüm bu bilgileri nasıl toparladın dediğimde,baban satı demirsöz'den faydalandım demişti.

örneğin,benim kendisine vermiş olduğum,1987 yılında,babam satı demirsöz'le türçeleştiridiğimiz 'köy kayıt'defterinde hemen hemen tüm tarihler mevcuttu.bunu kensine söylediğimde,o defteri benden aldılar ve ankara'da kayıp ettiler demişti.

bu arada ılbarıt köyünün ilk resmi mualimi 'öğretmeni' olan mehmet cemil efendi.bu dosyada yanlış anlatılmış.kadir bey olayı şöyle anlatıyor.istanbul'da karagaşada bunalan mehmet cemil efendi,istanbul'dan kastamonu istigametine giden bir kervanla yola çıkar ve 106 köprüsünde,kurtoğlu değirmeninde,değirmene giden mehmet ata'nın babası yusuf efendi ile karşılaşır.yusuf efendi onu ılbarıt köyüne getirir ve öğretmenliğe başlar.mehmet ata,hüseyin efendi,hasan fehmi efendi ve hasan efendileri okutarak ilerde öğretemen olmalarını sağlar.

sözü edilen kurtoğlu değirmeni,106 köprüsünde değil,hocaköprüsündedir.106 köprüsü ılbarıt köyüne yaklaşık 45 km.dir ki buraya bir günde gidip gelmek oldukça zor.

aslen bulgaristan,filibe'li olan mehmet cemil efendi.1865 doğumlu olup,ılbarıt köyüne,aslen hacıalioğullarından olup,yaklaşık 15 katır ile katırcılık kervanı yapan ve 'katırcı' olarak anılan,hüseyin efendi tarafından getirilmiştir.dolasyıla mehmet cemil efendi sadece kendisi değil,eşi emine,kızı behice ve eşi emine'nin teyzesi,nefise hanım vardır ve mehmet cemil efendi,yamakgilden,kör raşit olarak bilinen,raşit'in evnini güneye bakan odasını restore ettirerek orda ikamet etmiştir.bu ev daha sonra raşit'in damadı,mehmet ali özlü tarafından karakaşgilden mehmet avcı 'koca mehmet'e' satılmıştır.bu vesile ile aynı zamanda bir eğitimci olan,abdülkadir özer'i saygı ile anıyorum.aslında yazılacak çok şey var ,ama ben kısaca özetledim.

not. mehmet cemil efendi ile net bilgi...

'okur yazar sübyan muallim olan mehmet cemil efendi,hedevandigar (bursa) nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897) tarihinde aldığı teskere osmaniye mucubince (icab) ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

14 Aralık 2024 Cumartes 

HASAN EFENDİ (1891-1915) (ÇAVUŞGİL)

hasan efendi,aynı kuşağın öğretmenlerindendir.mustafa çavuş ve emine hanımın oğlu olarak,1891 yılında ılbarıt köyünde dünyaya gelir.kendinden başka, 1887 doğumlu hamide (tahir tangül)ün annesidir.1897 doğumlu huriye (mehmet adnan erden)in annesidir.1899 doğumlu ali (alibıdık) (hasan rahmi saygın)ın babasıdır ve 1907 doğumlu hamide (şükrü kaya)nın eşidir.anneleri emine hanım ayranco hasan ağanın kızıdır.

hasan efendi,ilkokulu doğduğu köy ılbarıt'da mehmet cemil efendi de okur.rüşteyiyi okumak için,safranbolu'da ikamet etmekte olan,amacası katırcı hüseyin efendinin yanına gider.katırcı hüseyin yaklaşık 15 civarında katırları ile o zamanın kervan işini yapmaktadır.bartın,safranbolu ve safranbolu,kastamonu arasında,yük taşımacılığı yapar.her perşeme günü,kendini ona göre ayarlayarak,ılbarıt köyüne gelir.istanbul'dan,ılbarıt köyüne iaşe ve benzeri yardımları köyüne yollayan,fırıncı mustafa remzi'nin gönderdiklerini,bartın'da gemiden alır ve köyel ulaştırır.tabak-evi suyu olarak bilinen ve 1990 yıllarına kadar faal olan suyun köye gelmesi için öncülük etmiştir.köylüler zor yerlerden su kanalını açarken,hüseyin efendi,rum ustaları getirirek,yağlı algun denilen horasan sıva ile suyun köye gelmesini sağlamışkır.yalnız,masraflı olduğu için köylünün parası tükenmiş,su yaklaşık 4 yılı sarıahmet köyü civarına akmıştır.daha sonra,yyukarı pınar,taşönü pınarı ve cami şadırvanı olmak üzere,1945 yukarı ilkokulun açılmısı ile okulada su verilmiştir.

hasan efendi,safranbolu rüştiye mektebini bitirdikten sonra,kastamano öğretmen okulunuda bitirip,öğretmen olur.bu arada safranbolu'da okuduğu yıllarda tanıştığı,safranbolu eşraflarından bir ailenin kızı ile evlenir.fakat,evliliğinin daha bir kaç ayında,ülkede 'seferberlik' ilan edilir. 1914 birinci dünya savaşının başlaması ile birlikte,yedek subay olarak askere alınır.daha sonra,1915'te çanakkale savaşına dahil olur.savaşın tam anlamı ile kızıştığı bir zamanda,askerliğini yaptığı 125 alayda,çanakkale merkez tepe mevkiinde şehit olur.mezarı çanakkale şehitliğindedir.doğal olarak,eşinin şehit düştüğünü öğrenen hanımı,ismi bilmediğim için buraya aktaramıyorum.bir daha hiç evlenmez.yazları ılbarıt köyüne ve kışları,safranbolu'ya ailesinin yanına giderek ömrünü tamamlar.yaşamını eşinden kensine bağlanan aylıkla sağlar.

köyümüzde 1900 yılların başında,öğretmen olarak ve köyümüzün geçmişe dönük aydınlanmasını sağlayan,eski öğretmenlerini tanıtmaya çalıştım.bu bilgiler şahsımın genel bilgileri olup,hiç bir yerde yazılı değildir.daha başka yazılarda buluşmak üzere ve geçmişte kalanları saygı ile anıyorum



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

26 Ekim 2024 Cumartesi

 

ABDÜLKADİR ÖZER (1932-1998)(YUSUFGİL)

abdülkadir özer,baba hafız mehmet nurettin özer ve akile özer'in oğlu olarak 1932 yılında son evlat olarak ılbarıt köyünde doğmuştur.ilkokulu 'karamanbaşı' 'akbulak' ilkokulunda 5 yıl olarak okumuştur.akbulak ilkokulu yaklışık mahalleri iile birlikte üç köyün öğrencilerine hizmet veren 5 yıllık bir bölge okuludur.

daha sonra,kendi anlatımı ile kendisini yatılı orta okula yazdırır.ortaokul bittikten sonra,imtahana girerek trabzon öğretmen okulunu kazanır.trabzon'da okumak için,hacılarobası köyünden 'agopgilden' remzi güler ile deniz yoluyla trabzon'a ulaşırlar.onları getiren gemi trabzon açıklarında dudur ve büyük kayıklarla yolcular karaya taşınır.şöyle anlatır.denizde dalga vardı.karadenizliler,kayık kenara varır varmaz atladılar,biz remzi ile birbirimize bakıyoruz.bir laz bize ula kıvırcıklar,denizi görünce ödünüz patlıyor,atlayın düşerseniz biz sizi kurtarırız dedeğinde son çare,kayık kıyaya yanaşınca var gücümüzle atladık.daha sonra,okulumuzu bulduk.kayıtlarımızı yaptırdık,fakat yatağımız yorganımız olmadığı için yaklaşık iki aya yakın,remzi arkadaşımla,bir mermerin üzerinde geceleri uyuduk.bir ara kaçmayı düşündük,ama okumak son çaremizdi.

abdümkadir özer,trabzon öertemen okulun bitirdikten sonra ülkemizin bazı bölgelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra tekrar imtahana girerek,ilköğretim müfetişi olur.en son görev yaptığı yer ise ılbarıt köyü ve çevre köyler olur.kendisini,yanılmıyorsam 1998,eylül veya ekim ayında kayıp ettik.ben istanbul'da olduğum için,cenaze merasimine katılamadım.istanbul'dan döndükten sonra,safranbolu mezarlığında mezarını bulup ziyaret ettim ve öğretmen arkadaşlarının bıraktığı çelenk solmuş halde halen duruyordu.

bana 30.mayıs.1998 yılında 'yusufgil' ailesi olarak hazırladığı ve çoğaltarak tüm 'yusufgil' aile bireylerine verdiği,bir dosya vermişti.yalnız burada hiç tarih kullanılmamış.sadece 30.mayıs.1998 tatamlanmış tarihi var.kaldıki insan yaşamında tarih çok öremlidir.örneğin ozsmanlı devleti 1299 yılanda osman bey tarafından,bilecik'in söğüt ilçesinde kuruldu.cumhuriyet 29.ekim. 1923 yılanda ilan edildi.tüm bunlar önemlidir ve bir babası hafız mehmet'in ölüm tarihini kullanmış.babam demir çelik işletmelerinden 1953 yılında emekli olduktan sonra,emekli maaşını alamadan vefat etti...

kendisine tüm bu bilgileri nasıl toparladın dediğimde,baban satı demirsöz'den faydalandım demişti.

örneğin,benim kendisine vermiş olduğum,1987 yılında,babam satı demirsöz'le türçeleştiridiğimiz 'köy kayıt'defterinde hemen hemen tüm tarihler mevcuttu.bunu kensine söylediğimde,o defteri benden aldılar ve ankara'da kayıp ettiler demişti.

bu arada ılbarıt köyünün ilk resmi mualimi 'öğretmeni' olan mehmet cemil efendi.bu dosyada yanlış anlatılmış.kadir bey olayı şöyle anlatıyor.istanbul'da karagaşada bunalan mehmet cemil efendi,istanbul'dan kastamonu istigametine giden bir kervanla yola çıkar ve 106 köprüsünde,kurtoğlu değirmeninde,değirmene giden mehmet ata'nın babası yusuf efendi ile karşılaşır.yusuf efendi onu ılbarıt köyüne getirir ve öğretmenliğe başlar.mehmet ata,hüseyin efendi,hasan fehmi efendi ve hasan efendileri okutarak ilerde öğretemen olmalarını sağlar.

sözü edilen kurtoğlu değirmeni,106 köprüsünde değil,hocaköprüsündedir.106 köprüsü ılbarıt köyüne yaklaşık 45 km.dir ki buraya bir günde gidip gelmek oldukça zor.

aslen bulgaristan,filibe'li olan mehmet cemil efendi.1865 doğumlu olup,ılbarıt köyüne,aslen hacıalioğullarından olup,yaklaşık 15 katır ile katırcılık kervanı yapan ve 'katırcı' olarak anılan,hüseyin efendi tarafından getirilmiştir.dolasyıla mehmet cemil efendi sadece kendisi değil,eşi emine,kızı behice ve eşi emine'nin teyzesi,nefise hanım vardır ve mehmet cemil efendi,yamakgilden,kör raşit olarak bilinen,raşit'in evnini güneye bakan odasını restore ettirerek orda ikamet etmiştir.bu ev daha sonra raşit'in damadı,mehmet ali özlü tarafından karakaşgilden mehmet avcı 'koca mehmet'e' satılmıştır.bu vesile ile aynı zamanda bir eğitimci olan,abdülkadir özer'i saygı ile anıyorum.aslında yazılacak çok şey var ,ama ben kısaca özetledim.

not. mehmet cemil efendi ile net bilgi...

'okur yazar sübyan muallim olan mehmet cemil efendi,hedevandigar (bursa) nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897) tarihinde aldığı teskere osmaniye mucubince (icab) ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

23 Aralık 2024 Pazartesi

İLK AİLELER VE AİLELERİN DAĞLIMI..

ılbarıt köyü ilk kayıtlar,hacıhamzaoğullarıdır.bu aile ilbarıtta iki hane ve bağlıca mah.de bir hane olmasına karşın,zamanla söyünmüştür.bu aileden sonra,hacıalioğlu esamesi okunmakta ve aile ilk olarak iki hanedir.

aradan geçen bunca zaman baz alındığında ve kim bunlar denildiğinde insan ilk önce bocalıyor ve torunlardan abdullah'tan yola çıkıldığında,1806 doğumlu sözü edilen abdullah kim? abdullah, köyde havaşgil'den aliosman'ın dedesi ve fısfıs hafız mehmet mutlu'nun dedesi.abdullah'ın iki oğlu oluyor.hasan, aliosman'ın babası ve kör emin lakablı, fısfıs hafız ve kardeşi abdullah'ın babası...hasan'ın aynı zamanda iki kızı vardır.burda kayıt altında olmadığı için lakabı ile yazıyorum gıdı kız,safranbolu'da bir demirci ile evlenmiştir.diğer kızı sarıyan köyündedir.hasan,yukarı meyremgilden abdullahın kızkardeşi ile evli olup,aynı zamanda,aşağı meyremgilden karıtlı ibrahim'le bacanaktır.

diğer torunlar,sırasıyla memiş, ismail, emin ve osman'dır.

örneğin elişgil bu torunlardan birinin oğlu ali ile ilintili olup,ali'nin kimin oğlu olduğu hakkında kayıtlı bir bilgi yoktur. ali'nin mehmet (karaoğlan) 1867 ve abdullah (sarıoğlan) 1891 doğumlu iki oğlu vardır.

yine aynı sülaleden güdükgil'in 1831 yılından itibaren reel kayıtlarına 1900 yıllarda rastlandığı için,baba ömer'den olma,havva 1878,hüseyin 1879 ve ali 1889 doğumlu üç çocuğu vardır.

torun osman, osman 1830 doğumlu olup,osmançavuşgili temsil etmektedir.osman çavuş'un sırasıyla,hüseyin (katırcı) 1862,mustafa 1865 ve mehmet 1868 doğumlu üç oğlu vardır.

