9 Ekim 2024 Çarşamba
AYŞE GÖKMEN.(Behiyegil) HACER ÖZTÜRK.(Elişgil)
Haydi şöyle
1940 lı 1950 li yıllara gidelim ve köyümüzün yetiştirdiği
2 bayan
öğretmenimizi tanıyalım.
AKBULAK
İLKÖĞRETİM OKULU yer Yenipınar altı Karamanbaşı mevkii.
o yıllarda
köyümüzde okul yokmuş Hacılarobası Ilbarıt Geren Sarıyan Sallarlı öğrenciler o
okulda eğitim görmüşleri.
1942..1943
senesi karne kayıtlarındada görüldüğü gibi.
20 .Numarada
11 yaşında AYŞE GÖKMEN.(Behiyegil)
16.Numarada
10 yaşında HACER ÖZTÜRK.(Elişgil) öğrencilerini ve karne notlarını görüyoruz.
gerçekten
her iki ablamızında Babalarını rahmete kavuşsalarda ŞABAN GÖKMEN ve ÖMER ÖZTÜRK
amcaları tebrik etmek lazım.Gızgısmı okurmuymuş dememişler o yıllarda kızlarını
yatılı okul olsada okutmuşlar birer eğitimci yapmışlar.
Hacer ÖZTÜRK
ablamız köyümüzün eski okulunun ilk yapıldığı yıllardada öğretmenik yapmış..
Günümüzde
halen daha yaşıyorlar her iki ablamızada sağlıklı yaşamlar diliyoruz
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
26 Ekim 2024 Cumartesi
MEHMET
NURETTİN ÖZER (1889-1953)(YUSUFGİL)
mehmet
özer, aslen karamehmetoğullarından olup, köyde yusufgil olarak tanımlanan,salih
ve kezban'dan olma,1889 doğumludur.aynı anneden diğer kardeşi hüseyin avni'den
3 yaş büyüktür.annesi vefat edince uzun süre yetim kalır.baba salih bu
kez,sarıahmetli köyünden,mehmet ve fatma'dan olma 1880 doğumlu ayşe ile
evlenir.bu evlilikten,rıza 1900,muharrem 1904,yusuf 1908,mustafa ve hasan ekiz
1916 ve hüsnü 1921 dünyaya gelir.
baba
oldukça fakir olduğu için,mehmet özer,küçük yaşata o yılların öğretmen okulu
sayılan,istanbul,fatih medresisine gönderilir.yaklaşık 18 yıl fatih
medresesinde okuyan mehmet özer,diğer öğrnecilerle birlikte,trakya köylerine
'cerre' giderler. cerre bilindiği gibi,medrese talebelerinin üç aylar
denilen,recep,şaban ve ramazan aylarında,memleketin muhalif yerlerine
dağılmalarıdır.
mehmet
özer,okulunu bitirince askere çağrılır.askerliğini,o yıllarda osmanlı
topraklarında olan,ırak'ın çeşitli yerlerinde yedek subay olarak yapar.
askerlik
dönüşü,köyüne 'ılbarıt köyü'ne hem öğretmen hemide köy imamı olarak
atanır.aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendiden sonra köyün
ikinci öğrtemenidir.mehmet cemil efendi,1880 li yıllardan sonraları okutmuş
olup,mehmet özer ise 1900 yıllardan sonra doğanları okutmuştur.
bir
gün şöyle bir hadise yaşanır.köye bir atlı gelir.köy meydanında attan
iner,hocayı çağrır.hocaya kensinin safranbolu kaymakamı olduğunu
söyler.öğrencileri toplamasını ve denetlemeye geldiğini söyler.hoca öğrencileri
mektepte toplar,kaymakam içeri girer.sınıfı pür dikkat izledikten sonra,öğrencilerden
birine sen kalk der.kalk dedeği kişi satı demirsöz'dür. kendisine şöyle bir
soru yönetir.üzerinde yaşadığımız gezegen saatte,700 km.hızla dönmektedir.fakat
biz bunu neden hissetmiyoruz.satı demirsöz yanıt verir.efendim,en hızlı giden
bir atın üzerine bir karınca koyalım,o karınca atın ne kadar hızlı gittiğini
bilemez.satı demirsöz'e bir kaç soru daha sorar,anında yanıtını alır.hocaya
dönerek,hocam bu köyde seni sevenler tarafından,hakkında şikayet vardı.ben onun
için geldim.fakat öğrencilerin benden akıllı,çok güzel yetiştirmişsiniz.bundan
sonraki şikayetleri gaye almayacağım der.kaymakam atına biner ve geri döner.
mehmet
özer,satı demirsöz'ü yanına çağrır,alnından öptükten sonra,sağol beni
onurlandırdın der ve masanın çekmecesini çeker,10 tabak kağıt hediye eder
kendisine...o yıllarda defeter olmadığı için,kağıt kalem dışarıdan ithal
edilmekte ve öğretmen her derste,öğrencilere birer kağıt dağıttığırmış.hatta
kurşun kalemi ortadan ikiye bölüp,iki öğrencinin kalem ihtiyacını
karşılarmış.yine o yıllarda 'köy mektebi'nin tüm kırtasiye ihtiyacını,fırıncı
mustafa remzi özlü karşılarmış.bu anlattıklarım 1918,19 ve 20 yılları.
atatürk
29.ekim.1923'de cumhuriyeti ilan ettikten,sonra tekke ve zaviyeleri kapattığı
için,medrese mezunu öğretmenlerinde işene son vermiştir.kadir özer,yusufgil'i
anlattığı dosyada,harf devriminden sonra son verilmiş desede,harf devriminin
kabulü 1928'dir.
mehmet
özer'den boşalan öğretmenliğe,kuzyaka köyünden,ismini ve soy ismini bilmiyorum.
'telli'lakaplı öğretmen gelmiştir.telli anneanne tarafından,ahmet demiralp'ın
gelini,feride demiralp'ın dedesidir.
mehmet
özer,öğretmenlik vasfını kayıp edince,köy imamlığına başlar ve ilk yeri yörük
köyüdür.yine kadir özer,bunu öğretmenlik olarak yazmıştır.imamlıktır.
yörük
köyü bilmeyenler için yazıyorum.yaklaşık 140 hane olan bir bektaşi
köyüdür.osmanlının,sekban ve sipahi askerleri tarafından kurulmuştur.1831
safranbolu nüfus sayımında,yörük köyü'nün esemasi okunmamaktadır.kaldıki,yörük
köyüne gittiğimde,konakların yapılış tarihene baktım,hemen hemen tamamı 1900 lü
yılların başında yapılmıştır.hatta köyün üst kısmına sipahiler ve alt kısmına
sekbanlar yerleşmiş olup,sekbanlar,biraz daha fakirdirler.balat'da fırıncı
hamdi sekban ve yine istanbul'un çeşitli semtlerinde fırını bulunan
akçaoğulları,sekbandır.yörük köyünün üst kısımında bulanan,cami daha
modrendir.burda mehmet özer,alt kısımnda ise biraz fakir camisidir ve kardeşi
rıza kara görev yapmaktadır.
mehmet
özer,aslen çankırı,çerkeş,örenli köyünden akile ile evlenir.akile daha
önce,kosbatarın ibrahim'in ağbeyi mehmet ile evlidir.fakat çocuğu olmamış ve
genç yaşta bir hastalıktan hayatını kayıp etmiştir.
mehmet
özer,geç evlendiği için,bu evlilikten,kezban 1920,rabia 1924,hikmet 1927 ve
abdülkadir 1932 dünyaya gelmiştir.kezban biraz ruh hastası olduğu için
kendisine ve çevresine zarar verdiği için,babası
tarafından,istanbul,bakırköy'de bulunan mazhar osman,ruh ve sinir hastanesine
bırakılmıştır.
mehmet özer 3.nisan.1937'de karabük'de kurulan
demir-çelik işletmelerinin kurulmasından sonra sonra,köyü terk etmiştir.çünkü
köyde,kendisine sık sık sataşmalar olmaktadır.başta kardeşi,hüseyin avni'nin
kayınvalidesi kara şerif...o sıralarda karabük,demir-çelik işletmelerinin,işçi
çizelgelerini hazırlayacak elaman aranmaktadır.mürecaat eder.ilerlemiş yaşına rağmen
kabul ederler.çünkü o yıllarda böyle bir çizelge hazırlayacak insanın
karabük'te olması mümkün değildir ve mehmet özer'oğlu kadir özer'in deyimi ile
1953,yılında bu işletmeden emekli olur,henüz maaşını almadan vefat eder.64
yaşında.mezarı eşi ile birlikte,1970 lerin sonundan itibaren buraya defin
işlemi yapılmayan,esentepe semtinin üst kısmındadır.tanımadığım mehmet özer'i
saygı ile anıyorum.aslında hikaye uzun,ama ben en kısa şekli ile yazmaya
çalıştım.aile 'özer'soyadını almıştır.1934,soyadı kanunudan
sonra,kardeşi,hüseyin avni 'aksoy' baba salih 'kara'amcaoğlu mehmet ata ise
'doğan' soyadını almıştır
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
14 Aralık 2024 Cumartesi
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (1892-1979)(MEYREMGİL)
hüseyin
avni aksoy, salih ağa ve kezban'ın ikinci çocukları olarak 1892 yılında ılbarıt
köyünde dünyaya gelir.karamehmetoğlu sülalesindendir.ilkokulu,mehmet cemil
efendi'de okuduktan sonra,kastamonu muallim mektebini bitirmiştir ve askerlik
sırasında rüşteye imtahanına da girerek,rüştiye mezunu sayılmıştır.
hüseyin
avni aksoy öğretmen olmasına karşın,öğretmenlik yapamamıştır.nedini 1914'de
birinci dünya savaşı patlak vermiş ve osmanlı,daha sonra savaşı kayıp edecek
almanlarla birlikte,birinci dünya savaşına girmiştir.ülkede 'seferberlik'ilan
edildiğinden.askerliğini yapmış olanlarda,tekrar askere çağrılmıştır.
hüseyin
avni aksoy,birinci dünya savaşı ile aynı anda patlak veren,çanakkale savaşına
dahil edilmiştir.aynı köylüsü,hacıalioğullarından,mustafa oğlu,öğretemen hasan
efendi ile birlikte.hasan efendi,daha sonra,mesleğine dönemeden,çanakkale'de
şehit düşmüştür.
hüseyin
avni aksoy,çanakkale savaşı yıllarında,yolları atatürk'le kesişir.atatürk
zekasına ve dürüstlüğüne güvendiği,hüseyin efendiyi yanına emir subayı olarak
alır.sürekli hüseyin efendiyi,yakın illere görevli olarak gönderir.kütahya'ya
gönderdiğinde,kendisine şu talimatı verir.yol boyunca dinlenecen ve sık sık at
değiştireceksin ve hiç kimseye müsama göstermeyeceksin.
atatürk,çanakkale,savaşı
yılların da türk milletinin kurutuluşu içinde planlar yapmaktaydı.çünkü
çanakkale savaşı,ingilizlerle yapılmaktaydı.nedeni,rusya'da bolşevik
ayaklanmaları başlamış,rus çarı,ingilizlerden yardım istemiştir.fakat çanakkale
savaşında kendisinden fazla söz edilmesede atatürk,bu savaşa ağırlığını
koymuştur.ingiliz savaş gemilernin geçişine izin vermez ve savaş çok uzun
sürer,her iki tarafında kayıpları büyüktür.bu savaşı kayıp
ettiğine,ingilizlerin zeka küpü dedikleri çorçil bile şaşırır.rusya'da 17.ekim
devrimi gerçekleşir.daha sonra ellerini kollarını sallayarak,ingilizler boğazı
geçerler ve dolmabahçe,açıklarına savaş gemilerini demirleyip,toplarını saraya
çevirirler.bunu gören atatürk,tarihe geçecek şu sözü kullanır. 'geldikleri gibi
gidecekler' fakat ingilizler,istanbul'da boş durmazlar,ilk işleri saraçhane
kışlasında,uykuda uyumakta olan,100 yakın inzibat erimizi şehit
ederler.istanbul'un un ihtiyacını karşılayan,ayvansaray un değirmeninin işlevni
durdurmak isterler ve değirmeni bir çavuş eşliğinde bir manga korumaktadır.manganın
başında,ılbarıt köyü,pürdegilden efe hasan vardır.askerlerine süngü tak emrini
verir ve un değirmeninin kuşatması engellenir.daha sonra kendisine 10 altın
mükafat verilecektir.efe hasan dil sürtüşmesi nedeni ile bazı kelimeleri
söyleyemez. 'altınları cuzu gibi mastafa efendiye yatırdım'der.mustafa
efendi,mustafa remzi'dir.
hüseyin
efendi,birinci düna savaşı ve çanakkale savaşı bittikten sonra,bu kez
'kurutuluş savaşı' başladığından,tekrar subay olarak 'kurtuluş savaşına'dahil
olur ve rütbesi teğemendir.kendisi teşfiki mesaim olduğu için kendiz ağzından
anlatıyorum.
niğde'de
levazım teğmeni idim.girasun ve ordu'dan gelen fındıkları,askerlere
dağtıyordum.zor günlerdi.asker bir lokma ekmeği dahi bulmakta
zorlanıyor.savaşlar ve hastalıklar ülkenin nüfusunu neredeye 12 milyonlara
kadar indirmişti.bir gün bir şey yaşadım yanıma gelen emrimdeki bir
çavuş;efendim sizin safranbolu'dan iki asker geldi ve bitkinler dedi.hemen
gittim,gördüğüme inanamıyordum.biri kardeşim rıza,diğeri bizim köyden şaban'dı
'gökmen) her ikisinide çadırdaki revire yatırdım.bir süre sonra iyileştiler ve
kendilerine görev verdim.
hüseyin
efendi,çanakkale savaşı dönüşü,ibrahimbeyoğullarından,abdullah kızı hanife ile
evlenmiştir.bir anlamda içgüveyi girmiştir.1890 doğumlu olan,hanife,daha önce
yazıköy'de abdurahman ile evli olup,bu evliliğinden,behiye doğum tarihini
bilmiyorum.hacer 1914 adında iki kızı olmuştur.hacer daha sonra bir hastalık
sonucu 1919 yılında 5 yaşında hayatını kayıp edecektir.mezarı ılbarıt köyü
mezarlığındadır.hanife'nin ilk eşi abdurhaman,1914 başyalan birinci dünya
savaşında şehit düşmüştür.
hüseyin
efendi,kurutuluş savaşı sonrası ılbarıt köyüne döner ve çiftçilik yapmaya
başlar.kendisine,savaşa katılan diğer öğretmenler gibi,atatürk'ün 1926 yılında
çıkarttığı bir yasa ile 'istiklal madalyası' maaşı bağlanır.1928 yılında
öğretmenlik mesleğne çağrılır.ilk görev yeri davutobası köyü
olup,sırasıyla,ovacuma,safranbolu kalealtı,toprakcuma'da görev yaptıktan
sonra,1950 yılında iktidara gelen,iktidar tarafından,atatürk döneminin tüm
öğretmenleri emekli edilir.
hüseyin efendinin,hanife ile evliliğinden,mukadder
1921 ve mustafa kemal 1928 doğumlu iki çocuğu vardır.1979 yılında safranbolu'da
vefat eden,hüseyin avni aksoy'un mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı
ile anıyorum
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
15 Aralık 2024 Pazar
Hızla akan bir zamanın içersindeyiz.
Günümüzde salt değerlerin yerini paranın dili aldı yazık...Dün telefonum çaldı
açtım, karşı taraftan Recai ben, Zafer dedi. Hal hatırdan sonra,anneme
veriyorum dedi...Karşımda çocukluğumda iyi hatırlıyorum, nedeni yalnız
olduğumuz için, benden büyük kardeşimle her gün okula giderdim. 2 bilemedin 3
yaşındaki bir çocuk o anları nasıl hatırlar, büyük bir sınıf 80 yakın öğrenci
ve kapı açılıyor, biranda herkes ayağa kalkıyor ve oturun komutundan sonra
yoklama yapılıyor. Daha sonra ders başlıyor. Ben kardeşimin yanında oturuyorum.
Diğer hatırladığım eskiden cumartesi öğleden sonra, İstiklal Marşı ile göndere
bayrağın çekilmesi, ve öğretmenin koro şefi gibi marş okunurken öğrencileri
yönetmesiydi.
Hacer öğretmen, baba Ömer ve anne
Ayşe'den olma 1933 doğumludur. İlkokula bir kaç köyü kapsayan, bir merkez
ilkokulu olan Karamanbaşı Akbulak okuluna 1942-43, burada başlamıştir, daha
sonra, dıger köy çocuklarının buraya zor ulaşması, örneğin,Sarıyan,Geren o
yıllarda Hacılarobası'na bağlı Ilbarıt ve Bağlıca mahallesi...Daha sonraları
söz konusu köyler dilekçe vererek,köylerine okul yspılmıştır.Buraya kendim
gidemezdim ,annem beni sırtında getirir ve gün boyu okulun hemen yanındaki
Yenipınarda bahçede çalışır yine beni sırtında köye taşırdı. Ben ilkokula
başladığımda, Köy Enstitüleri yeni kurulmuştu, öğretmenimiz Ata Doğan ilk önce
benden bir yaş büyük Ayşe Gökmen 'Acar'ı bir yıl sonrada beni ve Ayşe Eriş
'Özdemir'i Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne gönderdi. Köy Enstitüsüne
gittiğimde 4 sınıftaydım. Fakat henüz biz bitirmeden 1954 yılında Köy
Enstitüleri kapatıldı. Ayşe Eriş'te hastalandığı için köye döndü ve bir daha
gitmedi. Ben ilkönce İzmir Öğretmen okuluna gittim, çünkü Köy Enstitüleri
kapanınca, yerine öğretmen okulları kurulmuştu...Bir kaç yıl, İzmir Buca'da
okuduktan sonra , beni Trabzon, Bişikdüzü Öğretmen okuluna gönderdiler ve ben
oradan öğretmen olarak mezun oldum. Bir süre köyümün dışında öğretmenlik
yaptıktan sonra 1957 yıllarında Ilbarıt köyüne geldim. Ilbarıt köyünde 1960 lı
yıllara kadar öğretmenlik yaptım. Anılarım çok örneğin babanız Emisto, Satı
Demirsöz renkli ve diğer insanlardan farklı bir kişiliği vardır. Ben okula
giderken sizin kapı önündeki yolu kullanırdım. her geçtiğimde baban, evin
balkonunda bir müzik aleti icra ederdi. aşağıdan seslenirdim, yahu Emisto senin
hiç işin gücün yokmu diye ve bana şunu söylerdi 'Bu dünyanın işi bitmez,bu da
gerekli...' Yine bir gün sizin kapıdan geçerken baban saz çalıyordu. Bana
yukarı gel bizim hanım ekmek yapıyor, sana yağlı ekmek yapıversin dedi...Bende
yok olmaz öğrtemen rüşvet yiyor derler dedim. Birde abin Güdüla Mehmet
Demirsöz, bizim Doruk Abdullah'ın iyi arkadaşıydı. Birbirlerini bulurlar
birlikte muhabbet ederlerdi.
Hacer öğretmen çok şey anlattı ,ama
buraya sığdırmak çok zor. Birde bana şöyle dedi...Sen çok güzel şeyler
yapıyorsun, buradan takip ediyorum,mücadelenden asla vaz geçme...Köy dışarıda
seninle tanınıyor. Kısaca özetlemeye çalıştım.Köyde kimin hasta olduğunu dahi
Ankara'dan biliyor ve hafızası çok kuvvetli...Kendisini saygı ile anıyorum.
Not.Bizim köyde Köy Enstitü mezunu,sadece Mustafa Günal vardır.
