(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
HACER ÖZTÜRK KARADENİZ...
Hızla
akan bir zamanın içersindeyiz. Günümüzde salt değerlerin yerini paranın dili
aldı yazık...Dün telefonum çaldı açtım, karşı taraftan Recai ben, Zafer dedi.
Hal hatırdan sonra,anneme veriyorum dedi...Karşımda çocukluğumda iyi
hatırlıyorum, nedeni yalnız olduğumuz için, benden büyük kardeşimle her gün
okula giderdim. 2 bilemedin 3 yaşındaki bir çocuk o anları nasıl hatırlar,
büyük bir sınıf 80 yakın öğrenci ve kapı açılıyor, biranda herkes ayağa
kalkıyor ve oturun komutundan sonra yoklama yapılıyor. Daha sonra ders
başlıyor. Ben kardeşimin yanında oturuyorum. Diğer hatırladığım eskiden
cumartesi öğleden sonra, İstiklal Marşı ile göndere bayrağın çekilmesi, ve
öğretmenin koro şefi gibi marş okunurken öğrencileri yönetmesiydi.
Hacer
öğretmen, baba Ömer ve anne Ayşe'den olma 1933 doğumludur. İlkokula bir kaç
köyü kapsayan, bir merkez ilkokulu olan Karamanbaşı Akbulak okuluna 1942-43,
burada başlamıştir, daha sonra, dıger köy çocuklarının buraya zor ulaşması,
örneğin,Sarıyan,Geren o yıllarda Hacılarobası'na bağlı Ilbarıt ve Bağlıca
mahallesi...Daha sonraları söz konusu köyler dilekçe vererek,köylerine okul
yspılmıştır.Buraya kendim gidemezdim ,annem beni sırtında getirir ve gün boyu
okulun hemen yanındaki Yenipınarda bahçede çalışır yine beni sırtında köye
taşırdı. Ben ilkokula başladığımda, Köy Enstitüleri yeni kurulmuştu,
öğretmenimiz Ata Doğan ilk önce benden bir yaş büyük Ayşe Gökmen 'Acar'ı bir
yıl sonrada beni ve Ayşe Eriş 'Özdemir'i Kastamonu Gölköy Köy Enstitüsüne
gönderdi. Köy Enstitüsüne gittiğimde 4 sınıftaydım. Fakat henüz biz bitirmeden
1954 yılında Köy Enstitüleri kapatıldı. Ayşe Eriş'te hastalandığı için köye
döndü ve bir daha gitmedi. Ben ilkönce İzmir Öğretmen okuluna gittim, çünkü Köy
Enstitüleri kapanınca, yerine öğretmen okulları kurulmuştu...Bir kaç yıl, İzmir
Buca'da okuduktan sonra , beni Trabzon, Bişikdüzü Öğretmen okuluna gönderdiler
ve ben oradan öğretmen olarak mezun oldum. Bir süre köyümün dışında öğretmenlik
yaptıktan sonra 1957 yıllarında Ilbarıt köyüne geldim. Ilbarıt köyünde 1960 lı
yıllara kadar öğretmenlik yaptım. Anılarım çok örneğin babanız Emisto, Satı
Demirsöz renkli ve diğer insanlardan farklı bir kişiliği vardır. Ben okula
giderken sizin kapı önündeki yolu kullanırdım. her geçtiğimde baban, evin
balkonunda bir müzik aleti icra ederdi. aşağıdan seslenirdim, yahu Emisto senin
hiç işin gücün yokmu diye ve bana şunu söylerdi 'Bu dünyanın işi bitmez,bu da
gerekli...' Yine bir gün sizin kapıdan geçerken baban saz çalıyordu. Bana
yukarı gel bizim hanım ekmek yapıyor, sana yağlı ekmek yapıversin dedi...Bende
yok olmaz öğrtemen rüşvet yiyor derler dedim. Birde abin Güdüla Mehmet
Demirsöz, bizim Doruk Abdullah'ın iyi arkadaşıydı. Birbirlerini bulurlar
birlikte muhabbet ederlerdi.
Hacer
öğretmen çok şey anlattı ,ama buraya sığdırmak çok zor. Birde bana şöyle
dedi...Sen çok güzel şeyler yapıyorsun, buradan takip ediyorum,mücadelenden
asla vaz geçme...Köy dışarıda seninle tanınıyor. Kısaca özetlemeye
çalıştım.Köyde kimin hasta
olduğunu
dahi Ankara'dan biliyor ve hafızası çok kuvvetli...Kendisini saygı ile
anıyorumNot.Bizim köyde Köy Enstitü mezunu,sadece Mustafa Günal var