HACER ÖZTÜRK KARADENİZ...
Hızla akan bir zamanın
içersindeyiz. Günümüzde salt değerlerin yerini paranın dili aldı yazık...Dün
telefonum çaldı açtım, karşı taraftan Recai ben, Zafer dedi. Hal hatırdan
sonra,anneme veriyorum dedi...Karşımda çocukluğumda iyi hatırlıyorum, nedeni
yalnız olduğumuz için, benden büyük kardeşimle her gün okula giderdim. 2
bilemedin 3 yaşındaki bir çocuk o anları nasıl hatırlar, büyük bir sınıf 80
yakın öğrenci ve kapı açılıyor, biranda herkes ayağa kalkıyor ve oturun
komutundan sonra yoklama yapılıyor. Daha sonra ders başlıyor. Ben kardeşimin
yanında oturuyorum. Diğer hatırladığım eskiden cumartesi öğleden sonra,
İstiklal Marşı ile göndere bayrağın çekilmesi, ve öğretmenin koro şefi gibi
marş okunurken öğrencileri yönetmesiydi.
Hacer öğretmen, baba Ömer ve anne
Ayşe'den olma 1933 doğumludur. İlkokula bir kaç köyü kapsayan, bir merkez
ilkokulu olan Karamanbaşı Akbulak okuluna 1942-43, burada başlamıştir, daha
sonra, dıger köy çocuklarının buraya zor ulaşması, örneğin,Sarıyan,Geren o yıllarda
Hacılarobası'na bağlı Ilbarıt ve Bağlıca mahallesi...Daha sonraları söz konusu
köyler dilekçe vererek,köylerine okul yspılmıştır.Buraya kendim gidemezdim
,annem beni sırtında getirir ve gün boyu okulun hemen yanındaki Yenipınarda
bahçede çalışır yine beni sırtında köye taşırdı. Ben ilkokula başladığımda, Köy
Enstitüleri yeni kurulmuştu, öğretmenimiz Ata Doğan ilk önce benden bir yaş
büyük Ayşe Gökmen 'Acar'ı bir yıl sonrada beni ve Ayşe Eriş 'Özdemir'i
Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne gönderdi. Köy Enstitüsüne gittiğimde 4
sınıftaydım. Fakat henüz biz bitirmeden 1954 yılında Köy Enstitüleri kapatıldı.
Ayşe Eriş'te hastalandığı için köye döndü ve bir daha gitmedi. Ben ilkönce
İzmir Öğretmen okuluna gittim, çünkü Köy Enstitüleri kapanınca, yerine öğretmen
okulları kurulmuştu...Bir kaç yıl, İzmir Buca'da okuduktan sonra , beni
Trabzon, Bişikdüzü Öğretmen okuluna gönderdiler ve ben oradan öğretmen olarak
mezun oldum. Bir süre köyümün dışında öğretmenlik yaptıktan sonra 1957
yıllarında Ilbarıt köyüne geldim. Ilbarıt köyünde 1960 lı yıllara kadar
öğretmenlik yaptım. Anılarım çok örneğin babanız Emisto, Satı Demirsöz renkli
ve diğer insanlardan farklı bir kişiliği vardır. Ben okula giderken sizin kapı
önündeki yolu kullanırdım. her geçtiğimde baban, evin balkonunda bir müzik
aleti icra ederdi. aşağıdan seslenirdim, yahu Emisto senin hiç işin gücün yokmu
diye ve bana şunu söylerdi 'Bu dünyanın işi bitmez,bu da gerekli...' Yine bir
gün sizin kapıdan geçerken baban saz çalıyordu. Bana yukarı gel bizim hanım ekmek
yapıyor, sana yağlı ekmek yapıversin dedi...Bende yok olmaz öğrtemen rüşvet
yiyor derler dedim. Birde abin Güdüla Mehmet Demirsöz, bizim Doruk Abdullah'ın
iyi arkadaşıydı. Birbirlerini bulurlar birlikte muhabbet ederlerdi.
