4 Temmuz 2025 Cuma

SECERE

 


(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

ÜÇBÖLÜK KÖYÜ    SECERESİ

Üçbölük köyü (Ilbarıt) tarihsel geçmişe bakıldığında,ne zaman kurulduğu bilinmektedir.Köydeki ilk bulgular,2500.yıl öncesine getirmektedir.Ve bu bulgular günümüzde korumasız olduğu için,gün geçtikçe tahrip edilmektedir.Yazık ki duyarsız insanların çoğunluğu ise her geçen gün artmaktadır.

Köyümüz adına fazla yazılı belgeler olmadığından,kulaktan duyma bilgiler bizleri,geçmişte köyde yaşayıp bu işe gönül verenler bazında düşünüldüğünde;en fazla 150 veya 200 yıl geriye getirmektedir.Şu anda ki bendeki bilgiler,1864 doğumlu Göde lakaplı ‘Ahmet Yıldırım’ ve Emisto lakaplı aynı zamanda babam,1910 doğumlu ‘Satı Demirsöz’e aittir.Yaklaşık en son 1908 yılında nokta konulan,Kadir Özer tarafından bize emanet edilen,geçmişe dair köy şeceresini,anlaşılır bir şekilde buraya aktarıyorum.Bu şecere 1980 yılında babam Satı Demirsöz’ün Ilbarıt köyünde ki tüm aileleri çözerek analiz etmesi övünçtür.Dolasıyla bu şecerenin tutulduğunda 1820 doğumlular hayattaymış.Saygılarımla

 

 

 

(SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)

 

 

 

TABELA

köyümüzde, köyün evlerinin tanıtım amacıyla, kapılara asılan levhaların büyük bölümü tamamlandı. Aslında bu tanıtım levhalarına, esamiler de yazılmalıydı, ama esimiler büyük ölçüde yazılmadı. Bunun yanında köydeki evlerin yapımında çoğu evin, yapılış tarihi yazılmadığı için bilinmiyor. onun için tahmini bir yol izlendi. Çünkü köyümüzün 270 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen, 200 yıllık bir ev bulunmuyor. Nedeni doğal koşullardan dolayı, evlerin çabuk yıpranması ve çatı aktarımları vs.ler birbirini izliyor. Örneğin Safranbolu evlerinde, 300, 350 yıllık terimler kullanılsa da, o evlerinde geçmiş tarihi 18 yüzyılın sonralarına dayanıyor. Safranbolu evlerini inşa eden, Tahtacı Yörükler, Safranbolu'nun çevre köylerine ve ormana yakın yerlere 18 yüzyılda yerleşmişler ve bu köylerin en büyüğü de, o günün şartlarında,şimdi Karabük'ün merkez köyü olan Bulak Köyüdür ve sırasıyla,Gayaza, Danaköy ve Tokatlı köylerinden de ustalar yetişmiş olup. Ilbarıt Köyün de büyük emeği olan, Gayazalı Osaman Usta ve Oğlu Mehmet Ustadır.

Safranbolu mimarisinde Bulak Köyü ve yukarıda sözü geçen köylerin ustalarının emeği yadsınamaz.

ÜÇBÖLÜK KÖYÜ SECERESİ(ILBARIT)
Üçbölük köyü (Ilbarıt) tarihsel geçmişe bakıldığında,ne zaman kurulduğu bilinmektedir.Köydeki ilk bulgular,2500.yıl öncesine getirmektedir.Ve bu bulgular günümüzde korumasız olduğu için,gün geçtikçe tahrip edilmektedir.Yazık ki duyarsız insanların çoğunluğu ise her geçen gün artmaktadır.

Köyümüz adına fazla yazılı belgeler olmadığından,kulaktan duyma bilgiler bizleri,geçmişte köyde yaşayıp bu işe gönül verenler bazında düşünüldüğünde;en fazla 150 veya 200 yıl geriye getirmektedir.Şu anda ki bendeki bilgiler,1864 doğumlu Göde lakaplı ‘Ahmet Yıldırım’ ve Emisto lakaplı aynı zamanda babam,1910 doğumlu ‘Satı Demirsöz’e aittir.Yaklaşık en son 1908 yılında nokta konulan,Kadir Özer tarafından bize emanet edilen,geçmişe dair köy şeceresini,anlaşılır bir şekilde buraya aktarıyorum.Bu şecere 1980 yılında babam Satı Demirsöz’ün Ilbarıt köyünde ki tüm aileleri çözerek analiz etmesi övünçtür.Dolasıyla bu şecerenin tutulduğunda 1820 doğumlular hayattaymış.Saygılarımla.

 Recai Demirsöz, Selami ALKAN(SND)19MAYIS2013

ESAMİLER:

Hasanoğlu ;Mustafa (Cemal Oğuz,Bağlıca mah.)
Hasanoğlu;Mehmet (Yunus Oğuz,Bağlıca Mah.)
Hasanoğlu;Ramazan (Ramazan Oğuz,Bağlıca Mah.)
Akmustafaoğlu;Mustafa (Gıdavagil,Kareşer Mah.)
Akmustafaoğlu İsmail (Kistirli çavuşgil Kareşer Mah.)
Hacialioğlu Mustafa (Çavuşgil,Ilbarıt köyü)
Hacıalioğlu Hasan (Keleşgil, ” “)
Hacıalioğlu Mehmet (Deliseyingil, ” “)
Hacialioğlu Hasan (Havaşgil ” “)
Hacıalioğlu Emin ( Fıs fıs hafızgil ” “)
Hacıalioğlu Mehmet (Elişgil ” “)
Hacialioğlu Hüseyin (Güdükgil ” “)
Hacıalioğlu Osman (Osman Çavuşgil ” “)
Hacıalioğlu Mehmet (Zaimgil,Kuruoğlan ” “)
Hacıömeroğlu Mehmet (Bilinmiyor-Söyünmüştür)
Hacıömeroğlu Süleyman (Eminegil ” “)
Hacıömeroğlu Mehmet (Kahvecigil ” “)
Hacıömeroğlu Ahmet (Ayrancıgil ” “)
Hacıömeroğlu Mehmet (Karakaşgil ” “)
Hacıömeroğlu Satılmış (Aligülügil ” “)
Hacıömeroğlu Hüseyin (Dokzangil ” “)
Hacıömeroğlu Mehmet (Kulagil ” “)
Hacıömeroğlu Mustafa (Faslıgil ” “)
Hacıömeroğlu Ali (Kazıkaligil ” “)
Hacıömeroğlu Mustafa (Kemanecigil,Söyünmüştür)
Hacıömeroğlu Osman (Cırtosmangil-Bağlıca Mah.)
Hacıömeroğlu Osman (Yanıkgil,Ilbarıt köyü)
Hacıömeroğlu Hüseyin (Yanıkgil-söyünmüştür)
İbrahimbeyoğlu Abdullah (Hüseyinefendigil ” “)
Kadıoğlu Mustafa (Hecelligil ” “)
Kadıoğlu Ahmet (Pehlivangil ” “)
Kadıoğlu Hüseyin (Softagil ” “)
Kadıoğlu Osman (Kosbatargil ” “)
Ortakçıoğlu Hamide (Ortakçıgil-Söyünmüştür-Bağlıca Mah.)
Karaibrahimoğlu Mehmet (Okumuşgil ” “)
Mollahasanoğlu Halil (Cıdıkgil Bağlıca Mah.)
Mollahasanoğlu Mustafa (Tulumagil ” “)
Mollahasanoğlu İsmail (Bilinmiyor-Söyünmüştür)
Mollahasanoğlu Şakir (Cemükgil Bağlıca Mah.)
Sarıibrahimoğlu Mehmet (Şıkkıdıgil Ilbarıt Köyü)
Sarıibrahimoğlu Salih (Pürdegil ” “)
Tavşancıoğlu Abdullah (İpiçürükgil ” “)
Kuruhaliloğlu Mustafa (Akkuşgil ” “)
Kütükçüoğlu Emin (Hatıpgil ” “)
Kütükçüoğlu Hüseyin (Hüsükgil ” “)
Süleymanbeyoğlu Hüseyin (Hürükızgil ” “)
Süleymanbeyoğlu Süleyman (Sülüğünsarıoğlan-Söyünmüştür)
Süleymanbeyoğlu Hüseyin (Karabacakgil-Söyünmüştür)
Süleymanbeyoğlu Mustafa (Karabacakgil-Topalagil)
Süleymanbeyoğlu İsmail (Acumukgil ” “)
Süleymanbeyoğlu Kadir (Acumkgil-Söyünmüştür)
Musluoğlu Mustafa (Sarımuhtargil ” “)
Musluoğlu Ahmet (Gödegil ” ” )
Musluoğlu Mehmet (Emistogil ” ” )
Musluoğlu Osman (Kuruhüseyingil ” “)
Musluoğlu Ömer (Deliahmetgil ” “)
Karamehmetoğlu Hüseyin (İbrahimçavuşgil Kareşer Mah.)
Karamehmetoğlu Mehmet (Kıdımehmetgil ” ” )
Karamehmetoğlu Mustafa (Berbergil ” “)
Karmehmetoğlu Ahmet (Topalahmetgil ” ” )
Karmehmetoğlu Yusuf (Yusufgil Ilbarıt Köyü )
Karamehmetoğlu Salih (” ” ” “
Tangıroğlu Salih (Döndügil ” “)
Tangıroğlu Mehmet (Döndügil-Söyünmüştür)
Gökmenoğlu Raşit (Körraşitgil-Söyünmüştür)
Gökmenoğlu Hasan (Kürtşabangil ” “)
Gökmenoğlu İbrahim (Yamakgil ” ” )
Mollamustafaoğlu Ahmet (İyipgil ” ” )
Mollamustafaoğlu Hüseyin (Mehmetaliefendigil ” “)
Kardelioğlu İbrahim (Meyremgil ” “)

KARYE-İ ILBARIT TABİ KAZA-İ ZA'FERANBORLU...

BUNDAN YAKLAŞIK İKİ ASIR ÖNCESİ,PADİŞAH 2.MAHMUT DÖNEMİNDE, NÜFUS SAYIMI YAPILMIŞ.BİLİNDİĞİ GİBİ 2.MAHMUT,OSMANLI İMPARATORLUĞUNUN EN ACIMASIZ PADİŞAHLARINDANDIR.YENİÇERİ OCAĞINI KAPATIP (ASAKİR-İ MANSÜRE)ADI ALITINDA BİR ORDU KURUP,ASKERLİK YAŞINI 16 YA İNDİRİYOR.

İKİ ASIR ÖNCESİ,ILBARIT KÖYÜ,MERKEZ ILBARIT,BAĞLICA VE KARAŞAR DAHİL 49 HANE OLUP,DAHA SONRA BABAM SATI DEMİRSÖZ'LE TÜRKÇELEŞTİRDİĞİMİZ,1908 YILINA KADAR TUTULMUŞ KÖY KAYIT DEFTERİNDEKİ İNCELEMELERİME GÖRE,İKİ ASIR ÖNCESİ,KÖYÜMÜZ ESAMESİNDE BULUNAN (Dalkıranoğulu) (Nakioğlu) (Hacışabanoğlu) ve (Hoşafçıoğlu) YA DEVŞİRMEYE UĞRAMIŞ YADA,SÖYÜNMÜŞTÜR.

YİNE İKİ ASIR ÖNCESİ,BAĞLICADA (Hacıhasanoğlu-civişgil) KARAŞAR'DA (Akmustafaoğlu-Gıdavagil) (Akmustafaoğlu_Kistirliçavuşgil) YOK

MERKEZ ILBARIT KÖYÜNDE (Mollabekiroğlu-Karakaşgil,Değirmencigil ve Dabazgil), DÖNDÜGİL (Tankıroğlu-iki sülale) , (Kütükçüoğlu- Hatıpgil ve Hüsükgil) (İbrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil) (Karadelioğlu-Aşağımeyremgil) GİBİ SÜLALER YOK.

YİNE O YILLARDA, NÜFUS SAYAMANDI KADINLARI YOK SAYDIKLARINDAN DOLAYI,EV KADINLARI VE KIZLARI KAYIT ALTINA ALMAMIŞLAR.

ÖRNEĞİN (Akkuşgil,Kuruhaliloğlu,baba Halil ve oğul Abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra Abdullah'ın Mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,Mustafa'dan doğup,bu günlere gelenlerdir.)

İKİ ASIR ÖNCESİ 49 HANENİN NÜFUSU ERKEKLER BAZINDA 180 BUNA KADIN VE KIZ ÇOCUKLARINI EKLERSEK 300 YAKIN.GERİYE DÖNÜP BAKTIĞIMIZDA İSE,ILBARIT KÖYÜ ESKİ BİR YERLEŞİM YERİ OLMASINA RAĞMEN TÜRKLERİN BURAYA GELİŞİ 17 ASIRIN ORTALARI VE SONLARI OLABİLİR.ÇÜNKÜ BİZİM SÜLALE (Musluoğuları,üç kardeşten ibaret,Ahmet 1751 doğumlu,Ahmet'ten,Feyzullah ve Hüseyin oluyor.Feyzullah'tan -Emistogil,Hüseyin'den,Kuruhüseyingil) Musluoğlu,Mehmet bin Hasan, 1791 doğumlu,oğlu Mustafa 1806,doğumlu (Zorluhüseyingil ve Gödegil) Ve Musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. O söyünmüş evin yerine,Gödegilden,Hasan Yıldırım ev yapmıştır.

KÖYDE YAŞAM

Değerli Ilbarıt köylüleri,bilindiği gibi bir virüs neredeyse yeryüzünü esir aldı.Karabük miletvekilleri,Karabük Belediye Başkanı ve Safranbolu Belediye Başkanın haberi olmazken,Safranbolu,Karabük,Kastamonu yol kavşağında bulunan,Necati Bey Öğrenci Yuruduna,1500 Cezayirli getirilimiş.Çünkü bu Cezayir'lilieri ülkeleri kabul etmemiş ve biz kabul ediyoruz.

Köydeki konuma gelince,insanlar biribirinden uzak kalmayı tercih ediyor ve herkes mutsuz,olup bitenleri seyrediyor.Tek özgürlüğümüz çıkıp dışarıda dolaşabiliyoruz.Başta bilim adamları susukun ve adına 'Biyolojik Savaş' diyenler oluyor.Televizyonlarda konuşunlar,şu anki konumdan bilgisiz.Kısaca vahim bir tablo ile karşı karışıyayız.Herkese köyden selamlarımı gönderiyorum ve yaşadığınız kentlerde kendinize dikkat edin başka çare olmadığı gibi,geleceğimiz de belirsiz!

KÖYÜMÜZE GELENLER

1800 yıların ortalarında,Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelenler,Ilbarıt Köyünü mesken tutmuşlardır.aynı çevremizde bulunan köyler gibi...Ilbarıt Köyü o yıllarda kadılık bulunan, Safranbolu 'Aktaş' köyüne bağlıyken,gelişmeler sonucu,tam anlamı ile Safranbolu'ya bağlanmış,yine o yıllarda vilayet 1927 Zonguldak il olana kadar,Kastamonu'ya bağlı bir köy olarak, zar zor geçinebilen bir köy konumundadır.Çünkü,ta o yıllarda hasat dönemi bittiğinde, İstanbul'a gitme zorunluluğunu her aile yaşarken,Musluoğuları, Gökmenoğlları ve Kuruhaliloğulları istanbul'da iş yer açmıştır.Musluoğullarından 1751 doğumlu Ahmet7in İstanbul Tophane Semtinde, 'Çinili-Fırın' Gökmenoğullarından,İbrahim,Raşit ve Hasan'ın yine Tophane semtinde, çiğerci dükkanı ve Kuruhaliloğullarından,Zimbilli lakaplı,ismine ulaşamadığım için bu çağrışımdan yola çıkıyorum,daha sonra Mustafa Remzi özlü'ye devretmiş olduğu,Çemberlitaş Fırını...Diğer köylüler ise,başta fırın işçiliği ve simit satıcılığı gibi işlerde çalışarak ailelerine katkıda bulunmuşlardır.

KÖK HASTALIĞI

1950 yıllarında Anadolu'dan büyük şehirlere başlayan göçe,Ilbarıt Köyü 1960 yıllarında baş gösteren (Filoksera) kök hastalığının bağlarda yaptığı hasarlar,sonucu Ilbarıt Köyüde göçe maruz kalmıştır.

İstanbul'da yaşayan Ilbarıt'ların büyük bölümü,başta İstanbul Fatih,Balat , Fener ve benzeri semtlerde,bakkal dükkanı gibi küçük iş yerleri açarken,Kahvehane ve fırıncılık üzerine iş yerleri açan köylüler,yanılmıyorsam 1977 yılında,Balat semtinde 'Üçbölük' adı altında ortak bir fırın açmışlar,fakat 14 ağıza yakın ekmek çıkarmalarına rağmen,ortakların birbirleriyle diyologları iyi gitmediği için,fırın devir edilmiştir.Daha sonra bunlar liste halinde yazılacaktır.Şu an İstanbul'da bakkal işini torun Ruşen Aydın, Hasan Kaya ve Safranbolu'da Mustafa Esen yapmaktadır.

Tüm bunları niye yazıyorum. 1831 Safranbolu ve Köyleri Nüfus Sayımı,aslında köyler kayıt altına alınarak,Osmanlı'nın asker intiyacını 15 yaşa kadar düşürüldüğü gibi,gidenlerin geri dönmesi dahi bir mucize olduğu bir süreç yaşadığı biliniyor,Ilbarıt Köyünün...Çünkü bu sayımda,kadın ve kızların esamisi dahi yok!Bunlar acı gerçekler.

Formun Üstü

Dün Şubat,ayının son günüydü.Her zaman olduğu gibi,yürüyüşe çıkıyordum,bir telefn geldi.Abi köydemisin seni ziyarete geliyoruz.Yürüyüşe ara verdim beklemeye başladım.Yarım saat sonra geldiler.Beni arayan,annesi ve üç bayan...Kendileri yaklaşık 20 yıldır buraya sürekli misafirlerini getirirler.Aslında Hatay'lılar.Doğal olarak köyün konumunu sordular,anlattım ve eski adının Ilbarıt ve şimdiye kadar,Ilbarıt'ın ne anlama geldiği ve hatta ülkede bulunan,43 bin köyün içindede tek çağrışım olduğunu...Tabiki 'müze' gezildi.Yaptığım resimler hakkında bilgi aldılar.Şöyle bir tanımlamada bulundum.'Resim yapana genelde ressam ve asıl kavram sanattır.Ben sanat yapıyorum,ama beni bu güne kadar hiç kimse görmedi.Şu anda da ülkede sanat öldürülmüş vaziyette...Sonra buranın anı defteri var ve bu gün Şubat ayının son günü,yani 29'u artık dört sene sonra 29 olarak görecez,bir şeyler yazın dedim,genelde buraya gelenler,anı defterine bir şeyler yazmamayı tercih ediyorlar,yoksa yazılmış olsaydı,birden çok defter dolacıktı.Çünkü artık insanlar kitap vs.i okumudıkları için,bir anlamada yazmayı unutmuş vaziyette...Varsa yoksa akıllı telefonlar.

Bayanlardan birisi defteri açtı yazmaya başladı.Bu sabah okudum.'Güzel bir köyün vetarihini görmektenmutlu olduk.Burada kendi çabalarıyla bu güzellikleri yaşatan,Recai Demirsöz beyefendiye emekleri içinteşekkürler,duyarlılığından dolayı tebrik ederim.

'Sevgi Çavur'

'Küçük bir hatırlatma 'Kova Yanı Çeşmesinin' suyu tamamen kesilmiş knumda...

KİTAP YAZALIM

Şehir yorgunluğu ve benim tanımlamamla,artık fazlada derinliği olmayan yaşam biçimi...Nedeni;bir apartmanda yaşıyorsun,kimse kimseyi tanımıyor.Hadi tanıdı diyelim,kültürler ve fikirler uyuşmuyor.Yaşam denilen şey,ister istemez insanları bir yerlere sürüklüyor.Çünkü asırın hastalığı denilen 'Stres'insanları kuşatmış vaziyette.Bir gün öncesi,Hamdi Sarı ve arkadaşları vardı.Dünde Hasan Mutlu ve arkadaşları geldi.Sabah Kovayanına suya gittim.Öz Konağının yanında beyaz bir araç gördüm.

Dün yine konuştuk,Hasan Mutlu,köy hakkında bir kitap yazalım dedi...Şöyleki,kitap yazmak o kadar kolay değil.Bir yığın müsvedde hazırlayacaksın.Derinlemesine köyün tarihi dokusundan yaşam biçimine irdeleyeceksin.Çünkü bu gün olmasada,köyün geçmiş bir derinliği var.Bu gün bakıyorsun her şey yüzeysel.Teknoloji denilen şey yaşamı kolaylaştırmış,ama aynı zamanda reel yaşamı da ortadan kaldırmış.Dolısıyla,köyün derinliğinide şu anda benden başka bilen yok.Karşıma 100 bilemedin 150 yıllık birisini çıkarmanız gerekiyor.O 100 yıllık veya 150 yılık birisi bir şeyler biliyorsa tabii...Fakat ben 64 yaşına girmişim ve fiziki olarak 1959 yılından bu güne, gözümün önünden geçen bir takım şeyler hafızamda.Bunun yanında,reel yazılı belgeleride,az çok analiz ettim,örneğin şu an babam Satı Demirsöz'den öndeyim.Öndeyim derken ondan çok şey öğrendim.Babam,Kuruseyingil'le,geçmişte bizim ortak evimiz olduğundan bir haberdardı,ama Kuruseyin'in bizim atamız 1751 doğumlu Ahmet'in oğlu olduğunu bilmiyordu.Terddütlüydü.Bende onu bunu her ne kadar 1831 yılı kayıtı olsada,2 asır diyorum.İki asır olması için 11 yıllık bir fark var,oda büyük bir fark değil.Çünkü bu gün köyün en büyük aile dağlımını yaşamış,Hacıömeroğulları,1831 yılında iki sülale olarak görünüyor.Yinede ben bu sayfada,hafızamdaki birikimleri yazmaya devam edecem.Hasan Mutlu ilede aynı kanıya vardık.İlerde eğer toparlayabilirsek,kitaplaştıracaz.Saygılarımla...

