11 Ekim 2024 Cuma

ILBARIT KOYÜ

sizlere uzunca süredir,yaşadığım ve doğup büyüdüğüm köyümden yazıyorum.doğup büyüdüğüm köy,1927 yılında zonguldak il oluncaya kadar,kastamonu'ya bağlı,safranbolu'nun ılbarıt köyü ve 1965 yılında nedense ismi değiştirildi (üçbölük) adını taktılar,fakat köy halkı ki halen eski ismini kullanmaktadır.kars ilinin,digor ilçesinde ve karaman ilinin,ermenek ilçesinde de (üçbölük) adında birer köy var,gariptir ki onların ismi de sonradan değiştirilmiş.şu anda safranbolu,1937 yılında buraya demir çelik işletmeleri temeli atılınca,ilkönce belde ve daha sonra ilçe ve şimdi ise 1995 yılından beri il olan ve 13 hanelik köy,karabük'e bağlıdır.

yaşamakta olduğum ılbarıt köyü,paflagonya,erken bizans ve rum,17 yüzyılın sonlarında buraya yerleşenler tarafından kurulmuş bir köydür.köyün okuma yazma oranı yüksektir ve camiden önce köyde köy odası ve üst katı köy mektebi olarak hizmet vermiştir.1900 yıllarında aslen bulgaristan,filibe doğumlu olan 1865 doğumlu mehmet cemil efendi,köydeki 4 genci okutarak öğretmen olmasını sağlamıştır.fakat 1914 yılında birinci dünya savaşı patlak vermesi ile köyde ki eli silah tutan tüm gençler askere alınmış ve daha önce askerliğini yapanlarda askere çağrılmış ve iki amcam da bu şekilde askere tekrar alınarak şehit düşmüşlerdir.askere alınan sözünü ettiğim dört öğretmen,biri ingilizlere esir düşmüş,bir diğer ikisi çanakkale savaşına katılmış,biri burada şehit düşerken,bir diğeri o yıllarda albay rütbesinde olan,atatürk'ün emir subaylığını yapmıştır.bir diğeri ise anadolu'nun çeşitli yerlerinde subay olarak görev yapmıştır.cumhuriyet kurulduktan sonra atatürk tekrar öğretmen olarak görevlendirmiştir.

yaşadığım köy,aslen kastamonu-cide'li olan,mizah,roman yazarı ve aynı zamanda şair olan rıfat ılgaz'ın sınıf arkadaşı (öküz ahmet) daha sonra 'hababam sınıfı' adlı romanda (inek şaban) olarak bilinen,ahmet demiralp'ın köyüdür. bilindiği gibi bu tipleme,kemal sunal'ı ünlendirmiştir. kemal sunal yaşama veda ettiğinde,gerçeği halen hayattaydı ve o yılların 'radikal gaztesinden' iki bayan gazeteci tarafımdan bilgi almışlardı.

ılbarıt köyü eski evleri ve konumu nedeni ile,kış aylarında fazla insan yaşamasa da,büyük bir doğal alana sahiptir.geçmiş ananeleri yaşanmasa da ,yaz ayların da az çok bir canlılık vardır.burada ,tarafım tarafında 21 yıldı ayakta tutmaya çalıştığım 'kültür ve sanat merkezi' köye gelenlere bilgi ve hizmet vermektedir.onun için kültü ve sanat adına,yazımın başlığını 'merhaba yeryüzü' diye attım ve buraya,avusturalya,kanada,şili,almanya,fransa,ispanya,danimarka,çekaslovakya,japanyo,kore ve adını unuttuğum bir çok ülkeden insanlar geldi...merhaba sanat diyorum...sanatsız bir yeryüzü,kendi karanlığını yaratmış bir yeryüzüdür.

geçmiş itibarı ile tarihi bir köye sahibiz.sürekli soruyorlar 150 ve daha ileri tarihlere ait evler var mı diye...bir kere ahşap ve kevgir tipi evlerin uzun ömürlü olması ve korunması oldukça güçtür.örneğin köy evleri çatıdan itibaren çökmeye başlar.eski evlerde kiremit sistemi olmadığı için,hiçbir uzun ömürlü olmamıştır. 'bedavra' denile yarma tahtalardan örtülen çatılar,şiddetli kar,fırtına ve yağmurla uzun süre dayanamamıştır.daha sonraları araç çayı ve soğanlı çay yataklarına kurulan kiremit ocakları sayesinde maddi gücü iyi olanlar,çatılarını kiremitle kaplamışlardır. fakat oluklu kiremit tabir edilen bu kiremitlerde bir kaç sende bir aktarılmadığı taktirde,yine evlerde çatıların yıpranmasına neden olmuştur.