Hacer öğretmen çok şey anlattı ,ama
buraya sığdırmak çok zor. Birde bana şöyle dedi...Sen çok güzel şeyler
yapıyorsun, buradan takip ediyorum,mücadelenden asla vaz geçme...Köy dışarıda
seninle tanınıyor. Kısaca özetlemeye çalıştım.Köyde kimin hasta olduğunu dahi
Ankara'dan biliyor ve hafızası çok kuvvetli...Kendisini saygı ile anıyorum.
Not.Bizim köyde Köy Enstitü
mezunu,sadece Mustafa Günal vardır.
·
Yıl 1979,yer İstanbul,Gülhane
Parkı,soldan itibaren Ali Artar,Bartın,Ulus,Ağaköy, Erdal Saygın,Ilbarıt,
Mithat Demirsöz, Ilbarıt, Yanındaki birlikte çalıştığımız fırın işçisi,sadece
Kastamonulu olduğunu biliyorum .Sezai Kelleci,Safranbolu,Aşağıgüney Köyü,Recai
Demirsöz, Ilbarıt...
MEHMET ÖZDEMİR
bir devir kapanırken'
(mehmet özdemir...1954-2020)
kendisi,arkadaşları
arasında,(tukaş-mehmet)olarak bilinir.
mehmet özdemir,nüfusa
1.nisan.1953 yazılsa da asıl dğum tarihi,1954 dür ve bizim kuşaktandır.kendisi
ile 60 yıllardan itabaren tanışıklığımız olduğu gibi,demir çelik işletmelerinde
çalışırken,az görüşürdük.2013'den itibaren köye gelmeye başladı.yaz aylarını
köyde geçiriyordu.kış aylarında sürekli ikamet ettiği ,alanya'ya dönüyordu.
bilindiği gibi bu yıl insanların
piskolojisini bozan pandemi illeti ile tanıştık ve her geçen günde
pandemi,covit-19 ülkemiz ve dünya genelinde artmaktadır.mehmet kardeşim yine bu
sene mart ayı gibi köye geldi.fakat pandemi ülkemizde genel anlamda pek ciddiye
alınmıyordu,ama bir süre geçti ve ülkemizde de ölümler başladı.birlikte
gezerken bir üniversite öğrencilerine rastladık ve ben uzak durdum,mehmet iyice
yaklaşınca yol boyu biraz tartıştık,dikkat etmemiz konusunda,ister istemez
aramızda bir süre kırgınlık olsa da daha sonra tatlıya bağlandı.
bu arada benimle kırgınken,bir
bisiklet satın almıştı ve sürekli bisikletle,alanya'ya gideceğini
söylüyordu.ilkönceleri şaka yapıyor sandım.fakat bir kere kafaya
takmıştı.nitekim yazımı yazdığım çarşamba sabahı,sabah ezanı esnasında yola
çıkmış ve saat 11 gibi haber geldi.ne yazık ki,karabük,çiltekısık tüneli
içinde,bir tırın altında kalarak yaşama veda etmiştir.mehmet özdemir,her şeyden
önce,çevreci,hayvan sever bir insandı,fakat bu sene pandemiden dolayı mı
bilmiyorum,oldukça hırçınlaşmıştı.köylüler adına üzgünüz,fakat elden bir şey
gelmiyor.günboyu,karabük ve safranbolu'dan eski iş arkadaşları ve köylüler
aradı.ne yazık ki bence bir devir son buldu,ruhu şad olsun.
MEHMET ÖZDEMİR (TUKAŞ MEMET) GÜDÜKGİL.
Köyümüzde renkli bir kişilikti
Yazın köyde kışın Antalya'da yaşardı macerapres kendine özgü icatları ve
yetenekleri olan bir abimizdi.
Bir yıl önce bugün Köyümüz ve Antalya arası bisikletle yolculuk macerası
Karabük Çíltıkısık tünelinde bir Kamyonun çarpması sonucu son buldu yitirdik
onu rahmetle yad ediyoruz.
