(SND)
SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
ÜÇBÖLÜK KÖYÜ SECERESİ
Üçbölük köyü (Ilbarıt) tarihsel geçmişe bakıldığında,ne
zaman kurulduğu bilinmektedir.Köydeki ilk bulgular,2500.yıl öncesine
getirmektedir.Ve bu bulgular günümüzde korumasız olduğu için,gün geçtikçe
tahrip edilmektedir.Yazık ki duyarsız insanların çoğunluğu ise her geçen gün
artmaktadır.
Köyümüz adına fazla yazılı belgeler olmadığından,kulaktan
duyma bilgiler bizleri,geçmişte köyde yaşayıp bu işe gönül verenler bazında
düşünüldüğünde;en fazla 150 veya 200 yıl geriye getirmektedir.Şu anda ki
bendeki bilgiler,1864 doğumlu Göde lakaplı ‘Ahmet Yıldırım’ ve Emisto lakaplı
aynı zamanda babam,1910 doğumlu ‘Satı Demirsöz’e aittir.Yaklaşık en son 1908
yılında nokta konulan,Kadir Özer tarafından bize emanet edilen,geçmişe dair köy
şeceresini,anlaşılır bir şekilde buraya aktarıyorum.Bu şecere 1980 yılında
babam Satı Demirsöz’ün Ilbarıt köyünde ki tüm aileleri çözerek analiz etmesi
övünçtür.Dolasıyla bu şecerenin tutulduğunda 1820 doğumlular
hayattaymış.Saygılarımla
(SND)
SAFRANBOLU (ILBARIT KÖYÜ)
TABELA
köyümüzde,
köyün evlerinin tanıtım amacıyla, kapılara asılan levhaların büyük bölümü
tamamlandı. Aslında bu tanıtım levhalarına, esamiler de yazılmalıydı, ama
esimiler büyük ölçüde yazılmadı. Bunun yanında köydeki evlerin yapımında çoğu
evin, yapılış tarihi yazılmadığı için bilinmiyor. onun için tahmini bir yol
izlendi. Çünkü köyümüzün 270 yıllık bir geçmişi olmasına rağmen, 200 yıllık bir
ev bulunmuyor. Nedeni doğal koşullardan dolayı, evlerin çabuk yıpranması ve
çatı aktarımları vs.ler birbirini izliyor. Örneğin Safranbolu evlerinde, 300,
350 yıllık terimler kullanılsa da, o evlerinde geçmiş tarihi 18 yüzyılın
sonralarına dayanıyor. Safranbolu evlerini inşa eden, Tahtacı Yörükler,
Safranbolu'nun çevre köylerine ve ormana yakın yerlere 18 yüzyılda yerleşmişler
ve bu köylerin en büyüğü de, o günün şartlarında,şimdi Karabük'ün merkez köyü
olan Bulak Köyüdür ve sırasıyla,Gayaza, Danaköy ve Tokatlı köylerinden de
ustalar yetişmiş olup. Ilbarıt Köyün de büyük emeği olan, Gayazalı Osaman Usta
ve Oğlu Mehmet Ustadır.
Safranbolu
mimarisinde Bulak Köyü ve yukarıda sözü geçen köylerin ustalarının emeği
yadsınamaz.
ÜÇBÖLÜK KÖYÜ SECERESİ(ILBARIT)
Üçbölük köyü (Ilbarıt) tarihsel geçmişe bakıldığında,ne zaman kurulduğu
bilinmektedir.Köydeki ilk bulgular,2500.yıl öncesine getirmektedir.Ve bu
bulgular günümüzde korumasız olduğu için,gün geçtikçe tahrip edilmektedir.Yazık
ki duyarsız insanların çoğunluğu ise her geçen gün artmaktadır.
Köyümüz
adına fazla yazılı belgeler olmadığından,kulaktan duyma bilgiler
bizleri,geçmişte köyde yaşayıp bu işe gönül verenler bazında düşünüldüğünde;en
fazla 150 veya 200 yıl geriye getirmektedir.Şu anda ki bendeki bilgiler,1864
doğumlu Göde lakaplı ‘Ahmet Yıldırım’ ve Emisto lakaplı aynı zamanda babam,1910
doğumlu ‘Satı Demirsöz’e aittir.Yaklaşık en son 1908 yılında nokta
konulan,Kadir Özer tarafından bize emanet edilen,geçmişe dair köy
şeceresini,anlaşılır bir şekilde buraya aktarıyorum.Bu şecere 1980 yılında
babam Satı Demirsöz’ün Ilbarıt köyünde ki tüm aileleri çözerek analiz etmesi
övünçtür.Dolasıyla bu şecerenin tutulduğunda 1820 doğumlular
hayattaymış.Saygılarımla.
Recai Demirsöz, Selami ALKAN(SND)19MAYIS2013
ESAMİLER:
Hasanoğlu
;Mustafa (Cemal Oğuz,Bağlıca mah.)
Hasanoğlu;Mehmet (Yunus Oğuz,Bağlıca Mah.)
Hasanoğlu;Ramazan (Ramazan Oğuz,Bağlıca Mah.)
Akmustafaoğlu;Mustafa (Gıdavagil,Kareşer Mah.)
Akmustafaoğlu İsmail (Kistirli çavuşgil Kareşer Mah.)
Hacialioğlu Mustafa (Çavuşgil,Ilbarıt köyü)
Hacıalioğlu Hasan (Keleşgil, ” “)
Hacıalioğlu Mehmet (Deliseyingil, ” “)
Hacialioğlu Hasan (Havaşgil ” “)
Hacıalioğlu Emin ( Fıs fıs hafızgil ” “)
Hacıalioğlu Mehmet (Elişgil ” “)
Hacialioğlu Hüseyin (Güdükgil ” “)
Hacıalioğlu Osman (Osman Çavuşgil ” “)
Hacıalioğlu Mehmet (Zaimgil,Kuruoğlan ” “)
Hacıömeroğlu Mehmet (Bilinmiyor-Söyünmüştür)
Hacıömeroğlu Süleyman (Eminegil ” “)
Hacıömeroğlu Mehmet (Kahvecigil ” “)
Hacıömeroğlu Ahmet (Ayrancıgil ” “)
Hacıömeroğlu Mehmet (Karakaşgil ” “)
Hacıömeroğlu Satılmış (Aligülügil ” “)
Hacıömeroğlu Hüseyin (Dokzangil ” “)
Hacıömeroğlu Mehmet (Kulagil ” “)
Hacıömeroğlu Mustafa (Faslıgil ” “)
Hacıömeroğlu Ali (Kazıkaligil ” “)
Hacıömeroğlu Mustafa (Kemanecigil,Söyünmüştür)
Hacıömeroğlu Osman (Cırtosmangil-Bağlıca Mah.)
Hacıömeroğlu Osman (Yanıkgil,Ilbarıt köyü)
Hacıömeroğlu Hüseyin (Yanıkgil-söyünmüştür)
İbrahimbeyoğlu Abdullah (Hüseyinefendigil ” “)
Kadıoğlu Mustafa (Hecelligil ” “)
Kadıoğlu Ahmet (Pehlivangil ” “)
Kadıoğlu Hüseyin (Softagil ” “)
Kadıoğlu Osman (Kosbatargil ” “)
Ortakçıoğlu Hamide (Ortakçıgil-Söyünmüştür-Bağlıca Mah.)
Karaibrahimoğlu Mehmet (Okumuşgil ” “)
Mollahasanoğlu Halil (Cıdıkgil Bağlıca Mah.)
Mollahasanoğlu Mustafa (Tulumagil ” “)
Mollahasanoğlu İsmail (Bilinmiyor-Söyünmüştür)
Mollahasanoğlu Şakir (Cemükgil Bağlıca Mah.)
Sarıibrahimoğlu Mehmet (Şıkkıdıgil Ilbarıt Köyü)
Sarıibrahimoğlu Salih (Pürdegil ” “)
Tavşancıoğlu Abdullah (İpiçürükgil ” “)
Kuruhaliloğlu Mustafa (Akkuşgil ” “)
Kütükçüoğlu Emin (Hatıpgil ” “)
Kütükçüoğlu Hüseyin (Hüsükgil ” “)
Süleymanbeyoğlu Hüseyin (Hürükızgil ” “)
Süleymanbeyoğlu Süleyman (Sülüğünsarıoğlan-Söyünmüştür)
Süleymanbeyoğlu Hüseyin (Karabacakgil-Söyünmüştür)
Süleymanbeyoğlu Mustafa (Karabacakgil-Topalagil)
Süleymanbeyoğlu İsmail (Acumukgil ” “)
Süleymanbeyoğlu Kadir (Acumkgil-Söyünmüştür)
Musluoğlu Mustafa (Sarımuhtargil ” “)
Musluoğlu Ahmet (Gödegil ” ” )
Musluoğlu Mehmet (Emistogil ” ” )
Musluoğlu Osman (Kuruhüseyingil ” “)
Musluoğlu Ömer (Deliahmetgil ” “)
Karamehmetoğlu Hüseyin (İbrahimçavuşgil Kareşer Mah.)
Karamehmetoğlu Mehmet (Kıdımehmetgil ” ” )
Karamehmetoğlu Mustafa (Berbergil ” “)
Karmehmetoğlu Ahmet (Topalahmetgil ” ” )
Karmehmetoğlu Yusuf (Yusufgil Ilbarıt Köyü )
Karamehmetoğlu Salih (” ” ” “
Tangıroğlu Salih (Döndügil ” “)
Tangıroğlu Mehmet (Döndügil-Söyünmüştür)
Gökmenoğlu Raşit (Körraşitgil-Söyünmüştür)
Gökmenoğlu Hasan (Kürtşabangil ” “)
Gökmenoğlu İbrahim (Yamakgil ” ” )
Mollamustafaoğlu Ahmet (İyipgil ” ” )
Mollamustafaoğlu Hüseyin (Mehmetaliefendigil ” “)
Kardelioğlu İbrahim (Meyremgil ” “)
KARYE-İ
ILBARIT TABİ KAZA-İ ZA'FERANBORLU...
BUNDAN YAKLAŞIK İKİ ASIR ÖNCESİ,PADİŞAH
2.MAHMUT DÖNEMİNDE, NÜFUS SAYIMI YAPILMIŞ.BİLİNDİĞİ GİBİ 2.MAHMUT,OSMANLI
İMPARATORLUĞUNUN EN ACIMASIZ PADİŞAHLARINDANDIR.YENİÇERİ OCAĞINI KAPATIP
(ASAKİR-İ MANSÜRE)ADI ALITINDA BİR ORDU KURUP,ASKERLİK YAŞINI 16 YA İNDİRİYOR.
İKİ ASIR ÖNCESİ,ILBARIT KÖYÜ,MERKEZ
ILBARIT,BAĞLICA VE KARAŞAR DAHİL 49 HANE OLUP,DAHA SONRA BABAM SATI DEMİRSÖZ'LE
TÜRKÇELEŞTİRDİĞİMİZ,1908 YILINA KADAR TUTULMUŞ KÖY KAYIT
DEFTERİNDEKİ İNCELEMELERİME GÖRE,İKİ ASIR ÖNCESİ,KÖYÜMÜZ ESAMESİNDE BULUNAN
(Dalkıranoğulu) (Nakioğlu) (Hacışabanoğlu) ve (Hoşafçıoğlu) YA DEVŞİRMEYE
UĞRAMIŞ YADA,SÖYÜNMÜŞTÜR.
YİNE İKİ ASIR ÖNCESİ,BAĞLICADA
(Hacıhasanoğlu-civişgil) KARAŞAR'DA (Akmustafaoğlu-Gıdavagil)
(Akmustafaoğlu_Kistirliçavuşgil) YOK
MERKEZ ILBARIT KÖYÜNDE
(Mollabekiroğlu-Karakaşgil,Değirmencigil ve Dabazgil), DÖNDÜGİL (Tankıroğlu-iki
sülale) , (Kütükçüoğlu- Hatıpgil ve Hüsükgil) (İbrahimbeyoğlu-yukarı meyremgil)
(Karadelioğlu-Aşağımeyremgil) GİBİ SÜLALER YOK.
YİNE O YILLARDA, NÜFUS SAYAMANDI KADINLARI YOK
SAYDIKLARINDAN DOLAYI,EV KADINLARI VE KIZLARI KAYIT ALTINA ALMAMIŞLAR.
ÖRNEĞİN (Akkuşgil,Kuruhaliloğlu,baba Halil ve
oğul Abdullah ve birde anneyi sayarsak,üç kişiler,daha sonra Abdullah'ın
Mustafa diye bir oğlu olmuş,bu günkü esami,Mustafa'dan doğup,bu günlere
gelenlerdir.)
İKİ ASIR ÖNCESİ 49 HANENİN NÜFUSU ERKEKLER
BAZINDA 180 BUNA KADIN VE KIZ ÇOCUKLARINI EKLERSEK 300 YAKIN.GERİYE DÖNÜP
BAKTIĞIMIZDA İSE,ILBARIT KÖYÜ ESKİ BİR YERLEŞİM YERİ OLMASINA RAĞMEN TÜRKLERİN
BURAYA GELİŞİ 17 ASIRIN ORTALARI VE SONLARI OLABİLİR.ÇÜNKÜ BİZİM SÜLALE (Musluoğuları,üç
kardeşten ibaret,Ahmet 1751 doğumlu,Ahmet'ten,Feyzullah ve Hüseyin
oluyor.Feyzullah'tan -Emistogil,Hüseyin'den,Kuruhüseyingil) Musluoğlu,Mehmet
bin Hasan, 1791 doğumlu,oğlu Mustafa 1806,doğumlu (Zorluhüseyingil ve Gödegil)
Ve Musluoğullarından bir sülale söyünmüştür. O söyünmüş evin
yerine,Gödegilden,Hasan Yıldırım ev yapmıştır.
KÖYDE
YAŞAM
Değerli Ilbarıt köylüleri,bilindiği gibi bir
virüs neredeyse yeryüzünü esir aldı.Karabük miletvekilleri,Karabük Belediye
Başkanı ve Safranbolu Belediye Başkanın haberi
olmazken,Safranbolu,Karabük,Kastamonu yol kavşağında bulunan,Necati Bey Öğrenci
Yuruduna,1500 Cezayirli getirilimiş.Çünkü bu Cezayir'lilieri ülkeleri kabul
etmemiş ve biz kabul ediyoruz.
Köydeki konuma gelince,insanlar biribirinden
uzak kalmayı tercih ediyor ve herkes mutsuz,olup bitenleri seyrediyor.Tek
özgürlüğümüz çıkıp dışarıda dolaşabiliyoruz.Başta bilim adamları susukun ve
adına 'Biyolojik Savaş' diyenler oluyor.Televizyonlarda konuşunlar,şu anki
konumdan bilgisiz.Kısaca vahim bir tablo ile karşı karışıyayız.Herkese köyden
selamlarımı gönderiyorum ve yaşadığınız kentlerde kendinize dikkat edin başka
çare olmadığı gibi,geleceğimiz de belirsiz!
KÖYÜMÜZE GELENLER
1800 yıların
ortalarında,Anadolu'nun çeşitli yerlerinden gelenler,Ilbarıt Köyünü mesken
tutmuşlardır.aynı çevremizde bulunan köyler gibi...Ilbarıt Köyü o yıllarda
kadılık bulunan, Safranbolu 'Aktaş' köyüne bağlıyken,gelişmeler sonucu,tam
anlamı ile Safranbolu'ya bağlanmış,yine o yıllarda vilayet 1927 Zonguldak il
olana kadar,Kastamonu'ya bağlı bir köy olarak, zar zor geçinebilen bir köy
konumundadır.Çünkü,ta o yıllarda hasat dönemi bittiğinde, İstanbul'a gitme
zorunluluğunu her aile yaşarken,Musluoğuları, Gökmenoğlları ve
Kuruhaliloğulları istanbul'da iş yer açmıştır.Musluoğullarından 1751 doğumlu
Ahmet7in İstanbul Tophane Semtinde, 'Çinili-Fırın'
Gökmenoğullarından,İbrahim,Raşit ve Hasan'ın yine Tophane semtinde, çiğerci
dükkanı ve Kuruhaliloğullarından,Zimbilli lakaplı,ismine ulaşamadığım için bu
çağrışımdan yola çıkıyorum,daha sonra Mustafa Remzi özlü'ye devretmiş
olduğu,Çemberlitaş Fırını...Diğer köylüler ise,başta fırın işçiliği ve simit
satıcılığı gibi işlerde çalışarak ailelerine katkıda bulunmuşlardır.
KÖK HASTALIĞI
1950
yıllarında Anadolu'dan büyük şehirlere başlayan göçe,Ilbarıt Köyü 1960
yıllarında baş gösteren (Filoksera) kök hastalığının bağlarda yaptığı
hasarlar,sonucu Ilbarıt Köyüde göçe maruz kalmıştır.
İstanbul'da
yaşayan Ilbarıt'ların büyük bölümü,başta İstanbul Fatih,Balat , Fener ve
benzeri semtlerde,bakkal dükkanı gibi küçük iş yerleri açarken,Kahvehane ve
fırıncılık üzerine iş yerleri açan köylüler,yanılmıyorsam 1977 yılında,Balat
semtinde 'Üçbölük' adı altında ortak bir fırın açmışlar,fakat 14 ağıza yakın
ekmek çıkarmalarına rağmen,ortakların birbirleriyle diyologları iyi gitmediği
için,fırın devir edilmiştir.Daha sonra bunlar liste halinde yazılacaktır.Şu an
İstanbul'da bakkal işini torun Ruşen Aydın, Hasan Kaya ve Safranbolu'da Mustafa
Esen yapmaktadır.
Tüm bunları
niye yazıyorum. 1831 Safranbolu ve Köyleri Nüfus Sayımı,aslında köyler kayıt
altına alınarak,Osmanlı'nın asker intiyacını 15 yaşa kadar düşürüldüğü
gibi,gidenlerin geri dönmesi dahi bir mucize olduğu bir süreç yaşadığı
biliniyor,Ilbarıt Köyünün...Çünkü bu sayımda,kadın ve kızların esamisi dahi
yok!Bunlar acı gerçekler.
Dün Şubat,ayının son günüydü.Her zaman olduğu
gibi,yürüyüşe çıkıyordum,bir telefn geldi.Abi köydemisin seni ziyarete
geliyoruz.Yürüyüşe ara verdim beklemeye başladım.Yarım saat sonra geldiler.Beni
arayan,annesi ve üç bayan...Kendileri yaklaşık 20 yıldır buraya sürekli
misafirlerini getirirler.Aslında Hatay'lılar.Doğal olarak köyün konumunu
sordular,anlattım ve eski adının Ilbarıt ve şimdiye kadar,Ilbarıt'ın ne anlama
geldiği ve hatta ülkede bulunan,43 bin köyün içindede tek çağrışım
olduğunu...Tabiki 'müze' gezildi.Yaptığım resimler hakkında bilgi aldılar.Şöyle
bir tanımlamada bulundum.'Resim yapana genelde ressam ve asıl kavram
sanattır.Ben sanat yapıyorum,ama beni bu güne kadar hiç kimse görmedi.Şu anda
da ülkede sanat öldürülmüş vaziyette...Sonra buranın anı defteri var ve bu gün
Şubat ayının son günü,yani 29'u artık dört sene sonra 29 olarak görecez,bir
şeyler yazın dedim,genelde buraya gelenler,anı defterine bir şeyler yazmamayı
tercih ediyorlar,yoksa yazılmış olsaydı,birden çok defter dolacıktı.Çünkü artık
insanlar kitap vs.i okumudıkları için,bir anlamada yazmayı unutmuş
vaziyette...Varsa yoksa akıllı telefonlar.
Bayanlardan birisi defteri açtı yazmaya
başladı.Bu sabah okudum.'Güzel bir köyün vetarihini görmektenmutlu olduk.Burada
kendi çabalarıyla bu güzellikleri yaşatan,Recai Demirsöz beyefendiye emekleri
içinteşekkürler,duyarlılığından dolayı tebrik ederim.
'Sevgi Çavur'
'Küçük bir hatırlatma 'Kova Yanı Çeşmesinin'
suyu tamamen kesilmiş knumda...
KİTAP
YAZALIM
Şehir yorgunluğu ve benim tanımlamamla,artık
fazlada derinliği olmayan yaşam biçimi...Nedeni;bir apartmanda yaşıyorsun,kimse
kimseyi tanımıyor.Hadi tanıdı diyelim,kültürler ve fikirler uyuşmuyor.Yaşam
denilen şey,ister istemez insanları bir yerlere sürüklüyor.Çünkü asırın
hastalığı denilen 'Stres'insanları kuşatmış vaziyette.Bir gün öncesi,Hamdi Sarı
ve arkadaşları vardı.Dünde Hasan Mutlu ve arkadaşları geldi.Sabah Kovayanına
suya gittim.Öz Konağının yanında beyaz bir araç gördüm.
Dün yine konuştuk,Hasan Mutlu,köy hakkında bir
kitap yazalım dedi...Şöyleki,kitap yazmak o kadar kolay değil.Bir yığın
müsvedde hazırlayacaksın.Derinlemesine köyün tarihi dokusundan yaşam biçimine
irdeleyeceksin.Çünkü bu gün olmasada,köyün geçmiş bir derinliği var.Bu gün
bakıyorsun her şey yüzeysel.Teknoloji denilen şey yaşamı kolaylaştırmış,ama
aynı zamanda reel yaşamı da ortadan kaldırmış.Dolısıyla,köyün derinliğinide şu
anda benden başka bilen yok.Karşıma 100 bilemedin 150 yıllık birisini
çıkarmanız gerekiyor.O 100 yıllık veya 150 yılık birisi bir şeyler biliyorsa
tabii...Fakat ben 64 yaşına girmişim ve fiziki olarak 1959 yılından bu güne,
gözümün önünden geçen bir takım şeyler hafızamda.Bunun yanında,reel yazılı
belgeleride,az çok analiz ettim,örneğin şu an babam Satı Demirsöz'den
öndeyim.Öndeyim derken ondan çok şey öğrendim.Babam,Kuruseyingil'le,geçmişte
bizim ortak evimiz olduğundan bir haberdardı,ama Kuruseyin'in bizim atamız 1751
doğumlu Ahmet'in oğlu olduğunu bilmiyordu.Terddütlüydü.Bende onu bunu her ne
kadar 1831 yılı kayıtı olsada,2 asır diyorum.İki asır olması için 11 yıllık bir
fark var,oda büyük bir fark değil.Çünkü bu gün köyün en büyük aile dağlımını
yaşamış,Hacıömeroğulları,1831 yılında iki sülale olarak görünüyor.Yinede ben bu
sayfada,hafızamdaki birikimleri yazmaya devam edecem.Hasan Mutlu ilede aynı
kanıya vardık.İlerde eğer toparlayabilirsek,kitaplaştıracaz.Saygılarımla...