DÜNYA SAVAŞI

Köyümüz Ilbarıt'da Cumhuriyet öncesi, 5 sübyan mualim (öğretmen) varlığını gösterse de ,ancak daha önce askerliğini yapan,Karamehmetoğlularından Salih oğlu Mehmet Özer,1887 doğumulu olup,öğretmenlik mesleğiğini yapabilmiştir.1914 Birinci Dünya Savaşı ve (Seferberlik) ilan edildiğinden,Karamehmetoğullarından,Salih oğlu,Mehmet Özer'in kardeşi Hüseyin Avni Aksoy 1892,Mehmet Özer ve Hüseyin Avni Aksoy'un amca (Hüseyin Avni Aksoy,Çanakkale Savaşında,Atatürk'ün emir subayıdır.)oğlu,Karamehmetoğullarından Yusuf oğlu Mehmet Ata Doğan 1896,Hacömeroğullarından Ahmet Oğlu,Hasan Fehmi Erden 1895 ve Hacıalioğullarından Mustafa oğlu Hasan Efendi 1891(Çanakkale'de Şehit olmuştur) öğretmenliklerini yapamadan askere çağrılmıştır.Cumhuriyet kurulduktan sonra kendilerine tekrar öğretmenlik verildiğinde,yaşları 30 küsuru geçmiştir ve Mehmet Özer'e yaşı diğerlerinden büyük olduğu için, tekrar öğretmenlik verilmemiştir.Kendisi daha sonra köyden ayrılarak D:Ç:İşletmelerinde,işçi çizelgelerini doldurarak,yaştan emekli olmuş,eşi ile birlikte Karabük Kapulu Mezarlığındadır.Saygı ile anıyorum.Köylülerin bilgisine...

18.MART 1915 (ÇANAKKALE SAVAŞI)

KOLAY DEĞİL ÜZERİNDEN 105 YIL GİBİ BİR ZAMAN GEÇMİŞ,ILBARIT KÖYÜNDEN,ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDENLERDEN,HACIALİOĞLU HASAN EFENDİ 1891 (ÖĞRETMEN) HACIÖMEROĞULLARINDAN ŞAKİR ER 1887,KARAMEHMETOĞULLARINDAN RECEP 1891 ER,ŞEHİT DÜŞMÜŞLERDİR.MUSTAFA KEMALİN,EMİR SUBAYI OLAN HÜSEYİN AVNİ AKSOY 1892 SAĞ DÖNMÜŞTÜR.

RECAİ DEMİRSÖZ

Buraya kendimden bir şeyler katarak,bilgiler aktarıyorum ve 1750 doğumlulardan yola çıkarak,yaklaşık 270 yıl 3 asır öncesi,Ilbarıt köyünün kurucuları ve bu köyde yaşamış insanları masaya yatırıyorum.İnsan yaşamında en zor şey 'Tarih'tir.Dahası bir tarihi gün yüzüne çıkarmak...Abartılardan bıkan 'Atatürk' devrin,tarihçilerini toplayarak,şu tümceleri kullanır. 'Bu güne kadar bu toplumun tarihi yazılmamıştır.Siz değerli hocaları göreve çağrıyorum,bu ülkenin ve dünyanın tarihini bir kez daha,salt değerlere dayanarak yazın.' O dönemin tarih prof.leri cumhuriyet kurulduktan sonra titiz çalışmalarla,4 cilt olarak,bu tarih kitaplarını neredeyse 10 yıla yakın bir zamanda yazarlar ve 1931 yılında basımı gerçekleşir.Bu 4 cilt tarih kitabı ve eski haritalar dahil bir çok envanter,başta Ahmet Demiralp,Şükrü Kaya,Abdülkadir Özer'lerin evinde kalmış ve tarafıma verildi.Şu anda (Köy-Müze)sinde...Fakat şu bir realite ki,burda yazdıklarım sadece üç beş kişiyi ilgilendiriyor ve yazdıklarım bir yerde toplanıyor mu bunun bilincinde değilim. Çünkü,Keleşgilin penceresinden,Hecelligilin evinin altından,Aşağıpınara giden yol,bir ılbarıt Köylüsü için daha önemli.

MUSTAFA REMZİ ÖZLÜ (1895-1958)

Bazı istisnaları yazmak kayda değerdir.Mustafa Remzi,Eyüp oğlu Hüseyin 1862 ve anne Hüsüğün kızı,Hüseyin ve Fatma 1867'den olma,Hüseyin'in,Mehmet Ali,1889 ve kızları Hamide 1897 ile birilikte ikinci evlat olarak dünyaya gelir. Oda herkes gibi köy mektebini bitirip,belirili yaşa geldikten sonra,bir daha hiç dönmemek üzere İstanbul'a gider.O yıllarda İstanbul'da Safranbolu,köylerinin yapabileceği tek iş,fırın işçiliği ki,fırın işçiliği bu günün makineleri olmadığı için elle yoğrulan hamur ve güçlü insanların işi,cılız konumdakiler genellikle simit satıcılığı yaparak hayatlarını kazanmışlardır.

Mustafa Remzi, bu günkü Çembirlitaş semtinde,aslen Kuruhaliloğullarından olup,fakat köy kayıtlarında erken köyü terk ettiği çin kendisi hakkında fazla bilgi olmayan,sadece 'Zimbilli' lakablı fırıncının yanına,tezgahtar yamağı olarak işe başlar.Yaşı ileledikçe kendisini geliştirip tezgahtar ve kalfa konumuna getirir.O yıllarda,fırıcılık önem arz ettiği için,gerek kalfalar,gerekse yönetici konumunda olanlar askerlikten muaf tutulduğundan,Mustafa Remzide askere gitmemiştir.Köyümüzde böyle bir kaç örnek vardır.Havaşgilden Aliosman ve Adülhamit'in fırıncı kalfası olan ve görevli olarak Basra ve benzeri yerlere gönderilen, Kepçe lakaplı Süleymanbeyoğlu,Süleyman'dır.

Mustafa Remzi,Çembirlitaş fırınında hem tezgahtar ve yönetici olarak çalışırken,bir gün Zimbilli kendisini,yanına çağırır.Mustafa efendi ben artık elden ayaktan düştüm.Fırını her şeyi ile sana devretmek istiyorum.Fırın yabana gitmesin der.Mustafa Remzi kabul eder ve fırın satın alır.

Zimbilli hakkında fazla bilgi yoktur.Şöyleki Akkuşgilin Konağı olarak bilinen konağı,Zimbilli yaptırsa da gelip içihde oturmaz.Diğer kardeşlerine hibe eder.Diğer kardeşler,en büyük Halil,Osman ve Mehmet Ali'dir.Hasan Çavuş kendisini diğerlerinden ayırarak ayrı ev yapar.Ayrıca 1968 yılında tamamen yanan konakla aşağı Meyremgil'in evi aynı yıl yapılmıştır.

Mustafa Remzi fırını devraldıktan sonra,fırını dahada geliştirip 24 saate,yani hiç maya kesmeden tam güne dönüştürür.Ayrıca kazancından sürekli fonlar ayırarak,başta köy mektebinde okuyon o günkü öğrencilerin tüm masrafalrını ve bir yılda olsa o günün zor koşullarında,köylüye hiç ev geçmeksizin kumanya dağıtır.Ayrıca cumhuriyek kurulduktan sonra Kastamonu Öğretmen Mektebinde köyün dört gencinin okumusuna sponsor olur.Ahmet Demiralp 1907,İbrahim Ünal 1908,Şükrü Kaya 1908 ve Mustafa Algan 1908,bu öğrencilerin aylık,burslarınıda İstanbul'dan gönderir ve o yıllarında Atatürk,her öğerncinin en az bir estürman icra etmesini şart koşar ve öğrncilerin estürmanlarını İstanbul'dan satın alarak Kastamonu'ya gönderir.Ahmet Demiralp, Keman,Mustafa Algan Ud, Şükrü Kaya Mandolin,İbrahim Ünal,Mandolin.Hatta Mustafa Remzi yakınlarınında okumusını ister.Anne tarafından dedesinin torunu,Hüseyin Kütükçü'yü Ticaret Mektebine yazdırır okuturken,Hüseyin,fırının tezgahtarı,Mustafa Remzi'nin abi,Mehmet Ali yüzünden okulu bırakır.Nedeni her gün kendisine vrelimesi gerek 1 lirayı vermek istemez,sürekli tengitlerine dayanamaYine Hüseyin Özlü'yü o yılların en iyi okullarından birine yazdırsada,Hüseyin Özlü'de okuduğu okuldan ayrılır.

Mastafa Remzi Ilbarıt köyünün bir içme suyu için,bir fon ayırır.Fakat hakkında lüzumsuz laflar edilir ve kızarak,bu fono güney karşımızda Ovacık,Musa (Hotonoğlu) köyüne aktarır ve o köyde dağdan su gelmesini sağlar.

1950 yıllarında iktidara gelen Menderes Hükümeti,ilk işi,İstanbul içinde büyük yıkımlarlarla, geniş bulvarlar ve alanlar açması olmuştur.Dolasıyla hemen Çemberlitaş'ın yanabaşında olan,fırında bunlardan nasibini alır. Mustafa Remzi,kızının adını verdiği Aysel Apr.dan olup bitenleri izler.Artık ekmek teknesi yıkılmıştır.Dolasıyla bir devir de kapanmış olur.

RUŞEN AYDIN (1926-2020)

Ilbarıt köyünde her insanın bir hikayesi vardır,ama yazık ki kimse kimse bilmiyormuş gibi yaşar.Ruşen Aydın,ana yaşı 1924'de Osman ve Hamide'nin oğlu olarak dünyaya gelir.Babası Osman 1956 yılında bağdan gelirken,attan düşer ve elindeki baston gözüne saplanır ve orda hayatını kayıp eder.Ruşen Aydın,1934-35 Karamanbaşı Akbulak İlkokulunu bitirdikten sonra,askerlikten önce İstanbul'a tezgahtar yamaklığı olarak gider.Askerlik dönüşü,Çemberlitaş,Mustafa Remzi fırınında tezgahtar.Daha sonraları İstanbul Balat semtinde,İzzet Mutlu'dan sonra,Hamdi Sekban fırınında tezgahtalığını uzun süre yapar,1960 ortalarında ilk bakkal dükkanını açana kadar.Bu arad köyde bir evi satın alarak yeniden yaptırmış ve kardeşinde ayrılmıştır.Bakkallığını emekli oluncaya kadar devam ettirir ve çocuklarına bırakarak,doğduğu köyüne döner.uzun süre çiftçilik yapar.Doğa kanunun yaşlanıcı her kes gibi oda çiftçiliği bırakır.

Yazımın başlığını 'Bir Devir Kapanırken'diye attım.Ruşen amca,1920 lerin son temsilcelerindendi.Geriye Şaziye Demiralp 1923,Yeter Eriş,1924, Rahmiye Tangül 1926 ve Emine Erden 1928 kaldı.Onlara sağlıklı günler diliyorum.

KÖYÜMÜZ ILBARIT

Köyümüz Ilbarıt'da Cumhuriyet öncesi, 5 sübyan mualim (öğretmen) varlığını gösterse de ,ancak daha önce askerliğini yapan,Mehmet Özer,1887 doğumulu olup,öğretmenlik mesleğiğini yapabilmiştir.1914 Birinci Dünya Savaşı ve (Seferberlik) ilan edildiğinden, Kardeşi Hüseyin Avni Aksoy, 1892,Amca oğlu Mehmet Ata Doğan 1896,Hacömeroğullarından Ahmet Oğlu,Hasan Fehmi Erden 1895 ve Hacıalioğullarından Mustafa oğlu Hasan Efendi 1891(Çanakkale'de Şehit olmuştur) öğretmenliklerini yapamadan askere çağrılmıştır.Cumhuriyet kurulduktan sonra kendilerine tekrar öğretmenlik verildiğinde,yaşları 30 küsuru geçmiştir ve Mehmet Özer'e yaşı diğerlerinden büyük olduğu için, tekrar öğretmenlik verilmemiştir.Kendisi daha sonra köyden ayrılarak D:Ç:İşletmelerinde,işçi çizelgelerine doldurarak,yaştan emekli olmuş,eşi ile birlikte Karabük Kapulu Mezarlığındadır.Saygı ile anıyorum.Köylülerin bilgisine...

 

      KILBARIT KÖYÜ,KURULUŞ İTİBARIYLA,HACIÖMEROĞULLARI...

Bilndiği gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına yerleşmeşlerdir.

Hacıömeroğlu Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830 doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841 doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874 doğumludur.

Gardayigil bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah 1796 doğumludur.En büyük oğlu Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş' olarak biliniyor.Diğer kardeş Osman 1863 ve Hüseyin 1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha sonra,Ayranconun Ahmet'le evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye temel duvarı kalmıştır.

Abdullah kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan 1823 doğumlu olup,Karahasan olarak bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer 1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat 1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve Yakup'un babası olduğu bir realite çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855 doğumlu olup,oğluna Ömer ismini vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.

Gardeyigil Hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife

Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu Halil,Şerife ise Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.

Hasanoğlu Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde çocukları vardır.

Kardeşi İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman ve Beşir isminde çocukları vardır.

Formun Üstü

Formun Altı

 

BİLGİ  TOPLAMA

Yaşadığım köyümde,çalışma ortamım ve koşullar o kadarda iyi değil.Burda köy hakkında bilgileri müsveddetler bazında önceden hazırlayıp kayıt ediyorum ve bir daha tekrarı yok.İnternetimin yazı çıkarıda olmadığı için,burda verdiğim emek umarım güme gitmez,Hasan Mutlu kayıt altına alıyorum demişti...Umarım alır.

ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ İTİBARIYLA  

 HACIÖEMEROĞULLARI 2. KISIM...

Hacıömeroğlu Ahmet doğumu 1751

Kardeşi oğlu Osman doğumu 1791

Oğlu Mustafa doğumu 1856

Mustafa oğlu Ahmet 1890

" " " Mehmet 1895

Bu sülale Faslıgildir.

Diğer kardeşi Hüseyin doğumu 1796

Hüseyinoğlu Ali 1819

Diğer oğlu Salih 1823 Hacıömeroğlu Hüseyin burada İyipgili temsil etmektedir.Oğullarının akibeti bilinmemektedir.Oğullarının harici ikide kızı olan Hüseyin'in eşinin ismi Sare'dir.Kızlarından Fatma,Musluoğullarından Hüseyin ile evlendirilmiş olup bu evlilikten, Mustafa (Sarımuhtarın Babası) Ahmet (Göde Mehmet'in Babası) ve Kızkerdeşleri Havva dünyaya gelir.Havva Karaşar Mah'den Kistirliçavuş ile evlenmiştir.Sarımuhtarın babası Mustafa Yacı Köyündeki kızına anneanesinin ismi Sare adını vermiştir.

Hüseyin'diğer kızı Hamide'nin üzerine Ayranco Hasan'ın çobanı,aslen Ovacık Göynükören Köyünden olan Eyüp'ü damat alır.Eyüp'ün bu evlilikten,Ahmet 1860 ve Hüseyin 1862 doğumlu iki oğlu olur.Burada Hüseyin aynı zamanda Mahemet Ali Efendi ve Mustafa Remzi'nin babası olup,anneannesinin simini taşımaktadır.Aile günümüzde söyünmüştür.

Ahmet'in ise Hasan 1882

Ramazan 1889

Eyüp 1895 doğumlu üç oğlu olmuş,Hasan ve Eyüp'ün akibeti bilinmemektedir.Kardeş Ramazan askeri gitmeden evlenmiş olup,Hasan 1908 ve Ahmet 1913 doğumulu iki oğlu olmuştur. Ramazan'da Seferberlik döneminde Balkanlarda şehit olmuştur.

Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu

Oğlu Ali doğumu 1823

Ali'nin oğlu Mehmet 1901 ve kızları Fatma 1897,Hatice 1907 ve Hanife 1910 doğumludur ve ailenin tek ferdi Nazire Kütükçüdür.Ev yeri Ruşen Aydın,tarafından satın alınmıştır.

Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu

Oğlu Ali 1823

Ali oğlu Mehmet 1874 doğumlu olup,sbu aile Kirazgili temsil etmektedir.

Yahya kardeşi Mustafa 1896 doğumlu olup,oğlu Osman (Cırtosman) 1873,Bağlıca Mah.ne iç güveyi gitmiştir Kardeşi Mustafa (Kemaneci) 1864 doğumludur ve Kemanecigil söyünümüş,Cırtosamangil,Bağlıca Mah.de Nuri Işık'gili temsil etmektedir.(Kemaneci)aynı zamanda kardeşi Osmanla birlikte iyi bir keman icracıcı olmakla birlikte,tıp alanında elindeki bir kitapla ilaç üretip,bazı hastalıkları iyi ettiği biliniyor.Evi ise Kirazgilin,alt katta bir odaları vardı.Eşi ile birlikte yaşamını o tek odada tamamlamış.Bilgi Satı Demirsöz)

Hacıömeroğlu Hüseyin 1801 doğumlu

Oğlu Ahmet 1826 doğumlu olup,lakabı onbaşıdır.Eşi Çıraklar köyünden olup,çocuğu olmadığı için söyünmüştür.

Hasan (Ayranco) 1828 doğumlu olup,Mehmet ,1852 Mehmet Kahveci Mustafa'nın babsıdır.,Ahmet 1869 ve Emine isminde üç çocuğu vardır.

Yahya oğlu Ali 1822 doğumludur.Oğlu Satılmış 1880 doğumludur.Satılmış oğlu İsamil (Sotiri) 1897 ve Kardeşi Hamza 1898 doğumludur.Aile Aligülü temsil etmektedir.

Hacıömeroğlu Hasan 1803 doğumlu,

Oğulu Süleyman 1862 doğumlu

Süleymanoğlu Ahmet 1881 doğumlu

" " Hasan 1891 doğumlu,olup bu aile Eminegili teşkil etmektedir.

Küçük bir hatırlatma,bazı babalar ve oğular arasında uzunca bir yaş farkının olması,eğer baba askerlikten sonra evlenmiş olup yaşının 30-35 sınırına gelmesindedir.Çünkü askerlik süresi osmanlıda oldukça uzun olduğu bilinmektedir.

Yine bir hatırlatma,bu yaptığım çalışmayı anında kayıt altına almayın,bir kaç gün içinde üzerinde eklemeler yapabılıyorum.Saygılarımla

SOFTAGİL DAHA ONCE LAKABI       KADIOĞULLARIYMIŞ

KADIOĞLU MEHMET DOĞUM 1791
OĞLU MUSTAFA (SOFTO) DOĞUM 1813
MUSTAFA KIZI ŞERİFE,MUSTAFA VE AYŞE'DEN OLMA DOĞUM 1842, ŞERİFE MUSLUOĞULLARINDAN EMİN'LE EVLİ OLUP MEHMET İSİMİNDE 1856 DOĞUMLU BİR OĞLU VARDIR. (DEDEM)
MUSTAFA OĞLU İSMAİL (HOTUZ)1845 DOĞUMLU

MUSTAFA OĞLU AHMET (PEHLİVAN) 1852 DOĞUMLU,AYRI EV YAPTIRARAK,SOFTAGİLDEN AYRILMIŞTIR.

MUSTAFA KIZI HANİFE 1859 DOĞUMLU OLUP,ILBARIT KÖYÜNDE (DÖNDÜGİL)DE SALİH İLE EVLİ OLUP,BU EVLİLİKTEN AKİF İSMİNDE 1892 DOĞUMLU BİR OĞLU VARDIR VE SARIKAMIŞ HAREKATINDA DONARAK ŞEHİT OLMUŞTUR.

İSMAİL OĞLU HÜSEYİN,İSMAİL VE SULTAN'DAN OLMA 1879 DOĞUMLU

İSMAİL OĞLU MUSTAFA 1886 DOĞUMLU

İSMAİL KIZI AYŞE 1874 DOĞUMLU OLUP,ILBARIT KÖYÜNDE (HAŞİMGİL)DE EVLİ OLUP,ŞÜKRİYE,İBRAHİM,FATMA VE ALİ İSİMNDE DÖRT ÇOCUĞU VARDIR.ALİ HASAN MUTLU'NUN ANNE TARAFINDAN DEDESİDİRVE AYNI ZAMANDA HALAMIN EŞİDİR.

İSMAİL EŞİ SULTAN HASAN VE HATİCE'DEN OLMA 1847 DOĞUMLU

HÜSEYİN EŞİ RAHİME MEHMET VE AYŞE'DEN OLMA 1870 DOĞUMLU

MUSTAFA EŞİ HANİFE MEHMET VE HAMİDE'DEN OLMA 1881 DOĞUMLU (ANNEANNENİZ VE HACILAROBASI KÖYÜNDEN)

HÜSEYİN OĞLU MEHMET 1894 DOĞUMLU

" " " İSMAİL 1901 "

HÜSEYİN KIZI AYŞE 1896 "

" " " SAİDE 1897 "

HOBU,DAYININ DOĞUMUNU BİLMİYORUM ELİMDEKİ EN SON KAYIT 1908 TARİHİNE KADAR TUTULMUŞ,OLUP ANNENİZ 1922 DOĞUMLU.