 

 

19MAYIS2013 ESAMİLER:

hasanoğlu ;mustafa (cemal oğuz,bağlıca mah.)
hasanoğlu;mehmet (yunus oğuz,bağlıca mah.)
hasanoğlu;ramazan (ramazan oğuz,bağlıca mah.)
akmustafaoğlu;mustafa (gıdavagil,kareşer mah.)
akmustafaoğlu ismail (kistirli çavuşgil kareşer mah.)
hacialioğlu mustafa (çavuşgil,ılbarıt köyü)
hacıalioğlu hasan (keleşgil, ” “)
hacıalioğlu mehmet (deliseyingil, ” “)
hacialioğlu hasan (havaşgil ” “)
hacıalioğlu emin ( fıs fıs hafızgil ” “)
hacıalioğlu mehmet (elişgil ” “)
hacialioğlu hüseyin (güdükgil ” “)
hacıalioğlu osman (osman çavuşgil ” “)
hacıalioğlu mehmet (zaimgil,kuruoğlan ” “)
hacıömeroğlu mehmet (bilinmiyor-söyünmüştür)
hacıömeroğlu süleyman (eminegil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (kahvecigil ” “)
hacıömeroğlu ahmet (ayrancıgil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (karakaşgil ” “)
hacıömeroğlu satılmış (aligülügil ” “)
hacıömeroğlu hüseyin (dokzangil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (kulagil ” “)
hacıömeroğlu mustafa (faslıgil ” “)
hacıömeroğlu ali (kazıkaligil ” “)
hacıömeroğlu mustafa (kemanecigil,söyünmüştür)
hacıömeroğlu osman (cırtosmangil-bağlıca mah.)
hacıömeroğlu osman (yanıkgil,ılbarıt köyü)
hacıömeroğlu hüseyin (yanıkgil-söyünmüştür)
ibrahimbeyoğlu abdullah (hüseyinefendigil ” “)
kadıoğlu mustafa (hecelligil ” “)
kadıoğlu ahmet (pehlivangil ” “)
kadıoğlu hüseyin (softagil ” “)
kadıoğlu osman (kosbatargil ” “)
ortakçıoğlu hamide (ortakçıgil-söyünmüştür-bağlıca mah.)
karaibrahimoğlu mehmet (okumuşgil ” “)
mollahasanoğlu halil (cıdıkgil bağlıca mah.)
mollahasanoğlu mustafa (tulumagil ” “)
mollahasanoğlu ismail (bilinmiyor-söyünmüştür)
mollahasanoğlu şakir (cemükgil bağlıca mah.)
sarıibrahimoğlu mehmet (şıkkıdıgil ılbarıt köyü)
sarıibrahimoğlu salih (pürdegil ” “)
tavşancıoğlu abdullah (ipiçürükgil ” “)
kuruhaliloğlu mustafa (akkuşgil ” “)
kütükçüoğlu emin (hatıpgil ” “)
kütükçüoğlu hüseyin (hüsükgil ” “)
süleymanbeyoğlu hüseyin (hürükızgil ” “)
süleymanbeyoğlu süleyman (sülüğünsarıoğlan-söyünmüştür)
süleymanbeyoğlu hüseyin (karabacakgil-söyünmüştür)
süleymanbeyoğlu mustafa (karabacakgil-topalagil)
süleymanbeyoğlu ismail (acumukgil ” “)
süleymanbeyoğlu kadir (acumkgil-söyünmüştür)
musluoğlu mustafa (sarımuhtargil ” “)
musluoğlu ahmet (gödegil ” ” )
musluoğlu mehmet (emistogil ” ” )
musluoğlu osman (kuruhüseyingil ” “)
musluoğlu ömer (deliahmetgil ” “)
karamehmetoğlu hüseyin (ibrahimçavuşgil kareşer mah.)
karamehmetoğlu mehmet (kıdımehmetgil ” ” )
karamehmetoğlu mustafa (berbergil ” “)
karmehmetoğlu ahmet (topalahmetgil ” ” )
karmehmetoğlu yusuf (yusufgil ılbarıt köyü )
karamehmetoğlu salih (” ” ” “
tangıroğlu salih (döndügil ” “)
tangıroğlu mehmet (döndügil-söyünmüştür)
gökmenoğlu raşit (körraşitgil-söyünmüştür)
gökmenoğlu hasan (kürtşabangil ” “)
gökmenoğlu ibrahim (yamakgil ” ” )
mollamustafaoğlu ahmet (iyipgil ” ” )
mollamustafaoğlu hüseyin (mehmetaliefendigil ” “)
kardelioğlu ibrahim (meyremgil ” “)

karye-i ılbarıt tabi kaza-i za'feranborlu...

bundan yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.

iki asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.

yine iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da (akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok

merkez ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil (tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil) (ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler yok.

yine o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve kızları kayıt altına almamışlar.

örneğin (akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)

iki asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan -emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791 doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.

kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında ,ilköğretim müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam satı demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi belirleyemedik.saygılarımla....

ılbarıt köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.cami öncesi 'köy-odası' ve 'köy-mektebi' vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, köy-odası ve mektebinin ne zaman yapıldığı bilimemektedir.

aynısı hacılarobası köyündede vardı, hacılarobası köyündeki yıkılıp yerine yenisi yapıldı.bizdeki ise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp yenisi yapıldı.

köy mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,mehmet cemil efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.hatta burdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim görmüşlerdir.fıs fıs hafız (mehmet mutlu) gibi...

cumhuriyet önceside köy mektebinde eğitime devam edilmiş.o yılları babam satı demirsöz şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve hacılarobası köyünde olduğu için,ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya gelinirdi.hocamızda,kuzyaka'dan telli lakaplı ve abdülkadir özer'in babası mehmet özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.

köy mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmen olanlar,hüseyin avni aksoy,mehmet ata doğan ve hasan tahsin erden'dir.cumhuriyetin kurulması ile mustafa remzi sponsorluğunda, kastamonu öğretmen okuluna gönderilen,ahmet demiralp,şükrü kaya,ibrahim ünal ve mustafa algan'dır.

köy mektebi,mehmet ata doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile 1931'den,karamanbaşı mevkiinde 1934 yılında yapılan 'akbulak-ilkokulu' üç köyü kapsayan okul olarak hizmete açılmıştır.sırasıyla,ılbarıt,(üçbölük)hacılarobası,o yıllarda geren köyü hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,hacılarobası esmase okunuyordu. ve sarıyan (gündoğan)köyü....o yıllara ait okul kayıt defterleri,köy müzesinde bulunmaktadır.daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde okullar açılmıştır.

bundan yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.

iki asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.

yine iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da (akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok

merkez ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil (tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil) (ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler yok.

yine o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve kızları kayıt altına almamışlar.

örneğin (akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)

iki asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan -emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791 doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.

okur yazar sıpyan (çocuk) muallimi olan mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın eski ismi) vilayeti nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı teskere osmaniye mucibince (icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.

mehmet cemil efendi ayrıca batı eğtimi aldığı için,o yılların yaygın dili olan fransızcayı bilmektedir.1900'lerin başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen mehmet cemil efendi,hüseyin efendi,hüseyin avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi erden ve ata efendi,mehmet ada doğan,gibi öğrencilerini ileri derecede eğitirek o yılların öğretmen ve kadıların (hakim)lerin yetiştiği medrese eğitime göndererek,eğitimci olmalarını sağlamıştır.

ayrıca mehmet cemil efendi,kız çocuklarında okutmuştur.

kaynakça...satı demirsöz (1910-2009) recai demirsöz (1956.....)cevirisi..

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

18 Aralık 2024 Çarşamba

DOKZANGİl

ve bu çağrışım nereden geliyor.eskiden köyde beş on yıl geçmeden büyük kıtlıklar olurmuş.ne tarlada ekin,ne bağ ve bahçede meyve...yine böyle bir yıl,baba ali köy odasının kapısından girer. köylüler ali'nin yüzüne bakarlar,ali oldukça mutsuzdur.ne olduğunu sorarlar.ali bir oğlum oldu o da kıtlığa denek geldi der. köylüler üzülme her şey hallolur.birbirimize yardım ederek bu zor günleri aşacaz derler. babada az da olsa umut belirtileri doğar. işte 'komşu komşunun külüne muhtaçtır' bu anların göstergesidir.yıl rumi 1290,miladi 1874 dür.dokzangil çağrışımı buradan gelir. asıl adı mustafa olan dokzan,askerlik dışında gurbete çıkmaz.çünkü yer zenginidir.hacılarobası bağlarından,tabakevi suyuna kadar o araziler onundur.hatta akkuşgil,değirmecigil ve güdükgil ali özdemire bağ yerlerini o satmıştır.hatta değirmencigil,orta mah'deki ev yerinide dokzangilden almıştır.dokzan geçimini tarım ve ustalıkla karşılar.köye ev yapımına gelen,o zamanların gayaza (incekaya) köyünden mustafa usta,mutlaka bağlıca mah'den ibramusta ve dokuzanı yanına alırmış.ileri derecede sigara içen dokuzan,bir kaç gün sigarasız kalır.eskiden pamukluenteri denilen,giysiler vardı.bizim çocukluğumuzda yaşlı kadınlar giyerdi.dokzan enterinin astarını söküp,bir miktar pamuk çıkarıp,bir kağıta sardıktan sonra ateşleyip bir nefes aldıktan sonra,büyük oğlu satı'yı yanına çağırır.bak oğlum bu meret yüzünden yeri yurdu sattım.bu mereti ne sen iç nede kardeşlerine içir der.kardeşleri hasan (kamyon) ve mustafa sabri'dir ve dokzan,köyden toprakcuma'ya giden komşusuna,bir miktar para verir.bana bir kilo tereyağ al der.komşusu teryağı getirir.dokzan tereyağnın bir kısmını,tavada ertir ve yufka ekmekle bandıra bandıra yer ve bu son yemeği olur 1938 yılında 64 yaşında hayata veda eder.dokzan aynı zamanda sarımuhtargil'den evli olup,sarımuhtarın eniştesidir.yıkılmaya yüz tumuş dokzangilin evni hamide uysal tekrar hayata kazandırmıştı



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

15 Aralık 2024 Pazar

HASAN EFENDİ (1891-1915) (ÇAVUŞGİL)

hasan efendi,aynı kuşağın öğretmenlerindendir.mustafa çavuş ve emine hanımın oğlu olarak,1891 yılında ılbarıt köyünde dünyaya gelir.kendinden başka, 1887 doğumlu hamide (tahir tangül)ün annesidir.1897 doğumlu huriye (mehmet adnan erden)in annesidir.1899 doğumlu ali (alibıdık) (hasan rahmi saygın)ın babasıdır ve 1907 doğumlu hamide (şükrü kaya)nın eşidir.anneleri emine hanım ayranco hasan ağanın kızıdır.

hasan efendi,ilkokulu doğduğu köy ılbarıt'da mehmet cemil efendi de okur.rüşteyiyi okumak için,safranbolu'da ikamet etmekte olan,amacası katırcı hüseyin efendinin yanına gider.katırcı hüseyin yaklaşık 15 civarında katırları ile o zamanın kervan işini yapmaktadır.bartın,safranbolu ve safranbolu,kastamonu arasında,yük taşımacılığı yapar.her perşeme günü,kendini ona göre ayarlayarak,ılbarıt köyüne gelir.istanbul'dan,ılbarıt köyüne iaşe ve benzeri yardımları köyüne yollayan,fırıncı mustafa remzi'nin gönderdiklerini,bartın'da gemiden alır ve köyel ulaştırır.tabak-evi suyu olarak bilinen ve 1990 yıllarına kadar faal olan suyun köye gelmesi için öncülük etmiştir.köylüler zor yerlerden su kanalını açarken,hüseyin efendi,rum ustaları getirirek,yağlı algun denilen horasan sıva ile suyun köye gelmesini sağlamışkır.yalnız,masraflı olduğu için köylünün parası tükenmiş,su yaklaşık 4 yılı sarıahmet köyü civarına akmıştır.daha sonra,yyukarı pınar,taşönü pınarı ve cami şadırvanı olmak üzere,1945 yukarı ilkokulun açılmısı ile okulada su verilmiştir.

hasan efendi,safranbolu rüştiye mektebini bitirdikten sonra,kastamano öğretmen okulunuda bitirip,öğretmen olur.bu arada safranbolu'da okuduğu yıllarda tanıştığı,safranbolu eşraflarından bir ailenin kızı ile evlenir.fakat,evliliğinin daha bir kaç ayında,ülkede 'seferberlik' ilan edilir. 1914 birinci dünya savaşının başlaması ile birlikte,yedek subay olarak askere alınır.daha sonra,1915'te çanakkale savaşına dahil olur.savaşın tam anlamı ile kızıştığı bir zamanda,askerliğini yaptığı 125 alayda,çanakkale merkez tepe mevkiinde şehit olur.mezarı çanakkale şehitliğindedir.doğal olarak,eşinin şehit düştüğünü öğrenen hanımı,ismi bilmediğim için buraya aktaramıyorum.bir daha hiç evlenmez.yazları ılbarıt köyüne ve kışları,safranbolu'ya ailesinin yanına giderek ömrünü tamamlar.yaşamını eşinden kensine bağlanan aylıkla sağlar.

köyümüzde 1900 yılların başında,öğretmen olarak ve köyümüzün geçmişe dönük aydınlanmasını sağlayan,eski öğretmenlerini tanıtmaya çalıştım.bu bilgiler şahsımın genel bilgileri olup,hiç bir yerde yazılı değildir.daha başka yazılarda buluşmak üzere ve geçmişte kalanları saygı ile anıyorum

 



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

14 Aralık 2024 Cumartesi

ILBARIT KÖYÜ,KURULUŞ İTİBARIYLA, HACIÖMEROĞULLARI... 

Bilndiği gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına yerleşmeşlerdir.

Hacıömeroğlu Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830 doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841 doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874 doğumludur.

Gardayigil bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah 1796 doğumludur.En büyük oğlu Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş' olarak biliniyor.Diğer kardeş Osman 1863 ve Hüseyin 1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha sonra,Ayranconun Ahmet'le evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye temel duvarı kalmıştır.

Abdullah kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan 1823 doğumlu olup,Karahasan olarak bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer 1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat 1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve Yakup'un babası olduğu bir realite çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855 doğumlu olup,oğluna Ömer ismini vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.

Gardeyigil Hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife

Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu Halil,Şerife ise Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.

Hasanoğlu Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde çocukları vardır.

Kardeşi İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman ve Beşir isminde çocukları vardır



(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

23 Aralık 2024 Pazartesi

HECELLİGİL' ATA DOĞAN AVNİ AKSOY YUKARI KELEŞGİL TAVŞANCIOĞLU

ECELLİGİL

Bilindiği gibi Ilbarıt köyü 30 küsur esamiden oluşmaktadır. İki asırın içinde bu esamilerden bazıları ne yazık ki varlığını sürdürememiştir.

'Hecelligil' olarak bilenen aile 'Hecel' kelimesinin nereden var olduğunu bulamadım. Fakat Ilbarıt köyü sınırları içinde, 'Heceldüzü' diye bir mevki var.

Hecelligil Kadıoğlu esamesine kayıtlı olup, daha sonraları üç haneye bölünmüştür. Sırasıyla Kosbatargil en yaşlı ferd 1801 doğumlu İbrahim (Dümensüz) lakabıyla anılmıştır. Yine Softagil Mustafa (Softo) 1813 doğumludur. Bu ailelerin en yaşlı üyesi 1791 doğumlu, Kadıoğlu hacı Halil bin Mehmet'dir. Buradaki 'Bin' tümcesi kardeş demektir.

Hecelligil Mehmet 1819 ve diğer kardeşi Feyzullah 1823 doğumlu olup, arada kayda değer bilgi

olmadığı için, Ayşe ve Mustafa'dan olma 1863 doğumlu, aynı adı taşıyan Mustafa'dır. Diğer kardeş Mehmet 1856 doğumlu olup, 1888 yılında ortadan kayıp olduğu ve kendisinden 20 yıldır bir haber alınamadığı yönündedir. Diğer kızkardeş Hanife 1852 doğumlu olup, Musluoğlu Hüseyin (Sarımuhtar'ın) annesidir.