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
27 Ekim 2024 Pazar
BALCIOĞLU MEHMET EFENDİ
lbarıt köyünün ilk resmi öğretmeni
olan,balcıoğlu mehmet cemil efendi...
doğum yeri hasan ve ülfet'ten olma,rumi
1281 miladi 1865 bulgaristan -filibe....
eşi emine hanım,mustafa ve zehra'dan
olma rumi 1291 bursa...
kızı behice ,mehmet cemil ve emine'den
olma,rumi 1310 miladi 1894...
eşinin teyzesi nefise hanım,baba
seyitali anne bilinmiyor.rumi 1262 miladi...1846 bursa...
okur yazar sıpyan (çocuk) muallimi olan
mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın eski ismi) vilayeti nüfus
idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı teskere osmaniye
mucibince (icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.
mehmet cemil efendi ayrıca batı eğtimi
aldığı için,o yılların yaygın dili olan fransızcayı bilmektedir.1900'lerin
başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen mehmet cemil efendi,hüseyin
efendi,hüseyin avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi erden ve ata efendi,mehmet
ada doğan,gibi öğrencilerini ileri derecede eğitirek o yılların öğretmen ve
kadıların (hakim)lerin yetiştiği medrese eğitime göndererek,eğitimci olmalarını
sağlamıştır.
ayrıca mehmet cemil efendi,kız
çocuklarında okutmuştur.
kaynakça...satı demirsöz (1910-2009)
recai demirsöz (1956.....)cevirisi....
LCI
lbarıt köyünün ilk resmi öğretmeni
olan,balcıoğlu mehmet cemil efendi...
doğum yeri hasan ve ülfet'ten olma,rumi
1281 miladi 1865 bulgaristan -filibe....
eşi emine hanım,mustafa ve zehra'dan
olma rumi 1291 bursa...
kızı behice ,mehmet cemil ve emine'den
olma,rumi 1310 miladi 1894...
eşinin teyzesi nefise hanım,baba
seyitali anne bilinmiyor.rumi 1262 miladi...1846 bursa...
okur yazar sıpyan (çocuk) muallimi olan
mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın eski ismi) vilayeti nüfus
idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı teskere osmaniye mucibince
(icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.
mehmet cemil efendi ayrıca batı eğtimi
aldığı için,o yılların yaygın dili olan fransızcayı bilmektedir.1900'lerin
başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen mehmet cemil efendi,hüseyin efendi,hüseyin
avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi erden ve ata efendi,mehmet ada doğan,gibi
öğrencilerini ileri derecede eğitirek o yılların öğretmen ve kadıların
(hakim)lerin yetiştiği medrese eğitime göndererek,eğitimci olmalarını
sağlamıştır.
ayrıca mehmet cemil efendi,kız
çocuklarında okutmuştur.
kaynakça...satı demirsöz (1910-2009) recai demirsöz (1956.....)ceviris
MEHMET
ATA DOĞAN'IN 1932-33 YILLARI ARASINDA,
bir
süredir yazılarıma ara vermiştim.nedeni bilgisayarımın ağırlaşması.kendi
imkanlarımla tekrar hayata geçirdim.mehmet özer,abi bilgisayarı alıp
getireyim,ama bayarama kadar köye gelemem dedi...bir şeyin altını çizeyim.çok
az duyarlı insan arasında yaşamak,aslında beni fazla mutlu etmiyor.bir gerçek
var ki,seni anlayan zaten sana doğru davranır.iyiliğin karşılığı ise daima
kötülüktür.bu yüzden bundan sonra artık tavırlıyım.başka seçeneğim yok...
burada
mehmet ata doğan'ın 1932-33 yılları arasında,son kez kullandığı,ılbarıt köyü
'köy mektebi' öğrenci kayıt defterini yayınlıyorum ki,bu defter daha sonra,
'akbulak ilkokul'nun,karamanbaşı mevkiinde açılmasından sonra,kayıt defteri
orada da kullanılmış,fakat henüz soyadı kanunu kullanılmadığı için,öğrencilerin
çözümlenmesi beni oldukça zorladı.ve sırası ile o günlerin şartları ile
yayınlıyorum,hayatta olmayanlara rahmet diliyorum.
MEHMET ATA DOĞAN'IN 1932-33 YILLARI ARASINDA,
son
kez kullandığı,ılbarıt köyü 'köy mektebi' öğrenci kayıt defteri
1)78.ahmet
yıldırım
2)82.ayşe
öz (yaşar)
3)83.fatma
çelik (şahin)
4)84.hanife
tankır (gökay) çorçil
5)86.havva
yıldarım (gürleyik)
6)88.sabahat
mutlu
7)
90.mehmet kaya
8)
92.bekir kara
9)
93.mehmet öztürk
10)
94.ahmet kalkan
11)
102.fatma özcan (kara)
12)
85.huriye kalkan (özen)
13)
89.şerife aydın (çelik)
14)
91.mürüvet algül (akgül)
15).95.cemile
algan (yıldırım)
16)
98.makbule gökmen (karatekin)
17)
99.rabia özer (ünsal)
18)
100. hasan mete
19)
103.izzet mutlu
20)
104.ayşe sarı (mutlu)
21)
106.hasan kaya
22)
111.ömer lütfi alkan
23)
130. süleyman tuncay
24)
96.fahriye eriş (kara)
25)
97.lütfiye gürleyik
26)
101.şerife aydın (çelik)
27)
107.hüseyin avcı
28)
110.ahmet satılmış
29)
112.lütfile doğan (özer)
30)
113. mustafa saygın
31)
114.mehmet mutlu
33)
115.ihsan akgül
34)
116.osman kara
35.
117.ruşen aydın
36.
118.rıfat özcan
37)
119.hasan tankır
38)
120.hanife mete
39)
121.hasan yıldırım
40)
122. şerife tankır
41)
123.emine özen (aydın)
42)
124.rahime kalkan (tuncay)
43)
125.hatice yıldırım (satılmış)
44)
126.fatma sarı
45)
127.vasfiye alkan (akdoğan)
46)128.meşerref
satılmış (koç)
47)129.mustafa
kemal aksoy.
48)131.ekrem
tanık.
49)132.huriye
eriş.
50)133.mehmet
esen.
51)134.hüseyin
şahin.
52)136.yeter
eriş.
53)137.hikmet
özer
54)138
osman hamza (sarıyan)
55)139
zeynel hamza (sarıyan)
56)140.mehmet
(?) (sarıyan)
57)141.rıza
(?) (sarıyan)
58)142.mehmet
akgül (sarıyan) eklenmiş olup,defter,aynı kadro ile akbulak ilkokulunda
kullanılmıştır.
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
14 Aralık 2024 Cumartesi
NAİF SANAT VE
SAFRANBOLULU NAİF RESSAM RECAİ DEMİRSÖZ’ÜN SANAT ANLAYIŞI
Naif
resim, Fransızca “naive” kelimesinden dilimize yerleşmiştir. Saf ve yapmacıksız
anlamına gelmekle birlikte genellikle eğitim görmemiş sanatçılar ve çalışmaları
için kullanılmaktadır. Herhangi bir kuramsal çerçevenin içinde değildir. Çoğu
kez çocuksu bir betimlemeyi tanımlar. Bireysel içgüdülere ve sezgilere
dayanmaktadır. 19. yüzyılda başlayan ve 20. Yüzyılda yayılmış olan Naif sanat,
ülkemizde 1950’li yıllarda hareket kazanmıştır. Naif sanatın bir tür veya akım
olarak ortaya çıkması ile birlikte sanat piyasası da bu yönde bir devinim
kazanmıştır. Naif sanata yönelme özellikle 20. Yüzyıl Fransız sanatında
belirgin olarak görülmektedir. Picasso, Gauguin gibi sanatçıların halk
sanatlarına yönelimleri ve bunun sonucunda çocuksu saflığı arayış çabaları bunun
en belirgin örnekleridir. Bununla birlikte dünyada bilenen en önemli temsilcisi
Henri Rousseau ‘dur. Naif sanatın Türkiye’deki temsilcilerine örnek olarak
Fahir Aksoy, İbrahim Balaban, Mehmet Pesen, Hikmet Karabucak, Oya Katoğlu gibi
sanatçılar verilebilir. Naif resmin günümüz Türk sanatında da temsilcileri
bulunmaktadır, zaman zaman kişisel, zaman zaman da grup sergileri açarak
kendilerini ve eserlerini sanat izleyicisine sunarak sanat ortamında yerlerini
alırlar, bu sanatçılardan birisi de araştırmamızın konusunu olan Safranbolulu
Naif ressam Recai Demirsöz’dür. Makalede Naif sanatın kısa bir tanımlaması
verilerek araştırmamanın evrenini teşkil eden Naif ressam Recai Demirsöz’ün
sanat hayatına ve eserlerine yer verilmiştir
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
ABDÜLKADİR
ÖZER (1932-1998)(YUSUFGİL)
abdülkadir
özer,baba hafız mehmet nurettin özer ve akile özer'in oğlu olarak 1932 yılında
son evlat olarak ılbarıt köyünde doğmuştur.ilkokulu 'karamanbaşı' 'akbulak'
ilkokulunda 5 yıl olarak okumuştur.akbulak ilkokulu yaklışık mahalleri iile
birlikte üç köyün öğrencilerine hizmet veren 5 yıllık bir bölge okuludur.
daha
sonra,kendi anlatımı ile kendisini yatılı orta okula yazdırır.ortaokul
bittikten sonra,imtahana girerek trabzon öğretmen okulunu kazanır.trabzon'da
okumak için,hacılarobası köyünden 'agopgilden' remzi güler ile deniz yoluyla
trabzon'a ulaşırlar.onları getiren gemi trabzon açıklarında dudur ve büyük
kayıklarla yolcular karaya taşınır.şöyle anlatır.denizde dalga
vardı.karadenizliler,kayık kenara varır varmaz atladılar,biz remzi ile
birbirimize bakıyoruz.bir laz bize ula kıvırcıklar,denizi görünce ödünüz
patlıyor,atlayın düşerseniz biz sizi kurtarırız dedeğinde son çare,kayık kıyaya
yanaşınca var gücümüzle atladık.daha sonra,okulumuzu bulduk.kayıtlarımızı
yaptırdık,fakat yatağımız yorganımız olmadığı için yaklaşık iki aya yakın,remzi
arkadaşımla,bir mermerin üzerinde geceleri uyuduk.bir ara kaçmayı düşündük,ama
okumak son çaremizdi.
abdümkadir
özer,trabzon öertemen okulun bitirdikten sonra ülkemizin bazı bölgelerinde
öğretmenlik yaptıktan sonra tekrar imtahana girerek,ilköğretim müfetişi olur.en
son görev yaptığı yer ise ılbarıt köyü ve çevre köyler
olur.kendisini,yanılmıyorsam 1998,eylül veya ekim ayında kayıp ettik.ben
istanbul'da olduğum için,cenaze merasimine katılamadım.istanbul'dan döndükten
sonra,safranbolu mezarlığında mezarını bulup ziyaret ettim ve öğretmen
arkadaşlarının bıraktığı çelenk solmuş halde halen duruyordu.
bana
30.mayıs.1998 yılında 'yusufgil' ailesi olarak hazırladığı ve çoğaltarak tüm
'yusufgil' aile bireylerine verdiği,bir dosya vermişti.yalnız burada hiç tarih
kullanılmamış.sadece 30.mayıs.1998 tatamlanmış tarihi var.kaldıki insan
yaşamında tarih çok öremlidir.örneğin ozsmanlı devleti 1299 yılanda osman bey
tarafından,bilecik'in söğüt ilçesinde kuruldu.cumhuriyet 29.ekim. 1923 yılanda ilan
edildi.tüm bunlar önemlidir ve bir babası hafız mehmet'in ölüm tarihini
kullanmış.babam demir çelik işletmelerinden 1953 yılında emekli olduktan
sonra,emekli maaşını alamadan vefat etti...
kendisine
tüm bu bilgileri nasıl toparladın dediğimde,baban satı demirsöz'den faydalandım
demişti.
örneğin,benim
kendisine vermiş olduğum,1987 yılında,babam satı demirsöz'le
türçeleştiridiğimiz 'köy kayıt'defterinde hemen hemen tüm tarihler
mevcuttu.bunu kensine söylediğimde,o defteri benden aldılar ve ankara'da kayıp
ettiler demişti.
bu
arada ılbarıt köyünün ilk resmi mualimi 'öğretmeni' olan mehmet cemil efendi.bu
dosyada yanlış anlatılmış.kadir bey olayı şöyle anlatıyor.istanbul'da
karagaşada bunalan mehmet cemil efendi,istanbul'dan kastamonu istigametine
giden bir kervanla yola çıkar ve 106 köprüsünde,kurtoğlu değirmeninde,değirmene
giden mehmet ata'nın babası yusuf efendi ile karşılaşır.yusuf efendi onu
ılbarıt köyüne getirir ve öğretmenliğe başlar.mehmet ata,hüseyin efendi,hasan
fehmi efendi ve hasan efendileri okutarak ilerde öğretemen olmalarını sağlar.
sözü
edilen kurtoğlu değirmeni,106 köprüsünde değil,hocaköprüsündedir.106 köprüsü
ılbarıt köyüne yaklaşık 45 km.dir ki buraya bir günde gidip gelmek oldukça zor.
aslen
bulgaristan,filibe'li olan mehmet cemil efendi.1865 doğumlu olup,ılbarıt
köyüne,aslen hacıalioğullarından olup,yaklaşık 15 katır ile katırcılık kervanı
yapan ve 'katırcı' olarak anılan,hüseyin efendi tarafından
getirilmiştir.dolasyıla mehmet cemil efendi sadece kendisi değil,eşi emine,kızı
behice ve eşi emine'nin teyzesi,nefise hanım vardır ve mehmet cemil
efendi,yamakgilden,kör raşit olarak bilinen,raşit'in evnini güneye bakan
odasını restore ettirerek orda ikamet etmiştir.bu ev daha sonra raşit'in
damadı,mehmet ali özlü tarafından karakaşgilden mehmet avcı 'koca mehmet'e'
satılmıştır.bu vesile ile aynı zamanda bir eğitimci olan,abdülkadir özer'i
saygı ile anıyorum.aslında yazılacak çok şey var ,ama ben kısaca özetledim.
not.
mehmet cemil efendi ile net bilgi...
'okur yazar sübyan muallim olan mehmet cemil
efendi,hedevandigar (bursa) nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)
tarihinde aldığı teskere osmaniye mucubince (icab) ılbarıt köyü yabancı
defterine kayıt edilmiştir
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
HASAN EFENDİ (1891-1915) (ÇAVUŞGİL)
hasan efendi,aynı kuşağın
öğretmenlerindendir.mustafa çavuş ve emine hanımın oğlu olarak,1891 yılında
ılbarıt köyünde dünyaya gelir.kendinden başka, 1887 doğumlu hamide (tahir
tangül)ün annesidir.1897 doğumlu huriye (mehmet adnan erden)in annesidir.1899
doğumlu ali (alibıdık) (hasan rahmi saygın)ın babasıdır ve 1907 doğumlu hamide
(şükrü kaya)nın eşidir.anneleri emine hanım ayranco hasan ağanın kızıdır.
hasan efendi,ilkokulu doğduğu köy
ılbarıt'da mehmet cemil efendi de okur.rüşteyiyi okumak için,safranbolu'da ikamet
etmekte olan,amacası katırcı hüseyin efendinin yanına gider.katırcı hüseyin
yaklaşık 15 civarında katırları ile o zamanın kervan işini
yapmaktadır.bartın,safranbolu ve safranbolu,kastamonu arasında,yük taşımacılığı
yapar.her perşeme günü,kendini ona göre ayarlayarak,ılbarıt köyüne
gelir.istanbul'dan,ılbarıt köyüne iaşe ve benzeri yardımları köyüne
yollayan,fırıncı mustafa remzi'nin gönderdiklerini,bartın'da gemiden alır ve
köyel ulaştırır.tabak-evi suyu olarak bilinen ve 1990 yıllarına kadar faal olan
suyun köye gelmesi için öncülük etmiştir.köylüler zor yerlerden su kanalını
açarken,hüseyin efendi,rum ustaları getirirek,yağlı algun denilen horasan sıva
ile suyun köye gelmesini sağlamışkır.yalnız,masraflı olduğu için köylünün
parası tükenmiş,su yaklaşık 4 yılı sarıahmet köyü civarına akmıştır.daha
sonra,yyukarı pınar,taşönü pınarı ve cami şadırvanı olmak üzere,1945 yukarı
ilkokulun açılmısı ile okulada su verilmiştir.
hasan efendi,safranbolu rüştiye
mektebini bitirdikten sonra,kastamano öğretmen okulunuda bitirip,öğretmen
olur.bu arada safranbolu'da okuduğu yıllarda tanıştığı,safranbolu eşraflarından
bir ailenin kızı ile evlenir.fakat,evliliğinin daha bir kaç ayında,ülkede
'seferberlik' ilan edilir. 1914 birinci dünya savaşının başlaması ile
birlikte,yedek subay olarak askere alınır.daha sonra,1915'te çanakkale savaşına
dahil olur.savaşın tam anlamı ile kızıştığı bir zamanda,askerliğini yaptığı 125
alayda,çanakkale merkez tepe mevkiinde şehit olur.mezarı çanakkale
şehitliğindedir.doğal olarak,eşinin şehit düştüğünü öğrenen hanımı,ismi
bilmediğim için buraya aktaramıyorum.bir daha hiç evlenmez.yazları ılbarıt
köyüne ve kışları,safranbolu'ya ailesinin yanına giderek ömrünü
tamamlar.yaşamını eşinden kensine bağlanan aylıkla sağlar.
köyümüzde 1900 yılların başında,öğretmen
olarak ve köyümüzün geçmişe dönük aydınlanmasını sağlayan,eski öğretmenlerini
tanıtmaya çalıştım.bu bilgiler şahsımın genel bilgileri olup,hiç bir yerde
yazılı değildir.daha başka yazılarda buluşmak üzere ve geçmişte kalanları saygı
ile anıyorum
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
26 Ekim 2024 Cumartesi
ABDÜLKADİR
ÖZER (1932-1998)(YUSUFGİL)
abdülkadir
özer,baba hafız mehmet nurettin özer ve akile özer'in oğlu olarak 1932 yılında
son evlat olarak ılbarıt köyünde doğmuştur.ilkokulu 'karamanbaşı' 'akbulak'
ilkokulunda 5 yıl olarak okumuştur.akbulak ilkokulu yaklışık mahalleri iile
birlikte üç köyün öğrencilerine hizmet veren 5 yıllık bir bölge okuludur.
daha
sonra,kendi anlatımı ile kendisini yatılı orta okula yazdırır.ortaokul
bittikten sonra,imtahana girerek trabzon öğretmen okulunu kazanır.trabzon'da
okumak için,hacılarobası köyünden 'agopgilden' remzi güler ile deniz yoluyla
trabzon'a ulaşırlar.onları getiren gemi trabzon açıklarında dudur ve büyük
kayıklarla yolcular karaya taşınır.şöyle anlatır.denizde dalga
vardı.karadenizliler,kayık kenara varır varmaz atladılar,biz remzi ile
birbirimize bakıyoruz.bir laz bize ula kıvırcıklar,denizi görünce ödünüz
patlıyor,atlayın düşerseniz biz sizi kurtarırız dedeğinde son çare,kayık kıyaya
yanaşınca var gücümüzle atladık.daha sonra,okulumuzu bulduk.kayıtlarımızı
yaptırdık,fakat yatağımız yorganımız olmadığı için yaklaşık iki aya yakın,remzi
arkadaşımla,bir mermerin üzerinde geceleri uyuduk.bir ara kaçmayı düşündük,ama
okumak son çaremizdi.
abdümkadir
özer,trabzon öertemen okulun bitirdikten sonra ülkemizin bazı bölgelerinde
öğretmenlik yaptıktan sonra tekrar imtahana girerek,ilköğretim müfetişi olur.en
son görev yaptığı yer ise ılbarıt köyü ve çevre köyler
olur.kendisini,yanılmıyorsam 1998,eylül veya ekim ayında kayıp ettik.ben
istanbul'da olduğum için,cenaze merasimine katılamadım.istanbul'dan döndükten
sonra,safranbolu mezarlığında mezarını bulup ziyaret ettim ve öğretmen
arkadaşlarının bıraktığı çelenk solmuş halde halen duruyordu.
bana
30.mayıs.1998 yılında 'yusufgil' ailesi olarak hazırladığı ve çoğaltarak tüm
'yusufgil' aile bireylerine verdiği,bir dosya vermişti.yalnız burada hiç tarih
kullanılmamış.sadece 30.mayıs.1998 tatamlanmış tarihi var.kaldıki insan
yaşamında tarih çok öremlidir.örneğin ozsmanlı devleti 1299 yılanda osman bey
tarafından,bilecik'in söğüt ilçesinde kuruldu.cumhuriyet 29.ekim. 1923 yılanda ilan
edildi.tüm bunlar önemlidir ve bir babası hafız mehmet'in ölüm tarihini
kullanmış.babam demir çelik işletmelerinden 1953 yılında emekli olduktan
sonra,emekli maaşını alamadan vefat etti...
kendisine
tüm bu bilgileri nasıl toparladın dediğimde,baban satı demirsöz'den faydalandım
demişti.