DOKZANGİL

'Dokzangil' ve bu çağrışım nereden geliyor.Eskiden köyde beş on yıl geçmeden büyük kıtlıklar olurmuş.Ne tarlada ekin,ne bağ ve bahçede meyve...Yine böyle bir yıl,baba Ali Köy Odasının kapısından girer. Köylüler Ali'nin yüzüne bakarlar,Ali oldukça mutsuzdur.Ne olduğunu sorarlar.Ali bir oğlum oldu o da kıtlığa denek geldi der. Köylüler üzülme her şey hallolur.Birbirimize yardım ederek bu zor günleri aşacaz derler. Babada az da olsa umut belirtileri doğar. işte 'Komşu komşunun külüne muhtaçtır' bu anların göstergesidir.Yıl rumi 1290,miladi 1874 dür.Dokzangil çağrışımı buradan gelir. Asıl adı Mustafa olan Dokzan,askerlik dışında gurbete çıkmaz.Çünkü yer zenginidir.Hacılarobası Bağlarından,Tabakevi Suyuna kadar o araziler onundur.Hatta Akkuşgil,Değirmecigil ve Güdükgil Ali özdemire bağ yerlerini o satmıştır.Hatta Değirmencigil,orta Mah'deki ev yerinide Dokzangilden almıştır.Dokzan geçimini tarım ve ustalıkla karşılar.Köye ev yapımına gelen,o zamanların Gayaza (İncekaya) köyünden Mustafa usta,mutlaka Bağlıca Mah'den İbramusta ve Dokuzanı yanına alırmış.İleri derecede sigara içen Dokuzan,bir kaç gün sigarasız kalır.eskiden pamukluenteri denilen,giysiler vardı.Bizim çocukluğumuzda yaşlı kadınlar giyerdi.Dokzan enterinin astarını söküp,bir miktar pamuk çıkarıp,bir kağıta sardıktan sonra ateşleyip bir nefes aldıktan sonra,büyük oğlu Satı'yı yanına çağırır.Bak oğlum bu meret yüzünden yeri yurdu sattım.Bu mereti ne sen iç nede kardeşlerine içir der.Kardeşleri Hasan (Kamyon) ve Mustafa Sabri'dir ve Dokzan,köyden Toprakcuma'ya giden komşusuna,bir miktar para verir.Bana bir kilo tereyağ al der.Komşusu teryağı getirir.Dokzan tereyağnın bir kısmını,tavada ertir ve yufka ekmekle bandıra bandıra yer ve bu son yemeği olur 1938 yılında 64 yaşında hayata veda eder.Dokzan aynı zamanda Sarımuhtargil'den evli olup,Sarımuhtarın eniştesidir.Yıkılmaya yüz tumuş Dokzangilin evni Hamide Uysal tekrar hayata kazandırmıştır.

3.NİSAN.1937 TARİHİNDE,

KARABÜK DEMİR-ÇELİK İŞLETMELERİ KURULDU

3.Nisan.1937 tarihinde, Karabük Demir-Çelik İşletmeleri,kurulduğunda bizim Ilbarıt Köyünden,yaklaşık 40 kişi,fabrikaya iş başı yapmış. Fakat,insanların iş bilinci ve her gün iş kazalarında hayatını kayıp edenleri gördükçe,hemen hemen bunların tamamı,bir bir burayı terk etmiş.Örneğin Karabacakgilin Topala (Mehmet Vural)usta olarak işe başladığı halde,iş bırakmış.Bakmış olacak gibi değil,Karabük Çıraklık okulunu kurmuşlar ve burdan mezun olanlar,daha gevenilir bir şekilde,işe başlamalarına rağmen,1946 yılında Karaşar Mah.den,Satı Mehmet Kara,kendisi elektirik teknisyeni,elektirik arızasını giderirken,bir işçinin inik şarteli kaldırması sonucu,380 volt elektiriğe kapılarak hayatını kayıp etmiştir. Çıraklık okuluna köyümüzden girenler,Mehmet Oğlu,Hikmet Özer,daha sonra,o da fabrikadaki işini bırakıp,Ankara'da bulunan Devlet Basım İşletmesinde çalışmıya başlamıştır.Mustafa Oğlu (Kiraz) Mehmet Esen,okulu bitirmediği çin,babasına gelen vekalet ücreti yüzünden,babası tarafından azarlandığı için,buraları terk edip,Zonguldak-Üzülmez Bölgesinde TTK'ü İşletmelerinde çalışmış olup,orda vefat etmiştir.1972 yılında bir kez köye gelmiş olup,kendisini görmüştüm. Ramazan Oğlu (Cici-Bey) Fabrikada teknisyenken geçirdiği kazada hayatını kayıp etmiştir.Daha sonraları,Demir Çelik İşletmelerine köyümüzden,bir çok kişi girip burdan emekli olmuştur,eskisi kadar kolay olmasa da.

Ilbarıt Köyünden bakınca,kuş uçumu Şeremetdoruğu oldukça yakın gibi görünür.Dün köyden yola çıktım,Çardak kaya,Dabazavlasınınbaşı ve Ortaineceği parelel yürüyerek,baş aşağı yürümeşe başladım.Bilindiği gibi 90 larda Orman Kadostora geçtikten sonra buralar ağaçlandırılmıştı.Kızılçam diktiler,fakat bunlar bir süre büyüdükten sonra,şimdi kurumaya yüz tutmaya başlamışlar,fakat aralarında bölgeyi seven karaçamlar yetişmekte,neyse bu yol bir saat sürdü,sonra Yeniyolu tırmandım,bir düzlüge gelince Ilbarıt Köyünü uzun uzun seyrettim.Köy uzaktan derli toplu,bembeyaz evleri ile ihtişamlı görünsede,köydeden derler ya çıt çıkmıyordu.Yörüyüz esnasında,Ortainecekle,Yeniyol arasında büyük tarlalar açılmış,tarlalara toprak kaymaması için,neredeyse bir otomobil büyüklüğünde taşlarla setler çekilmiş.Taşların her biri yarım ton ağırlığında,,,

Bizim o tarafta tarlalarımız olmadığı için,o bölgeyi fazla tanımam.Fakat, köy tarlaları yeterli olmayınca, geçmişteTepedağ mevkiine tarlalar açılmış,fakat bu kez tarlalardaki ekinleri köye ulaştırmak zor olduğu için,ekinler Haramanlar Mevkiine taşınarak,burda sürülüp tınarları savrulduktan sonra,atlarla eşeklerle,saman ve taneler köye taşınmış. Daha sonra,baktılar olmuyor ilkönce Akyolu ve daha sonrada Yeniyolu açmışlar,Ortainecek ise,at ve eşeklerin yük taşıması için daha sonraları açılmış.Tüm bunlar yaşamın hiçte kolay olmadığı anlar ve zor günlerki...Hatırlıyorum benim çocukluğumda Tepedağı halen ekilirdi ve günde,eğer yola erken koyulursan iki kağnı arabası deste veya bir araba getirebilirdin.

Not.Geçen yıllarda Ankara,Üniversitesinden Pof.Ve Doçent konumunda öğretim görevlilieri gelmişti.Şeremetdoruğunu sordular,bende köyden gösterdim.Görünüşte onlara yakın geldi.Bize kılavuz olurmusun dediler,neyse cipe dolduk,gidiyoruz gidiyoruz,Şeremetdoruğu gelmiyor,yakın görünüyor,ama uzukmış dediler.Bilim adamları,Soğanlıçay Taşını inceliyorlardı,ellerinde çekiç,taşları kırıp torbalara doldurup,incelemek üzere Ankara'ya getirdiler.Bu arada Karabük,Üniversitesinden,Arkologlar geldi,birbirlerine sorular yönettiler.Arkologlar,Safranbolu'da Kaya Mezarlarına rastlamadıklarını söyleyince,Ankara'dan gelen bir prof. Safranbolu'nun taşları Kayamezarlarına uygun değil yanıtını vermişti.

Bir şeyler değer kazanması için,ilkönce manevi değerler önemini koruması gerekiyor.Köyümüz adına şöyle geriye baktığımızda,1920 doğumlulardan sadece dört beş kişi kalmış.Kaldıki Ilbarıt Köyü içi boş bir köy değil,Ilbarıt Köyüne 'Köy Mektebi' alt katındaki köy odası,camiiden önce yapılmış.Dolasıyla köyde öteden beri eğitim almış bir kuşak mevcut...Köye aslen Bulgaristan,Filibe doğumlu Mehmet Cemil Efendinin gelmesi ile kız çocuklarıda eğitim altına alınmış,o dönemin kadınları hemen hemen okur yazardı,benim tanıdıklarım kadarıyla...Daha sonra,köy çocuklarından bazıları, o yılların okulu olan medrese eğitimine gönderilmiş ve sıpyan (çocuk)eğitimi için okul belgeleri verilmiş.Cumhuriyet kurulduktan sonra ise Atatürk bu açığı öğretmen açığını kapatmak için,tekar bunlara öğretmenlik ünvanı vermiştir.Yalnız,Kadir Özerin babası Mehmet Özer diğerlerinden yaşı büyük olduğu için,başvurusu kabul edilmmemiştir.Hatta yaşı biraz küçük olanlara,öğretmenlik diploması verilmiştir.Örneğin Mehmet Ata Doğan,1896 doğumlu,kendisine 1926 yılında diploma verilmiş,30 yaşında ilk görev yeri,Eflani Yağlıca Köyü...Hasan Fehmi Erden, 1895 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1929 yılında verilmiş yaşı 32 olup,görev yeri,şu anda Bartın'ın ilçesi olan Ulus'un Kumluca beldesi.Hüseyin Avni Aksoy, 1892 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1928 yılında verilmiş,yaşı 36 olup görev yeri,Safranbolu,Davutobası Köyüdür.

GERİYE BAKMAK

Ilbarıt,köyünden yeni ve soğuk bir güne merhaba derken,şöyle geriye doğru bakıyorum. 1879 yılında doğanlardan itibaren hatırlıyorum.Örneğin Maylaş,Güdüğün Seyini, Kuruseyingilin Hanife, daha bir çokları,yaşam acıları ile yoluna devam ederken,1920 lerde doğanlardan bir kaç kişinin kalması ve zaman çarkları arasında,insanların nereden nereye sürüklendiği bir realite,geleceğe doğru yol aldığımzda ve an gelecek Ilbarıt Köylüsü artık akrabalık dışında birbirlerini tanımayacak.Örneğin Meyremgilin Kara Mehmet,Mehmet Günal'ın İbrim yani ibrahim adında bir kardeşi vardı,sorsam belki akrabalarının dışında hiç kimse tanımaz.İbrahim Ünal, biri Günal soyadını alırken,diğeri Ünal soyadını almış.1929 yılında,Şükrü Kaya,Mustafa Algan ve Ahmet Demiralp'le birilikte Kastamonu Öğretmen okulunu bitiriler ve tayini Amasaya,Gümüşhacıköye çıkar ve emekli oluncaya kadar orda yaşar.İbrahim Ünal'ı iki kez gördüm.Bir 1960 yıllarında köye gelmişti.En son eniştemlerin,İstanbul,Sultanahmet'deki evlerinde.Eniştem Ömer Günal,yeğeni olur. İstanbul'da oturan İbrahim Günal'n kızı,beni televizyonda izlemiş,yeğenlerime ille dayınla beni tanıştır,ondan çok şey öğrenmek ibtiyorum demiş.İbrahim Ünal 1908 doğumludur.Bildiğim kadarı ile mezarı memeleketinden uzak,İzmir'dedir.Bu günün anekdotuda bu olsun.Herkese selamlar.

 

SU SORUNU

Safranbolu'ya indiğimde bir iki köylüyü görmek dahi insanı mutlu ediyor.Sabahın ilk saatlerinde,çalıştığı iş yerinde Hakan Özlü'yü ziyaret ettim.Hakan Özlü benim kuşağım değil,ama bana köy hakkında sorular yönetiyor,hemde müşterilere bakıyor.Abi Doruğun Ali kim? Ben gençlerin birbirini az çok tanıdığını sanıyordum,malesef artık tanımıyor.Birde abi köy eski haline dönebilir mi?Sorusuydu.

Artık köyün eski haline dönmesi biraz zor.İnsan yaşamında üç faktör çok önemlidir.Hava,su ve toprak...Şu anda ılbarıt'daki son sularda çekilmek üzere,Hadi toprak eskisi kadar ekilip biçilmiyor.Kova yanı üç kere kar yağıp erimesine rağmen,halen sebilden akmıyor.Aşağıpınar hemen hemen aynı,Asma Mezarlığa akıyor,oda oldukça azalmış vaziyette...Gülpınarı sıcaklar bastırınca kesiliyor.İşte böyle bir süreç yaşamaktayız.

Hadi köydeki evler insanla doldurulsun,bu kez insanları yaşama bağlayacak alternatifler yok...Uzun süre sonra insanlar kafayı yer.Ben tek başıma yaşıyorum,ama günde bir sürü alternatif üretiyorum kendimce...Örneğin her gün Çerçen Aşçıoğlu mah.yanına kadar 7 gidiş 7 dönüş 14 km.yürüyorum.Çünkü yapacak başka bir şey yok.Avni Bey demişti,Recai artık bizim nesilden başkaları,bundan sonra biribirini tanımayacak diye...Nitekim öyle...Yinede umut kesilmiyor.Belki ileriki günler bir şeyler gösterir.Herkese selamlar.

 

 

YUSUF EFENDİ...(1862-1917)

Önce Karamehmetoğullarını tanıyalım. Aile,eskiden Safranbolu ve şimdi Karabük'ün merkez köylerinden olan,Karaşar köyüne yerleşmiş olup,geldikleri yer Konya olarak bilinmektedir.Burdan bir aile,Ilbarıt Karaşar Mah.ne yerleşir ve aile daha sonra Karaşar Mah.de dört hane olur.Sırasıyla;Alibeygil,Berbergil,Kocagözgil (Topalahmetgil) ve Karabekirgil...Ailenin bir kolu Yusufgil,Ilbarıt'daki ev yerini Karabacakgil'den alarak,buraya şimdi yıkılan ve köyün en eski evlerinden olan evi yapmıştır. Yusuf Efendi, ben dedemle aynı yaş olduğunu sanıyordum,dedem ondan 6 yaş büyük yani 1856 doğumlu, 'Köy Mektebine' birlikte giderler ve aynı eğitimi görürken,dedem ve annesi,Karaşar mah'de Alibeygil,geçmişten bizim akrabamız imiş ve orya oturmaya giderler,sabah uyanırlarki, 60 santim kar yağmış ve birkaç gün Karaşar'da kalmak zorunda kalırlar ve Yusuf efendi,dedemi bir kaç ders geçer,dedem bir daha mektebe gitmez.Yusuf Efendi geçimini,o yılların en iyi mesleği olan köy imamlığı olarak yapar.Hatta Çıraklar Köyünden,Gökmengilden evlendiğinde, sabah hanımı evin avlusuna indirir.Hanım şu karasapan,şu boyunduruk ve ahırı açar bunlarda öküzler,ben bunların hiçbirinden anlamam.Kendin ekip kendin biçeceksin der.Erken evlendiği için,rumi 1298 doğumlu kızı vardır ve eski öğretmenlerden Mehmet Ata Doğan'ın babasıdır.

Ölünceye kadar aynı zamanda köy katipliğide yapan Yusuf Efendi...O yılların döner sermayesi olan bir torba altınında sorumlusudur.Karaşar Mah:den jandarma lakaplı İsmail Gürleyik,bir gün gelir.Yusuf Efendiye,ben senin harcamaların denetleyecem ve defterleri inceleyecem der.Yusuf Efendi,Köy Odasında,oturduğu köşeden kalkar,Jandarmaya,gel benimle der.Dışarı çıkarlar.Cami duvarının köşe taşını gösterir. O taşı görüyormusun der.Jandarma görüyorum der. Pekiyi o köşe taşının ne kadar çekiç yediğini görüyormusun der ve o taş ne kadar çikiç darbesi almışsa,benim kafamda bu güne kadar o kadar darbe aldı der.Ser kimsin beni dentleyecek kim der.

Çünkü o yıllarda 'Köy Katipliği' o kadar kolay değil,muhtardan daha önemli.Köyde doğan çocukları kayıt edip,şehre bildiriceksin.Köyde toplanan 'aşar' vergilerini toplayıp,gerekli mercilere ulaştıracaksın.

Yusuf Efendi Ilbarıt Köylüsü için bazı sözler kullanmıştır.Belki hoş olmayan sözler,ama yazmak zorundayım. 'Ilbarıt köylüsünden testi olur kulpu olmaz' 'Ilbarıt Köylüsünü harala koysan yarısı dışarıda kalır.' 'Gelene itibar edin,gel denilen yere asla gitmeyin.'

Yusuf Efendi 1916-17 yıllarında köyde baş gösteren 'Tifüs'salgınında,gelini ile birlikte,birer gün arayla vefat eder. Yerine,yani 'Köy Katipliğine' Mustafa Akkuş'un Kardeşi ahmet geçer,Aşar Vergisi toplama sırasında,Karakaş 'Hasan Avcı 'ile aralarında tartışma yaşanır ve Karakaş tarafından bıçaklanır,kan kayıbından vefat eder.Şikayet olmadığı içinde Karakaş mahkum olmaz.Daha sonra,Kurtuluş Savaşını,Türk Köylüsünün gayreti ile kazanan Atatürk,köylünün sırtında büyük yük olan 'Aşar-Vergisini' kaldırır.

Şehir yorgunluğu ve benim tanımlamamla,artık fazlada derinliği olmayan yaşam biçimi...Nedeni;bir apartmanda yaşıyorsun,kimse kimseyi tanımıyor.Hadi tanıdı diyelim,kültürler ve fikirler uyuşmuyor.Yaşam denilen şey,ister istemez insanları bir yerlere sürüklüyor.Çünkü asırın hastalığı denilen 'Stres'insanları kuşatmış vaziyette.Bir gün öncesi,Hamdi Sarı ve arkadaşları vardı.Dünde Hasan Mutlu ve arkadaşları geldi.Sabah Kovayanına suya gittim.Öz Konağının yanında beyaz bir araç gördüm.

Dün yine konuştuk,Hasan Mutlu,köy hakkında bir kitap yazalım dedi...Şöyleki,kitap yazmak o kadar kolay değil.Bir yığın müsvedde hazırlayacaksın.Derinlemesine köyün tarihi dokusundan yaşam biçimine irdeleyeceksin.Çünkü bu gün olmasada,köyün geçmiş bir derinliği var.Bu gün bakıyorsun her şey yüzeysel.Teknoloji denilen şey yaşamı kolaylaştırmış,ama aynı zamanda reel yaşamı da ortadan kaldırmış.Dolısıyla,köyün derinliğinide şu anda benden başka bilen yok.Karşıma 100 bilemedin 150 yıllık birisini çıkarmanız gerekiyor.O 100 yıllık veya 150 yılık birisi bir şeyler biliyorsa tabii...Fakat ben 64 yaşına girmişim ve fiziki olarak 1959 yılından bu güne, gözümün önünden geçen bir takım şeyler hafızamda.Bunun yanında,reel yazılı belgeleride,az çok analiz ettim,örneğin şu an babam Satı Demirsöz'den öndeyim.Öndeyim derken ondan çok şey öğrendim.Babam,Kuruseyingil'le,geçmişte bizim ortak evimiz olduğundan bir haberdardı,ama Kuruseyin'in bizim atamız 1751 doğumlu Ahmet'in oğlu olduğunu bilmiyordu.Terddütlüydü.Bende onu bunu her ne kadar 1831 yılı kayıtı olsada,2 asır diyorum.İki asır olması için 11 yıllık bir fark var,oda büyük bir fark değil.Çünkü bu gün köyün en büyük aile dağlımını yaşamış,Hacıömeroğulları,1831 yılında iki sülale olarak görünüyor.Yinede ben bu sayfada,hafızamdaki birikimleri yazmaya devam edecem.Hasan Mutlu ilede aynı kanıya vardık.İlerde eğer toparlayabilirsek,kitaplaştıracaz.Saygılarımla...

Şöyleki,insanlar insanları dış cepheden tanımaya kalkar ve hiç kimse kimsenin iç dünyasını bilmez ve de bilemez.Kimi insan vardır,sürekli kendini ve çevresini met eder.Fakat bu insan bilmez ki kendi kendini batırdığını... .Uğur Mumcu,alaylı ve dünyanın en büyük araştırmacı gazetecileri arasındaydı.Kendisini tanıma şansım olmadı.Sürekli şu tümceyi kullanrdı. 'Bilgi sahibi olmadan,fikir sahibi olunmaz.' Dolasıyla Ilbarıt Köyü,geçmişi ve bu günü ile basite indirgenecek bir köy değildir.Düşünün bu köy ilk olarak köyde 'Köy Mektebini'kurmuş ve okur yazarlığa ulaşmış bir konumda.Dolasıyla bu köyde,bir yığın insan,mantık yürütübilme erdemine,asırlar öncesi ulaşabilmiş.Bilim buna kavram diyor.Ben 40 yılıdır fiili olarak resim yapıyorum.Bu günü kadarda küçük desteklerle ayakta kalabildim.Bu güne kadarda okuduğum kitapların artık sayısını bilmiyorum.Dün köyde olan Mehmet Tangül,ellerini çatı yaptı.Mithat Demirsöz'le sen aynı noktadasın dedi.Bu onun görüşü.Mithat Demirsöz beşikte iken ben çoktan ilkokula yazılmıştım ve Mithat Demirsöz ikizdi.köy yeri doğduktan sonra zatüreye yakalandı ve vefat etti henüz bir iki aylıkken.İsmide Hikmet'di.Avlu kapısının önüde şaşın şaşkın duruyorum.Alagöz amca elinde bir kazma birde kürekle evden çıktı.Gel benimle dedi.Peşine düştüm köy mezarlığına vardık.Hemen ziyaret yerinin batısında boş bir yeri kazmaya başladı.70,80 santim uzunluğunda bilemedin,40 50 santim derinliğinde bir mezar.Sonra kardeşim,bir kaç kişi eşliğinde,büyük abim Mehmet'in koltuğunu altında taşınarak defnedildi.Şu anda mezar kayıp gibi görünsede,yerini halen biliyorum.59 yıl geçmiş.Mezari sürekli taştan yaptım ,ama taşlar alındı.Köy öğretmenimize gelince...Öğretmenimiz,Köy Enstitüsü mezunu,Kabtamonu'nun araç ilçesinden,piskopatın teki Hikmet Kayalı idi ve öğrencilerini eski bir maşa kanadı ile döverdi.Düşünün 40-50 santim uzunluğunda 8.lik bir demir parçası.Bir ara Hüseyin Tiryaki,adında yine Kastamonu ili Azdavay ilçesi nüfusuna kayıtlı,oda Köy Ünstitüsü mezunu bir öğretmen,daha verildi.O yıllarda 80 yakın öğrenciler,1,2,3 ve 4,5 sınıf olarak ikiye ayrıldı.Hüseyin Tiryaki, Hikmet Kayalı'danda beterdi.Hatıpgilin Hanım kızın saçlarını çekince,saçları kökünden söküldü elinde kaldı.Akkuşgilin Halime kızı topal etti,zavallı kız bir süre topal yaşadı ve bu öğretmen yarı yıl tatili olmadan okuldan alındı.Daha sonrada Hikmet Kayalı köy muhtarı tarafından köyden kovuldu ve Safranbolu,Milli Eğetim Müdürüde,Kastamonu ili araç ilçesindendi. Osman Acar,neredeyse iki yıla yakın köye öğreten atamadı.O günleri hatırlayanlar için bir anekdot.