Mustafa ve Ayşe'den olma 1891 doğumlu Emine ,Hecello 'Mehmet Özen) 1913 , Çıraklar köyünden içgüveyi, ezmecigilden Mustafa Özen'in oğludur. Mustafa Özen Seferberlikte şehit düşmüştür. Emine Ovacık, Yığınot köyünden Kamille yaptığı evliliğinden Ayşe Avcı 1923 ve yine Çorum, Dodurga'dan İsmaille yaptığı evlilikten Emine Aydın 1928 doğmuştur,Emine Aydın,baba İsmail tarafından,Acumukgilden Ali Akgülle kardeştir.

Hecello Mehmet Özen ilk evliliğini Çavuşgilden 1915 doğumlu Ayşe ile yapmıştır. bundan sırası ile Safiye San 1935, Mustafa Özen 1937 ve Fehmi özen 1941 doğmuştur. Ayşe'nin 1945 yılında vefatı ile Mustafa Özen ,Geren Köyünden Müyesser ile evlenmiş ve bu evlilikten Hasan 1946, Ayten 1950 ve Bilgin 1958 doğmuştur.

Mustafa Özen,Geren köyünden,Sadettin kızı 1939 doğumlu Nazife ile evlenmiş ve Faik 1958,Mehmet 1962, Nezahat 1965 ve Bayram 1967 doğmuştur.

Not.Yeni nesil hakkında fazla bilgim olamadığı için,eğer gönderirlerse kayda geçecektir.

 

 

 YUKARI KELEŞGİL

Görmüş olduğunuz ev, Yukarı Keleşgil olarak bilinir.Aslında ev Ilbarıt köyünün ilk kurucularından,Hacıhamzaoğullarından Kara Muhtarın misafirhanesidir.Hacıhamzaoğullarının bir koluda Bağlıca Mahallesini kurmuş olup,daha sonra Hasanoğlu diye esamisi değistirmiştir.Ev iki odalı olup,Acumuğun Kardeşi Kel Kadir'e geçmiştir.Kel Kadir 1872 doğumlu olup,üç oğlu olmasına karşın söyünmüştür.Hacıhamzaoglu ailesine gelince 10 yakın erkek olmasına karşın zamanla, bu evde söyünmüş olup, Hecelligilden torun Ayşe ve Karakaşgilden Hüseyin evlat alınarak ,ev ayakta tutulmustur. Ev geçmiş itibarıyla,Karamuhtargil, Zorogil,Zaimgil ve en son Kuruoğlangil olarak bi

rden çok adla anılmıştır.Ilbarıttan herkese günaydın

 

TAVŞANCIOĞULLARII

Ilbarıt köyünde,'Tavşancıoğulları'na ait ev...'Tavşancıoğulları' Ilbarıt köyüne 1840 larda intikal etmiş olup,diğer esamilerle ilgisi yoktur. Şimdiki mevcut aile reddetsede , ailenin köydeki lakapları 'İpiçürükgil'dir.Ailede iki kardadeş ismi geçmektedir.Büyük kardeş Abdullah 1826 küçük kardeş İbrahim 1839 doğumlu olup, Libya- Trablusgrap merkezinde, telgraf çavuşu görünmektedir bilgisi var.İbrahim aynı zamanda,Muslugilden, Göde lakaplı,Ahmet Yıldırım'ın kayınpederidir.

Daha sonraları bu sülale söýünmüş olup, Elişgilden, Karaoğlan lakaplı,Mehmet Öztürk,1866, Kendisi,Elişgilin,Sarı Amcanın ağbeyisidir.Tavşancıoğlu Abdullah oğlu, Hüseyin'in kızı ile ev evli olduğundan, Elişgilden bu eve taşınmıştır.Söz konusu,İbrahim ise ,askerliğini yaptığı,Libya- Trablusgarp'tan dönmemiştir.Şehit mi oldu?Bir hastalıktan mı öldü?Yaksa oralarda evlenip kaldı mı? Orası mumma...

 

ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASINDA

HACIALİOĞLU ESAMESİ,İKİNCİ AİLE VE DAĞLIMI...

HACIALİOĞLU OSMAN DOĞUM TARİHİ 1756

OĞLU ALİ DOĞUM 1801

DİĞER OĞLU RUŞEN DOĞUM 1816

TORUN MEHMET DOĞUMU 1821

" " İBRAHİM " " 1828

" " HALİL " " 1826

Burada Ruşen'den yola çıkıldığında,sözü edilen Ruşen, Çavuşgil'i temsil etmektedir. Daha sonra oğlu Mustafa doğar ve Mustafa ili birlikte üç kız,Mustafa'nın Osman ve Hatice isminde iki çocuğu olur.Osman 1889 doğumlu olup,1956 yılında Demircibağ mevkiinde attan düşer,bu esnada elindeki baston gözüne saplanır ve orda yaşama veda eder.Hatice 1882 doğumlu olup,Kulagilden,Şakir'le velenir.Şakir Çanakkale Savaşında şehit düşer.

Ruşen'in kızlarından biri Karaşar Mah'de Ahmet oğlu Hasan'la evlenir.İsmi Ayşe'dir 1857 doğumludur.Bu evlilikten iki oğlu bir kızları olur.İsmail (Jandarma) 1889 doğumlu.Abdullah 1891 doğumlu ve kızkardeş Habibe 1888 doğumlu olup,Yörük Köyünden Muratoğlu ile evlenir.Muratoğlu, cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, büyük ihaleler alır ve Elazığ,Malatya arası demiryolunu yapar.1940 larda,eşenin yeğeni olan Ruşen Gürleyik'i bu teren yolunda bir kısım işçinin başına ekip başı yapar.Hatta Muratoğlu ihaleye girdiği bir sırada,ihale kızışır ve iş adamı Vehbi Koç'a iki tokat aşkeder.Amerika'da vefat eden Muratoğlu için,Yörük Köylüleri,gıyabi bir mezar yaptırır.Köydeki büyük konakda,Yörük Köyü Derneğine bağışlanır.

Ruşen'in diğer kızı Şerife 1847 doğumludur.

Kospatargil'den Kadıoğlu Osman'la evlenir.Bu evlilikten Mehmet 1889 ve İbrahim 1897 iki oğlu doğar.Mehmet genç denilecek yaşata vefat eder.Yusuf filden Mehmet Özer'in eşi Akile,ilk evliliğini,Osman oğlu Mehmet'le yapmıştır.

Diğer kızı Akkuşgilden Osman'la yapmıştır isimi Havva'dır ve oğlu Süleyman olmuştur.Süleyman 1878 doğumludur ve Balkan Savaşında şehit olmuştur.

Hacıalioğlu Osman torunu İbrahim, 1828 doğumlu olup,Keleşgil'i temsil etmektedir.Oğlu Hasan olur.Köy kayıt defterinide vefat ettiği için Hasan'ın doğumu ile bilgi yoktur.Hasan'ın Osman ve Mehmetali adında iki oğlu olur.Osman'ında doğum tarihi hakkında bir bilgi yoktur,Osaman oğlu Hasan doğumu 1882.Diğer oğlu Mehmetali 1862 doğumlu olup,Deliseyingil'e içgüveyi girer.Mustafa 1897 ve Ahmet 1901 doğumlu iki oğlu olur.

Hacıalioğlu 1756 doğumlu Osman'dan Alimollagil ve Güngörmezgil diye iki aile esamisi daha olmasına rağmen,Alimollagil çocukları olmadıkları için söyünür.Fakat Alimollanın eşi Ovacık'lı olup,Ovacık Ekincik Köyü, Esenler Mah.den kızkardeşinin oğlu Haşim'i 5 yaşında evlat edinir.Büyüyüp askerliğini filan yaptıktan sonra, geri göndermez.Saftagilden,Hotuz Lakaplı,İsmail'in kızı Ayşe ile evlendirir.bu Evlilikten,Şükriye 1891,İbrahim 1900,Fatma 1904 ve Ali 1908 doğumlu dört çocuğu olur.Burada sözü edilen Ali,Hasan Mutlu Hocanın anne tarafından dedesidir.

Güngörmezgil'e gelince bu aile 1850 yıllarında,köyü terk ederek Safranbolu'ya yerleşirler.Köydeki geriye dönük yerlerini yurtalarını,daha sonra Katırcı Hüseyin'e satarlar.

Toker soyadını alan bu aileye mensup,Safranbolu'da ve Karabük'te işadamları olsada,artık kuyumuculuk dışında çoğu iş hayatından çekildi ya da vefat etti.80 lıi yıllarda tanıdığım bazı yaşlı konumdaki kişilerle sohbet etme şansım oldu.Hatta bu yaşlı kişiler,köyümüzden öğretmen Şükrü Kaya'nın cenaze merasimene katılmışlardıAdına Safranbolu'da Fakülte açılan,Porf.Fethi Toker,bu aileye mensuptur.

 

  

 

YUKARI KELEŞ GİL  ·

Görmüş olduğunuz ev, Yukarı Keleşgil olarak bilinir.Aslında ev Ilbarıt köyünün ilk kurucularından,Hacıhamzaoğullarından Kara Muhtarın misafirhanesidir.Hacıhamzaoğullarının bir koluda Bağlıca Mahallesini kurmuş olup,daha sonra Hasanoğlu diye esamisi değistirmiştir.

Ev iki odalı olup,Acumuğun Kardeşi Kel Kadir'e geçmiştir.Kel Kadir 1872 doğumlu olup,üç oğlu olmasına karşın söyünmüştür.Hacıhamzaoglu ailesine gelince 10 yakın erkek olmasına karşın zamanla, bu evde söyünmüş olup, Hecelligilden torun Ayşe ve Karakaşgilden Hüseyin evlat alınarak ,ev ayakta tutulmustur. Ev geçmiş itibarıyla,Karamuhtargil, Zorogil,Zaimgil ve en son Kuruoğlangil olarak birden çok adla anılmıştır.Ilbarıttan herkese günaydın.

 

HÜSEYİN AVNİ AKSOY

         (1892-1979)

    (MEYREMGİL)

hüseyin avni aksoy, salih ağa ve kezban'ın ikinci çocukları olarak 1892 yılında ılbarıt köyünde dünyaya gelir.karamehmetoğlu sülalesindendir.ilkokulu,mehmet cemil efendi'de okuduktan sonra,kastamonu muallim mektebini bitirmiştir ve askerlik sırasında rüşteye imtahanına da girerek,rüştiye mezunu sayılmıştır.

hüseyin avni aksoy öğretmen olmasına karşın,öğretmenlik yapamamıştır.nedini 1914'de birinci dünya savaşı patlak vermiş ve osmanlı,daha sonra savaşı kayıp edecek almanlarla birlikte,birinci dünya savaşına girmiştir.ülkede 'seferberlik'ilan edildiğinden.askerliğini yapmış olanlarda,tekrar askere çağrılmıştır.

hüseyin avni aksoy,birinci dünya savaşı ile aynı anda patlak veren,çanakkale savaşına dahil edilmiştir.aynı köylüsü,hacıalioğullarından,mustafa oğlu,öğretemen hasan efendi ile birlikte.hasan efendi,daha sonra,mesleğine dönemeden,çanakkale'de şehit düşmüştür.

hüseyin avni aksoy,çanakkale savaşı yıllarında,yolları atatürk'le kesişir.atatürk zekasına ve dürüstlüğüne güvendiği,hüseyin efendiyi yanına emir subayı olarak alır.sürekli hüseyin efendiyi,yakın illere görevli olarak gönderir.kütahya'ya gönderdiğinde,kendisine şu talimatı verir.yol boyunca dinlenecen ve sık sık at değiştireceksin ve hiç kimseye müsama göstermeyeceksin.

atatürk,çanakkale,savaşı yılların da türk milletinin kurutuluşu içinde planlar yapmaktaydı.çünkü çanakkale savaşı,ingilizlerle yapılmaktaydı.nedeni,rusya'da bolşevik ayaklanmaları başlamış,rus çarı,ingilizlerden yardım istemiştir.fakat çanakkale savaşında kendisinden fazla söz edilmesede atatürk,bu savaşa ağırlığını koymuştur.ingiliz savaş gemilernin geçişine izin vermez ve savaş çok uzun sürer,her iki tarafında kayıpları büyüktür.bu savaşı kayıp ettiğine,ingilizlerin zeka küpü dedikleri çorçil bile şaşırır.rusya'da 17.ekim devrimi gerçekleşir.daha sonra ellerini kollarını sallayarak,ingilizler boğazı geçerler ve dolmabahçe,açıklarına savaş gemilerini demirleyip,toplarını saraya çevirirler.bunu gören atatürk,tarihe geçecek şu sözü kullanır. 'geldikleri gibi gidecekler' fakat ingilizler,istanbul'da boş durmazlar,ilk işleri saraçhane kışlasında,uykuda uyumakta olan,100 yakın inzibat erimizi şehit ederler.istanbul'un un ihtiyacını karşılayan,ayvansaray un değirmeninin işlevni durdurmak isterler ve değirmeni bir çavuş eşliğinde bir manga korumaktadır.manganın başında,ılbarıt köyü,pürdegilden efe hasan vardır.askerlerine süngü tak emrini verir ve un değirmeninin kuşatması engellenir.daha sonra kendisine 10 altın mükafat verilecektir.efe hasan dil sürtüşmesi nedeni ile bazı kelimeleri söyleyemez. 'altınları cuzu gibi mastafa efendiye yatırdım'der.mustafa efendi,mustafa remzi'dir.

hüseyin efendi,birinci düna savaşı ve çanakkale savaşı bittikten sonra,bu kez 'kurutuluş savaşı' başladığından,tekrar subay olarak 'kurtuluş savaşına'dahil olur ve rütbesi teğemendir.kendisi teşfiki mesaim olduğu için kendiz ağzından anlatıyorum.

niğde'de levazım teğmeni idim.girasun ve ordu'dan gelen fındıkları,askerlere dağtıyordum.zor günlerdi.asker bir lokma ekmeği dahi bulmakta zorlanıyor.savaşlar ve hastalıklar ülkenin nüfusunu neredeye 12 milyonlara kadar indirmişti.bir gün bir şey yaşadım yanıma gelen emrimdeki bir çavuş;efendim sizin safranbolu'dan iki asker geldi ve bitkinler dedi.hemen gittim,gördüğüme inanamıyordum.biri kardeşim rıza,diğeri bizim köyden şaban'dı 'gökmen) her ikisinide çadırdaki revire yatırdım.bir süre sonra iyileştiler ve kendilerine görev verdim.

hüseyin efendi,çanakkale savaşı dönüşü,ibrahimbeyoğullarından,abdullah kızı hanife ile evlenmiştir.bir anlamda içgüveyi girmiştir.1890 doğumlu olan,hanife,daha önce yazıköy'de abdurahman ile evli olup,bu evliliğinden,behiye doğum tarihini bilmiyorum.hacer 1914 adında iki kızı olmuştur.hacer daha sonra bir hastalık sonucu 1919 yılında 5 yaşında hayatını kayıp edecektir.mezarı ılbarıt köyü mezarlığındadır.hanife'nin ilk eşi abdurhaman,1914 başyalan birinci dünya savaşında şehit düşmüştür.

hüseyin efendi,kurutuluş savaşı sonrası ılbarıt köyüne döner ve çiftçilik yapmaya başlar.kendisine,savaşa katılan diğer öğretmenler gibi,atatürk'ün 1926 yılında çıkarttığı bir yasa ile 'istiklal madalyası' maaşı bağlanır.1928 yılında öğretmenlik mesleğne çağrılır.ilk görev yeri davutobası köyü olup,sırasıyla,ovacuma,safranbolu kalealtı,toprakcuma'da görev yaptıktan sonra,1950 yılında iktidara gelen,iktidar tarafından,atatürk döneminin tüm öğretmenleri emekli edilir.

hüseyin efendinin,hanife ile evliliğinden,mukadder 1921 ve mustafa kemal 1928 doğumlu iki çocuğu vardır.1979 yılında safranbolu'da vefat eden,hüseyin avni aksoy'un mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile anıyorum.