TOPRAKCUMA
Bir hafta öncesi bu gün,erzağım
bittiği için yürüme,Topraklamaya gitmiştim. Fotoğrafta, en yukarıda, Deller,
Toprakcuma ve Aşağıçıraklar KÖYÜ görünmektedir.Toprakcuma,bize yaklaşık 15
km.dir.Zatten yol ağır olduğu için,yaklaşık 3 saat sürdü.Soğuk bir 11.Mart
sabahından herkese selamlar.Ilbarıt köyüne şu anda kar yağmaktadır.Isı ekşi 5
dereceyi gösteriyor.
Bilgilendirme: Deller köyünde
bizim köyden 3 kız vardır,sırasıyla...Hatice Eriş...Özdemir...Muzaffer
Tankır..Yıldırım,Sevgi Kaya...Altınbaş...Seller köyünden bizim köydeyse 2 bayan
vardır.Kahvecinin eşi Fatma ve Hüseyin Tuncayın eşi Hatice...
Geçmişte Topracumada dükkan
açanlar, Yamak Mustafa Gökmen,Mehmet Günal,Yakup Günal...İlhan, Hüsnü Akdoğan
,Ömer Eriş ve Mustafa Eriş...
Toprakcuma, cumhuriyet
kurulduktan sonra 1925 yılında ,Belediye olmuştur ve ilk başkan, Ilbarıt
köyünden Mıstaefendi,Mustafa Orhan'dır.Mehmet Ata Doğanın amcası...Yine
Toprakcumada,Hüseyin Efendi ve Ayşe Acar öğretmenli,torun Hüseyin Avni Aksoy
doktorluk yapmıştır.
ILBARIT KÖYÜ, HACILAROBASI
ARASINDA Kİ KAVGA
Gazetede adı geçen, Ilbarıt Köyü, Hacılarobası
arasında ki kavga ve yazılan ağıtı, daha öncesi burada yayınlamıştım. Yörük
Köyü düğün ve adetleri kitabında, adı geçen ağıtın geçtiği tarih 1900 yıllarda
olduğundan söz ediliyor; kitabın yazarı Ali Rıza Baykal...Son söz Gazetesi ise
1935 yılında olduğunu yazmış. Her şeyden önce söz konusu gazetenin, nerede
basıldığını bilmiyorum,ama o yıllarda Karabük'ün esamisi olmadığı gibi,
Safranbolu'dada gazete veya herhangi yayın yapan bir yer olmadığı bir
realite...
Hacılarobası ve Ilbarıt köyü arasında bir kavga
olmuştur; 1930 yıllarda, oda Heceldüzü mevkii için...Fakat bu kavgada ölüm vs.i
olsaydı. Babam Satı Demirsöz bundan söz ederdi. Heceldüzü yaklaşık bir hektara
yakın bir düzlük,doğal olarak şimdi meşelik...Burası Ilbarıtlılar tarafından
köy tarlası yapılmak isteniyor, fakat bu yere Hacılarobası da talip. Heceldüzü
mahkemelik oluyor ve uzun yıllar mahkemesi devam ediyor, o yılların
muhtarları,Elibıdık 'Ali Saygın ve Mehmet Günal büyük uğraşlar veriyor. Sonuçta
kavga çıkıyor. Sözü edilen 'Meydancık Mevki, hemen 'Ortalık'ın güneyinde ve
Hacılarobası bağlarınıda olduğu yer. Nihayetinde kavga oluyor ve yaralanmalar
oluyor,ama ölüm diye bir şey yok...
Daha sonraları, aynı zamanda, Hüseyin Efendinin,
'Hüseyin Avni Aksoy' un bacanağı, Safranbolu'da sobacı ve hükümet binası dahil
buraların sobalarını yapıyor ve hatırı sayılır bir kişi, buranın bir şekilde
tabusunu çıkartıp, Hacılarobası Köyündeki diğer bacanağı Berbere intikal
ettiriyor. Köye uzaklığına rağmen Berber burayı uzun yıllar ekiyor.