Safranbolu,1831 Nüfus Kayıtları,yapıtı Karabük Üniversitesi'nden üç tarih hocası tarafından, Osmanlının Ankara'daki arşivinden çıkarılmış ve buna bağlı o yıllara ait bazı belgelerde kitaplaştırılmıştır.Bu kayıtlardan yola çıkarsak,ardan geçen 189 yıl yani iki asıra yakın bir zaman,ben bu yapıttan birilerinin bir şeyler anlayıp algılayacağını sanmıyorum.Bir kere köyümüzde geçmiş nüfusa ait insanların artık 1920'in sonuna gelmesi ve geçmişe dair soyağçlarının olmaması göz önünde bulundurulursa,mutlaka elimizin altında,bilgilerin olması gerektiğine inanıyorum.Yukarıda sözü edilen yapıt dağıtılmaya başlandığında,Selami Alkan Hocanın eline geçmiş ve beni aradı.1831 yılında,köyümüzün nüfusu 300 civarında filan dedi.Daha sonra ben bu yapıtı alıp incelediğimde,evet ortada bir nüfus kayıtı var,ama kadınların esamisi yok.Sadece her hanenin o yıllarda yaşayan erkekleri kayıt altına alınmış.Bu sayım Padişah 2.Mahmut döneminde yapılmış.Padişahı iki şey ilgilendirmektedir.Bir asker,birde Anadolu insanın üzerine yüklediği ağır vergiler.Bir örnek verecem,Ilbarıt Köyünde Hacıhamzaoğlu diye bir esami var.Karamuhtargil...1831 kayıtlarda 9 tane erkek var ve zamanla bu sülale bitmiş,Karagaşgilden Kuruoğlan,Hüseyin Avcı Hecelligilden Ayşe Özen alınırak o evin bacası tüttürülmüş.Artı Karamuhtar 40 sene muhtarlık yapmış ve Yukarı Keleşgilin evide,onun misafirhanesi,bir ara Acamuğun Kardeşi Kel Kadire geçmiş.Kel Kadir'in 5 oğlu varmış onlarda bitince,ev Acumukgile geçmiş,Acumukta,evi Keleşgilin İbrahim Yılmaz'a satmış.

ILBARIT KÖYÜ...YEMEN...BALKANLAR VE DİĞERLERİ...1800'LÜ YILLAR.

Şöyle bir giriş yapmak istiyorum.Köyde bazı esamiler,hacıoğulları diye başlıyor.Osmanlı döneminde,Anadoludan hacca gitmek o kadarda kolay değil.Örneğin bizim köyden biri diyelim yaya yola çıktı,en az bir yılını yolda geçirmesi gerekiyor.Dolasıyla geçmişte Ortadoğu bu kadar kaos içinde değilken,bizim köyden ilk hacca gidenler otobüslerle gittiler ve gece gündüz molalarla yol almak suretiyle,7 gün 7 gecede ancak ulaşabilmişler.O halde bu hacı esamileri,ya Yemen'de askerken,yada bir tama ad olarak kullanılmış.Kesin bir bilgi yok...Örneğin Hacıömeroğlu,Hacıalioğlu,Hacıhamzaoğlu ve Hacışabanoğlu gibi.Kaldıki onca erkek nügusa sahip olmalarına rağmen,Hacıhamzaoğlu,aynı zamanda bu sülalenin bir kolu,Bağlıca Mah.dir veHacı şabanoğlu iki sülale olmasına karşın bu gün söyünmüştür.

Elimin altında bir bilgi var.Tavşancıoğlu,Abdullah,köy kayıt defterine,anne ve baba adı bilinmediği çin geçilmemiş,rumi 1242 miladi 1826 doğumlu...Fakat bu kişi adına bir bilgi aktarılmış...Trablusgarp,merkezinde telgraf çavuşu bulunmaktadır.Kardeşi İbrahim rumi 1255 miladi 1839 doğumlu,tabiki bilinmediği için anne baba adı kayıtta yok ve Tavşancıoğlu Hüseyin zevcesi (eşi) Ayşe, baba Salih, anne Hanife rumi 1268 miladi 1852 doğumlu ve bu aile söyünmüş olup,Elişgilin Karaoğlan olarak bilinen Mehmet Öztürk'diğer kardeş Sarıoğlan diye bilinen, abdullah öztürk'ün kardeşi, Tavşancıoğlunun en son kuşağı Hüseyin ve Ayşe'nin damad olduğu çin bu eve yerleşiyor.Yukarıda sözü edilen Abdullah,yani Turablusgarp'da çavuş olan,bir kızı oluyor oda Göde lakaplı,Ahmet Yıldırım ile evli olup,Ahmet Yıldırım'a o yıllarda aileye sahip çık diye,Tarablusgarp'dan para gönderiyor.

Yemen,Ilbarıt Köyüne binlerce kilometre uzaklıkta,fakat ılbarıt Köylüsü o günün koşullarında Yemen'e asker olarak gönderiliyor.Örneğin Sarımuhtar Lakaplı,Hüseyin Yıldırım. Rumi 1291 miladi 1874 ve 1959 yılında vefat ediyor.Annemle Sarımuhtargile gitmiştik.Sobanın kenarına oturmuş,yufka ekmeği ıslayarak sobaya yapıştırıyor,daha sonra kıtır olan ekmeği yiyor.Ben oturduğum yerde merakla ablak yüzlü bu kişiyi izliyorum,fakat dşarılarda dolaştığını hatırlamıyorum.

Hüseyin Yemen'de askerken,açlıktan çiy kabak yiyor ve fenalaşıyor. Bir İngiliz doktor midesini yıkıyor ve iyiki ölmemişsin diyor.Çünkü çiy kabak,çiy yendiğinde bir insanı öldürebiliyor.Kısaca Hüseyin Yıldırım, Yemen'den sağ salim geliyor.Hatta cumhuriyek kurulduktan sonra,babamlarla birlikte,Bartın,Safranbolu yolunda ve Ahmetusta mevkiinde yol çalışmasında çalışıyor.

Amcam Hasan,askerlik yeri Yemen ve gönüllü gidiyor.Bir anekdot,eğer o yıllarda,Yemen'e gönüllü gidersen,askerlik en az bir yıl kısalıyor.Çünkü Yemen'de ısı yaz aylarında,45-50 dereceye kadar çıkabiliyor.Gönüllü gittiği Yemen'den köye mektup yazıyor ve birde şiir 'Bir kurtulsam şu Yemen elinden/Su içsem Tabakevi'nin gölünden.'O yıllarda Tabakevi suyu henüz köye gelmemiş ve Tabakevinde bir göl halinde.Amcam Rumi 1305 miladi 1889 doğumlu olup,1914 Birinci Dünya Savaşında,tekarar 'seferberlik' sırasında askere alınıyor.Diyarbakır'd şehit düşüyor.Tek tanık Maylaş (Mehmet Koç) yani köylüsü...Akşam hastaneye yatırdık,sabah bakmaya gittiğimde,vefat ettiğini söylediler diyor.1918 yılındada köye künyesi geliyor.

Balkanlar,Ilbarıt Köylüsünün en çok askere alındığı bölge...Çünkü Osmanlı o yıllarda doğuyu pekte önemsemiyor.Örneğin bir Ilbarıt'lının Erzurum'a ulaşması zor.Balkan'lara Tren ve gemilerle asker bir şekilde ulaştırılıyor.Örneğin dedemin babası,askerlik yaptığı yer;Bulgaristan,Varna...akerliğe gittiği tarih,1856 döndüğü tarih,1874 dört 18 yıl dile kolay,dedem beşikteymiş,döndüğünde eşine bu kim diye sormuş.

Dedem,yine Balkanlar gezici asker,Tuna Nehri boyları.Göde Mehmet'i Yunanistan,Yanya rumi 1307 miladi 1891 doğumlu olup,Safranbolu'da aynı zamanda tıp doktoru olan,Ali Yaver Ataman'ın seyisliğini yapmış...Ali Yaver Ataman,doğum tarihini bilmiyorum.1956 yılında vefat etmiş,aslen Kafkasya, Şeyh Şamil soyundan olup,o yıllarda tıbbı nerede okuduğu bilgim yok.Safranbolu Devlet Hastanesine,atanmış ve burada evlenmiş,ilk çocuğu aynı zamanda müzikolog olan oğlu,Sadiyaver Ataman 1906 yılında babasının görev yaptığı Yanya şehrinde dünyaya gelmiştir.

Elişgilin Sarıoğlan Abdullah Öztürk,doğum tarihi rumi 1287 miladi 1871 askerlik ettiği yer,Teselya,Yunanistan.

Not.elimin altında olan bilgiler.Her kesi tek tek yazma şansım yok.Bunları Hasan Mutlu bir yerde toparlayacam ve sonra kitaplaştırırz dediği için yazıyorum.Çünkü bilgisayar oldukça ağır hareket ediyor,ben yazdıktan bir kaç saniye sonra kelimeler ortaya çıkıyor..Birde atölyem soğuk uzun süre çalışamıyorum.Hoşça akıln.

Saygıdeğer köylülerim.Buraya yazdıklarım yazıların tamamı kafadan atma değil.Mantıksal değerlere ulaşıyorum ve yazıyorum.Örneğin,birisi bir şey paylaştığı an anında balıklama atlayanlar oluyor.Hasan Kaya,1831 nüfus sayımını paylaşmış.Ömer Öztürk,bizim sülaleyi bulamadım diyor.Yahu bir kere,Elişgilin,Sarıoğlan,1831 sayımından 43 yıl sonra dünyaya gelmişki,o sayımda belki dedesi dahi yok.Dolasıyla beni en çok yıpratan,1831 sayımı ve elimin altında bulunan 1900'de kayıt altına alınmış,köy kayıt defteri arasındaki boşluk,69-70 yıl gibi bir zaman.Ilbarıt köyüne gelenler,belirgin 1700 yılların ortalarından itibaren ve ilk gelenler,köyün alt kısımını mekan tutumuş ve ben bunları zamanla açıklamaya çalışacam,kim kimden ayrılmış.Kaldıki düşünmeden pat diye bir şey yazılmıyor.Kulaktan duyma bilgilerde,benim fazla işime yaramıyor.Zaten ben bir babam Satı Demirsöz'e inandım.Çünkü derinlemisine çok şey biliyordu ve onunda yanıldığı yerleri düzeltmeye çalışıyorum.Saygılarımla.

ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASI , İLK AİLELER VE AİLELERİN DAĞLIMI...

Ilbarıt Köyü ilk kayıtlar,Hacıhamzaoğullarıdır.Bu aile İlbarıtta iki hane ve Bağlıca Mah.de bir hane olmasına karşın,zamanla söyünmüştür.Bu aileden sonra,Hacıalioğlu esamesi okunmakta ve aile ilk olarak iki hanedir.

HACIALİOĞLU OSMAN, 1761 DOĞUMLU...

HACİALİOĞLU MUSTAFA 1756 DOĞUMLU...

HACIALİOĞLU OSMAN OĞLU HÜSEYİN 1776 DOĞUMLU

DİĞER OĞLU ÖMER 1791 DOĞUMLU...

Aradan geçen bunca zaman baz alındığında ve kim bunlar denildiğinde insan ilk önce bocalıyor ve torunlardan Abdullah'tan yola çıkıldığında,1806 doğumlu sözü edilen Abdullah kim? Abdullah, köyde Havaşgil'den Aliosman'ın dedesi ve Fısfıs Hafız Mehmet Mutlu'nun dedesi.Abdullah'ın iki oğlu oluyor.Hasan, Aliosman'ın babası ve Kör Emin lakablı, Fısfıs Hafız ve kardeşi Abdullah'ın babası...Hasan'ın aynı zamanda iki kızı vardır.Burda kayıt altında olmadığı için lakabı ile yazıyorum Gıdı kız,Safranbolu'da bir demirci ile evlenmiştir.Diğer kızı Sarıyan köyündedir.Hasan,yukarı Meyremgilden Abdullahın kızkardeşi ile evli olup,aynı zamanda,aşağı Meyremgilden Karıtlı ibrahim'le bacanaktır.

Diğer torunlar,sırasıyla Memiş, İsmail, Emin ve Osman'dır.

Örneğin Elişgil bu torunlardan birinin oğlu Ali ile ilintili olup,Ali'nin kimin oğlu olduğu hakkında kayıtlı bir bilgi yoktur. Ali'nin Mehmet (karaoğlan) 1867 ve Abdullah (sarıoğlan) 1891 doğumlu iki oğlu vardır.

Yine aynı sülaleden Güdükgil'in 1831 yılından itibaren reel kayıtlarına 1900 yıllarda rastlandığı için,Baba Ömer'den olma,Havva 1878,Hüseyin 1879 ve Ali 1889 doğumlu üç çocuğu vardır.

Torun Osman, Osman 1830 doğumlu olup,Osmançavuşgili temsil etmektedir.Osman Çavuş'un sırasıyla,Hüseyin (Katırcı) 1862,Mustafa 1865 ve Mehmet 1868 doğumlu üç oğlu vardır.

Formun Üstü

Formun Altı

 

 

Dün Şubat,ayının son günüydü.Her zaman olduğu gibi,yürüyüşe çıkıyordum,bir telefn geldi.Abi köydemisin seni ziyarete geliyoruz.Yürüyüşe ara verdim beklemeye başladım.Yarım saat sonra geldiler.Beni arayan,annesi ve üç bayan...Kendileri yaklaşık 20 yıldır buraya sürekli misafirlerini getirirler.Aslında Hatay'lılar.Doğal olarak köyün konumunu sordular,anlattım ve eski adının Ilbarıt ve şimdiye kadar,Ilbarıt'ın ne anlama geldiği ve hatta ülkede bulunan,43 bin köyün içindede tek çağrışım olduğunu...Tabiki 'müze' gezildi.Yaptığım resimler hakkında bilgi aldılar.Şöyle bir tanımlamada bulundum.'Resim yapana genelde ressam ve asıl kavram sanattır.Ben sanat yapıyorum,ama beni bu güne kadar hiç kimse görmedi.Şu anda da ülkede sanat öldürülmüş vaziyette...Sonra buranın anı defteri var ve bu gün Şubat ayının son günü,yani 29'u artık dört sene sonra 29 olarak görecez,bir şeyler yazın dedim,genelde buraya gelenler,anı defterine bir şeyler yazmamayı tercih ediyorlar,yoksa yazılmış olsaydı,birden çok defter dolacıktı.Çünkü artık insanlar kitap vs.i okumudıkları için,bir anlamada yazmayı unutmuş vaziyette...Varsa yoksa akıllı telefonlar.

Bayanlardan birisi defteri açtı yazmaya başladı.Bu sabah okudum.'Güzel bir köyün vetarihini görmektenmutlu olduk.Burada kendi çabalarıyla bu güzellikleri yaşatan,Recai Demirsöz beyefendiye emekleri içinteşekkürler,duyarlılığından dolayı tebrik ederim. 'Sevgi Çavur'

 

 

ILBARIT KÖYÜ...KURTULUŞ SAVAŞI...

             1920'Lİ YILLAR.

 

Kurtuluş Savaşı,Atatürk'ün Samsun'a çıkışından sonra,sırasıyla yaptığı Erzurum ve sivas kongerelerinden sonra, 27.Aralık .1919' da ankara'ya gelir ve tüm çılışmalarını burda hızlandırır ve 23.Nisan.1920'de Türkiye Büyük Millet Meclisini açar ve kendisine verilen,başkomutanlık ünvanı ile Kurtuluş Savaşı başlamış olur.

 

Kurutuluş Savaşında Ilbarıt Köyünün konumu...Köye bir görevli gelir.Köy muhtarına,köylülerin bir yerde toplanmasını söyler.Muhtar koruyucusu vasatısı ile köylüleri bir yer toplar.Görevli,konuşmaya başlar.Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşı fiilen başlamıştır.Fakat şu anda kurulu ordunun bazı araç ve gereçleri eksiktir.Örneğin cepheye cephane taşımaya yarayacak araç ve gereçler.Onun için buraya gelmemin nedeni,her evden öküzlerinizin birini verceksiniz.Bu öküzler,Safranbolu'da diğer köylerden gelenlerle birleştirilip,Sakarya'ya gönderilecektir.Yılların yorgunluğu üzerlerinde olan köylüler kabul ederler ve her evin verceği öküz belirlenir ve işaretlenir.Köylüler kendi öküzlerine değil,Behiye'nin öküzüne acırlar.Öküz köyün en iri öküzü yaklaşık 400 kg.Ağırlığındadır.Görevli,Sakarya'ya bu öküzleri getirecek kişiyide belirler.Elişgilin Sarıoğlandır,öküzleri Sakarya'ya getircek kişi.Sarıoğlan uzun menzilli yol alabilen dayanıklı bir yapıya sahiptir.Örneğin Çankırı,Karacaören'den tuz ve Bartın'danda o yıllarda Rusya'dan gelen şekeri,getirip onun ticaretini yapmaktadır.Öküzler Safranbolu'ya kadar köyden bir kaç kişinin yardımı ile yola çıkarlar.

 

Safranbolu'da diğer köylerden gelen öküzlerle,Sakarya'ya gidecek guruplar ayarlanır. Sarıoğlanı uyanıklığından dolayı gurup başı yaparlar ve yola çıkılır.Bir kaç gün sonra Gerede'ye ulaşırlar.Gerde'ye vardıklarında, 'Vız vız' zamandır.Öküzlere arı gelir,Her bir bir tarafa dağlır.Bir kısmı,kapısı açık bir caminin içine dolar.Sarıoğlan uzun bir uğraştan sonra öküzleri toparlar,açık yoktur.Tekrar yola koyulurlar,geceleri arazi üzerinde konaklarlar.Boludağları aşılır,Düzce ,Hendek derken.Sakarya'ya ulaşırlar.Sarıoğlan bir bakar ki ortalık ana baba günü...Hemen bir görevli bulur,oldukça uzaktan geldiklerini söyler.Görevli,Sarıoğlanın elinden evrakları alıp öküzleri teslim alır.Bu kez yaya geriye yolculuk başlar.

 

Atatürk,Kurtuluş Savaşı'nı başlattığında,karşısında iki düşman vardır.Bir iç,ikincisi dış düşmandır.Çünkü artık osmanlının hiç bir gücü kalmadığı gibi,ortalık çetelerle doludur.Nitekim Gerede'li Dayıoğlu diye bir çete,Gerde'den yola çıkar ve savaş karşıtı insanları toplayarak,Safranbolu'ya doğru hareket eder.Buralardanda katılan olur hatta bizim köydende.Aslen avukat olan,Hulisi Yazıcıoğlu,Dayıoğlu çetesinden bahseder,ama asıl detayları sansürlemiştir ya da bu konuda bilgisi yoktur.En fazla faydalandığı kişi,eski nüfus memuru,1909 doğumlu,Mustafa Al'dır.Babam Satı Demirsöz'le aralarında bir yaş farak var.

 

Hulisi Yazıcıoğlu,Dayıoğlu çetesine,Eğri Ahmet çeteside karışmıştır.Toprakcuma,mevkiinde,Kastamonu,istikametinden gelen,Binbaşı Şevket Bey taraından bu çeteler dağtılmıştır.Bu bir kere doğru değil. Toprakcuma,Hanovası Mevkiindeki olay,Eğeri Ahmet çetesine daha sonra karışan,Çorum'lu bir çavuştur.Kürt kökenlidir.Eğri Ahmet onun hal ve haraketlerini beğenmez.Bu eşkiya,hem Ovacık,Ganibeyler ve Safranbolu,Bostanbükü'ne iki katlı birer ev yaptırmıştır.Eşkiya,Safranbolu üzerinden,Kastamonu istikametine giden,Kastamonu postasının haberini alır ve Toprakcuma,Hanovasında, postayı pusuya düşürür ve 8 asker posta görevlilerini şehit edip, devlete ait 36 bin lirayı gasp eder.Eğri Ahmet bu olaydan sonra,bu eşkiya ile yollarını ayırır.Bir birlik bu eşkiyaların peşine düşer ve tatamamı yakalanır. Kastamonu,Nasurullah Cami avlusunda ağaçlara asılarak tamamı idam edilir.

 

Dayıoğluna gelince,Binbaşı Şevket Bey,bu çeteyi Kastamonu,Daday civarında,kuşatır ve Dayıoğlu dahil,elabaşlarını ele geçirir.Dayıoğlunun,amacı Kastamonu'yu ele geçirip,İnebolu üzerinden Ankara'ya giden ikmal yollarını kesip,Kurtuluş Savaşını kösteklemek.Fakat tecrübe yeteneği olmadığı için,kayıp eder.Kastamonu'da İstiklal Mahkemisi,kurulur ve Dayıoğlu dahil elebaşlarının idamına karar verilir.İnfaz Safranbolu,eski hükümet binası bahçesinde yapılır.Hatta babamın deyimi ile ,bizim köyden asılanlara bakmaya gidenler olur.Dolasıyla Atatürk,bu yüzden Safranbolu'ya Dayıoğluna destek verdiği için biraz kırgındır.Hulisi Yazıcıoğlu,bunları yazmamıştır.Dağıtıldı diye geçiştirmiştir.