 

 

 

MEHMET ATA DOĞAN

(1896-1983)(YUSUFGİL)

mehmet ata doğan, karamehmetoğlu,sülalesinden,yusuf efendi ve hatice,hanımın oğlu olarak 1896 yılında,ılbarıt köyünde dünyaya gelmiştir.kendinden başka dört kızkardeşi vardır.sırasıyla,sıdıka 1882,hanım 1887,emine 1889 ve fatma 1899 doğumludur.

baba yusuf efendi, oyıllar köyün hatibi ve de katibidir.köymektebine geldiğinde,öğrencilerine,bu gece bir oğlum oldu,ne isimi vereyim dediğinde,öğrencilerinden fıs fıs hafız,mehmet mutlu,hocam 'ata' olsun der.yusuf efendi,daha sonra istanbul,fatih medresesini biterecek olan,mehmet mutlu'nun görüşü ile babası karamehmetoğlu, mehmet'i katarak,oğluna mehmet ata,ismini koyar.

mehmet ata,diğer arkadaşları gibi,oyıllarda ılbarıt mektebinde öğretmelik yapan,aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendide ilkokulu bitirir.bababsı o yıllarda,safranbolu'da yeni açılan rüştiye mektebine,kayıtını yaptırır ve safranbolu'nun eşrafalarından birene oğlunu teslim eder.tabiiki tüm masrafları karşılamak sureti ile...küçük bir anekdot;rüştiye mektepleri,1905 yılında,padişah abdülhamit tarafından açılır ve o yılların orta okullarıdır.ikiye ayrılır,askeri rüştiye ve rüştiye diye...

mehmet ata, rüştiye mektebini bitirdikten,sonra kastamonu öğretmen okuluna girer ve bu okulu muallim olarak bitirir.diğer arkadaşları gibi,öğretmenlik yapamadan,1914 yılında patlak veren birinci dünya savaşına katılmak zorunda kalır.bu arada 17 yaşında evlenmiş ve 1914 yılında ali isimnde oğlu dünyaya gelmiştir.

mehmet ata,birinci dünya savaşına,o yıllarda osmanlı sınırlarında olan,arapistan'da katılır.rütbesi teğmendir ve mayetine askerler verilmiştir.bilindiği gibi,birinci dünya savaşı,aynı zamanda emperyalist devletlerin,pazar savaşıdır.her ne kadar avusturya perensi öldürülmüş falan densede,başta petrolün bulunması,sanayi devriminin hat safhaya ulaşması sonucu,almanya'ya karışı bir tutum söz konusudur.yorgun olan osmanlı,almanların yanında saf almıştır.almanların ülkemiz üzerinden yaptığı,istanbul,bağdat demiryolu ve ingilizlerin,yine o yıllarda açtığı süveyş kanalı başına değildir.

mehmet ata savaşın kızıştığı dönemde,askerleri ile birlikte arap çöllerinde,ingilizlere esir düşer.ingilizler,okumuşları ayırır,okur yazar olmayan,anadolu'nun garip hiçbir şey bilmeyen çocuklarını ,arap çapulcularına teslim ederler.askerlerin bir kısmı süngü ve kılıçla şehit edilirken,bir kısmıda,arap çöllerinde zehirli su birikintilerinde boğularak şehit edilir.

tüm bunları gören mehmet ata,ömrü bboyunca araplardan nefret eder.

daha sonra kendisini esir alan ingilizler gemi ile hindistan ve mısır gibi,egemelikleri altında bulundurdukları ülkeler getirirler.1918 yılında savaşın bitimi ile esirler salıverilir.

bu zaman zarfında,ılbarıt köyünde baş gösteren tifüs salgınında,mehmet ata,babası yusuf efendi ve,eşi emine'yi kayıt etmiştir.ta ki köye dönünce öğrenir.geriye yaşlı bir ana ve küçük bir evlat kalmıştır.

19.mayıs.1919'da atatürk'ün samsun'a çıkması ve kurtuluş savaşı'nın başlaması ile birlikte,mehmet ata,tekrar askere çağrılır.subay olarak anadolunun bazı bölgelerinde görev alır.yaklaşık 3 yıl süren kurtuluş savaşı ,30.ağustos.1922'de sona erer ve terhis olur.bu arada,yamakgilden,hasan kızı havva 1903 evlenir,fakat evliliği fazla sürmez.bir yıl sonra ayrılırlar.bu kez kadıbükü köyünden,uzun yıllarz muhtarlık da yapan neşet gökmen'in kızkardeşi fatma hanımla evlenir. (terzi-fatma) kızı lütfiye 1926 ve oğlu yusuf ziya 1928,dünyaya gelir.tabiki bu arada müracatı dolasıyla,'köy mektebinde' öğretmenlik yapmaktadır.29.ekim.1923'de atatürk cumhuriyeti ilan etmiş ve ilk işi cehalete maruz kalmış anadolu insanını cehaletten kurtarmak ve eğitimdir.zaten başarılı bir öğretmen olan mehmetz ata'ya tekrar girdiği imtahanla,1926 yılında öğretmenlik diploması tekrar verilir.bu kez cumhuriyet öğretmeni olarak.bu diplomanın aslına uygun çekilmiş fotoğrafı;ılbarıt köyü 'müzesindedir'ayrnıca mehmet ata'ya,atatürk'ün 1926 yılında çıkarılan bir kanunla, 'istiklal madalyası' maaşı ve madalyası verilmiştir.

mehmet ata, cumhuriyet kurulduktan sonra ve öğretmenliğe döndükten sonra,bir kaç yıl o yıllarda safranbolu'nun beldesi olan,eflani'nin yağlıca köyünde öğretmenlik yaptıktan sonra,tekrar ılbarıt köyüne gelir ve 1950 yılında emekli oluncaya kadar,köyünde kalır.

ilkönce üç yıl olmak üzere 'köy mektebinde' çocukları okutur.1931-32 yıllarına ait elimin altında o yıllara ait sınıf defterleri var.soyadı olmadığı için esamilerle yazılmış öğrneciler.ben çoğunu çözdüm ve ileride nasip olursa yayınlayacam.

1934-35 yılları arasında 5 yıllık olmak üzere,karamanbaşı mevkiinde, 'akbulak ilkokulu' açılır.okul,ılbarıt,sarıyan ve hacılarobası, yine o yıllarda hacılarobası'nın mahallesi konumda olan geren köyü ve ovacık'ın köylerinden gelen öğrenciler bu okuldan faydalanmışlardır.yine'akbulak ilkokuluna' ait 1934-35 ve 1942-43 yılnın öğreci defterleri var.

aslen hacılarobası,köyünden kendisi gibi öğretmen olan hüsnü yılmaz ile birlikte,akbulak ilkokulunda öğretmenlik yapan,mehme ata,hüsnü yılmaz'ın bedenen biraz rahatsız olası ile yaklaık o yıllarda 150'den fazla öğrenciyi tek başına okutur.

mehmet ata'nın ülkeye kazandırdıkları;üç yıl ılbarıt köyü mektebinden,

mehmet oğlu,ahmet demiralp 1907 'öğretmen-baş öğretmen'

ahmet oğlu, şükrü kaya 1908 'öğretemen'

ömer oğlu ibrahim ünal 1908 'öğretmen'

nuri oğlu mustafa algan 1908 'öğretmen'

akbulak ilkokulu;

1)ilyas oğlu mastafa öğünç 1926 'öğretmen' 'hacılarobası'

2) mehmet oğlu mustafa günal 1928 'öğretmen' 'ılbarıt'

3) mehmet ata oğlu yusuf ziya doğan 'kaymakam' 'ılbarıt'

4) ibrahim oğlu hamdi ünver 1932 'öğretmen' 'hacılarobası'

5) şaban kızı ayşe gökmen 1932 'öğretmen' 'ılbarıt'

6) ömer kızı hacer öztürk 1933 'öğretmen' 'ılbarıt'

7) hasan olu yusuf çil 1933 'albay' 'hacılarobası'

8) mehmet oğlu ismail coşkun 1933 'öğretmen' 'hacılarobası'

9) nuri oğlu mehmet ali san 1933 'öretmen' hacılarobası-sallar mah.'

emeklilikten sonra,1965 yılı sonbaharına kadar ılbarıt köyünde yaşayan mehmet ata,daha sonra safranbolu'ya taşınır.ilkönce kira daha sonra kendine özgü bir ev satın alır ve 1983 yılında vefat eder.mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile anıyorum

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

14 Aralık 2024 Cumartesi 

HASAN EFENDİ (1891-1915) (ÇAVUŞGİL)

hasan efendi,aynı kuşağın öğretmenlerindendir.mustafa çavuş ve emine hanımın oğlu olarak,1891 yılında ılbarıt köyünde dünyaya gelir.kendinden başka, 1887 doğumlu hamide (tahir tangül)ün annesidir.1897 doğumlu huriye (mehmet adnan erden)in annesidir.1899 doğumlu ali (alibıdık) (hasan rahmi saygın)ın babasıdır ve 1907 doğumlu hamide (şükrü kaya)nın eşidir.anneleri emine hanım ayranco hasan ağanın kızıdır.

hasan efendi,ilkokulu doğduğu köy ılbarıt'da mehmet cemil efendi de okur.rüşteyiyi okumak için,safranbolu'da ikamet etmekte olan,amacası katırcı hüseyin efendinin yanına gider.katırcı hüseyin yaklaşık 15 civarında katırları ile o zamanın kervan işini yapmaktadır.bartın,safranbolu ve safranbolu,kastamonu arasında,yük taşımacılığı yapar.her perşeme günü,kendini ona göre ayarlayarak,ılbarıt köyüne gelir.istanbul'dan,ılbarıt köyüne iaşe ve benzeri yardımları köyüne yollayan,fırıncı mustafa remzi'nin gönderdiklerini,bartın'da gemiden alır ve köyel ulaştırır.tabak-evi suyu olarak bilinen ve 1990 yıllarına kadar faal olan suyun köye gelmesi için öncülük etmiştir.köylüler zor yerlerden su kanalını açarken,hüseyin efendi,rum ustaları getirirek,yağlı algun denilen horasan sıva ile suyun köye gelmesini sağlamışkır.yalnız,masraflı olduğu için köylünün parası tükenmiş,su yaklaşık 4 yılı sarıahmet köyü civarına akmıştır.daha sonra,yyukarı pınar,taşönü pınarı ve cami şadırvanı olmak üzere,1945 yukarı ilkokulun açılmısı ile okulada su verilmiştir.

hasan efendi,safranbolu rüştiye mektebini bitirdikten sonra,kastamano öğretmen okulunuda bitirip,öğretmen olur.bu arada safranbolu'da okuduğu yıllarda tanıştığı,safranbolu eşraflarından bir ailenin kızı ile evlenir.fakat,evliliğinin daha bir kaç ayında,ülkede 'seferberlik' ilan edilir. 1914 birinci dünya savaşının başlaması ile birlikte,yedek subay olarak askere alınır.daha sonra,1915'te çanakkale savaşına dahil olur.savaşın tam anlamı ile kızıştığı bir zamanda,askerliğini yaptığı 125 alayda,çanakkale merkez tepe mevkiinde şehit olur.mezarı çanakkale şehitliğindedir.doğal olarak,eşinin şehit düştüğünü öğrenen hanımı,ismi bilmediğim için buraya aktaramıyorum.bir daha hiç evlenmez.yazları ılbarıt köyüne ve kışları,safranbolu'ya ailesinin yanına giderek ömrünü tamamlar.yaşamını eşinden kensine bağlanan aylıkla sağlar.

köyümüzde 1900 yılların başında,öğretmen olarak ve köyümüzün geçmişe dönük aydınlanmasını sağlayan,eski öğretmenlerini tanıtmaya çalıştım.bu bilgiler şahsımın genel bilgileri olup,hiç bir yerde yazılı değildir.daha başka yazılarda buluşmak üzere ve geçmişte kalanları saygı ile anıyorum

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

23 Aralık 2024 Pazartesi

HACIÖMEROĞULLARI 


HACIÖMEROĞULLARI...

Bilndiği gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına yerleşmeşlerdir.

Hacıömeroğlu Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830 doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841 doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874 doğumludur.

Gardayigil bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah 1796 doğumludur.En büyük oğlu Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş' olarak biliniyor.Diğer kardeş Osman 1863 ve Hüseyin 1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha sonra,Ayranconun Ahmet'le evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye temel duvarı kalmıştır.

Abdullah kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan 1823 doğumlu olup,Karahasan olarak bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer 1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat 1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve Yakup'un babası olduğu bir realite çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855 doğumlu olup,oğluna Ömer ismini vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.

Gardeyigil Hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife

Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu Halil,Şerife ise Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.

Hasanoğlu Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde çocukları vardır.

Kardeşi İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman ve Beşir isminde çocukları vardır.

KILBARIT KÖYÜ,KURULUŞ İTİBARIYLA,

HACIÖMEROĞULLARI...

Bilndiği gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına yerleşmeşlerdir.

Hacıömeroğlu Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830 doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841 doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874 doğumludur.

Gardayigil bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah 1796 doğumludur.En büyük oğlu Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş' olarak biliniyor.Diğer kardeş Osman 1863 ve Hüseyin 1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha sonra,Ayranconun Ahmet'le evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye temel duvarı kalmıştır.

Abdullah kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan 1823 doğumlu olup,Karahasan olarak bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer 1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat 1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve Yakup'un babası olduğu bir realite çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855 doğumlu olup,oğluna Ömer ismini vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.

Gardeyigil Hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife

Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu Halil,Şerife ise Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.

Hasanoğlu Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde çocukları vardır.

Kardeşi İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman ve Beşir isminde çocukları vardır.

 

BARIT KÖYÜ KURULUŞ İTİBARIYLA

HACIÖEMEROĞULLARI 2. KISIM...

Hacıömeroğlu Ahmet doğumu 1751

Kardeşi oğlu Osman doğumu 1791

Oğlu Mustafa doğumu 1856

Mustafa oğlu Ahmet 1890

" " " Mehmet 1895

Bu sülale Faslıgildir.