Hacılarobası ve Ilbarıt arasında ki kavgada bitiyor. Hatta bir kaç yıl öncesi,
muhtar Bilgin Yıldırım'da biliyor. Sobacının torunlarından birileri ellerinde
tabu ile bizim köye geldiler, ama orman üzerine bir bardak su için artık ora
bizim demiş.
Hacılarobası muhtarı Zekai Özay, kavganın 'Germeç'
yüzünden çıktığını ve bir kişinin öldüğünü yazmış. Ilbarıtlılar genellikle
davullu düğünlerde, güreş yüzünden aralarında kavga çıkarırlar ve dönüş
yolunda, o yıllar da açıktan giden ve deriyi geçirmek için,gereme ağaçlardan
yapılmış kısmı yıkarlarmış ve Hacılarobası bir iki hafta susuz kalırmış. Böyle
bir kavga olmamış. Daha sonra burası aynen bizim Tabakevinin suyu gibi, yağlı
algun ve Germeç'ede taştan kemer yapılmak suretiyle su daha güvenli hale
getirilmiştir. Örneğin oranın yapıldığını dedem 1856 doğumludur bilen bir
kişi...Yaptırana gelince, muhtar sarayda o yıllardaki görevlilerden söz ediyor.
Evet o yıllarda sarayda görevli olan Hacılarobası Köyünden 'Camcıgil' sarayın
cam işlerini yapan ve 'Çorbacıgil' sarayda çorba işlerine bakan ve yapanlar
arasında ve Camcıgilden bir kişi isim 'Delibinbaşı'olarak
geçmektedir.Delibinbaşının da Germeçin yapılmasında etkin olduğu söylenenler arasında...Delibinbaşı
sarayda binbaşılığa kadar yükselmiştir. Fakat orada ki yani kemerdeki mermer
üzerine yazılanı babam Satı Demirsöz biliyordu. 80 lerde başlayan define
hırsızlığında o yazıt çalındı. Aynı zamanda, Safranbolu'da kendi adına camii
yaptıran, Mehmet İzzet Paşa'nın sır katibi, Mehmet efendi tarafından
yaptırıldığı yazılıymış. Muhtar bana sordu, babam o şekilde yorumlamıştı.
Yapılış tarihide 1880 li yıllar. Kısaca Son Söz Gazetesine o haber nasıl
ulaştırıldı ve kimler tarafından ulaştırıldı bilmiyorum. Birde otuzlu yıllarda,
bölgede üzüm yarışı vs.i olduğunu sanmıyorum. Köylüler ürettiği üzümleri,
sofralıkları pazarlarda, diğer üzümleri de pekmez yapımında kullanırlardı.
Bizim kuşak bilir. Yine otuzlu yıllarda, Safranbolu 'Zafranbolu' olarak telaffuz
edildiği biliniyor. O yıllara ait Türkiye haritası, Ilbarıt Köyü 'Kültür ve
Sanat' merkezinde vardır.
ÖZET...
Bir süre önce. Son Posta Gazetesinden yola
çıkarak, aktarmaya çalıştığım bilgi, doğrular üzerine kuruludur. Bu sayfada
hiçbir yazıyı kafadan atarak ya da mantığım dışında yazmıyorum.
Şunu belirtmekle yarar var. Hacılarobası ve
Ilbarıt Köyü arasında hiçbir zaman, husumet olmamıştır. Sözü edilen haberleri
ve yakılan ağıtı kimin yazdığında belli değil. Eğer iki köy arasında Husumet
olsaydı. Karamanbaşı Mevkiindeki 'Akbulak İlkokulu' Hacılarobası , Ilbarıt ve
Sarıyan köyleri ile ortak yapılmazdı. Akbulak İlkokulu, köylülerin gayreti ve
aralarında topladıkları para ile o günün koşullarında, yaklaşık 2000 liraya mal
olmuştur. 1934-35 yıllarında üç yıllık eğitime başlayan okul, bir kez yakılmak
üzere ateşe verilmiş, buna rağmen 1943-44 yıllarına kadar eğitime devam
etmiştir. Daha sonra okulda incelemelerde bulunan Safranbolu Kaymakamı, okulun
köylerden oldukça uzakta ve korumasız olduğu için, her köyün kendi bünyesinde
okullarını yapmasını önermiştir. Hatta o yıllarda bu günkü, Geren
Köyü,Hacılarobası Köyünün mahallesi konumun da olup, 1949-50 yıllarında köy
statüsüne geçmiştir.