 

 

 

Ilbarıt Köyünden,Kurtuluş Savaşına katılanlar.Yedek Subay vasfı ile sırasıyla...

1.        Hüseyin Efendi.

2) Hasan Efendi.

3) Mehmet Ata.

 

Er konumunda...

1.        Şaban Gökmen (Yamakgil)

2.        Mehmet Mete (Faslıgil)

3.        Beşir Alkan (Gardeyigil)

4.        Mehmit Günal (Meyremgil)

5.        Rıza Kara (Yusufgil)

6.        Ahmet Şahin (Deliseyingil)

7.        İsmail Kalkan (Softagil)

8.        Abdullah Eriş (Akkuşgil)

9.        Mustafa Akkuş ( Akkuşgil)

10.     İbrahim Özcan (Haşimgil)

11.     İsmail Öz (Aligülügil)

12.     Abdullah (....) (Hatıpgil) (Şehit)

 

Not.Unuttuklarım varsa hatırlatın.Tüm bunları usa dayalı yazıyorum ve detayları kısaltıyor özü yazmaya çalışıyorum.Saygılarımla.

 

 

 

RECAİ

Değerli köylülerim,ben bu sayfadaki yazılarımı bir kaç kişi beğensin diye yazmıyorum.Köyde yaşamama rağmen aynı zamanda 'Safranbolu Ekspres Gazetesinde'de yazıyorum.Şehre indiğimde,bazı öğretmen kökenli tanıdıklarımdan yazılarımı takip ettiklerini öğreniyorum ki,hayatım boyunca kendi relatimeden (Gerçekçiliğimden) ödün vermedim.Buradaki yazılarıda,'Söz Uçar Yazı Kalır'mantığından yola çıkarak yazıyorum ki,bu gün Ilbarıt Köyüne üst baştan,alt başa birileri girse,evlerin dili yok ki konuşsun.O halde her köyün bir bilge insana ihtiyacı var ve de olmalı,fakat söylelenler asla kulaktan dolma olmamalı.Bu gün bir şeyler yazmak geçmedi içimden,çünkü acımız büyük ve fotağraflar yaynılanmış,her şehit bir yoksul aileye mensup,ev fotoğrafları bunu teyit ediyor.Saygılarımla.

 

 

RECAİ

Merhabalar,yıllar öncesi Selami hoca bildiklerini konuşuyorsun güzelde,bir kulağımdan girip öbüründen çıkıyor ve bu bildiklerini köyün sayfasına yaz demişti.Şimdi bu bilgileri topralayarak yazıyorum,umuyorum ki bir yerde bu yazılar biriktirilir ve Hasan Mutlu Hocanın önerisi ile kitaplaşır.Kadir Özer,bana köyün bir kitabını yazalım dediğinin üzerinden,33 yıl gibi bir zaman geçti.Çünkü o yıllarda elimin altında yeterli bilgi yoktu,yazsaydık bir şeyler anlatmasına rağmen yüzeysel olacaktı.Örneğin 1831 Safranbolu Nüfus Kayıtları,sadece erkekleri baz alsada,benim oldukça işime yaradı.Köyün eskiye dönük bilinmeyenlerini kendi imkanlarımla çözdüm.Şöyleki,Kuzey Amerika'da bir devlet vardır...Kanada,bu ülke 1840'larda kurulmuş olup,180 yıllık bir ülkedir.1831 Nüfus Kayıtları ondan 9 yaş büyüktür.1831 Nüfus Kayıtları ile elimin altında bulunan,1900 veya ortalarında yazılmış köy kayıt defteri arasında büyük mesafe var,neredeyse 70 yıl,dolasıyla bu yetmiş yılın içinde hayatını kayıp edenler var.Örneğin Bağlıca Mah. Karaibrahimoğullarından, İbrahim ustanın amacası Ali, sözünü ettiğim 70 yılın içinde yaşamış ve kayıtlarda,Ilbarıt Köyünde,bulunan Zekiye isimli kızının,Anne ve baba esamisende geçmektedir.Yine Akkuşgilden,Mustafa Oğlu Osman, Diğer kardeşler,Halil,Mehmet Ali,Hasan Çavuş ve Şükrü Kaya'nın annesi Fatma...Osman da 70 yılın içinde yaşamını yitirdiği için kayıtlarda yok.Fakat çocuklarından yola çıktığımda,yaşı Halil'den küçük...Saygılarımla.

 

 

ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASI ,

İLK AİLELER VE AİLELERİN DAĞLIMI...

Ilbarıt Köyü ilk kayıtlar,Hacıhamzaoğullarıdır.Bu aile İlbarıtta iki hane ve Bağlıca Mah.de bir hane olmasına karşın,zamanla söyünmüştür.Bu aileden sonra,Hacıalioğlu esamesi okunmakta ve aile ilk olarak iki hanedir.

HACIALİOĞLU OSMAN, 1761 DOĞUMLU...

HACİALİOĞLU MUSTAFA 1756 DOĞUMLU...

HACIALİOĞLU OSMAN OĞLU HÜSEYİN 1776 DOĞUMLU

DİĞER OĞLU ÖMER 1791 DOĞUMLU...

Aradan geçen bunca zaman baz alındığında ve kim bunlar denildiğinde insan ilk önce bocalıyor ve torunlardan Abdullah'tan yola çıkıldığında,1806 doğumlu sözü edilen Abdullah kim? Abdullah, köyde Havaşgil'den Aliosman'ın dedesi ve Fısfıs Hafız Mehmet Mutlu'nun dedesi.Abdullah'ın iki oğlu oluyor.Hasan, Aliosman'ın babası ve Kör Emin lakablı, Fısfıs Hafız ve kardeşi Abdullah'ın babası...Hasan'ın aynı zamanda iki kızı vardır.Burda kayıt altında olmadığı için lakabı ile yazıyorum Gıdı kız,Safranbolu'da bir demirci ile evlenmiştir.Diğer kızı Sarıyan köyündedir.Hasan,yukarı Meyremgilden Abdullahın kızkardeşi ile evli olup,aynı zamanda,aşağı Meyremgilden Karıtlı ibrahim'le bacanaktır.

Diğer torunlar,sırasıyla Memiş, İsmail, Emin ve Osman'dır.

Örneğin Elişgil bu torunlardan birinin oğlu Ali ile ilintili olup,Ali'nin kimin oğlu olduğu hakkında kayıtlı bir bilgi yoktur. Ali'nin Mehmet (karaoğlan) 1867 ve Abdullah (sarıoğlan) 1891 doğumlu iki oğlu vardır.

Yine aynı sülaleden Güdükgil'in 1831 yılından itibaren reel kayıtlarına 1900 yıllarda rastlandığı için,Baba Ömer'den olma,Havva 1878,Hüseyin 1879 ve Ali 1889 doğumlu üç çocuğu vardır.

Torun Osman, Osman 1830 doğumlu olup,Osmançavuşgili temsil etmektedir.Osman Çavuş'un sırasıyla,Hüseyin (Katırcı) 1862,Mustafa 1865 ve Mehmet 1868 doğumlu üç oğlu vardır.

 

ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASINDA HACIALİOĞLU ESAMESİ,İKİNCİ AİLE VE DAĞLIMI...

HACIALİOĞLU OSMAN DOĞUM TARİHİ 1756

OĞLU ALİ DOĞUM 1801

DİĞER OĞLU RUŞEN DOĞUM 1816

TORUN MEHMET DOĞUMU 1821

" " İBRAHİM " " 1828

" " HALİL " " 1826

Burada Ruşen'den yola çıkıldığında,sözü edilen Ruşen, Çavuşgil'i temsil etmektedir. Daha sonra oğlu Mustafa doğar ve Mustafa ili birlikte üç kız,Mustafa'nın Osman ve Hatice isminde iki çocuğu olur.Osman 1889 doğumlu olup,1956 yılında Demircibağ mevkiinde attan düşer,bu esnada elindeki baston gözüne saplanır ve orda yaşama veda eder.Hatice 1882 doğumlu olup,Kulagilden,Şakir'le velenir.Şakir Çanakkale Savaşında şehit düşer.

Ruşen'in kızlarından biri Karaşar Mah'de Ahmet oğlu Hasan'la evlenir.İsmi Ayşe'dir 1857 doğumludur.Bu evlilikten iki oğlu bir kızları olur.İsmail (Jandarma) 1889 doğumlu.Abdullah 1891 doğumlu ve kızkardeş Habibe 1888 doğumlu olup,Yörük Köyünden Muratoğlu ile evlenir.Muratoğlu, cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, büyük ihaleler alır ve Elazığ,Malatya arası demiryolunu yapar.1940 larda,eşenin yeğeni olan Ruşen Gürleyik'i bu teren yolunda bir kısım işçinin başına ekip başı yapar.Hatta Muratoğlu ihaleye girdiği bir sırada,ihale kızışır ve iş adamı Vehbi Koç'a iki tokat aşkeder.Amerika'da vefat eden Muratoğlu için,Yörük Köylüleri,gıyabi bir mezar yaptırır.Köydeki büyük konakda,Yörük Köyü Derneğine bağışlanır.

Ruşen'in diğer kızı Şerife 1847 doğumludur.

Kospatargil'den Kadıoğlu Osman'la evlenir.Bu evlilikten Mehmet 1889 ve İbrahim 1897 iki oğlu doğar.Mehmet genç denilecek yaşata vefat eder.Yusuf filden Mehmet Özer'in eşi Akile,ilk evliliğini,Osman oğlu Mehmet'le yapmıştır.

Diğer kızı Akkuşgilden Osman'la yapmıştır isimi Havva'dır ve oğlu Süleyman olmuştur.Süleyman 1878 doğumludur ve Balkan Savaşında şehit olmuştur.

Hacıalioğlu Osman torunu İbrahim, 1828 doğumlu olup,Keleşgil'i temsil etmektedir.Oğlu Hasan olur.Köy kayıt defterinide vefat ettiği için Hasan'ın doğumu ile bilgi yoktur.Hasan'ın Osman ve Mehmetali adında iki oğlu olur.Osman'ında doğum tarihi hakkında bir bilgi yoktur,Osaman oğlu Hasan doğumu 1882.Diğer oğlu Mehmetali 1862 doğumlu olup,Deliseyingil'e içgüveyi girer.Mustafa 1897 ve Ahmet 1901 doğumlu iki oğlu olur.

Hacıalioğlu 1756 doğumlu Osman'dan Alimollagil ve Güngörmezgil diye iki aile esamisi daha olmasına rağmen,Alimollagil çocukları olmadıkları için söyünür.Fakat Alimollanın eşi Ovacık'lı olup,Ovacık Ekincik Köyü, Esenler Mah.den kızkardeşinin oğlu Haşim'i 5 yaşında evlat edinir.Büyüyüp askerliğini filan yaptıktan sonra, geri göndermez.Saftagilden,Hotuz Lakaplı,İsmail'in kızı Ayşe ile evlendirir.bu Evlilikten,Şükriye 1891,İbrahim 1900,Fatma 1904 ve Ali 1908 doğumlu dört çocuğu olur.Burada sözü edilen Ali,Hasan Mutlu Hocanın anne tarafından dedesidir.

Güngörmezgil'e gelince bu aile 1850 yıllarında,köyü terk ederek Safranbolu'ya yerleşirler.Köydeki geriye dönük yerlerini yurtalarını,daha sonra Katırcı Hüseyin'e satarlar.

Toker soyadını alan bu aileye mensup,Safranbolu'da ve Karabük'te işadamları olsada,artık kuyumuculuk dışında çoğu iş hayatından çekildi ya da vefat etti.80 lıi yıllarda tanıdığım bazı yaşlı konumdaki kişilerle sohbet etme şansım oldu.Hatta bu yaşlı kişiler,köyümüzden öğretmen Şükrü Kaya'nın cenaze merasimene katılmışlardıAdına Safranbolu'da Fakülte açılan,Porf.Fethi Toker,bu aileye mensuptur.

 

 

RECAİ

Formun Üstü

Formun Altı

HACIALİOĞULLARINI BİTİRDİM VE HACIÖMEROĞULLARINA GEÇTİM,AMA BENİ OLDUKÇA ZORLAYACAK,ÇÜNKÜ HACIÖMEROĞULLARININ KADINLAR HARİÇ ERKEKLERİN NÜFUSU,SARIYAN (GÜNDOĞAN) KÖYÜ NÜFUSUNA EŞİT.HACIÖMEROĞULLARININ 1831 TARİHİNDE NÜFUSU 50 ERKEK BAZINDA,SARIYAN'IN TÜM KÖYÜN ERKEK NÜFUSU 63...BU ARADA ALDIĞIM İLAÇLARDAN DOLAYI BİRAZ RAHATSIZIM.KİMİ İLAÇLARI BIRAK GIDA TEDAVİSİ YAP DİYOR.ILBARIT'DA ARADIĞINI BULMAK ZOR.

Hacıömeroğullarının içine girmiş bulunmaktayım.Kolay değil 200 yılı çözümlemek,küçük şeyleri büyütebilmek.Örneğin üç tane Ali var,Aligülügilde,Kirazgilde ve Kazıkaligilde...1831 sayımını yapanlar sırdan yazıp geçmiş.Hatta bir vatandaş,Karabük BRTV'de bunların programını yapıyor.Kişiler İstanbul'dan,şurdan burdan bu vatandaşa hocam diye hitap ediyor ve açıyor 1831 Nüfus Kayıtlarını okuyup geçiyor.Karşı taraf bilgilendiğini,o hoca denilen kişide karşı tarafı bilgilendirdiğini sanıyor.Yok öyle bir şey.Üstüne basa basa o aileyi teyit edeceksin.Her kese iyi pazarlar.

KILBARIT KÖYÜ,KURULUŞ İTİBARIYLA,HACIÖMEROĞULLARI...

Bilndiği gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney tarafını tercih ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını mesken tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına yerleşmeşlerdir.

Hacıömeroğlu Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830 doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841 doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874 doğumludur.

Gardayigil bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah 1796 doğumludur.En büyük oğlu Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş' olarak biliniyor.Diğer kardeş Osman 1863 ve Hüseyin 1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha sonra,Ayranconun Ahmet'le evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile varlığıın sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye temel duvarı kalmıştır.

Abdullah kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan 1823 doğumlu olup,Karahasan olarak bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer 1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat 1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in varlığı hakkında herhangi bir bilgi yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve Yakup'un babası olduğu bir realite çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855 doğumlu olup,oğluna Ömer ismini vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar arısnda büyük boşluklar var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.

 

Gardeyigil Hasan'a gelince dört çocuğu olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife

Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu Halil,Şerife ise Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.

Hasanoğlu Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde çocukları vardır.

Kar deşi İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman ve Beşir isminde çocukları vardır.

Formun Üstü

Formun Altı

 

ANEKDOT,

Yaşadığım köyümde,çalışma ortamım ve koşullar o kadarda iyi değil.Burda köy hakkında bilgileri müsveddetler bazında önceden hazırlayıp kayıt ediyorum ve bir daha tekrarı yok.İnternetimin yazı çıkarıda olmadığı için,burda verdiğim emek umarım güme gitmez,Hasan Mutlu kayıt altına alıyorum demişti...Umarım alır.

ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ İTİBARIYLA HACIÖEMEROĞULLARI 2. KISIM...

Hacıömeroğlu Ahmet doğumu 1751

Kardeşi oğlu Osman doğumu 1791

Oğlu Mustafa doğumu 1856

Mustafa oğlu Ahmet 1890

" " " Mehmet 1895

Bu sülale Faslıgildir.

Diğer kardeşi Hüseyin doğumu 1796

Hüseyinoğlu Ali 1819

Diğer oğlu Salih 1823 Hacıömeroğlu Hüseyin burada İyipgili temsil etmektedir.Oğullarının akibeti bilinmemektedir.Oğullarının harici ikide kızı olan Hüseyin'in eşinin ismi Sare'dir.Kızlarından Fatma,Musluoğullarından Hüseyin ile evlendirilmiş olup bu evlilikten, Mustafa (Sarımuhtarın Babası) Ahmet (Göde Mehmet'in Babası) ve Kızkerdeşleri Havva dünyaya gelir.Havva Karaşar Mah'den Kistirliçavuş ile evlenmiştir.Sarımuhtarın babası Mustafa Yacı Köyündeki kızına anneanesinin ismi Sare adını vermiştir.

Hüseyin'diğer kızı Hamide'nin üzerine Ayranco Hasan'ın çobanı,aslen Ovacık Göynükören Köyünden olan Eyüp'ü damat alır.Eyüp'ün bu evlilikten,Ahmet 1860 ve Hüseyin 1862 doğumlu iki oğlu olur.Burada Hüseyin aynı zamanda Mahemet Ali Efendi ve Mustafa Remzi'nin babası olup,anneannesinin simini taşımaktadır.Aile günümüzde söyünmüştür.

Ahmet'in ise Hasan 1882

Ramazan 1889

Eyüp 1895 doğumlu üç oğlu olmuş,Hasan ve Eyüp'ün akibeti bilinmemektedir.Kardeş Ramazan askeri gitmeden evlenmiş olup,Hasan 1908 ve Ahmet 1913 doğumulu iki oğlu olmuştur. Ramazan'da Seferberlik döneminde Balkanlarda şehit olmuştur.

Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu

Oğlu Ali doğumu 1823

Ali'nin oğlu Mehmet 1901 ve kızları Fatma 1897,Hatice 1907 ve Hanife 1910 doğumludur ve ailenin tek ferdi Nazire Kütükçüdür.Ev yeri Ruşen Aydın,tarafından satın alınmıştır.

Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu

Oğlu Ali 1823

Ali oğlu Mehmet 1874 doğumlu olup,sbu aile Kirazgili temsil etmektedir.

Yahya kardeşi Mustafa 1896 doğumlu olup,oğlu Osman (Cırtosman) 1873,Bağlıca Mah.ne iç güveyi gitmiştir Kardeşi Mustafa (Kemaneci) 1864 doğumludur ve Kemanecigil söyünümüş,Cırtosamangil,Bağlıca Mah.de Nuri Işık'gili temsil etmektedir.(Kemaneci)aynı zamanda kardeşi Osmanla birlikte iyi bir keman icracıcı olmakla birlikte,tıp alanında elindeki bir kitapla ilaç üretip,bazı hastalıkları iyi ettiği biliniyor.Evi ise Kirazgilin,alt katta bir odaları vardı.Eşi ile birlikte yaşamını o tek odada tamamlamış.Bilgi Satı Demirsöz)

Hacıömeroğlu Hüseyin 1801 doğumlu

Oğlu Ahmet 1826 doğumlu olup,lakabı onbaşıdır.Eşi Çıraklar köyünden olup,çocuğu olmadığı için söyünmüştür.

Hasan (Ayranco) 1828 doğumlu olup,Mehmet ,1852 Mehmet Kahveci Mustafa'nın babsıdır.,Ahmet 1869 ve Emine isminde üç çocuğu vardır.

Yahya oğlu Ali 1822 doğumludur.Oğlu Satılmış 1880 doğumludur.Satılmış oğlu İsamil (Sotiri) 1897 ve Kardeşi Hamza 1898 doğumludur.Aile Aligülü temsil etmektedir.

Küçük bir hatırlatma,bazı babalar ve oğular arasında uzunca bir yaş farkının olması,eğer baba askerlikten sonra evlenmiş olup yaşının 30-35 sınırına gelmesindedir.Çünkü askerlik süresi osmanlıda oldukça uzun olduğu bilinmektedir.

Formun Üstü

 

Formun Altı

 

'SATI DEMİRSÖZ'E SAYGI İLE, ILBARIT,BAĞLICA,KARAŞAR ESAMİLERİ...'

 

Kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. Bu şecere defteri 1983 yılında ,İlköğretim Müfetişi,Abdülkadir Özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. Şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...Defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide Türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. Daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam Satı Demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. Sadece iki aileyi belirleyemedik.Saygılarımla....

 

HACIÖMEROĞULLARI;ILBARIT

 

1)Hacıömeroğlu Hüseyin (1841) Dokzangil.