DÜNYA SAVAŞI
Köyümüz Ilbarıt'da Cumhuriyet öncesi, 5 sübyan
mualim (öğretmen) varlığını gösterse de ,ancak daha önce askerliğini
yapan,Karamehmetoğlularından Salih oğlu Mehmet Özer,1887 doğumulu
olup,öğretmenlik mesleğiğini yapabilmiştir.1914 Birinci Dünya Savaşı ve
(Seferberlik) ilan edildiğinden,Karamehmetoğullarından,Salih oğlu,Mehmet
Özer'in kardeşi Hüseyin Avni Aksoy 1892,Mehmet Özer ve Hüseyin Avni Aksoy'un
amca (Hüseyin Avni Aksoy,Çanakkale Savaşında,Atatürk'ün emir
subayıdır.)oğlu,Karamehmetoğullarından Yusuf oğlu Mehmet Ata Doğan
1896,Hacömeroğullarından Ahmet Oğlu,Hasan Fehmi Erden 1895 ve
Hacıalioğullarından Mustafa oğlu Hasan Efendi 1891(Çanakkale'de Şehit olmuştur)
öğretmenliklerini yapamadan askere çağrılmıştır.Cumhuriyet kurulduktan sonra
kendilerine tekrar öğretmenlik verildiğinde,yaşları 30 küsuru geçmiştir ve
Mehmet Özer'e yaşı diğerlerinden büyük olduğu için, tekrar öğretmenlik
verilmemiştir.Kendisi daha sonra köyden ayrılarak D:Ç:İşletmelerinde,işçi
çizelgelerini doldurarak,yaştan emekli olmuş,eşi ile birlikte Karabük Kapulu
Mezarlığındadır.Saygı ile anıyorum.Köylülerin bilgisine...
18.MART
1915 (ÇANAKKALE SAVAŞI)
KOLAY DEĞİL ÜZERİNDEN 105 YIL GİBİ BİR ZAMAN
GEÇMİŞ,ILBARIT KÖYÜNDEN,ÇANAKKALE SAVAŞINA GİDENLERDEN,HACIALİOĞLU HASAN EFENDİ
1891 (ÖĞRETMEN) HACIÖMEROĞULLARINDAN ŞAKİR ER 1887,KARAMEHMETOĞULLARINDAN RECEP
1891 ER,ŞEHİT DÜŞMÜŞLERDİR.MUSTAFA KEMALİN,EMİR SUBAYI OLAN HÜSEYİN AVNİ AKSOY
1892 SAĞ DÖNMÜŞTÜR.
RECAİ
DEMİRSÖZ
Buraya kendimden bir şeyler katarak,bilgiler
aktarıyorum ve 1750 doğumlulardan yola çıkarak,yaklaşık 270 yıl 3 asır
öncesi,Ilbarıt köyünün kurucuları ve bu köyde yaşamış insanları masaya
yatırıyorum.İnsan yaşamında en zor şey 'Tarih'tir.Dahası bir tarihi gün yüzüne
çıkarmak...Abartılardan bıkan 'Atatürk' devrin,tarihçilerini toplayarak,şu
tümceleri kullanır. 'Bu güne kadar bu toplumun tarihi yazılmamıştır.Siz değerli
hocaları göreve çağrıyorum,bu ülkenin ve dünyanın tarihini bir kez daha,salt değerlere dayanarak yazın.' O dönemin
tarih prof.leri cumhuriyet kurulduktan sonra titiz çalışmalarla,4 cilt
olarak,bu tarih kitaplarını neredeyse 10 yıla yakın bir zamanda yazarlar ve
1931 yılında basımı gerçekleşir.Bu 4 cilt tarih kitabı ve eski haritalar dahil
bir çok envanter,başta Ahmet Demiralp,Şükrü Kaya,Abdülkadir Özer'lerin evinde
kalmış ve tarafıma verildi.Şu anda (Köy-Müze)sinde...Fakat şu bir realite
ki,burda yazdıklarım sadece üç beş kişiyi ilgilendiriyor ve yazdıklarım bir
yerde toplanıyor mu bunun bilincinde değilim. Çünkü,Keleşgilin penceresinden,Hecelligilin
evinin altından,Aşağıpınara giden yol,bir ılbarıt Köylüsü için daha önemli.
MUSTAFA
REMZİ ÖZLÜ (1895-1958)
Bazı istisnaları yazmak kayda değerdir.Mustafa Remzi,Eyüp
oğlu Hüseyin 1862 ve anne Hüsüğün kızı,Hüseyin ve Fatma 1867'den olma,Hüseyin'in,Mehmet
Ali,1889 ve kızları Hamide 1897 ile birilikte ikinci evlat olarak dünyaya
gelir. Oda herkes gibi köy mektebini bitirip,belirili yaşa geldikten sonra,bir
daha hiç dönmemek üzere İstanbul'a gider.O yıllarda İstanbul'da
Safranbolu,köylerinin yapabileceği tek iş,fırın işçiliği ki,fırın işçiliği bu
günün makineleri olmadığı için elle yoğrulan hamur ve güçlü insanların
işi,cılız konumdakiler genellikle simit satıcılığı yaparak hayatlarını
kazanmışlardır.
Mustafa Remzi, bu günkü Çembirlitaş semtinde,aslen
Kuruhaliloğullarından olup,fakat köy kayıtlarında erken köyü terk ettiği çin
kendisi hakkında fazla bilgi olmayan,sadece 'Zimbilli' lakablı fırıncının
yanına,tezgahtar yamağı olarak işe başlar.Yaşı ileledikçe kendisini geliştirip
tezgahtar ve kalfa konumuna getirir.O yıllarda,fırıcılık önem arz ettiği
için,gerek kalfalar,gerekse yönetici konumunda olanlar askerlikten muaf
tutulduğundan,Mustafa Remzide askere gitmemiştir.Köyümüzde böyle bir kaç örnek
vardır.Havaşgilden Aliosman ve Adülhamit'in fırıncı kalfası olan ve görevli
olarak Basra ve benzeri yerlere gönderilen, Kepçe lakaplı
Süleymanbeyoğlu,Süleyman'dır.
Mustafa Remzi,Çembirlitaş fırınında hem tezgahtar ve
yönetici olarak çalışırken,bir gün Zimbilli kendisini,yanına çağırır.Mustafa
efendi ben artık elden ayaktan düştüm.Fırını her şeyi ile sana devretmek
istiyorum.Fırın yabana gitmesin der.Mustafa Remzi kabul eder ve fırın satın
alır.
Zimbilli hakkında fazla bilgi yoktur.Şöyleki Akkuşgilin
Konağı olarak bilinen konağı,Zimbilli yaptırsa da gelip içihde oturmaz.Diğer
kardeşlerine hibe eder.Diğer kardeşler,en büyük Halil,Osman ve Mehmet
Ali'dir.Hasan Çavuş kendisini diğerlerinden ayırarak ayrı ev yapar.Ayrıca 1968
yılında tamamen yanan konakla aşağı Meyremgil'in evi aynı yıl yapılmıştır.
Mustafa Remzi fırını devraldıktan sonra,fırını dahada
geliştirip 24 saate,yani hiç maya kesmeden tam güne dönüştürür.Ayrıca
kazancından sürekli fonlar ayırarak,başta köy mektebinde okuyon o günkü
öğrencilerin tüm masrafalrını ve bir yılda olsa o günün zor koşullarında,köylüye
hiç ev geçmeksizin kumanya dağıtır.Ayrıca cumhuriyek kurulduktan sonra
Kastamonu Öğretmen Mektebinde köyün dört gencinin okumusuna sponsor olur.Ahmet
Demiralp 1907,İbrahim Ünal 1908,Şükrü Kaya 1908 ve Mustafa Algan 1908,bu
öğrencilerin aylık,burslarınıda İstanbul'dan gönderir ve o yıllarında
Atatürk,her öğerncinin en az bir estürman icra etmesini şart koşar ve
öğrncilerin estürmanlarını İstanbul'dan satın alarak Kastamonu'ya
gönderir.Ahmet Demiralp, Keman,Mustafa Algan Ud, Şükrü Kaya Mandolin,İbrahim Ünal,Mandolin.Hatta
Mustafa Remzi yakınlarınında okumusını ister.Anne tarafından dedesinin
torunu,Hüseyin Kütükçü'yü Ticaret Mektebine yazdırır okuturken,Hüseyin,fırının
tezgahtarı,Mustafa Remzi'nin abi,Mehmet Ali yüzünden okulu bırakır.Nedeni her
gün kendisine vrelimesi gerek 1 lirayı vermek istemez,sürekli tengitlerine
dayanamaYine Hüseyin Özlü'yü o yılların en iyi okullarından birine
yazdırsada,Hüseyin Özlü'de okuduğu okuldan ayrılır.
Mastafa Remzi Ilbarıt köyünün bir içme suyu için,bir fon
ayırır.Fakat hakkında lüzumsuz laflar edilir ve kızarak,bu fono güney
karşımızda Ovacık,Musa (Hotonoğlu) köyüne aktarır ve o köyde dağdan su
gelmesini sağlar.
1950 yıllarında iktidara gelen Menderes Hükümeti,ilk
işi,İstanbul içinde büyük yıkımlarlarla, geniş bulvarlar ve alanlar açması
olmuştur.Dolasıyla hemen Çemberlitaş'ın yanabaşında olan,fırında bunlardan
nasibini alır. Mustafa Remzi,kızının adını verdiği
RUŞEN
AYDIN (1926-2020)
Ilbarıt köyünde her insanın bir hikayesi vardır,ama yazık ki
kimse kimse bilmiyormuş gibi yaşar.Ruşen Aydın,ana yaşı 1924'de Osman ve
Hamide'nin oğlu olarak dünyaya gelir.Babası Osman 1956 yılında bağdan
gelirken,attan düşer ve elindeki baston gözüne saplanır ve orda hayatını kayıp
eder.Ruşen Aydın,1934-35 Karamanbaşı Akbulak İlkokulunu bitirdikten
sonra,askerlikten önce İstanbul'a tezgahtar yamaklığı olarak gider.Askerlik
dönüşü,Çemberlitaş,Mustafa Remzi fırınında
tezgahtar.Daha sonraları İstanbul Balat semtinde,İzzet Mutlu'dan sonra,Hamdi
Sekban fırınında tezgahtalığını uzun süre yapar,1960 ortalarında ilk bakkal
dükkanını açana kadar.Bu arad köyde bir evi satın alarak yeniden yaptırmış ve
kardeşinde ayrılmıştır.Bakkallığını emekli oluncaya kadar devam ettirir ve
çocuklarına bırakarak,doğduğu köyüne döner.uzun süre çiftçilik yapar.Doğa
kanunun yaşlanıcı her kes gibi oda çiftçiliği bırakır.
Yazımın başlığını 'Bir Devir Kapanırken'diye attım.Ruşen
amca,1920 lerin son temsilcelerindendi.Geriye Şaziye Demiralp 1923,Yeter
Eriş,1924, Rahmiye Tangül 1926 ve Emine Erden 1928 kaldı.Onlara sağlıklı günler
diliyorum.
KÖYÜMÜZ ILBARIT
Köyümüz Ilbarıt'da Cumhuriyet
öncesi, 5 sübyan mualim (öğretmen) varlığını gösterse de ,ancak daha önce
askerliğini yapan,Mehmet Özer,1887 doğumulu olup,öğretmenlik mesleğiğini
yapabilmiştir.1914 Birinci Dünya Savaşı ve (Seferberlik) ilan edildiğinden,
Kardeşi Hüseyin Avni Aksoy, 1892,Amca oğlu Mehmet Ata Doğan
1896,Hacömeroğullarından Ahmet Oğlu,Hasan Fehmi Erden 1895 ve
Hacıalioğullarından Mustafa oğlu Hasan Efendi 1891(Çanakkale'de Şehit olmuştur)
öğretmenliklerini yapamadan askere
çağrılmıştır.Cumhuriyet kurulduktan sonra kendilerine tekrar öğretmenlik
verildiğinde,yaşları 30 küsuru geçmiştir ve Mehmet Özer'e yaşı diğerlerinden
büyük olduğu için, tekrar öğretmenlik verilmemiştir.Kendisi daha sonra köyden
ayrılarak D:Ç:İşletmelerinde,işçi çizelgelerine doldurarak,yaştan emekli
olmuş,eşi ile birlikte Karabük Kapulu Mezarlığındadır.Saygı ile
anıyorum.Köylülerin bilgisine...
KILBARIT KÖYÜ,KURULUŞ
İTİBARIYLA,HACIÖMEROĞULLARI...
Bilndiği gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney
tarafını tercih ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını
mesken tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına
yerleşmeşlerdir.
Hacıömeroğlu Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve
Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830
doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841 doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874
doğumludur.
Gardayigil bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah
1796 doğumludur.En büyük oğlu Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne
içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş'
olarak biliniyor.Diğer kardeş Osman 1863 ve Hüseyin 1864 doğumludur.Hüseyin,ilkönce
Gardayigilin Mehmet,daha sonra,Ayranconun Ahmet'le evlenen Hemit'in
babasıdır.Gardeyigilin bir kolu olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu günkü Yanıkgil'i
teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile varlığıın
sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye
temel duvarı kalmıştır.
Abdullah kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl
gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan 1823 doğumlu olup,Karahasan olarak
bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer 1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat
1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in varlığı hakkında herhangi bir bilgi
yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi
girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve
Yakup'un babası olduğu bir realite çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855
doğumlu olup,oğluna Ömer ismini vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar
arısnda büyük boşluklar var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.
Gardeyigil Hasan'a gelince dört çocuğu
olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife
Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu Halil,Şerife ise
Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.
Hasanoğlu Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla
Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde çocukları vardır.
Kardeşi İzzet 1852 doğumlu olup,sırasıyla Fatma,Osman
ve Beşir isminde çocukları vardır.
BİLGİ TOPLAMA
Yaşadığım köyümde,çalışma ortamım ve koşullar o kadarda iyi
değil.Burda köy hakkında bilgileri müsveddetler bazında önceden hazırlayıp kayıt
ediyorum ve bir daha tekrarı yok.İnternetimin yazı çıkarıda olmadığı için,burda
verdiğim emek umarım güme gitmez,Hasan Mutlu kayıt altına alıyorum
demişti...Umarım alır.
ILBARIT
KÖYÜ KURULUŞ İTİBARIYLA
HACIÖEMEROĞULLARI 2. KISIM...
Hacıömeroğlu Ahmet doğumu 1751
Kardeşi oğlu Osman doğumu 1791
Oğlu Mustafa doğumu 1856
Mustafa oğlu Ahmet 1890
" " " Mehmet 1895
Bu sülale Faslıgildir.
Diğer kardeşi Hüseyin doğumu 1796
Hüseyinoğlu Ali 1819
Diğer oğlu Salih 1823 Hacıömeroğlu Hüseyin burada İyipgili temsil
etmektedir.Oğullarının akibeti bilinmemektedir.Oğullarının harici ikide kızı
olan Hüseyin'in eşinin ismi Sare'dir.Kızlarından Fatma,Musluoğullarından
Hüseyin ile evlendirilmiş olup bu evlilikten, Mustafa (Sarımuhtarın Babası)
Ahmet (Göde Mehmet'in Babası) ve Kızkerdeşleri Havva dünyaya gelir.Havva
Karaşar Mah'den Kistirliçavuş ile evlenmiştir.Sarımuhtarın babası Mustafa Yacı
Köyündeki kızına anneanesinin ismi Sare adını vermiştir.
Hüseyin'diğer kızı Hamide'nin üzerine Ayranco Hasan'ın
çobanı,aslen Ovacık Göynükören Köyünden olan Eyüp'ü damat alır.Eyüp'ün bu
evlilikten,Ahmet 1860 ve Hüseyin 1862 doğumlu iki oğlu olur.Burada Hüseyin aynı
zamanda Mahemet Ali Efendi ve Mustafa Remzi'nin babası olup,anneannesinin
simini taşımaktadır.Aile günümüzde söyünmüştür.
Ahmet'in ise Hasan 1882
Ramazan 1889
Eyüp 1895 doğumlu üç oğlu olmuş,Hasan ve Eyüp'ün akibeti
bilinmemektedir.Kardeş Ramazan askeri gitmeden evlenmiş olup,Hasan 1908 ve
Ahmet 1913 doğumulu iki oğlu olmuştur. Ramazan'da Seferberlik döneminde
Balkanlarda şehit olmuştur.
Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu
Oğlu Ali doğumu 1823
Ali'nin oğlu Mehmet 1901 ve kızları Fatma 1897,Hatice 1907
ve Hanife 1910 doğumludur ve ailenin tek ferdi Nazire Kütükçüdür.Ev yeri Ruşen
Aydın,tarafından satın alınmıştır.
Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu
Oğlu Ali 1823
Ali oğlu Mehmet 1874 doğumlu olup,sbu aile Kirazgili temsil
etmektedir.
Yahya kardeşi Mustafa 1896 doğumlu olup,oğlu Osman
(Cırtosman) 1873,Bağlıca Mah.ne iç güveyi gitmiştir Kardeşi Mustafa (Kemaneci)
1864 doğumludur ve Kemanecigil söyünümüş,Cırtosamangil,Bağlıca Mah.de Nuri
Işık'gili temsil etmektedir.(Kemaneci)aynı zamanda kardeşi Osmanla birlikte iyi
bir keman icracıcı olmakla birlikte,tıp alanında elindeki bir kitapla ilaç
üretip,bazı hastalıkları iyi ettiği biliniyor.Evi ise Kirazgilin,alt katta bir
odaları vardı.Eşi ile birlikte yaşamını o tek odada tamamlamış.Bilgi Satı
Demirsöz)
Hacıömeroğlu Hüseyin 1801 doğumlu
Oğlu Ahmet 1826 doğumlu olup,lakabı onbaşıdır.Eşi Çıraklar
köyünden olup,çocuğu olmadığı için söyünmüştür.
Hasan (Ayranco) 1828 doğumlu olup,Mehmet ,1852 Mehmet
Kahveci Mustafa'nın babsıdır.,Ahmet 1869 ve Emine isminde üç çocuğu vardır.
Yahya oğlu Ali 1822 doğumludur.Oğlu Satılmış 1880
doğumludur.Satılmış oğlu İsamil (Sotiri) 1897 ve Kardeşi Hamza 1898 doğumludur.Aile
Aligülü temsil etmektedir.
Hacıömeroğlu Hasan 1803 doğumlu,
Oğulu Süleyman 1862 doğumlu
Süleymanoğlu Ahmet 1881 doğumlu
" " Hasan 1891 doğumlu,olup bu aile Eminegili
teşkil etmektedir.
Küçük bir hatırlatma,bazı babalar ve oğular arasında uzunca
bir yaş farkının olması,eğer baba askerlikten sonra evlenmiş olup yaşının 30-35
sınırına gelmesindedir.Çünkü askerlik süresi osmanlıda oldukça uzun olduğu
bilinmektedir.
Yine bir hatırlatma,bu yaptığım çalışmayı anında kayıt
altına almayın,bir kaç gün içinde üzerinde eklemeler yapabılıyorum.Saygılarımla
SOFTAGİL
DAHA ONCE LAKABI KADIOĞULLARIYMIŞ
KADIOĞLU MEHMET DOĞUM 1791
OĞLU MUSTAFA (SOFTO) DOĞUM 1813
MUSTAFA KIZI ŞERİFE,MUSTAFA VE AYŞE'DEN OLMA DOĞUM 1842, ŞERİFE
MUSLUOĞULLARINDAN EMİN'LE EVLİ OLUP MEHMET İSİMİNDE 1856 DOĞUMLU BİR OĞLU
VARDIR. (DEDEM)
MUSTAFA OĞLU İSMAİL (HOTUZ)1845 DOĞUMLU
MUSTAFA OĞLU AHMET (PEHLİVAN) 1852 DOĞUMLU,AYRI EV
YAPTIRARAK,SOFTAGİLDEN AYRILMIŞTIR.
MUSTAFA KIZI HANİFE 1859 DOĞUMLU OLUP,ILBARIT KÖYÜNDE
(DÖNDÜGİL)DE SALİH İLE EVLİ OLUP,BU EVLİLİKTEN AKİF İSMİNDE 1892 DOĞUMLU BİR
OĞLU VARDIR VE SARIKAMIŞ HAREKATINDA DONARAK ŞEHİT OLMUŞTUR.
İSMAİL OĞLU HÜSEYİN,İSMAİL VE SULTAN'DAN OLMA 1879 DOĞUMLU
İSMAİL OĞLU MUSTAFA 1886 DOĞUMLU
İSMAİL KIZI AYŞE 1874 DOĞUMLU OLUP,ILBARIT KÖYÜNDE
(HAŞİMGİL)DE EVLİ OLUP,ŞÜKRİYE,İBRAHİM,FATMA VE ALİ İSİMNDE DÖRT ÇOCUĞU
VARDIR.ALİ HASAN MUTLU'NUN ANNE TARAFINDAN DEDESİDİRVE AYNI ZAMANDA HALAMIN
EŞİDİR.
İSMAİL EŞİ SULTAN HASAN VE HATİCE'DEN OLMA 1847 DOĞUMLU
HÜSEYİN EŞİ RAHİME MEHMET VE AYŞE'DEN OLMA 1870 DOĞUMLU
MUSTAFA EŞİ HANİFE MEHMET VE HAMİDE'DEN OLMA 1881 DOĞUMLU
(ANNEANNENİZ VE HACILAROBASI KÖYÜNDEN)
HÜSEYİN OĞLU MEHMET 1894 DOĞUMLU
" " " İSMAİL 1901 "
HÜSEYİN KIZI AYŞE 1896 "
" " " SAİDE 1897 "
HOBU,DAYININ DOĞUMUNU BİLMİYORUM ELİMDEKİ EN SON KAYIT 1908
TARİHİNE KADAR TUTULMUŞ,OLUP ANNENİZ 1922 DOĞUMLU.