Diğer kardeşi Hüseyin doğumu 1796

Hüseyinoğlu Ali 1819

Diğer oğlu Salih 1823 Hacıömeroğlu Hüseyin burada İyipgili temsil etmektedir.Oğullarının akibeti bilinmemektedir.Oğullarının harici ikide kızı olan Hüseyin'in eşinin ismi Sare'dir.Kızlarından Fatma,Musluoğullarından Hüseyin ile evlendirilmiş olup bu evlilikten, Mustafa (Sarımuhtarın Babası) Ahmet (Göde Mehmet'in Babası) ve Kızkerdeşleri Havva dünyaya gelir.Havva Karaşar Mah'den Kistirliçavuş ile evlenmiştir.Sarımuhtarın babası Mustafa Yacı Köyündeki kızına anneanesinin ismi Sare adını vermiştir.

Hüseyin'diğer kızı Hamide'nin üzerine Ayranco Hasan'ın çobanı,aslen Ovacık Göynükören Köyünden olan Eyüp'ü damat alır.Eyüp'ün bu evlilikten,Ahmet 1860 ve Hüseyin 1862 doğumlu iki oğlu olur.Burada Hüseyin aynı zamanda Mahemet Ali Efendi ve Mustafa Remzi'nin babası olup,anneannesinin simini taşımaktadır.Aile günümüzde söyünmüştür.

Ahmet'in ise Hasan 1882

Ramazan 1889

Eyüp 1895 doğumlu üç oğlu olmuş,Hasan ve Eyüp'ün akibeti bilinmemektedir.Kardeş Ramazan askeri gitmeden evlenmiş olup,Hasan 1908 ve Ahmet 1913 doğumulu iki oğlu olmuştur. Ramazan'da Seferberlik döneminde Balkanlarda şehit olmuştur.

Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu

Oğlu Ali doğumu 1823

Ali'nin oğlu Mehmet 1901 ve kızları Fatma 1897,Hatice 1907 ve Hanife 1910 doğumludur ve ailenin tek ferdi Nazire Kütükçüdür.Ev yeri Ruşen Aydın,tarafından satın alınmıştır.

Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu

Oğlu Ali 1823

Ali oğlu Mehmet 1874 doğumlu olup,sbu aile Kirazgili temsil etmektedir.

Yahya kardeşi Mustafa 1896 doğumlu olup,oğlu Osman (Cırtosman) 1873,Bağlıca Mah.ne iç güveyi gitmiştir Kardeşi Mustafa (Kemaneci) 1864 doğumludur ve Kemanecigil söyünümüş,Cırtosamangil,Bağlıca Mah.de Nuri Işık'gili temsil etmektedir.(Kemaneci)aynı zamanda kardeşi Osmanla birlikte iyi bir keman icracıcı olmakla birlikte,tıp alanında elindeki bir kitapla ilaç üretip,bazı hastalıkları iyi ettiği biliniyor.Evi ise Kirazgilin,alt katta bir odaları vardı.Eşi ile birlikte yaşamını o tek odada tamamlamış.Bilgi Satı Demirsöz)

Hacıömeroğlu Hüseyin 1801 doğumlu

Oğlu Ahmet 1826 doğumlu olup,lakabı onbaşıdır.Eşi Çıraklar köyünden olup,çocuğu olmadığı için söyünmüştür.

Hasan (Ayranco) 1828 doğumlu olup,Mehmet ,1852 Mehmet Kahveci Mustafa'nın babsıdır.,Ahmet 1869 ve Emine isminde üç çocuğu vardır.

Yahya oğlu Ali 1822 doğumludur.Oğlu Satılmış 1880 doğumludur.Satılmış oğlu İsamil (Sotiri) 1897 ve Kardeşi Hamza 1898 doğumludur.Aile Aligülü temsil etmektedir.

Küçük bir hatırlatma,bazı babalar ve oğular arasında uzunca bir yaş farkının olması,eğer baba askerlikten sonra evlenmiş olup yaşının 30-35 sınırına gelmesindedir.Çünkü askerlik süresi osmanlıda oldukça uzun olduğu bilinmektedir

 


(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

ANADOLU’NUN DERİNLERİNDE    

SÜRREALİST BİR RESSAM

ÜÇBÖLÜK KÖYÜ / SAFRANBOLU


Memleketin kuzeyini turlama harekatının sonlarına geldik artık. Daha doğrusu kendimizi buna inandırmaya çalışıyoruz. Zira bugün gezinin otuzuncu günü ve tamam gezmeyi de memleketi de seviyoruz falan filan ama insanın içine fenalıklar geliyor. Ve lakin dönemiyoruz. Her sabah “bugün İstanbul’a bastırıp gidiyoruz, tamam mı tamam” şeklinde bir anlaşma yapıyoruz sonra bir şey oluyor biz yine dağlara köylere vuruyoruz ve dönüş yoluna bir türlü giremiyoruz.

Şu an Üçbölük Köyü’ndeyim. Eski adı Ilbarıt. Rumca diye değiştirmişler adını. Hayatımda ilk defa duyduğum bir yer. Bulunma nedenimiz şu: Köyde sürrealist bir ressam yaşıyormuş. Allah Allah di mi? Evet tam öyle. Biri anlattı, Manita Bey’in kafasına bir takıldı, yoldan çıkış o çıkış. Köyün yeri: Safranbolu’dan Araç yönüne giderken Yörük Köyü’nden hemen sonra sağa giriliyor, ormanın içinden yarım saat gidiliyor, tepenin arkasında. Antik Paflagonya ülkesinin başladığı yer...

İtiraf edeyim şaşkınlıktan ağzım açık kalmış durumda.. Kimsenin bilmediği bir Safranbolu minyatürü ile karşı karşıyayız! Türkiye’nin en güzel on köyüne rahatlıkla girer. Evlerin hepsi en az Safranbolu evleri kadar güzel, hepsi 3 katlı, hepsi sivri çatılı, hepsinin 3. katında ahşap bir balkon var, hepsi bembeyaz badanalı, hepsi vadiye bakıyor, hepsi pırıl pırıl ve hiçbirinde tek ama tek bir bozulma yok. Bir tanesi de eski tarz pencereyi çıkartıp yerine yeni tarz PVC pencere takmamış. Bir tanesi de balkonu bir şeyle kapatmamış. Bir tanesi de kepengini sökmemiş. “Betondan çirkin bina” kanserinin yayılmadığı belki de tek Türk köyü! Üstelik turistik de değil! (Sonradan öğrendik: Rıfat Ilfaz’ın Hababam Sınıfı romanında bizim İnek Şaban diye bildiğimiz ama romanda Öküz Ahmet diye geçen o meşhur karakter bu köydenmiş.)

Fakat köyde insanı daha da şaşırtan ressamımız Recai Bey! Bu gezide tanıştığımız en enteresan insan diyebilirim. Doğma büyüme Üçbölüklü, kendini komple sanata vermiş bir insan. Resim, heykel, müzik... Ve nasıl sempatik, nasıl mütevazı... Üstelik okumadığı kitap da yok. Tolstoy’undan Gombrich’ine her şeyi okumuş.. Sıfır eğitime rağmen (veya bu sayede) resimleri acayip başarılı. Nefis saz çalıyor, türkü söylüyor. Sazlarını kendisi yapıyor. İnat ediyor eski ilkokulu kültür ve sanat evine çevirtiyor Safranbolu Kaymakamlığına. Daha doğrusu izin alıyor, sonra da viran bir yeri kendi elleriyle sanat galerisine çeviriyor. Uyduruk muyduruk değil ciddi bir sanat galerisinden söz ediyorum! Spotlar, misinalarla tavana tutturulmuş çerçeveli tablolar, atölye falan... İstanbul’daki bir sanat galerisinden tek bir şey haricinde bir farkı yok. O tek şey de şu: İçerisi halı kaplı olduğu için galeriye ayakkabılar çıkartılıp giriliyor. Heh!

Recai Demirsöz, bizim için nefis bir sürprizdi gerçekten. Yerim dar, daha fazla yazamıyorum ama buralara gelirseniz ona mutlaka uğrayın. Yüreğine su serpmiş olursunuz.(
VATAN GAZETESİ)

(ALINTI) SELAMİ ALKAN(SND) ILBARIT KÖYÜ/SAFRANBOLU

 

 

ÜÇBÖLÜK KÖYÜ    SECERESİ

Üçbölük köyü (Ilbarıt) tarihsel geçmişe bakıldığında,ne zaman kurulduğu bilinmektedir.Köydeki ilk bulgular,2500.yıl öncesine getirmektedir.Ve bu bulgular günümüzde korumasız olduğu için,gün geçtikçe tahrip edilmektedir.Yazık ki duyarsız insanların çoğunluğu ise her geçen gün artmaktadır.

Köyümüz adına fazla yazılı belgeler olmadığından,kulaktan duyma bilgiler bizleri,geçmişte köyde yaşayıp bu işe gönül verenler bazında düşünüldüğünde;en fazla 150 veya 200 yıl geriye getirmektedir.Şu anda ki bendeki bilgiler,1864 doğumlu Göde lakaplı ‘Ahmet Yıldırım’ ve Emisto lakaplı aynı zamanda babam,1910 doğumlu ‘Satı Demirsöz’e aittir.Yaklaşık en son 1908 yılında nokta konulan,Kadir Özer tarafından bize emanet edilen,geçmişe dair köy şeceresini,anlaşılır bir şekilde buraya aktarıyorum.Bu şecere 1980 yılında babam Satı Demirsöz’ün Ilbarıt köyünde ki tüm aileleri çözerek analiz etmesi övünçtür.Dolasıyla bu şecerenin tutulduğunda 1820 doğumlular hayattaymış.Saygılarımla

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

 

 

KÖYÜMÜZE GELENLER

KAYMAKAMIMIZ ÇERÇEN, HACILAROBASI, GEREN, GÜNDOĞAN,

 AŞAĞIGÜNEY VE ÜÇBÖLÜK KÖYLERİNDE İNCELEMELERDE BULUNDU.

23.06.2014

İlçe Kaymakamımız Murat BULACAK’ın başkanlığında, İlçe Müftüsü İlyas YILMAZTÜRK, İlçe Tarım Müdürü Çetin AYVALIK, Birlik Personeli, Birlik Encümen üyelerinden İl Genel Meclisi Üyesi Ahmet CENGİZ, Tokatlı Köyü Muhtarı Şevki ALPER ve İncekaya Köyü Muhtarı Ragıp TUNÇ’un katılımıyla 18/06/2014 günü Çerçen, Hacılarobası, Geren, Gündoğan, Aşağıgüney ve Üçbölük Köylerine ziyarette bulunuldu. Ziyaret edilen köylerde muhtarlardan bilgi alan Kaymakamımız Murat BULACAK yapılan çalışmaları yerinde incelemenin daha verimli olduğunu ve köy gezilerinin devam edeceğini söyledi.(alıntı)

ÇEVREDEN TOPLADIĞI TARİHİ KALINTILARLA KÖYDE MÜZE AÇTI
– 21 yıl önce açılan müze, yok olmaya yüz tutmuş kalıntıların kurtarılmasına vesile oldu
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve “En iyi korunan 20 kent” arasında bulunan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde, Recai Demirsöz’ün çevreden topladığı tarihi kalıntılarla açtığı müze, 21 yıldır hizmet veriyor.
Osmanlı döneminden kalma han, hamam, konak, cami, çeşme ve konaklarla açık hava müzesini andıran tarihi ilçeye bağlı Üçbölük köyünde yaşayan 64 yaşındaki Recai Demirsöz, yaşadığı ve çevre köylerden topladığı tarihi kalıntılarla 1999 yılında müze açmaya karar verdi. Safranbolu Kaymakamlığına başvuran Demirsöz’e, kaymakamlığın da desteğiyle köyde atıl durumda bulunan tek katlı bina onarılarak müzeye dönüştürüldü.
2 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip olan bölgede, Paflagonlar, Erken Bizans ve Rumlara ev sahipliği yapması dolayısıyla tarihi kalıntıların çok olduğu bir yer olma özelliği taşıyor.
Müze bahçesinde tarihi mezar taşları ile kalıntıların yanı sıra, eski tarım aletleri, ev eşyaları ve kitaplar gibi materyaller yer alıyor.
Demirsöz, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, Üçbölük Köyü Kültür ve Sanat Merkezi binasının 21 yıl önce kendilerine atıl olarak verildiğini söyledi.
Binanın onarıldığını ve çevre düzenlemesinin yapılmasının ardından müze olarak hizmet vermeye başladığını ifade eden Demirsöz, “Ben isterim ki her köyde böyle bir etnografya müzesi olsun. Çevremizde böyle kalıntılar var. Genelde define avcıları bunları tahrip ediyor, onları kurtarıp getirdim. 21 yıldır kendi çabamla burada müzecilik yapıyorum” dedi.
Genelde çevrede tarihi kalıntıların bulunduğunu aktaran Demirsöz, şunları kaydetti:
“Buraya 2 bin 500 yıl önce Paflagonlar gelmiş, ardından Erken Bizans, sonra Rumlar. Fakat Rumlardan herhangi bir kalıntısı yok burada. Genelde Paflagonya ve Erken Bizans dönemine ait kalıntılar var. Rumlar ev düzenine geçmişler, onların bıraktıkları herhangi bir şey kalmamış. Paflagonlar, Karabük tarafından girmişler, burada bağcılığı geliştirmişler.”
Tarihi kalıntıların define avcıları tarafından tamamen tahrip edildiğini vurgulayan Demirsöz, “Bende uçları falan kaldı. Diğerleri de tarım aletleri. Üniversitenin arkeoloji bölümü tarafından buralara araştırma yapılıyor. Burada ilk önceleri yadırgandı. Zamanla herkes alıştı. Senede 200-300 ziyaretçi alıyordum, bu virüs dolayısıyla fazla giden gelen olmuyor” diye konuştu.
Demirsöz, emekli maaşı ile geçindiğini, müzenin çatı problemi olduğunu, bunun onarımını yapmakta zorlandığını sözlerine ekledi(alıntı)

SAFRANBOLU’DA İNFO GEZİSİ DÜZENLENDİ

Karabük Valiliği ve Safranbolu Kaymakamlığının işbirliği ile Turizm acenteleri ve dağcı kulüpleriyle Safranbolu’da info gezisi düzenlendi. Düzenlenen geziye, Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan, Kulüp ve acente temsilcileri .

Karabük Valiliği ve Safranbolu Kaymakamlığının işbirliği ile Turizm acenteleri ve dağcı kulüpleriyle Safranbolu’da info gezisi düzenlendi.

Düzenlenen geziye, Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan, Kulüp ve acente temsilcileri ile Safranbolu’daki turizm işletmecileri, katıldı.

iki günlük programda Safranbolu’nun tarihi ve turistik bölgeleri gezilerek incelemelerde bulunuldu. Program çerçevesinde Bulak Mencilis Mağarası, İncekaya Su Kemeri, Kristal Teras ve Tokatlı Kanyonu yürüyüş parkuru katılımcılara tanıtıldı. Tanıtım esnasında Kristal Teras katılımcıların büyük ilgisini çekti. Ardından Karabük Valiliği ve Safranbolu Kaymakamlığının önem verdiği engellilerinde yürüyebileceği bir parkur haline getirilecek olan Yazıköy’den – Konarı’ya Değirmenler yürüyüş parkuru katılımcılara tanıtıldı.