 

2)Hacıömeroğlu Satılmış (1880) Aligülügil

 

3)Hacıömeroğlu Mehmet (1829) Bilinmiyor

 

4)Hacıömeroğlu Süleyman (1862) Eminegil

 

5)Hacıömeroğlu Mehmet (1852) Kahvecigil

 

6)Hacıömeroğlu Ahmet (1869) Ayrancıgil

 

7)Hacıömeroğlu İzzet (1874) Beşirgil

 

8)Hacıömeroğlu Ahmet (1833) Gardeyigil

 

9) Hacıömeroğlu Mehmet (1857) Kulagil

 

10) Hacıömeroğlu Mustafa (1856) Faslıgil

 

11) Hacıömeroğlu Ali (1859) Kazıkaligil

 

12) Hacıömeroğlu Mustafa (1842) Kemanecigil

 

13)Hacıömeroğlu Osman (1832) Cırtosamgil- Bağlıca

 

14) Hacıömeroğlu Ali (1874) Kirazgil

 

15) Hacıömeroğlu Osman (1864) Yanıkgil

 

16) Hacıömeroğlu Hüseyin (1865) Sarıhüseyingil

 

HACIALİOĞULLARI ;ILBARIT

 

1) Hacıalioğlu Mustafa ( 1844 ) Çavuşgil

 

2) Hacıalioğlu Hasan ( 1882) Keleşgil

 

3) Hacıalioğlu Ali ( 1830) Alimolalgil

 

4) Hacıalioğlu Mustafa ( 1822) Güngörmezgil

 

5) Hacıalioğlu Emin (1838) Fısfıshafızgil

 

6)Hacıalioğlu Hasan (1839) Havaşgil

 

7) Hacıalioğlu Osman (1864) Elişgil

 

8) Hacıalioğlu Hüseyin (1879) Güdükgil

 

9) Hacıalioğlu Osman (1830) Osmançavuşgil

 

10) Hacömeroğlu Mehmet (1868) İrabegil

 

11) Hacıömeroğlu Mehmet (1862) Delihüseyingil

 

HASANOĞLU ;BAĞLICA

1.        Hasanoğlu Mustafa (1845) Hasangil

2.        Hasanoğlu Mehmet (1874) Gostakgil

3.        Hasanoğlu Ramazan (1852) Hacıhamzagil

 

MOLLAHASANOĞLU ;BAĞLICA

1.        Mollahasanoğlu Halil (1842) Cıdıkgil

2.        Mollahasanoğlu Mustafa (1852) Tulummıstangil

3.        Mollahasanoğlu İsmail (1858) Bilinmiyor

4.        Mollahasanoğlu Şakir (1864) Cemükgil

 

KARAMEHMETOĞLU : kARAŞAR

1.        Karmehmetoğlu Hüseyin (1852) Karabekirgil

2.        Karamehmetolu Mehmet (1866) Alibeygil

3.        Karmehmetoğlu Mustafa (1855) Berbergil

4.        Karamehmetoğlu Ahmet (1844) Kocagözg

 

KARAMEHMETOĞLU : ILBAR

 

1.        Karmehmetoğlu Yusuf (1862) Yusufgil

2.        Karamehmetoğlu Salih (1864) Körzeligil

 

ORTAKÇIGİL :BAĞLICA

 

1.        Ortakçıoğlu Hamide (1874) Ortakçıgil

 

MOLLAMUSTAFAOĞLU : ILBARIT

 

1.        Mollamustafaoğlu Ahmet (1860) İyipgil

2.        Mollamustafaoğlu Hüseyin (1862) Mehmetaliefendigil

 

SÜLEYMANBEYOĞLU :ILBARIT

 

1.        Süleymanbeyoğlu Hüseyin (1842) Hürükızgil

2.        Süleymanbeyoğlu Süleyman (1864) Kepçegil

3.        Süleymanbeyoğlu Süleyman (1862) Sülüğünsarıoğlangil

4.        Süleymanbeyoğlu İsmail (1868) Acumukgil

5.        Süleymanbeyoğlu Kadir (1872) Kelkadirgil

6.        Süleymanbeyoğlu Hüseyin (1842) Fiyseyingil

7.        Süleymanbeyoğlu Mustafa (1842)Karbacakgil

 

TANKIROĞLU : ILBARIT

 

1.        Tankıroğlu Salih (1855) Döndügil

2.        Tankıroğlu Halil (1862) Esami bilinmiyor

 

GÖKMENOĞLU ILBARIT

 

1)Gökmenoğlu İbrahim (1858) Yamakgil

2) Gökmenoğlu Raşit (1864) Körraşitgil

3)Gökmenoğlu Hasan (1867) Yamağınhasanıgil

 

KÜTÜKÇÜOĞLU : ILBARIT

 

1.        Kütükçüoğlu Emin (1847) Hatıpgil

2.        Kütükçüoğlu Hüseyin (1831) Hüsükgil

 

 

HACIHAMZAOĞLU : ILBARIT

 

1.        Hacıhamzaoğlu Mehmet (1838) Zaimgil

 

KARAİBRAHİMOĞLU :BAĞLICA

 

1)Karaibrahimoğlu Mehmet (1855) Kocaseyingil

2)Karaibrahimoğlu İbrahim (1862) Okumuşgil

 

KURUHALİLOĞLU :ILBARIT

 

1.        Kuruhaliloğlu Mustafa (1837) Akkuşgil

 

MUSLUOĞLU : ILBARIT

 

1.        Musluğlu Mustafa (1850) Sarımuhtargil

2.        Musluoğlu Ahmet (1864) Gödegil

3.        Musluoğlu Mehmet (1856) Emistogil

4.        Musluoğlu Osman (1836) Kuruseyingil

5.        Musluoğlu Ömer (1865) Deliahmetgil

 

 

AKMUSTAFAOĞLU : KARAŞAR

1.        Akmustafaoğlu Mustafa (1795) Gıdavagil

2.        Akmustafaoğlu İsmail (1842) Kistirliçavuşgil

 

MOLLABEKİROĞLU :ILBARIT

 

1.        Mollabekiroğlu Emin (1821) Karakaşgil

2.        Mollabekiroğlu Osman (1825) Değirmencigil

3.        Mollabekiroğlu Mustafa (1830) Dabazgil

 

SARIİBRAHİMOĞLU :ILBARIT

 

1.        Saribrahimoğlu Mehmet (1867) Şıkkıdıgil

2.        Sarıibrahimoğlu Salih (1861) Pürdegil

 

KADOĞLU :ILBARIT

 

1.        Kadıoğlu İsmail (1879) Softagil

2.        Kadıoğlu Ahmet (1852) Pehlivangil

3.        Kadıoğlu Mustafa (1863) Hecelligil

4.        Kadıoğlu İbrahim (1953) Kosbatargil

 

İBRAHİMBEYOĞLU : ILBARIT

 

1.        İbrahimbeyoğlu Abdullah (1852) Mıstabeyoğlugil

 

KARADELİOĞLU :ILBARIT

 

1.        Karadelioğlu İbrahim (1855) Meyremgil

 

HACIHASANOĞLU :BAĞLICA

 

1.        Hacıhasanolu Mehmet (1891) Civişgil

 

MUSAOĞLU :ILBARIT

 

1.        Musaoğlu Haşim (1872) Haşimgil

 

TAVŞANCIOĞLU :ILBARIT

 

1.        Tavşancaıoğlu Abdullah (1826) İpiçürükgil

 

iKİ ASIR ÖNCESİ ILBARIT KÖYÜ KAYITLARINDA OLUP BU GÜN ESAMESİ OLMAYAN DÖRT AİLE

 

HOŞAFÇIOĞLU :ILBARIT

 

1.        Hoaşafçıoğlu Ahmet (1806) Esamisi bilinmiyor

 

HACIŞABANOĞLU : ILBARIT

 

1.        Hacışabanoğlu Satılmış (1861) Esamisi bilinmiyor

2.        Hacışabanoğlu Mehmet (1786) Esamisi bilinmiyor

 

NAKİOĞLU :ILBARIT

 

1.        Nakioğlu Hasan (1796) Esamisi bilinmiyor

 

DALKIRANOĞLU : ILBARIT

 

1.        Dalkıranoğlu Mustafa (1791) Esamisi bilinmiyor

 

RECAİ DEMİRSÖZ  EĞİTİM

Şöyleki,insanlar insanları dış cepheden tanımaya kalkar ve hiç kimse kimsenin iç dünyasını bilmez ve de bilemez.Kimi insan vardır,sürekli kendini ve çevresini met eder.Fakat bu insan bilmez ki kendi kendini batırdığını... .Uğur Mumcu,alaylı ve dünyanın en büyük araştırmacı gazetecileri arasındaydı.Kendisini tanıma şansım olmadı.Sürekli şu tümceyi kullanrdı. 'Bilgi sahibi olmadan,fikir sahibi olunmaz.' Dolasıyla Ilbarıt Köyü,geçmişi ve bu günü ile basite indirgenecek bir köy değildir.Düşünün bu köy ilk olarak köyde 'Köy Mektebini'kurmuş ve okur yazarlığa ulaşmış bir konumda.Dolasıyla bu köyde,bir yığın insan,mantık yürütübilme erdemine,asırlar öncesi ulaşabilmiş.Bilim buna kavram diyor.Ben 40 yılıdır fiili olarak resim yapıyorum.Bu günü kadarda küçük desteklerle ayakta kalabildim.Bu güne kadarda okuduğum kitapların artık sayısını bilmiyorum.Dün köyde olan Mehmet Tangül,ellerini çatı yaptı.Mithat Demirsöz'le sen aynı noktadasın dedi.Bu onun görüşü.Mithat Demirsöz beşikte iken ben çoktan ilkokula yazılmıştım ve Mithat Demirsöz ikizdi.köy yeri doğduktan sonra zatüreye yakalandı ve vefat etti henüz bir iki aylıkken.İsmide Hikmet'di.Avlu kapısının önüde şaşın şaşkın duruyorum.Alagöz amca elinde bir kazma birde kürekle evden çıktı.Gel benimle dedi.Peşine düştüm köy mezarlığına vardık.Hemen ziyaret yerinin batısında boş bir yeri kazmaya başladı.70,80 santim uzunluğunda bilemedin,40 50 santim derinliğinde bir mezar.Sonra kardeşim,bir kaç kişi eşliğinde,büyük abim Mehmet'in koltuğunu altında taşınarak defnedildi.Şu anda mezar kayıp gibi görünsede,yerini halen biliyorum.59 yıl geçmiş.Mezari sürekli taştan yaptım ,ama taşlar alındı.Köy öğretmenimize gelince...Öğretmenimiz,Köy Enstitüsü mezunu,Kabtamonu'nun araç ilçesinden,piskopatın teki Hikmet Kayalı idi ve öğrencilerini eski bir maşa kanadı ile döverdi.Düşünün 40-50 santim uzunluğunda 8.lik bir demir parçası.Bir ara Hüseyin Tiryaki,adında yine Kastamonu ili Azdavay ilçesi nüfusuna kayıtlı,oda Köy Ünstitüsü mezunu bir öğretmen,daha verildi.O yıllarda 80 yakın öğrenciler,1,2,3 ve 4,5 sınıf olarak ikiye ayrıldı.Hüseyin Tiryaki, Hikmet Kayalı'danda beterdi.Hatıpgilin Hanım kızın saçlarını çekince,saçları kökünden söküldü elinde kaldı.Akkuşgilin Halime kızı topal etti,zavallı kız bir süre topal yaşadı ve bu öğretmen yarı yıl tatili olmadan okuldan alındı.Daha sonrada Hikmet Kayalı köy muhtarı tarafından köyden kovuldu ve Safranbolu,Milli Eğetim Müdürüde,Kastamonu ili araç ilçesindendi. Osman Acar,neredeyse iki yıla yakın köye öğreten atamadı.O günleri hatırlayanlar için bir anekdot.

YUSUF EFENDİ...(1862-1917)

Önce Karamehmetoğullarını tanıyalım. Aile,eskiden Safranbolu ve şimdi Karabük'ün merkez köylerinden olan,Karaşar köyüne yerleşmiş olup,geldikleri yer Konya olarak bilinmektedir.Burdan bir aile,Ilbarıt Karaşar Mah.ne yerleşir ve aile daha sonra Karaşar Mah.de dört hane olur.Sırasıyla;Alibeygil,Berbergil,Kocagözgil (Topalahmetgil) ve Karabekirgil...Ailenin bir kolu Yusufgil,Ilbarıt'daki ev yerini Karabacakgil'den alarak,buraya şimdi yıkılan ve köyün en eski evlerinden olan evi yapmıştır. Yusuf Efendi, ben dedemle aynı yaş olduğunu sanıyordum,dedem ondan 6 yaş büyük yani 1856 doğumlu, 'Köy Mektebine' birlikte giderler ve aynı eğitimi görürken,dedem ve annesi,Karaşar mah'de Alibeygil,geçmişten bizim akrabamız imiş ve orya oturmaya giderler,sabah uyanırlarki, 60 santim kar yağmış ve birkaç gün Karaşar'da kalmak zorunda kalırlar ve Yusuf efendi,dedemi bir kaç ders geçer,dedem bir daha mektebe gitmez.Yusuf Efendi geçimini,o yılların en iyi mesleği olan köy imamlığı olarak yapar.Hatta Çıraklar Köyünden,Gökmengilden evlendiğinde, sabah hanımı evin avlusuna indirir.Hanım şu karasapan,şu boyunduruk ve ahırı açar bunlarda öküzler,ben bunların hiçbirinden anlamam.Kendin ekip kendin biçeceksin der.Erken evlendiği için,rumi 1298 doğumlu kızı vardır ve eski öğretmenlerden Mehmet Ata Doğan'ın babasıdır.

Ölünceye kadar aynı zamanda köy katipliğide yapan Yusuf Efendi...O yılların döner sermayesi olan bir torba altınında sorumlusudur.Karaşar Mah:den jandarma lakaplı İsmail Gürleyik,bir gün gelir.Yusuf Efendiye,ben senin harcamaların denetleyecem ve defterleri inceleyecem der.Yusuf Efendi,Köy Odasında,oturduğu köşeden kalkar,Jandarmaya,gel benimle der.Dışarı çıkarlar.Cami duvarının köşe taşını gösterir. O taşı görüyormusun der.Jandarma görüyorum der. Pekiyi o köşe taşının ne kadar çekiç yediğini görüyormusun der ve o taş ne kadar çikiç darbesi almışsa,benim kafamda bu güne kadar o kadar darbe aldı der.Ser kimsin beni dentleyecek kim der.

Çünkü o yıllarda 'Köy Katipliği' o kadar kolay değil,muhtardan daha önemli.Köyde doğan çocukları kayıt edip,şehre bildiriceksin.Köyde toplanan 'aşar' vergilerini toplayıp,gerekli mercilere ulaştıracaksın.

Yusuf Efendi Ilbarıt Köylüsü için bazı sözler kullanmıştır.Belki hoş olmayan sözler,ama yazmak zorundayım. 'Ilbarıt köylüsünden testi olur kulpu olmaz' 'Ilbarıt Köylüsünü harala koysan yarısı dışarıda kalır.' 'Gelene itibar edin,gel denilen yere asla gitmeyin.'

Yusuf Efendi 1916-17 yıllarında köyde baş gösteren 'Tifüs'salgınında,gelini ile birlikte,birer gün arayla vefat eder. Yerine,yani 'Köy Katipliğine' Mustafa Akkuş'un Kardeşi ahmet geçer,Aşar Vergisi toplama sırasında,Karakaş 'Hasan Avcı 'ile aralarında tartışma yaşanır ve Karakaş tarafından bıçaklanır,kan kayıbından vefat eder.Şikayet olmadığı içinde Karakaş mahkum olmaz.Daha sonra,Kurtuluş Savaşını,Türk Köylüsünün gayreti ile kazanan Atatürk,köylünün sırtında büyük yük olan 'Aşar-Vergisini' kaldırır

BİR ANEKDOT

Ilbarıt Köyünden bakınca,kuş uçumu Şeremetdoruğu oldukça yakın gibi görünür.Dün köyden yola çıktım,Çardak kaya,Dabazavlasınınbaşı ve Ortaineceği parelel yürüyerek,baş aşağı yürümeşe başladım.Bilindiği gibi 90 larda Orman Kadostora geçtikten sonra buralar ağaçlandırılmıştı.Kızılçam diktiler,fakat bunlar bir süre büyüdükten sonra,şimdi kurumaya yüz tutmaya başlamışlar,fakat aralarında bölgeyi seven karaçamlar yetişmekte,neyse bu yol bir saat sürdü,sonra Yeniyolu tırmandım,bir düzlüge gelince Ilbarıt Köyünü uzun uzun seyrettim.Köy uzaktan derli toplu,bembeyaz evleri ile ihtişamlı görünsede,köydeden derler ya çıt çıkmıyordu.Yörüyüz esnasında,Ortainecekle,Yeniyol arasında büyük tarlalar açılmış,tarlalara toprak kaymaması için,neredeyse bir otomobil büyüklüğünde taşlarla setler çekilmiş.Taşların her biri yarım ton ağırlığında,,,

Bizim o tarafta tarlalarımız olmadığı için,o bölgeyi fazla tanımam.Fakat, köy tarlaları yeterli olmayınca, geçmişteTepedağ mevkiine tarlalar açılmış,fakat bu kez tarlalardaki ekinleri köye ulaştırmak zor olduğu için,ekinler Haramanlar Mevkiine taşınarak,burda sürülüp tınarları savrulduktan sonra,atlarla eşeklerle,saman ve taneler köye taşınmış. Daha sonra,baktılar olmuyor ilkönce Akyolu ve daha sonrada Yeniyolu açmışlar,Ortainecek ise,at ve eşeklerin yük taşıması için daha sonraları açılmış.Tüm bunlar yaşamın hiçte kolay olmadığı anlar ve zor günlerki...Hatırlıyorum benim çocukluğumda Tepedağı halen ekilirdi ve günde,eğer yola erken koyulursan iki kağnı arabası deste veya bir araba getirebilirdin.

Not.Geçen yıllarda Ankara,Üniversitesinden Pof.Ve Doçent konumunda öğretim görevlilieri gelmişti.Şeremetdoruğunu sordular,bende köyden gösterdim.Görünüşte onlara yakın geldi.Bize kılavuz olurmusun dediler,neyse cipe dolduk,gidiyoruz gidiyoruz,Şeremetdoruğu gelmiyor,yakın görünüyor,ama uzukmış dediler.Bilim adamları,Soğanlıçay Taşını inceliyorlardı,ellerinde çekiç,taşları kırıp torbalara doldurup,incelemek üzere Ankara'ya getirdiler.Bu arada Karabük,Üniversitesinden,Arkologlar geldi,birbirlerine sorular yönettiler.Arkologlar,Safranbolu'da Kaya Mezarlarına rastlamadıklarını söyleyince,Ankara'dan gelen bir prof. Safranbolu'nun taşları Kayamezarlarına uygun değil yanıtını vermişti.

BİR ANEKDOT

Ilbarıt,köyünden yeni ve soğuk bir güne merhaba derken,şöyle geriye doğru bakıyorum. 1879 yılında doğanlardan itibaren hatırlıyorum.Örneğin Maylaş,Güdüğün Seyini, Kuruseyingilin Hanife, daha bir çokları,yaşam acıları ile yoluna devam ederken,1920 lerde doğanlardan bir kaç kişinin kalması ve zaman çarkları arasında,insanların nereden nereye sürüklendiği bir realite,geleceğe doğru yol aldığımzda ve an gelecek Ilbarıt Köylüsü artık akrabalık dışında birbirlerini tanımayacak.Örneğin Meyremgilin Kara Mehmet,Mehmet Günal'ın İbrim yani ibrahim adında bir kardeşi vardı,sorsam belki akrabalarının dışında hiç kimse tanımaz.İbrahim Ünal, biri Günal soyadını alırken,diğeri Ünal soyadını almış.1929 yılında,Şükrü Kaya,Mustafa Algan ve Ahmet Demiralp'le birilikte Kastamonu Öğretmen okulunu bitiriler ve tayini Amasaya,Gümüşhacıköye çıkar ve emekli oluncaya kadar orda yaşar.İbrahim Ünal'ı iki kez gördüm.Bir 1960 yıllarında köye gelmişti.En son eniştemlerin,İstanbul,Sultanahmet'deki evlerinde.Eniştem Ömer Günal,yeğeni olur. İstanbul'da oturan İbrahim Günal'n kızı,beni televizyonda izlemiş,yeğenlerime ille dayınla beni tanıştır,ondan çok şey öğrenmek ibtiyorum demiş.İbrahim Ünal 1908 doğumludur.Bildiğim kadarı ile mezarı memeleketinden uzak,İzmir'dedir.Bu günün anekdotuda bu olsun.Herkese selamlar.

 

BİR ANEKDOT

Bir şeyler değer kazanması için,ilkönce manevi değerler önemini koruması gerekiyor.Köyümüz adına şöyle geriye baktığımızda,1920 doğumlulardan sadece dört beş kişi kalmış.Kaldıki Ilbarıt Köyü içi boş bir köy değil,Ilbarıt Köyüne 'Köy Mektebi' alt katındaki köy odası,camiiden önce yapılmış.Dolasıyla köyde öteden beri eğitim almış bir kuşak mevcut...Köye aslen Bulgaristan,Filibe doğumlu Mehmet Cemil Efendinin gelmesi ile kız çocuklarıda eğitim altına alınmış,o dönemin kadınları hemen hemen okur yazardı,benim tanıdıklarım kadarıyla...Daha sonra,köy çocuklarından bazıları, o yılların okulu olan medrese eğitimine gönderilmiş ve sıpyan (çocuk)eğitimi için okul belgeleri verilmiş.Cumhuriyet kurulduktan sonra ise Atatürk bu açığı öğretmen açığını kapatmak için,tekar bunlara öğretmenlik ünvanı vermiştir.Yalnız,Kadir Özerin babası Mehmet Özer diğerlerinden yaşı büyük olduğu için,başvurusu kabul edilmmemiştir.Hatta yaşı biraz küçük olanlara,öğretmenlik diploması verilmiştir.Örneğin Mehmet Ata Doğan,1896 doğumlu,kendisine 1926 yılında diploma verilmiş,30 yaşında ilk görev yeri,Eflani Yağlıca Köyü...Hasan Fehmi Erden, 1895 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1929 yılında verilmiş yaşı 32 olup,görev yeri,şu anda Bartın'ın ilçesi olan Ulus'un Kumluca beldesi.Hüseyin Avni Aksoy, 1892 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1928 yılında verilmiş,yaşı 36 olup görev yeri,Safranbolu,Davutobası Köyüdür.

BİR ANEKDOT...

3.Nisan.1937 tarihinde, Karabük Demir-Çelik İşletmeleri,kurulduğunda bizim Ilbarıt Köyünden,yaklaşık 40 kişi,fabrikaya iş başı yapmış. Fakat,insanların iş bilinci ve her gün iş kazalarında hayatını kayıp edenleri gördükçe,hemen hemen bunların tamamı,bir bir burayı terk etmiş.Örneğin Karabacakgilin Topala (Mehmet Vural)usta olarak işe başladığı halde,iş bırakmış.Bakmış olacak gibi değil,Karabük Çıraklık okulunu kurmuşlar ve burdan mezun olanlar,daha gevenilir bir şekilde,işe başlamalarına rağmen,1946 yılında Karaşar Mah.den,Satı Mehmet Kara,kendisi elektirik teknisyeni,elektirik arızasını giderirken,bir işçinin inik şarteli kaldırması sonucu,380 volt elektiriğe kapılarak hayatını kayıp etmiştir. Çıraklık okuluna köyümüzden girenler,Mehmet Oğlu,Hikmet Özer,daha sonra,o da fabrikadaki işini bırakıp,Ankara'da bulunan Devlet Basım İşletmesinde çalışmıya başlamıştır.Mustafa Oğlu (Kiraz) Mehmet Esen,okulu bitirmediği çin,babasına gelen vekalet ücreti yüzünden,babası tarafından azarlandığı için,buraları terk edip,Zonguldak-Üzülmez Bölgesinde TTK'ü İşletmelerinde çalışmış olup,orda vefat etmiştir.1972 yılında bir kez köye gelmiş olup,kendisini görmüştüm. Ramazan Oğlu (Cici-Bey) Fabrikada teknisyenken geçirdiği kazada hayatını kayıp etmiştir.Daha sonraları,Demir Çelik İşletmelerine köyümüzden,bir çok kişi girip burdan emekli olmuştur,eskisi kadar kolay olmasa da.