DOKZANGİL
'Dokzangil' ve bu çağrışım nereden geliyor.Eskiden köyde beş
on yıl geçmeden büyük kıtlıklar olurmuş.Ne tarlada ekin,ne bağ ve bahçede
meyve...Yine böyle bir yıl,baba Ali Köy Odasının kapısından girer. Köylüler
Ali'nin yüzüne bakarlar,Ali oldukça mutsuzdur.Ne olduğunu sorarlar.Ali bir
oğlum oldu o da kıtlığa denek geldi der. Köylüler üzülme her şey
hallolur.Birbirimize yardım ederek bu zor günleri aşacaz derler. Babada az da
olsa umut belirtileri doğar. işte 'Komşu komşunun
külüne muhtaçtır' bu anların göstergesidir.Yıl rumi 1290,miladi 1874
dür.Dokzangil çağrışımı buradan gelir. Asıl adı Mustafa olan Dokzan,askerlik
dışında gurbete çıkmaz.Çünkü yer zenginidir.Hacılarobası Bağlarından,Tabakevi
Suyuna kadar o araziler onundur.Hatta Akkuşgil,Değirmecigil ve Güdükgil Ali
özdemire bağ yerlerini o satmıştır.Hatta Değirmencigil,orta Mah'deki ev
yerinide Dokzangilden almıştır.Dokzan geçimini tarım ve ustalıkla karşılar.Köye
ev yapımına gelen,o zamanların Gayaza (İncekaya) köyünden Mustafa usta,mutlaka
Bağlıca Mah'den İbramusta ve Dokuzanı yanına alırmış.İleri derecede sigara içen
Dokuzan,bir kaç gün sigarasız kalır.eskiden pamukluenteri denilen,giysiler
vardı.Bizim çocukluğumuzda yaşlı kadınlar giyerdi.Dokzan enterinin astarını
söküp,bir miktar pamuk çıkarıp,bir kağıta sardıktan sonra ateşleyip bir nefes
aldıktan sonra,büyük oğlu Satı'yı yanına çağırır.Bak oğlum bu meret yüzünden
yeri yurdu sattım.Bu mereti ne sen iç nede kardeşlerine içir der.Kardeşleri
Hasan (Kamyon) ve Mustafa Sabri'dir ve Dokzan,köyden Toprakcuma'ya giden
komşusuna,bir miktar para verir.Bana bir kilo tereyağ al der.Komşusu teryağı
getirir.Dokzan tereyağnın bir kısmını,tavada ertir ve yufka ekmekle bandıra
bandıra yer ve bu son yemeği olur 1938 yılında 64 yaşında hayata veda
eder.Dokzan aynı zamanda Sarımuhtargil'den evli olup,Sarımuhtarın
eniştesidir.Yıkılmaya yüz tumuş Dokzangilin evni Hamide Uysal tekrar hayata
kazandırmıştır.
3.NİSAN.1937
TARİHİNDE,
KARABÜK
DEMİR-ÇELİK İŞLETMELERİ KURULDU
3.Nisan.1937 tarihinde, Karabük Demir-Çelik
İşletmeleri,kurulduğunda bizim Ilbarıt Köyünden,yaklaşık 40 kişi,fabrikaya iş
başı yapmış. Fakat,insanların iş bilinci ve her gün iş kazalarında hayatını
kayıp edenleri gördükçe,hemen hemen bunların tamamı,bir bir burayı terk
etmiş.Örneğin Karabacakgilin Topala (Mehmet Vural)usta olarak işe başladığı
halde,iş bırakmış.Bakmış olacak gibi değil,Karabük Çıraklık okulunu kurmuşlar
ve burdan mezun olanlar,daha gevenilir bir
şekilde,işe başlamalarına rağmen,1946 yılında Karaşar Mah.den,Satı Mehmet
Kara,kendisi elektirik teknisyeni,elektirik arızasını giderirken,bir işçinin
inik şarteli kaldırması sonucu,380 volt elektiriğe kapılarak hayatını kayıp
etmiştir. Çıraklık okuluna köyümüzden girenler,Mehmet Oğlu,Hikmet Özer,daha
sonra,o da fabrikadaki işini bırakıp,Ankara'da bulunan Devlet Basım
İşletmesinde çalışmıya başlamıştır.Mustafa Oğlu (Kiraz) Mehmet Esen,okulu
bitirmediği çin,babasına gelen vekalet ücreti yüzünden,babası tarafından
azarlandığı için,buraları terk edip,Zonguldak-Üzülmez Bölgesinde TTK'ü
İşletmelerinde çalışmış olup,orda vefat etmiştir.1972 yılında bir kez köye
gelmiş olup,kendisini görmüştüm. Ramazan Oğlu (Cici-Bey) Fabrikada teknisyenken
geçirdiği kazada hayatını kayıp etmiştir.Daha sonraları,Demir Çelik
İşletmelerine köyümüzden,bir çok kişi girip burdan emekli olmuştur,eskisi kadar
kolay olmasa da.
Ilbarıt Köyünden bakınca,kuş uçumu Şeremetdoruğu oldukça
yakın gibi görünür.Dün köyden yola çıktım,Çardak kaya,Dabazavlasınınbaşı ve
Ortaineceği parelel yürüyerek,baş aşağı yürümeşe başladım.Bilindiği gibi 90
larda Orman Kadostora geçtikten sonra buralar ağaçlandırılmıştı.Kızılçam
diktiler,fakat bunlar bir süre büyüdükten sonra,şimdi kurumaya yüz tutmaya
başlamışlar,fakat aralarında bölgeyi seven karaçamlar yetişmekte,neyse bu yol
bir saat sürdü,sonra Yeniyolu tırmandım,bir düzlüge
gelince Ilbarıt Köyünü uzun uzun seyrettim.Köy uzaktan derli toplu,bembeyaz
evleri ile ihtişamlı görünsede,köydeden derler ya çıt çıkmıyordu.Yörüyüz
esnasında,Ortainecekle,Yeniyol arasında büyük tarlalar açılmış,tarlalara toprak
kaymaması için,neredeyse bir otomobil büyüklüğünde taşlarla setler
çekilmiş.Taşların her biri yarım ton ağırlığında,,,
Bizim o tarafta tarlalarımız olmadığı için,o bölgeyi fazla
tanımam.Fakat, köy tarlaları yeterli olmayınca, geçmişteTepedağ mevkiine
tarlalar açılmış,fakat bu kez tarlalardaki ekinleri köye ulaştırmak zor olduğu
için,ekinler Haramanlar Mevkiine taşınarak,burda sürülüp tınarları savrulduktan
sonra,atlarla eşeklerle,saman ve taneler köye taşınmış. Daha sonra,baktılar
olmuyor ilkönce Akyolu ve daha sonrada Yeniyolu açmışlar,Ortainecek ise,at ve
eşeklerin yük taşıması için daha sonraları açılmış.Tüm bunlar yaşamın hiçte
kolay olmadığı anlar ve zor günlerki...Hatırlıyorum benim çocukluğumda Tepedağı
halen ekilirdi ve günde,eğer yola erken koyulursan iki kağnı arabası deste veya
bir araba getirebilirdin.
Not.Geçen yıllarda Ankara,Üniversitesinden Pof.Ve Doçent
konumunda öğretim görevlilieri gelmişti.Şeremetdoruğunu sordular,bende köyden
gösterdim.Görünüşte onlara yakın geldi.Bize kılavuz olurmusun dediler,neyse
cipe dolduk,gidiyoruz gidiyoruz,Şeremetdoruğu gelmiyor,yakın görünüyor,ama
uzukmış dediler.Bilim adamları,Soğanlıçay Taşını inceliyorlardı,ellerinde
çekiç,taşları kırıp torbalara doldurup,incelemek üzere Ankara'ya getirdiler.Bu
arada Karabük,Üniversitesinden,Arkologlar geldi,birbirlerine sorular
yönettiler.Arkologlar,Safranbolu'da Kaya Mezarlarına rastlamadıklarını
söyleyince,Ankara'dan gelen bir prof. Safranbolu'nun taşları Kayamezarlarına
uygun değil yanıtını vermişti.
Bir şeyler değer kazanması için,ilkönce manevi değerler
önemini koruması gerekiyor.Köyümüz adına şöyle geriye baktığımızda,1920
doğumlulardan sadece dört beş kişi kalmış.Kaldıki Ilbarıt Köyü içi boş bir köy
değil,Ilbarıt Köyüne 'Köy Mektebi' alt katındaki köy odası,camiiden önce
yapılmış.Dolasıyla köyde öteden beri eğitim almış bir kuşak mevcut...Köye aslen
Bulgaristan,Filibe doğumlu Mehmet Cemil Efendinin gelmesi ile kız çocuklarıda
eğitim altına alınmış,o dönemin kadınları hemen
hemen okur yazardı,benim tanıdıklarım kadarıyla...Daha sonra,köy çocuklarından
bazıları, o yılların okulu olan medrese eğitimine gönderilmiş ve sıpyan
(çocuk)eğitimi için okul belgeleri verilmiş.Cumhuriyet kurulduktan sonra ise
Atatürk bu açığı öğretmen açığını kapatmak için,tekar bunlara öğretmenlik
ünvanı vermiştir.Yalnız,Kadir Özerin babası Mehmet Özer diğerlerinden yaşı
büyük olduğu için,başvurusu kabul edilmmemiştir.Hatta yaşı biraz küçük
olanlara,öğretmenlik diploması verilmiştir.Örneğin Mehmet Ata Doğan,1896
doğumlu,kendisine 1926 yılında diploma verilmiş,30 yaşında ilk görev
yeri,Eflani Yağlıca Köyü...Hasan Fehmi Erden, 1895 doğumlu,kendisine
öğretmenlik belgesi 1929 yılında verilmiş yaşı 32 olup,görev yeri,şu anda
Bartın'ın ilçesi olan Ulus'un Kumluca beldesi.Hüseyin Avni Aksoy, 1892
doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1928 yılında verilmiş,yaşı 36 olup görev
yeri,Safranbolu,Davutobası Köyüdür.
GERİYE
BAKMAK
Ilbarıt,köyünden yeni ve soğuk bir güne merhaba derken,şöyle
geriye doğru bakıyorum. 1879 yılında doğanlardan itibaren hatırlıyorum.Örneğin
Maylaş,Güdüğün Seyini, Kuruseyingilin Hanife, daha bir çokları,yaşam acıları
ile yoluna devam ederken,1920 lerde doğanlardan bir kaç kişinin kalması ve
zaman çarkları arasında,insanların nereden nereye sürüklendiği bir
realite,geleceğe doğru yol aldığımzda ve an gelecek Ilbarıt Köylüsü artık
akrabalık dışında birbirlerini tanımayacak.Örneğin
Meyremgilin Kara Mehmet,Mehmet Günal'ın İbrim yani ibrahim adında bir kardeşi
vardı,sorsam belki akrabalarının dışında hiç kimse tanımaz.İbrahim Ünal, biri
Günal soyadını alırken,diğeri Ünal soyadını almış.1929 yılında,Şükrü
Kaya,Mustafa Algan ve Ahmet Demiralp'le birilikte Kastamonu Öğretmen okulunu
bitiriler ve tayini Amasaya,Gümüşhacıköye çıkar ve emekli oluncaya kadar orda
yaşar.İbrahim Ünal'ı iki kez gördüm.Bir 1960 yıllarında köye gelmişti.En son
eniştemlerin,İstanbul,Sultanahmet'deki evlerinde.Eniştem Ömer Günal,yeğeni
olur. İstanbul'da oturan İbrahim Günal'n kızı,beni televizyonda
izlemiş,yeğenlerime ille dayınla beni tanıştır,ondan çok şey öğrenmek ibtiyorum
demiş.İbrahim Ünal 1908 doğumludur.Bildiğim kadarı ile mezarı memeleketinden
uzak,İzmir'dedir.Bu günün anekdotuda bu olsun.Herkese selamlar.
SU
SORUNU
Safranbolu'ya indiğimde bir iki köylüyü görmek dahi insanı
mutlu ediyor.Sabahın ilk saatlerinde,çalıştığı iş yerinde Hakan Özlü'yü ziyaret
ettim.Hakan Özlü benim kuşağım değil,ama bana köy hakkında sorular
yönetiyor,hemde müşterilere bakıyor.Abi Doruğun Ali kim? Ben gençlerin
birbirini az çok tanıdığını sanıyordum,malesef artık tanımıyor.Birde abi köy
eski haline dönebilir mi?Sorusuydu.
Artık köyün eski haline dönmesi biraz zor.İnsan yaşamında üç
faktör çok önemlidir.Hava,su ve toprak...Şu anda
ılbarıt'daki son sularda çekilmek üzere,Hadi toprak eskisi kadar ekilip
biçilmiyor.Kova yanı üç kere kar yağıp erimesine rağmen,halen sebilden
akmıyor.Aşağıpınar hemen hemen aynı,Asma Mezarlığa akıyor,oda oldukça azalmış
vaziyette...Gülpınarı sıcaklar bastırınca kesiliyor.İşte böyle bir süreç
yaşamaktayız.
Hadi köydeki evler insanla doldurulsun,bu kez insanları
yaşama bağlayacak alternatifler yok...Uzun süre sonra insanlar kafayı yer.Ben
tek başıma yaşıyorum,ama günde bir sürü alternatif üretiyorum
kendimce...Örneğin her gün Çerçen Aşçıoğlu mah.yanına kadar 7 gidiş 7 dönüş 14
km.yürüyorum.Çünkü yapacak başka bir şey yok.Avni Bey demişti,Recai artık bizim
nesilden başkaları,bundan sonra biribirini tanımayacak diye...Nitekim
öyle...Yinede umut kesilmiyor.Belki ileriki günler bir şeyler gösterir.Herkese
selamlar.
YUSUF
EFENDİ...(1862-1917)
Önce Karamehmetoğullarını tanıyalım. Aile,eskiden Safranbolu
ve şimdi Karabük'ün merkez köylerinden olan,Karaşar köyüne yerleşmiş
olup,geldikleri yer Konya olarak bilinmektedir.Burdan bir aile,Ilbarıt Karaşar
Mah.ne yerleşir ve aile daha sonra Karaşar Mah.de dört hane
olur.Sırasıyla;Alibeygil,Berbergil,Kocagözgil (Topalahmetgil) ve
Karabekirgil...Ailenin bir kolu Yusufgil,Ilbarıt'daki ev yerini
Karabacakgil'den alarak,buraya şimdi yıkılan ve köyün en eski evlerinden olan evi yapmıştır. Yusuf Efendi, ben
dedemle aynı yaş olduğunu sanıyordum,dedem ondan 6 yaş büyük yani 1856 doğumlu,
'Köy Mektebine' birlikte giderler ve aynı eğitimi görürken,dedem ve
annesi,Karaşar mah'de Alibeygil,geçmişten bizim akrabamız imiş ve orya oturmaya
giderler,sabah uyanırlarki, 60 santim kar yağmış ve birkaç gün Karaşar'da
kalmak zorunda kalırlar ve Yusuf efendi,dedemi bir kaç ders geçer,dedem bir
daha mektebe gitmez.Yusuf Efendi geçimini,o yılların en iyi mesleği olan köy
imamlığı olarak yapar.Hatta Çıraklar Köyünden,Gökmengilden evlendiğinde, sabah
hanımı evin avlusuna indirir.Hanım şu karasapan,şu boyunduruk ve ahırı açar
bunlarda öküzler,ben bunların hiçbirinden anlamam.Kendin ekip kendin biçeceksin
der.Erken evlendiği için,rumi 1298 doğumlu kızı vardır ve eski öğretmenlerden
Mehmet Ata Doğan'ın babasıdır.
Ölünceye kadar aynı zamanda köy katipliğide yapan Yusuf
Efendi...O yılların döner sermayesi olan bir torba altınında
sorumlusudur.Karaşar Mah:den jandarma lakaplı İsmail Gürleyik,bir gün
gelir.Yusuf Efendiye,ben senin harcamaların denetleyecem ve defterleri
inceleyecem der.Yusuf Efendi,Köy Odasında,oturduğu köşeden
kalkar,Jandarmaya,gel benimle der.Dışarı çıkarlar.Cami duvarının köşe taşını
gösterir. O taşı görüyormusun der.Jandarma görüyorum der. Pekiyi o köşe taşının
ne kadar çekiç yediğini görüyormusun der ve o taş ne kadar çikiç darbesi
almışsa,benim kafamda bu güne kadar o kadar darbe aldı der.Ser kimsin beni
dentleyecek kim der.
Çünkü o yıllarda 'Köy Katipliği' o kadar kolay
değil,muhtardan daha önemli.Köyde doğan çocukları kayıt edip,şehre
bildiriceksin.Köyde toplanan 'aşar' vergilerini toplayıp,gerekli mercilere
ulaştıracaksın.
Yusuf Efendi Ilbarıt Köylüsü için bazı sözler
kullanmıştır.Belki hoş olmayan sözler,ama yazmak zorundayım. 'Ilbarıt
köylüsünden testi olur kulpu olmaz' 'Ilbarıt Köylüsünü harala koysan yarısı
dışarıda kalır.' 'Gelene itibar edin,gel denilen yere asla gitmeyin.'
Yusuf Efendi 1916-17 yıllarında köyde baş gösteren
'Tifüs'salgınında,gelini ile birlikte,birer gün arayla vefat eder. Yerine,yani
'Köy Katipliğine' Mustafa Akkuş'un Kardeşi ahmet geçer,Aşar Vergisi toplama
sırasında,Karakaş 'Hasan Avcı 'ile aralarında tartışma yaşanır ve Karakaş
tarafından bıçaklanır,kan kayıbından vefat eder.Şikayet olmadığı içinde Karakaş
mahkum olmaz.Daha sonra,Kurtuluş Savaşını,Türk Köylüsünün gayreti ile kazanan
Atatürk,köylünün sırtında büyük yük olan 'Aşar-Vergisini' kaldırır.
Şehir yorgunluğu ve benim tanımlamamla,artık fazlada
derinliği olmayan yaşam biçimi...Nedeni;bir apartmanda yaşıyorsun,kimse kimseyi
tanımıyor.Hadi tanıdı diyelim,kültürler ve fikirler uyuşmuyor.Yaşam denilen
şey,ister istemez insanları bir yerlere sürüklüyor.Çünkü asırın hastalığı
denilen 'Stres'insanları kuşatmış vaziyette.Bir gün öncesi,Hamdi Sarı ve
arkadaşları vardı.Dünde Hasan Mutlu ve arkadaşları geldi.Sabah Kovayanına suya
gittim.Öz Konağının yanında beyaz bir araç gördüm.
Dün yine konuştuk,Hasan Mutlu,köy hakkında bir kitap yazalım
dedi...Şöyleki,kitap yazmak o kadar kolay değil.Bir yığın müsvedde
hazırlayacaksın.Derinlemesine köyün tarihi dokusundan yaşam biçimine
irdeleyeceksin.Çünkü bu gün olmasada,köyün geçmiş bir derinliği var.Bu gün
bakıyorsun her şey yüzeysel.Teknoloji denilen şey yaşamı kolaylaştırmış,ama
aynı zamanda reel yaşamı da ortadan kaldırmış.Dolısıyla,köyün derinliğinide şu
anda benden başka bilen yok.Karşıma 100 bilemedin 150 yıllık birisini
çıkarmanız gerekiyor.O 100 yıllık veya 150 yılık birisi bir şeyler biliyorsa
tabii...Fakat ben 64 yaşına girmişim ve fiziki olarak 1959 yılından bu güne,
gözümün önünden geçen bir takım şeyler hafızamda.Bunun yanında,reel yazılı
belgeleride,az çok analiz ettim,örneğin şu an babam Satı Demirsöz'den
öndeyim.Öndeyim derken ondan çok şey öğrendim.Babam,Kuruseyingil'le,geçmişte
bizim ortak evimiz olduğundan bir haberdardı,ama Kuruseyin'in bizim atamız 1751
doğumlu Ahmet'in oğlu olduğunu bilmiyordu.Terddütlüydü.Bende onu bunu her ne
kadar 1831 yılı kayıtı olsada,2 asır diyorum.İki asır olması için 11 yıllık bir
fark var,oda büyük bir fark değil.Çünkü bu gün köyün en büyük aile dağlımını
yaşamış,Hacıömeroğulları,1831 yılında iki sülale olarak görünüyor.Yinede ben bu
sayfada,hafızamdaki birikimleri yazmaya devam edecem.Hasan Mutlu ilede aynı
kanıya vardık.İlerde eğer toparlayabilirsek,kitaplaştıracaz.Saygılarımla...
Şöyleki,insanlar insanları
dış cepheden tanımaya kalkar ve hiç kimse kimsenin iç dünyasını bilmez ve de
bilemez.Kimi insan vardır,sürekli kendini ve çevresini met eder.Fakat bu insan
bilmez ki kendi kendini batırdığını... .Uğur Mumcu,alaylı ve dünyanın en büyük
araştırmacı gazetecileri arasındaydı.Kendisini tanıma şansım olmadı.Sürekli şu
tümceyi kullanrdı. 'Bilgi sahibi olmadan,fikir sahibi olunmaz.' Dolasıyla
Ilbarıt Köyü,geçmişi ve bu günü ile basite indirgenecek bir köy değildir.Düşünün bu köy ilk olarak köyde 'Köy
Mektebini'kurmuş ve okur yazarlığa ulaşmış bir konumda.Dolasıyla bu köyde,bir
yığın insan,mantık yürütübilme erdemine,asırlar öncesi ulaşabilmiş.Bilim buna
kavram diyor.Ben 40 yılıdır fiili olarak resim yapıyorum.Bu günü kadarda küçük
desteklerle ayakta kalabildim.Bu güne kadarda okuduğum kitapların artık
sayısını bilmiyorum.Dün köyde olan Mehmet Tangül,ellerini çatı yaptı.Mithat
Demirsöz'le sen aynı noktadasın dedi.Bu onun görüşü.Mithat Demirsöz beşikte
iken ben çoktan ilkokula yazılmıştım ve Mithat Demirsöz ikizdi.köy yeri
doğduktan sonra zatüreye yakalandı ve vefat etti henüz bir iki aylıkken.İsmide
Hikmet'di.Avlu kapısının önüde şaşın şaşkın duruyorum.Alagöz amca elinde bir
kazma birde kürekle evden çıktı.Gel benimle dedi.Peşine düştüm köy mezarlığına
vardık.Hemen ziyaret yerinin batısında boş bir yeri kazmaya başladı.70,80
santim uzunluğunda bilemedin,40 50 santim derinliğinde bir mezar.Sonra
kardeşim,bir kaç kişi eşliğinde,büyük abim Mehmet'in koltuğunu altında
taşınarak defnedildi.Şu anda mezar kayıp gibi görünsede,yerini halen
biliyorum.59 yıl geçmiş.Mezari sürekli taştan yaptım ,ama taşlar alındı.Köy
öğretmenimize gelince...Öğretmenimiz,Köy Enstitüsü mezunu,Kabtamonu'nun araç
ilçesinden,piskopatın teki Hikmet Kayalı idi ve öğrencilerini eski bir maşa
kanadı ile döverdi.Düşünün 40-50 santim uzunluğunda 8.lik bir demir parçası.Bir
ara Hüseyin Tiryaki,adında yine Kastamonu ili Azdavay ilçesi nüfusuna
kayıtlı,oda Köy Ünstitüsü mezunu bir öğretmen,daha verildi.O yıllarda 80 yakın
öğrenciler,1,2,3 ve 4,5 sınıf olarak ikiye ayrıldı.Hüseyin Tiryaki, Hikmet
Kayalı'danda beterdi.Hatıpgilin Hanım kızın saçlarını çekince,saçları kökünden
söküldü elinde kaldı.Akkuşgilin Halime kızı topal etti,zavallı kız bir süre
topal yaşadı ve bu öğretmen yarı yıl tatili olmadan okuldan alındı.Daha sonrada
Hikmet Kayalı köy muhtarı tarafından köyden kovuldu ve Safranbolu,Milli Eğetim
Müdürüde,Kastamonu ili araç ilçesindendi. Osman Acar,neredeyse iki yıla yakın
köye öğreten atamadı.O günleri hatırlayanlar için bir anekdot.