Yazıköy değirmeninde katılımcılara yöresel yemeklerimizden olan başta Yazıköy keşkeği ve yaprak sarmasından ikram edildi. Ardından Yörük Köyündeki tarihi mekanlardan Opera sanatçısı Leyla Gençer’in annesinin evi olan Çeyrekgil evi, Çamaşırhane, Kurşun taşı, Sipahioğlu konağı hakkında bilgiler verildi. Daha sonra Kaya ve Kral mezarı ile ünlü Üçbölük ve Hacılarobası Köylerine hareket edildi. Üçbölük Köyü halkından Recai Demirsöz’ün sanat galerisi ziyaret edildi. Üçbölük ve Hacılarobasında bulunan Kral ve Kaya mezarlarının görülmesinin ardından Karabük Valisi Sayın İzzettin Küçük’ün de katılımları ile Akşam yemeğinde bir araya gelindi. Karabük Valisi İzzehhin Küçük katılımcı Acente temsilcileri ve kulüp yetkilileri ile tek tek ilgilenerek katılımlarından dolayı teşekkürlerini belirtti.

Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan tanıtımların güzel ve etkili geçtiğini belirterek özellikle doğa yürüyüşü yapan dağcı kulüplerinin ve acentelerin Safranbolu doğası ilgilerini çekmiş en kısa zamanda dönüşlerin başlayacağını ifade etti.(alıntı)

SAFRANBOLU’DAKİ “KAYA MEZARLARI” KORUNACAK

30.07.2015 11:43 | Son Güncelleme: 30.07.2015 12:06

UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde kaya mezarları, turizme açılarak korunacak.

ERSİN TURAN – UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde kaya mezarları, turizme açılarak korunacak.

Yaklaşık 3 bin yıllık tarihi geçmişinde pek çok uygarlığa ev sahipliği yaparak önemli kültürel zenginliklere sahip olan, özellikle Osmanlı döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konaklarla öne çıkan Safranbolu’da birçok kaya mezarı bulunuyor. 

Karakoyunlu, Gündoğan ve Üçbölük köyleri ile Soğanlı Çayı Vadisi’nde rastlanan kaya mezarları, görenlerin ilgisini çekiyor.

Kaya mezarları, defineciler tarafından zaman zaman tahrip ediliyor.

Safranbolu Kaymakamı Murat Bulacak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kaya mezarlarından bazılarının, içerisinde ölen kişilere ait değerli eşyalar bulunduğu gerekçesiyle defineciler tarafından tahrip edildiğini söyledi.

Bu tahribatı önlemek adına birçok çalışma yaptıklarını ifade eden Bulacak, “Kaya mezarlarını hem koruma hem de turizme kazandırma adına başlatılan çalışmalarımız devam ediyor. Bunların hepsi tespit edilip kayıt altına alınmıştır. Birçoğu ulaşımı kolay olmayan kırsal alanda yer almaktadır. Bu nedenle çalışmalara ulaşım konusunda adım atarak başladık” diye konuştu. 

“Turisti çekecek çalışmalar yapıyoruz”

Kaya mezarlarında yaratılan tahribat nedeniyle çalışmalarının içinde koruma girişimlerinin de bulunduğunu aktaran Bulacak, “Öncelikle bu değerlerimizi bölge halkımız ve köylülerimiz koruyacak. Biz turisti çekecek çalışmalar yapıyoruz. Bu çalışmalar tamamlandığında mezarlarımızı turizme açarak korumuş olacağız. Sürekli sirkülasyonun olacak bu bölgede defineciler tahribat yaratamayacak” değerlendirmesinde bulundu.

“Bu mezarların her biri tarihe ışık tutuyor”

Üçbölük Köyü Kültür Merkezi sorumlusu Recai Demiröz de köylerinde ve çevresindeki yerleşim yerlerinde çok sayıda kaya mezarı bulunduğunu, bunların 2 bin 500 yıl öncesine ait olduğunun tahmin edildiğini aktardı.0

Köyde bir de kral mezarının yer aldığını belirten Demiröz, “Bu mezarların her biri tarihe ışık tutuyor. Hepsi bizim zenginliğimiz ve değerimiz. Nasıl Safranbolu koruma altına alınarak bir dünya kenti haline getirildiyse mezarların da bunun bir parçası olması gerekiyor” diye konuştu. 

“Köylüler olarak koruyoruz fakat yeterli olmuyor” diyen Demiröz, “Defineciler bu kaya mezarlarını açarak tahrip ediyor. Korunmazsa bu değerleri kaybetmiş olacağız” ifadesini kullandı.

Kaynak: Anadolu Ajansı(alıntı)

BİSİKLET GEZİSİ /ÜÇBÖLÜK(ILBARIT)KÖYÜ /SAFRANBOLU

Karabük Bisiklet Derneği üyesi gençlerimiz Köyümüze gelmiş Hoş gelmişler.

Karabük Bisiklet Derneği üyesi gençlerimiz Köyümüze gelmiş Hoş gelmişler.

Köyümüze devlet erkânı ve tüm daire müdürleri ziyaret etti. Çok verimli bir toplantı oldu. Başta Kaymakam olmak üzere tüm daire müdürlerine sonsuz teşekkür ederim . Muhtar Bilgin YILDIRIM

Sitemdeki yazıların kaynağı verilmemiş olanların kaynakları bilinmediğindendir. Hak sahipleri talep ettiği anda kaynağı yazılır ya da yazı siteden kaldırılır. Kendi yazılarımın altında ismim vardır. Bu sitedeki yazıların yasalara aykırı kullanımı siteyi değil kullanıcıyı bağlar. Bu site hiçbir menfaat gözetilmeksizin sadece bilgi sağlama amacıyla kurulmuştur ve ticari hiçbir çıkarı yoktur. Ziyaretçilerden tek talebim DUA’dır.İyi günler sizinle olsun.

Resimler(alıntı)Emeği geçenlere teşekkür ederim.

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

 

YUSUF EFENDİ... (1862-1917)

 HACER ÖZTÜRRK

(HASAN EFEND)İ (((HASAN EFENDİ)

( ATA DOĞAN)

HÜSEYİN AVNİ AKSOY

CEMİL EFENDİ



Önce Karamehmetoğullarını tanıyalım. Aile,eskiden Safranbolu ve şimdi Karabük'ün merkez köylerinden olan,Karaşar köyüne yerleşmiş olup,geldikleri yer Konya olarak bilinmektedir.Burdan bir aile,Ilbarıt Karaşar Mah.ne yerleşir ve aile daha sonra Karaşar Mah.de dört hane olur.Sırasıyla;Alibeygil,Berbergil,Kocagözgil (Topalahmetgil) ve Karabekirgil...Ailenin bir kolu Yusufgil,Ilbarıt'daki ev yerini Karabacakgil'den alarak,buraya şimdi yıkılan ve köyün en eski evlerinden olan evi yapmıştır. Yusuf Efendi, ben dedemle aynı yaş olduğunu sanıyordum,dedem ondan 6 yaş büyük yani 1856 doğumlu, 'Köy Mektebine' birlikte giderler ve aynı eğitimi görürken,dedem ve annesi,Karaşar mah'de Alibeygil,geçmişten bizim akrabamız imiş ve orya oturmaya giderler,sabah uyanırlarki, 60 santim kar yağmış ve birkaç gün Karaşar'da kalmak zorunda kalırlar ve Yusuf efendi,dedemi bir kaç ders geçer,dedem bir daha mektebe gitmez.Yusuf Efendi geçimini,o yılların en iyi mesleği olan köy imamlığı olarak yapar.Hatta Çıraklar Köyünden,Gökmengilden evlendiğinde, sabah hanımı evin avlusuna indirir.Hanım şu karasapan,şu boyunduruk ve ahırı açar bunlarda öküzler,ben bunların hiçbirinden anlamam.Kendin ekip kendin biçeceksin der.Erken evlendiği için,rumi 1298 doğumlu kızı vardır ve eski öğretmenlerden Mehmet Ata Doğan'ın babasıdır.

Ölünceye kadar aynı zamanda köy katipliğide yapan Yusuf Efendi...O yılların döner sermayesi olan bir torba altınında sorumlusudur.Karaşar Mah:den jandarma lakaplı İsmail Gürleyik,bir gün gelir.Yusuf Efendiye,ben senin harcamaların denetleyecem ve defterleri inceleyecem der.Yusuf Efendi,Köy Odasında,oturduğu köşeden kalkar,Jandarmaya,gel benimle der.Dışarı çıkarlar.Cami duvarının köşe taşını gösterir. O taşı görüyormusun der.Jandarma görüyorum der. Pekiyi o köşe taşının ne kadar çekiç yediğini görüyormusun der ve o taş ne kadar çikiç darbesi almışsa,benim kafamda bu güne kadar o kadar darbe aldı der.Ser kimsin beni dentleyecek kim der.

Çünkü o yıllarda 'Köy Katipliği' o kadar kolay değil,muhtardan daha önemli.Köyde doğan çocukları kayıt edip,şehre bildiriceksin.Köyde toplanan 'aşar' vergilerini toplayıp,gerekli mercilere ulaştıracaksın.

Yusuf Efendi Ilbarıt Köylüsü için bazı sözler kullanmıştır.Belki hoş olmayan sözler,ama yazmak zorundayım. 'Ilbarıt köylüsünden testi olur kulpu olmaz' 'Ilbarıt Köylüsünü harala koysan yarısı dışarıda kalır.' 'Gelene itibar edin,gel denilen yere asla gitmeyin.'

Yusuf Efendi 1916-17 yıllarında köyde baş gösteren 'Tifüs'salgınında,gelini ile birlikte,birer gün arayla vefat eder. Yerine,yani 'Köy Katipliğine' Mustafa Akkuş'un Kardeşi ahmet geçer,Aşar Vergisi toplama sırasında,Karakaş 'Hasan Avcı 'ile aralarında tartışma yaşanır ve Karakaş tarafından bıçaklanır,kan kayıbından vefat eder.Şikayet olmadığı içinde Karakaş mahkum olmaz.Daha sonra,Kurtuluş Savaşını,Türk Köylüsünün gayreti ile kazanan Atatürk,köylünün sırtında büyük yük olan 'Aşar-Vergisini' kaldırır

 

 


HACER ÖZTÜRK KARADENİZ...

Hızla akan bir zamanın içersindeyiz. Günümüzde salt değerlerin yerini paranın dili aldı yazık...Dün telefonum çaldı açtım, karşı taraftan Recai ben, Zafer dedi. Hal hatırdan sonra,anneme veriyorum dedi...Karşımda çocukluğumda iyi hatırlıyorum, nedeni yalnız olduğumuz için, benden büyük kardeşimle her gün okula giderdim. 2 bilemedin 3 yaşındaki bir çocuk o anları nasıl hatırlar, büyük bir sınıf 80 yakın öğrenci ve kapı açılıyor, biranda herkes ayağa kalkıyor ve oturun komutundan sonra yoklama yapılıyor. Daha sonra ders başlıyor. Ben kardeşimin yanında oturuyorum. Diğer hatırladığım eskiden cumartesi öğleden sonra, İstiklal Marşı ile göndere bayrağın çekilmesi, ve öğretmenin koro şefi gibi marş okunurken öğrencileri yönetmesiydi.

Hacer öğretmen, baba Ömer ve anne Ayşe'den olma 1933 doğumludur. İlkokula bir kaç köyü kapsayan, bir merkez ilkokulu olan Karamanbaşı Akbulak okuluna 1942-43, burada başlamıştir, daha sonra, dıger köy çocuklarının buraya zor ulaşması, örneğin,Sarıyan,Geren o yıllarda Hacılarobası'na bağlı Ilbarıt ve Bağlıca mahallesi...Daha sonraları söz konusu köyler dilekçe vererek,köylerine okul yspılmıştır.Buraya kendim gidemezdim ,annem beni sırtında getirir ve gün boyu okulun hemen yanındaki Yenipınarda bahçede çalışır yine beni sırtında köye taşırdı. Ben ilkokula başladığımda, Köy Enstitüleri yeni kurulmuştu, öğretmenimiz Ata Doğan ilk önce benden bir yaş büyük Ayşe Gökmen 'Acar'ı bir yıl sonrada beni ve Ayşe Eriş 'Özdemir'i Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne gönderdi. Köy Enstitüsüne gittiğimde 4 sınıftaydım. Fakat henüz biz bitirmeden 1954 yılında Köy Enstitüleri kapatıldı. Ayşe Eriş'te hastalandığı için köye döndü ve bir daha gitmedi. Ben ilkönce İzmir Öğretmen okuluna gittim, çünkü Köy Enstitüleri kapanınca, yerine öğretmen okulları kurulmuştu...Bir kaç yıl, İzmir Buca'da okuduktan sonra , beni Trabzon, Bişikdüzü Öğretmen okuluna gönderdiler ve ben oradan öğretmen olarak mezun oldum. Bir süre köyümün dışında öğretmenlik yaptıktan sonra 1957 yıllarında Ilbarıt köyüne geldim. Ilbarıt köyünde 1960 lı yıllara kadar öğretmenlik yaptım. Anılarım çok örneğin babanız Emisto, Satı Demirsöz renkli ve diğer insanlardan farklı bir kişiliği vardır. Ben okula giderken sizin kapı önündeki yolu kullanırdım. her geçtiğimde baban, evin balkonunda bir müzik aleti icra ederdi. aşağıdan seslenirdim, yahu Emisto senin hiç işin gücün yokmu diye ve bana şunu söylerdi 'Bu dünyanın işi bitmez,bu da gerekli...' Yine bir gün sizin kapıdan geçerken baban saz çalıyordu. Bana yukarı gel bizim hanım ekmek yapıyor, sana yağlı ekmek yapıversin dedi...Bende yok olmaz öğrtemen rüşvet yiyor derler dedim. Birde abin Güdüla Mehmet Demirsöz, bizim Doruk Abdullah'ın iyi arkadaşıydı. Birbirlerini bulurlar birlikte muhabbet ederlerdi.

Hacer öğretmen çok şey anlattı ,ama buraya sığdırmak çok zor. Birde bana şöyle dedi...Sen çok güzel şeyler yapıyorsun, buradan takip ediyorum,mücadelenden asla vaz geçme...Köy dışarıda seninle tanınıyor. Kısaca özetlemeye çalıştım.Köyde kimin hasta olduğunu dahi Ankara'dan biliyor ve hafızası çok kuvvetli...Kendisini saygı ile anıyorum.