HACILAROBASI TÜRKÜSÜ
llbarıt ile Hacılarobası arasında üzüm
yarışması sonrasında yakılan türkü kavga o
zaman okadar söylenmiş ki kavga
üzerine türkü bile çıkarılmıştır.
Meydancığı İlbarıtlı bürüdü
Aşağıdan Hacileroban yürüdü
Arapoğlu Kör Feyziyi sörüdü
Konman kuşlar konman daldan ayrıldım
Alsı top kâkâllü yardan ayridım
E'im boğlı tabakam; açamıın
Açıp açıp bir »
K-nadım yok Kadıböküne uçamam
Ötme bülbül ötme mezarımın taşında
Hem ayrilik yar sevdam başımda
İki bâlldi bir dereden su içer
Dertsiz bülbül dertlilere dert açar
Buna yanık tez geçer
Konman kuşlar kon: aldan ayrıldın
Alnı top kâköllü yerden ayrıldım
O kavga HACILAROBASI içme suyunun germeç
deresindeki çatma nın (ağaçtan yapılan su kanalı) Ilbarıtlı gençler
tarafından
yerinden sökülerek derenin içine atılmış ve köyün susuz kalması sebebiyle bu
kavga olmuş ve bir kişi hayatını kaybetmiş. Bu husumet bayağı devam etmiş.Bunun
üzerine Yıldız sarayında çalışan Hacılarobası kişiler tarafından durumun
vahamiyeti ilgililere iletilmesi sonucunda Germeç köprüsü (su kemeri)
yapılmıştır. Aslında hikaye daha uzun ama kısaca özetlemeye çalıştım.
Zafranbolu (Hususi) — Ubant
Çerçen yaylası üzerine kurulmuş,
65 evli şirin bir köydür. Bağcılığı
ile ün almıştır. Zafranbolu çevre-
sinde Üzüm çıkaran köyler ara-
sında İlbant birinciliği Kazanır.
Bu köyün münevverleri fazladır.
Küçük köyde yurdun muhtelif
köşelerizde mualiimlik yapan tam
on bir genç vardır. Köylüler çe
lışan ve çalışkan insanlardır. Bu
kö;ün batısında ve bir saat
ötesinde Hacılarobası köyü vardır.
iki köy oörasmda geçen yıl
yeni bir mektep yapılmıştır. Bu
mektepte (İibarıt, (Hacılarobası
çocukları okuyacakları gibi bu
civardaki Sarıyan köyünün ço-
cukları da geleceklerdir.
Hacılarobası köyü de üzümü
We meşhurdur. Bundan otuz yıl
kadar önce llbarıt köyü ile Ha-
cı.arobası köyü arasında bir köy
kavgası olmuştür. Bu kavga o
zaman okadar söylenmiş ki kavga
üzerine türkü bile çıkarılmıştır.
Meydancığı İlbarıtlı bürüdü
Aşağıdan Hacileroban yürüdü
Arapoğlu Kör Feyziyi sörüdü
Konman kuşlar konman daldan ayrıldım
Alsı top kâkâllü yardan ayridım
E'im boğlı tabakam; açamıın
Açıp açıp bir »
K-nadım yok Kadıböküne uçamam
Ötme bülbül ötme mezarımın taşında
Hem ayrilik yar sevdam başımda
İki bâlldi bir dereden su içer
Dertsiz bülbül dertlilere dert açar
Buna yanık tez geçer
Konman kuşlar kon: aldan ayrıldın
Alnı top kâköllü yerden ayrıldım
İçli bir ifade ile meşhur köy
kavgasını anlatan bu parçaya
göre kavgaya Kadıbükünden de
karışanlar olduğu anlaşılmaktadır.