Safranbolu,1831 Nüfus
Kayıtları,yapıtı Karabük Üniversitesi'nden üç tarih hocası tarafından,
Osmanlının Ankara'daki arşivinden çıkarılmış ve buna bağlı o yıllara ait bazı
belgelerde kitaplaştırılmıştır.Bu kayıtlardan yola çıkarsak,ardan geçen 189 yıl
yani iki asıra yakın bir zaman,ben bu yapıttan birilerinin bir şeyler anlayıp
algılayacağını sanmıyorum.Bir kere köyümüzde geçmiş nüfusa ait insanların artık
1920'in sonuna gelmesi ve geçmişe dair soyağçlarının olmaması göz önünde bulundurulursa,mutlaka elimizin altında,bilgilerin
olması gerektiğine inanıyorum.Yukarıda sözü edilen yapıt dağıtılmaya
başlandığında,Selami Alkan Hocanın eline geçmiş ve beni aradı.1831
yılında,köyümüzün nüfusu 300 civarında filan dedi.Daha sonra ben bu yapıtı alıp
incelediğimde,evet ortada bir nüfus kayıtı var,ama kadınların esamisi
yok.Sadece her hanenin o yıllarda yaşayan erkekleri kayıt altına alınmış.Bu
sayım Padişah 2.Mahmut döneminde yapılmış.Padişahı iki şey
ilgilendirmektedir.Bir asker,birde Anadolu insanın üzerine yüklediği ağır
vergiler.Bir örnek verecem,Ilbarıt Köyünde Hacıhamzaoğlu diye bir esami
var.Karamuhtargil...1831 kayıtlarda 9 tane erkek var ve zamanla bu sülale
bitmiş,Karagaşgilden Kuruoğlan,Hüseyin Avcı Hecelligilden Ayşe Özen alınırak o
evin bacası tüttürülmüş.Artı Karamuhtar 40 sene muhtarlık yapmış ve Yukarı
Keleşgilin evide,onun misafirhanesi,bir ara Acamuğun Kardeşi Kel Kadire
geçmiş.Kel Kadir'in 5 oğlu varmış onlarda bitince,ev Acumukgile
geçmiş,Acumukta,evi Keleşgilin İbrahim Yılmaz'a satmış.
ILBARIT
KÖYÜ...YEMEN...BALKANLAR VE DİĞERLERİ...1800'LÜ YILLAR.
Şöyle bir giriş yapmak istiyorum.Köyde bazı
esamiler,hacıoğulları diye başlıyor.Osmanlı döneminde,Anadoludan hacca gitmek o
kadarda kolay değil.Örneğin bizim köyden biri diyelim yaya yola çıktı,en az bir
yılını yolda geçirmesi gerekiyor.Dolasıyla geçmişte Ortadoğu bu kadar kaos
içinde değilken,bizim köyden ilk hacca gidenler otobüslerle gittiler ve gece
gündüz molalarla yol almak suretiyle,7 gün 7 gecede ancak ulaşabilmişler.O
halde bu hacı esamileri,ya Yemen'de askerken,yada bir tama ad olarak
kullanılmış.Kesin bir bilgi yok...Örneğin
Hacıömeroğlu,Hacıalioğlu,Hacıhamzaoğlu ve Hacışabanoğlu gibi.Kaldıki onca erkek
nügusa sahip olmalarına rağmen,Hacıhamzaoğlu,aynı zamanda bu sülalenin bir
kolu,Bağlıca Mah.dir veHacı şabanoğlu iki sülale olmasına karşın bu gün
söyünmüştür.
Elimin altında bir bilgi var.Tavşancıoğlu,Abdullah,köy kayıt
defterine,anne ve baba adı bilinmediği çin geçilmemiş,rumi 1242 miladi 1826
doğumlu...Fakat bu kişi adına bir bilgi aktarılmış...Trablusgarp,merkezinde
telgraf çavuşu bulunmaktadır.Kardeşi İbrahim rumi 1255 miladi 1839
doğumlu,tabiki bilinmediği için anne baba adı kayıtta yok ve Tavşancıoğlu
Hüseyin zevcesi (eşi) Ayşe, baba Salih, anne Hanife rumi 1268 miladi 1852
doğumlu ve bu aile söyünmüş olup,Elişgilin Karaoğlan olarak bilinen Mehmet
Öztürk'diğer kardeş Sarıoğlan diye bilinen, abdullah öztürk'ün kardeşi,
Tavşancıoğlunun en son kuşağı Hüseyin ve Ayşe'nin damad olduğu çin bu eve
yerleşiyor.Yukarıda sözü edilen Abdullah,yani Turablusgarp'da çavuş olan,bir
kızı oluyor oda Göde lakaplı,Ahmet Yıldırım ile evli olup,Ahmet Yıldırım'a o
yıllarda aileye sahip çık diye,Tarablusgarp'dan para gönderiyor.
Yemen,Ilbarıt Köyüne binlerce kilometre uzaklıkta,fakat ılbarıt
Köylüsü o günün koşullarında Yemen'e asker olarak gönderiliyor.Örneğin
Sarımuhtar Lakaplı,Hüseyin Yıldırım. Rumi 1291 miladi 1874 ve 1959 yılında
vefat ediyor.Annemle Sarımuhtargile gitmiştik.Sobanın kenarına oturmuş,yufka
ekmeği ıslayarak sobaya yapıştırıyor,daha sonra kıtır olan ekmeği yiyor.Ben
oturduğum yerde merakla ablak yüzlü bu kişiyi izliyorum,fakat dşarılarda
dolaştığını hatırlamıyorum.
Hüseyin Yemen'de askerken,açlıktan çiy kabak yiyor ve
fenalaşıyor. Bir İngiliz doktor midesini yıkıyor ve iyiki ölmemişsin
diyor.Çünkü çiy kabak,çiy yendiğinde bir insanı öldürebiliyor.Kısaca Hüseyin
Yıldırım, Yemen'den sağ salim geliyor.Hatta cumhuriyek kurulduktan
sonra,babamlarla birlikte,Bartın,Safranbolu yolunda ve Ahmetusta mevkiinde yol
çalışmasında çalışıyor.
Amcam Hasan,askerlik yeri Yemen ve gönüllü gidiyor.Bir
anekdot,eğer o yıllarda,Yemen'e gönüllü gidersen,askerlik en az bir yıl
kısalıyor.Çünkü Yemen'de ısı yaz aylarında,45-50 dereceye kadar
çıkabiliyor.Gönüllü gittiği Yemen'den köye mektup yazıyor ve birde şiir 'Bir
kurtulsam şu Yemen elinden/Su içsem Tabakevi'nin gölünden.'O yıllarda Tabakevi
suyu henüz köye gelmemiş ve Tabakevinde bir göl halinde.Amcam Rumi 1305 miladi
1889 doğumlu olup,1914 Birinci Dünya Savaşında,tekarar 'seferberlik' sırasında
askere alınıyor.Diyarbakır'd şehit düşüyor.Tek tanık Maylaş (Mehmet Koç) yani
köylüsü...Akşam hastaneye yatırdık,sabah bakmaya gittiğimde,vefat ettiğini
söylediler diyor.1918 yılındada köye künyesi geliyor.
Balkanlar,Ilbarıt Köylüsünün en çok askere alındığı
bölge...Çünkü Osmanlı o yıllarda doğuyu pekte önemsemiyor.Örneğin bir
Ilbarıt'lının Erzurum'a ulaşması zor.Balkan'lara Tren ve gemilerle asker bir
şekilde ulaştırılıyor.Örneğin dedemin babası,askerlik yaptığı
yer;Bulgaristan,Varna...akerliğe gittiği tarih,1856 döndüğü tarih,1874 dört 18
yıl dile kolay,dedem beşikteymiş,döndüğünde eşine bu kim diye sormuş.
Dedem,yine Balkanlar gezici asker,Tuna Nehri boyları.Göde
Mehmet'i Yunanistan,Yanya rumi 1307 miladi 1891 doğumlu olup,Safranbolu'da aynı
zamanda tıp doktoru olan,Ali Yaver Ataman'ın seyisliğini yapmış...Ali Yaver
Ataman,doğum tarihini bilmiyorum.1956 yılında vefat etmiş,aslen Kafkasya, Şeyh
Şamil soyundan olup,o yıllarda tıbbı nerede okuduğu bilgim yok.Safranbolu
Devlet Hastanesine,atanmış ve burada evlenmiş,ilk çocuğu aynı zamanda müzikolog
olan oğlu,Sadiyaver Ataman 1906 yılında babasının görev yaptığı Yanya şehrinde
dünyaya gelmiştir.
Elişgilin Sarıoğlan Abdullah Öztürk,doğum tarihi rumi 1287
miladi 1871 askerlik ettiği yer,Teselya,Yunanistan.
Not.elimin altında olan bilgiler.Her kesi tek tek yazma
şansım yok.Bunları Hasan Mutlu bir yerde toparlayacam ve sonra kitaplaştırırz
dediği için yazıyorum.Çünkü bilgisayar oldukça ağır hareket ediyor,ben
yazdıktan bir kaç saniye sonra kelimeler ortaya çıkıyor..Birde atölyem soğuk
uzun süre çalışamıyorum.Hoşça akıln.
Saygıdeğer köylülerim.Buraya
yazdıklarım yazıların tamamı kafadan atma değil.Mantıksal değerlere ulaşıyorum
ve yazıyorum.Örneğin,birisi bir şey paylaştığı an anında balıklama atlayanlar
oluyor.Hasan Kaya,1831 nüfus sayımını paylaşmış.Ömer Öztürk,bizim sülaleyi
bulamadım diyor.Yahu bir kere,Elişgilin,Sarıoğlan,1831 sayımından 43 yıl sonra
dünyaya gelmişki,o sayımda belki dedesi dahi yok.Dolasıyla beni en çok
yıpratan,1831 sayımı ve elimin altında bulunan 1900'de kayıt altına alınmış,köy kayıt defteri arasındaki boşluk,69-70 yıl gibi
bir zaman.Ilbarıt köyüne gelenler,belirgin 1700 yılların ortalarından itibaren
ve ilk gelenler,köyün alt kısımını mekan tutumuş ve ben bunları zamanla
açıklamaya çalışacam,kim kimden ayrılmış.Kaldıki düşünmeden pat diye bir şey
yazılmıyor.Kulaktan duyma bilgilerde,benim fazla işime yaramıyor.Zaten ben bir
babam Satı Demirsöz'e inandım.Çünkü derinlemisine çok şey biliyordu ve onunda
yanıldığı yerleri düzeltmeye çalışıyorum.Saygılarımla.
ILBARIT
KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASI , İLK AİLELER VE AİLELERİN DAĞLIMI...
Ilbarıt Köyü ilk kayıtlar,Hacıhamzaoğullarıdır.Bu aile
İlbarıtta iki hane ve Bağlıca Mah.de bir hane olmasına karşın,zamanla
söyünmüştür.Bu aileden sonra,Hacıalioğlu esamesi okunmakta ve aile ilk olarak
iki hanedir.
HACIALİOĞLU OSMAN, 1761 DOĞUMLU...
HACİALİOĞLU MUSTAFA 1756 DOĞUMLU...
HACIALİOĞLU OSMAN OĞLU HÜSEYİN 1776 DOĞUMLU
DİĞER OĞLU ÖMER 1791 DOĞUMLU...
Aradan geçen bunca zaman baz alındığında ve kim bunlar
denildiğinde insan ilk önce bocalıyor ve torunlardan Abdullah'tan yola
çıkıldığında,1806 doğumlu sözü edilen Abdullah kim? Abdullah, köyde Havaşgil'den
Aliosman'ın dedesi ve Fısfıs Hafız Mehmet Mutlu'nun dedesi.Abdullah'ın iki oğlu
oluyor.Hasan, Aliosman'ın babası ve Kör Emin lakablı, Fısfıs Hafız ve kardeşi
Abdullah'ın babası...Hasan'ın aynı zamanda iki kızı vardır.Burda kayıt altında
olmadığı için lakabı ile yazıyorum Gıdı kız,Safranbolu'da bir demirci ile
evlenmiştir.Diğer kızı Sarıyan köyündedir.Hasan,yukarı Meyremgilden Abdullahın
kızkardeşi ile evli olup,aynı zamanda,aşağı Meyremgilden Karıtlı ibrahim'le
bacanaktır.
Diğer torunlar,sırasıyla Memiş, İsmail, Emin ve
Osman'dır.
Örneğin Elişgil bu torunlardan birinin oğlu Ali ile
ilintili olup,Ali'nin kimin oğlu olduğu hakkında kayıtlı bir bilgi yoktur.
Ali'nin Mehmet (karaoğlan) 1867 ve Abdullah (sarıoğlan) 1891 doğumlu iki oğlu
vardır.
Yine aynı sülaleden Güdükgil'in 1831 yılından itibaren
reel kayıtlarına 1900 yıllarda rastlandığı için,Baba Ömer'den olma,Havva
1878,Hüseyin 1879 ve Ali 1889 doğumlu üç çocuğu vardır.
Torun Osman, Osman 1830 doğumlu olup,Osmançavuşgili
temsil etmektedir.Osman Çavuş'un sırasıyla,Hüseyin (Katırcı) 1862,Mustafa 1865
ve Mehmet 1868 doğumlu üç oğlu vardır.
Dün Şubat,ayının son günüydü.Her zaman olduğu
gibi,yürüyüşe çıkıyordum,bir telefn geldi.Abi köydemisin seni ziyarete
geliyoruz.Yürüyüşe ara verdim beklemeye başladım.Yarım saat sonra geldiler.Beni
arayan,annesi ve üç bayan...Kendileri yaklaşık 20 yıldır buraya sürekli
misafirlerini getirirler.Aslında Hatay'lılar.Doğal olarak köyün konumunu
sordular,anlattım ve eski adının Ilbarıt ve şimdiye kadar,Ilbarıt'ın ne anlama
geldiği ve hatta ülkede bulunan,43 bin köyün içindede tek çağrışım
olduğunu...Tabiki 'müze' gezildi.Yaptığım resimler hakkında bilgi aldılar.Şöyle
bir tanımlamada bulundum.'Resim yapana genelde ressam ve asıl kavram
sanattır.Ben sanat yapıyorum,ama beni bu güne kadar hiç kimse görmedi.Şu anda
da ülkede sanat öldürülmüş vaziyette...Sonra buranın anı defteri var ve bu gün
Şubat ayının son günü,yani 29'u artık dört sene sonra 29 olarak görecez,bir
şeyler yazın dedim,genelde buraya gelenler,anı defterine bir şeyler yazmamayı
tercih ediyorlar,yoksa yazılmış olsaydı,birden çok defter dolacıktı.Çünkü artık
insanlar kitap vs.i okumudıkları için,bir anlamada yazmayı unutmuş
vaziyette...Varsa yoksa akıllı telefonlar.
Bayanlardan birisi defteri açtı yazmaya başladı.Bu
sabah okudum.'Güzel bir köyün vetarihini görmektenmutlu olduk.Burada kendi
çabalarıyla bu güzellikleri yaşatan,Recai Demirsöz beyefendiye emekleri
içinteşekkürler,duyarlılığından dolayı tebrik
ederim. 'Sevgi Çavur'
ILBARIT KÖYÜ...KURTULUŞ
SAVAŞI...
1920'Lİ YILLAR.
Kurtuluş Savaşı,Atatürk'ün Samsun'a çıkışından
sonra,sırasıyla yaptığı Erzurum ve sivas kongerelerinden sonra, 27.Aralık
.1919' da ankara'ya gelir ve tüm çılışmalarını burda hızlandırır ve 23.Nisan.1920'de
Türkiye Büyük Millet Meclisini açar ve kendisine verilen,başkomutanlık ünvanı
ile Kurtuluş Savaşı başlamış olur.
Kurutuluş Savaşında Ilbarıt Köyünün konumu...Köye bir
görevli gelir.Köy muhtarına,köylülerin bir yerde toplanmasını söyler.Muhtar
koruyucusu vasatısı ile köylüleri bir yer toplar.Görevli,konuşmaya
başlar.Bilindiği gibi Kurtuluş Savaşı fiilen başlamıştır.Fakat şu anda kurulu
ordunun bazı araç ve gereçleri eksiktir.Örneğin cepheye cephane taşımaya
yarayacak araç ve gereçler.Onun için buraya gelmemin nedeni,her evden
öküzlerinizin birini verceksiniz.Bu öküzler,Safranbolu'da diğer köylerden
gelenlerle birleştirilip,Sakarya'ya gönderilecektir.Yılların yorgunluğu
üzerlerinde olan köylüler kabul ederler ve her evin verceği öküz belirlenir ve
işaretlenir.Köylüler kendi öküzlerine değil,Behiye'nin öküzüne acırlar.Öküz
köyün en iri öküzü yaklaşık 400 kg.Ağırlığındadır.Görevli,Sakarya'ya bu
öküzleri getirecek kişiyide belirler.Elişgilin Sarıoğlandır,öküzleri Sakarya'ya
getircek kişi.Sarıoğlan uzun menzilli yol alabilen dayanıklı bir yapıya
sahiptir.Örneğin Çankırı,Karacaören'den tuz ve Bartın'danda o yıllarda
Rusya'dan gelen şekeri,getirip onun ticaretini yapmaktadır.Öküzler
Safranbolu'ya kadar köyden bir kaç kişinin yardımı ile yola çıkarlar.
Safranbolu'da diğer köylerden gelen
öküzlerle,Sakarya'ya gidecek guruplar ayarlanır. Sarıoğlanı uyanıklığından
dolayı gurup başı yaparlar ve yola çıkılır.Bir kaç gün sonra Gerede'ye
ulaşırlar.Gerde'ye vardıklarında, 'Vız vız' zamandır.Öküzlere arı gelir,Her bir
bir tarafa dağlır.Bir kısmı,kapısı açık bir caminin içine dolar.Sarıoğlan uzun
bir uğraştan sonra öküzleri toparlar,açık yoktur.Tekrar yola
koyulurlar,geceleri arazi üzerinde konaklarlar.Boludağları aşılır,Düzce ,Hendek
derken.Sakarya'ya ulaşırlar.Sarıoğlan bir bakar ki ortalık ana baba
günü...Hemen bir görevli bulur,oldukça uzaktan geldiklerini
söyler.Görevli,Sarıoğlanın elinden evrakları alıp öküzleri teslim alır.Bu kez
yaya geriye yolculuk başlar.
Atatürk,Kurtuluş Savaşı'nı başlattığında,karşısında
iki düşman vardır.Bir iç,ikincisi dış düşmandır.Çünkü artık osmanlının hiç bir
gücü kalmadığı gibi,ortalık çetelerle doludur.Nitekim Gerede'li Dayıoğlu diye
bir çete,Gerde'den yola çıkar ve savaş karşıtı insanları
toplayarak,Safranbolu'ya doğru hareket eder.Buralardanda katılan olur hatta
bizim köydende.Aslen avukat olan,Hulisi Yazıcıoğlu,Dayıoğlu çetesinden
bahseder,ama asıl detayları sansürlemiştir ya da bu konuda bilgisi yoktur.En
fazla faydalandığı kişi,eski nüfus memuru,1909 doğumlu,Mustafa Al'dır.Babam Satı
Demirsöz'le aralarında bir yaş farak var.
Hulisi Yazıcıoğlu,Dayıoğlu çetesine,Eğri Ahmet
çeteside karışmıştır.Toprakcuma,mevkiinde,Kastamonu,istikametinden
gelen,Binbaşı Şevket Bey taraından bu çeteler dağtılmıştır.Bu bir kere doğru
değil. Toprakcuma,Hanovası Mevkiindeki olay,Eğeri Ahmet çetesine daha sonra
karışan,Çorum'lu bir çavuştur.Kürt kökenlidir.Eğri Ahmet onun hal ve
haraketlerini beğenmez.Bu eşkiya,hem Ovacık,Ganibeyler ve
Safranbolu,Bostanbükü'ne iki katlı birer ev yaptırmıştır.Eşkiya,Safranbolu
üzerinden,Kastamonu istikametine giden,Kastamonu postasının haberini alır ve
Toprakcuma,Hanovasında, postayı pusuya düşürür ve 8 asker posta görevlilerini
şehit edip, devlete ait 36 bin lirayı gasp eder.Eğri Ahmet bu olaydan sonra,bu
eşkiya ile yollarını ayırır.Bir birlik bu eşkiyaların peşine düşer ve tatamamı
yakalanır. Kastamonu,Nasurullah Cami avlusunda ağaçlara asılarak tamamı idam
edilir.
Dayıoğluna gelince,Binbaşı Şevket Bey,bu çeteyi
Kastamonu,Daday civarında,kuşatır ve Dayıoğlu dahil,elabaşlarını ele
geçirir.Dayıoğlunun,amacı Kastamonu'yu ele geçirip,İnebolu üzerinden Ankara'ya
giden ikmal yollarını kesip,Kurtuluş Savaşını kösteklemek.Fakat tecrübe
yeteneği olmadığı için,kayıp eder.Kastamonu'da İstiklal Mahkemisi,kurulur ve
Dayıoğlu dahil elebaşlarının idamına karar verilir.İnfaz Safranbolu,eski
hükümet binası bahçesinde yapılır.Hatta babamın deyimi ile ,bizim köyden
asılanlara bakmaya gidenler olur.Dolasıyla Atatürk,bu yüzden Safranbolu'ya
Dayıoğluna destek verdiği için biraz kırgındır.Hulisi Yazıcıoğlu,bunları
yazmamıştır.Dağıtıldı diye geçiştirmiştir.
Ilbarıt
Köyünden,Kurtuluş Savaşına katılanlar.Yedek Subay vasfı ile sırasıyla...
1.
Hüseyin Efendi.
2) Hasan Efendi.
3) Mehmet Ata.
Er konumunda...
1.
Şaban Gökmen (Yamakgil)
2.
Mehmet Mete (Faslıgil)
3.
Beşir Alkan (Gardeyigil)
4.
Mehmit Günal (Meyremgil)
5.
Rıza Kara (Yusufgil)
6.
Ahmet Şahin (Deliseyingil)
7.
İsmail Kalkan (Softagil)
8.