köyümüzde en eski ev kabul edilen,üç evden ikisi bu gün yıkılmış viran haldedir.yusufgil,gödegilin evi... kulagilin evi halen ayakta olup doğal olarak eski özelliğini kayıp etmiştir.konak olarak da akkuşgilin 9 odalı konağı 1968 yılında yanmıştır.onunda yapılış tarihi yaklaşık 140 yıllıktır.aşağı meyremgilin evi ile aynı tarihte yapılmıştır.

bu gün köyümüzde halen yıkılmaya yüz tutmuş evler vardır ve bunun yanında evlerini çatı itibarı ile restore ettirenler,evlerinin ömürlerini bir süre daha uzatmışlardır. her şeyden önce eski ustalar olmadığı için,evler genellikle bugünün betonarme sistemi ile yapılmaktadır.kiremit örtüsü ise 'marsilya' kiremit sistemiyle kaplanmaktadır.

ılbarıt köyü şu an ki itibarıyle yaz aylarında bir yaşam aanı olarak kullanılmaktadır. hatta çoğu bazı evler yaz aylarında dahi açılmamaktadır. köyün ileriye dönük bir yaşama şekli olur mu olmaz mı? onu zaman gösterecektir. eko turizm için öneriler gelse de,köyde bu tür potansiyel olmadığı için,şimdilik her şey askıda kalmaktadır. çünkü doğal su kaynakları her geçen gün yok denilecek kadar azalmakta ve bilindiği gibi doğada yok olan her şey artık geri dönmüyor.

daha öncede yazmıştım.ahşap bir evi korumak çatı ile başlar.eğer çatı eskirse ve bakımsız hal alırsa,evinde ömrü gitmiş demektir.köyümüzde eski evlerin üzerin benim çocukluğumda dahi 'bedavra' denilen tahta yarma iki üç milimlik, boyu 60 ,70 cm.eni 15,20 cm.de olan tahtalarla kaplanırdı.bu tahtalar,köknar ve sarıçam türlerinden yapılırdı.şu anda karabük merkeze bağlı,tandır,ortaca, gibi köylerde,bedavra yapılırken,kastamonu ,araç ilçesinden de kereste ve bedavra geldiği biliniyor.

1996 yılında arkidekt dergisinden,rıfat dedeoğlu babam ve benden bilgi almaya geldiğinde,yanındaki mimarlar,çatı örtüsünü sormuşlardı.bilindiği gibi bizde ve safranbolu'da genel çatı örtüleri 'çark' örtü denilen örtü ile yapılmıştır.fakat sonraları,balkon 'günlük' kısımlar çıktığı için, 'beşik' örtüsü ve 'öküzgötü' denilen çatı örtüleri yapılmıştır.çark örtü denilen örtülerin aktarılması oldukça zordur.çünkü 4 tarafa maha

'mahya' denilen sistem kurulduğu için,hemen hemen yeryüzünün her yerinde kullanılan, 'oluklu' kiremit türü kullanılmıştır. çerçen köyü,karataş 'kartalaç'a kurulan oluklu kiremit ocakları sayesinde,köylerimiz ve safranbolu,kiremitle tanışmış olup,çatılar oluklu kiremitle kaplanmıştır.fakat günümüzde oluklu kiremitin örtüsü ve ustaları olmadığı için,ilkönce marsilya'da üretilen kiremit türlerine geçilmiştir.hatta köylerimizde artık 'şıngıl' denilen ve petrolden üretilen,örtülerde kullanılmaktadır.

bunları niye yazıyorum.dün 1918 yılında dedem mehmet tarafından tek kolla yapılan köydeki kinci evimizin çatısındaydım ve sabah kahvaltısı ile ancak iki odanın üzerini tek başıma aktarabildim.çünkü sürekli bir şeyler almak için aşığıya inmek zorundasın.yaklışık 1982 yılından bu yana,yaşadığım ılbarıt köyünde bu dördüncü veya beşinci aktarışım. fakat bir kaç gün sonra tekrar çıkmak üzere ara verdim.bir ev kolay ayakta kalmıyor.