TOPRAKCUMA
Bir hafta öncesi bu gün,erzağım
bittiği için yürüme,Topraklamaya gitmiştim. Fotoğrafta, en yukarıda, Deller,
Toprakcuma ve Aşağıçıraklar KÖYÜ görünmektedir.Toprakcuma,bize yaklaşık 15
km.dir.Zatten yol ağır olduğu için,yaklaşık 3 saat sürdü.Soğuk bir 11.Mart
sabahından herkese selamlar.Ilbarıt köyüne şu anda kar yağmaktadır.Isı ekşi 5
dereceyi gösteriyor.
Bilgilendirme: Deller köyünde
bizim köyden 3 kız vardır,sırasıyla...Hatice Eriş...Özdemir...Muzaffer
Tankır..Yıldırım,Sevgi Kaya...Altınbaş...Seller köyünden bizim köydeyse 2 bayan
vardır.Kahvecinin eşi Fatma ve Hüseyin Tuncayın eşi Hatice...
Geçmişte Topracumada dükkan
açanlar, Yamak Mustafa Gökmen,Mehmet Günal,Yakup Günal...İlhan, Hüsnü Akdoğan
,Ömer Eriş ve Mustafa Eriş...
Toprakcuma, cumhuriyet
kurulduktan sonra 1925 yılında ,Belediye olmuştur ve ilk başkan, Ilbarıt
köyünden Mıstaefendi,Mustafa Orhan'dır.Mehmet Ata Doğanın amcası...Yine
Toprakcumada,Hüseyin Efendi ve Ayşe Acar öğretmenli,torun Hüseyin Avni Aksoy
doktorluk yapmıştır.
ILBARIT KÖYÜ, HACILAROBASI
ARASINDA Kİ KAVGA
Gazetede adı geçen, Ilbarıt Köyü, Hacılarobası
arasında ki kavga ve yazılan ağıtı, daha öncesi burada yayınlamıştım. Yörük
Köyü düğün ve adetleri kitabında, adı geçen ağıtın geçtiği tarih 1900 yıllarda
olduğundan söz ediliyor; kitabın yazarı Ali Rıza Baykal...Son söz Gazetesi ise
1935 yılında olduğunu yazmış. Her şeyden önce söz konusu gazetenin, nerede
basıldığını bilmiyorum,ama o yıllarda Karabük'ün esamisi olmadığı gibi,
Safranbolu'dada gazete veya herhangi yayın yapan bir yer olmadığı bir
realite...
Hacılarobası ve Ilbarıt köyü arasında bir kavga
olmuştur; 1930 yıllarda, oda Heceldüzü mevkii için...Fakat bu kavgada ölüm vs.i
olsaydı. Babam Satı Demirsöz bundan söz ederdi. Heceldüzü yaklaşık bir hektara
yakın bir düzlük,doğal olarak şimdi meşelik...Burası Ilbarıtlılar tarafından
köy tarlası yapılmak isteniyor, fakat bu yere Hacılarobası da talip. Heceldüzü
mahkemelik oluyor ve uzun yıllar mahkemesi devam ediyor, o yılların
muhtarları,Elibıdık 'Ali Saygın ve Mehmet Günal büyük uğraşlar veriyor. Sonuçta
kavga çıkıyor. Sözü edilen 'Meydancık Mevki, hemen 'Ortalık'ın güneyinde ve
Hacılarobası bağlarınıda olduğu yer. Nihayetinde kavga oluyor ve yaralanmalar
oluyor,ama ölüm diye bir şey yok...
Daha sonraları, aynı zamanda, Hüseyin Efendinin,
'Hüseyin Avni Aksoy' un bacanağı, Safranbolu'da sobacı ve hükümet binası dahil
buraların sobalarını yapıyor ve hatırı sayılır bir kişi, buranın bir şekilde
tabusunu çıkartıp, Hacılarobası Köyündeki diğer bacanağı Berbere intikal
ettiriyor. Köye uzaklığına rağmen Berber burayı uzun yıllar ekiyor.