Abdullah Eriş (Akkuşgil)
9.
Mustafa Akkuş ( Akkuşgil)
10.
İbrahim Özcan (Haşimgil)
11.
İsmail Öz (Aligülügil)
12.
Abdullah (....) (Hatıpgil) (Şehit)
Not.Unuttuklarım varsa hatırlatın.Tüm bunları usa
dayalı yazıyorum ve detayları kısaltıyor özü yazmaya çalışıyorum.Saygılarımla.
RECAİ
Değerli köylülerim,ben bu
sayfadaki yazılarımı bir kaç kişi beğensin diye yazmıyorum.Köyde yaşamama
rağmen aynı zamanda 'Safranbolu Ekspres Gazetesinde'de yazıyorum.Şehre
indiğimde,bazı öğretmen kökenli tanıdıklarımdan yazılarımı takip ettiklerini
öğreniyorum ki,hayatım boyunca kendi relatimeden (Gerçekçiliğimden) ödün
vermedim.Buradaki yazılarıda,'Söz Uçar Yazı Kalır'mantığından yola çıkarak
yazıyorum ki,bu gün Ilbarıt Köyüne üst baştan,alt başa birileri girse,evlerin
dili yok ki konuşsun.O halde her köyün bir bilge insana ihtiyacı var ve de
olmalı,fakat söylelenler asla kulaktan dolma olmamalı.Bu gün bir şeyler yazmak
geçmedi içimden,çünkü acımız büyük ve fotağraflar yaynılanmış,her şehit bir
yoksul aileye mensup,ev fotoğrafları bunu teyit ediyor.Saygılarımla.
RECAİ
Merhabalar,yıllar öncesi Selami hoca bildiklerini
konuşuyorsun güzelde,bir kulağımdan girip öbüründen çıkıyor ve bu bildiklerini
köyün sayfasına yaz demişti.Şimdi bu bilgileri topralayarak yazıyorum,umuyorum
ki bir yerde bu yazılar biriktirilir ve Hasan Mutlu Hocanın önerisi ile
kitaplaşır.Kadir Özer,bana köyün bir kitabını yazalım dediğinin üzerinden,33
yıl gibi bir zaman geçti.Çünkü o yıllarda elimin altında yeterli bilgi
yoktu,yazsaydık bir şeyler anlatmasına rağmen yüzeysel
olacaktı.Örneğin 1831 Safranbolu Nüfus Kayıtları,sadece erkekleri baz
alsada,benim oldukça işime yaradı.Köyün eskiye dönük bilinmeyenlerini kendi
imkanlarımla çözdüm.Şöyleki,Kuzey Amerika'da bir devlet vardır...Kanada,bu ülke
1840'larda kurulmuş olup,180 yıllık bir ülkedir.1831 Nüfus Kayıtları ondan 9
yaş büyüktür.1831 Nüfus Kayıtları ile elimin altında bulunan,1900 veya ortalarında
yazılmış köy kayıt defteri arasında büyük mesafe var,neredeyse 70 yıl,dolasıyla
bu yetmiş yılın içinde hayatını kayıp edenler var.Örneğin Bağlıca Mah.
Karaibrahimoğullarından, İbrahim ustanın amacası Ali, sözünü ettiğim 70 yılın
içinde yaşamış ve kayıtlarda,Ilbarıt Köyünde,bulunan Zekiye isimli kızının,Anne
ve baba esamisende geçmektedir.Yine Akkuşgilden,Mustafa Oğlu Osman, Diğer
kardeşler,Halil,Mehmet Ali,Hasan Çavuş ve Şükrü Kaya'nın annesi Fatma...Osman
da 70 yılın içinde yaşamını yitirdiği için kayıtlarda yok.Fakat çocuklarından
yola çıktığımda,yaşı Halil'den küçük...Saygılarımla.
ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASI ,
İLK AİLELER VE AİLELERİN DAĞLIMI...
Ilbarıt Köyü ilk kayıtlar,Hacıhamzaoğullarıdır.Bu aile
İlbarıtta iki hane ve Bağlıca Mah.de bir hane olmasına karşın,zamanla
söyünmüştür.Bu aileden sonra,Hacıalioğlu esamesi okunmakta ve aile ilk olarak
iki hanedir.
HACIALİOĞLU OSMAN, 1761 DOĞUMLU...
HACİALİOĞLU MUSTAFA 1756 DOĞUMLU...
HACIALİOĞLU OSMAN OĞLU HÜSEYİN 1776 DOĞUMLU
DİĞER OĞLU ÖMER 1791 DOĞUMLU...
Aradan geçen bunca zaman baz alındığında ve kim bunlar
denildiğinde insan ilk önce bocalıyor ve torunlardan Abdullah'tan yola
çıkıldığında,1806 doğumlu sözü edilen Abdullah kim? Abdullah, köyde
Havaşgil'den Aliosman'ın dedesi ve Fısfıs Hafız Mehmet Mutlu'nun
dedesi.Abdullah'ın iki oğlu oluyor.Hasan, Aliosman'ın babası ve Kör Emin
lakablı, Fısfıs Hafız ve kardeşi Abdullah'ın babası...Hasan'ın aynı zamanda iki
kızı vardır.Burda kayıt altında olmadığı için lakabı ile yazıyorum Gıdı
kız,Safranbolu'da bir demirci ile evlenmiştir.Diğer kızı Sarıyan
köyündedir.Hasan,yukarı Meyremgilden Abdullahın kızkardeşi ile evli olup,aynı
zamanda,aşağı Meyremgilden Karıtlı ibrahim'le bacanaktır.
Diğer torunlar,sırasıyla Memiş, İsmail, Emin ve Osman'dır.
Örneğin Elişgil bu torunlardan birinin oğlu Ali ile ilintili
olup,Ali'nin kimin oğlu olduğu hakkında kayıtlı bir bilgi yoktur. Ali'nin
Mehmet (karaoğlan) 1867 ve Abdullah (sarıoğlan) 1891 doğumlu iki oğlu vardır.
Yine aynı sülaleden Güdükgil'in 1831 yılından itibaren reel
kayıtlarına 1900 yıllarda rastlandığı için,Baba Ömer'den olma,Havva
1878,Hüseyin 1879 ve Ali 1889 doğumlu üç çocuğu vardır.
Torun Osman, Osman 1830 doğumlu olup,Osmançavuşgili temsil
etmektedir.Osman Çavuş'un sırasıyla,Hüseyin (Katırcı) 1862,Mustafa 1865 ve
Mehmet 1868 doğumlu üç oğlu vardır.
ILBARIT KÖYÜ KURULUŞ AŞAMASINDA HACIALİOĞLU
ESAMESİ,İKİNCİ AİLE VE DAĞLIMI...
HACIALİOĞLU OSMAN DOĞUM TARİHİ 1756
OĞLU ALİ DOĞUM 1801
DİĞER OĞLU RUŞEN DOĞUM 1816
TORUN MEHMET DOĞUMU 1821
" " İBRAHİM " " 1828
" " HALİL " " 1826
Burada Ruşen'den yola çıkıldığında,sözü edilen Ruşen,
Çavuşgil'i temsil etmektedir. Daha sonra oğlu Mustafa doğar ve Mustafa ili
birlikte üç kız,Mustafa'nın Osman ve Hatice isminde iki çocuğu olur.Osman 1889
doğumlu olup,1956 yılında Demircibağ mevkiinde attan düşer,bu esnada elindeki
baston gözüne saplanır ve orda yaşama veda eder.Hatice 1882 doğumlu
olup,Kulagilden,Şakir'le velenir.Şakir Çanakkale Savaşında şehit düşer.
Ruşen'in kızlarından biri Karaşar Mah'de Ahmet oğlu
Hasan'la evlenir.İsmi Ayşe'dir 1857 doğumludur.Bu evlilikten iki oğlu bir
kızları olur.İsmail (Jandarma) 1889 doğumlu.Abdullah 1891 doğumlu ve kızkardeş
Habibe 1888 doğumlu olup,Yörük Köyünden Muratoğlu ile evlenir.Muratoğlu,
cumhuriyetin kurulduğu yıllarda, büyük ihaleler alır ve Elazığ,Malatya arası
demiryolunu yapar.1940 larda,eşenin yeğeni olan Ruşen Gürleyik'i bu teren
yolunda bir kısım işçinin başına ekip başı yapar.Hatta Muratoğlu ihaleye
girdiği bir sırada,ihale kızışır ve iş adamı Vehbi Koç'a iki tokat
aşkeder.Amerika'da vefat eden Muratoğlu için,Yörük Köylüleri,gıyabi bir mezar
yaptırır.Köydeki büyük konakda,Yörük Köyü Derneğine bağışlanır.
Ruşen'in diğer kızı Şerife 1847 doğumludur.
Kospatargil'den Kadıoğlu Osman'la evlenir.Bu
evlilikten Mehmet 1889 ve İbrahim 1897 iki oğlu doğar.Mehmet genç denilecek
yaşata vefat eder.Yusuf filden Mehmet Özer'in eşi Akile,ilk evliliğini,Osman
oğlu Mehmet'le yapmıştır.
Diğer kızı Akkuşgilden Osman'la yapmıştır isimi
Havva'dır ve oğlu Süleyman olmuştur.Süleyman 1878 doğumludur ve Balkan
Savaşında şehit olmuştur.
Hacıalioğlu Osman torunu İbrahim, 1828 doğumlu
olup,Keleşgil'i temsil etmektedir.Oğlu Hasan olur.Köy kayıt defterinide vefat
ettiği için Hasan'ın doğumu ile bilgi yoktur.Hasan'ın Osman ve Mehmetali adında
iki oğlu olur.Osman'ında doğum tarihi hakkında bir bilgi yoktur,Osaman oğlu
Hasan doğumu 1882.Diğer oğlu Mehmetali 1862 doğumlu olup,Deliseyingil'e
içgüveyi girer.Mustafa 1897 ve Ahmet 1901 doğumlu iki oğlu olur.
Hacıalioğlu 1756 doğumlu Osman'dan Alimollagil ve
Güngörmezgil diye iki aile esamisi daha olmasına rağmen,Alimollagil çocukları
olmadıkları için söyünür.Fakat Alimollanın eşi Ovacık'lı olup,Ovacık Ekincik
Köyü, Esenler Mah.den kızkardeşinin oğlu Haşim'i 5 yaşında evlat edinir.Büyüyüp
askerliğini filan yaptıktan sonra, geri göndermez.Saftagilden,Hotuz
Lakaplı,İsmail'in kızı Ayşe ile evlendirir.bu Evlilikten,Şükriye 1891,İbrahim
1900,Fatma 1904 ve Ali 1908 doğumlu dört çocuğu olur.Burada sözü edilen Ali,Hasan
Mutlu Hocanın anne tarafından dedesidir.
Güngörmezgil'e gelince bu aile 1850 yıllarında,köyü
terk ederek Safranbolu'ya yerleşirler.Köydeki geriye dönük yerlerini
yurtalarını,daha sonra Katırcı Hüseyin'e satarlar.
Toker soyadını alan bu aileye mensup,Safranbolu'da ve
Karabük'te işadamları olsada,artık kuyumuculuk dışında çoğu iş hayatından
çekildi ya da vefat etti.80 lıi yıllarda tanıdığım bazı yaşlı konumdaki
kişilerle sohbet etme şansım oldu.Hatta bu yaşlı kişiler,köyümüzden öğretmen
Şükrü Kaya'nın cenaze merasimene katılmışlardıAdına Safranbolu'da Fakülte
açılan,Porf.Fethi Toker,bu aileye mensuptur.
RECAİ
HACIALİOĞULLARINI BİTİRDİM VE
HACIÖMEROĞULLARINA GEÇTİM,AMA BENİ OLDUKÇA ZORLAYACAK,ÇÜNKÜ HACIÖMEROĞULLARININ
KADINLAR HARİÇ ERKEKLERİN NÜFUSU,SARIYAN (GÜNDOĞAN) KÖYÜ NÜFUSUNA
EŞİT.HACIÖMEROĞULLARININ 1831 TARİHİNDE NÜFUSU 50 ERKEK BAZINDA,SARIYAN'IN TÜM
KÖYÜN ERKEK NÜFUSU 63...BU ARADA ALDIĞIM İLAÇLARDAN DOLAYI BİRAZ
RAHATSIZIM.KİMİ İLAÇLARI BIRAK GIDA TEDAVİSİ YAP DİYOR.ILBARIT'DA ARADIĞINI
BULMAK ZOR.
Hacıömeroğullarının içine
girmiş bulunmaktayım.Kolay değil 200 yılı çözümlemek,küçük şeyleri
büyütebilmek.Örneğin üç tane Ali var,Aligülügilde,Kirazgilde ve
Kazıkaligilde...1831 sayımını yapanlar sırdan yazıp geçmiş.Hatta bir
vatandaş,Karabük BRTV'de bunların programını yapıyor.Kişiler
İstanbul'dan,şurdan burdan bu vatandaşa hocam diye hitap ediyor ve açıyor 1831
Nüfus Kayıtlarını okuyup geçiyor.Karşı taraf bilgilendiğini,o hoca denilen
kişide karşı tarafı bilgilendirdiğini sanıyor.Yok öyle bir şey.Üstüne basa basa
o aileyi teyit edeceksin.Her kese iyi pazarlar.
KILBARIT KÖYÜ,KURULUŞ İTİBARIYLA,HACIÖMEROĞULLARI...
Bilndiği gibi,Hacıalioğulları köyün alt kısmı,güney
tarafını tercih ederken,Hacıömeroğulları,yine köyün alt kısmı kuzey tarafını
mesken tutumuşlardır.Aileler burda zamanla çoğaldıkça,köyün üst kısmına
yerleşmeşlerdir.
Hacıömeroğlu Mustafa 1766 doğumlu olup,Dokzangil ve
Gardayigili temsil etmektedir.Dokzangil bazında bakıldığında,oğlu Hüseyin 1830
doğumludur.Hüseyin oğlu Ali 1841 doğumludur.Ali oğul Mustafa (Dokzan) 1874
doğumludur.
Gardayigil bazında bakıldığında,Yanıkgil, Abdullah
1796 doğumludur.En büyük oğlu Mehmet,(Karamolla) 1841,Onun küçüğü,Yörük Köyüne
içgüveyi girmiş,gerçek ismi kayıtlarda olmadığı için,lakap olarak 'Gümüş'
olarak biliniyor.Diğer kardeş Osman 1863 ve Hüseyin 1864
doğumludur.Hüseyin,ilkönce Gardayigilin Mehmet,daha sonra,Ayranconun Ahmet'le
evlenen Hemit'in babasıdır.Gardeyigilin bir kolu olan,Yanıkgil söyünmüştür.Bu
günkü Yanıkgil'i teşkil edenler,kız elden oğlan elden tanımı ile varlığıın
sürdürmektedir.Yanıkgil'in eski ev isi Kuruhüseyingilin üst kısmındadır.Geriye
temel duvarı kalmıştır.
Abdullah kardeşi Ahmet 1791 doğumludur ve asıl
gardeyigili teşkil etmektedir.Oğlu Hasan 1823 doğumlu olup,Karahasan olarak
bilinmektedir.Hasan'ın Mehmet 1819 ve Ömer 1825 iki kardeşi daha vardır.Fakat
1831 kayıtları baz alındığında, Mehmet'in varlığı hakkında herhangi bir bilgi
yoktur.Fakat Kulagil olarak bilinen aileye,Gardeyigilden bir Mehmet içgüveyi
girmiş olup doğumu,1857 dir.Ömer'e gelince,Aşağı Meyremgil olarak bilinen ve
Yakup'un babası olduğu bir realite çünkü,Yakup'un oğlu Karıtlı İbrahim 1855
doğumlu olup,oğluna Ömer ismini vermiştir.Dedim ya 1831 ve 1900 lü kayıtlar
arısnda büyük boşluklar var.Dolasıyla bu arayı kapatmakta zorlanıyorum.
Gardeyigil Hasan'a gelince dört çocuğu
olmuştur.Sırasıyla Ahmet,İzzet,Ayşe ve Şerife
Ayşe,Akkuşgilden,Mustafaoğlu Halil,Şerife ise
Yanıkgilden,Abdullah oğlu Osman'la evlenmiştir.
Hasanoğlu Ahmet 1843 doğumlu olup,sırasıyla
Mehmet.Nuri,Abdullah,Hasan ve Fatma isminde çocukları vardır.
Kar
ANEKDOT,
Yaşadığım köyümde,çalışma ortamım ve koşullar o
kadarda iyi değil.Burda köy hakkında bilgileri müsveddetler bazında önceden
hazırlayıp kayıt ediyorum ve bir daha tekrarı yok.İnternetimin yazı çıkarıda
olmadığı için,burda verdiğim emek umarım güme gitmez,Hasan Mutlu kayıt altına alıyorum
demişti...Umarım alır.
ILBARIT
KÖYÜ KURULUŞ İTİBARIYLA HACIÖEMEROĞULLARI 2. KISIM...
Hacıömeroğlu Ahmet doğumu 1751
Kardeşi oğlu Osman doğumu 1791
Oğlu Mustafa doğumu 1856
Mustafa oğlu Ahmet 1890
" " " Mehmet 1895
Bu sülale Faslıgildir.
Diğer kardeşi Hüseyin doğumu 1796
Hüseyinoğlu Ali 1819
Diğer oğlu Salih 1823 Hacıömeroğlu Hüseyin burada
İyipgili temsil etmektedir.Oğullarının akibeti bilinmemektedir.Oğullarının
harici ikide kızı olan Hüseyin'in eşinin ismi Sare'dir.Kızlarından
Fatma,Musluoğullarından Hüseyin ile evlendirilmiş olup bu evlilikten, Mustafa
(Sarımuhtarın Babası) Ahmet (Göde Mehmet'in Babası) ve Kızkerdeşleri Havva
dünyaya gelir.Havva Karaşar Mah'den Kistirliçavuş ile evlenmiştir.Sarımuhtarın
babası Mustafa Yacı Köyündeki kızına anneanesinin ismi Sare adını vermiştir.
Hüseyin'diğer kızı Hamide'nin üzerine Ayranco Hasan'ın
çobanı,aslen Ovacık Göynükören Köyünden olan Eyüp'ü damat alır.Eyüp'ün bu
evlilikten,Ahmet 1860 ve Hüseyin 1862 doğumlu iki oğlu olur.Burada Hüseyin aynı
zamanda Mahemet Ali Efendi ve Mustafa Remzi'nin babası olup,anneannesinin
simini taşımaktadır.Aile günümüzde söyünmüştür.
Ahmet'in ise Hasan 1882
Ramazan 1889
Eyüp 1895 doğumlu üç oğlu olmuş,Hasan ve Eyüp'ün
akibeti bilinmemektedir.Kardeş Ramazan askeri gitmeden evlenmiş olup,Hasan 1908
ve Ahmet 1913 doğumulu iki oğlu olmuştur. Ramazan'da Seferberlik döneminde
Balkanlarda şehit olmuştur.
Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu
Oğlu Ali doğumu 1823
Ali'nin oğlu Mehmet 1901 ve kızları Fatma 1897,Hatice
1907 ve Hanife 1910 doğumludur ve ailenin tek ferdi Nazire Kütükçüdür.Ev yeri
Ruşen Aydın,tarafından satın alınmıştır.
Hacıömeroğlu Yahya 1801 doğumlu
Oğlu Ali 1823
Ali oğlu Mehmet 1874 doğumlu olup,sbu aile Kirazgili
temsil etmektedir.
Yahya kardeşi Mustafa 1896 doğumlu olup,oğlu Osman
(Cırtosman) 1873,Bağlıca Mah.ne iç güveyi gitmiştir Kardeşi Mustafa (Kemaneci)
1864 doğumludur ve Kemanecigil söyünümüş,Cırtosamangil,Bağlıca Mah.de Nuri
Işık'gili temsil etmektedir.(Kemaneci)aynı zamanda kardeşi Osmanla birlikte iyi
bir keman icracıcı olmakla birlikte,tıp alanında elindeki bir kitapla ilaç
üretip,bazı hastalıkları iyi ettiği biliniyor.Evi ise Kirazgilin,alt katta bir
odaları vardı.Eşi ile birlikte yaşamını o tek odada tamamlamış.Bilgi Satı
Demirsöz)
Hacıömeroğlu Hüseyin 1801 doğumlu
Oğlu Ahmet 1826 doğumlu olup,lakabı onbaşıdır.Eşi
Çıraklar köyünden olup,çocuğu olmadığı için söyünmüştür.
Hasan (Ayranco) 1828 doğumlu olup,Mehmet ,1852 Mehmet
Kahveci Mustafa'nın babsıdır.,Ahmet 1869 ve Emine isminde üç çocuğu vardır.
Yahya oğlu Ali 1822 doğumludur.Oğlu Satılmış 1880
doğumludur.Satılmış oğlu İsamil (Sotiri) 1897 ve Kardeşi Hamza 1898
doğumludur.Aile Aligülü temsil etmektedir.
Küçük bir hatırlatma,bazı babalar ve oğular arasında
uzunca bir yaş farkının olması,eğer baba askerlikten sonra evlenmiş olup
yaşının 30-35 sınırına gelmesindedir.Çünkü askerlik süresi osmanlıda oldukça
uzun olduğu bilinmektedir.
'SATI
DEMİRSÖZ'E SAYGI İLE, ILBARIT,BAĞLICA,KARAŞAR ESAMİLERİ...'
Kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. Bu
şecere defteri 1983 yılında ,İlköğretim Müfetişi,Abdülkadir Özer tarafından
bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. Şimdi ise son
tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...Defter
1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide Türkiye'nin hiçbir
köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. Daha önce defter başkalarına
gösterilsede sonuç alınamamış ve babam Satı Demirsöz'le 1983-87 yılları
arasında türkçeleştirdik. Sadece iki aileyi belirleyemedik.Saygılarımla....
HACIÖMEROĞULLARI;ILBARIT
1)Hacıömeroğlu Hüseyin (1841) Dokzangil.