Not.Bizim köyde Köy Enstitü mezunu,sadece Mustafa Günal var

 

 

 

 

 

MEHMET ATA DOĞAN (1896-1983)(YUSUFGİL)

mehmet ata doğan, karamehmetoğlu,sülalesinden,yusuf efendi ve hatice,hanımın oğlu olarak 1896 yılında,ılbarıt köyünde dünyaya gelmiştir.kendinden başka dört kızkardeşi vardır.sırasıyla,sıdıka 1882,hanım 1887,emine 1889 ve fatma 1899 doğumludur.

baba yusuf efendi, oyıllar köyün hatibi ve de katibidir.köymektebine geldiğinde,öğrencilerine,bu gece bir oğlum oldu,ne isimi vereyim dediğinde,öğrencilerinden fıs fıs hafız,mehmet mutlu,hocam 'ata' olsun der.yusuf efendi,daha sonra istanbul,fatih medresesini biterecek olan,mehmet mutlu'nun görüşü ile babası karamehmetoğlu, mehmet'i katarak,oğluna mehmet ata,ismini koyar.

mehmet ata,diğer arkadaşları gibi,oyıllarda ılbarıt mektebinde öğretmelik yapan,aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendide ilkokulu bitirir.bababsı o yıllarda,safranbolu'da yeni açılan rüştiye mektebine,kayıtını yaptırır ve safranbolu'nun eşrafalarından birene oğlunu teslim eder.tabiiki tüm masrafları karşılamak sureti ile...küçük bir anekdot;rüştiye mektepleri,1905 yılında,padişah abdülhamit tarafından açılır ve o yılların orta okullarıdır.ikiye ayrılır,askeri rüştiye ve rüştiye diye...

mehmet ata, rüştiye mektebini bitirdikten,sonra kastamonu öğretmen okuluna girer ve bu okulu muallim olarak bitirir.diğer arkadaşları gibi,öğretmenlik yapamadan,1914 yılında patlak veren birinci dünya savaşına katılmak zorunda kalır.bu arada 17 yaşında evlenmiş ve 1914 yılında ali isimnde oğlu dünyaya gelmiştir.

mehmet ata,birinci dünya savaşına,o yıllarda osmanlı sınırlarında olan,arapistan'da katılır.rütbesi teğmendir ve mayetine askerler verilmiştir.bilindiği gibi,birinci dünya savaşı,aynı zamanda emperyalist devletlerin,pazar savaşıdır.her ne kadar avusturya perensi öldürülmüş falan densede,başta petrolün bulunması,sanayi devriminin hat safhaya ulaşması sonucu,almanya'ya karışı bir tutum söz konusudur.yorgun olan osmanlı,almanların yanında saf almıştır.almanların ülkemiz üzerinden yaptığı,istanbul,bağdat demiryolu ve ingilizlerin,yine o yıllarda açtığı süveyş kanalı başına değildir.

mehmet ata savaşın kızıştığı dönemde,askerleri ile birlikte arap çöllerinde,ingilizlere esir düşer.ingilizler,okumuşları ayırır,okur yazar olmayan,anadolu'nun garip hiçbir şey bilmeyen çocuklarını ,arap çapulcularına teslim ederler.askerlerin bir kısmı süngü ve kılıçla şehit edilirken,bir kısmıda,arap çöllerinde zehirli su birikintilerinde boğularak şehit edilir.

tüm bunları gören mehmet ata,ömrü bboyunca araplardan nefret eder.

daha sonra kendisini esir alan ingilizler gemi ile hindistan ve mısır gibi,egemelikleri altında bulundurdukları ülkeler getirirler.1918 yılında savaşın bitimi ile esirler salıverilir.

bu zaman zarfında,ılbarıt köyünde baş gösteren tifüs salgınında,mehmet ata,babası yusuf efendi ve,eşi emine'yi kayıt etmiştir.ta ki köye dönünce öğrenir.geriye yaşlı bir ana ve küçük bir evlat kalmıştır.

19.mayıs.1919'da atatürk'ün samsun'a çıkması ve kurtuluş savaşı'nın başlaması ile birlikte,mehmet ata,tekrar askere çağrılır.subay olarak anadolunun bazı bölgelerinde görev alır.yaklaşık 3 yıl süren kurtuluş savaşı ,30.ağustos.1922'de sona erer ve terhis olur.bu arada,yamakgilden,hasan kızı havva 1903 evlenir,fakat evliliği fazla sürmez.bir yıl sonra ayrılırlar.bu kez kadıbükü köyünden,uzun yıllarz muhtarlık da yapan neşet gökmen'in kızkardeşi fatma hanımla evlenir. (terzi-fatma) kızı lütfiye 1926 ve oğlu yusuf ziya 1928,dünyaya gelir.tabiki bu arada müracatı dolasıyla,'köy mektebinde' öğretmenlik yapmaktadır.29.ekim.1923'de atatürk cumhuriyeti ilan etmiş ve ilk işi cehalete maruz kalmış anadolu insanını cehaletten kurtarmak ve eğitimdir.zaten başarılı bir öğretmen olan mehmetz ata'ya tekrar girdiği imtahanla,1926 yılında öğretmenlik diploması tekrar verilir.bu kez cumhuriyet öğretmeni olarak.bu diplomanın aslına uygun çekilmiş fotoğrafı;ılbarıt köyü 'müzesindedir'ayrnıca mehmet ata'ya,atatürk'ün 1926 yılında çıkarılan bir kanunla, 'istiklal madalyası' maaşı ve madalyası verilmiştir.

mehmet ata, cumhuriyet kurulduktan sonra ve öğretmenliğe döndükten sonra,bir kaç yıl o yıllarda safranbolu'nun beldesi olan,eflani'nin yağlıca köyünde öğretmenlik yaptıktan sonra,tekrar ılbarıt köyüne gelir ve 1950 yılında emekli oluncaya kadar,köyünde kalır.

ilkönce üç yıl olmak üzere 'köy mektebinde' çocukları okutur.1931-32 yıllarına ait elimin altında o yıllara ait sınıf defterleri var.soyadı olmadığı için esamilerle yazılmış öğrneciler.ben çoğunu çözdüm ve ileride nasip olursa yayınlayacam.

1934-35 yılları arasında 5 yıllık olmak üzere,karamanbaşı mevkiinde, 'akbulak ilkokulu' açılır.okul,ılbarıt,sarıyan ve hacılarobası, yine o yıllarda hacılarobası'nın mahallesi konumda olan geren köyü ve ovacık'ın köylerinden gelen öğrenciler bu okuldan faydalanmışlardır.yine'akbulak ilkokuluna' ait 1934-35 ve 1942-43 yılnın öğreci defterleri var.

aslen hacılarobası,köyünden kendisi gibi öğretmen olan hüsnü yılmaz ile birlikte,akbulak ilkokulunda öğretmenlik yapan,mehme ata,hüsnü yılmaz'ın bedenen biraz rahatsız olası ile yaklaık o yıllarda 150'den fazla öğrenciyi tek başına okutur.

mehmet ata'nın ülkeye kazandırdıkları;üç yıl ılbarıt köyü mektebinden,

mehmet oğlu,ahmet demiralp 1907 'öğretmen-baş öğretmen'

ahmet oğlu, şükrü kaya 1908 'öğretemen'

ömer oğlu ibrahim ünal 1908 'öğretmen'

nuri oğlu mustafa algan 1908 'öğretmen'

akbulak ilkokulu;

1)ilyas oğlu mastafa öğünç 1926 'öğretmen' 'hacılarobası'

2) mehmet oğlu mustafa günal 1928 'öğretmen' 'ılbarıt'

3) mehmet ata oğlu yusuf ziya doğan 'kaymakam' 'ılbarıt'

4) ibrahim oğlu hamdi ünver 1932 'öğretmen' 'hacılarobası'

5) şaban kızı ayşe gökmen 1932 'öğretmen' 'ılbarıt'

6) ömer kızı hacer öztürk 1933 'öğretmen' 'ılbarıt'

7) hasan olu yusuf çil 1933 'albay' 'hacılarobası'

8) mehmet oğlu ismail coşkun 1933 'öğretmen' 'hacılarobası'

9) nuri oğlu mehmet ali san 1933 'öretmen' hacılarobası-sallar mah.'

emeklilikten sonra,1965 yılı sonbaharına kadar ılbarıt köyünde yaşayan mehmet ata,daha sonra safranbolu'ya taşınır.ilkönce kira daha sonra kendine özgü bir ev satın alır ve 1983 yılında vefat eder.mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile

HÜSEYİN AVNİ AKSOY   (1892-1979)    (MEYREMGİL)

hüseyin avni aksoy, salih ağa ve kezban'ın ikinci çocukları olarak 1892 yılında ılbarıt köyünde dünyaya gelir.karamehmetoğlu sülalesindendir.ilkokulu,mehmet cemil efendi'de okuduktan sonra,kastamonu muallim mektebini bitirmiştir ve askerlik sırasında rüşteye imtahanına da girerek,rüştiye mezunu sayılmıştır.

hüseyin avni aksoy öğretmen olmasına karşın,öğretmenlik yapamamıştır.nedini 1914'de birinci dünya savaşı patlak vermiş ve osmanlı,daha sonra savaşı kayıp edecek almanlarla birlikte,birinci dünya savaşına girmiştir.ülkede 'seferberlik'ilan edildiğinden.askerliğini yapmış olanlarda,tekrar askere çağrılmıştır.

hüseyin avni aksoy,birinci dünya savaşı ile aynı anda patlak veren,çanakkale savaşına dahil edilmiştir.aynı köylüsü,hacıalioğullarından,mustafa oğlu,öğretemen hasan efendi ile birlikte.hasan efendi,daha sonra,mesleğine dönemeden,çanakkale'de şehit düşmüştür.

hüseyin avni aksoy,çanakkale savaşı yıllarında,yolları atatürk'le kesişir.atatürk zekasına ve dürüstlüğüne güvendiği,hüseyin efendiyi yanına emir subayı olarak alır.sürekli hüseyin efendiyi,yakın illere görevli olarak gönderir.kütahya'ya gönderdiğinde,kendisine şu talimatı verir.yol boyunca dinlenecen ve sık sık at değiştireceksin ve hiç kimseye müsama göstermeyeceksin.

atatürk,çanakkale,savaşı yılların da türk milletinin kurutuluşu içinde planlar yapmaktaydı.çünkü çanakkale savaşı,ingilizlerle yapılmaktaydı.nedeni,rusya'da bolşevik ayaklanmaları başlamış,rus çarı,ingilizlerden yardım istemiştir.fakat çanakkale savaşında kendisinden fazla söz edilmesede atatürk,bu savaşa ağırlığını koymuştur.ingiliz savaş gemilernin geçişine izin vermez ve savaş çok uzun sürer,her iki tarafında kayıpları büyüktür.bu savaşı kayıp ettiğine,ingilizlerin zeka küpü dedikleri çorçil bile şaşırır.rusya'da 17.ekim devrimi gerçekleşir.daha sonra ellerini kollarını sallayarak,ingilizler boğazı geçerler ve dolmabahçe,açıklarına savaş gemilerini demirleyip,toplarını saraya çevirirler.bunu gören atatürk,tarihe geçecek şu sözü kullanır. 'geldikleri gibi gidecekler' fakat ingilizler,istanbul'da boş durmazlar,ilk işleri saraçhane kışlasında,uykuda uyumakta olan,100 yakın inzibat erimizi şehit ederler.istanbul'un un ihtiyacını karşılayan,ayvansaray un değirmeninin işlevni durdurmak isterler ve değirmeni bir çavuş eşliğinde bir manga korumaktadır.manganın başında,ılbarıt köyü,pürdegilden efe hasan vardır.askerlerine süngü tak emrini verir ve un değirmeninin kuşatması engellenir.daha sonra kendisine 10 altın mükafat verilecektir.efe hasan dil sürtüşmesi nedeni ile bazı kelimeleri söyleyemez. 'altınları cuzu gibi mastafa efendiye yatırdım'der.mustafa efendi,mustafa remzi'dir.

hüseyin efendi,birinci düna savaşı ve çanakkale savaşı bittikten sonra,bu kez 'kurutuluş savaşı' başladığından,tekrar subay olarak 'kurtuluş savaşına'dahil olur ve rütbesi teğemendir.kendisi teşfiki mesaim olduğu için kendiz ağzından anlatıyorum.

niğde'de levazım teğmeni idim.girasun ve ordu'dan gelen fındıkları,askerlere dağtıyordum.zor günlerdi.asker bir lokma ekmeği dahi bulmakta zorlanıyor.savaşlar ve hastalıklar ülkenin nüfusunu neredeye 12 milyonlara kadar indirmişti.bir gün bir şey yaşadım yanıma gelen emrimdeki bir çavuş;efendim sizin safranbolu'dan iki asker geldi ve bitkinler dedi.hemen gittim,gördüğüme inanamıyordum.biri kardeşim rıza,diğeri bizim köyden şaban'dı 'gökmen) her ikisinide çadırdaki revire yatırdım.bir süre sonra iyileştiler ve kendilerine görev verdim.

hüseyin efendi,çanakkale savaşı dönüşü,ibrahimbeyoğullarından,abdullah kızı hanife ile evlenmiştir.bir anlamda içgüveyi girmiştir.1890 doğumlu olan,hanife,daha önce yazıköy'de abdurahman ile evli olup,bu evliliğinden,behiye doğum tarihini bilmiyorum.hacer 1914 adında iki kızı olmuştur.hacer daha sonra bir hastalık sonucu 1919 yılında 5 yaşında hayatını kayıp edecektir.mezarı ılbarıt köyü mezarlığındadır.hanife'nin ilk eşi abdurhaman,1914 başyalan birinci dünya savaşında şehit düşmüştür.

hüseyin efendi,kurutuluş savaşı sonrası ılbarıt köyüne döner ve çiftçilik yapmaya başlar.kendisine,savaşa katılan diğer öğretmenler gibi,atatürk'ün 1926 yılında çıkarttığı bir yasa ile 'istiklal madalyası' maaşı bağlanır.1928 yılında öğretmenlik mesleğne çağrılır.ilk görev yeri davutobası köyü olup,sırasıyla,ovacuma,safranbolu kalealtı,toprakcuma'da görev yaptıktan sonra,1950 yılında iktidara gelen,iktidar tarafından,atatürk döneminin tüm öğretmenleri emekli edilir.

hüseyin efendinin,hanife ile evliliğinden,mukadder 1921 ve mustafa kemal 1928 doğumlu iki çocuğu vardır.1979 yılında safranbolu'da vefat eden,hüseyin avni aksoy'un mezarı safranbolu mezarlığındadır

bundan yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.

iki asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.

yine iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da (akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok

merkez ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil (tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil) (ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler yok.

yine o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve kızları kayıt altına almamışlar.

örneğin (akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)

iki asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan -emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791 doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır

Kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. Bu şecere defteri 1983 yılında ,İlköğretim Müfetişi,Abdülkadir Özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. Şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...Defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide Türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. Daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam Satı Demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. Sadece iki

AMA BENİ OLDUKÇA ZORLAYACAK,ÇÜNKÜ HACIÖMEROĞULLARININ KADINLAR HARİÇ ERKEKLERİN NÜFUSU,SARIYAN (GÜNDOĞAN) KÖYÜ NÜFUSUNA EŞİT.HACIÖMEROĞULLARININ 1831 TARİHİNDE NÜFUSU 50 ERKEK BAZINDA,SARIYAN'IN TÜM KÖYÜN ERKEK NÜFUSU 63...BU ARADA ALDIĞIM İLAÇLARDAN DOLAYI BİRAZ RAHATSIZIM.KİMİ İLAÇLARI BIRAK GIDA TEDAVİSİ YAP DİYOR.ILBARIT'DA ARADIĞINI BULMAK ZOR.