Hacılarobası ve Ilbarıt arasında ki kavgada bitiyor. Hatta bir kaç yıl öncesi,
muhtar Bilgin Yıldırım'da biliyor. Sobacının torunlarından birileri ellerinde
tabu ile bizim köye geldiler, ama orman üzerine bir bardak su için artık ora
bizim demiş.
Hacılarobası muhtarı Zekai Özay, kavganın 'Germeç'
yüzünden çıktığını ve bir kişinin öldüğünü yazmış. Ilbarıtlılar genellikle
davullu düğünlerde, güreş yüzünden aralarında kavga çıkarırlar ve dönüş
yolunda, o yıllar da açıktan giden ve deriyi geçirmek için,gereme ağaçlardan
yapılmış kısmı yıkarlarmış ve Hacılarobası bir iki hafta susuz kalırmış. Böyle
bir kavga olmamış. Daha sonra burası aynen bizim Tabakevinin suyu gibi, yağlı
algun ve Germeç'ede taştan kemer yapılmak suretiyle su daha güvenli hale
getirilmiştir. Örneğin oranın yapıldığını dedem 1856 doğumludur bilen bir
kişi...Yaptırana gelince, muhtar sarayda o yıllardaki görevlilerden söz ediyor.
Evet o yıllarda sarayda görevli olan Hacılarobası Köyünden 'Camcıgil' sarayın
cam işlerini yapan ve 'Çorbacıgil' sarayda çorba işlerine bakan ve yapanlar
arasında ve Camcıgilden bir kişi isim 'Delibinbaşı'olarak
geçmektedir.Delibinbaşının da Germeçin yapılmasında etkin olduğu söylenenler arasında...Delibinbaşı
sarayda binbaşılığa kadar yükselmiştir. Fakat orada ki yani kemerdeki mermer
üzerine yazılanı babam Satı Demirsöz biliyordu. 80 lerde başlayan define
hırsızlığında o yazıt çalındı. Aynı zamanda, Safranbolu'da kendi adına camii
yaptıran, Mehmet İzzet Paşa'nın sır katibi, Mehmet efendi tarafından
yaptırıldığı yazılıymış. Muhtar bana sordu, babam o şekilde yorumlamıştı.
Yapılış tarihide 1880 li yıllar. Kısaca Son Söz Gazetesine o haber nasıl
ulaştırıldı ve kimler tarafından ulaştırıldı bilmiyorum. Birde otuzlu yıllarda,
bölgede üzüm yarışı vs.i olduğunu sanmıyorum. Köylüler ürettiği üzümleri,
sofralıkları pazarlarda, diğer üzümleri de pekmez yapımında kullanırlardı.
Bizim kuşak bilir. Yine otuzlu yıllarda, Safranbolu 'Zafranbolu' olarak telaffuz
edildiği biliniyor. O yıllara ait Türkiye haritası, Ilbarıt Köyü 'Kültür ve
Sanat' merkezinde vardır.
ÖZET...
Bir süre önce. Son Posta Gazetesinden yola
çıkarak, aktarmaya çalıştığım bilgi, doğrular üzerine kuruludur. Bu sayfada
hiçbir yazıyı kafadan atarak ya da mantığım dışında yazmıyorum.
Şunu belirtmekle yarar var. Hacılarobası ve
Ilbarıt Köyü arasında hiçbir zaman, husumet olmamıştır. Sözü edilen haberleri
ve yakılan ağıtı kimin yazdığında belli değil. Eğer iki köy arasında Husumet
olsaydı. Karamanbaşı Mevkiindeki 'Akbulak İlkokulu' Hacılarobası , Ilbarıt ve
Sarıyan köyleri ile ortak yapılmazdı. Akbulak İlkokulu, köylülerin gayreti ve
aralarında topladıkları para ile o günün koşullarında, yaklaşık 2000 liraya mal
olmuştur. 1934-35 yıllarında üç yıllık eğitime başlayan okul, bir kez yakılmak
üzere ateşe verilmiş, buna rağmen 1943-44 yıllarına kadar eğitime devam
etmiştir. Daha sonra okulda incelemelerde bulunan Safranbolu Kaymakamı, okulun
köylerden oldukça uzakta ve korumasız olduğu için, her köyün kendi bünyesinde
okullarını yapmasını önermiştir. Hatta o yıllarda bu günkü, Geren
Köyü,Hacılarobası Köyünün mahallesi konumun da olup, 1949-50 yıllarında köy
statüsüne geçmiştir.