2)Hacıömeroğlu Satılmış (1880) Aligülügil
3)Hacıömeroğlu Mehmet (1829) Bilinmiyor
4)Hacıömeroğlu Süleyman (1862) Eminegil
5)Hacıömeroğlu Mehmet (1852) Kahvecigil
6)Hacıömeroğlu Ahmet (1869) Ayrancıgil
7)Hacıömeroğlu İzzet (1874) Beşirgil
8)Hacıömeroğlu Ahmet (1833) Gardeyigil
9) Hacıömeroğlu Mehmet (1857) Kulagil
10) Hacıömeroğlu Mustafa (1856) Faslıgil
11) Hacıömeroğlu Ali (1859) Kazıkaligil
12) Hacıömeroğlu Mustafa (1842) Kemanecigil
13)Hacıömeroğlu Osman (1832) Cırtosamgil- Bağlıca
14) Hacıömeroğlu Ali (1874) Kirazgil
15) Hacıömeroğlu Osman (1864) Yanıkgil
16) Hacıömeroğlu Hüseyin (1865) Sarıhüseyingil
HACIALİOĞULLARI ;ILBARIT
1) Hacıalioğlu Mustafa ( 1844 ) Çavuşgil
2) Hacıalioğlu Hasan ( 1882) Keleşgil
3) Hacıalioğlu Ali ( 1830) Alimolalgil
4) Hacıalioğlu Mustafa ( 1822) Güngörmezgil
5) Hacıalioğlu Emin (1838) Fısfıshafızgil
6)Hacıalioğlu Hasan (1839) Havaşgil
7) Hacıalioğlu Osman (1864) Elişgil
8) Hacıalioğlu Hüseyin (1879) Güdükgil
9) Hacıalioğlu Osman (1830) Osmançavuşgil
10) Hacömeroğlu Mehmet (1868) İrabegil
11) Hacıömeroğlu Mehmet (1862) Delihüseyingil
HASANOĞLU ;BAĞLICA
1.
Hasanoğlu Mustafa (1845) Hasangil
2.
Hasanoğlu Mehmet (1874) Gostakgil
3.
Hasanoğlu Ramazan (1852) Hacıhamzagil
MOLLAHASANOĞLU ;BAĞLICA
1.
Mollahasanoğlu Halil (1842) Cıdıkgil
2.
Mollahasanoğlu Mustafa (1852) Tulummıstangil
3.
Mollahasanoğlu İsmail (1858) Bilinmiyor
4.
Mollahasanoğlu Şakir (1864) Cemükgil
KARAMEHMETOĞLU : kARAŞAR
1.
Karmehmetoğlu Hüseyin (1852) Karabekirgil
2.
Karamehmetolu Mehmet (1866) Alibeygil
3.
Karmehmetoğlu Mustafa (1855) Berbergil
4.
Karamehmetoğlu Ahmet (1844) Kocagözg
KARAMEHMETOĞLU : ILBAR
1.
Karmehmetoğlu Yusuf (1862) Yusufgil
2.
Karamehmetoğlu Salih (1864) Körzeligil
ORTAKÇIGİL :BAĞLICA
1.
Ortakçıoğlu Hamide (1874) Ortakçıgil
MOLLAMUSTAFAOĞLU : ILBARIT
1.
Mollamustafaoğlu Ahmet (1860) İyipgil
2.
Mollamustafaoğlu Hüseyin (1862) Mehmetaliefendigil
SÜLEYMANBEYOĞLU :ILBARIT
1.
Süleymanbeyoğlu Hüseyin (1842) Hürükızgil
2.
Süleymanbeyoğlu Süleyman (1864) Kepçegil
3.
Süleymanbeyoğlu Süleyman (1862) Sülüğünsarıoğlangil
4.
Süleymanbeyoğlu İsmail (1868) Acumukgil
5.
Süleymanbeyoğlu Kadir (1872) Kelkadirgil
6.
Süleymanbeyoğlu Hüseyin (1842) Fiyseyingil
7.
Süleymanbeyoğlu Mustafa (1842)Karbacakgil
TANKIROĞLU : ILBARIT
1.
Tankıroğlu Salih (1855) Döndügil
2.
Tankıroğlu Halil (1862) Esami bilinmiyor
GÖKMENOĞLU ILBARIT
1)Gökmenoğlu İbrahim (1858) Yamakgil
2) Gökmenoğlu Raşit (1864) Körraşitgil
3)Gökmenoğlu Hasan (1867) Yamağınhasanıgil
KÜTÜKÇÜOĞLU : ILBARIT
1.
Kütükçüoğlu Emin (1847) Hatıpgil
2.
Kütükçüoğlu Hüseyin (1831) Hüsükgil
HACIHAMZAOĞLU : ILBARIT
1.
Hacıhamzaoğlu Mehmet (1838) Zaimgil
KARAİBRAHİMOĞLU :BAĞLICA
1)Karaibrahimoğlu Mehmet (1855) Kocaseyingil
2)Karaibrahimoğlu İbrahim (1862) Okumuşgil
KURUHALİLOĞLU :ILBARIT
1.
Kuruhaliloğlu Mustafa (1837) Akkuşgil
MUSLUOĞLU : ILBARIT
1.
Musluğlu Mustafa (1850) Sarımuhtargil
2.
Musluoğlu Ahmet (1864) Gödegil
3.
Musluoğlu Mehmet (1856) Emistogil
4.
Musluoğlu Osman (1836) Kuruseyingil
5.
Musluoğlu Ömer (1865) Deliahmetgil
AKMUSTAFAOĞLU : KARAŞAR
1.
Akmustafaoğlu Mustafa (1795) Gıdavagil
2.
Akmustafaoğlu İsmail (1842) Kistirliçavuşgil
MOLLABEKİROĞLU :ILBARIT
1.
Mollabekiroğlu Emin (1821) Karakaşgil
2.
Mollabekiroğlu Osman (1825) Değirmencigil
3.
Mollabekiroğlu Mustafa (1830) Dabazgil
SARIİBRAHİMOĞLU :ILBARIT
1.
Saribrahimoğlu Mehmet (1867) Şıkkıdıgil
2.
Sarıibrahimoğlu Salih (1861) Pürdegil
KADOĞLU :ILBARIT
1.
Kadıoğlu İsmail (1879) Softagil
2.
Kadıoğlu Ahmet (1852) Pehlivangil
3.
Kadıoğlu Mustafa (1863) Hecelligil
4.
Kadıoğlu İbrahim (1953) Kosbatargil
İBRAHİMBEYOĞLU : ILBARIT
1.
İbrahimbeyoğlu Abdullah (1852) Mıstabeyoğlugil
KARADELİOĞLU :ILBARIT
1.
Karadelioğlu İbrahim (1855) Meyremgil
HACIHASANOĞLU :BAĞLICA
1.
Hacıhasanolu Mehmet (1891) Civişgil
MUSAOĞLU :ILBARIT
1.
Musaoğlu Haşim (1872) Haşimgil
TAVŞANCIOĞLU :ILBARIT
1.
Tavşancaıoğlu Abdullah (1826) İpiçürükgil
iKİ ASIR ÖNCESİ ILBARIT KÖYÜ KAYITLARINDA OLUP BU GÜN
ESAMESİ OLMAYAN DÖRT AİLE
HOŞAFÇIOĞLU :ILBARIT
1.
Hoaşafçıoğlu Ahmet (1806) Esamisi bilinmiyor
HACIŞABANOĞLU : ILBARIT
1.
Hacışabanoğlu Satılmış (1861) Esamisi bilinmiyor
2.
Hacışabanoğlu Mehmet (1786) Esamisi bilinmiyor
NAKİOĞLU :ILBARIT
1.
Nakioğlu Hasan (1796) Esamisi bilinmiyor
DALKIRANOĞLU : ILBARIT
1.
Dalkıranoğlu Mustafa (1791) Esamisi bilinmiyor
RECAİ
DEMİRSÖZ EĞİTİM
Şöyleki,insanlar insanları dış cepheden tanımaya kalkar ve
hiç kimse kimsenin iç dünyasını bilmez ve de bilemez.Kimi insan vardır,sürekli
kendini ve çevresini met eder.Fakat bu insan bilmez ki kendi kendini
batırdığını... .Uğur Mumcu,alaylı ve dünyanın en büyük araştırmacı gazetecileri
arasındaydı.Kendisini tanıma şansım olmadı.Sürekli şu tümceyi kullanrdı. 'Bilgi
sahibi olmadan,fikir sahibi olunmaz.' Dolasıyla Ilbarıt Köyü,geçmişi ve bu günü
ile basite indirgenecek bir köy değildir.Düşünün bu
köy ilk olarak köyde 'Köy Mektebini'kurmuş ve okur yazarlığa ulaşmış bir
konumda.Dolasıyla bu köyde,bir yığın insan,mantık yürütübilme erdemine,asırlar
öncesi ulaşabilmiş.Bilim buna kavram diyor.Ben 40 yılıdır fiili olarak resim
yapıyorum.Bu günü kadarda küçük desteklerle ayakta kalabildim.Bu güne kadarda
okuduğum kitapların artık sayısını bilmiyorum.Dün köyde olan Mehmet
Tangül,ellerini çatı yaptı.Mithat Demirsöz'le sen aynı noktadasın dedi.Bu onun
görüşü.Mithat Demirsöz beşikte iken ben çoktan ilkokula yazılmıştım ve Mithat
Demirsöz ikizdi.köy yeri doğduktan sonra zatüreye yakalandı ve vefat etti henüz
bir iki aylıkken.İsmide Hikmet'di.Avlu kapısının önüde şaşın şaşkın
duruyorum.Alagöz amca elinde bir kazma birde kürekle evden çıktı.Gel benimle
dedi.Peşine düştüm köy mezarlığına vardık.Hemen ziyaret yerinin batısında boş
bir yeri kazmaya başladı.70,80 santim uzunluğunda bilemedin,40 50 santim
derinliğinde bir mezar.Sonra kardeşim,bir kaç kişi eşliğinde,büyük abim
Mehmet'in koltuğunu altında taşınarak defnedildi.Şu anda mezar kayıp gibi
görünsede,yerini halen biliyorum.59 yıl geçmiş.Mezari sürekli taştan yaptım
,ama taşlar alındı.Köy öğretmenimize gelince...Öğretmenimiz,Köy Enstitüsü
mezunu,Kabtamonu'nun araç ilçesinden,piskopatın teki Hikmet Kayalı idi ve
öğrencilerini eski bir maşa kanadı ile döverdi.Düşünün 40-50 santim uzunluğunda
8.lik bir demir parçası.Bir ara Hüseyin Tiryaki,adında yine Kastamonu ili
Azdavay ilçesi nüfusuna kayıtlı,oda Köy Ünstitüsü mezunu bir öğretmen,daha
verildi.O yıllarda 80 yakın öğrenciler,1,2,3 ve 4,5 sınıf olarak ikiye
ayrıldı.Hüseyin Tiryaki, Hikmet Kayalı'danda beterdi.Hatıpgilin Hanım kızın
saçlarını çekince,saçları kökünden söküldü elinde kaldı.Akkuşgilin Halime kızı
topal etti,zavallı kız bir süre topal yaşadı ve bu öğretmen yarı yıl tatili
olmadan okuldan alındı.Daha sonrada Hikmet Kayalı köy muhtarı tarafından köyden
kovuldu ve Safranbolu,Milli Eğetim Müdürüde,Kastamonu ili araç ilçesindendi.
Osman Acar,neredeyse iki yıla yakın köye öğreten atamadı.O günleri
hatırlayanlar için bir anekdot.
YUSUF
EFENDİ...(1862-1917)
Önce Karamehmetoğullarını tanıyalım. Aile,eskiden Safranbolu
ve şimdi Karabük'ün merkez köylerinden olan,Karaşar köyüne yerleşmiş
olup,geldikleri yer Konya olarak bilinmektedir.Burdan bir aile,Ilbarıt Karaşar
Mah.ne yerleşir ve aile daha sonra Karaşar Mah.de dört hane
olur.Sırasıyla;Alibeygil,Berbergil,Kocagözgil (Topalahmetgil) ve
Karabekirgil...Ailenin bir kolu Yusufgil,Ilbarıt'daki ev yerini
Karabacakgil'den alarak,buraya şimdi yıkılan ve köyün en eski evlerinden olan evi yapmıştır. Yusuf Efendi, ben
dedemle aynı yaş olduğunu sanıyordum,dedem ondan 6 yaş büyük yani 1856 doğumlu,
'Köy Mektebine' birlikte giderler ve aynı eğitimi görürken,dedem ve
annesi,Karaşar mah'de Alibeygil,geçmişten bizim akrabamız imiş ve orya oturmaya
giderler,sabah uyanırlarki, 60 santim kar yağmış ve birkaç gün Karaşar'da
kalmak zorunda kalırlar ve Yusuf efendi,dedemi bir kaç ders geçer,dedem bir
daha mektebe gitmez.Yusuf Efendi geçimini,o yılların en iyi mesleği olan köy
imamlığı olarak yapar.Hatta Çıraklar Köyünden,Gökmengilden evlendiğinde, sabah
hanımı evin avlusuna indirir.Hanım şu karasapan,şu boyunduruk ve ahırı açar
bunlarda öküzler,ben bunların hiçbirinden anlamam.Kendin ekip kendin biçeceksin
der.Erken evlendiği için,rumi 1298 doğumlu kızı vardır ve eski öğretmenlerden
Mehmet Ata Doğan'ın babasıdır.
Ölünceye kadar aynı zamanda köy katipliğide yapan Yusuf
Efendi...O yılların döner sermayesi olan bir torba altınında
sorumlusudur.Karaşar Mah:den jandarma lakaplı İsmail Gürleyik,bir gün
gelir.Yusuf Efendiye,ben senin harcamaların denetleyecem ve defterleri
inceleyecem der.Yusuf Efendi,Köy Odasında,oturduğu köşeden
kalkar,Jandarmaya,gel benimle der.Dışarı çıkarlar.Cami duvarının köşe taşını
gösterir. O taşı görüyormusun der.Jandarma görüyorum der. Pekiyi o köşe taşının
ne kadar çekiç yediğini görüyormusun der ve o taş ne kadar çikiç darbesi
almışsa,benim kafamda bu güne kadar o kadar darbe aldı der.Ser kimsin beni
dentleyecek kim der.
Çünkü o yıllarda 'Köy Katipliği' o kadar kolay
değil,muhtardan daha önemli.Köyde doğan çocukları kayıt edip,şehre
bildiriceksin.Köyde toplanan 'aşar' vergilerini toplayıp,gerekli mercilere
ulaştıracaksın.
Yusuf Efendi Ilbarıt Köylüsü için bazı sözler
kullanmıştır.Belki hoş olmayan sözler,ama yazmak zorundayım. 'Ilbarıt
köylüsünden testi olur kulpu olmaz' 'Ilbarıt Köylüsünü harala koysan yarısı
dışarıda kalır.' 'Gelene itibar edin,gel denilen yere asla gitmeyin.'
Yusuf Efendi 1916-17 yıllarında köyde baş gösteren
'Tifüs'salgınında,gelini ile birlikte,birer gün arayla vefat eder. Yerine,yani
'Köy Katipliğine' Mustafa Akkuş'un Kardeşi ahmet geçer,Aşar Vergisi toplama
sırasında,Karakaş 'Hasan Avcı 'ile aralarında tartışma yaşanır ve Karakaş
tarafından bıçaklanır,kan kayıbından vefat eder.Şikayet olmadığı içinde Karakaş
mahkum olmaz.Daha sonra,Kurtuluş Savaşını,Türk Köylüsünün gayreti ile kazanan
Atatürk,köylünün sırtında büyük yük olan 'Aşar-Vergisini' kaldırır
BİR
ANEKDOT
Ilbarıt Köyünden bakınca,kuş uçumu Şeremetdoruğu oldukça
yakın gibi görünür.Dün köyden yola çıktım,Çardak kaya,Dabazavlasınınbaşı ve
Ortaineceği parelel yürüyerek,baş aşağı yürümeşe başladım.Bilindiği gibi 90
larda Orman Kadostora geçtikten sonra buralar ağaçlandırılmıştı.Kızılçam
diktiler,fakat bunlar bir süre büyüdükten sonra,şimdi kurumaya yüz tutmaya
başlamışlar,fakat aralarında bölgeyi seven karaçamlar yetişmekte,neyse bu yol
bir saat sürdü,sonra Yeniyolu tırmandım,bir düzlüge
gelince Ilbarıt Köyünü uzun uzun seyrettim.Köy uzaktan derli toplu,bembeyaz
evleri ile ihtişamlı görünsede,köydeden derler ya çıt çıkmıyordu.Yörüyüz
esnasında,Ortainecekle,Yeniyol arasında büyük tarlalar açılmış,tarlalara toprak
kaymaması için,neredeyse bir otomobil büyüklüğünde taşlarla setler
çekilmiş.Taşların her biri yarım ton ağırlığında,,,
Bizim o tarafta tarlalarımız olmadığı için,o bölgeyi fazla
tanımam.Fakat, köy tarlaları yeterli olmayınca, geçmişteTepedağ mevkiine
tarlalar açılmış,fakat bu kez tarlalardaki ekinleri köye ulaştırmak zor olduğu
için,ekinler Haramanlar Mevkiine taşınarak,burda sürülüp tınarları savrulduktan
sonra,atlarla eşeklerle,saman ve taneler köye taşınmış. Daha sonra,baktılar
olmuyor ilkönce Akyolu ve daha sonrada Yeniyolu açmışlar,Ortainecek ise,at ve
eşeklerin yük taşıması için daha sonraları açılmış.Tüm bunlar yaşamın hiçte
kolay olmadığı anlar ve zor günlerki...Hatırlıyorum benim çocukluğumda Tepedağı
halen ekilirdi ve günde,eğer yola erken koyulursan iki kağnı arabası deste veya
bir araba getirebilirdin.
Not.Geçen yıllarda Ankara,Üniversitesinden Pof.Ve Doçent
konumunda öğretim görevlilieri gelmişti.Şeremetdoruğunu sordular,bende köyden
gösterdim.Görünüşte onlara yakın geldi.Bize kılavuz olurmusun dediler,neyse
cipe dolduk,gidiyoruz gidiyoruz,Şeremetdoruğu gelmiyor,yakın görünüyor,ama
uzukmış dediler.Bilim adamları,Soğanlıçay Taşını inceliyorlardı,ellerinde
çekiç,taşları kırıp torbalara doldurup,incelemek üzere Ankara'ya getirdiler.Bu
arada Karabük,Üniversitesinden,Arkologlar geldi,birbirlerine sorular
yönettiler.Arkologlar,Safranbolu'da Kaya Mezarlarına rastlamadıklarını
söyleyince,Ankara'dan gelen bir prof. Safranbolu'nun taşları Kayamezarlarına
uygun değil yanıtını vermişti.
BİR ANEKDOT
Ilbarıt,köyünden yeni ve
soğuk bir güne merhaba derken,şöyle geriye doğru bakıyorum. 1879 yılında
doğanlardan itibaren hatırlıyorum.Örneğin Maylaş,Güdüğün Seyini, Kuruseyingilin
Hanife, daha bir çokları,yaşam acıları ile yoluna devam ederken,1920 lerde
doğanlardan bir kaç kişinin kalması ve zaman çarkları arasında,insanların
nereden nereye sürüklendiği bir realite,geleceğe doğru yol aldığımzda ve an
gelecek Ilbarıt Köylüsü artık akrabalık dışında birbirlerini tanımayacak.Örneğin Meyremgilin Kara Mehmet,Mehmet Günal'ın İbrim yani
ibrahim adında bir kardeşi vardı,sorsam belki akrabalarının dışında hiç kimse
tanımaz.İbrahim Ünal, biri Günal soyadını alırken,diğeri Ünal soyadını almış.1929
yılında,Şükrü Kaya,Mustafa Algan ve Ahmet Demiralp'le birilikte Kastamonu
Öğretmen okulunu bitiriler ve tayini Amasaya,Gümüşhacıköye çıkar ve emekli
oluncaya kadar orda yaşar.İbrahim Ünal'ı iki kez gördüm.Bir 1960 yıllarında
köye gelmişti.En son eniştemlerin,İstanbul,Sultanahmet'deki evlerinde.Eniştem
Ömer Günal,yeğeni olur. İstanbul'da oturan İbrahim Günal'n kızı,beni
televizyonda izlemiş,yeğenlerime ille dayınla beni tanıştır,ondan çok şey
öğrenmek ibtiyorum demiş.İbrahim Ünal 1908 doğumludur.Bildiğim kadarı ile
mezarı memeleketinden uzak,İzmir'dedir.Bu günün anekdotuda bu olsun.Herkese
selamlar.
BİR ANEKDOT
Bir şeyler değer kazanması
için,ilkönce manevi değerler önemini koruması gerekiyor.Köyümüz adına şöyle
geriye baktığımızda,1920 doğumlulardan sadece dört beş kişi kalmış.Kaldıki
Ilbarıt Köyü içi boş bir köy değil,Ilbarıt Köyüne 'Köy Mektebi' alt katındaki
köy odası,camiiden önce yapılmış.Dolasıyla köyde öteden beri eğitim almış bir
kuşak mevcut...Köye aslen Bulgaristan,Filibe doğumlu Mehmet Cemil Efendinin
gelmesi ile kız çocuklarıda eğitim altına alınmış,o dönemin kadınları hemen hemen okur yazardı,benim tanıdıklarım
kadarıyla...Daha sonra,köy çocuklarından bazıları, o yılların okulu olan
medrese eğitimine gönderilmiş ve sıpyan (çocuk)eğitimi için okul belgeleri
verilmiş.Cumhuriyet kurulduktan sonra ise Atatürk bu açığı öğretmen açığını
kapatmak için,tekar bunlara öğretmenlik ünvanı vermiştir.Yalnız,Kadir Özerin
babası Mehmet Özer diğerlerinden yaşı büyük olduğu için,başvurusu kabul
edilmmemiştir.Hatta yaşı biraz küçük olanlara,öğretmenlik diploması
verilmiştir.Örneğin Mehmet Ata Doğan,1896 doğumlu,kendisine 1926 yılında
diploma verilmiş,30 yaşında ilk görev yeri,Eflani Yağlıca Köyü...Hasan Fehmi
Erden, 1895 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1929 yılında verilmiş yaşı 32
olup,görev yeri,şu anda Bartın'ın ilçesi olan Ulus'un Kumluca beldesi.Hüseyin
Avni Aksoy, 1892 doğumlu,kendisine öğretmenlik belgesi 1928 yılında
verilmiş,yaşı 36 olup görev yeri,Safranbolu,Davutobası Köyüdür.
BİR
ANEKDOT...
