28 Ekim 2024 Pazartesi

RECAİ DEMİRSÖZ(162)

 

RECAİ DEMİRSÖZ

köydeki konuma gelince,insanlar biribirinden uzak kalmayı tercih ediyor ve herkes mutsuz,olup bitenleri seyrediyor.tek özgürlüğümüz çıkıp dışarıda dolaşabiliyoruz.başta bilim adamları susukun ve adına 'biyolojik savaş' diyenler oluyor.televizyonlarda konuşunlar,şu anki konumdan bilgisiz.kısaca vahim bir tablo ile karşı karışıyayız.herkese köyden selamlarımı gönderiyorum ve yaşadığınız kentlerde kendinize dikkat edin başka çare olmadığı gibi,geleceğimiz de belirsiz!

RECAİ DEMİRSÖZ

1800 yıların ortalarında,anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelenler,ılbarıt köyünü mesken tutmuşlardır.aynı çevremizde bulunan köyler gibi...ılbarıt köyü o yıllarda kadılık bulunan, safranbolu 'aktaş' köyüne bağlıyken,gelişmeler sonucu,tam anlamı ile safranbolu'ya bağlanmış,yine o yıllarda vilayet 1927 zonguldak il olana kadar,kastamonu'ya bağlı bir köy olarak, zar zor geçinebilen bir köy konumundadır.çünkü,ta o yıllarda hasat dönemi bittiğinde, istanbul'a gitme zorunluluğunu her aile yaşarken,musluoğuları, gökmenoğlları ve kuruhaliloğulları istanbul'da iş yer açmıştır.musluoğullarından 1751 doğumlu ahmet7in istanbul tophane semtinde, 'çinili-fırın' gökmenoğullarından,ibrahim,raşit ve hasan'ın yine tophane semtinde, çiğerci dükkanı ve kuruhaliloğullarından,zimbilli lakaplı,ismine ulaşamadığım için bu çağrışımdan yola çıkıyorum,daha sonra mustafa remzi özlü'ye devretmiş olduğu,çemberlitaş fırını...diğer köylüler ise,başta fırın işçiliği ve simit satıcılığı gibi işlerde çalışarak ailelerine katkıda bulunmuşlardır.

1950 yıllarında anadolu'dan büyük şehirlere başlayan göçe,ılbarıt köyü 1960 yıllarında baş gösteren (filoksera) kök hastalığının bağlarda yaptığı hasarlar,sonucu ılbarıt köyüde göçe maruz kalmıştır.

istanbul'da yaşayan ılbarıt'ların büyük bölümü,başta istanbul fatih,balat , fener ve benzeri semtlerde,bakkal dükkanı gibi küçük iş yerleri açarken,kahvehane ve fırıncılık üzerine iş yerleri açan köylüler,yanılmıyorsam 1977 yılında,balat semtinde 'üçbölük' adı altında ortak bir fırın açmışlar,fakat 14 ağıza yakın ekmek çıkarmalarına rağmen,ortakların birbirleriyle diyologları iyi gitmediği için,fırın devir edilmiştir.daha sonra bunlar liste halinde yazılacaktır.şu an istanbul'da bakkal işini torun ruşen aydın, hasan kaya ve safranbolu'da mustafa esen yapmaktadır.

tüm bunları niye yazıyorum. 1831 safranbolu ve köyleri nüfus sayımı,aslında köyler kayıt altına alınarak,osmanlı'nın asker intiyacını 15 yaşa kadar düşürüldüğü gibi,gidenlerin geri dönmesi dahi bir mucize olduğu bir süreç yaşadığı biliniyor,ılbarıt köyünün...çünkü bu sayımda,kadın ve kızların esamisi dahi yok!bunlar acı gerçekler.