örneğin,benim
kendisine vermiş olduğum,1987 yılında,babam satı demirsöz'le
türçeleştiridiğimiz 'köy kayıt'defterinde hemen hemen tüm tarihler
mevcuttu.bunu kensine söylediğimde,o defteri benden aldılar ve ankara'da kayıp
ettiler demişti.
bu
arada ılbarıt köyünün ilk resmi mualimi 'öğretmeni' olan mehmet cemil efendi.bu
dosyada yanlış anlatılmış.kadir bey olayı şöyle anlatıyor.istanbul'da
karagaşada bunalan mehmet cemil efendi,istanbul'dan kastamonu istigametine
giden bir kervanla yola çıkar ve 106 köprüsünde,kurtoğlu değirmeninde,değirmene
giden mehmet ata'nın babası yusuf efendi ile karşılaşır.yusuf efendi onu
ılbarıt köyüne getirir ve öğretmenliğe başlar.mehmet ata,hüseyin efendi,hasan
fehmi efendi ve hasan efendileri okutarak ilerde öğretemen olmalarını sağlar.
sözü
edilen kurtoğlu değirmeni,106 köprüsünde değil,hocaköprüsündedir.106 köprüsü
ılbarıt köyüne yaklaşık 45 km.dir ki buraya bir günde gidip gelmek oldukça zor.
aslen
bulgaristan,filibe'li olan mehmet cemil efendi.1865 doğumlu olup,ılbarıt
köyüne,aslen hacıalioğullarından olup,yaklaşık 15 katır ile katırcılık kervanı
yapan ve 'katırcı' olarak anılan,hüseyin efendi tarafından
getirilmiştir.dolasyıla mehmet cemil efendi sadece kendisi değil,eşi emine,kızı
behice ve eşi emine'nin teyzesi,nefise hanım vardır ve mehmet cemil
efendi,yamakgilden,kör raşit olarak bilinen,raşit'in evnini güneye bakan
odasını restore ettirerek orda ikamet etmiştir.bu ev daha sonra raşit'in
damadı,mehmet ali özlü tarafından karakaşgilden mehmet avcı 'koca mehmet'e'
satılmıştır.bu vesile ile aynı zamanda bir eğitimci olan,abdülkadir özer'i
saygı ile anıyorum.aslında yazılacak çok şey var ,ama ben kısaca özetledim.
not.
mehmet cemil efendi ile net bilgi...
'okur yazar sübyan muallim olan mehmet cemil
efendi,hedevandigar (bursa) nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)
tarihinde aldığı teskere osmaniye mucubince (icab) ılbarıt köyü yabancı
defterine kayıt edilmiştir.
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
23 Aralık 2024 Pazartesi
İLK AİLELER VE AİLELERİN DAĞLIMI..
ılbarıt
köyü ilk kayıtlar,hacıhamzaoğullarıdır.bu aile ilbarıtta iki hane ve bağlıca
mah.de bir hane olmasına karşın,zamanla söyünmüştür.bu aileden
sonra,hacıalioğlu esamesi okunmakta ve aile ilk olarak iki hanedir.
aradan
geçen bunca zaman baz alındığında ve kim bunlar denildiğinde insan ilk önce
bocalıyor ve torunlardan abdullah'tan yola çıkıldığında,1806 doğumlu sözü
edilen abdullah kim? abdullah, köyde havaşgil'den aliosman'ın dedesi ve fısfıs
hafız mehmet mutlu'nun dedesi.abdullah'ın iki oğlu oluyor.hasan, aliosman'ın
babası ve kör emin lakablı, fısfıs hafız ve kardeşi abdullah'ın
babası...hasan'ın aynı zamanda iki kızı vardır.burda kayıt altında olmadığı
için lakabı ile yazıyorum gıdı kız,safranbolu'da bir demirci ile
evlenmiştir.diğer kızı sarıyan köyündedir.hasan,yukarı meyremgilden abdullahın
kızkardeşi ile evli olup,aynı zamanda,aşağı meyremgilden karıtlı ibrahim'le
bacanaktır.
diğer
torunlar,sırasıyla memiş, ismail, emin ve osman'dır.
örneğin
elişgil bu torunlardan birinin oğlu ali ile ilintili olup,ali'nin kimin oğlu
olduğu hakkında kayıtlı bir bilgi yoktur. ali'nin mehmet (karaoğlan) 1867 ve
abdullah (sarıoğlan) 1891 doğumlu iki oğlu vardır.
yine
aynı sülaleden güdükgil'in 1831 yılından itibaren reel kayıtlarına 1900
yıllarda rastlandığı için,baba ömer'den olma,havva 1878,hüseyin 1879 ve ali
1889 doğumlu üç çocuğu vardır.
torun
osman, osman 1830 doğumlu olup,osmançavuşgili temsil etmektedir.osman çavuş'un
sırasıyla,hüseyin (katırcı) 1862,mustafa 1865 ve mehmet 1868 doğumlu üç oğlu
vardır.
19MAYIS2013
ESAMİLER:
hasanoğlu
;mustafa (cemal oğuz,bağlıca mah.)
hasanoğlu;mehmet (yunus oğuz,bağlıca mah.)
hasanoğlu;ramazan (ramazan oğuz,bağlıca mah.)
akmustafaoğlu;mustafa (gıdavagil,kareşer mah.)
akmustafaoğlu ismail (kistirli çavuşgil kareşer mah.)
hacialioğlu mustafa (çavuşgil,ılbarıt köyü)
hacıalioğlu hasan (keleşgil, ” “)
hacıalioğlu mehmet (deliseyingil, ” “)
hacialioğlu hasan (havaşgil ” “)
hacıalioğlu emin ( fıs fıs hafızgil ” “)
hacıalioğlu mehmet (elişgil ” “)
hacialioğlu hüseyin (güdükgil ” “)
hacıalioğlu osman (osman çavuşgil ” “)
hacıalioğlu mehmet (zaimgil,kuruoğlan ” “)
hacıömeroğlu mehmet (bilinmiyor-söyünmüştür)
hacıömeroğlu süleyman (eminegil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (kahvecigil ” “)
hacıömeroğlu ahmet (ayrancıgil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (karakaşgil ” “)
hacıömeroğlu satılmış (aligülügil ” “)
hacıömeroğlu hüseyin (dokzangil ” “)
hacıömeroğlu mehmet (kulagil ” “)
hacıömeroğlu mustafa (faslıgil ” “)
hacıömeroğlu ali (kazıkaligil ” “)
hacıömeroğlu mustafa (kemanecigil,söyünmüştür)
hacıömeroğlu osman (cırtosmangil-bağlıca mah.)
hacıömeroğlu osman (yanıkgil,ılbarıt köyü)
hacıömeroğlu hüseyin (yanıkgil-söyünmüştür)
ibrahimbeyoğlu abdullah (hüseyinefendigil ” “)
kadıoğlu mustafa (hecelligil ” “)
kadıoğlu ahmet (pehlivangil ” “)
kadıoğlu hüseyin (softagil ” “)
kadıoğlu osman (kosbatargil ” “)
ortakçıoğlu hamide (ortakçıgil-söyünmüştür-bağlıca mah.)
karaibrahimoğlu mehmet (okumuşgil ” “)
mollahasanoğlu halil (cıdıkgil bağlıca mah.)
mollahasanoğlu mustafa (tulumagil ” “)
mollahasanoğlu ismail (bilinmiyor-söyünmüştür)
mollahasanoğlu şakir (cemükgil bağlıca mah.)
sarıibrahimoğlu mehmet (şıkkıdıgil ılbarıt köyü)
sarıibrahimoğlu salih (pürdegil ” “)
tavşancıoğlu abdullah (ipiçürükgil ” “)
kuruhaliloğlu mustafa (akkuşgil ” “)
kütükçüoğlu emin (hatıpgil ” “)
kütükçüoğlu hüseyin (hüsükgil ” “)
süleymanbeyoğlu hüseyin (hürükızgil ” “)
süleymanbeyoğlu süleyman (sülüğünsarıoğlan-söyünmüştür)
süleymanbeyoğlu hüseyin (karabacakgil-söyünmüştür)
süleymanbeyoğlu mustafa (karabacakgil-topalagil)
süleymanbeyoğlu ismail (acumukgil ” “)
süleymanbeyoğlu kadir (acumkgil-söyünmüştür)
musluoğlu mustafa (sarımuhtargil ” “)
musluoğlu ahmet (gödegil ” ” )
musluoğlu mehmet (emistogil ” ” )
musluoğlu osman (kuruhüseyingil ” “)
musluoğlu ömer (deliahmetgil ” “)
karamehmetoğlu hüseyin (ibrahimçavuşgil kareşer mah.)
karamehmetoğlu mehmet (kıdımehmetgil ” ” )
karamehmetoğlu mustafa (berbergil ” “)
karmehmetoğlu ahmet (topalahmetgil ” ” )
karmehmetoğlu yusuf (yusufgil ılbarıt köyü )
karamehmetoğlu salih (” ” ” “
tangıroğlu salih (döndügil ” “)
tangıroğlu mehmet (döndügil-söyünmüştür)
gökmenoğlu raşit (körraşitgil-söyünmüştür)
gökmenoğlu hasan (kürtşabangil ” “)
gökmenoğlu ibrahim (yamakgil ” ” )
mollamustafaoğlu ahmet (iyipgil ” ” )
mollamustafaoğlu hüseyin (mehmetaliefendigil ” “)
kardelioğlu ibrahim (meyremgil ” “)
karye-i
ılbarıt tabi kaza-i za'feranborlu...
bundan
yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı
yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız padişahlarındandır.yeniçeri
ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir ordu kurup,askerlik yaşını
16 ya indiriyor.
iki
asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane
olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar
tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz
esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu)
ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.
yine
iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da
(akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok
merkez
ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil
(tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil)
(ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler
yok.
yine
o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve
kızları kayıt altına almamışlar.
örneğin
(akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç
kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü
esami,mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)
iki
asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız
çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski
bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve
sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet
1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan
-emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791
doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve
musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin yerine,gödegilden,hasan
yıldırım ev yapmıştır.
kısa
bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında
,ilköğretim müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75
yıl gibi bir zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl
ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında
tutulmuş olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını
sanmıyorum. daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam
satı demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi
belirleyemedik.saygılarımla....
ılbarıt
köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.cami öncesi 'köy-odası' ve 'köy-mektebi'
vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, köy-odası ve mektebinin ne zaman
yapıldığı bilimemektedir.
aynısı
hacılarobası köyündede vardı, hacılarobası köyündeki yıkılıp yerine yenisi
yapıldı.bizdeki ise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp
yenisi yapıldı.
köy
mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,mehmet cemil
efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.hatta
burdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim
görmüşlerdir.fıs fıs hafız (mehmet mutlu) gibi...
cumhuriyet
önceside köy mektebinde eğitime devam edilmiş.o yılları babam satı demirsöz
şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve hacılarobası köyünde
olduğu için,ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya
gelinirdi.hocamızda,kuzyaka'dan telli lakaplı ve abdülkadir özer'in babası
mehmet özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.
köy
mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmen
olanlar,hüseyin avni aksoy,mehmet ata doğan ve hasan tahsin
erden'dir.cumhuriyetin kurulması ile mustafa remzi sponsorluğunda, kastamonu
öğretmen okuluna gönderilen,ahmet demiralp,şükrü kaya,ibrahim ünal ve mustafa
algan'dır.
köy
mektebi,mehmet ata doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile
1931'den,karamanbaşı mevkiinde 1934 yılında yapılan 'akbulak-ilkokulu' üç köyü
kapsayan okul olarak hizmete açılmıştır.sırasıyla,ılbarıt,(üçbölük)hacılarobası,o
yıllarda geren köyü hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,hacılarobası
esmase okunuyordu. ve sarıyan (gündoğan)köyü....o yıllara ait okul kayıt
defterleri,köy müzesinde bulunmaktadır.daha sonraları 1945 yılında sözü edilen
üç köyde köy bünyesinde okullar açılmıştır.
bundan
yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı
yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız
padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir
ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.
iki
asır öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane
olup,daha sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar
tutulmuş köy kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz
esamesinde bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu)
ya devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.
yine
iki asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da
(akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok
merkez
ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil
(tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil)
(ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler
yok.
yine
o yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve
kızları kayıt altına almamışlar.
örneğin
(akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç
kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan
doğup,bu günlere gelenlerdir.)
iki
asır öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız
çocuklarını eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski
bir yerleşim yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve
sonları olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet
1751 doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan
-emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791
doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve
musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin
yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.
okur
yazar sıpyan (çocuk) muallimi olan mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın
eski ismi) vilayeti nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı
teskere osmaniye mucibince (icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt
edilmiştir.
mehmet
cemil efendi ayrıca batı eğtimi aldığı için,o yılların yaygın dili olan
fransızcayı bilmektedir.1900'lerin başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen
mehmet cemil efendi,hüseyin efendi,hüseyin avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi
erden ve ata efendi,mehmet ada doğan,gibi öğrencilerini ileri derecede eğitirek
o yılların öğretmen ve kadıların (hakim)lerin yetiştiği medrese eğitime
göndererek,eğitimci olmalarını sağlamıştır.
ayrıca
mehmet cemil efendi,kız çocuklarında okutmuştur.
kaynakça...satı
demirsöz (1910-2009) recai demirsöz (1956.....)cevirisi..
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
18 Aralık 2024 Çarşamba
ve
bu çağrışım nereden geliyor.eskiden köyde beş on yıl geçmeden büyük kıtlıklar
olurmuş.ne tarlada ekin,ne bağ ve bahçede meyve...yine böyle bir yıl,baba ali
köy odasının kapısından girer. köylüler ali'nin yüzüne bakarlar,ali oldukça
mutsuzdur.ne olduğunu sorarlar.ali bir oğlum oldu o da kıtlığa denek geldi der.
köylüler üzülme her şey hallolur.birbirimize yardım ederek bu zor günleri
aşacaz derler. babada az da olsa umut belirtileri doğar. işte 'komşu komşunun
külüne muhtaçtır' bu anların göstergesidir.yıl rumi 1290,miladi 1874
dür.dokzangil çağrışımı buradan gelir. asıl adı mustafa olan dokzan,askerlik
dışında gurbete çıkmaz.çünkü yer zenginidir.hacılarobası bağlarından,tabakevi
suyuna kadar o araziler onundur.hatta akkuşgil,değirmecigil ve güdükgil ali
özdemire bağ yerlerini o satmıştır.hatta değirmencigil,orta mah'deki ev
yerinide dokzangilden almıştır.dokzan geçimini tarım ve ustalıkla karşılar.köye
ev yapımına gelen,o zamanların gayaza (incekaya) köyünden mustafa usta,mutlaka
bağlıca mah'den ibramusta ve dokuzanı yanına alırmış.ileri derecede sigara içen
dokuzan,bir kaç gün sigarasız kalır.eskiden pamukluenteri denilen,giysiler
vardı.bizim çocukluğumuzda yaşlı kadınlar giyerdi.dokzan enterinin astarını
söküp,bir miktar pamuk çıkarıp,bir kağıta sardıktan sonra ateşleyip bir nefes
aldıktan sonra,büyük oğlu satı'yı yanına çağırır.bak oğlum bu meret yüzünden
yeri yurdu sattım.bu mereti ne sen iç nede kardeşlerine içir der.kardeşleri
hasan (kamyon) ve mustafa sabri'dir ve dokzan,köyden toprakcuma'ya giden
komşusuna,bir miktar para verir.bana bir kilo tereyağ al der.komşusu teryağı
getirir.dokzan tereyağnın bir kısmını,tavada ertir ve yufka ekmekle bandıra
bandıra yer ve bu son yemeği olur 1938 yılında 64 yaşında hayata veda
eder.dokzan aynı zamanda sarımuhtargil'den evli olup,sarımuhtarın
eniştesidir.yıkılmaya yüz tumuş dokzangilin evni hamide uysal tekrar hayata
kazandırmıştı
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
HASAN EFENDİ (1891-1915) (ÇAVUŞGİL)
hasan
efendi,aynı kuşağın öğretmenlerindendir.mustafa çavuş ve emine hanımın oğlu
olarak,1891 yılında ılbarıt köyünde dünyaya gelir.kendinden başka, 1887 doğumlu
hamide (tahir tangül)ün annesidir.1897 doğumlu huriye (mehmet adnan erden)in
annesidir.1899 doğumlu ali (alibıdık) (hasan rahmi saygın)ın babasıdır ve 1907
doğumlu hamide (şükrü kaya)nın eşidir.anneleri emine hanım ayranco hasan ağanın
kızıdır.
hasan
efendi,ilkokulu doğduğu köy ılbarıt'da mehmet cemil efendi de okur.rüşteyiyi
okumak için,safranbolu'da ikamet etmekte olan,amacası katırcı hüseyin efendinin
yanına gider.katırcı hüseyin yaklaşık 15 civarında katırları ile o zamanın
kervan işini yapmaktadır.bartın,safranbolu ve safranbolu,kastamonu arasında,yük
taşımacılığı yapar.her perşeme günü,kendini ona göre ayarlayarak,ılbarıt köyüne
gelir.istanbul'dan,ılbarıt köyüne iaşe ve benzeri yardımları köyüne
yollayan,fırıncı mustafa remzi'nin gönderdiklerini,bartın'da gemiden alır ve
köyel ulaştırır.tabak-evi suyu olarak bilinen ve 1990 yıllarına kadar faal olan
suyun köye gelmesi için öncülük etmiştir.köylüler zor yerlerden su kanalını
açarken,hüseyin efendi,rum ustaları getirirek,yağlı algun denilen horasan sıva
ile suyun köye gelmesini sağlamışkır.yalnız,masraflı olduğu için köylünün
parası tükenmiş,su yaklaşık 4 yılı sarıahmet köyü civarına akmıştır.daha
sonra,yyukarı pınar,taşönü pınarı ve cami şadırvanı olmak üzere,1945 yukarı
ilkokulun açılmısı ile okulada su verilmiştir.
hasan
efendi,safranbolu rüştiye mektebini bitirdikten sonra,kastamano öğretmen
okulunuda bitirip,öğretmen olur.bu arada safranbolu'da okuduğu yıllarda
tanıştığı,safranbolu eşraflarından bir ailenin kızı ile
evlenir.fakat,evliliğinin daha bir kaç ayında,ülkede 'seferberlik' ilan edilir.
