
MEHMET NURETTİN ÖZER (1889-1953)(YUSUFGİL)
mehmet özer, aslen karamehmetoğullarından olup, köyde yusufgil olarak tanımlanan,salih ve kezban'dan olma,1889 doğumludur.aynı anneden diğer kardeşi hüseyin avni'den 3 yaş büyüktür.annesi vefat edince uzun süre yetim kalır.baba salih bu kez,sarıahmetli köyünden,mehmet ve fatma'dan olma 1880 doğumlu ayşe ile evlenir.bu evlilikten,rıza 1900,muharrem 1904,yusuf 1908,mustafa ve hasan ekiz 1916 ve hüsnü 1921 dünyaya gelir.
baba oldukça fakir olduğu için,mehmet özer,küçük yaşata o yılların öğretmen okulu sayılan,istanbul,fatih medresisine gönderilir.yaklaşık 18 yıl fatih medresesinde okuyan mehmet özer,diğer öğrnecilerle birlikte,trakya köylerine 'cerre' giderler. cerre bilindiği gibi,medrese talebelerinin üç aylar denilen,recep,şaban ve ramazan aylarında,memleketin muhalif yerlerine dağılmalarıdır.
mehmet özer,okulunu bitirince askere çağrılır.askerliğini,o yıllarda osmanlı topraklarında olan,ırak'ın çeşitli yerlerinde yedek subay olarak yapar.
askerlik dönüşü,köyüne 'ılbarıt köyü'ne hem öğretmen hemide köy imamı olarak atanır.aslen bulgaristan,filebe'li olan,mehmet cemil efendiden sonra köyün ikinci öğrtemenidir.mehmet cemil efendi,1880 li yıllardan sonraları okutmuş olup,mehmet özer ise 1900 yıllardan sonra doğanları okutmuştur.
bir gün şöyle bir hadise yaşanır.köye bir atlı gelir.köy meydanında attan iner,hocayı çağrır.hocaya kensinin safranbolu kaymakamı olduğunu söyler.öğrencileri toplamasını ve denetlemeye geldiğini söyler.hoca öğrencileri mektepte toplar,kaymakam içeri girer.sınıfı pür dikkat izledikten sonra,öğrencilerden birine sen kalk der.kalk dedeği kişi satı demirsöz'dür. kendisine şöyle bir soru yönetir.üzerinde yaşadığımız gezegen saatte,700 km.hızla dönmektedir.fakat biz bunu neden hissetmiyoruz.satı demirsöz yanıt verir.efendim,en hızlı giden bir atın üzerine bir karınca koyalım,o karınca atın ne kadar hızlı gittiğini bilemez.satı demirsöz'e bir kaç soru daha sorar,anında yanıtını alır.hocaya dönerek,hocam bu köyde seni sevenler tarafından,hakkında şikayet vardı.ben onun için geldim.fakat öğrencilerin benden akıllı,çok güzel yetiştirmişsiniz.bundan sonraki şikayetleri gaye almayacağım der.kaymakam atına biner ve geri döner.
mehmet özer,satı demirsöz'ü yanına çağrır,alnından öptükten sonra,sağol beni onurlandırdın der ve masanın çekmecesini çeker,10 tabak kağıt hediye eder kendisine...o yıllarda defeter olmadığı için,kağıt kalem dışarıdan ithal edilmekte ve öğretmen her derste,öğrencilere birer kağıt dağıttığırmış.hatta kurşun kalemi ortadan ikiye bölüp,iki öğrencinin kalem ihtiyacını karşılarmış.yine o yıllarda 'köy mektebi'nin tüm kırtasiye ihtiyacını,fırıncı mustafa remzi özlü karşılarmış.bu anlattıklarım 1918,19 ve 20 yılları.
atatürk 29.ekim.1923'de cumhuriyeti ilan ettikten,sonra tekke ve zaviyeleri kapattığı için,medrese mezunu öğretmenlerinde işene son vermiştir.kadir özer,yusufgil'i anlattığı dosyada,harf devriminden sonra son verilmiş desede,harf devriminin kabulü 1928'dir.
mehmet özer'den boşalan öğretmenliğe,kuzyaka köyünden,ismini ve soy ismini bilmiyorum. 'telli'lakaplı öğretmen gelmiştir.telli anneanne tarafından,ahmet demiralp'ın gelini,feride demiralp'ın dedesidir.
mehmet özer,öğretmenlik vasfını kayıp edince,köy imamlığına başlar ve ilk yeri yörük köyüdür.yine kadir özer,bunu öğretmenlik olarak yazmıştır.imamlıktır.
yörük köyü bilmeyenler için yazıyorum.yaklaşık 140 hane olan bir bektaşi köyüdür.osmanlının,sekban ve sipahi askerleri tarafından kurulmuştur.1831 safranbolu nüfus sayımında,yörük köyü'nün esemasi okunmamaktadır.kaldıki,yörük köyüne gittiğimde,konakların yapılış tarihene baktım,hemen hemen tamamı 1900 lü yılların başında yapılmıştır.hatta köyün üst kısmına sipahiler ve alt kısmına sekbanlar yerleşmiş olup,sekbanlar,biraz daha fakirdirler.balat'da fırıncı hamdi sekban ve yine istanbul'un çeşitli semtlerinde fırını bulunan akçaoğulları,sekbandır.yörük köyünün üst kısımında bulanan,cami daha modrendir.burda mehmet özer,alt kısımnda ise biraz fakir camisidir ve kardeşi rıza kara görev yapmaktadır.
mehmet özer,aslen çankırı,çerkeş,örenli köyünden akile ile evlenir.akile daha önce,kosbatarın ibrahim'in ağbeyi mehmet ile evlidir.fakat çocuğu olmamış ve genç yaşta bir hastalıktan hayatını kayıp etmiştir.
mehmet özer,geç evlendiği için,bu evlilikten,kezban 1920,rabia 1924,hikmet 1927 ve abdülkadir 1932 dünyaya gelmiştir.kezban biraz ruh hastası olduğu için kendisine ve çevresine zarar verdiği için,babası tarafından,istanbul,bakırköy'de bulunan mazhar osman,ruh ve sinir hastanesine bırakılmıştır.
mehmet özer 3.nisan.1937'de karabük'de kurulan demir-çelik işletmelerinin kurulmasından sonra sonra,köyü terk etmiştir.çünkü köyde,kendisine sık sık sataşmalar olmaktadır.başta kardeşi,hüseyin avni'nin kayınvalidesi kara şerif...o sıralarda karabük,demir-çelik işletmelerinin,işçi çizelgelerini hazırlayacak elaman aranmaktadır.mürecaat eder.ilerlemiş yaşına rağmen kabul ederler.çünkü o yıllarda böyle bir çizelge hazırlayacak insanın karabük'te olması mümkün değildir ve mehmet özer'oğlu kadir özer'in deyimi ile 1953,yılında bu işletmeden emekli olur,henüz maaşını almadan vefat eder.64 yaşında.mezarı eşi ile birlikte,1970 lerin sonundan itibaren buraya defin işlemi yapılmayan,esentepe semtinin üst kısmındadır.tanımadığım mehmet özer'i saygı ile anıyorum.aslında hikaye uzun,ama ben en kısa şekli ile yazmaya çalıştım.aile 'özer'soyadını almıştır.1934,soyadı kanunudan sonra,kardeşi,hüseyin avni 'aksoy' baba salih 'kara'amcaoğlu mehmet ata ise 'doğan' soyadını almıştır.