Formun Üstü

Formun Altı

 

RECAİ DEMİRSÖZ

dün şubat,ayının son günüydü.her zaman olduğu gibi,yürüyüşe çıkıyordum,bir telefn geldi.abi köydemisin seni ziyarete geliyoruz.yürüyüşe ara verdim beklemeye başladım.yarım saat sonra geldiler.beni arayan,annesi ve üç bayan...kendileri yaklaşık 20 yıldır buraya sürekli misafirlerini getirirler.aslında hatay'lılar.doğal olarak köyün konumunu sordular,anlattım ve eski adının ılbarıt ve şimdiye kadar,ılbarıt'ın ne anlama geldiği ve hatta ülkede bulunan,43 bin köyün içindede tek çağrışım olduğunu...tabiki 'müze' gezildi.yaptığım resimler hakkında bilgi aldılar.şöyle bir tanımlamada bulundum.'resim yapana genelde ressam ve asıl kavram sanattır.ben sanat yapıyorum,ama beni bu güne kadar hiç kimse görmedi.şu anda da ülkede sanat öldürülmüş vaziyette...sonra buranın anı defteri var ve bu gün şubat ayının son günü,yani 29'u artık dört sene sonra 29 olarak görecez,bir şeyler yazın dedim,genelde buraya gelenler,anı defterine bir şeyler yazmamayı tercih ediyorlar,yoksa yazılmış olsaydı,birden çok defter dolacıktı.çünkü artık insanlar kitap vs.i okumudıkları için,bir anlamada yazmayı unutmuş vaziyette...varsa yoksa akıllı telefonlar.

bayanlardan birisi defteri açtı yazmaya başladı.bu sabah okudum.'güzel bir köyün vetarihini görmektenmutlu olduk.burada kendi çabalarıyla bu güzellikleri yaşatan,recai demirsöz beyefendiye emekleri içinteşekkürler,duyarlılığından dolayı tebrik ederim.

RECAİ DEMİRSÖZ

şehir yorgunluğu ve benim tanımlamamla,artık fazlada derinliği olmayan yaşam biçimi...nedeni;bir apartmanda yaşıyorsun,kimse kimseyi tanımıyor.hadi tanıdı diyelim,kültürler ve fikirler uyuşmuyor.yaşam denilen şey,ister istemez insanları bir yerlere sürüklüyor.çünkü asırın hastalığı denilen 'stres'insanları kuşatmış vaziyette.bir gün öncesi,hamdi sarı ve arkadaşları vardı.dünde hasan mutlu ve arkadaşları geldi.sabah kovayanına suya gittim.öz konağının yanında beyaz bir araç gördüm.

dün yine konuştuk,hasan mutlu,köy hakkında bir kitap yazalım dedi...şöyleki,kitap yazmak o kadar kolay değil.bir yığın müsvedde hazırlayacaksın.derinlemesine köyün tarihi dokusundan yaşam biçimine irdeleyeceksin.çünkü bu gün olmasada,köyün geçmiş bir derinliği var.bu gün bakıyorsun her şey yüzeysel.teknoloji denilen şey yaşamı kolaylaştırmış,ama aynı zamanda reel yaşamı da ortadan kaldırmış.dolısıyla,köyün derinliğinide şu anda benden başka bilen yok.karşıma 100 bilemedin 150 yıllık birisini çıkarmanız gerekiyor.o 100 yıllık veya 150 yılık birisi bir şeyler biliyorsa tabii...fakat ben 64 yaşına girmişim ve fiziki olarak 1959 yılından bu güne, gözümün önünden geçen bir takım şeyler hafızamda.bunun yanında,reel yazılı belgeleride,az çok analiz ettim,örneğin şu an babam satı demirsöz'den öndeyim.öndeyim derken ondan çok şey öğrendim.babam,kuruseyingil'le,geçmişte bizim ortak evimiz olduğundan bir haberdardı,ama kuruseyin'in bizim atamız 1751 doğumlu ahmet'in oğlu olduğunu bilmiyordu.terddütlüydü.bende onu bunu her ne kadar 1831 yılı kayıtı olsada,2 asır diyorum.iki asır olması için 11 yıllık bir fark var,oda büyük bir fark değil.çünkü bu gün köyün en büyük aile dağlımını yaşamış,hacıömeroğulları,1831 yılında iki sülale olarak görünüyor.yinede ben bu sayfada,hafızamdaki birikimleri yazmaya devam edecem.hasan mutlu ilede aynı kanıya vardık.ilerde eğer toparlayabilirsek,kitaplaştıracaz.saygılarımla...