1914 birinci dünya savaşının başlaması ile birlikte,yedek subay olarak askere
alınır.daha sonra,1915'te çanakkale savaşına dahil olur.savaşın tam anlamı ile
kızıştığı bir zamanda,askerliğini yaptığı 125 alayda,çanakkale merkez tepe
mevkiinde şehit olur.mezarı çanakkale şehitliğindedir.doğal olarak,eşinin şehit
düştüğünü öğrenen hanımı,ismi bilmediğim için buraya aktaramıyorum.bir daha hiç
evlenmez.yazları ılbarıt köyüne ve kışları,safranbolu'ya ailesinin yanına
giderek ömrünü tamamlar.yaşamını eşinden kensine bağlanan aylıkla sağlar.
köyümüzde 1900 yılların başında,öğretmen olarak ve
köyümüzün geçmişe dönük aydınlanmasını sağlayan,eski öğretmenlerini tanıtmaya
çalıştım.bu bilgiler şahsımın genel bilgileri olup,hiç bir yerde yazılı
değildir.daha başka yazılarda buluşmak üzere ve geçmişte kalanları saygı ile
anıyorum
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
14 Aralık 2024 Cumartesi
ILBARIT KÖYÜ,KURULUŞ İTİBARIYLA, HACIÖMEROĞULLARI...
Bilndiği
gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih
ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken
tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına
yerleşmeşlerdir.
Hacıömeroğlu
Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil
bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830 doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841
doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874 doğumludur.
Gardayigil
bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah 1796 doğumludur.En büyük oğlu Mehmet,(Karamolla)
1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı
için,lakap olarak 'Gümüş' olarak biliniyor.Diğer kardeş Osman 1863 ve Hüseyin
1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha sonra,Ayranconun
Ahmet'le evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu olan,Yanıkgil
söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile
varlığıın sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi Kuruhüseyingilin üst
kısmındadır.Geriye temel duvarı kalmıştır.
Abdullah
kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan
1823 doğumlu olup,Karahasan olarak bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer
1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat 1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in
varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen
aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e
gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve Yakup'un babası olduğu bir realite
çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855 doğumlu olup,oğluna Ömer ismini
vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar
var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.
Gardeyigil
Hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife
Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu
Halil,Şerife ise Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.
Hasanoğlu
Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde
çocukları vardır.
Kardeşi
İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman ve Beşir isminde çocukları vardır
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
23 Aralık 2024 Pazartesi
HECELLİGİL' ATA DOĞAN AVNİ AKSOY YUKARI KELEŞGİL
TAVŞANCIOĞLU
ECELLİGİL
Bilindiği
gibi Ilbarıt köyü 30 küsur esamiden oluşmaktadır. İki asırın içinde bu
esamilerden bazıları ne yazık ki varlığını sürdürememiştir.
'Hecelligil'
olarak bilenen aile 'Hecel' kelimesinin nereden var olduğunu bulamadım. Fakat
Ilbarıt köyü sınırları içinde, 'Heceldüzü' diye bir mevki var.
Hecelligil
Kadıoğlu esamesine kayıtlı olup, daha sonraları üç haneye bölünmüştür.
Sırasıyla Kosbatargil en yaşlı ferd 1801 doğumlu İbrahim (Dümensüz) lakabıyla
anılmıştır. Yine Softagil Mustafa (Softo) 1813 doğumludur. Bu ailelerin en
yaşlı üyesi 1791 doğumlu, Kadıoğlu hacı Halil bin Mehmet'dir. Buradaki 'Bin'
tümcesi kardeş demektir.
Hecelligil
Mehmet 1819 ve diğer kardeşi Feyzullah 1823 doğumlu olup, arada kayda değer
bilgi
olmadığı
için, Ayşe ve Mustafa'dan olma 1863 doğumlu, aynı adı taşıyan Mustafa'dır.
Diğer kardeş Mehmet 1856 doğumlu olup, 1888 yılında ortadan kayıp olduğu ve
kendisinden 20 yıldır bir haber alınamadığı yönündedir. Diğer kızkardeş Hanife
1852 doğumlu olup, Musluoğlu Hüseyin (Sarımuhtar'ın) annesidir.
Mustafa
ve Ayşe'den olma 1891 doğumlu Emine ,Hecello 'Mehmet Özen) 1913 , Çıraklar
köyünden içgüveyi, ezmecigilden Mustafa Özen'in oğludur. Mustafa Özen
Seferberlikte şehit düşmüştür. Emine Ovacık, Yığınot köyünden Kamille yaptığı
evliliğinden Ayşe Avcı 1923 ve yine Çorum, Dodurga'dan İsmaille yaptığı
evlilikten Emine Aydın 1928 doğmuştur,Emine Aydın,baba İsmail
tarafından,Acumukgilden Ali Akgülle kardeştir.
Hecello
Mehmet Özen ilk evliliğini Çavuşgilden 1915 doğumlu Ayşe ile yapmıştır. bundan
sırası ile Safiye San 1935, Mustafa Özen 1937 ve Fehmi özen 1941 doğmuştur.
Ayşe'nin 1945 yılında vefatı ile Mustafa Özen ,Geren Köyünden Müyesser ile
evlenmiş ve bu evlilikten Hasan 1946, Ayten 1950 ve Bilgin 1958 doğmuştur.
Mustafa
Özen,Geren köyünden,Sadettin kızı 1939 doğumlu Nazife ile evlenmiş ve Faik
1958,Mehmet 1962, Nezahat 1965 ve Bayram 1967 doğmuştur.
Not.Yeni
nesil hakkında fazla bilgim olamadığı için,eğer gönderirlerse kayda geçecektir.
YUKARI
KELEŞGİL
Görmüş
olduğunuz ev, Yukarı Keleşgil olarak bilinir.Aslında ev Ilbarıt köyünün ilk
kurucularından,Hacıhamzaoğullarından Kara Muhtarın
misafirhanesidir.Hacıhamzaoğullarının bir koluda Bağlıca Mahallesini kurmuş
olup,daha sonra Hasanoğlu diye esamisi değistirmiştir.Ev iki odalı olup,Acumuğun
Kardeşi Kel Kadir'e geçmiştir.Kel Kadir 1872 doğumlu olup,üç oğlu olmasına
karşın söyünmüştür.Hacıhamzaoglu ailesine gelince 10 yakın erkek olmasına
karşın zamanla, bu evde söyünmüş olup, Hecelligilden torun Ayşe ve
Karakaşgilden Hüseyin evlat alınarak ,ev ayakta tutulmustur. Ev geçmiş
itibarıyla,Karamuhtargil, Zorogil,Zaimgil ve en son Kuruoğlangil olarak bi
rden
çok adla anılmıştır.Ilbarıttan herkese günaydın
TAVŞANCIOĞULLARII
Ilbarıt
köyünde,'Tavşancıoğulları'na ait ev...'Tavşancıoğulları' Ilbarıt köyüne 1840
larda intikal etmiş olup,diğer esamilerle ilgisi yoktur. Şimdiki mevcut aile
reddetsede , ailenin köydeki lakapları 'İpiçürükgil'dir.Ailede iki kardadeş
ismi geçmektedir.Büyük kardeş Abdullah 1826 küçük kardeş İbrahim 1839 doğumlu
olup, Libya- Trablusgrap merkezinde, telgraf çavuşu görünmektedir bilgisi
var.İbrahim aynı zamanda,Muslugilden, Göde lakaplı,Ahmet Yıldırım'ın
kayınpederidir.
Daha
sonraları bu sülale söýünmüş olup, Elişgilden, Karaoğlan lakaplı,Mehmet
Öztürk,1866, Kendisi,Elişgilin,Sarı Amcanın ağbeyisidir.Tavşancıoğlu Abdullah
oğlu, Hüseyin'in kızı ile ev evli olduğundan, Elişgilden bu eve taşınmıştır.Söz
konusu,İbrahim ise ,askerliğini yaptığı,Libya- Trablusgarp'tan
dönmemiştir.Şehit mi oldu?Bir hastalıktan mı öldü?Yaksa oralarda evlenip kaldı
mı? Orası mumma...
ILBARIT
KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASINDA
HACIALİOĞLU
ESAMESİ,İKİNCİ AİLE VE DAĞLIMI...
HACIALİOĞLU
OSMAN DOĞUM TARİHİ 1756
OĞLU
ALİ DOĞUM 1801
DİĞER
OĞLU RUŞEN DOĞUM 1816
TORUN
MEHMET DOĞUMU 1821
"
" İBRAHİM " " 1828
"
" HALİL " " 1826
Burada
Ruşen'den yola çıkıldığında,sözü edilen Ruşen, Çavuşgil'i temsil etmektedir.
Daha sonra oğlu Mustafa doğar ve Mustafa ili birlikte üç kız,Mustafa'nın Osman
ve Hatice isminde iki çocuğu olur.Osman 1889 doğumlu olup,1956 yılında
Demircibağ mevkiinde attan düşer,bu esnada elindeki baston gözüne saplanır ve
orda yaşama veda eder.Hatice 1882 doğumlu olup,Kulagilden,Şakir'le
velenir.Şakir Çanakkale Savaşında şehit düşer.
Ruşen'in
kızlarından biri Karaşar Mah'de Ahmet oğlu Hasan'la evlenir.İsmi Ayşe'dir 1857
doğumludur.Bu evlilikten iki oğlu bir kızları olur.İsmail (Jandarma) 1889
doğumlu.Abdullah 1891 doğumlu ve kızkardeş Habibe 1888 doğumlu olup,Yörük
Köyünden Muratoğlu ile evlenir.Muratoğlu, cumhuriyetin kurulduğu yıllarda,
büyük ihaleler alır ve Elazığ,Malatya arası demiryolunu yapar.1940 larda,eşenin
yeğeni olan Ruşen Gürleyik'i bu teren yolunda bir kısım işçinin başına ekip
başı yapar.Hatta Muratoğlu ihaleye girdiği bir sırada,ihale kızışır ve iş adamı
Vehbi Koç'a iki tokat aşkeder.Amerika'da vefat eden Muratoğlu için,Yörük
Köylüleri,gıyabi bir mezar yaptırır.Köydeki büyük konakda,Yörük Köyü Derneğine
bağışlanır.
Ruşen'in
diğer kızı Şerife 1847 doğumludur.
Kospatargil'den
Kadıoğlu Osman'la evlenir.Bu evlilikten Mehmet 1889 ve İbrahim 1897 iki oğlu
doğar.Mehmet genç denilecek yaşata vefat eder.Yusuf filden Mehmet Özer'in eşi
Akile,ilk evliliğini,Osman oğlu Mehmet'le yapmıştır.
Diğer
kızı Akkuşgilden Osman'la yapmıştır isimi Havva'dır ve oğlu Süleyman
olmuştur.Süleyman 1878 doğumludur ve Balkan Savaşında şehit olmuştur.
Hacıalioğlu
Osman torunu İbrahim, 1828 doğumlu olup,Keleşgil'i temsil etmektedir.Oğlu Hasan
olur.Köy kayıt defterinide vefat ettiği için Hasan'ın doğumu ile bilgi
yoktur.Hasan'ın Osman ve Mehmetali adında iki oğlu olur.Osman'ında doğum tarihi
hakkında bir bilgi yoktur,Osaman oğlu Hasan doğumu 1882.Diğer oğlu Mehmetali
1862 doğumlu olup,Deliseyingil'e içgüveyi girer.Mustafa 1897 ve Ahmet 1901
doğumlu iki oğlu olur.
Hacıalioğlu
1756 doğumlu Osman'dan Alimollagil ve Güngörmezgil diye iki aile esamisi daha
olmasına rağmen,Alimollagil çocukları olmadıkları için söyünür.Fakat
Alimollanın eşi Ovacık'lı olup,Ovacık Ekincik Köyü, Esenler Mah.den
kızkardeşinin oğlu Haşim'i 5 yaşında evlat edinir.Büyüyüp askerliğini filan
yaptıktan sonra, geri göndermez.Saftagilden,Hotuz Lakaplı,İsmail'in kızı Ayşe
ile evlendirir.bu Evlilikten,Şükriye 1891,İbrahim 1900,Fatma 1904 ve Ali 1908
doğumlu dört çocuğu olur.Burada sözü edilen Ali,Hasan Mutlu Hocanın anne
tarafından dedesidir.
Güngörmezgil'e
gelince bu aile 1850 yıllarında,köyü terk ederek Safranbolu'ya
yerleşirler.Köydeki geriye dönük yerlerini yurtalarını,daha sonra Katırcı
Hüseyin'e satarlar.
Toker
soyadını alan bu aileye mensup,Safranbolu'da ve Karabük'te işadamları
olsada,artık kuyumuculuk dışında çoğu iş hayatından çekildi ya da vefat etti.80
lıi yıllarda tanıdığım bazı yaşlı konumdaki kişilerle sohbet etme şansım
oldu.Hatta bu yaşlı kişiler,köyümüzden öğretmen Şükrü Kaya'nın cenaze
merasimene katılmışlardıAdına Safranbolu'da Fakülte açılan,Porf.Fethi Toker,bu
aileye mensuptur.
YUKARI
KELEŞ GİL ·
Görmüş
olduğunuz ev, Yukarı Keleşgil olarak bilinir.Aslında ev Ilbarıt köyünün ilk
kurucularından,Hacıhamzaoğullarından Kara Muhtarın
misafirhanesidir.Hacıhamzaoğullarının bir koluda Bağlıca Mahallesini kurmuş
olup,daha sonra Hasanoğlu diye esamisi değistirmiştir.
Ev
iki odalı olup,Acumuğun Kardeşi Kel Kadir'e geçmiştir.Kel Kadir 1872 doğumlu
olup,üç oğlu olmasına karşın söyünmüştür.Hacıhamzaoglu ailesine gelince 10
yakın erkek olmasına karşın zamanla, bu evde söyünmüş olup, Hecelligilden torun
Ayşe ve Karakaşgilden Hüseyin evlat alınarak ,ev ayakta tutulmustur. Ev geçmiş
itibarıyla,Karamuhtargil, Zorogil,Zaimgil ve en son Kuruoğlangil olarak birden
çok adla anılmıştır.Ilbarıttan herkese günaydın.
HÜSEYİN
AVNİ AKSOY
(1892-1979)
(MEYREMGİL)
hüseyin
avni aksoy, salih ağa ve kezban'ın ikinci çocukları olarak 1892 yılında ılbarıt
köyünde dünyaya gelir.karamehmetoğlu sülalesindendir.ilkokulu,mehmet cemil
efendi'de okuduktan sonra,kastamonu muallim mektebini bitirmiştir ve askerlik
sırasında rüşteye imtahanına da girerek,rüştiye mezunu sayılmıştır.
hüseyin
avni aksoy öğretmen olmasına karşın,öğretmenlik yapamamıştır.nedini 1914'de
birinci dünya savaşı patlak vermiş ve osmanlı,daha sonra savaşı kayıp edecek
almanlarla birlikte,birinci dünya savaşına girmiştir.ülkede 'seferberlik'ilan
edildiğinden.askerliğini yapmış olanlarda,tekrar askere çağrılmıştır.
hüseyin
avni aksoy,birinci dünya savaşı ile aynı anda patlak veren,çanakkale savaşına
dahil edilmiştir.aynı köylüsü,hacıalioğullarından,mustafa oğlu,öğretemen hasan
efendi ile birlikte.hasan efendi,daha sonra,mesleğine dönemeden,çanakkale'de
şehit düşmüştür.
hüseyin
avni aksoy,çanakkale savaşı yıllarında,yolları atatürk'le kesişir.atatürk
zekasına ve dürüstlüğüne güvendiği,hüseyin efendiyi yanına emir subayı olarak
alır.sürekli hüseyin efendiyi,yakın illere görevli olarak gönderir.kütahya'ya
gönderdiğinde,kendisine şu talimatı verir.yol boyunca dinlenecen ve sık sık at
değiştireceksin ve hiç kimseye müsama göstermeyeceksin.
atatürk,çanakkale,savaşı
yılların da türk milletinin kurutuluşu içinde planlar yapmaktaydı.çünkü
çanakkale savaşı,ingilizlerle yapılmaktaydı.nedeni,rusya'da bolşevik
ayaklanmaları başlamış,rus çarı,ingilizlerden yardım istemiştir.fakat çanakkale
savaşında kendisinden fazla söz edilmesede atatürk,bu savaşa ağırlığını
koymuştur.ingiliz savaş gemilernin geçişine izin vermez ve savaş çok uzun
sürer,her iki tarafında kayıpları büyüktür.bu savaşı kayıp
ettiğine,ingilizlerin zeka küpü dedikleri çorçil bile şaşırır.rusya'da 17.ekim
devrimi gerçekleşir.daha sonra ellerini kollarını sallayarak,ingilizler boğazı
geçerler ve dolmabahçe,açıklarına savaş gemilerini demirleyip,toplarını saraya
çevirirler.bunu gören atatürk,tarihe geçecek şu sözü kullanır. 'geldikleri gibi
gidecekler' fakat ingilizler,istanbul'da boş durmazlar,ilk işleri saraçhane
kışlasında,uykuda uyumakta olan,100 yakın inzibat erimizi şehit
ederler.istanbul'un un ihtiyacını karşılayan,ayvansaray un değirmeninin işlevni
durdurmak isterler ve değirmeni bir çavuş eşliğinde bir manga
korumaktadır.manganın başında,ılbarıt köyü,pürdegilden efe hasan
vardır.askerlerine süngü tak emrini verir ve un değirmeninin kuşatması
engellenir.daha sonra kendisine 10 altın mükafat verilecektir.efe hasan dil sürtüşmesi
nedeni ile bazı kelimeleri söyleyemez. 'altınları cuzu gibi mastafa efendiye
yatırdım'der.mustafa efendi,mustafa remzi'dir.
hüseyin
efendi,birinci düna savaşı ve çanakkale savaşı bittikten sonra,bu kez
'kurutuluş savaşı' başladığından,tekrar subay olarak 'kurtuluş savaşına'dahil
olur ve rütbesi teğemendir.kendisi teşfiki mesaim olduğu için kendiz ağzından
anlatıyorum.
niğde'de
levazım teğmeni idim.girasun ve ordu'dan gelen fındıkları,askerlere
dağtıyordum.zor günlerdi.asker bir lokma ekmeği dahi bulmakta
zorlanıyor.savaşlar ve hastalıklar ülkenin nüfusunu neredeye 12 milyonlara
kadar indirmişti.bir gün bir şey yaşadım yanıma gelen emrimdeki bir
çavuş;efendim sizin safranbolu'dan iki asker geldi ve bitkinler dedi.hemen
gittim,gördüğüme inanamıyordum.biri kardeşim rıza,diğeri bizim köyden şaban'dı
'gökmen) her ikisinide çadırdaki revire yatırdım.bir süre sonra iyileştiler ve
kendilerine görev verdim.
hüseyin
efendi,çanakkale savaşı dönüşü,ibrahimbeyoğullarından,abdullah kızı hanife ile
evlenmiştir.bir anlamda içgüveyi girmiştir.1890 doğumlu olan,hanife,daha önce
yazıköy'de abdurahman ile evli olup,bu evliliğinden,behiye doğum tarihini
bilmiyorum.hacer 1914 adında iki kızı olmuştur.hacer daha sonra bir hastalık
sonucu 1919 yılında 5 yaşında hayatını kayıp edecektir.mezarı ılbarıt köyü
mezarlığındadır.hanife'nin ilk eşi abdurhaman,1914 başyalan birinci dünya
savaşında şehit düşmüştür.
hüseyin
efendi,kurutuluş savaşı sonrası ılbarıt köyüne döner ve çiftçilik yapmaya
başlar.kendisine,savaşa katılan diğer öğretmenler gibi,atatürk'ün 1926 yılında
çıkarttığı bir yasa ile 'istiklal madalyası' maaşı bağlanır.1928 yılında
öğretmenlik mesleğne çağrılır.ilk görev yeri davutobası köyü
olup,sırasıyla,ovacuma,safranbolu kalealtı,toprakcuma'da görev yaptıktan
sonra,1950 yılında iktidara gelen,iktidar tarafından,atatürk döneminin tüm
öğretmenleri emekli edilir.
hüseyin
efendinin,hanife ile evliliğinden,mukadder 1921 ve mustafa kemal 1928 doğumlu
iki çocuğu vardır.1979 yılında safranbolu'da vefat eden,hüseyin avni aksoy'un
mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile anıyorum.