BABAM EMÜSTONUN VURDUM DUYMAZLIĞI..

Köylerimizin göç vermediği tarlalarda bir karış dahi yerin kıymetli olduğu ekildiği yıllar.

Fotodaki Rahmetli Mustafa ŞAHİN ( Hafız amca Hürügızgil) ekin biçme zamanı Tarlasındaki ekini biçer hasatı kaldırır harmana tarlaya dökülen arpa başaklarını yesin diye atını bağlar.At uzunca bir urganla ön bacağından yere bir kazık çakılarak bağlanırdı at kaşmasın diye atta ulaşabildiği yere kadar gider ileri gidemez.

Babam Emüstoda o sırada tarladan harmana deste çeker kağnı arabasıyla.

yoluda Hafız amcanın tarlasından geçer.at yolun karşısına geçer kazık yolun bir tarafında at öbür tarafında urgan yolda Babamın geçişini engel olacak şekilde.

Babam atı yolun kazıktan tarafına çekmek yerine atın bağlı olduğu kazığı çıkarıverir. atta olduğu yerde zaten duncukmuş ayağında urganla birlikte kaçar gider.

Hafız amca akşama kadar atı arar bulur.anlar babamın yaptığını gelir bize Laa Emüsto sen bu rahatlıkla çok yaşarsın çok der.hakikaten babam hafız amcadan 25.30 yıl fazla yaşadı.her ikisininde mekanı cennet olsun.

 

EMUSTO

Rahmetli nur içinde yatsın. Bende küçük bir katkıda bulunayim. Babam Willys marka Jeep ile köylere yolcu taşırdı. Birgün havanın karlı ve bozuk olduğu bir gün Emusto ile Ilbarita giderlerken araç kara saplanir yolda kalırlar. Ileri geri bir türlü kurtaramazlar. Sonra Emusto derki; oglanim Yaşar bu iş türkü ile çalgı ile olacak is değil o zaman ben köye yürüyorum der ve gider.Babam da Şakacı mizahliydi. Uzun yıllar bu anısına çevresine anlatırken bende dinlerdim. Özellikle Çakal Osman ve Döndü Teyzem bir araya geldiklerinde anlattirirlardi. Selamlar.

'Dokzangil'

'Dokzangil' ve bu çağrışım nereden geliyor.Eskiden köyde beş on yıl geçmeden büyük kıtlıklar olurmuş.Ne tarlada ekin,ne bağ ve bahçede meyve...Yine böyle bir yıl,baba Ali Köy Odasının kapısından girer. Köylüler Ali'nin yüzüne bakarlar,Ali oldukça mutsuzdur.Ne olduğunu sorarlar.Ali bir oğlum oldu o da kıtlığa denek geldi der. Köylüler üzülme her şey hallolur.Birbirimize yardım ederek bu zor günleri aşacaz derler. Babada az da olsa umut belirtileri doğar. işte 'Komşu komşunun külüne muhtaçtır' bu anların göstergesidir.Yıl rumi 1290,miladi 1874 dür.Dokzangil çağrışımı buradan gelir. Asıl adı Mustafa olan Dokzan,askerlik dışında gurbete çıkmaz.Çünkü yer zenginidir.Hacılarobası Bağlarından,Tabakevi Suyuna kadar o araziler onundur.Hatta Akkuşgil,Değirmecigil ve Güdükgil Ali özdemire bağ yerlerini o satmıştır.Hatta Değirmencigil,orta Mah'deki ev yerinide Dokzangilden almıştır.Dokzan geçimini tarım ve ustalıkla karşılar.Köye ev yapımına gelen,o zamanların Gayaza (İncekaya) köyünden Mustafa usta,mutlaka Bağlıca Mah'den İbramusta ve Dokuzanı yanına alırmış.İleri derecede sigara içen Dokuzan,bir kaç gün sigarasız kalır.eskiden pamukluenteri denilen,giysiler vardı.Bizim çocukluğumuzda yaşlı kadınlar giyerdi.Dokzan enterinin astarını söküp,bir miktar pamuk çıkarıp,bir kağıta sardıktan sonra ateşleyip bir nefes aldıktan sonra,büyük oğlu Satı'yı yanına çağırır.Bak oğlum bu meret yüzünden yeri yurdu sattım.Bu mereti ne sen iç nede kardeşlerine içir der.Kardeşleri Hasan (Kamyon) ve Mustafa Sabri'dir ve Dokzan,köyden Toprakcuma'ya giden komşusuna,bir miktar para verir.Bana bir kilo tereyağ al der.Komşusu teryağı getirir.Dokzan tereyağnın bir kısmını,tavada ertir ve yufka ekmekle bandıra bandıra yer ve bu son yemeği olur 1938 yılında 64 yaşında hayata veda eder.Dokzan aynı zamanda Sarımuhtargil'den evli olup,Sarımuhtarın eniştesidir.Yıkılmaya yüz tumuş Dokzangilin evni Hamide Uysal tekrar hayata kazandırmıştı

Evet Satı Çelik 'Kuruöküz' Kuruöküz lakabıda şöyle geliyor.eskiden Köy Mektebinde,öğretmen çocukları güreştirirmiş,caminin çayırlığında,Dokzan her yıl kuru bir öküzü besler kış yiyeceği olarak kesermiş.Oğul Satı, güreşte yenilince,öğretmen Dokzan sana bu sene Kuruöküz yedirmemiş deyinece derler ya lakap şap diye yerine oturmuş.Satı Çelik'e o yüzden Kuruöküz derler.r.

 

HANELER

Ilbarıt köyü merkez olarak 70 hanedir,bunlara Bağlıca Mah. ve Karaşar Mah.ni eklersek 80 küsurun üzerinde.Geçmişe doğru yola çıktığımızda ise yıkılmış ve söyünmüş aileler ileri safahada...Ilbarıt köyü yukarı mahalleden başlarsak...

Değirmencigil 3 ev

Faslıgil 2 ev...Aile söyünmüştür.

Yusufgil (Körzeligil 1 ev

Emistogil ve Kuruseyingil 1 ev ve daha sonra Emistogil yeni bir ev yapmış olup,Kuruseyingil'in en son evide yıkılmak üzere...

Gödegil bir ev

Dabazgil bir ev...Daha sonra Dabazgilin ev yeri Hasan Mutlu tarafından satın alınarak yeni ev yapılmıştır.

Kepçegil bir ev...Bu aile söyünmüştür.

Deliseyingil bir ev

Hacıkızıgil bir ev...Aile söyünmüştür.

Haşimgil bir ev...Haşimgil ikinci ev ise yangında yanmıştır.

Ortakçı gil bir ev...Bağlıca mah.aile söyünmüştür.

Gostakgil bir ev...Bağlıca Mah.

Hacıhasangil bir ev...Bağlıca Mah.

Hasangil bir ev...Bağlıca mah. Cemal Oğuz yeni bir ev yapmıştır.

Kistirliçavuşgil bir ev...Karaşar mah.aile söyünmüştür.

Alibeygil bir ev,Karaşar mah.ev artık yıkılmaya yüz tutmuştur.

Karabekirgil...Karaşar mah. bir ortak ev...Bir kısmı yıkılmış olup,diğer kısımda 1994 yılında yanarak yok olmuştur.

 

Yukarıda sözü edilen evler ya tamamen yıkılmış yada artık oturulmayacak vaziyettedir. Bu konum hemen hemen her köy için aynıdır. Köy evleri çatı aktığı sürece yıkılmaya mecbur konumdadır.

Formun Üstü

 

 

 

YUSUFGİL
Köyümüzün Köklü ailelerindendir.bu aileden kökenini araştırırsanız okumuş insanlar çıkmıştır.Kaymakam bile vardı1970 yıllarda İzmir Ödemiş Kaymakamı Ata beyin oğlu.
Yusuf DOĞAN bu ailedendi.1973 yılında bir Trafik kaza sonucu hayatını kaybetmişti.
Ek fotoda Turgutlu Ödemiş Karayolu yapımında çok emeği olan Kaymakamlarını yöre halkı unutmamış anısına bir çeşme yaptırmışlar..

Formun Üstü

 

Formun Altı

RECAİ DEMİRSÖZ

Bu gün caminin oraya kedilere amam vermeye gittim,termometre eksi 6 yı gösteriyordu.Anlaşılıyor ki bundan sonra kış ayları Ilbarıtlılar için bir yaşama yeri değil. akşam geç saatlerinde Ünal Hacıalioğlu aradı.Safranbolu'da Aytekin Kuş ve bir kaç arkadaşla,TRT Müzik Kanalındaki programı izledik gurur duyduk ve aramızda şöye konuştuk;Recai için bir şeyler papmalıyız.Bende şöyle dedim abi benim yaşım 64 olmuş,bu güne kadar hiçbir şey yapılmamış,bundan sonramı yapılacak.Belki Ünal Hacıalioğlunu bilmeyenler vardır.Osmançavuş gilden,Osman Çavuşun en büyük oğlu,Katırcı Hüseyin'in torunudur.Yani Alibıdık'ın amcasının...Herkese selamalar.

BİR ANEKDOT...

Ilbarıt köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.Cami öncesi 'Köy-Odası' ve 'Köy-Mektebi' vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, Köy-odası ve Mektebinin ne zaman yapıldığı bilimemektedir.

Aynısı Hacılarobasıköyündede vardı, Hacılarobası Köyündeki yıkılıp yerine yenisi yapıldı.Bizdekiise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp yenisi yapıldı.

Köy Mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,Mehmet Cemil Efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.Hattaburdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim görmüşlerdir.Fıs Fıs Hafız (Mehmet Mutlu) gibi...

Cumhuriyet önceside Köy Mektebinde eğitime devam edilmiş.O yılları babam Satı Demirsöz şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve Hacılarobası köyünde olduğu için,Ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya gelinirdi.Hocamızda,Kuzyaka'dan Telli lakaplı ve Abdülkadir Özer'in babası Mehmet Özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.

Köy Mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmenolanlar,Hüseyin Avni Aksoy,Mehmet Ata Doğan ve Hasan Tahsin Erden'dir.Cumhuriyetin kurulması ile Mustafa Remzi sponsorluğunda, Kastamonu Öğretmen okuluna gönderilen,AhmetDemiralp,ŞükrüKaya,İbrahim Ünal ve Mustafa Algan'dır.

Köy Mektebi,Mehmet Ata Doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile 1931'den,Karamanbaşı Mevkiinde 1934 yılında yapılan 'Akbulak-İlkokulu' üç köyü kapsayan okul olarak hizmete açılmıştır.Sırasıyla,Ilbarıt,(Üçbölük)Hacılarobası,o yıllarda Geren Köyü Hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,Hacılarobasıesmase okunuyordu. ve Sarıyan (Gündoğan)köyü....O yıllara ait okul kayıt defterleri,Köy Müzesinde bulunmaktadır.Daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde okullar açılmıştır.

 

 

 

RECAİ DEMİRSÖZ

 

 

'SATI DEMİRSÖZ'E SAYGI İLE, ILBARIT,BAĞLICA,KARAŞAR ESAMİLERİ...'

 

Kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. Bu şecere defteri 1983 yılında ,İlköğretim Müfetişi,Abdülkadir Özer tarafından bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. Şimdi ise son tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...Defter 1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide Türkiye'nin hiçbir köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. Daha önce defter başkalarına gösterilsede sonuç alınamamış ve babam Satı Demirsöz'le 1983-87 yılları arasında türkçeleştirdik. Sadece iki aileyi belirleyemedik.Saygılarımla....

 

HACIÖMEROĞULLARI;ILBARIT

 

1)Hacıömeroğlu Hüseyin (1841) Dokzangil.

 

2)Hacıömeroğlu Satılmış (1880) Aligülügil

 

3)Hacıömeroğlu Mehmet (1829) Bilinmiyor

 

4)Hacıömeroğlu Süleyman (1862) Eminegil

 

5)Hacıömeroğlu Mehmet (1852) Kahvecigil

 

6)Hacıömeroğlu Ahmet (1869) Ayrancıgil

 

7)Hacıömeroğlu İzzet (1874) Beşirgil

 

8)Hacıömeroğlu Ahmet (1833) Gardeyigil

 

9) Hacıömeroğlu Mehmet (1857) Kulagil

 

10) Hacıömeroğlu Mustafa (1856) Faslıgil

 

11) Hacıömeroğlu Ali (1859) Kazıkaligil

 

12) Hacıömeroğlu Mustafa (1842) Kemanecigil

 

13)Hacıömeroğlu Osman (1832) Cırtosamgil- Bağlıca

 

14) Hacıömeroğlu Ali (1874) Kirazgil

 

15) Hacıömeroğlu Osman (1864) Yanıkgil

 

16) Hacıömeroğlu Hüseyin (1865) Sarıhüseyingil

 

HACIALİOĞULLARI ;ILBARIT

 

1) Hacıalioğlu Mustafa ( 1844 ) Çavuşgil

 

2) Hacıalioğlu Hasan ( 1882) Keleşgil

 

3) Hacıalioğlu Ali ( 1830) Alimolalgil

 

4) Hacıalioğlu Mustafa ( 1822) Güngörmezgil

 

5) Hacıalioğlu Emin (1838) Fısfıshafızgil

 

6)Hacıalioğlu Hasan (1839) Havaşgil

 

7) Hacıalioğlu Osman (1864) Elişgil

 

8) Hacıalioğlu Hüseyin (1879) Güdükgil

 

9) Hacıalioğlu Osman (1830) Osmançavuşgil

 

10) Hacömeroğlu Mehmet (1868) İrabegil

 

11) Hacıömeroğlu Mehmet (1862) Delihüseyingil

 

HASANOĞLU ;BAĞLICA

Hasanoğlu Mustafa (1845) Hasangil

Hasanoğlu Mehmet (1874) Gostakgil

Hasanoğlu Ramazan (1852) Hacıhamzagil

 

MOLLAHASANOĞLU ;BAĞLICA

Mollahasanoğlu Halil (1842) Cıdıkgil

Mollahasanoğlu Mustafa (1852) Tulummıstangil

Mollahasanoğlu İsmail (1858) Bilinmiyor

Mollahasanoğlu Şakir (1864) Cemükgil

 

KARAMEHMETOĞLU : kARAŞAR

Karmehmetoğlu Hüseyin (1852) Karabekirgil

Karamehmetolu Mehmet (1866) Alibeygil

Karmehmetoğlu Mustafa (1855) Berbergil

Karamehmetoğlu Ahmet (1844) Kocagözg

 

KARAMEHMETOĞLU : ILBARIT

 

Karmehmetoğlu Yusuf (1862) Yusufgil

Karamehmetoğlu Salih (1864) Körzeligil

 

ORTAKÇIGİL :BAĞLICA

 

Ortakçıoğlu Hamide (1874) Ortakçıgil

 

MOLLAMUSTAFAOĞLU : ILBARIT

 

Mollamustafaoğlu Ahmet (1860) İyipgil

Mollamustafaoğlu Hüseyin (1862) Mehmetaliefendigil

 

SÜLEYMANBEYOĞLU :ILBARIT

 

Süleymanbeyoğlu Hüseyin (1842) Hürükızgil

Süleymanbeyoğlu Süleyman (1864) Kepçegil

Süleymanbeyoğlu Süleyman (1862) Sülüğünsarıoğlangil

Süleymanbeyoğlu İsmail (1868) Acumukgil

Süleymanbeyoğlu Kadir (1872) Kelkadirgil

Süleymanbeyoğlu Hüseyin (1842) Fiyseyingil

Süleymanbeyoğlu Mustafa (1842)Karbacakgil

 

TANKIROĞLU : ILBARIT

 

Tankıroğlu Salih (1855) Döndügil

Tankıroğlu Halil (1862) Esami bilinmiyor

 

GÖKMENOĞLU ILBARIT

 

1)Gökmenoğlu İbrahim (1858) Yamakgil

2) Gökmenoğlu Raşit (1864) Körraşitgil

3)Gökmenoğlu Hasan (1867) Yamağınhasanıgil

 

KÜTÜKÇÜOĞLU : ILBARIT

 

Kütükçüoğlu Emin (1847) Hatıpgil

Kütükçüoğlu Hüseyin (1831) Hüsükgil

 

 

HACIHAMZAOĞLU : ILBARIT

 

Hacıhamzaoğlu Mehmet (1838) Zaimgil

 

KARAİBRAHİMOĞLU :BAĞLICA

 

1)Karaibrahimoğlu Mehmet (1855) Kocaseyingil

2)Karaibrahimoğlu İbrahim (1862) Okumuşgil

 

KURUHALİLOĞLU :ILBARIT

 

Kuruhaliloğlu Mustafa (1837) Akkuşgil

 

MUSLUOĞLU : ILBARIT

 

Musluğlu Mustafa (1850) Sarımuhtargil

Musluoğlu Ahmet (1864) Gödegil

Musluoğlu Mehmet (1856) Emistogil

Musluoğlu Osman (1836) Kuruseyingil

Musluoğlu Ömer (1865) Deliahmetgil

 

 

AKMUSTAFAOĞLU : KARAŞAR

Akmustafaoğlu Mustafa (1795) Gıdavagil

Akmustafaoğlu İsmail (1842) Kistirliçavuşgil

 

MOLLABEKİROĞLU :ILBARIT

 

Mollabekiroğlu Emin (1821) Karakaşgil

Mollabekiroğlu Osman (1825) Değirmencigil

Mollabekiroğlu Mustafa (1830) Dabazgil

 

SARIİBRAHİMOĞLU :ILBARIT

 

Saribrahimoğlu Mehmet (1867) Şıkkıdıgil

Sarıibrahimoğlu Salih (1861) Pürdegil

 

KADOĞLU :ILBARIT

 

Kadıoğlu İsmail (1879) Softagil

Kadıoğlu Ahmet (1852) Pehlivangil

Kadıoğlu Mustafa (1863) Hecelligil

Kadıoğlu İbrahim (1953) Kosbatargil

 

İBRAHİMBEYOĞLU : ILBARIT

 

İbrahimbeyoğlu Abdullah (1852) Mıstabeyoğlugil

 

KARADELİOĞLU :ILBARIT

 

Karadelioğlu İbrahim (1855) Meyremgil

 

HACIHASANOĞLU :BAĞLICA

 

Hacıhasanolu Mehmet (1891) Civişgil

 

MUSAOĞLU :ILBARIT

 

Musaoğlu Haşim (1872) Haşimgil

 

TAVŞANCIOĞLU :ILBARIT

 

Tavşancaıoğlu Abdullah (1826) İpiçürükgil

 

iKİ ASIR ÖNCESİ ILBARIT KÖYÜ KAYITLARINDA OLUP BU GÜN ESAMESİ OLMAYAN DÖRT AİLE

 

HOŞAFÇIOĞLU :ILBARIT

 

Hoaşafçıoğlu Ahmet (1806) Esamisi bilinmiyor

 

HACIŞABANOĞLU : ILBARIT

 

Hacışabanoğlu Satılmış (1861) Esamisi bilinmiyor

Hacışabanoğlu Mehmet (1786) Esamisi bilinmiyor

 

NAKİOĞLU :ILBARIT

 

Nakioğlu Hasan (1796) Esamisi bilinmiyor

 

DALKIRANOĞLU : ILBARIT

 

Dalkıranoğlu Mustafa (1791) Esamisi bilinmiyor

 

 

BİR ANEKDOT...

Ilbarıt köyüne cami 1870,yılında yapılmıştır.Cami öncesi 'Köy-Odası' ve 'Köy-Mektebi' vardır,fakat yazılı bilgi olmadığı için, Köy-odası ve Mektebinin ne zaman yapıldığı bilimemektedir.

Aynısı Hacılarobasıköyündede vardı, Hacılarobası Köyündeki yıkılıp yerine yenisi yapıldı.Bizdekiise,çeşitli tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp yenisi yapıldı.

Köy Mektebinde,eskiden hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,Mehmet Cemil Efendi hocanın gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.Hattaburdan mezun olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim görmüşlerdir.Fıs Fıs Hafız (Mehmet Mutlu) gibi...

Cumhuriyet önceside Köy Mektebinde eğitime devam edilmiş.O yılları babam Satı Demirsöz şöyle anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve Hacılarobası köyünde olduğu için,Ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya gelinirdi.Hocamızda,Kuzyaka'dan Telli lakaplı ve Abdülkadir Özer'in babası Mehmet Özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.

Köy Mektebinden daha önce mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmenolanlar,Hüseyin Avni Aksoy,Mehmet Ata Doğan ve Hasan Tahsin Erden'dir.Cumhuriyetin kurulması ile Mustafa Remzi sponsorluğunda, Kastamonu Öğretmen okuluna gönderilen,AhmetDemiralp,ŞükrüKaya,İbrahim Ünal ve Mustafa Algan'dır.

Köy Mektebi,Mehmet Ata Doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile 1931'den,Karamanbaşı Mevkiinde 1934 yılında yapılan 'Akbulak-İlkokulu' üç köyü kapsayan okul olarak hizmete açılmıştır.Sırasıyla,Ilbarıt,(Üçbölük)Hacılarobası,o yıllarda Geren Köyü Hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,Hacılarobasıesmase okunuyordu. ve Sarıyan (Gündoğan)köyü....O yıllara ait okul kayıt defterleri,Köy Müzesinde bulunmaktadır.Daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde okullar açılmıştır.

