3.NİSAN.1937 TARİHİNDE,
KARABÜK DEMİR-ÇELİK İŞLETMELERİ KURULDU
3.Nisan.1937 tarihinde, Karabük Demir-Çelik İşletmeleri,kurulduğunda bizim Ilbarıt Köyünden,yaklaşık 40 kişi,fabrikaya iş başı yapmış. Fakat,insanların iş bilinci ve her gün iş kazalarında hayatını kayıp edenleri gördükçe,hemen hemen bunların tamamı,bir bir burayı terk etmiş.Örneğin Karabacakgilin Topala (Mehmet Vural)usta olarak işe başladığı halde,iş bırakmış.Bakmış olacak gibi değil,Karabük Çıraklık okulunu kurmuşlar ve burdan mezun olanlar,daha gevenilir bir şekilde,işe başlamalarına rağmen,1946 yılında Karaşar Mah.den,Satı Mehmet Kara,kendisi elektirik teknisyeni,elektirik arızasını giderirken,bir işçinin inik şarteli kaldırması sonucu,380 volt elektiriğe kapılarak hayatını kayıp etmiştir. Çıraklık okuluna köyümüzden girenler,Mehmet Oğlu,Hikmet Özer,daha sonra,o da fabrikadaki işini bırakıp,Ankara'da bulunan Devlet Basım İşletmesinde çalışmıya başlamıştır.Mustafa Oğlu (Kiraz) Mehmet Esen,okulu bitirmediği çin,babasına gelen vekalet ücreti yüzünden,babası tarafından azarlandığı için,buraları terk edip,Zonguldak-Üzülmez Bölgesinde TTK'ü İşletmelerinde çalışmış olup,orda vefat etmiştir.1972 yılında bir kez köye gelmiş olup,kendisini görmüştüm. Ramazan Oğlu (Cici-Bey) Fabrikada teknisyenken geçirdiği kazada hayatını kayıp etmiştir.Daha sonraları,Demir Çelik İşletmelerine köyümüzden,bir çok kişi girip burdan emekli olmuştur,eskisi kadar kolay olmasa da.
Ilbarıt Köyünden bakınca,kuş uçumu Şeremetdoruğu oldukça yakın gibi görünür.Dün köyden yola çıktım,Çardak kaya,Dabazavlasınınbaşı ve Ortaineceği parelel yürüyerek,baş aşağı yürümeşe başladım.Bilindiği gibi 90 larda Orman Kadostora geçtikten sonra buralar ağaçlandırılmıştı.Kızılçam diktiler,fakat bunlar bir süre büyüdükten sonra,şimdi kurumaya yüz tutmaya başlamışlar,fakat aralarında bölgeyi seven karaçamlar yetişmekte,neyse bu yol bir saat sürdü,sonra Yeniyolu tırmandım,bir düzlüge gelince Ilbarıt Köyünü uzun uzun seyrettim.Köy uzaktan derli toplu,bembeyaz evleri ile ihtişamlı görünsede,köydeden derler ya çıt çıkmıyordu.Yörüyüz esnasında,Ortainecekle,Yeniyol arasında büyük tarlalar açılmış,tarlalara toprak kaymaması için,neredeyse bir otomobil büyüklüğünde taşlarla setler çekilmiş.Taşların her biri yarım ton ağırlığında,,,
Bizim o tarafta tarlalarımız olmadığı için,o bölgeyi fazla tanımam.Fakat, köy tarlaları yeterli olmayınca, geçmişteTepedağ mevkiine tarlalar açılmış,fakat bu kez tarlalardaki ekinleri köye ulaştırmak zor olduğu için,ekinler Haramanlar Mevkiine taşınarak,burda sürülüp tınarları savrulduktan sonra,atlarla eşeklerle,saman ve taneler köye taşınmış. Daha sonra,baktılar olmuyor ilkönce Akyolu ve daha sonrada Yeniyolu açmışlar,Ortainecek ise,at ve eşeklerin yük taşıması için daha sonraları açılmış.Tüm bunlar yaşamın hiçte kolay olmadığı anlar ve zor günlerki...Hatırlıyorum benim çocukluğumda Tepedağı halen ekilirdi ve günde,eğer yola erken koyulursan iki kağnı arabası deste veya bir araba getirebilirdin.