RECAİ DEMİRSÖZ

köyümüz ılbarıt'da cumhuriyet öncesi, 5 sübyan mualim (öğretmen) varlığını gösterse de ,ancak daha önce askerliğini yapan,karamehmetoğlularından salih oğlu mehmet özer,1887 doğumulu olup,öğretmenlik mesleğiğini yapabilmiştir.1914 birinci dünya savaşı ve (seferberlik) ilan edildiğinden,karamehmetoğullarından,salih oğlu,mehmet özer'in kardeşi hüseyin avni aksoy 1892,mehmet özer ve hüseyin avni aksoy'un amca (hüseyin avni aksoy,çanakkale savaşında,atatürk'ün emir subayıdır.)oğlu,karamehmetoğullarından yusuf oğlu mehmet ata doğan 1896,hacömeroğullarından ahmet oğlu,hasan fehmi erden 1895 ve hacıalioğullarından mustafa oğlu hasan efendi 1891(çanakkale'de şehit olmuştur) öğretmenliklerini yapamadan askere çağrılmıştır.cumhuriyet kurulduktan sonra kendilerine tekrar öğretmenlik verildiğinde,yaşları 30 küsuru geçmiştir ve mehmet özer'e yaşı diğerlerinden büyük olduğu için, tekrar öğretmenlik verilmemiştir.kendisi daha sonra köyden ayrılarak d:ç:işletmelerinde,işçi çizelgelerini doldurarak,yaştan emekli olmuş,eşi ile birlikte karabük kapulu mezarlığındadır.saygı ile anıyorum.köylülerin bilgisine...

RECAİ DEMİRSÖZ

18.mart 1915 (çanakkale savaşı)

kolay değil üzerinden 105 yıl gibi bir zaman geçmiş,ılbarıt köyünden,çanakkale savaşına gidenlerden,hacıalioğlu hasan efendi 1891 (öğretmen) hacıömeroğullarından şakir er 1887,karamehmetoğullarından recep 1891 er,şehit düşmüşlerdir.mustafa kemalin,emir subayı olan hüseyin avni aksoy 1892 sağ dönmüştür.

RECAİ DEMİRSÖZ

buraya kendimden bir şeyler katarak,bilgiler aktarıyorum ve 1750 doğumlulardan yola çıkarak,yaklaşık 270 yıl 3 asır öncesi,ılbarıt köyünün kurucuları ve bu köyde yaşamış insanları masaya yatırıyorum.insan yaşamında en zor şey 'tarih'tir.dahası bir tarihi gün yüzüne çıkarmak...abartılardan bıkan 'atatürk' devrin,tarihçilerini toplayarak,şu tümceleri kullanır. 'bu güne kadar bu toplumun tarihi yazılmamıştır.siz değerli hocaları göreve çağrıyorum,bu ülkenin ve dünyanın tarihini bir kez daha,salt değerlere dayanarak yazın.' o dönemin tarih prof.leri cumhuriyet kurulduktan sonra titiz çalışmalarla,4 cilt olarak,bu tarih kitaplarını neredeyse 10 yıla yakın bir zamanda yazarlar ve 1931 yılında basımı gerçekleşir.bu 4 cilt tarih kitabı ve eski haritalar dahil bir çok envanter,başta ahmet demiralp,şükrü kaya,abdülkadir özer'lerin evinde kalmış ve tarafıma verildi.şu anda (köy-müze)sinde...fakat şu bir realite ki,burda yazdıklarım sadece üç beş kişiyi ilgilendiriyor ve yazdıklarım bir yerde toplanıyor mu bunun bilincinde değilim. çünkü,keleşgilin penceresinden,hecelligilin evinin altından,aşağıpınara giden yol,bir ılbarıt köylüsü için daha önemli.

ÇİĞDEM AVCI

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÇİĞDEM AVCI Özgeçmiş: İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans ve Yüksek Lisans, Dokto...