MEHMET
ATA DOĞAN
(1896-1983)(YUSUFGİL)
mehmet
ata doğan, karamehmetoğlu,sülalesinden,yusuf efendi ve hatice,hanımın oğlu
olarak 1896 yılında,ılbarıt köyünde dünyaya gelmiştir.kendinden başka dört
kızkardeşi vardır.sırasıyla,sıdıka 1882,hanım 1887,emine 1889 ve fatma 1899
doğumludur.
baba
yusuf efendi, oyıllar köyün hatibi ve de katibidir.köymektebine
geldiğinde,öğrencilerine,bu gece bir oğlum oldu,ne isimi vereyim
dediğinde,öğrencilerinden fıs fıs hafız,mehmet mutlu,hocam 'ata' olsun
der.yusuf efendi,daha sonra istanbul,fatih medresesini biterecek olan,mehmet
mutlu'nun görüşü ile babası karamehmetoğlu, mehmet'i katarak,oğluna mehmet
ata,ismini koyar.
mehmet
ata,diğer arkadaşları gibi,oyıllarda ılbarıt mektebinde öğretmelik yapan,aslen
bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendide ilkokulu bitirir.bababsı o
yıllarda,safranbolu'da yeni açılan rüştiye mektebine,kayıtını yaptırır ve
safranbolu'nun eşrafalarından birene oğlunu teslim eder.tabiiki tüm masrafları
karşılamak sureti ile...küçük bir anekdot;rüştiye mektepleri,1905
yılında,padişah abdülhamit tarafından açılır ve o yılların orta
okullarıdır.ikiye ayrılır,askeri rüştiye ve rüştiye diye...
mehmet
ata, rüştiye mektebini bitirdikten,sonra kastamonu öğretmen okuluna girer ve bu
okulu muallim olarak bitirir.diğer arkadaşları gibi,öğretmenlik yapamadan,1914
yılında patlak veren birinci dünya savaşına katılmak zorunda kalır.bu arada 17
yaşında evlenmiş ve 1914 yılında ali isimnde oğlu dünyaya gelmiştir.
mehmet
ata,birinci dünya savaşına,o yıllarda osmanlı sınırlarında olan,arapistan'da
katılır.rütbesi teğmendir ve mayetine askerler verilmiştir.bilindiği
gibi,birinci dünya savaşı,aynı zamanda emperyalist devletlerin,pazar
savaşıdır.her ne kadar avusturya perensi öldürülmüş falan densede,başta
petrolün bulunması,sanayi devriminin hat safhaya ulaşması sonucu,almanya'ya
karışı bir tutum söz konusudur.yorgun olan osmanlı,almanların yanında saf
almıştır.almanların ülkemiz üzerinden yaptığı,istanbul,bağdat demiryolu ve
ingilizlerin,yine o yıllarda açtığı süveyş kanalı başına değildir.
mehmet
ata savaşın kızıştığı dönemde,askerleri ile birlikte arap
çöllerinde,ingilizlere esir düşer.ingilizler,okumuşları ayırır,okur yazar
olmayan,anadolu'nun garip hiçbir şey bilmeyen çocuklarını ,arap çapulcularına
teslim ederler.askerlerin bir kısmı süngü ve kılıçla şehit edilirken,bir
kısmıda,arap çöllerinde zehirli su birikintilerinde boğularak şehit edilir.
tüm
bunları gören mehmet ata,ömrü bboyunca araplardan nefret eder.
daha
sonra kendisini esir alan ingilizler gemi ile hindistan ve mısır
gibi,egemelikleri altında bulundurdukları ülkeler getirirler.1918 yılında
savaşın bitimi ile esirler salıverilir.
bu
zaman zarfında,ılbarıt köyünde baş gösteren tifüs salgınında,mehmet ata,babası
yusuf efendi ve,eşi emine'yi kayıt etmiştir.ta ki köye dönünce öğrenir.geriye
yaşlı bir ana ve küçük bir evlat kalmıştır.
19.mayıs.1919'da
atatürk'ün samsun'a çıkması ve kurtuluş savaşı'nın başlaması ile
birlikte,mehmet ata,tekrar askere çağrılır.subay olarak anadolunun bazı
bölgelerinde görev alır.yaklaşık 3 yıl süren kurtuluş savaşı ,30.ağustos.1922'de
sona erer ve terhis olur.bu arada,yamakgilden,hasan kızı havva 1903
evlenir,fakat evliliği fazla sürmez.bir yıl sonra ayrılırlar.bu kez kadıbükü
köyünden,uzun yıllarz muhtarlık da yapan neşet gökmen'in kızkardeşi fatma
hanımla evlenir. (terzi-fatma) kızı lütfiye 1926 ve oğlu yusuf ziya
1928,dünyaya gelir.tabiki bu arada müracatı dolasıyla,'köy mektebinde'
öğretmenlik yapmaktadır.29.ekim.1923'de atatürk cumhuriyeti ilan etmiş ve ilk
işi cehalete maruz kalmış anadolu insanını cehaletten kurtarmak ve
eğitimdir.zaten başarılı bir öğretmen olan mehmetz ata'ya tekrar girdiği
imtahanla,1926 yılında öğretmenlik diploması tekrar verilir.bu kez cumhuriyet
öğretmeni olarak.bu diplomanın aslına uygun çekilmiş fotoğrafı;ılbarıt köyü
'müzesindedir'ayrnıca mehmet ata'ya,atatürk'ün 1926 yılında çıkarılan bir
kanunla, 'istiklal madalyası' maaşı ve madalyası verilmiştir.
mehmet
ata, cumhuriyet kurulduktan sonra ve öğretmenliğe döndükten sonra,bir kaç yıl o
yıllarda safranbolu'nun beldesi olan,eflani'nin yağlıca köyünde öğretmenlik
yaptıktan sonra,tekrar ılbarıt köyüne gelir ve 1950 yılında emekli oluncaya
kadar,köyünde kalır.
ilkönce
üç yıl olmak üzere 'köy mektebinde' çocukları okutur.1931-32 yıllarına ait
elimin altında o yıllara ait sınıf defterleri var.soyadı olmadığı için
esamilerle yazılmış öğrneciler.ben çoğunu çözdüm ve ileride nasip olursa
yayınlayacam.
1934-35
yılları arasında 5 yıllık olmak üzere,karamanbaşı mevkiinde, 'akbulak ilkokulu'
açılır.okul,ılbarıt,sarıyan ve hacılarobası, yine o yıllarda hacılarobası'nın
mahallesi konumda olan geren köyü ve ovacık'ın köylerinden gelen öğrenciler bu
okuldan faydalanmışlardır.yine'akbulak ilkokuluna' ait 1934-35 ve 1942-43
yılnın öğreci defterleri var.
aslen
hacılarobası,köyünden kendisi gibi öğretmen olan hüsnü yılmaz ile
birlikte,akbulak ilkokulunda öğretmenlik yapan,mehme ata,hüsnü yılmaz'ın
bedenen biraz rahatsız olası ile yaklaık o yıllarda 150'den fazla öğrenciyi tek
başına okutur.
mehmet
ata'nın ülkeye kazandırdıkları;üç yıl ılbarıt köyü mektebinden,
mehmet
oğlu,ahmet demiralp 1907 'öğretmen-baş öğretmen'
ahmet
oğlu, şükrü kaya 1908 'öğretemen'
ömer
oğlu ibrahim ünal 1908 'öğretmen'
nuri
oğlu mustafa algan 1908 'öğretmen'
akbulak
ilkokulu;
1)ilyas
oğlu mastafa öğünç 1926 'öğretmen' 'hacılarobası'
2)
mehmet oğlu mustafa günal 1928 'öğretmen' 'ılbarıt'
3)
mehmet ata oğlu yusuf ziya doğan 'kaymakam' 'ılbarıt'
4)
ibrahim oğlu hamdi ünver 1932 'öğretmen' 'hacılarobası'
5)
şaban kızı ayşe gökmen 1932 'öğretmen' 'ılbarıt'
6)
ömer kızı hacer öztürk 1933 'öğretmen' 'ılbarıt'
7)
hasan olu yusuf çil 1933 'albay' 'hacılarobası'
8)
mehmet oğlu ismail coşkun 1933 'öğretmen' 'hacılarobası'
9)
nuri oğlu mehmet ali san 1933 'öretmen' hacılarobası-sallar mah.'
emeklilikten
sonra,1965 yılı sonbaharına kadar ılbarıt köyünde yaşayan mehmet ata,daha sonra
safranbolu'ya taşınır.ilkönce kira daha sonra kendine özgü bir ev satın alır ve
1983 yılında vefat eder.mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile
anıyorum
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
HASAN EFENDİ (1891-1915) (ÇAVUŞGİL)
hasan efendi,aynı kuşağın
öğretmenlerindendir.mustafa çavuş ve emine hanımın oğlu olarak,1891 yılında
ılbarıt köyünde dünyaya gelir.kendinden başka, 1887 doğumlu hamide (tahir
tangül)ün annesidir.1897 doğumlu huriye (mehmet adnan erden)in annesidir.1899
doğumlu ali (alibıdık) (hasan rahmi saygın)ın babasıdır ve 1907 doğumlu hamide
(şükrü kaya)nın eşidir.anneleri emine hanım ayranco hasan ağanın kızıdır.
hasan efendi,ilkokulu doğduğu köy
ılbarıt'da mehmet cemil efendi de okur.rüşteyiyi okumak için,safranbolu'da
ikamet etmekte olan,amacası katırcı hüseyin efendinin yanına gider.katırcı
hüseyin yaklaşık 15 civarında katırları ile o zamanın kervan işini
yapmaktadır.bartın,safranbolu ve safranbolu,kastamonu arasında,yük taşımacılığı
yapar.her perşeme günü,kendini ona göre ayarlayarak,ılbarıt köyüne
gelir.istanbul'dan,ılbarıt köyüne iaşe ve benzeri yardımları köyüne yollayan,fırıncı
mustafa remzi'nin gönderdiklerini,bartın'da gemiden alır ve köyel
ulaştırır.tabak-evi suyu olarak bilinen ve 1990 yıllarına kadar faal olan suyun
köye gelmesi için öncülük etmiştir.köylüler zor yerlerden su kanalını
açarken,hüseyin efendi,rum ustaları getirirek,yağlı algun denilen horasan sıva
ile suyun köye gelmesini sağlamışkır.yalnız,masraflı olduğu için köylünün
parası tükenmiş,su yaklaşık 4 yılı sarıahmet köyü civarına akmıştır.daha
sonra,yyukarı pınar,taşönü pınarı ve cami şadırvanı olmak üzere,1945 yukarı
ilkokulun açılmısı ile okulada su verilmiştir.
hasan efendi,safranbolu rüştiye
mektebini bitirdikten sonra,kastamano öğretmen okulunuda bitirip,öğretmen
olur.bu arada safranbolu'da okuduğu yıllarda tanıştığı,safranbolu eşraflarından
bir ailenin kızı ile evlenir.fakat,evliliğinin daha bir kaç ayında,ülkede
'seferberlik' ilan edilir. 1914 birinci dünya savaşının başlaması ile
birlikte,yedek subay olarak askere alınır.daha sonra,1915'te çanakkale savaşına
dahil olur.savaşın tam anlamı ile kızıştığı bir zamanda,askerliğini yaptığı 125
alayda,çanakkale merkez tepe mevkiinde şehit olur.mezarı çanakkale
şehitliğindedir.doğal olarak,eşinin şehit düştüğünü öğrenen hanımı,ismi
bilmediğim için buraya aktaramıyorum.bir daha hiç evlenmez.yazları ılbarıt
köyüne ve kışları,safranbolu'ya ailesinin yanına giderek ömrünü
tamamlar.yaşamını eşinden kensine bağlanan aylıkla sağlar.
köyümüzde 1900 yılların başında,öğretmen
olarak ve köyümüzün geçmişe dönük aydınlanmasını sağlayan,eski öğretmenlerini
tanıtmaya çalıştım.bu bilgiler şahsımın genel bilgileri olup,hiç bir yerde
yazılı değildir.daha başka yazılarda buluşmak üzere ve geçmişte kalanları saygı
ile anıyorum
(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
23 Aralık 2024 Pazartesi
HACIÖMEROĞULLARI...
Bilndiği
gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih
ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken
tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına
yerleşmeşlerdir.
Hacıömeroğlu
Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil
bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830 doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841
doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874 doğumludur.
Gardayigil
bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah 1796 doğumludur.En büyük oğlu
Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi
kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş' olarak biliniyor.Diğer kardeş
Osman 1863 ve Hüseyin 1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha
sonra,Ayranconun Ahmet'le evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu
olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan
elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi
Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye temel duvarı kalmıştır.
Abdullah
kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan
1823 doğumlu olup,Karahasan olarak bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer
1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat 1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in
varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen
aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e
gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve Yakup'un babası olduğu bir realite
çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855 doğumlu olup,oğluna Ömer ismini
vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar
var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.
Gardeyigil
Hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife
Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu
Halil,Şerife ise Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.
Hasanoğlu
Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde
çocukları vardır.
Kardeşi
İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman ve Beşir isminde çocukları
vardır.
KILBARIT
KÖYÜ,KURULUŞ İTİBARIYLA,
HACIÖMEROĞULLARI...
Bilndiği
gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih
ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken
tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına
yerleşmeşlerdir.
Hacıömeroğlu
Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil
bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830 doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841
doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874 doğumludur.
Gardayigil
bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah 1796 doğumludur.En büyük oğlu
Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi
kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş' olarak biliniyor.Diğer kardeş
Osman 1863 ve Hüseyin 1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha
sonra,Ayranconun Ahmet'le evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu
olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan
elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi
Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye temel duvarı kalmıştır.
Abdullah
kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan
1823 doğumlu olup,Karahasan olarak bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer
1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat 1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in
varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen
aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e
gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve Yakup'un babası olduğu bir realite
çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855 doğumlu olup,oğluna Ömer ismini
vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar
var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.
Gardeyigil
Hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife
Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu
Halil,Şerife ise Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.
Hasanoğlu
Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde
çocukları vardır.
Kardeşi
İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman ve Beşir isminde çocukları
vardır.
BARIT
KÖYÜ KURULUŞ İTİBARIYLA
HACIÖEMEROĞULLARI
2. KISIM...
Hacıömeroğlu
Ahmet doğumu 1751
Kardeşi
oğlu Osman doğumu 1791
Oğlu
Mustafa doğumu 1856
Mustafa
oğlu Ahmet 1890
"
" " Mehmet 1895
Bu
sülale Faslıgildir.
Diğer
kardeşi Hüseyin doğumu 1796
Hüseyinoğlu
Ali 1819
Diğer
oğlu Salih 1823 Hacıömeroğlu Hüseyin burada İyipgili temsil
etmektedir.Oğullarının akibeti bilinmemektedir.Oğullarının harici ikide kızı
olan Hüseyin'in eşinin ismi Sare'dir.Kızlarından Fatma,Musluoğullarından
Hüseyin ile evlendirilmiş olup bu evlilikten, Mustafa (Sarımuhtarın Babası)
Ahmet (Göde Mehmet'in Babası) ve Kızkerdeşleri Havva dünyaya gelir.Havva
Karaşar Mah'den Kistirliçavuş ile evlenmiştir.Sarımuhtarın babası Mustafa Yacı
Köyündeki kızına anneanesinin ismi Sare adını vermiştir.
Hüseyin'diğer
kızı Hamide'nin üzerine Ayranco Hasan'ın çobanı,aslen Ovacık Göynükören
Köyünden olan Eyüp'ü damat alır.Eyüp'ün bu evlilikten,Ahmet 1860 ve Hüseyin
1862 doğumlu iki oğlu olur.Burada Hüseyin aynı zamanda Mahemet Ali Efendi ve
Mustafa Remzi'nin babası olup,anneannesinin simini taşımaktadır.Aile günümüzde
söyünmüştür.
Ahmet'in
ise Hasan 1882
Ramazan
1889
Eyüp
1895 doğumlu üç oğlu olmuş,Hasan ve Eyüp'ün akibeti bilinmemektedir.Kardeş
Ramazan askeri gitmeden evlenmiş olup,Hasan 1908 ve Ahmet 1913 doğumulu iki
oğlu olmuştur. Ramazan'da Seferberlik döneminde Balkanlarda şehit olmuştur.
Hacıömeroğlu
Yahya 1801 doğumlu
Oğlu
Ali doğumu 1823
Ali'nin
oğlu Mehmet 1901 ve kızları Fatma 1897,Hatice 1907 ve Hanife 1910 doğumludur ve
ailenin tek ferdi Nazire Kütükçüdür.Ev yeri Ruşen Aydın,tarafından satın
alınmıştır.
Hacıömeroğlu
Yahya 1801 doğumlu
Oğlu
Ali 1823
Ali
oğlu Mehmet 1874 doğumlu olup,sbu aile Kirazgili temsil etmektedir.
Yahya
kardeşi Mustafa 1896 doğumlu olup,oğlu Osman (Cırtosman) 1873,Bağlıca Mah.ne iç
güveyi gitmiştir Kardeşi Mustafa (Kemaneci) 1864 doğumludur ve Kemanecigil
söyünümüş,Cırtosamangil,Bağlıca Mah.de Nuri Işık'gili temsil
etmektedir.(Kemaneci)aynı zamanda kardeşi Osmanla birlikte iyi bir keman
icracıcı olmakla birlikte,tıp alanında elindeki bir kitapla ilaç üretip,bazı
hastalıkları iyi ettiği biliniyor.Evi ise Kirazgilin,alt katta bir odaları
vardı.Eşi ile birlikte yaşamını o tek odada tamamlamış.Bilgi Satı Demirsöz)
Hacıömeroğlu
Hüseyin 1801 doğumlu
Oğlu
Ahmet 1826 doğumlu olup,lakabı onbaşıdır.Eşi Çıraklar köyünden olup,çocuğu
olmadığı için söyünmüştür.
Hasan
(Ayranco) 1828 doğumlu olup,Mehmet ,1852 Mehmet Kahveci Mustafa'nın
babsıdır.,Ahmet 1869 ve Emine isminde üç çocuğu vardır.
Yahya
oğlu Ali 1822 doğumludur.Oğlu Satılmış 1880 doğumludur.Satılmış oğlu İsamil
(Sotiri) 1897 ve Kardeşi Hamza 1898 doğumludur.Aile Aligülü temsil etmektedir.
Küçük
bir hatırlatma,bazı babalar ve oğular arasında uzunca bir yaş farkının
olması,eğer baba askerlikten sonra evlenmiş olup yaşının 30-35 sınırına
gelmesindedir.Çünkü askerlik süresi osmanlıda oldukça uzun olduğu bilinmektedir
(SND) SAFRANBOLU
(ILBARIT KÖYÜ)
ANADOLU’NUN
DERİNLERİNDE
SÜRREALİST
BİR RESSAM
ÜÇBÖLÜK
KÖYÜ / SAFRANBOLU
Memleketin kuzeyini turlama harekatının sonlarına geldik artık. Daha doğrusu
kendimizi buna inandırmaya çalışıyoruz. Zira bugün gezinin otuzuncu günü ve
tamam gezmeyi de memleketi de seviyoruz falan filan ama insanın içine
fenalıklar geliyor. Ve lakin dönemiyoruz. Her sabah “bugün İstanbul’a bastırıp
gidiyoruz, tamam mı tamam” şeklinde bir anlaşma yapıyoruz sonra bir şey oluyor
biz yine dağlara köylere vuruyoruz ve dönüş yoluna bir türlü giremiyoruz.
Şu an Üçbölük Köyü’ndeyim. Eski adı Ilbarıt. Rumca diye değiştirmişler adını.