Not.Geçen yıllarda Ankara,Üniversitesinden Pof.Ve Doçent konumunda öğretim görevlilieri gelmişti.Şeremetdoruğunu sordular,bende köyden gösterdim.Görünüşte onlara yakın geldi.Bize kılavuz olurmusun dediler,neyse cipe dolduk,gidiyoruz gidiyoruz,Şeremetdoruğu gelmiyor,yakın görünüyor,ama uzukmış dediler.Bilim adamları,Soğanlıçay Taşını inceliyorlardı,ellerinde çekiç,taşları kırıp torbalara doldurup,incelemek üzere Ankara'ya getirdiler.Bu arada Karabük,Üniversitesinden,Arkologlar geldi,birbirlerine sorular yönettiler.Arkologlar,Safranbolu'da Kaya Mezarlarına rastlamadıklarını söyleyince,Ankara'dan gelen bir prof. Safranbolu'nun taşları Kayamezarlarına uygun değil yanıtını vermişti.
Bir şeyler değer kazanması için,ilkönce manevi değerler önemini koruması gerekiyor.Köyümüz adına şöyle geriye baktığımızda,1920 doğumlulardan sadece dört beş kişi kalmış.Kaldıki Ilbarıt Köyü içi boş bir köy değil,Ilbarıt Köyüne 'Köy Mektebi' alt katındaki köy odası,camiiden önce yapılmış.Dolasıyla köyde öteden beri eğitim almış bir kuşak mevcut...Köye aslen Bulgaristan,Filibe doğumlu Mehmet Cemil Efendinin gelmesi ile kız çocuklarıda eğitim altına alınmış,o dönemin kadınları hemen hemen okur yazardı,benim tanıdıklarım kadarıyla...Daha sonra,köy çocuklarından bazıları, o yılların okulu olan medrese eğitimine gönderilmiş ve sıpyan (çocuk)eğitimi için okul belgeleri verilmiş.Cumhuriyet kurulduktan sonra ise Atatürk bu açığı öğretmen açığını kapatmak için,tekar bunlara öğretmenlik ünvanı vermiştir.Yalnız,Kadir Özerin babası Mehmet Özer diğerlerinden yaşı büyük olduğu için,başvurusu kabul edilmmemiştir.Hatta yaşı biraz küçük olanlara,öğretmenlik diploması verilmiştir.Örneğin Mehmet Ata Doğan,1896 doğumlu,kendisine 1926 yılında diploma verilmiş,30 yaşında ilk görev yeri,Eflani Yağlıca Köyü...Hasan Fehmi Erden, 1895 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1929 yılında verilmiş yaşı 32 olup,görev yeri,şu anda Bartın'ın ilçesi olan Ulus'un Kumluca beldesi.Hüseyin Avni Aksoy, 1892 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1928 yılında verilmiş,yaşı 36 olup görev yeri,Safranbolu,Davutobası Köyüdür.
GERİYE BAKMAK
Ilbarıt,köyünden yeni ve soğuk bir güne merhaba derken,şöyle geriye doğru bakıyorum. 1879 yılında doğanlardan itibaren hatırlıyorum.Örneğin Maylaş,Güdüğün Seyini, Kuruseyingilin Hanife, daha bir çokları,yaşam acıları ile yoluna devam ederken,1920 lerde doğanlardan bir kaç kişinin kalması ve zaman çarkları arasında,insanların nereden nereye sürüklendiği bir realite,geleceğe doğru yol aldığımzda ve an gelecek Ilbarıt Köylüsü artık akrabalık dışında birbirlerini tanımayacak.Örneğin Meyremgilin Kara Mehmet,Mehmet Günal'ın İbrim yani ibrahim adında bir kardeşi vardı,sorsam belki akrabalarının dışında hiç kimse tanımaz.İbrahim Ünal, biri Günal soyadını alırken,diğeri Ünal soyadını almış.1929 yılında,Şükrü Kaya,Mustafa Algan ve Ahmet Demiralp'le birilikte Kastamonu Öğretmen okulunu bitiriler ve tayini Amasaya,Gümüşhacıköye çıkar ve emekli oluncaya kadar orda yaşar.İbrahim Ünal'ı iki kez gördüm.Bir 1960 yıllarında köye gelmişti.En son eniştemlerin,İstanbul,Sultanahmet'deki evlerinde.Eniştem Ömer Günal,yeğeni olur. İstanbul'da oturan İbrahim Günal'n kızı,beni televizyonda izlemiş,yeğenlerime ille dayınla beni tanıştır,ondan çok şey öğrenmek ibtiyorum demiş.İbrahim Ünal 1908 doğumludur.Bildiğim kadarı ile mezarı memeleketinden uzak,İzmir'dedir.Bu günün anekdotuda bu