3.Nisan.1937 tarihinde, Karabük Demir-Çelik
İşletmeleri,kurulduğunda bizim Ilbarıt Köyünden,yaklaşık 40 kişi,fabrikaya iş
başı yapmış. Fakat,insanların iş bilinci ve her gün iş kazalarında hayatını
kayıp edenleri gördükçe,hemen hemen bunların tamamı,bir bir burayı terk
etmiş.Örneğin Karabacakgilin Topala (Mehmet Vural)usta olarak işe başladığı
halde,iş bırakmış.Bakmış olacak gibi değil,Karabük Çıraklık okulunu kurmuşlar
ve burdan mezun olanlar,daha gevenilir bir
şekilde,işe başlamalarına rağmen,1946 yılında Karaşar Mah.den,Satı Mehmet
Kara,kendisi elektirik teknisyeni,elektirik arızasını giderirken,bir işçinin
inik şarteli kaldırması sonucu,380 volt elektiriğe kapılarak hayatını kayıp
etmiştir. Çıraklık okuluna köyümüzden girenler,Mehmet Oğlu,Hikmet Özer,daha
sonra,o da fabrikadaki işini bırakıp,Ankara'da bulunan Devlet Basım
İşletmesinde çalışmıya başlamıştır.Mustafa Oğlu (Kiraz) Mehmet Esen,okulu
bitirmediği çin,babasına gelen vekalet ücreti yüzünden,babası tarafından
azarlandığı için,buraları terk edip,Zonguldak-Üzülmez Bölgesinde TTK'ü
İşletmelerinde çalışmış olup,orda vefat etmiştir.1972 yılında bir kez köye
gelmiş olup,kendisini görmüştüm. Ramazan Oğlu (Cici-Bey) Fabrikada teknisyenken
geçirdiği kazada hayatını kayıp etmiştir.Daha sonraları,Demir Çelik İşletmelerine
köyümüzden,bir çok kişi girip burdan emekli olmuştur,eskisi kadar kolay olmasa
da.
BABAM EMÜSTONUN VURDUM DUYMAZLIĞI..
Köylerimizin göç vermediği
tarlalarda bir karış dahi yerin kıymetli olduğu ekildiği yıllar.
Fotodaki Rahmetli Mustafa
ŞAHİN ( Hafız amca Hürügızgil) ekin biçme zamanı Tarlasındaki ekini biçer
hasatı kaldırır harmana tarlaya dökülen arpa başaklarını yesin diye atını
bağlar.At uzunca bir urganla ön bacağından yere bir kazık çakılarak bağlanırdı
at kaşmasın diye atta ulaşabildiği yere kadar gider ileri gidemez.
Babam Emüstoda o sırada
tarladan harmana deste çeker kağnı arabasıyla.
yoluda Hafız amcanın
tarlasından geçer.at yolun karşısına geçer kazık yolun bir tarafında at öbür
tarafında urgan yolda Babamın geçişini engel olacak şekilde.
Babam atı yolun kazıktan
tarafına çekmek yerine atın bağlı olduğu kazığı çıkarıverir. atta olduğu yerde
zaten duncukmuş ayağında urganla birlikte kaçar gider.
Hafız amca akşama kadar atı
arar bulur.anlar babamın yaptığını gelir bize Laa Emüsto sen bu rahatlıkla çok
yaşarsın çok der.hakikaten babam hafız amcadan 25.30 yıl fazla yaşadı.her
ikisininde mekanı cennet olsun.
EMUSTO
Rahmetli
nur içinde yatsın. Bende küçük bir katkıda bulunayim. Babam Willys marka Jeep
ile köylere yolcu taşırdı. Birgün havanın karlı ve bozuk olduğu bir gün Emusto
ile Ilbarita giderlerken araç kara saplanir yolda kalırlar. Ileri geri bir
türlü kurtaramazlar. Sonra Emusto derki; oglanim Yaşar bu iş türkü ile çalgı
ile olacak is değil o zaman ben köye yürüyorum der ve gider.Babam da Şakacı
mizahliydi. Uzun yıllar bu anısına çevresine anlatırken bende dinlerdim.
Özellikle Çakal Osman ve Döndü Teyzem bir araya geldiklerinde anlattirirlardi.
Selamlar.
'Dokzangil'
'Dokzangil' ve bu çağrışım nereden geliyor.Eskiden köyde beş
on yıl geçmeden büyük kıtlıklar olurmuş.Ne tarlada ekin,ne bağ ve bahçede
meyve...Yine böyle bir yıl,baba Ali Köy Odasının kapısından girer. Köylüler
Ali'nin yüzüne bakarlar,Ali oldukça mutsuzdur.Ne olduğunu sorarlar.Ali bir
oğlum oldu o da kıtlığa denek geldi der. Köylüler üzülme her şey
hallolur.Birbirimize yardım ederek bu zor günleri aşacaz derler. Babada az da
olsa umut belirtileri doğar. işte 'Komşu komşunun
külüne muhtaçtır' bu anların göstergesidir.Yıl rumi 1290,miladi 1874
dür.Dokzangil çağrışımı buradan gelir. Asıl adı Mustafa olan Dokzan,askerlik
dışında gurbete çıkmaz.Çünkü yer zenginidir.Hacılarobası Bağlarından,Tabakevi
Suyuna kadar o araziler onundur.Hatta Akkuşgil,Değirmecigil ve Güdükgil Ali
özdemire bağ yerlerini o satmıştır.Hatta Değirmencigil,orta Mah'deki ev
yerinide Dokzangilden almıştır.Dokzan geçimini tarım ve ustalıkla karşılar.Köye
ev yapımına gelen,o zamanların Gayaza (İncekaya) köyünden Mustafa usta,mutlaka
Bağlıca Mah'den İbramusta ve Dokuzanı yanına alırmış.İleri derecede sigara içen
Dokuzan,bir kaç gün sigarasız kalır.eskiden pamukluenteri denilen,giysiler
vardı.Bizim çocukluğumuzda yaşlı kadınlar giyerdi.Dokzan enterinin astarını
söküp,bir miktar pamuk çıkarıp,bir kağıta sardıktan sonra ateşleyip bir nefes
aldıktan sonra,büyük oğlu Satı'yı yanına çağırır.Bak oğlum bu meret yüzünden
yeri yurdu sattım.Bu mereti ne sen iç nede kardeşlerine içir der.Kardeşleri
Hasan (Kamyon) ve Mustafa Sabri'dir ve Dokzan,köyden Toprakcuma'ya giden
komşusuna,bir miktar para verir.Bana bir kilo tereyağ al der.Komşusu teryağı
getirir.Dokzan tereyağnın bir kısmını,tavada ertir ve yufka ekmekle bandıra
bandıra yer ve bu son yemeği olur 1938 yılında 64 yaşında hayata veda
eder.Dokzan aynı zamanda Sarımuhtargil'den evli olup,Sarımuhtarın
eniştesidir.Yıkılmaya yüz tumuş Dokzangilin evni Hamide Uysal tekrar hayata
kazandırmıştı
Evet Satı Çelik 'Kuruöküz' Kuruöküz lakabıda şöyle
geliyor.eskiden Köy Mektebinde,öğretmen çocukları güreştirirmiş,caminin
çayırlığında,Dokzan her yıl kuru bir öküzü besler kış yiyeceği olarak
kesermiş.Oğul Satı, güreşte yenilince,öğretmen Dokzan sana bu sene Kuruöküz
yedirmemiş deyinece derler ya lakap şap diye yerine oturmuş.Satı Çelik'e o
yüzden Kuruöküz derler.r.
HANELER
Ilbarıt
köyü merkez olarak 70 hanedir,bunlara Bağlıca Mah. ve Karaşar Mah.ni eklersek
80 küsurun üzerinde.Geçmişe doğru yola çıktığımızda ise yıkılmış ve söyünmüş
aileler ileri safahada...Ilbarıt köyü yukarı mahalleden başlarsak...
Değirmencigil 3 ev
Faslıgil 2 ev...Aile
söyünmüştür.
Yusufgil (Körzeligil 1 ev
Emistogil ve
Kuruseyingil 1 ev
ve daha sonra Emistogil yeni bir ev yapmış olup,Kuruseyingil'in en son evide
yıkılmak üzere...
Gödegil bir ev
Dabazgil bir ev...Daha sonra
Dabazgilin ev yeri Hasan Mutlu tarafından satın alınarak yeni ev yapılmıştır.
Kepçegil bir ev...Bu aile söyünmüştür.
Deliseyingil bir ev
Hacıkızıgil bir ev...Aile
söyünmüştür.
Haşimgil bir ev...Haşimgil ikinci
ev ise yangında yanmıştır.
Ortakçı gil bir ev...Bağlıca
mah.aile söyünmüştür.
Gostakgil bir ev...Bağlıca Mah.
Hacıhasangil bir ev...Bağlıca Mah.
Hasangil bir ev...Bağlıca mah.
Cemal Oğuz yeni bir ev yapmıştır.
Kistirliçavuşgil bir ev...Karaşar
mah.aile söyünmüştür.
Alibeygil bir ev,Karaşar mah.ev artık
yıkılmaya yüz tutmuştur.
Karabekirgil...Karaşar mah. bir
ortak ev...Bir kısmı yıkılmış olup,diğer kısımda 1994 yılında yanarak yok
olmuştur.
Yukarıda sözü edilen
evler ya tamamen yıkılmış yada artık oturulmayacak vaziyettedir. Bu konum hemen
hemen her köy için aynıdır. Köy evleri çatı aktığı sürece yıkılmaya mecbur konumdadır.
YUSUFGİL
Köyümüzün Köklü ailelerindendir.bu aileden kökenini araştırırsanız okumuş
insanlar çıkmıştır.Kaymakam bile vardı1970 yıllarda İzmir Ödemiş Kaymakamı Ata
beyin oğlu.
Yusuf DOĞAN bu ailedendi.1973 yılında bir Trafik kaza sonucu hayatını
kaybetmişti.
Ek fotoda Turgutlu Ödemiş Karayolu yapımında çok emeği olan Kaymakamlarını yöre
halkı unutmamış anısına bir çeşme yaptırmışlar..
RECAİ
DEMİRSÖZ
Bu gün caminin oraya kedilere amam vermeye gittim,termometre
eksi 6 yı gösteriyordu.Anlaşılıyor ki bundan sonra kış ayları Ilbarıtlılar için
bir yaşama yeri değil. akşam geç saatlerinde Ünal Hacıalioğlu
aradı.Safranbolu'da Aytekin Kuş ve bir kaç arkadaşla,TRT Müzik Kanalındaki
programı izledik gurur duyduk ve aramızda şöye konuştuk;Recai için bir şeyler
papmalıyız.Bende şöyle dedim abi benim yaşım 64 olmuş,bu güne kadar hiçbir şey
yapılmamış,bundan sonramı yapılacak.Belki Ünal Hacıalioğlunu bilmeyenler
vardır.Osmançavuş gilden,Osman Çavuşun en büyük oğlu,Katırcı Hüseyin'in
torunudur.Yani Alibıdık'ın amcasının...Herkese selamalar.
BİR ANEKDOT...
Ilbarıt köyüne cami
1870,yılında yapılmıştır.Cami öncesi 'Köy-Odası' ve 'Köy-Mektebi' vardır,fakat
yazılı bilgi olmadığı için, Köy-odası ve Mektebinin ne zaman yapıldığı
bilimemektedir.
Aynısı Hacılarobasıköyündede
vardı, Hacılarobası Köyündeki yıkılıp yerine yenisi yapıldı.Bizdekiise,çeşitli
tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp yenisi yapıldı.
Köy Mektebinde,eskiden
hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,Mehmet Cemil Efendi hocanın
gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.Hattaburdan mezun
olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim görmüşlerdir.Fıs
Fıs Hafız (Mehmet Mutlu) gibi...
Cumhuriyet önceside Köy Mektebinde
eğitime devam edilmiş.O yılları babam Satı Demirsöz şöyle anlatırdı.okur yazar
örneği çevre köylerde bizde ve Hacılarobası köyünde olduğu için,Ovacık'ın
köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya
gelinirdi.Hocamızda,Kuzyaka'dan Telli lakaplı ve Abdülkadir Özer'in babası
Mehmet Özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.
Köy Mektebinden daha önce
mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmenolanlar,Hüseyin Avni
Aksoy,Mehmet Ata Doğan ve Hasan Tahsin Erden'dir.Cumhuriyetin kurulması ile
Mustafa Remzi sponsorluğunda, Kastamonu Öğretmen okuluna
gönderilen,AhmetDemiralp,ŞükrüKaya,İbrahim Ünal ve Mustafa Algan'dır.
Köy Mektebi,Mehmet Ata
Doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile 1931'den,Karamanbaşı Mevkiinde 1934 yılında
yapılan 'Akbulak-İlkokulu' üç köyü kapsayan okul olarak hizmete
açılmıştır.Sırasıyla,Ilbarıt,(Üçbölük)Hacılarobası,o yıllarda Geren Köyü
Hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,Hacılarobasıesmase okunuyordu. ve
Sarıyan (Gündoğan)köyü....O yıllara ait okul kayıt defterleri,Köy Müzesinde
bulunmaktadır.Daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde
okullar açılmıştır.
RECAİ DEMİRSÖZ
'SATI
DEMİRSÖZ'E SAYGI İLE, ILBARIT,BAĞLICA,KARAŞAR ESAMİLERİ...'
Kısa bir bilgi,burda ailelerin ilkleri yazılmıştır. Bu
şecere defteri 1983 yılında ,İlköğretim Müfetişi,Abdülkadir Özer tarafından
bize verildiğinde üzerinden 75 yıl gibi bir zaman geçmişti. Şimdi ise son
tutulduğu tarihin üzerinden 111 yıl ve ilk tutulduğu tarih 169 yıl...Defter
1850 yılları ve 1908 yılları arasında tutulmuş olup,belkide Türkiye'nin hiçbir
köyünde böyle bir kayıtın kaldığını sanmıyorum. Daha önce defter başkalarına
gösterilsede sonuç alınamamış ve babam Satı Demirsöz'le 1983-87 yılları
arasında türkçeleştirdik. Sadece iki aileyi belirleyemedik.Saygılarımla....
HACIÖMEROĞULLARI;ILBARIT
1)Hacıömeroğlu
Hüseyin (1841) Dokzangil.
2)Hacıömeroğlu
Satılmış (1880) Aligülügil
3)Hacıömeroğlu
Mehmet (1829) Bilinmiyor
4)Hacıömeroğlu
Süleyman (1862) Eminegil
5)Hacıömeroğlu
Mehmet (1852) Kahvecigil
6)Hacıömeroğlu
Ahmet (1869) Ayrancıgil
7)Hacıömeroğlu
İzzet (1874) Beşirgil
8)Hacıömeroğlu
Ahmet (1833) Gardeyigil
9)
Hacıömeroğlu Mehmet (1857) Kulagil
10)
Hacıömeroğlu Mustafa (1856) Faslıgil
11)
Hacıömeroğlu Ali (1859) Kazıkaligil
12)
Hacıömeroğlu Mustafa (1842) Kemanecigil
13)Hacıömeroğlu
Osman (1832) Cırtosamgil- Bağlıca
14)
Hacıömeroğlu Ali (1874) Kirazgil
15)
Hacıömeroğlu Osman (1864) Yanıkgil
16)
Hacıömeroğlu Hüseyin (1865) Sarıhüseyingil
HACIALİOĞULLARI
;ILBARIT
1)
Hacıalioğlu Mustafa ( 1844 ) Çavuşgil
2)
Hacıalioğlu Hasan ( 1882) Keleşgil
3)
Hacıalioğlu Ali ( 1830) Alimolalgil
4)
Hacıalioğlu Mustafa ( 1822) Güngörmezgil
5)
Hacıalioğlu Emin (1838) Fısfıshafızgil
6)Hacıalioğlu
Hasan (1839) Havaşgil
7)
Hacıalioğlu Osman (1864) Elişgil
8)
Hacıalioğlu Hüseyin (1879) Güdükgil
9)
Hacıalioğlu Osman (1830) Osmançavuşgil
10)
Hacömeroğlu Mehmet (1868) İrabegil
11)
Hacıömeroğlu Mehmet (1862) Delihüseyingil
HASANOĞLU ;BAĞLICA
Hasanoğlu
Mustafa (1845) Hasangil
Hasanoğlu
Mehmet (1874) Gostakgil
Hasanoğlu
Ramazan (1852) Hacıhamzagil
MOLLAHASANOĞLU ;BAĞLICA
Mollahasanoğlu
Halil (1842) Cıdıkgil
Mollahasanoğlu
Mustafa (1852) Tulummıstangil
Mollahasanoğlu
İsmail (1858) Bilinmiyor
Mollahasanoğlu
Şakir (1864) Cemükgil
KARAMEHMETOĞLU :
kARAŞAR
Karmehmetoğlu
Hüseyin (1852) Karabekirgil
Karamehmetolu
Mehmet (1866) Alibeygil
Karmehmetoğlu
Mustafa (1855) Berbergil
Karamehmetoğlu
Ahmet (1844) Kocagözg
KARAMEHMETOĞLU :
ILBARIT
Karmehmetoğlu
Yusuf (1862) Yusufgil
Karamehmetoğlu
Salih (1864) Körzeligil
ORTAKÇIGİL :BAĞLICA
Ortakçıoğlu
Hamide (1874) Ortakçıgil
MOLLAMUSTAFAOĞLU :
ILBARIT
Mollamustafaoğlu
Ahmet (1860) İyipgil
Mollamustafaoğlu
Hüseyin (1862) Mehmetaliefendigil
SÜLEYMANBEYOĞLU
:ILBARIT
Süleymanbeyoğlu
Hüseyin (1842) Hürükızgil
Süleymanbeyoğlu
Süleyman (1864) Kepçegil
Süleymanbeyoğlu
Süleyman (1862) Sülüğünsarıoğlangil
Süleymanbeyoğlu
İsmail (1868) Acumukgil
Süleymanbeyoğlu
Kadir (1872) Kelkadirgil
Süleymanbeyoğlu
Hüseyin (1842) Fiyseyingil
Süleymanbeyoğlu
Mustafa (1842)Karbacakgil
TANKIROĞLU : ILBARIT
Tankıroğlu
Salih (1855) Döndügil
Tankıroğlu
Halil (1862) Esami bilinmiyor
GÖKMENOĞLU ILBARIT
1)Gökmenoğlu
İbrahim (1858) Yamakgil
2)
Gökmenoğlu Raşit (1864) Körraşitgil
3)Gökmenoğlu
Hasan (1867) Yamağınhasanıgil
KÜTÜKÇÜOĞLU : ILBARIT
Kütükçüoğlu
Emin (1847) Hatıpgil
Kütükçüoğlu
Hüseyin (1831) Hüsükgil
HACIHAMZAOĞLU : ILBARIT
Hacıhamzaoğlu
Mehmet (1838) Zaimgil
KARAİBRAHİMOĞLU
:BAĞLICA
1)Karaibrahimoğlu
Mehmet (1855) Kocaseyingil
2)Karaibrahimoğlu
İbrahim (1862) Okumuşgil
KURUHALİLOĞLU :ILBARIT
Kuruhaliloğlu
Mustafa (1837) Akkuşgil
MUSLUOĞLU : ILBARIT
Musluğlu
Mustafa (1850) Sarımuhtargil
Musluoğlu
Ahmet (1864) Gödegil
Musluoğlu
Mehmet (1856) Emistogil
Musluoğlu
Osman (1836) Kuruseyingil
Musluoğlu
Ömer (1865) Deliahmetgil
AKMUSTAFAOĞLU : KARAŞAR
Akmustafaoğlu
Mustafa (1795) Gıdavagil
Akmustafaoğlu
İsmail (1842) Kistirliçavuşgil
MOLLABEKİROĞLU :ILBARIT
Mollabekiroğlu
Emin (1821) Karakaşgil
Mollabekiroğlu
Osman (1825) Değirmencigil
Mollabekiroğlu
Mustafa (1830) Dabazgil
SARIİBRAHİMOĞLU
:ILBARIT
Saribrahimoğlu
Mehmet (1867) Şıkkıdıgil
Sarıibrahimoğlu
Salih (1861) Pürdegil
KADOĞLU :ILBARIT
Kadıoğlu
İsmail (1879) Softagil
Kadıoğlu
Ahmet (1852) Pehlivangil
Kadıoğlu
Mustafa (1863) Hecelligil
Kadıoğlu
İbrahim (1953) Kosbatargil
İBRAHİMBEYOĞLU :
ILBARIT
İbrahimbeyoğlu
Abdullah (1852) Mıstabeyoğlugil
KARADELİOĞLU :ILBARIT
Karadelioğlu
İbrahim (1855) Meyremgil
HACIHASANOĞLU :BAĞLICA
Hacıhasanolu
Mehmet (1891) Civişgil
MUSAOĞLU :ILBARIT
Musaoğlu
Haşim (1872) Haşimgil
TAVŞANCIOĞLU :ILBARIT
Tavşancaıoğlu
Abdullah (1826) İpiçürükgil
iKİ
ASIR ÖNCESİ ILBARIT KÖYÜ KAYITLARINDA OLUP BU GÜN ESAMESİ OLMAYAN DÖRT AİLE
HOŞAFÇIOĞLU :ILBARIT
Hoaşafçıoğlu
Ahmet (1806) Esamisi bilinmiyor
HACIŞABANOĞLU : ILBARIT
Hacışabanoğlu
Satılmış (1861) Esamisi bilinmiyor
Hacışabanoğlu
Mehmet (1786) Esamisi bilinmiyor
NAKİOĞLU :ILBARIT
Nakioğlu
Hasan (1796) Esamisi bilinmiyor
DALKIRANOĞLU : ILBARIT
Dalkıranoğlu
Mustafa (1791) Esamisi bilinmiyor
BİR ANEKDOT...
Ilbarıt köyüne cami
1870,yılında yapılmıştır.Cami öncesi 'Köy-Odası' ve 'Köy-Mektebi' vardır,fakat
yazılı bilgi olmadığı için, Köy-odası ve Mektebinin ne zaman yapıldığı
bilimemektedir.
Aynısı Hacılarobasıköyündede
vardı, Hacılarobası Köyündeki yıkılıp yerine yenisi yapıldı.Bizdekiise,çeşitli
tadilatlar geçirdi ve 2009 tarihinde tamamen yanıp yenisi yapıldı.
Köy Mektebinde,eskiden
hafızlık ve imamlık üzerine dersler verilirken,Mehmet Cemil Efendi hocanın
gelmesi ilie diğer derslerde,devreye girdiği biliniyor.Hattaburdan mezun
olanlar,daha sonra istanbul dahil çeşitli medreselerde eğitim görmüşlerdir.Fıs
Fıs Hafız (Mehmet Mutlu) gibi...
Cumhuriyet önceside Köy
Mektebinde eğitime devam edilmiş.O yılları babam Satı Demirsöz şöyle
anlatırdı.okur yazar örneği çevre köylerde bizde ve Hacılarobası köyünde olduğu
için,Ovacık'ın köylerinden bize,gurbet ve asker mektubu yazdırmaya
gelinirdi.Hocamızda,Kuzyaka'dan Telli lakaplı ve Abdülkadir Özer'in babası
Mehmet Özer, gelenlerin mektuplarını yazıverin diye bizlere görev verirdi.
Köy Mektebinden daha önce
mezun olup,medrese eğitiminden sonra ilk öğeretmenolanlar,Hüseyin Avni
Aksoy,Mehmet Ata Doğan ve Hasan Tahsin Erden'dir.Cumhuriyetin kurulması ile Mustafa
Remzi sponsorluğunda, Kastamonu Öğretmen okuluna
gönderilen,AhmetDemiralp,ŞükrüKaya,İbrahim Ünal ve Mustafa Algan'dır.