bazı günler vardır ki;tarihe hançer gibi saplanır.
'recai demirsöz'

eğer bir ülke kültürel değerlerden uzaklaşırsa,vahşet kendiliğinden gelir.
'recai demirsöz'

eğer açgözlülüğün önüne geçilseydi,yeryüzü salt uygarlığı hak eder ve insanlar uygarca yaşardı.
'recai demirsöz'

yazmak,aynı zamanda bir insanın kendi kendisi ile konuşmasıdır.
'recai demirsöz'

doğruları konuşmak,doğruları yaşamak anlamına gelmez.
'recai demirsöz'

zamandan merhamet beklemeyin, zaman acımasızdır.
'recai demirsöz'

insan kendini değiştirdikçe,başkalarının da değişeceğini sanıyor.
'recai demirsöz

en zor şey insanlara doğruları anlatmak ve insanların doğruları kabüllenmesidir.
'recai demirsöz'

bazen etrafımda ki insanlara bakıyorum ve kendime dönüyorum.
'recai demirsöz'

eskiden yalnızlığıma kızıyordum,şimdi seviyorum.
'recai demirsöz'

dostum, tarihçi 'hür kalyoncu'benim için 'paflagonya'nın son temsilcisi demişti...olabilirsem ne mutlu bana...

toplumlar reelden uzaklaştığında,sürekli bir sel akıntısında gibi yaşarlar.

'recai demirsöz'

akıl...her insanda vardır,ama birileri başkalarının aklıyla yaşamayı tercih eder.

'recai demirsöz'

en zor şey insanlara doğruları anlatmak ve insanların doğruları kabüllenmesidir.
'recai demirsöz'

doğruları konuşuyor,eğrileri yaşıyoruz...garip deil mi?
'recai demirsöz'

nihayet...2020 yıl sonrasın da insanoğlu yeryüzünde 'uygarlığı' bitirdi.ne m.ö'si ne de m.s'sı kaldı.
'recai demirsöz'

"devrimler ya da savaşlar yoluyla olsun,çürümüş devletlerin iflas yoluyla olsun,elbette bir sürü felaket şimşekleri gibi düşecek modren dünyanın üstüne..."

'van gogh'

siz ki acıyı bilirmisiniz dedi,ama hiç acı çekmeden...
'recai demirsöz'

"bir gün bu memlekte de sabah olursa...haluk"

'tevfik fikret'

sürekli bana akıl verdiler,ama senin aklın ne diye soran olmadı.
'recai demirsöz'

sürekli kayıp ettim...neyi? 'umut'u,ama hepten kayıp olmasın diye sürekli yeniliyorum;'umut'u...
'recai demirsöz'

 

'ılbarıt' köyü

safranbolu'nun doğusunda,safranbolu'ya 26 km.mesafede bir köy.fakat beş dakika yürüdün mü,'ılbarıt' köyünden,safranbolu'yu ve karabük'ün bir kısmını görmen mümkün.köye ilk yerleşen 'paflagonya'lılar,buraya birlikte getirdikleri asma çubuklarını,yetiştirerek bölgedi bağcılığıda başlatmışlar.1960'da baş gösteren 'filoksera'kök hastalığı bağcılığın sonunu getirmiş.insanlar başta istanbul,büyük şehirlere göç etmişler.

doğal olarak ara sıra geriye dönenler evlerini restora ettirirek ayakta kalmasını sağlamışlar,evlerine bakamayanların evleri bir bir yitip gitmiş.köy şu anda ormanın içinde kalmış,bir orman köyü...burada halen hayatta kalmayı başarmış 29.ekim.1999 tarihinde kurulu,küçük bir 'etnoğrafya müzesi' bu güne kadar ülkenin demiyorum,dünyanın dört bir yanından gelenleri ağırlamış.şu anda,insanlar eskisi gibi fazla gelemesede,virüs görevlileri geziyor.fakat böyle bir şey olacağını daha önceden hissettiğim için,akıp giden zamanı algılayıp olup bitenleri daha önceden resmetmiştim.tabiiki bunları insanlara anlatmak o kadar da kolay değil..!

 

 

ÇİĞDEM AVCI

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÇİĞDEM AVCI Özgeçmiş: İstanbul Teknik Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Lisans ve Yüksek Lisans, Dokto...