Hayatımda ilk defa duyduğum bir yer. Bulunma nedenimiz şu: Köyde sürrealist bir
ressam yaşıyormuş. Allah Allah di mi? Evet tam öyle. Biri anlattı, Manita
Bey’in kafasına bir takıldı, yoldan çıkış o çıkış. Köyün yeri: Safranbolu’dan
Araç yönüne giderken Yörük Köyü’nden hemen sonra sağa giriliyor, ormanın
içinden yarım saat gidiliyor, tepenin arkasında. Antik Paflagonya ülkesinin
başladığı yer...
İtiraf edeyim şaşkınlıktan ağzım açık kalmış durumda.. Kimsenin bilmediği bir
Safranbolu minyatürü ile karşı karşıyayız! Türkiye’nin en güzel on köyüne
rahatlıkla girer. Evlerin hepsi en az Safranbolu evleri kadar güzel, hepsi 3
katlı, hepsi sivri çatılı, hepsinin 3. katında ahşap bir balkon var, hepsi
bembeyaz badanalı, hepsi vadiye bakıyor, hepsi pırıl pırıl ve hiçbirinde tek
ama tek bir bozulma yok. Bir tanesi de eski tarz pencereyi çıkartıp yerine yeni
tarz PVC pencere takmamış. Bir tanesi de balkonu bir şeyle kapatmamış. Bir
tanesi de kepengini sökmemiş. “Betondan çirkin bina” kanserinin yayılmadığı
belki de tek Türk köyü! Üstelik turistik de değil! (Sonradan öğrendik: Rıfat
Ilfaz’ın Hababam Sınıfı romanında bizim İnek Şaban diye bildiğimiz ama romanda
Öküz Ahmet diye geçen o meşhur karakter bu köydenmiş.)
Fakat köyde insanı daha da şaşırtan ressamımız Recai Bey! Bu gezide
tanıştığımız en enteresan insan diyebilirim. Doğma büyüme Üçbölüklü, kendini
komple sanata vermiş bir insan. Resim, heykel, müzik... Ve nasıl sempatik,
nasıl mütevazı... Üstelik okumadığı kitap da yok. Tolstoy’undan Gombrich’ine
her şeyi okumuş.. Sıfır eğitime rağmen (veya bu sayede) resimleri acayip
başarılı. Nefis saz çalıyor, türkü söylüyor. Sazlarını kendisi yapıyor. İnat
ediyor eski ilkokulu kültür ve sanat evine çevirtiyor Safranbolu
Kaymakamlığına. Daha doğrusu izin alıyor, sonra da viran bir yeri kendi
elleriyle sanat galerisine çeviriyor. Uyduruk muyduruk değil ciddi bir sanat
galerisinden söz ediyorum! Spotlar, misinalarla tavana tutturulmuş çerçeveli
tablolar, atölye falan... İstanbul’daki bir sanat galerisinden tek bir şey
haricinde bir farkı yok. O tek şey de şu: İçerisi halı kaplı olduğu için
galeriye ayakkabılar çıkartılıp giriliyor. Heh!
Recai Demirsöz, bizim için nefis bir sürprizdi gerçekten. Yerim dar, daha fazla
yazamıyorum ama buralara gelirseniz ona mutlaka uğrayın. Yüreğine su serpmiş
olursunuz.(VATAN GAZETESİ)
(ALINTI) SELAMİ ALKAN(SND) ILBARIT
KÖYÜ/SAFRANBOLU
ÜÇBÖLÜK KÖYÜ SECERESİ
Üçbölük köyü (Ilbarıt) tarihsel geçmişe bakıldığında,ne
zaman kurulduğu bilinmektedir.Köydeki ilk bulgular,2500.yıl öncesine
getirmektedir.Ve bu bulgular günümüzde korumasız olduğu için,gün geçtikçe
tahrip edilmektedir.Yazık ki duyarsız insanların çoğunluğu ise her geçen gün
artmaktadır.
Köyümüz adına fazla yazılı belgeler olmadığından,kulaktan
duyma bilgiler bizleri,geçmişte köyde yaşayıp bu işe gönül verenler bazında
düşünüldüğünde;en fazla 150 veya 200 yıl geriye getirmektedir.Şu anda ki
bendeki bilgiler,1864 doğumlu Göde lakaplı ‘Ahmet Yıldırım’ ve Emisto lakaplı
aynı zamanda babam,1910 doğumlu ‘Satı Demirsöz’e aittir.Yaklaşık en son 1908
yılında nokta konulan,Kadir Özer tarafından bize emanet edilen,geçmişe dair köy
şeceresini,anlaşılır bir şekilde buraya aktarıyorum.Bu şecere 1980 yılında
babam Satı Demirsöz’ün Ilbarıt köyünde ki tüm aileleri çözerek analiz etmesi
övünçtür.Dolasıyla bu şecerenin tutulduğunda 1820 doğumlular
hayattaymış.Saygılarımla
(SND)
SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
KÖYÜMÜZE GELENLER
KAYMAKAMIMIZ
ÇERÇEN, HACILAROBASI, GEREN, GÜNDOĞAN,
AŞAĞIGÜNEY
VE ÜÇBÖLÜK KÖYLERİNDE İNCELEMELERDE BULUNDU.
23.06.2014
İlçe
Kaymakamımız Murat BULACAK’ın başkanlığında, İlçe Müftüsü İlyas YILMAZTÜRK,
İlçe Tarım Müdürü Çetin AYVALIK, Birlik Personeli, Birlik Encümen üyelerinden
İl Genel Meclisi Üyesi Ahmet CENGİZ, Tokatlı Köyü Muhtarı Şevki ALPER ve
İncekaya Köyü Muhtarı Ragıp TUNÇ’un katılımıyla 18/06/2014 günü Çerçen,
Hacılarobası, Geren, Gündoğan, Aşağıgüney ve Üçbölük Köylerine
ziyarette bulunuldu. Ziyaret edilen köylerde muhtarlardan bilgi alan
Kaymakamımız Murat BULACAK yapılan çalışmaları yerinde incelemenin daha verimli
olduğunu ve köy gezilerinin devam edeceğini söyledi.(alıntı)
ÇEVREDEN
TOPLADIĞI TARİHİ KALINTILARLA KÖYDE MÜZE AÇTI
– 21 yıl önce açılan müze, yok olmaya yüz tutmuş kalıntıların kurtarılmasına
vesile oldu
UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan ve “En iyi korunan 20 kent” arasında
bulunan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde, Recai Demirsöz’ün çevreden topladığı
tarihi kalıntılarla açtığı müze, 21 yıldır hizmet veriyor.
Osmanlı döneminden kalma han, hamam, konak, cami, çeşme ve konaklarla açık hava
müzesini andıran tarihi ilçeye bağlı Üçbölük köyünde yaşayan 64 yaşındaki Recai
Demirsöz, yaşadığı ve çevre köylerden topladığı tarihi kalıntılarla 1999
yılında müze açmaya karar verdi. Safranbolu Kaymakamlığına başvuran Demirsöz’e,
kaymakamlığın da desteğiyle köyde atıl durumda bulunan tek katlı bina
onarılarak müzeye dönüştürüldü.
2 bin 500 yıllık bir geçmişe sahip olan bölgede, Paflagonlar, Erken Bizans ve
Rumlara ev sahipliği yapması dolayısıyla tarihi kalıntıların çok olduğu bir yer
olma özelliği taşıyor.
Müze bahçesinde tarihi mezar taşları ile kalıntıların yanı sıra, eski tarım
aletleri, ev eşyaları ve kitaplar gibi materyaller yer alıyor.
Demirsöz, İhlas Haber Ajansı muhabirine yaptığı açıklamada, Üçbölük Köyü Kültür
ve Sanat Merkezi binasının 21 yıl önce kendilerine atıl olarak verildiğini
söyledi.
Binanın onarıldığını ve çevre düzenlemesinin yapılmasının ardından müze olarak
hizmet vermeye başladığını ifade eden Demirsöz, “Ben isterim ki her köyde böyle
bir etnografya müzesi olsun. Çevremizde böyle kalıntılar var. Genelde define
avcıları bunları tahrip ediyor, onları kurtarıp getirdim. 21 yıldır kendi
çabamla burada müzecilik yapıyorum” dedi.
Genelde çevrede tarihi kalıntıların bulunduğunu aktaran Demirsöz, şunları
kaydetti:
“Buraya 2 bin 500 yıl önce Paflagonlar gelmiş, ardından Erken Bizans, sonra
Rumlar. Fakat Rumlardan herhangi bir kalıntısı yok burada. Genelde Paflagonya
ve Erken Bizans dönemine ait kalıntılar var. Rumlar ev düzenine geçmişler,
onların bıraktıkları herhangi bir şey kalmamış. Paflagonlar, Karabük tarafından
girmişler, burada bağcılığı geliştirmişler.”
Tarihi kalıntıların define avcıları tarafından tamamen tahrip edildiğini
vurgulayan Demirsöz, “Bende uçları falan kaldı. Diğerleri de tarım aletleri.
Üniversitenin arkeoloji bölümü tarafından buralara araştırma yapılıyor. Burada
ilk önceleri yadırgandı. Zamanla herkes alıştı. Senede 200-300 ziyaretçi
alıyordum, bu virüs dolayısıyla fazla giden gelen olmuyor” diye konuştu.
Demirsöz, emekli maaşı ile geçindiğini, müzenin çatı problemi olduğunu, bunun
onarımını yapmakta zorlandığını sözlerine ekledi(alıntı)
SAFRANBOLU’DA
İNFO GEZİSİ DÜZENLENDİ
Karabük
Valiliği ve Safranbolu Kaymakamlığının işbirliği ile Turizm acenteleri ve dağcı
kulüpleriyle Safranbolu’da info gezisi düzenlendi. Düzenlenen geziye,
Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan, Kulüp ve acente temsilcileri .
Karabük
Valiliği ve Safranbolu Kaymakamlığının işbirliği ile Turizm acenteleri ve dağcı
kulüpleriyle Safranbolu’da info gezisi düzenlendi.
Düzenlenen
geziye, Safranbolu Kaymakamı Gökhan Azcan, Kulüp ve acente temsilcileri ile
Safranbolu’daki turizm işletmecileri, katıldı.
iki günlük
programda Safranbolu’nun tarihi ve turistik bölgeleri gezilerek incelemelerde
bulunuldu. Program çerçevesinde Bulak Mencilis Mağarası, İncekaya Su Kemeri,
Kristal Teras ve Tokatlı Kanyonu yürüyüş parkuru katılımcılara tanıtıldı.
Tanıtım esnasında Kristal Teras katılımcıların büyük ilgisini çekti. Ardından
Karabük Valiliği ve Safranbolu Kaymakamlığının önem verdiği engellilerinde
yürüyebileceği bir parkur haline getirilecek olan Yazıköy’den – Konarı’ya
Değirmenler yürüyüş parkuru katılımcılara tanıtıldı.
Yazıköy
değirmeninde katılımcılara yöresel yemeklerimizden olan başta Yazıköy keşkeği
ve yaprak sarmasından ikram edildi. Ardından Yörük Köyündeki tarihi mekanlardan
Opera sanatçısı Leyla Gençer’in annesinin evi olan Çeyrekgil evi, Çamaşırhane,
Kurşun taşı, Sipahioğlu konağı hakkında bilgiler verildi. Daha sonra Kaya ve
Kral mezarı ile ünlü Üçbölük ve Hacılarobası Köylerine hareket edildi. Üçbölük
Köyü halkından Recai Demirsöz’ün sanat galerisi ziyaret edildi. Üçbölük ve
Hacılarobasında bulunan Kral ve Kaya mezarlarının görülmesinin ardından Karabük
Valisi Sayın İzzettin Küçük’ün de katılımları ile Akşam yemeğinde bir araya
gelindi. Karabük Valisi İzzehhin Küçük katılımcı Acente temsilcileri ve kulüp
yetkilileri ile tek tek ilgilenerek katılımlarından dolayı teşekkürlerini
belirtti.
Safranbolu
Kaymakamı Gökhan Azcan tanıtımların güzel ve etkili geçtiğini belirterek
özellikle doğa yürüyüşü yapan dağcı kulüplerinin ve acentelerin Safranbolu
doğası ilgilerini çekmiş en kısa zamanda dönüşlerin başlayacağını ifade
etti.(alıntı)
SAFRANBOLU’DAKİ
“KAYA MEZARLARI” KORUNACAK
30.07.2015
11:43 | Son Güncelleme: 30.07.2015 12:06
UNESCO’nun
Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde kaya
mezarları, turizme açılarak korunacak.
ERSİN TURAN
– UNESCO’nun Dünya Kültür Mirası Listesi’nde yer alan Karabük’ün Safranbolu ilçesinde kaya
mezarları, turizme açılarak korunacak.
Yaklaşık 3
bin yıllık tarihi geçmişinde pek çok uygarlığa ev sahipliği
yaparak önemli kültürel zenginliklere sahip olan, özellikle Osmanlı
döneminden kalma han, hamam, cami, çeşme, köprü ve konaklarla
öne çıkan Safranbolu’da birçok kaya mezarı bulunuyor.
Karakoyunlu, Gündoğan
ve Üçbölük köyleri ile Soğanlı Çayı Vadisi’nde rastlanan kaya mezarları,
görenlerin ilgisini çekiyor.
Kaya
mezarları, defineciler tarafından zaman zaman tahrip ediliyor.
Safranbolu
Kaymakamı Murat Bulacak, AA muhabirine yaptığı açıklamada, kaya
mezarlarından bazılarının, içerisinde ölen kişilere ait değerli
eşyalar bulunduğu gerekçesiyle defineciler tarafından tahrip
edildiğini söyledi.
Bu tahribatı
önlemek adına birçok çalışma yaptıklarını ifade eden Bulacak, “Kaya mezarlarını
hem koruma hem de turizme kazandırma adına başlatılan çalışmalarımız devam
ediyor. Bunların hepsi tespit edilip kayıt altına alınmıştır.
Birçoğu ulaşımı kolay olmayan kırsal alanda yer almaktadır. Bu nedenle
çalışmalara ulaşım konusunda adım atarak başladık” diye konuştu.
“Turisti
çekecek çalışmalar yapıyoruz”
Kaya
mezarlarında yaratılan tahribat nedeniyle çalışmalarının içinde koruma
girişimlerinin de bulunduğunu aktaran Bulacak, “Öncelikle bu değerlerimizi
bölge halkımız ve köylülerimiz koruyacak. Biz turisti çekecek çalışmalar
yapıyoruz. Bu çalışmalar tamamlandığında mezarlarımızı turizme açarak korumuş
olacağız. Sürekli sirkülasyonun olacak bu bölgede defineciler tahribat
yaratamayacak” değerlendirmesinde bulundu.
“Bu
mezarların her biri tarihe ışık tutuyor”
Üçbölük Köyü
Kültür Merkezi sorumlusu Recai Demiröz de köylerinde ve çevresindeki
yerleşim yerlerinde çok sayıda kaya mezarı bulunduğunu, bunların 2 bin 500 yıl
öncesine ait olduğunun tahmin edildiğini aktardı.0
Köyde bir de
kral mezarının yer aldığını belirten Demiröz, “Bu mezarların her biri tarihe
ışık tutuyor. Hepsi bizim zenginliğimiz ve değerimiz. Nasıl Safranbolu
koruma altına alınarak bir dünya kenti haline getirildiyse mezarların da bunun
bir parçası olması gerekiyor” diye konuştu.
“Köylüler
olarak koruyoruz fakat yeterli olmuyor” diyen Demiröz, “Defineciler bu kaya
mezarlarını açarak tahrip ediyor. Korunmazsa bu değerleri kaybetmiş
olacağız” ifadesini kullandı.
Kaynak: Anadolu Ajansı(alıntı)
BİSİKLET
GEZİSİ /ÜÇBÖLÜK(ILBARIT)KÖYÜ /SAFRANBOLU
Karabük
Bisiklet Derneği üyesi gençlerimiz Köyümüze gelmiş Hoş gelmişler.
Karabük
Bisiklet Derneği üyesi gençlerimiz Köyümüze gelmiş Hoş gelmişler.
Köyümüze
devlet erkânı ve tüm daire müdürleri ziyaret etti. Çok verimli bir toplantı
oldu. Başta Kaymakam olmak üzere tüm daire müdürlerine sonsuz teşekkür ederim .
Muhtar Bilgin YILDIRIM
Sitemdeki
yazıların kaynağı verilmemiş olanların kaynakları bilinmediğindendir. Hak
sahipleri talep ettiği anda kaynağı yazılır ya da yazı siteden kaldırılır.
Kendi yazılarımın altında ismim vardır. Bu sitedeki yazıların yasalara aykırı
kullanımı siteyi değil kullanıcıyı bağlar. Bu site hiçbir menfaat
gözetilmeksizin sadece bilgi sağlama amacıyla kurulmuştur ve ticari hiçbir
çıkarı yoktur. Ziyaretçilerden tek talebim DUA’dır.İyi günler sizinle olsun.
Resimler(alıntı)Emeği
geçenlere teşekkür ederim.
(SND)
SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
YUSUF EFENDİ... (1862-1917)
HACER ÖZTÜRRK
(HASAN EFEND)İ (((HASAN EFENDİ)
( ATA DOĞAN)
HÜSEYİN AVNİ AKSOY
CEMİL EFENDİ
Önce
Karamehmetoğullarını tanıyalım. Aile,eskiden Safranbolu ve şimdi Karabük'ün
merkez köylerinden olan,Karaşar köyüne yerleşmiş olup,geldikleri yer Konya
olarak bilinmektedir.Burdan bir aile,Ilbarıt Karaşar Mah.ne yerleşir ve aile
daha sonra Karaşar Mah.de dört hane olur.Sırasıyla;Alibeygil,Berbergil,Kocagözgil
(Topalahmetgil) ve Karabekirgil...Ailenin bir kolu Yusufgil,Ilbarıt'daki ev
yerini Karabacakgil'den alarak,buraya şimdi yıkılan ve köyün en eski evlerinden
olan evi yapmıştır. Yusuf Efendi, ben dedemle aynı yaş olduğunu
sanıyordum,dedem ondan 6 yaş büyük yani 1856 doğumlu, 'Köy Mektebine' birlikte
giderler ve aynı eğitimi görürken,dedem ve annesi,Karaşar mah'de
Alibeygil,geçmişten bizim akrabamız imiş ve orya oturmaya giderler,sabah
uyanırlarki, 60 santim kar yağmış ve birkaç gün Karaşar'da kalmak zorunda
kalırlar ve Yusuf efendi,dedemi bir kaç ders geçer,dedem bir daha mektebe
gitmez.Yusuf Efendi geçimini,o yılların en iyi mesleği olan köy imamlığı olarak
yapar.Hatta Çıraklar Köyünden,Gökmengilden evlendiğinde, sabah hanımı evin
avlusuna indirir.Hanım şu karasapan,şu boyunduruk ve ahırı açar bunlarda
öküzler,ben bunların hiçbirinden anlamam.Kendin ekip kendin biçeceksin
der.Erken evlendiği için,rumi 1298 doğumlu kızı vardır ve eski öğretmenlerden
Mehmet Ata Doğan'ın babasıdır.
Ölünceye
kadar aynı zamanda köy katipliğide yapan Yusuf Efendi...O yılların döner
sermayesi olan bir torba altınında sorumlusudur.Karaşar Mah:den jandarma
lakaplı İsmail Gürleyik,bir gün gelir.Yusuf Efendiye,ben senin harcamaların
denetleyecem ve defterleri inceleyecem der.Yusuf Efendi,Köy Odasında,oturduğu
köşeden kalkar,Jandarmaya,gel benimle der.Dışarı çıkarlar.Cami duvarının köşe
taşını gösterir. O taşı görüyormusun der.Jandarma görüyorum der. Pekiyi o köşe
taşının ne kadar çekiç yediğini görüyormusun der ve o taş ne kadar çikiç
darbesi almışsa,benim kafamda bu güne kadar o kadar darbe aldı der.Ser kimsin
beni dentleyecek kim der.