Köy Mektebi,Mehmet Ata
Doğan'ın köye öğretmen olarak atanması ile 1931'den,Karamanbaşı Mevkiinde 1934
yılında yapılan 'Akbulak-İlkokulu' üç köyü kapsayan okul olarak hizmete
açılmıştır.Sırasıyla,Ilbarıt,(Üçbölük)Hacılarobası,o yıllarda Geren Köyü
Hacılarobasına bağlı mahalle olduğu için,Hacılarobasıesmase okunuyordu. ve
Sarıyan (Gündoğan)köyü....O yıllara ait okul kayıt defterleri,Köy Müzesinde
bulunmaktadır.Daha sonraları 1945 yılında sözü edilen üç köyde köy bünyesinde
okullar açılmıştır.
RECAİ DEMİRSÖZ
RECAİ DEMİRSÖZ
Değerli köylüler,bana bizim
sülale nereden gelimiş,gibi sorular yönetmeyin.Eğer elimin altında bu tür
bilgiler olsa zaten yayınlayacam.YaşadığımızIlbarıtköyünde,Poflagonya,Erken
Bizans ve Rumlar dönemine ait izler var,fakat bunlar kıral konumundaki
uygarlıklar değil.Ekip biçip hayata tutunmaya çalışmışlar.Bizler ne isek
onlarda öyleymiş. Örneğin Türklerin köye intikali, önceki yazılarımda da
belirttim.17 yüzyılın sonları 18 yüzyılın başları gibi,elimdeki belgeler az çok
bunu içeriyor.Fakat kimin nereden ve nasıl geldiği
muamma...Örneğin İstanbul'a yakın olabilmek içinmi burası tercih
edilmiş?Olabilirdiyorum.Çünküköyümüzden,İstanbul'da iş yeri açanlar var.Örneğin
daha sonra İyipgil'den Mustafa Remzi'ye geçen Çembirlitaş Fırınının ilk
sahibi,ismini bilmiyorum lakap olarak Akkuşgil'den 'Zimbilli'ye ait olduğu
bilinmektedir.Zimbilli aynı zamanda 1968 yılında bir yangında yanan 9
odalı,Akkuşgilin konağını yaptıran kişidir. Daha sonra elden ayaktan düşünce,
tezgahtarı olan Mustafa Remzi'ye fırını satmıştır.YineEmistogilin,İstanbul
Tophane'de 'Çinili Fırın'diye fırınları varmış ve Yamakgil,üç kardeş
'İbrahim,Raşit ve Hasan'yine Tophane semtinde ciğerci dükkanı
işletmişler.Hafızamda köy hakkında bu tür bilgilerde var,zamanla sizlerle
paylaşıyorum.Değerli köylülerim,Google'daIlbarıt Köyü hakkında şöyle bir
bilgi,düşülmüş. 'Ilbarıt'Moğolca bir terimdir.İlberler ve ılbarlar çağrışımı
ile ilintilidir.Sonundaki'ıt' eki çoğuldur.Fakat bu bilgiyi yazan kişi,kimse
kendisini belirtmemiştir.Güya ünlü tarhiçiİlberOrtaylı,damoğol asıllı
olduğundan,onunsoyisimi ile ilintilidir.
Yukarıdaki,tanımlamayı kaleme
alan kişi,ilkönce kendisini de belirtmesi gerikiyor.Kim veya kimler tarafından
yazıldığı belli değil.Birkere,bizim köyde moğollara
benzeyen yüz ifadesine rastlanmadığı gibi,benim çocukluğumda Hacılarobası
Köyünde çekik gözlü insanlar vardı,ama bizim köyde yok.
Birde köylerin,böyle siper
yerlere gelmeleri,çeşitli tehlikelerden korunmak amaçlı,çünkü köyler
yağmalanabiliyor veya salıdırıyauğrayabiliyor,örneğinIlabrıt'ınharicinde,iki
yerleşim yerinin adı daha geçiyor.'Saka Köyü' 'Sarı Ahmet Köyü' Yalnız yol
çalışmaları sırasında dikkatimi çekti,Sarı Ahmet Köyü, dediğimiz yerde dozerin
önünden yanmış toprak ve çanak çömlek parçaları çıktı.
Köyde yaşayanların nerden ve
nasıl geldikleri hakkında herhangibi bir kayıt yok.Yalnız bizim sülale
olan,Musluoğullarının Ordu'dan geldiğini babam Satı Demirsöz'den öğrenmiştim.
araştırdım.Ordu,Fatsa ve Korgan gibi yerlerde Musluoğullarıesamesivar.Diğerleri
hakkında herhangi bir bilgiye sahip olsam zaten yazarım.
Kaymakamlık
arşivlerinde,ülkemizdeki tüm köyleri incalediğimde,yaklaşık 43 bin köy var.
'Ilbarıt'adı altında hiçbir köy yok...Üçbölükadında,Kars ili Digor ilçesi ve
Karman ili Ermenek ilçelerinde iki köy var ve onlarından isimleri bizim gibi
sonradan değişmiş.
RECAİ DEMİRSÖZ
Değerli
köylülerim,Google'daIlbarıt Köyü hakkında şöyle bir bilgi,düşülmüş. 'Ilbarıt'Moğolca
bir terimdir.İlberler ve ılbarlar çağrışımı ile ilintilidir.Sonundaki'ıt' eki
çoğuldur.Fakat bu bilgiyi yazan kişi,kimse kendisini belirtmemiştir.Güya ünlü
tarhiçiİlberOrtaylı,damoğol asıllı olduğundan,onunsoyisimi ile ilintilidir.
Yukarıdaki,tanımlamayı kaleme
alan kişi,ilkönce kendisini de belirtmesi gerikiyor.Kim veya kimler tarafından
yazıldığı belli değil.Birkere,bizim köyde moğollara
benzeyen yüz ifadesine rastlanmadığı gibi,benim çocukluğumda Hacılarobası
Köyünde çekik gözlü insanlar vardı,ama bizim köyde yok.
Birde köylerin,böyle siper
yerlere gelmeleri,çeşitli tehlikelerden korunmak amaçlı,çünkü köyler
yağmalanabiliyor veya salıdırıyauğrayabiliyor,örneğinIlabrıt'ınharicinde,iki
yerleşim yerinin adı daha geçiyor.'Saka Köyü' 'Sarı Ahmet Köyü' Yalnız yol
çalışmaları sırasında dikkatimi çekti,Sarı Ahmet Köyü, dediğimiz yerde dozerin
önünden yanmış toprak ve çanak çömlek parçaları çıktı.
Köyde yaşayanların nerden ve
nasıl geldikleri hakkında herhangibi bir kayıt yok.Yalnız bizim sülale olan,Musluoğullarının
Ordu'dan geldiğini babam Satı Demirsöz'den öğrenmiştim. araştırdım.Ordu,Fatsa
ve Korgan gibi yerlerde Musluoğullarıesamesivar.Diğerleri hakkında herhangi bir
bilgiye sahip olsam zaten yazarım.
Kaymakamlık
arşivlerinde,ülkemizdeki tüm köyleri incalediğimde,yaklaşık 43 bin köy var.
'Ilbarıt'adı altında hiçbir köy yok...Üçbölükadında,Kars ili Digor ilçesi ve
Karman ili Ermenek ilçelerinde iki köy var ve onlarından isimleri bizim gibi
sonradan değişmiş.
RECAİ DEMİRSÖZ
20 küsur yıl
öncesi,29.Ekim.1999 tarihinde,köyümüzde Safranbolu Kaymakamlığınca,Kültür ve
Sanat Merkezi kurulmuştu.Yaşadığım zor şartlara rağmen,Kültür ve Sanat
Merkezini ayakta tutmaya çalışıyorum. Sakıp Sabancı ,Can Kıraç ve Eczacıbaşı
gibi holdinglere bağlı müzeler,15 yıllarını kutlarken,Ilbarıt Köyündeki 'müze'
20 ci yaşına girmiş bulunmakta.Doğal olarak benim kendi imkanlarımla kutlama
şansım yok.Geçenlerde köyü ziyaret eden,Karabük ve Safranbolu protokolu,hatta
bunlara Karbükvekilleridedahil,hiçbir fikir
yürütmedi.İlerdeburunanın konumu ne olacak diye...Yıllar öncesi Almanlar burayı
ziyaret ettiklerinde,peşinsıra birilerini yetiştiriyormusun,bendemalesef
yanıtını vermiştim.Kaldıki bir Sanat-Evini ayakta tutumak o kadarda kolay
değil...Her şeyden önce bilgi birikimi istiyor.Çünkü Sanat-Evine girildikten
sonra,sorularard arda geliyor.Dün ise İstanbul'un çeşitli üniversitelerinden
öğrenciler müzeyi ziyaret ederek süpriz yaptılar.
HASAN YILDIRIM
Hasan YILDIRIM.(Lakap Göde
Hasanı..Gödegil.)
Bugünde Hasan amcayı yad
edelim.
Kendi çapında yabana
atılmayacak şekilde bir ustaydı.
bir evi temelden çatıya kadar
iç dış doğramalara yüklük dolaplar camevlerine kadar kendisi yapardı.neşesi
yerinde olursa eğer bi evde çalışırken Abıca kolay gelsin dedimmi.GARAHABARIN
GELSİNDE ÖLÜN GELSİN derdi mizansen açıdan tabi.
müthiş çay tiryakisiydi.bunun
yanında birazda keyf sahibi.
Köyümüze elektrik gelmeden
önce Pikap ve plakları vardı Çayını demler Pikabada Bir Nurcan OPEL .yada Sami
KASAP plağı koyar son seside verir .Müzik şöleni yapardı mahalleye.
Köyümüze ilk televizyonu
getirende odur.her akşam ev konu komşuyla dolardı.
çokmu zengindi pekte öyle
değildi tabi.gönlü zengindi.
Köyümüzde ve komşu köylerde
hemen hemen her evde bir imzası bulunan Hasan amcamızada Allahdan rahmet
diliyoruz mekanı cennet olsun.(MİTHAT)
KADIBÜKÜ KÖPRÜSÜ .
Bir adıylada Mollaosman
Köprüsü.
Kimbilir kimler geçti üzerinden.
Davutobasından GAYTAZ.
Yayladan GANDAZ
Kadıbükünden GOGO.
Bağcılardan ZABUNO.
Gartalaçdan HEPPO
Çerçenden TOPÇO..TANGIRO..DİLAVERO.
Ilbarıttan.PİSRİRO..EMÜSTO.
Sallardan HACO.
Karakoyundan GASABO.
Hacılarobasından CAMCO.
Çavuşlardan TATARO. GOYNESTO
Sarıyandan KÖKEN.
Gerenden KÜPLÜ.
daha niceleri.
Yöre Köylülerimizin lakapları.rahmetle yad edelim
.Mekanları cennet olsun. .(MİTHAT)
KÖYÜMÜZDEKİ KAYALARIN İSİMLERİ
Taş Kaya boldur bizim köyde
hepside adlandırılmıştır tee Kuruluşundan bu yana.
Köpek kayası..Yangal
kaya..Here kaya..Sivri kaya..Çatal kaya..Gulluk kaya.Ballı kaya..Yaslı
kaya.Yılanlı kaya.Çardak kaya.
Dölük taş..Patlak taş.Su
çıkan taş.Kaypancak taş.İncirli taş.Taş önü Taşlı tarla gibi .şimdilik aklıma
gelenler..(MİTHAT DEMİRSÖZ)
SAFRANBOLUMUZUN ATA MESLEKLERİNDEN BİRİDE
FURUNCULUK FIRINCILIKDIR.ŞÖYLE FIRINCILIK TERİMLERİNE NE DERSİNİZ..
AĞIZ:hamurun kazanda
yoğurulup pişirilip son ekmeğin çıktığı sürece bir ağız denir..
PASA:basdon büküldükden sonra üzerine dizilen uzunca tahta tahtanın üzerindede
bez olur bunada pasa bezi denir.
BASTON:hamurun pazı şeklinden uzunlamasına bükülmesi.
ISLANGA.hamur yoğurulduktan sonra dinlenmek mayası gelmesi için bekletilen
uzunlamasına bir tür kazan.
MASDALYA.eskiden yaş hamur mayası yokken ekşi maya
tutulan bir tür tahtadan tekne.
HARMAN YAPMA.fırıncının birkaç fırmadan aldığı un
cuvallarını karıştırma işi.
KAZIYACAK:hamur kesilen bir tür çok keskin olmayan
alet.eysiran gibi.şekil olarak başka.
HAMURANE.hamurun bütün işleminin yapıldığı yer.
HAMURKER.hamuru yapan hamuranenin ustabaşı.
YARDIMCI:hamurker yardımcısı hamuru tartan baston
büken kişi.
GAPAKÇI:bastonlara etiket vuran pasaları arabaya
dizen kişi.
PİŞİRİCİ.BÜŞÜRCÜ:bastonları yada okkalık hamurları
küreğe dizip bıçak atan fırına salan pişiren kişi
OCAKÇI.fırını yakan pişen ekmekleri fırından
kürekle çıkaran kişi..
TEZGAHTAR:fırının girdi çıktısından çıkan ağızlardan
ve fırının hesap işlerinden sorumlu kişi.
YAMAK:tezgahtar yardımcısı tezgahta ekmek
satan.bakkallara ekmek sevkiyatından sorumlu kişi.
ÇIRAK:bakkallara küfeyle ekmek taşıyan
kişii.eskiden bunlara tablakerde denirmiş.dışarıda ekmek satan olanlara.
KÜFE:çırağın bakkala sırtında ekmek götürdüğü sepet
yada tekerlekli araba
MOSTURA..Fırın camekanı ekmeğin dışardan
görüntüsünü sağlayan yer.
İSTİM..Ekmek Hamurunun fırına atıldıktan sonra renk
alması için verilen su buharı..(Mithat DEMİRSÖZ)
ILBARIT
Safranbolumuza 28 km uzaklıkta Safranbolumuzun bir
köyüdür.manzara bakımından nadide köylerden biridir.konum bakımından güneyde
Ovacık yönünü havzasını çıplak gözle Kuzeyinde Safranbolu havzasını görmek
mümkündür.çok eskiye dayanan bir yerleşim alanıdır.adını kulaktan dolma
"üzüm cenneti"olarak bilsekte .yapılan araştırmalarda çok
önceleriİlbertular adlı bir kavimin yaşadığı adını buradan aldığıda varsayımlar
arasındadır.1965 yılında Bağılca ve Kareşer .mahallaerininde muhtarlığa bağlı
olduğundan adı"ÜÇBÖLÜK" olarak değiştirilmiştir.köyümüzde M.Ö.2500 li
yıllardan kalma kaya mezarlarımız birde bir çok şehir merkezinde bulunmayan
sanat evi bulunmaktadır.... NOT.Grubumuz kimsenin kişiye özel zata mahsus
sayfası değildir.aşırı derecede kişisel fotoğraf yüklememeğe .bilhassa Yeni
nesil gençlerimizin kısa özgeçmişleriyle kim gilden olduklarını belirterek
birer ikişer fotolar yüklemelerini birbirlerini tanımak babında rica
ederiz.Yine bunun yanısıra ebediyete göç etmiş dedelerimizin ninelerimizin
babalarımızın annelerimizin tekrar hatırlayabilmemiz için fotolarını sayfamıza
koyabilirsiniz.Sayfamız köy kültürünü ve köyler kültürünü örf adetlerini
tanıtmak tanımak amacıyla kurulmuş olup .sıradan paylaşımlar yaparak sayfayı
sıradanlaştırmamınızıda rica eder
105,SENE
ÖNCE ILBARIT KÖYÜ...
Yıl 1914 ülkede seferberlik
ilan edilir ve eli silah tutan sakat ve önceden askerliğini yapmışlar,tekarar
askere çağrılır. Çünkü Birici Dünya Savaşı başlamıştır. Osmanlı ,Alamanya ile
savaşa dahil olmuştur.Sonuç,almanya ve Osmanlı savaştan yenik çıkacaktır.Birici
Dünya Savaşında,hastalıklar ve savaşta yitenlerin sayısı 40 milyona
dayanmıştır.o yıllarda Türkiyi'nin nüfusu 13 milyondur.Zaten yoksul olan
Anadolu halkı ağır vergiler ve sonu gelmeyen savaşlar yüzünden tamamen yorgun
düşmüştür.Savaşa gidenlerin çoğu bir daha geri dönmemiştir.Dönenlerin sayısı
bir elin parmaklarını geçmemektedir.
Birinci Dünya Savaşı
sürerken,1916'ya gelindiğinde Ilbarıt Köyünde tifüs salgını görülür. Bilindiği
gibi tifüs mikrobu bit yolu ile insandan insana geçen bir salgın,bir veba,bir
kolera kadar tehlikelidir. Ilbarıt köyünde ölümler başlar.Günde bir iki ölüm,an
gelimiş 7 kişiye kadar çıkmış.Gençler askerde olduğu için köyde yaşayan genç
kızlar ve gelinler defin işyerini üstlenmişler,yaşlı erkeklerin onlara ufak
tefek yardımları olsada,dedim ya köyün genç kızları ve gelinleri yitip
gidenleri bir bir defin etmişler.
Ölümlerin önüne
geçilmediğinden,1904 yılında Safranbolu'ya açılan hastaneden,bir doktor gelerek
'Yukurıdüze' çadır kurarak köyü karantina altına almış ve köyün geri
kalanlarını kurturmıştır. Örneğin Mehmet Ata'nın babası Yusuf efendi ile
Ata'nın eşi Emine birer gün ara ile vefat etmiştir.Sonuçta söyünen bir çok aile
ve daha sonraki gençlerin yetişerek,evlenip çoluğa çocuğa kavuşması ile köy bu
günlere gelebilmiştir.
1914 yılında ki
seferberlikten sonra askere gidenlerin büyük bölümünün şeh olduğu haberi köye
gelmiştir.Fakat bu şehitlerin bazılarının nerede ve nasıl olduğu
bilinmemektedir. örneğin sürekli 1915 başlayan Çanakkale Savaşı'ında şehit oldukları
söylense de,köyümüzden Çanakkale'de resmi kayıtlara göre 3 şehit vardır.Bunlar
'Osmançavuşgilden' Hasan Efendi. Kendisi 1891 doğumludur.Evlidir çocuğu yoktur.
'Kulagilden' Şakir 1887 doğumludur.Evlidir Mehmet isiminde bir çocuğu
vardır.Karaşar Mah.den Etli kız olarak bilinen Fatma oğlu Recep 1891 doğumludur
bekardır. 'Alibeygilden'
Diğer şehitler,'Akkuşgilden'
Osman oğlu;Süleyman 1878 doğumludur.Nerede şehit olduğuna dair bilgi
yoktur.Evlidir,Emine,Osman ve Hecer isiminde üç çocuğu vardır.
Ahmet oğlu Mehmet
'Gardeyigilden' nerede şehit olduğu hakkında bilgi yoktur. 1882
doğumludur.Evlidir ve Ahmet,Fatma ve Hamide isminde üç çocuğu vardır.
Mustafa oğlu Hüseyin
'Dabazgilden' nerede şehit olduğuna dair bilgi yoktur.1876 doğumludur.Evlidir
ve Mustafa isiminde bir oğlu vardır..
Ömer oğlu 'Adalı'lakaplı
Mehmet 'Kuruhüseyingilden' Şehit olduğu yer Kars Sarıkamış,donarak. 1882
doğumludur.Evlidir,Hüseyin,Osman ve Ömer adında üç çocuğu vardır.
Salih oğlu Akif 'Döndügilden'
şehit olduğu yer Kars,Sarıkamış,donarak.1892 doğumludur.bekardır.
Mehmet oğlu Hasan
'Emistogilden' 1886 doğumludur.Şehit olduğu yer Diyarbakır.Bekardır.
Mehmet oğlu Rıfat
'Emistogilden' 1892 doğumludur.Şehit olduğu yer,Edirne ,Süloğlu'dur.Bekardır.
Gidenlerin bir kısmı
iİngiliz'lere esir düşmüş ,Mehmet Ata ve Fıs fıs Hafız olarak bilinen Mehmet
Mutlu,savaş bitiminde köye dönmüşlerdir.Mehmet Ata ,Hindistan,Mehmet Mutlu
,Kıbrıs'da esir tutulmuştur.
Eğer babam Satı Demirsöz
olamasydı.Biz Emistogil'de söyünmüşler arasında olacaktık.İşte savaş ve savaşlar
öyle bir şey!
iz.Dikkat son zamanlarda çok
sayıda katılım için başvuru yapılıyor grup bir müzik grupu falan
değildir.sevgiyle kalın hep güzel kalın . sayfa admini Mithat DEMİRSÖZ..
BİR ANEKDOT
Yıl 1962,köyümüzden üç
genç,şehirlerarası bir otobüs satın almışlardı. Kimdi bu
gençler,Sarıibrahimoğlu (Pürdegilden) Hamdi Sarı 1930 doğumlu ve 32 yaşında,
aynı zamanda otobüsün şoförü...Hacıalioğlu (Osmançavuşgilden) Hasan Saygın 1933
doğumlu,29 yaşında ve Hacıalioğlu (Elişgilden) Abdullah Öztürk (Doruk)1937
doğumlu ve 25 yaşında. Aynı zamanda otobüsün muavini...
Eskiden otobüsler,genellikte
kamyondan devşirme ve burunlu denilen önden motorluydu. Fakat köyümüzün o zaman aldıkları bu otobüs her şeyden önce Mercedes
marakaydı. Yine o yıl 1962 senesi,şans işte annem ben yanında ve Mithat bir
yaşında,annemin kucağında,İstanbul'a yolculuğa çıktık.Otobüsün kalkış
yeri,Toprakcuma ve son durak İstanbul,Beyazıt Bakırcılar.Parası olan
Bakırcılarda bulunan o yılların meşhur Akartürk Oteline gider geceyi geçirmek
için,ekonomisi iyi olmayan bir arkadaşının yanına gider,tabi ki bir fırına...O
yıllarda dostluk diye bir kavram vardı.Köyden gelenin ilk önce karnı doyurulur
ve eğer parası yoksa,iş buluna kadar harçlık verilirdi.Şimdi o günleri mum
yakta ara...Fakat biz o İstanbul yolculuğunda, Anadolu yakası Pendik'de indik.
Daha sonra,trene binmek nasip oldu.Fakat vapura filan binmek için,1970 beklemem
gerikiyordu.
Şimdi hayatta olmayan bundan
58 sene öncesi,şehirlerarası otobüs işletmeciliği yapan o zamanın üç gencini
saygı ile anıyorum ve otobüs 1967,yılına kadar,Toprakcuma,İstanbul arası
çalıştı.