RECAİ DEMİRSÖZ

 

 

 

RECAİ DEMİRSÖZ

Değerli köylüler,bana bizim sülale nereden gelimiş,gibi sorular yönetmeyin.Eğer elimin altında bu tür bilgiler olsa zaten yayınlayacam.YaşadığımızIlbarıtköyünde,Poflagonya,Erken Bizans ve Rumlar dönemine ait izler var,fakat bunlar kıral konumundaki uygarlıklar değil.Ekip biçip hayata tutunmaya çalışmışlar.Bizler ne isek onlarda öyleymiş. Örneğin Türklerin köye intikali, önceki yazılarımda da belirttim.17 yüzyılın sonları 18 yüzyılın başları gibi,elimdeki belgeler az çok bunu içeriyor.Fakat kimin nereden ve nasıl geldiği muamma...Örneğin İstanbul'a yakın olabilmek içinmi burası tercih edilmiş?Olabilirdiyorum.Çünküköyümüzden,İstanbul'da iş yeri açanlar var.Örneğin daha sonra İyipgil'den Mustafa Remzi'ye geçen Çembirlitaş Fırınının ilk sahibi,ismini bilmiyorum lakap olarak Akkuşgil'den 'Zimbilli'ye ait olduğu bilinmektedir.Zimbilli aynı zamanda 1968 yılında bir yangında yanan 9 odalı,Akkuşgilin konağını yaptıran kişidir. Daha sonra elden ayaktan düşünce, tezgahtarı olan Mustafa Remzi'ye fırını satmıştır.YineEmistogilin,İstanbul Tophane'de 'Çinili Fırın'diye fırınları varmış ve Yamakgil,üç kardeş 'İbrahim,Raşit ve Hasan'yine Tophane semtinde ciğerci dükkanı işletmişler.Hafızamda köy hakkında bu tür bilgilerde var,zamanla sizlerle paylaşıyorum.Değerli köylülerim,Google'daIlbarıt Köyü hakkında şöyle bir bilgi,düşülmüş. 'Ilbarıt'Moğolca bir terimdir.İlberler ve ılbarlar çağrışımı ile ilintilidir.Sonundaki'ıt' eki çoğuldur.Fakat bu bilgiyi yazan kişi,kimse kendisini belirtmemiştir.Güya ünlü tarhiçiİlberOrtaylı,damoğol asıllı olduğundan,onunsoyisimi ile ilintilidir.

Yukarıdaki,tanımlamayı kaleme alan kişi,ilkönce kendisini de belirtmesi gerikiyor.Kim veya kimler tarafından yazıldığı belli değil.Birkere,bizim köyde moğollara benzeyen yüz ifadesine rastlanmadığı gibi,benim çocukluğumda Hacılarobası Köyünde çekik gözlü insanlar vardı,ama bizim köyde yok.

Birde köylerin,böyle siper yerlere gelmeleri,çeşitli tehlikelerden korunmak amaçlı,çünkü köyler yağmalanabiliyor veya salıdırıyauğrayabiliyor,örneğinIlabrıt'ınharicinde,iki yerleşim yerinin adı daha geçiyor.'Saka Köyü' 'Sarı Ahmet Köyü' Yalnız yol çalışmaları sırasında dikkatimi çekti,Sarı Ahmet Köyü, dediğimiz yerde dozerin önünden yanmış toprak ve çanak çömlek parçaları çıktı.

Köyde yaşayanların nerden ve nasıl geldikleri hakkında herhangibi bir kayıt yok.Yalnız bizim sülale olan,Musluoğullarının Ordu'dan geldiğini babam Satı Demirsöz'den öğrenmiştim. araştırdım.Ordu,Fatsa ve Korgan gibi yerlerde Musluoğullarıesamesivar.Diğerleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olsam zaten yazarım.

Kaymakamlık arşivlerinde,ülkemizdeki tüm köyleri incalediğimde,yaklaşık 43 bin köy var. 'Ilbarıt'adı altında hiçbir köy yok...Üçbölükadında,Kars ili Digor ilçesi ve Karman ili Ermenek ilçelerinde iki köy var ve onlarından isimleri bizim gibi sonradan değişmiş.

 

 

RECAİ DEMİRSÖZ

Değerli köylülerim,Google'daIlbarıt Köyü hakkında şöyle bir bilgi,düşülmüş. 'Ilbarıt'Moğolca bir terimdir.İlberler ve ılbarlar çağrışımı ile ilintilidir.Sonundaki'ıt' eki çoğuldur.Fakat bu bilgiyi yazan kişi,kimse kendisini belirtmemiştir.Güya ünlü tarhiçiİlberOrtaylı,damoğol asıllı olduğundan,onunsoyisimi ile ilintilidir.

Yukarıdaki,tanımlamayı kaleme alan kişi,ilkönce kendisini de belirtmesi gerikiyor.Kim veya kimler tarafından yazıldığı belli değil.Birkere,bizim köyde moğollara benzeyen yüz ifadesine rastlanmadığı gibi,benim çocukluğumda Hacılarobası Köyünde çekik gözlü insanlar vardı,ama bizim köyde yok.

Birde köylerin,böyle siper yerlere gelmeleri,çeşitli tehlikelerden korunmak amaçlı,çünkü köyler yağmalanabiliyor veya salıdırıyauğrayabiliyor,örneğinIlabrıt'ınharicinde,iki yerleşim yerinin adı daha geçiyor.'Saka Köyü' 'Sarı Ahmet Köyü' Yalnız yol çalışmaları sırasında dikkatimi çekti,Sarı Ahmet Köyü, dediğimiz yerde dozerin önünden yanmış toprak ve çanak çömlek parçaları çıktı.

Köyde yaşayanların nerden ve nasıl geldikleri hakkında herhangibi bir kayıt yok.Yalnız bizim sülale olan,Musluoğullarının Ordu'dan geldiğini babam Satı Demirsöz'den öğrenmiştim. araştırdım.Ordu,Fatsa ve Korgan gibi yerlerde Musluoğullarıesamesivar.Diğerleri hakkında herhangi bir bilgiye sahip olsam zaten yazarım.

Kaymakamlık arşivlerinde,ülkemizdeki tüm köyleri incalediğimde,yaklaşık 43 bin köy var. 'Ilbarıt'adı altında hiçbir köy yok...Üçbölükadında,Kars ili Digor ilçesi ve Karman ili Ermenek ilçelerinde iki köy var ve onlarından isimleri bizim gibi sonradan değişmiş.

 

RECAİ DEMİRSÖZ

 

20 küsur yıl öncesi,29.Ekim.1999 tarihinde,köyümüzde Safranbolu Kaymakamlığınca,Kültür ve Sanat Merkezi kurulmuştu.Yaşadığım zor şartlara rağmen,Kültür ve Sanat Merkezini ayakta tutmaya çalışıyorum. Sakıp Sabancı ,Can Kıraç ve Eczacıbaşı gibi holdinglere bağlı müzeler,15 yıllarını kutlarken,Ilbarıt Köyündeki 'müze' 20 ci yaşına girmiş bulunmakta.Doğal olarak benim kendi imkanlarımla kutlama şansım yok.Geçenlerde köyü ziyaret eden,Karabük ve Safranbolu protokolu,hatta bunlara Karbükvekilleridedahil,hiçbir fikir yürütmedi.İlerdeburunanın konumu ne olacak diye...Yıllar öncesi Almanlar burayı ziyaret ettiklerinde,peşinsıra birilerini yetiştiriyormusun,bendemalesef yanıtını vermiştim.Kaldıki bir Sanat-Evini ayakta tutumak o kadarda kolay değil...Her şeyden önce bilgi birikimi istiyor.Çünkü Sanat-Evine girildikten sonra,sorularard arda geliyor.Dün ise İstanbul'un çeşitli üniversitelerinden öğrenciler müzeyi ziyaret ederek süpriz yaptılar.

 

 

 

HASAN YILDIRIM

Hasan YILDIRIM.(Lakap Göde Hasanı..Gödegil.)

Bugünde Hasan amcayı yad edelim.

Kendi çapında yabana atılmayacak şekilde bir ustaydı.

bir evi temelden çatıya kadar iç dış doğramalara yüklük dolaplar camevlerine kadar kendisi yapardı.neşesi yerinde olursa eğer bi evde çalışırken Abıca kolay gelsin dedimmi.GARAHABARIN GELSİNDE ÖLÜN GELSİN derdi mizansen açıdan tabi.

müthiş çay tiryakisiydi.bunun yanında birazda keyf sahibi.

Köyümüze elektrik gelmeden önce Pikap ve plakları vardı Çayını demler Pikabada Bir Nurcan OPEL .yada Sami KASAP plağı koyar son seside verir .Müzik şöleni yapardı mahalleye.

Köyümüze ilk televizyonu getirende odur.her akşam ev konu komşuyla dolardı.

çokmu zengindi pekte öyle değildi tabi.gönlü zengindi.

Köyümüzde ve komşu köylerde hemen hemen her evde bir imzası bulunan Hasan amcamızada Allahdan rahmet diliyoruz mekanı cennet olsun.(MİTHAT)

 

 

 

KADIBÜKÜ KÖPRÜSÜ .

Bir adıylada Mollaosman Köprüsü.
Kimbilir kimler geçti üzerinden.
Davutobasından GAYTAZ.
Yayladan GANDAZ
Kadıbükünden GOGO.
Bağcılardan ZABUNO.
Gartalaçdan HEPPO
Çerçenden TOPÇO..TANGIRO..DİLAVERO.
Ilbarıttan.PİSRİRO..EMÜSTO.
Sallardan HACO.
Karakoyundan GASABO.
Hacılarobasından CAMCO.
Çavuşlardan TATARO. GOYNESTO
Sarıyandan KÖKEN.
Gerenden KÜPLÜ.
daha niceleri.
Yöre Köylülerimizin lakapları.rahmetle yad edelim .Mekanları cennet olsun. .(MİTHAT)

 

 

KÖYÜMÜZDEKİ KAYALARIN İSİMLERİ

Taş Kaya boldur bizim köyde hepside adlandırılmıştır tee Kuruluşundan bu yana.

Köpek kayası..Yangal kaya..Here kaya..Sivri kaya..Çatal kaya..Gulluk kaya.Ballı kaya..Yaslı kaya.Yılanlı kaya.Çardak kaya.

Dölük taş..Patlak taş.Su çıkan taş.Kaypancak taş.İncirli taş.Taş önü Taşlı tarla gibi .şimdilik aklıma gelenler..(MİTHAT DEMİRSÖZ)

 

 

 

 

SAFRANBOLUMUZUN ATA MESLEKLERİNDEN BİRİDE FURUNCULUK FIRINCILIKDIR.ŞÖYLE FIRINCILIK TERİMLERİNE NE DERSİNİZ..
AĞIZ:hamurun kazanda yoğurulup pişirilip son ekmeğin çıktığı sürece bir ağız denir..
PASA:basdon büküldükden sonra üzerine dizilen uzunca tahta tahtanın üzerindede bez olur bunada pasa bezi denir.
BASTON:hamurun pazı şeklinden uzunlamasına bükülmesi.
ISLANGA.hamur yoğurulduktan sonra dinlenmek mayası gelmesi için bekletilen uzunlamasına bir tür kazan.
MASDALYA.eskiden yaş hamur mayası yokken ekşi maya tutulan bir tür tahtadan tekne.
HARMAN YAPMA.fırıncının birkaç fırmadan aldığı un cuvallarını karıştırma işi.
KAZIYACAK:hamur kesilen bir tür çok keskin olmayan alet.eysiran gibi.şekil olarak başka.
HAMURANE.hamurun bütün işleminin yapıldığı yer.
HAMURKER.hamuru yapan hamuranenin ustabaşı.
YARDIMCI:hamurker yardımcısı hamuru tartan baston büken kişi.
GAPAKÇI:bastonlara etiket vuran pasaları arabaya dizen kişi.
PİŞİRİCİ.BÜŞÜRCÜ:bastonları yada okkalık hamurları küreğe dizip bıçak atan fırına salan pişiren kişi
OCAKÇI.fırını yakan pişen ekmekleri fırından kürekle çıkaran kişi..
TEZGAHTAR:fırının girdi çıktısından çıkan ağızlardan ve fırının hesap işlerinden sorumlu kişi.
YAMAK:tezgahtar yardımcısı tezgahta ekmek satan.bakkallara ekmek sevkiyatından sorumlu kişi.
ÇIRAK:bakkallara küfeyle ekmek taşıyan kişii.eskiden bunlara tablakerde denirmiş.dışarıda ekmek satan olanlara.
KÜFE:çırağın bakkala sırtında ekmek götürdüğü sepet yada tekerlekli araba
MOSTURA..Fırın camekanı ekmeğin dışardan görüntüsünü sağlayan yer.
İSTİM..Ekmek Hamurunun fırına atıldıktan sonra renk alması için verilen su buharı..(Mithat DEMİRSÖZ)

 

 

 

 

ILBARIT

Safranbolumuza 28 km uzaklıkta Safranbolumuzun bir köyüdür.manzara bakımından nadide köylerden biridir.konum bakımından güneyde Ovacık yönünü havzasını çıplak gözle Kuzeyinde Safranbolu havzasını görmek mümkündür.çok eskiye dayanan bir yerleşim alanıdır.adını kulaktan dolma "üzüm cenneti"olarak bilsekte .yapılan araştırmalarda çok önceleriİlbertular adlı bir kavimin yaşadığı adını buradan aldığıda varsayımlar arasındadır.1965 yılında Bağılca ve Kareşer .mahallaerininde muhtarlığa bağlı olduğundan adı"ÜÇBÖLÜK" olarak değiştirilmiştir.köyümüzde M.Ö.2500 li yıllardan kalma kaya mezarlarımız birde bir çok şehir merkezinde bulunmayan sanat evi bulunmaktadır.... NOT.Grubumuz kimsenin kişiye özel zata mahsus sayfası değildir.aşırı derecede kişisel fotoğraf yüklememeğe .bilhassa Yeni nesil gençlerimizin kısa özgeçmişleriyle kim gilden olduklarını belirterek birer ikişer fotolar yüklemelerini birbirlerini tanımak babında rica ederiz.Yine bunun yanısıra ebediyete göç etmiş dedelerimizin ninelerimizin babalarımızın annelerimizin tekrar hatırlayabilmemiz için fotolarını sayfamıza koyabilirsiniz.Sayfamız köy kültürünü ve köyler kültürünü örf adetlerini tanıtmak tanımak amacıyla kurulmuş olup .sıradan paylaşımlar yaparak sayfayı sıradanlaştırmamınızıda rica eder

 

105,SENE ÖNCE ILBARIT KÖYÜ...

Yıl 1914 ülkede seferberlik ilan edilir ve eli silah tutan sakat ve önceden askerliğini yapmışlar,tekarar askere çağrılır. Çünkü Birici Dünya Savaşı başlamıştır. Osmanlı ,Alamanya ile savaşa dahil olmuştur.Sonuç,almanya ve Osmanlı savaştan yenik çıkacaktır.Birici Dünya Savaşında,hastalıklar ve savaşta yitenlerin sayısı 40 milyona dayanmıştır.o yıllarda Türkiyi'nin nüfusu 13 milyondur.Zaten yoksul olan Anadolu halkı ağır vergiler ve sonu gelmeyen savaşlar yüzünden tamamen yorgun düşmüştür.Savaşa gidenlerin çoğu bir daha geri dönmemiştir.Dönenlerin sayısı bir elin parmaklarını geçmemektedir.

Birinci Dünya Savaşı sürerken,1916'ya gelindiğinde Ilbarıt Köyünde tifüs salgını görülür. Bilindiği gibi tifüs mikrobu bit yolu ile insandan insana geçen bir salgın,bir veba,bir kolera kadar tehlikelidir. Ilbarıt köyünde ölümler başlar.Günde bir iki ölüm,an gelimiş 7 kişiye kadar çıkmış.Gençler askerde olduğu için köyde yaşayan genç kızlar ve gelinler defin işyerini üstlenmişler,yaşlı erkeklerin onlara ufak tefek yardımları olsada,dedim ya köyün genç kızları ve gelinleri yitip gidenleri bir bir defin etmişler.

Ölümlerin önüne geçilmediğinden,1904 yılında Safranbolu'ya açılan hastaneden,bir doktor gelerek 'Yukurıdüze' çadır kurarak köyü karantina altına almış ve köyün geri kalanlarını kurturmıştır. Örneğin Mehmet Ata'nın babası Yusuf efendi ile Ata'nın eşi Emine birer gün ara ile vefat etmiştir.Sonuçta söyünen bir çok aile ve daha sonraki gençlerin yetişerek,evlenip çoluğa çocuğa kavuşması ile köy bu günlere gelebilmiştir.

1914 yılında ki seferberlikten sonra askere gidenlerin büyük bölümünün şeh olduğu haberi köye gelmiştir.Fakat bu şehitlerin bazılarının nerede ve nasıl olduğu bilinmemektedir. örneğin sürekli 1915 başlayan Çanakkale Savaşı'ında şehit oldukları söylense de,köyümüzden Çanakkale'de resmi kayıtlara göre 3 şehit vardır.Bunlar 'Osmançavuşgilden' Hasan Efendi. Kendisi 1891 doğumludur.Evlidir çocuğu yoktur. 'Kulagilden' Şakir 1887 doğumludur.Evlidir Mehmet isiminde bir çocuğu vardır.Karaşar Mah.den Etli kız olarak bilinen Fatma oğlu Recep 1891 doğumludur bekardır. 'Alibeygilden'

Diğer şehitler,'Akkuşgilden' Osman oğlu;Süleyman 1878 doğumludur.Nerede şehit olduğuna dair bilgi yoktur.Evlidir,Emine,Osman ve Hecer isiminde üç çocuğu vardır.

Ahmet oğlu Mehmet 'Gardeyigilden' nerede şehit olduğu hakkında bilgi yoktur. 1882 doğumludur.Evlidir ve Ahmet,Fatma ve Hamide isminde üç çocuğu vardır.

Mustafa oğlu Hüseyin 'Dabazgilden' nerede şehit olduğuna dair bilgi yoktur.1876 doğumludur.Evlidir ve Mustafa isiminde bir oğlu vardır..

Ömer oğlu 'Adalı'lakaplı Mehmet 'Kuruhüseyingilden' Şehit olduğu yer Kars Sarıkamış,donarak. 1882 doğumludur.Evlidir,Hüseyin,Osman ve Ömer adında üç çocuğu vardır.

Salih oğlu Akif 'Döndügilden' şehit olduğu yer Kars,Sarıkamış,donarak.1892 doğumludur.bekardır.

Mehmet oğlu Hasan 'Emistogilden' 1886 doğumludur.Şehit olduğu yer Diyarbakır.Bekardır.

Mehmet oğlu Rıfat 'Emistogilden' 1892 doğumludur.Şehit olduğu yer,Edirne ,Süloğlu'dur.Bekardır.

Gidenlerin bir kısmı iİngiliz'lere esir düşmüş ,Mehmet Ata ve Fıs fıs Hafız olarak bilinen Mehmet Mutlu,savaş bitiminde köye dönmüşlerdir.Mehmet Ata ,Hindistan,Mehmet Mutlu ,Kıbrıs'da esir tutulmuştur.

Eğer babam Satı Demirsöz olamasydı.Biz Emistogil'de söyünmüşler arasında olacaktık.İşte savaş ve savaşlar öyle bir şey!

iz.Dikkat son zamanlarda çok sayıda katılım için başvuru yapılıyor grup bir müzik grupu falan değildir.sevgiyle kalın hep güzel kalın . sayfa admini Mithat DEMİRSÖZ..

 

 

 

 

BİR ANEKDOT

Yıl 1962,köyümüzden üç genç,şehirlerarası bir otobüs satın almışlardı. Kimdi bu gençler,Sarıibrahimoğlu (Pürdegilden) Hamdi Sarı 1930 doğumlu ve 32 yaşında, aynı zamanda otobüsün şoförü...Hacıalioğlu (Osmançavuşgilden) Hasan Saygın 1933 doğumlu,29 yaşında ve Hacıalioğlu (Elişgilden) Abdullah Öztürk (Doruk)1937 doğumlu ve 25 yaşında. Aynı zamanda otobüsün muavini...

Eskiden otobüsler,genellikte kamyondan devşirme ve burunlu denilen önden motorluydu. Fakat köyümüzün o zaman aldıkları bu otobüs her şeyden önce Mercedes marakaydı. Yine o yıl 1962 senesi,şans işte annem ben yanında ve Mithat bir yaşında,annemin kucağında,İstanbul'a yolculuğa çıktık.Otobüsün kalkış yeri,Toprakcuma ve son durak İstanbul,Beyazıt Bakırcılar.Parası olan Bakırcılarda bulunan o yılların meşhur Akartürk Oteline gider geceyi geçirmek için,ekonomisi iyi olmayan bir arkadaşının yanına gider,tabi ki bir fırına...O yıllarda dostluk diye bir kavram vardı.Köyden gelenin ilk önce karnı doyurulur ve eğer parası yoksa,iş buluna kadar harçlık verilirdi.Şimdi o günleri mum yakta ara...Fakat biz o İstanbul yolculuğunda, Anadolu yakası Pendik'de indik. Daha sonra,trene binmek nasip oldu.Fakat vapura filan binmek için,1970 beklemem gerikiyordu.

Şimdi hayatta olmayan bundan 58 sene öncesi,şehirlerarası otobüs işletmeciliği yapan o zamanın üç gencini saygı ile anıyorum ve otobüs 1967,yılına kadar,Toprakcuma,İstanbul arası çalıştı.

 

 

 

SECERE

  (SND) SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ) ÜÇBÖLÜK KÖYÜ    SECERESİ Üçbölük köyü (Ilbarıt) ...