Çünkü o
yıllarda 'Köy Katipliği' o kadar kolay değil,muhtardan daha önemli.Köyde doğan
çocukları kayıt edip,şehre bildiriceksin.Köyde toplanan 'aşar' vergilerini
toplayıp,gerekli mercilere ulaştıracaksın.
Yusuf Efendi
Ilbarıt Köylüsü için bazı sözler kullanmıştır.Belki hoş olmayan sözler,ama
yazmak zorundayım. 'Ilbarıt köylüsünden testi olur kulpu olmaz' 'Ilbarıt
Köylüsünü harala koysan yarısı dışarıda kalır.' 'Gelene itibar edin,gel denilen
yere asla gitmeyin.'
Yusuf Efendi
1916-17 yıllarında köyde baş gösteren 'Tifüs'salgınında,gelini ile
birlikte,birer gün arayla vefat eder. Yerine,yani 'Köy Katipliğine' Mustafa
Akkuş'un Kardeşi ahmet geçer,Aşar Vergisi toplama sırasında,Karakaş 'Hasan Avcı
'ile aralarında tartışma yaşanır ve Karakaş tarafından bıçaklanır,kan
kayıbından vefat eder.Şikayet olmadığı içinde Karakaş mahkum olmaz.Daha
sonra,Kurtuluş Savaşını,Türk Köylüsünün gayreti ile kazanan Atatürk,köylünün
sırtında büyük yük olan 'Aşar-Vergisini' kaldırır
HACER ÖZTÜRK KARADENİZ...
Hızla akan
bir zamanın içersindeyiz. Günümüzde salt değerlerin yerini paranın dili aldı
yazık...Dün telefonum çaldı açtım, karşı taraftan Recai ben, Zafer dedi. Hal
hatırdan sonra,anneme veriyorum dedi...Karşımda çocukluğumda iyi hatırlıyorum,
nedeni yalnız olduğumuz için, benden büyük kardeşimle her gün okula giderdim. 2
bilemedin 3 yaşındaki bir çocuk o anları nasıl hatırlar, büyük bir sınıf 80
yakın öğrenci ve kapı açılıyor, biranda herkes ayağa kalkıyor ve oturun
komutundan sonra yoklama yapılıyor. Daha sonra ders başlıyor. Ben kardeşimin
yanında oturuyorum. Diğer hatırladığım eskiden cumartesi öğleden sonra,
İstiklal Marşı ile göndere bayrağın çekilmesi, ve öğretmenin koro şefi gibi
marş okunurken öğrencileri yönetmesiydi.
Hacer
öğretmen, baba Ömer ve anne Ayşe'den olma 1933 doğumludur. İlkokula bir kaç
köyü kapsayan, bir merkez ilkokulu olan Karamanbaşı Akbulak okuluna 1942-43,
burada başlamıştir, daha sonra, dıger köy çocuklarının buraya zor ulaşması,
örneğin,Sarıyan,Geren o yıllarda Hacılarobası'na bağlı Ilbarıt ve Bağlıca
mahallesi...Daha sonraları söz konusu köyler dilekçe vererek,köylerine okul
yspılmıştır.Buraya kendim gidemezdim ,annem beni sırtında getirir ve gün boyu
okulun hemen yanındaki Yenipınarda bahçede çalışır yine beni sırtında köye
taşırdı. Ben ilkokula başladığımda, Köy Enstitüleri yeni kurulmuştu,
öğretmenimiz Ata Doğan ilk önce benden bir yaş büyük Ayşe Gökmen 'Acar'ı bir
yıl sonrada beni ve Ayşe Eriş 'Özdemir'i Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne
gönderdi. Köy Enstitüsüne gittiğimde 4 sınıftaydım. Fakat henüz biz bitirmeden
1954 yılında Köy Enstitüleri kapatıldı. Ayşe Eriş'te hastalandığı için köye
döndü ve bir daha gitmedi. Ben ilkönce İzmir Öğretmen okuluna gittim, çünkü Köy
Enstitüleri kapanınca, yerine öğretmen okulları kurulmuştu...Bir kaç yıl, İzmir
Buca'da okuduktan sonra , beni Trabzon, Bişikdüzü Öğretmen okuluna gönderdiler
ve ben oradan öğretmen olarak mezun oldum. Bir süre köyümün dışında öğretmenlik
yaptıktan sonra 1957 yıllarında Ilbarıt köyüne geldim. Ilbarıt köyünde 1960 lı
yıllara kadar öğretmenlik yaptım. Anılarım çok örneğin babanız Emisto, Satı
Demirsöz renkli ve diğer insanlardan farklı bir kişiliği vardır. Ben okula
giderken sizin kapı önündeki yolu kullanırdım. her geçtiğimde baban, evin
balkonunda bir müzik aleti icra ederdi. aşağıdan seslenirdim, yahu Emisto senin
hiç işin gücün yokmu diye ve bana şunu söylerdi 'Bu dünyanın işi bitmez,bu da
gerekli...' Yine bir gün sizin kapıdan geçerken baban saz çalıyordu. Bana
yukarı gel bizim hanım ekmek yapıyor, sana yağlı ekmek yapıversin dedi...Bende
yok olmaz öğrtemen rüşvet yiyor derler dedim. Birde abin Güdüla Mehmet
Demirsöz, bizim Doruk Abdullah'ın iyi arkadaşıydı. Birbirlerini bulurlar
birlikte muhabbet ederlerdi.
Hacer
öğretmen çok şey anlattı ,ama buraya sığdırmak çok zor. Birde bana şöyle
dedi...Sen çok güzel şeyler yapıyorsun, buradan takip ediyorum,mücadelenden
asla vaz geçme...Köy dışarıda seninle tanınıyor. Kısaca özetlemeye
çalıştım.Köyde kimin hasta olduğunu dahi Ankara'dan biliyor ve hafızası çok
kuvvetli...Kendisini saygı ile anıyorum.
Not.Bizim
köyde Köy Enstitü mezunu,sadece Mustafa Günal var
MEHMET ATA
DOĞAN (1896-1983)(YUSUFGİL)
mehmet ata
doğan, karamehmetoğlu,sülalesinden,yusuf efendi ve hatice,hanımın oğlu olarak
1896 yılında,ılbarıt köyünde dünyaya gelmiştir.kendinden başka dört kızkardeşi
vardır.sırasıyla,sıdıka 1882,hanım 1887,emine 1889 ve fatma 1899 doğumludur.
baba yusuf
efendi, oyıllar köyün hatibi ve de katibidir.köymektebine
geldiğinde,öğrencilerine,bu gece bir oğlum oldu,ne isimi vereyim
dediğinde,öğrencilerinden fıs fıs hafız,mehmet mutlu,hocam 'ata' olsun
der.yusuf efendi,daha sonra istanbul,fatih medresesini biterecek olan,mehmet
mutlu'nun görüşü ile babası karamehmetoğlu, mehmet'i katarak,oğluna mehmet
ata,ismini koyar.
mehmet
ata,diğer arkadaşları gibi,oyıllarda ılbarıt mektebinde öğretmelik yapan,aslen
bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendide ilkokulu bitirir.bababsı o
yıllarda,safranbolu'da yeni açılan rüştiye mektebine,kayıtını yaptırır ve
safranbolu'nun eşrafalarından birene oğlunu teslim eder.tabiiki tüm masrafları
karşılamak sureti ile...küçük bir anekdot;rüştiye mektepleri,1905
yılında,padişah abdülhamit tarafından açılır ve o yılların orta
okullarıdır.ikiye ayrılır,askeri rüştiye ve rüştiye diye...
mehmet ata,
rüştiye mektebini bitirdikten,sonra kastamonu öğretmen okuluna girer ve bu
okulu muallim olarak bitirir.diğer arkadaşları gibi,öğretmenlik yapamadan,1914
yılında patlak veren birinci dünya savaşına katılmak zorunda kalır.bu arada 17
yaşında evlenmiş ve 1914 yılında ali isimnde oğlu dünyaya gelmiştir.
mehmet
ata,birinci dünya savaşına,o yıllarda osmanlı sınırlarında olan,arapistan'da
katılır.rütbesi teğmendir ve mayetine askerler verilmiştir.bilindiği
gibi,birinci dünya savaşı,aynı zamanda emperyalist devletlerin,pazar
savaşıdır.her ne kadar avusturya perensi öldürülmüş falan densede,başta
petrolün bulunması,sanayi devriminin hat safhaya ulaşması sonucu,almanya'ya
karışı bir tutum söz konusudur.yorgun olan osmanlı,almanların yanında saf
almıştır.almanların ülkemiz üzerinden yaptığı,istanbul,bağdat demiryolu ve
ingilizlerin,yine o yıllarda açtığı süveyş kanalı başına değildir.
mehmet ata
savaşın kızıştığı dönemde,askerleri ile birlikte arap çöllerinde,ingilizlere
esir düşer.ingilizler,okumuşları ayırır,okur yazar olmayan,anadolu'nun garip
hiçbir şey bilmeyen çocuklarını ,arap çapulcularına teslim ederler.askerlerin
bir kısmı süngü ve kılıçla şehit edilirken,bir kısmıda,arap çöllerinde zehirli
su birikintilerinde boğularak şehit edilir.
tüm bunları
gören mehmet ata,ömrü bboyunca araplardan nefret eder.
daha sonra
kendisini esir alan ingilizler gemi ile hindistan ve mısır gibi,egemelikleri
altında bulundurdukları ülkeler getirirler.1918 yılında savaşın bitimi ile
esirler salıverilir.
bu zaman
zarfında,ılbarıt köyünde baş gösteren tifüs salgınında,mehmet ata,babası yusuf
efendi ve,eşi emine'yi kayıt etmiştir.ta ki köye dönünce öğrenir.geriye yaşlı
bir ana ve küçük bir evlat kalmıştır.
19.mayıs.1919'da
atatürk'ün samsun'a çıkması ve kurtuluş savaşı'nın başlaması ile
birlikte,mehmet ata,tekrar askere çağrılır.subay olarak anadolunun bazı
bölgelerinde görev alır.yaklaşık 3 yıl süren kurtuluş savaşı ,30.ağustos.1922'de
sona erer ve terhis olur.bu arada,yamakgilden,hasan kızı havva 1903
evlenir,fakat evliliği fazla sürmez.bir yıl sonra ayrılırlar.bu kez kadıbükü
köyünden,uzun yıllarz muhtarlık da yapan neşet gökmen'in kızkardeşi fatma
hanımla evlenir. (terzi-fatma) kızı lütfiye 1926 ve oğlu yusuf ziya
1928,dünyaya gelir.tabiki bu arada müracatı dolasıyla,'köy mektebinde'
öğretmenlik yapmaktadır.29.ekim.1923'de atatürk cumhuriyeti ilan etmiş ve ilk
işi cehalete maruz kalmış anadolu insanını cehaletten kurtarmak ve eğitimdir.zaten
başarılı bir öğretmen olan mehmetz ata'ya tekrar girdiği imtahanla,1926 yılında
öğretmenlik diploması tekrar verilir.bu kez cumhuriyet öğretmeni olarak.bu
diplomanın aslına uygun çekilmiş fotoğrafı;ılbarıt köyü 'müzesindedir'ayrnıca
mehmet ata'ya,atatürk'ün 1926 yılında çıkarılan bir kanunla, 'istiklal
madalyası' maaşı ve madalyası verilmiştir.
mehmet ata,
cumhuriyet kurulduktan sonra ve öğretmenliğe döndükten sonra,bir kaç yıl o
yıllarda safranbolu'nun beldesi olan,eflani'nin yağlıca köyünde öğretmenlik
yaptıktan sonra,tekrar ılbarıt köyüne gelir ve 1950 yılında emekli oluncaya
kadar,köyünde kalır.
ilkönce üç
yıl olmak üzere 'köy mektebinde' çocukları okutur.1931-32 yıllarına ait elimin
altında o yıllara ait sınıf defterleri var.soyadı olmadığı için esamilerle
yazılmış öğrneciler.ben çoğunu çözdüm ve ileride nasip olursa yayınlayacam.
1934-35
yılları arasında 5 yıllık olmak üzere,karamanbaşı mevkiinde, 'akbulak ilkokulu'
açılır.okul,ılbarıt,sarıyan ve hacılarobası, yine o yıllarda hacılarobası'nın mahallesi
konumda olan geren köyü ve ovacık'ın köylerinden gelen öğrenciler bu okuldan
faydalanmışlardır.yine'akbulak ilkokuluna' ait 1934-35 ve 1942-43 yılnın öğreci
defterleri var.
aslen
hacılarobası,köyünden kendisi gibi öğretmen olan hüsnü yılmaz ile birlikte,akbulak
ilkokulunda öğretmenlik yapan,mehme ata,hüsnü yılmaz'ın bedenen biraz rahatsız
olası ile yaklaık o yıllarda 150'den fazla öğrenciyi tek başına okutur.
mehmet
ata'nın ülkeye kazandırdıkları;üç yıl ılbarıt köyü mektebinden,
mehmet
oğlu,ahmet demiralp 1907 'öğretmen-baş öğretmen'
ahmet oğlu,
şükrü kaya 1908 'öğretemen'
ömer oğlu
ibrahim ünal 1908 'öğretmen'
nuri oğlu
mustafa algan 1908 'öğretmen'
akbulak
ilkokulu;
1)ilyas oğlu
mastafa öğünç 1926 'öğretmen' 'hacılarobası'
2) mehmet
oğlu mustafa günal 1928 'öğretmen' 'ılbarıt'
3) mehmet
ata oğlu yusuf ziya doğan 'kaymakam' 'ılbarıt'
4) ibrahim
oğlu hamdi ünver 1932 'öğretmen' 'hacılarobası'
5) şaban
kızı ayşe gökmen 1932 'öğretmen' 'ılbarıt'
6) ömer kızı
hacer öztürk 1933 'öğretmen' 'ılbarıt'
7) hasan olu
yusuf çil 1933 'albay' 'hacılarobası'
8) mehmet
oğlu ismail coşkun 1933 'öğretmen' 'hacılarobası'
9) nuri oğlu
mehmet ali san 1933 'öretmen' hacılarobası-sallar mah.'
emeklilikten
sonra,1965 yılı sonbaharına kadar ılbarıt köyünde yaşayan mehmet ata,daha sonra
safranbolu'ya taşınır.ilkönce kira daha sonra kendine özgü bir ev satın alır ve
1983 yılında vefat eder.mezarı safranbolu mezarlığındadır.kendisini saygı ile
HÜSEYİN AVNİ AKSOY (1892-1979) (MEYREMGİL)
hüseyin avni
aksoy, salih ağa ve kezban'ın ikinci çocukları olarak 1892 yılında ılbarıt
köyünde dünyaya gelir.karamehmetoğlu sülalesindendir.ilkokulu,mehmet cemil
efendi'de okuduktan sonra,kastamonu muallim mektebini bitirmiştir ve askerlik
sırasında rüşteye imtahanına da girerek,rüştiye mezunu sayılmıştır.
hüseyin avni
aksoy öğretmen olmasına karşın,öğretmenlik yapamamıştır.nedini 1914'de birinci
dünya savaşı patlak vermiş ve osmanlı,daha sonra savaşı kayıp edecek almanlarla
birlikte,birinci dünya savaşına girmiştir.ülkede 'seferberlik'ilan
edildiğinden.askerliğini yapmış olanlarda,tekrar askere çağrılmıştır.
hüseyin avni
aksoy,birinci dünya savaşı ile aynı anda patlak veren,çanakkale savaşına dahil
edilmiştir.aynı köylüsü,hacıalioğullarından,mustafa oğlu,öğretemen hasan efendi
ile birlikte.hasan efendi,daha sonra,mesleğine dönemeden,çanakkale'de şehit
düşmüştür.
hüseyin avni
aksoy,çanakkale savaşı yıllarında,yolları atatürk'le kesişir.atatürk zekasına
ve dürüstlüğüne güvendiği,hüseyin efendiyi yanına emir subayı olarak
alır.sürekli hüseyin efendiyi,yakın illere görevli olarak gönderir.kütahya'ya
gönderdiğinde,kendisine şu talimatı verir.yol boyunca dinlenecen ve sık sık at
değiştireceksin ve hiç kimseye müsama göstermeyeceksin.
atatürk,çanakkale,savaşı
yılların da türk milletinin kurutuluşu içinde planlar yapmaktaydı.çünkü
çanakkale savaşı,ingilizlerle yapılmaktaydı.nedeni,rusya'da bolşevik
ayaklanmaları başlamış,rus çarı,ingilizlerden yardım istemiştir.fakat çanakkale
savaşında kendisinden fazla söz edilmesede atatürk,bu savaşa ağırlığını
koymuştur.ingiliz savaş gemilernin geçişine izin vermez ve savaş çok uzun
sürer,her iki tarafında kayıpları büyüktür.bu savaşı kayıp
ettiğine,ingilizlerin zeka küpü dedikleri çorçil bile şaşırır.rusya'da 17.ekim
devrimi gerçekleşir.daha sonra ellerini kollarını sallayarak,ingilizler boğazı
geçerler ve dolmabahçe,açıklarına savaş gemilerini demirleyip,toplarını saraya
çevirirler.bunu gören atatürk,tarihe geçecek şu sözü kullanır. 'geldikleri gibi
gidecekler' fakat ingilizler,istanbul'da boş durmazlar,ilk işleri saraçhane
kışlasında,uykuda uyumakta olan,100 yakın inzibat erimizi şehit
ederler.istanbul'un un ihtiyacını karşılayan,ayvansaray un değirmeninin işlevni
durdurmak isterler ve değirmeni bir çavuş eşliğinde bir manga
korumaktadır.manganın başında,ılbarıt köyü,pürdegilden efe hasan
vardır.askerlerine süngü tak emrini verir ve un değirmeninin kuşatması
engellenir.daha sonra kendisine 10 altın mükafat verilecektir.efe hasan dil
sürtüşmesi nedeni ile bazı kelimeleri söyleyemez. 'altınları cuzu gibi mastafa
efendiye yatırdım'der.mustafa efendi,mustafa remzi'dir.
hüseyin
efendi,birinci düna savaşı ve çanakkale savaşı bittikten sonra,bu kez
'kurutuluş savaşı' başladığından,tekrar subay olarak 'kurtuluş savaşına'dahil
olur ve rütbesi teğemendir.kendisi teşfiki mesaim olduğu için kendiz ağzından
anlatıyorum.
niğde'de
levazım teğmeni idim.girasun ve ordu'dan gelen fındıkları,askerlere
dağtıyordum.zor günlerdi.asker bir lokma ekmeği dahi bulmakta zorlanıyor.savaşlar
ve hastalıklar ülkenin nüfusunu neredeye 12 milyonlara kadar indirmişti.bir gün
bir şey yaşadım yanıma gelen emrimdeki bir çavuş;efendim sizin safranbolu'dan
iki asker geldi ve bitkinler dedi.hemen gittim,gördüğüme inanamıyordum.biri
kardeşim rıza,diğeri bizim köyden şaban'dı 'gökmen) her ikisinide çadırdaki
revire yatırdım.bir süre sonra iyileştiler ve kendilerine görev verdim.
hüseyin
efendi,çanakkale savaşı dönüşü,ibrahimbeyoğullarından,abdullah kızı hanife ile
evlenmiştir.bir anlamda içgüveyi girmiştir.1890 doğumlu olan,hanife,daha önce
yazıköy'de abdurahman ile evli olup,bu evliliğinden,behiye doğum tarihini
bilmiyorum.hacer 1914 adında iki kızı olmuştur.hacer daha sonra bir hastalık
sonucu 1919 yılında 5 yaşında hayatını kayıp edecektir.mezarı ılbarıt köyü
mezarlığındadır.hanife'nin ilk eşi abdurhaman,1914 başyalan birinci dünya
savaşında şehit düşmüştür.
hüseyin
efendi,kurutuluş savaşı sonrası ılbarıt köyüne döner ve çiftçilik yapmaya
başlar.kendisine,savaşa katılan diğer öğretmenler gibi,atatürk'ün 1926 yılında
çıkarttığı bir yasa ile 'istiklal madalyası' maaşı bağlanır.1928 yılında
öğretmenlik mesleğne çağrılır.ilk görev yeri davutobası köyü
olup,sırasıyla,ovacuma,safranbolu kalealtı,toprakcuma'da görev yaptıktan
sonra,1950 yılında iktidara gelen,iktidar tarafından,atatürk döneminin tüm
öğretmenleri emekli edilir.
hüseyin
efendinin,hanife ile evliliğinden,mukadder 1921 ve mustafa kemal 1928 doğumlu
iki çocuğu vardır.1979 yılında safranbolu'da vefat eden,hüseyin avni aksoy'un
mezarı safranbolu mezarlığındadır
bundan
yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı
yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız
padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir
ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.
iki asır
öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha
sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy
kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde
bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya
devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.
yine iki
asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da
(akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok
merkez
ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil
(tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil)
(ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler
yok.
yine o
yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve
kızları kayıt altına almamışlar.