Hacıömeroğullarının içine girmiş bulunmaktayım.Kolay değil 200 yılı çözümlemek,küçük şeyleri büyütebilmek.Örneğin üç tane Ali var,Aligülügilde,Kirazgilde ve Kazıkaligilde...1831 sayımını yapanlar sırdan yazıp geçmiş.Hatta bir vatandaş,Karabük BRTV'de bunların programını yapıyor.Kişiler İstanbul'dan,şurdan burdan bu vatandaşa hocam diye hitap ediyor ve açıyor 1831 Nüfus Kayıtlarını okuyup geçiyor.Karşı taraf bilgilendiğini,o hoca denilen kişide karşı tarafı bilgilendirdiğini sanıyor.Yok öyle bir şey.Üstüne basa basa o aileyi teyit edeceksin.Her kese iyi pazarlar.

kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında ,ilköğretim müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam satı demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi belirleyemedik.saygılarımla....

ılbarıt köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.cami öncesi 'köy-odası' ve 'köy-mektebi' vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, köy-odası ve mektebinin ne zaman yapıldığı bilimemektedir.

aynısı hacılarobası köyündede vardı, hacılarobası köyündeki yıkılıp yerine yenisi yapıldı.bizdeki ise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp yenisi yapıldı.

köy mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,mehmet cemil efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.hatta burdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim görmüşlerdir.fıs fıs hafız (mehmet mutlu) gibi...

cumhuriyet önceside köy mektebinde eğitime devam edilmiş.o yılları babam satı demirsöz şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve hacılarobası köyünde olduğu için,ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya gelinirdi.hocamızda,kuzyaka'dan telli lakaplı ve abdülkadir özer'in babası mehmet özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.

köy mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmen olanlar,hüseyin avni aksoy,mehmet ata doğan ve hasan tahsin erden'dir.cumhuriyetin kurulması ile mustafa remzi sponsorluğunda, kastamonu öğretmen okuluna gönderilen,ahmet demiralp,şükrü kaya,ibrahim ünal ve mustafa algan'dır.

köy mektebi,mehmet ata doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile 1931'den,karamanbaşı mevkiinde 1934 yılında yapılan 'akbulak-ilkokulu' üç köyü kapsayan okul olarak hizmete açılmıştır.sırasıyla,ılbarıt,(üçbölük)hacılarobası,o yıllarda geren köyü hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,hacılarobası esmase okunuyordu. ve sarıyan (gündoğan)köyü....o yıllara ait okul kayıt defterleri,köy müzesinde bulunmaktadır.daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde okullar açılmıştı

KARYE-İ ILBARIT TABİ KAZA-İ ZA'FERANBORLU...

bundan yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.

iki asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.

yine iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da (akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok

merkez ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil (tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil) (ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler yok.

yine o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve kızları kayıt altına almamışlar.

örneğin (akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)

iki asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan -emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791 doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.

CEMİL EFENDİ

CEMİL EFENDİ

ılbarıt köyünün ilk resmi öğretmeni olan,balcıoğlu mehmet cemil efendi...

doğum yeri hasan ve ülfet'ten olma,rumi 1281 miladi 1865 bulgaristan -filibe....

eşi emine hanım,mustafa ve zehra'dan olma rumi 1291 bursa...

kızı behice ,mehmet cemil ve emine'den olma,rumi 1310 miladi 1894...

eşinin teyzesi nefise hanım,baba seyitali anne bilinmiyor.rumi 1262 miladi...1846 bursa...

okur yazar sıpyan (çocuk) muallimi olan mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın eski ismi) vilayeti nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı teskere osmaniye mucibince (icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.

mehmet cemil efendi ayrıca batı eğtimi aldığı için,o yılların yaygın dili olan fransızcayı bilmektedir.1900'lerin başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen mehmet cemil efendi,hüseyin efendi,hüseyin avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi erden ve ata efendi,mehmet ada doğan,gibi öğrencilerini ileri derecede eğitirek o yılların öğretmen ve kadıların (hakim)lerin yetiştiği medrese eğitime göndererek,eğitimci olmalarını sağlamıştır.

ayrıca mehmet cemil efendi,kız çocuklarında okutmuştur.

kaynakça...satı demirsöz (1910-2009) recai demirsöz (1956.....)cevirisi....

 

CEMİL HOCA (Mehmet Cemil Balcıoğlu)

Bulgaristan’ın Filibe şehrinde doğmuş.İstanbul’da Enderunda yetişmiş. Bulgarca,Arapca,Farsca ve Türkçe olmak üzere dört dil biliyor.Cemil Hocayı, hoca olarak Ilbarıt Köyü’ne Katırcı Hüseyin Efendi getirilmiş.(1281)(1865)Cemil hoca köyde hem hocalık,hem de öğretmenlik yapmış.Köyden, çevreye ışık tutacak gençler yetiştirmiştir.Köyümüzden birkaç öğrencisini Kastamonu Muallim Mektebine ve İstanbul Fatih Medresesine göndermiştir.Cemil Hoca Safranbolu Lisesinde (Din Dersi öğretmenliği) ve Akveren köyünde görev yapmıştır.Akveren köyünden ilk kadın millet vekili Fatma Memik onun öğrencisidir.Üçbölük Köyünden Huriye,Rabia,Münevver,Hatiçe SAYGIN ve Zarife ÖZCAN Cemil Hoca yetiştimiştir. Cemil hoca İstanbul’a dönmüş ve orada ölmüştür. Mezarının yeri bilinmemektedir.Kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet dileriz.

(ILBARIT KÖYÜNÜN İLK RESMİ ÖĞRETMENİ OLAN,BALCIOĞLU MEHMET CEMİL EFENDİ...DOĞUM YERİ HASAN VE ÜLFET'TEN OLMA,RUMİ 1281 MİLADİ 1865 BULGARİSTAN -FİLİBE....EŞİ EMİNE HANIM,MUSTAFA VE ZEHRA'DAN OLMA RUMİ 1291 BURSA...KIZI BEHİCE ,MEHMET CEMİL VE EMİNE'DEN OLMA,RUMİ 1310 MİLADİ 1894...EŞİNİN TEYZESİ NEFİSE HANIM,BABA SEYİTALİ ANNE BİLİNMİYOR.RUMİ 1262 MİLADİ...1846 BURSA...OKUR YAZAR SIPYAN (ÇOCUK) MUALLİMİ OLAN MEHMET CEMİL EFENDİ.HÜDEVANDİGAR (BURSA'NIN ESKİ İSMİ) VİLAYETİ NÜFUS İDARESİNDEN ALDIĞI 4.MART.1313 (1897)TARİHİNDE ALDIĞI TESKERE OSMANİYE MUCİBİNCE (İCAB)CA ILBARIT KÖYÜ YABANCI DEFTERİNE KAYIT EDİLMİŞTİR.MEHMET CEMİL EFENDİ AYRICA BATI EĞTİMİ ALDIĞI İÇİN,O YILLARIN YAYGIN DİLİ OLAN FRANSIZCAYI BİLMEKTEDİR.1900'LERİN OTALARINADA ILBARIT KÖYÜNE GELEN MEHMET CEMİL EFENDİ,HÜSEYİN EFENDİ,HÜSEYİN AVNİ AKSOY,HASAN EFENDİ,HASAN FEHMİ ERDEN VE ATA EFENDİ,MEHMET ADA DOĞAN,GİBİ ÖĞRENCİLERİNİ İLERİ DERECEDE EĞİTİREK O YILLARIN ÖĞRETMEN VE KADILARIN (HAKİM)LERİN YETİŞTİĞİ MEDRESE EĞİTİME GÖNDEREREK,EĞİTİMCİ OLMALARINI SAĞLAMIŞTIR.

KAYNAKÇA...SATI DEMİRSÖZ (1910-2009) RECAİ DEMİRSÖZ (1956.....)CEVİRİSİ....)

 

ABDÜLKADİR ÖZER (1932-1998)(YUSUFGİL)

abdülkadir özer,baba hafız mehmet nurettin özer ve akile özer'in oğlu olarak 1932 yılında son evlat olarak ılbarıt köyünde doğmuştur.ilkokulu 'karamanbaşı' 'akbulak' ilkokulunda 5 yıl olarak okumuştur.akbulak ilkokulu yaklışık mahalleri iile birlikte üç köyün öğrencilerine hizmet veren 5 yıllık bir bölge okuludur.

daha sonra,kendi anlatımı ile kendisini yatılı orta okula yazdırır.ortaokul bittikten sonra,imtahana girerek trabzon öğretmen okulunu kazanır.trabzon'da okumak için,hacılarobası köyünden 'agopgilden' remzi güler ile deniz yoluyla trabzon'a ulaşırlar.onları getiren gemi trabzon açıklarında dudur ve büyük kayıklarla yolcular karaya taşınır.şöyle anlatır.denizde dalga vardı.karadenizliler,kayık kenara varır varmaz atladılar,biz remzi ile birbirimize bakıyoruz.bir laz bize ula kıvırcıklar,denizi görünce ödünüz patlıyor,atlayın düşerseniz biz sizi kurtarırız dedeğinde son çare,kayık kıyaya yanaşınca var gücümüzle atladık.daha sonra,okulumuzu bulduk.kayıtlarımızı yaptırdık,fakat yatağımız yorganımız olmadığı için yaklaşık iki aya yakın,remzi arkadaşımla,bir mermerin üzerinde geceleri uyuduk.bir ara kaçmayı düşündük,ama okumak son çaremizdi.

abdümkadir özer,trabzon öertemen okulun bitirdikten sonra ülkemizin bazı bölgelerinde öğretmenlik yaptıktan sonra tekrar imtahana girerek,ilköğretim müfetişi olur.en son görev yaptığı yer ise ılbarıt köyü ve çevre köyler olur.kendisini,yanılmıyorsam 1998,eylül veya ekim ayında kayıp ettik.ben istanbul'da olduğum için,cenaze merasimine katılamadım.istanbul'dan döndükten sonra,safranbolu mezarlığında mezarını bulup ziyaret ettim ve öğretmen arkadaşlarının bıraktığı çelenk solmuş halde halen duruyordu.

bana 30.mayıs.1998 yılında 'yusufgil' ailesi olarak hazırladığı ve çoğaltarak tüm 'yusufgil' aile bireylerine verdiği,bir dosya vermişti.yalnız burada hiç tarih kullanılmamış.sadece 30.mayıs.1998 tatamlanmış tarihi var.kaldıki insan yaşamında tarih çok öremlidir.örneğin ozsmanlı devleti 1299 yılanda osman bey tarafından,bilecik'in söğüt ilçesinde kuruldu.cumhuriyet 29.ekim. 1923 yılanda ilan edildi.tüm bunlar önemlidir ve bir babası hafız mehmet'in ölüm tarihini kullanmış.babam demir çelik işletmelerinden 1953 yılında emekli olduktan sonra,emekli maaşını alamadan vefat etti...

kendisine tüm bu bilgileri nasıl toparladın dediğimde,baban satı demirsöz'den faydalandım demişti.

örneğin,benim kendisine vermiş olduğum,1987 yılında,babam satı demirsöz'le türçeleştiridiğimiz 'köy kayıt'defterinde hemen hemen tüm tarihler mevcuttu.bunu kensine söylediğimde,o defteri benden aldılar ve ankara'da kayıp ettiler demişti.

bu arada ılbarıt köyünün ilk resmi mualimi 'öğretmeni' olan mehmet cemil efendi.bu dosyada yanlış anlatılmış.kadir bey olayı şöyle anlatıyor.istanbul'da karagaşada bunalan mehmet cemil efendi,istanbul'dan kastamonu istigametine giden bir kervanla yola çıkar ve 106 köprüsünde,kurtoğlu değirmeninde,değirmene giden mehmet ata'nın babası yusuf efendi ile karşılaşır.yusuf efendi onu ılbarıt köyüne getirir ve öğretmenliğe başlar.mehmet ata,hüseyin efendi,hasan fehmi efendi ve hasan efendileri okutarak ilerde öğretemen olmalarını sağlar.

sözü edilen kurtoğlu değirmeni,106 köprüsünde değil,hocaköprüsündedir.106 köprüsü ılbarıt köyüne yaklaşık 45 km.dir ki buraya bir günde gidip gelmek oldukça zor.

aslen bulgaristan,filibe'li olan mehmet cemil efendi.1865 doğumlu olup,ılbarıt köyüne,aslen hacıalioğullarından olup,yaklaşık 15 katır ile katırcılık kervanı yapan ve 'katırcı' olarak anılan,hüseyin efendi tarafından getirilmiştir.dolasyıla mehmet cemil efendi sadece kendisi değil,eşi emine,kızı behice ve eşi emine'nin teyzesi,nefise hanım vardır ve mehmet cemil efendi,yamakgilden,kör raşit olarak bilinen,raşit'in evnini güneye bakan odasını restore ettirerek orda ikamet etmiştir.bu ev daha sonra raşit'in damadı,mehmet ali özlü tarafından karakaşgilden mehmet avcı 'koca mehmet'e' satılmıştır.bu vesile ile aynı zamanda bir eğitimci olan,abdülkadir özer'i saygı ile anıyorum.aslında yazılacak çok şey var ,ama ben kısaca özetledim.

not. mehmet cemil efendi ile net bilgi...

'okur yazar sübyan muallim olan mehmet cemil efendi,hedevandigar (bursa) nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897) tarihinde aldığı teskere osmaniye mucubince (icab) ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.'

ILBARIT'TA BİR AİLE 'HECELLİGİL'

 

 

 

 

12- TOPLAMA

  TOPL AMA 1-) TOPLAMA İŞLEMİ. Aynı cinsten çoklukları bir araya getirmeye toplama denir. Yan ya...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ŞEVKİ   ERSOY

AYŞE    ALKAN

 

HÜSEYİN ERSOY

MÜRÜVVET   ERSOY

 

CEMİL ERSOY

FİRDES  ERSOY

ALİ  ERSOY

FATMA   ERSOY

 

MUHSİN MADEN

MEHMET ERSOY

SEVİL ERSOY

EMİNE

AHSEN

EMRAH ERSOY

FERDA  MADEN

CEYDA     MADEN

 

 

 

 

BEYZA ERSOY

İSMAİL

ŞÜKRAN

 

 

 

ZAFER

 

 

 

 

ZAFER

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

KÖYLÜLERİM TELEFON İŞİ YAŞADIĞİYER

    KÖYLÜLERİMİN İŞİ VE NEREDE ÇALIŞTIĞI ADI VE SOYADI TELEFON      İŞİ YAŞA YER Adnan...