HACILAROBASI TÜRKÜSÜ
llbarıt ile Hacılarobası arasında üzüm
yarışması sonrasında yakılan türkü kavga o
zaman okadar söylenmiş ki kavga
üzerine türkü bile çıkarılmıştır.
Meydancığı İlbarıtlı bürüdü
Aşağıdan Hacileroban yürüdü
Arapoğlu Kör Feyziyi sörüdü
Konman kuşlar konman daldan ayrıldım
Alsı top kâkâllü yardan ayridım
E'im boğlı tabakam; açamıın
Açıp açıp bir »
K-nadım yok Kadıböküne uçamam
Ötme bülbül ötme mezarımın taşında
Hem ayrilik yar sevdam başımda
İki bâlldi bir dereden su içer
Dertsiz bülbül dertlilere dert açar
Buna yanık tez geçer
Konman kuşlar kon: aldan ayrıldın
Alnı top kâköllü yerden ayrıldım
O kavga HACILAROBASI içme suyunun germeç
deresindeki çatma nın (ağaçtan yapılan su kanalı) Ilbarıtlı gençler
tarafından
yerinden sökülerek derenin içine atılmış ve köyün susuz kalması sebebiyle bu
kavga olmuş ve bir kişi hayatını kaybetmiş. Bu husumet bayağı devam etmiş.Bunun
üzerine Yıldız sarayında çalışan Hacılarobası kişiler tarafından durumun
vahamiyeti ilgililere iletilmesi sonucunda Germeç köprüsü (su kemeri)
yapılmıştır. Aslında hikaye daha uzun ama kısaca özetlemeye çalıştım.
Zafranbolu (Hususi) — Ubant
Çerçen yaylası üzerine kurulmuş,
65 evli şirin bir köydür. Bağcılığı
ile ün almıştır. Zafranbolu çevre-
sinde Üzüm çıkaran köyler ara-
sında İlbant birinciliği Kazanır.
Bu köyün münevverleri fazladır.
Küçük köyde yurdun muhtelif
köşelerizde mualiimlik yapan tam
on bir genç vardır. Köylüler çe
lışan ve çalışkan insanlardır. Bu
kö;ün batısında ve bir saat
ötesinde Hacılarobası köyü vardır.
iki köy oörasmda geçen yıl
yeni bir mektep yapılmıştır. Bu
mektepte (İibarıt, (Hacılarobası
çocukları okuyacakları gibi bu
civardaki Sarıyan köyünün ço-
cukları da geleceklerdir.
Hacılarobası köyü de üzümü
We meşhurdur. Bundan otuz yıl
kadar önce llbarıt köyü ile Ha-
cı.arobası köyü arasında bir köy
kavgası olmuştür. Bu kavga o
zaman okadar söylenmiş ki kavga
üzerine türkü bile çıkarılmıştır.
Meydancığı İlbarıtlı bürüdü
Aşağıdan Hacileroban yürüdü
Arapoğlu Kör Feyziyi sörüdü
Konman kuşlar konman daldan ayrıldım
Alsı top kâkâllü yardan ayridım
E'im boğlı tabakam; açamıın
Açıp açıp bir »
K-nadım yok Kadıböküne uçamam
Ötme bülbül ötme mezarımın taşında
Hem ayrilik yar sevdam başımda
İki bâlldi bir dereden su içer
Dertsiz bülbül dertlilere dert açar
Buna yanık tez geçer
Konman kuşlar kon: aldan ayrıldın
Alnı top kâköllü yerden ayrıldım
İçli bir ifade ile meşhur köy
kavgasını anlatan bu parçaya
göre kavgaya Kadıbükünden de