örneğin
(akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç
kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan
doğup,bu günlere gelenlerdir.)
iki asır
öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını
eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim
yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları
olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751
doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan
-emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791
doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve
musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin
yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır
Kısa bir
bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. Bu şecere defteri 1983 yılında
,İlköğretim Müfetişi,Abdülkadir Özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75
yıl gibi bir zaman geçmişti. Şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl
ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...Defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında
tutulmuş olup,belkide Türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını
sanmıyorum. Daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam
Satı Demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. Sadece iki
AMA BENİ
OLDUKÇA ZORLAYACAK,ÇÜNKÜ HACIÖMEROĞULLARININ KADINLAR HARİÇ ERKEKLERİN
NÜFUSU,SARIYAN (GÜNDOĞAN) KÖYÜ NÜFUSUNA EŞİT.HACIÖMEROĞULLARININ 1831 TARİHİNDE
NÜFUSU 50 ERKEK BAZINDA,SARIYAN'IN TÜM KÖYÜN ERKEK NÜFUSU 63...BU ARADA ALDIĞIM
İLAÇLARDAN DOLAYI BİRAZ RAHATSIZIM.KİMİ İLAÇLARI BIRAK GIDA TEDAVİSİ YAP
DİYOR.ILBARIT'DA ARADIĞINI BULMAK ZOR.
Hacıömeroğullarının
içine girmiş bulunmaktayım.Kolay değil 200 yılı çözümlemek,küçük şeyleri
büyütebilmek.Örneğin üç tane Ali var,Aligülügilde,Kirazgilde ve
Kazıkaligilde...1831 sayımını yapanlar sırdan yazıp geçmiş.Hatta bir
vatandaş,Karabük BRTV'de bunların programını yapıyor.Kişiler
İstanbul'dan,şurdan burdan bu vatandaşa hocam diye hitap ediyor ve açıyor 1831
Nüfus Kayıtlarını okuyup geçiyor.Karşı taraf bilgilendiğini,o hoca denilen
kişide karşı tarafı bilgilendirdiğini sanıyor.Yok öyle bir şey.Üstüne basa basa
o aileyi teyit edeceksin.Her kese iyi pazarlar.
kısa bir
bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. bu şecere defteri 1983 yılında
,ilköğretim müfetişi,abdülkadir özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75
yıl gibi bir zaman geçmişti. şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl
ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında
tutulmuş olup,belkide türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını
sanmıyorum. daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam
satı demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. sadece iki aileyi
belirleyemedik.saygılarımla....
ılbarıt
köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.cami öncesi 'köy-odası' ve 'köy-mektebi'
vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, köy-odası ve mektebinin ne zaman
yapıldığı bilimemektedir.
aynısı
hacılarobası köyündede vardı, hacılarobası köyündeki yıkılıp yerine yenisi
yapıldı.bizdeki ise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp
yenisi yapıldı.
köy
mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,mehmet cemil
efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.hatta
burdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim
görmüşlerdir.fıs fıs hafız (mehmet mutlu) gibi...
cumhuriyet
önceside köy mektebinde eğitime devam edilmiş.o yılları babam satı demirsöz
şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve hacılarobası köyünde
olduğu için,ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya
gelinirdi.hocamızda,kuzyaka'dan telli lakaplı ve abdülkadir özer'in babası
mehmet özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.
köy
mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmen
olanlar,hüseyin avni aksoy,mehmet ata doğan ve hasan tahsin
erden'dir.cumhuriyetin kurulması ile mustafa remzi sponsorluğunda, kastamonu
öğretmen okuluna gönderilen,ahmet demiralp,şükrü kaya,ibrahim ünal ve mustafa
algan'dır.
köy
mektebi,mehmet ata doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile
1931'den,karamanbaşı mevkiinde 1934 yılında yapılan 'akbulak-ilkokulu' üç köyü
kapsayan okul olarak hizmete
açılmıştır.sırasıyla,ılbarıt,(üçbölük)hacılarobası,o yıllarda geren köyü
hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,hacılarobası esmase okunuyordu. ve
sarıyan (gündoğan)köyü....o yıllara ait okul kayıt defterleri,köy müzesinde
bulunmaktadır.daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde
okullar açılmıştı
KARYE-İ ILBARIT TABİ KAZA-İ
ZA'FERANBORLU...
bundan
yaklaşık iki asır öncesi,padişah 2.mahmut döneminde, nüfus sayımı
yapılmış.bilindiği gibi 2.mahmut,osmanlı imparatorluğunun en acımasız
padişahlarındandır.yeniçeri ocağını kapatıp (asakir-i mansüre)adı alıtında bir
ordu kurup,askerlik yaşını 16 ya indiriyor.
iki asır
öncesi,ılbarıt köyü,merkez ılbarıt,bağlıca ve karaşar dahil 49 hane olup,daha
sonra babam satı demirsöz'le türkçeleştirdiğimiz,1908 yılına kadar tutulmuş köy
kayıt defterindeki incelemelerime göre,iki asır öncesi,köyümüz esamesinde
bulunan (dalkıranoğulu) (nakioğlu) (hacışabanoğlu) ve (hoşafçıoğlu) ya
devşirmeye uğramış yada,söyünmüştür.
yine iki
asır öncesi,bağlıcada (hacıhasanoğlu-civişgil) karaşar'da
(akmustafaoğlu-gıdavagil) (akmustafaoğlu_kistirliçavuşgil) yok
merkez
ılbarıt köyünde (mollabekiroğlu-karakaşgil,değirmencigil ve dabazgil), döndügil
(tankıroğlu-iki sülale) , (kütükçüoğlu- hatıpgil ve hüsükgil)
(ibrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (karadelioğlu-aşağımeyremgil) gibi sülaler
yok.
yine o
yıllarda, nüfus sayamandı kadınları yok saydıklarından dolayı,ev kadınları ve
kızları kayıt altına almamışlar.
örneğin
(akkuşgil,kuruhaliloğlu,baba halil ve oğul abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç
kişiler,daha sonra abdullah'ın mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,mustafa'dan
doğup,bu günlere gelenlerdir.)
iki asır
öncesi 49 hanenin nüfusu erkekler bazında 180 buna kadın ve kız çocuklarını
eklersek 300 yakın.geriye dönüp baktığımızda ise,ılbarıt köyü eski bir yerleşim
yeri olmasına rağmen türklerin buraya gelişi 17 asırın ortaları ve sonları
olabilir.çünkü bizim sülale (musluoğuları,üç kardeşten ibaret,ahmet 1751
doğumlu,ahmet'ten,feyzullah ve hüseyin oluyor.feyzullah'tan
-emistogil,hüseyin'den,kuruhüseyingil) musluoğlu,mehmet bin hasan, 1791
doğumlu,oğlu mustafa 1806,doğumlu (zorluhüseyingil ve gödegil) ve
musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. o söyünmüş evin
yerine,gödegilden,hasan yıldırım ev yapmıştır.
CEMİL EFENDİ
CEMİL EFENDİ
ılbarıt köyünün ilk resmi
öğretmeni olan,balcıoğlu mehmet cemil efendi...
doğum yeri hasan ve
ülfet'ten olma,rumi 1281 miladi 1865 bulgaristan -filibe....
eşi emine hanım,mustafa ve
zehra'dan olma rumi 1291 bursa...
kızı behice ,mehmet cemil ve
emine'den olma,rumi 1310 miladi 1894...
eşinin teyzesi nefise hanım,baba
seyitali anne bilinmiyor.rumi 1262 miladi...1846 bursa...
okur yazar sıpyan (çocuk)
muallimi olan mehmet cemil efendi.hüdevandigar (bursa'nın eski ismi) vilayeti
nüfus idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897)tarihinde aldığı teskere osmaniye
mucibince (icab)ca ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.
mehmet cemil efendi ayrıca
batı eğtimi aldığı için,o yılların yaygın dili olan fransızcayı
bilmektedir.1900'lerin başları ve ortaların da ılbarıt köyüne gelen mehmet
cemil efendi,hüseyin efendi,hüseyin avni aksoy,hasan efendi,hasan fehmi erden
ve ata efendi,mehmet ada doğan,gibi öğrencilerini ileri derecede eğitirek o
yılların öğretmen ve kadıların (hakim)lerin yetiştiği medrese eğitime
göndererek,eğitimci olmalarını sağlamıştır.
ayrıca mehmet cemil
efendi,kız çocuklarında okutmuştur.
kaynakça...satı demirsöz
(1910-2009) recai demirsöz (1956.....)cevirisi....
CEMİL HOCA (Mehmet Cemil Balcıoğlu)
Bulgaristan’ın
Filibe şehrinde doğmuş.İstanbul’da Enderunda yetişmiş. Bulgarca,Arapca,Farsca
ve Türkçe olmak üzere dört dil biliyor.Cemil Hocayı, hoca olarak Ilbarıt
Köyü’ne Katırcı Hüseyin Efendi getirilmiş.(1281)(1865)Cemil hoca köyde hem
hocalık,hem de öğretmenlik yapmış.Köyden, çevreye ışık tutacak gençler
yetiştirmiştir.Köyümüzden birkaç öğrencisini Kastamonu Muallim Mektebine ve
İstanbul Fatih Medresesine göndermiştir.Cemil Hoca Safranbolu Lisesinde (Din
Dersi öğretmenliği) ve Akveren köyünde görev yapmıştır.Akveren köyünden ilk
kadın millet vekili Fatma Memik onun öğrencisidir.Üçbölük Köyünden
Huriye,Rabia,Münevver,Hatiçe SAYGIN ve Zarife ÖZCAN Cemil Hoca yetiştimiştir.
Cemil hoca İstanbul’a dönmüş ve orada ölmüştür. Mezarının yeri
bilinmemektedir.Kendisine Cenab-ı Allah’tan rahmet dileriz.
(ILBARIT
KÖYÜNÜN İLK RESMİ ÖĞRETMENİ OLAN,BALCIOĞLU MEHMET CEMİL EFENDİ...DOĞUM YERİ
HASAN VE ÜLFET'TEN OLMA,RUMİ 1281 MİLADİ 1865 BULGARİSTAN -FİLİBE....EŞİ EMİNE
HANIM,MUSTAFA VE ZEHRA'DAN OLMA RUMİ 1291 BURSA...KIZI BEHİCE ,MEHMET CEMİL VE
EMİNE'DEN OLMA,RUMİ 1310 MİLADİ 1894...EŞİNİN TEYZESİ NEFİSE HANIM,BABA
SEYİTALİ ANNE BİLİNMİYOR.RUMİ 1262 MİLADİ...1846 BURSA...OKUR YAZAR SIPYAN
(ÇOCUK) MUALLİMİ OLAN MEHMET CEMİL EFENDİ.HÜDEVANDİGAR (BURSA'NIN ESKİ İSMİ)
VİLAYETİ NÜFUS İDARESİNDEN ALDIĞI 4.MART.1313 (1897)TARİHİNDE ALDIĞI TESKERE
OSMANİYE MUCİBİNCE (İCAB)CA ILBARIT KÖYÜ YABANCI DEFTERİNE KAYIT
EDİLMİŞTİR.MEHMET CEMİL EFENDİ AYRICA BATI EĞTİMİ ALDIĞI İÇİN,O YILLARIN YAYGIN
DİLİ OLAN FRANSIZCAYI BİLMEKTEDİR.1900'LERİN OTALARINADA ILBARIT KÖYÜNE GELEN
MEHMET CEMİL EFENDİ,HÜSEYİN EFENDİ,HÜSEYİN AVNİ AKSOY,HASAN EFENDİ,HASAN FEHMİ
ERDEN VE ATA EFENDİ,MEHMET ADA DOĞAN,GİBİ ÖĞRENCİLERİNİ İLERİ DERECEDE EĞİTİREK
O YILLARIN ÖĞRETMEN VE KADILARIN (HAKİM)LERİN YETİŞTİĞİ MEDRESE EĞİTİME
GÖNDEREREK,EĞİTİMCİ OLMALARINI SAĞLAMIŞTIR.
KAYNAKÇA...SATI DEMİRSÖZ (1910-2009)
RECAİ DEMİRSÖZ (1956.....)CEVİRİSİ....)
ABDÜLKADİR
ÖZER (1932-1998)(YUSUFGİL)
abdülkadir
özer,baba hafız mehmet nurettin özer ve akile özer'in oğlu olarak 1932 yılında
son evlat olarak ılbarıt köyünde doğmuştur.ilkokulu 'karamanbaşı' 'akbulak'
ilkokulunda 5 yıl olarak okumuştur.akbulak ilkokulu yaklışık mahalleri iile
birlikte üç köyün öğrencilerine hizmet veren 5 yıllık bir bölge okuludur.
daha
sonra,kendi anlatımı ile kendisini yatılı orta okula yazdırır.ortaokul
bittikten sonra,imtahana girerek trabzon öğretmen okulunu kazanır.trabzon'da
okumak için,hacılarobası köyünden 'agopgilden' remzi güler ile deniz yoluyla
trabzon'a ulaşırlar.onları getiren gemi trabzon açıklarında dudur ve büyük
kayıklarla yolcular karaya taşınır.şöyle anlatır.denizde dalga
vardı.karadenizliler,kayık kenara varır varmaz atladılar,biz remzi ile
birbirimize bakıyoruz.bir laz bize ula kıvırcıklar,denizi görünce ödünüz
patlıyor,atlayın düşerseniz biz sizi kurtarırız dedeğinde son çare,kayık kıyaya
yanaşınca var gücümüzle atladık.daha sonra,okulumuzu bulduk.kayıtlarımızı
yaptırdık,fakat yatağımız yorganımız olmadığı için yaklaşık iki aya yakın,remzi
arkadaşımla,bir mermerin üzerinde geceleri uyuduk.bir ara kaçmayı düşündük,ama
okumak son çaremizdi.
abdümkadir
özer,trabzon öertemen okulun bitirdikten sonra ülkemizin bazı bölgelerinde
öğretmenlik yaptıktan sonra tekrar imtahana girerek,ilköğretim müfetişi olur.en
son görev yaptığı yer ise ılbarıt köyü ve çevre köyler
olur.kendisini,yanılmıyorsam 1998,eylül veya ekim ayında kayıp ettik.ben
istanbul'da olduğum için,cenaze merasimine katılamadım.istanbul'dan döndükten
sonra,safranbolu mezarlığında mezarını bulup ziyaret ettim ve öğretmen
arkadaşlarının bıraktığı çelenk solmuş halde halen duruyordu.
bana
30.mayıs.1998 yılında 'yusufgil' ailesi olarak hazırladığı ve çoğaltarak tüm
'yusufgil' aile bireylerine verdiği,bir dosya vermişti.yalnız burada hiç tarih
kullanılmamış.sadece 30.mayıs.1998 tatamlanmış tarihi var.kaldıki insan
yaşamında tarih çok öremlidir.örneğin ozsmanlı devleti 1299 yılanda osman bey
tarafından,bilecik'in söğüt ilçesinde kuruldu.cumhuriyet 29.ekim. 1923 yılanda
ilan edildi.tüm bunlar önemlidir ve bir babası hafız mehmet'in ölüm tarihini
kullanmış.babam demir çelik işletmelerinden 1953 yılında emekli olduktan
sonra,emekli maaşını alamadan vefat etti...
kendisine
tüm bu bilgileri nasıl toparladın dediğimde,baban satı demirsöz'den faydalandım
demişti.
örneğin,benim
kendisine vermiş olduğum,1987 yılında,babam satı demirsöz'le
türçeleştiridiğimiz 'köy kayıt'defterinde hemen hemen tüm tarihler
mevcuttu.bunu kensine söylediğimde,o defteri benden aldılar ve ankara'da kayıp
ettiler demişti.
bu
arada ılbarıt köyünün ilk resmi mualimi 'öğretmeni' olan mehmet cemil efendi.bu
dosyada yanlış anlatılmış.kadir bey olayı şöyle anlatıyor.istanbul'da
karagaşada bunalan mehmet cemil efendi,istanbul'dan kastamonu istigametine
giden bir kervanla yola çıkar ve 106 köprüsünde,kurtoğlu değirmeninde,değirmene
giden mehmet ata'nın babası yusuf efendi ile karşılaşır.yusuf efendi onu
ılbarıt köyüne getirir ve öğretmenliğe başlar.mehmet ata,hüseyin efendi,hasan
fehmi efendi ve hasan efendileri okutarak ilerde öğretemen olmalarını sağlar.
sözü
edilen kurtoğlu değirmeni,106 köprüsünde değil,hocaköprüsündedir.106 köprüsü
ılbarıt köyüne yaklaşık 45 km.dir ki buraya bir günde gidip gelmek oldukça zor.
aslen
bulgaristan,filibe'li olan mehmet cemil efendi.1865 doğumlu olup,ılbarıt
köyüne,aslen hacıalioğullarından olup,yaklaşık 15 katır ile katırcılık kervanı
yapan ve 'katırcı' olarak anılan,hüseyin efendi tarafından
getirilmiştir.dolasyıla mehmet cemil efendi sadece kendisi değil,eşi emine,kızı
behice ve eşi emine'nin teyzesi,nefise hanım vardır ve mehmet cemil
efendi,yamakgilden,kör raşit olarak bilinen,raşit'in evnini güneye bakan
odasını restore ettirerek orda ikamet etmiştir.bu ev daha sonra raşit'in
damadı,mehmet ali özlü tarafından karakaşgilden mehmet avcı 'koca mehmet'e'
satılmıştır.bu vesile ile aynı zamanda bir eğitimci olan,abdülkadir özer'i
saygı ile anıyorum.aslında yazılacak çok şey var ,ama ben kısaca özetledim.
not.
mehmet cemil efendi ile net bilgi...
'okur
yazar sübyan muallim olan mehmet cemil efendi,hedevandigar (bursa) nüfus
idaresinden aldığı 4.mart.1313 (1897) tarihinde aldığı teskere osmaniye
mucubince (icab) ılbarıt köyü yabancı defterine kayıt edilmiştir.'
ILBARIT'TA BİR AİLE 'HECELLİGİL'
TOPL
AMA 1-) TOPLAMA İŞLEMİ. Aynı cinsten çoklukları bir araya getirmeye toplama
denir. Yan ya...
|
ŞEVKİ ERSOY |
|
|
|
HÜSEYİN ERSOY |
|
|
|
CEMİL ERSOY |
|
|
|
ALİ ERSOY |
FATMA ERSOY |
|
|
|
|
MEHMET ERSOY |
SEVİL ERSOY |
|
EMİNE |
AHSEN |
|
EMRAH ERSOY |
FERDA MADEN |
CEYDA MADEN |
|
|
|
|
|
BEYZA ERSOY |
İSMAİL |
ŞÜKRAN |
|
|
|
|
|
ZAFER |
|
|
|
|
|
|
|
ZAFER |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
